Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hadislerde Namaz kavramı (2 Kullanıcı)

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
13 MAHALLELERDE MESCİD EDİNMEK


Başlıkta "Mahallelerde" diye terceme ettiğimiz ... (dûr) kelimesi... (dâr) kelimesinin çoğuludur. Bu kelime mahalle mânâsına geldiği gibi, hâne, ev mânasına da gelmektedir. İbn Melek, ikinci mânayı tercih edenlerdendir. Biz Ebû Dâvûd sarihlerinin tercihine uyarak başlığı ilk manâya göre terceme et*tik. Kelimenin bu farklı manalandırılışı, hadis-i şerifden elde edilecek hük*mün de farklı oluşuna sebep olmaktadır.

Birinci manâya göre:
Hadis-i şerifte mahallelerde mescid inşa edilmesi emredüdiği halde, ikinci manâya göre hâne halkının, kendi evleri içerisinde özel bir bölümü namaz kılmaya tahsis etmeleri emredilmiş olmaktadır.

Her ne kadar evlerde bir bölümün ibâdet için hazırlanmasına müsaade edilmekte ise de bu, evde zaruret hâlinde namaz kılma noktasındandır Ma*halle mescidine gitmenin ısrarla istenilmesi ve bazılarınca vâcib olduğunun söylenmesi de gösterir ki, evde namazgah bulundurmak müslümanın mesci*dinden uzaklaşmasına ruhsat vermez. Ancak cemaate iştirak etmeleri mah*zurlu olan kadın ve çocukların dinî vecibeleriyle eğitimlerini yapmalarını sağlamak noktasından önemlidir.

455

Âişe (r.anhâ) şöyle demiştir:
peygamber (sallellahü aleyhi ve sellem) mahallelerde (veya evler*de) mescidler yapılmasını oraların temiz tutulmasını ve güzel kokular sürülmesini emretti.

456
Semure (b. Cündüb) radıyellahü anh, oğluna bir mektup yazmış, (hamdele ve salveleden) sonra şöyle demiştir:
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem),bize mahallelerimizde -veya evlerimizde-mescidler inşa etmemizi, onların binasını sağlam yapmamızı ve temiz tutmamızı emrederdi"


SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 13 Hadis no 455-456
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
14 MESCİDLERDE KANDİL YAKMAK

457

Nebî (s.a.)'in azatlısı Meymûne r.anhadan, nakledildiğine göre, Resûlullah (sallellahu aleyhi ve sellemE Beyt-i Makdis'de (namaz kılmanın hükmünü) bize beyân et, dedi.
Resûlullah (s.a.):
"Oraya gidiniz ve orada namaz kılınız"
buyurdu. O zaman Beyt-i Makdis'te savaş vardı (Efendimiz devamla):
"Eğer oraya gidemez ve orada namaz kılamazsanız, kandillerinde yakılmak üzere zeytin yağı gönderiniz" buyurdu.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 14 Hadis no 457
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
15 MESCİDE ÇAKIL KOYMAK VE MESCİDDEN ÇAKIL ÇIKARMAK

458

Ebu'i-Velîd'den, demiştir ki: İbn Ömer (radiyellahü anh)'a, Mesciddeki çakıl taşlarım sordum, şöyle dedi: Bir gece yağmur yağdı ve yer ıslandı. Bir adam eteğinde çakıl getirip altına döşemeye başladı. Resûlullah (s.a.) namazı bitirince:
"Bu ne kadar güzel!..."

459
Ebû Salih demiştir ki;
(Resûlullah devrinde, sahabîler arasında) bir kimse mescidden bir çakıl taşı çıkaracak olsa, o çakıl taşının ("Allah aşkına çıkarma") diye yakardığı söylenirdi.

460
Ebû Hureyre (r.a.)den rivayet edilmiştir: (Râvilerden) Ebû Bedr, dedi ki Ebû Hureyre'nin, Resülullah'a ref ’ettiğini sanıyorum."
"Çakıllar,kendilerini mescidden çıkaranlardan, Allah için çıkarmamalarını isterdi.”

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 15 Hadis no 458-459-460
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
16 MESCİDLERİ SÜPÜRMEK

461
Enes b. Mâlik (r.a.)den, demiştir ki;
Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
"Bana, kişinin mescitten çıkardığı toza toprağa varıncaya kadar ümmetimin ecirleri arz edildi. Ve yine bana ümmetimin günahları da arz edildi ki, kulun kendisine (nimet olarak) verilen bir sûre veya âyeti unutmasından daha büyük günah görmedim."

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 16 Hadis no 461
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
17 MESCİDLERDE KADINLARIN ERKEKLERDEN AYRI BULUNMALARI

462

îbn Ömer (r.anhumâ)'dan, demiştir ki:
Rasûlullah (s.a.);
"Şu kapıyı kadınlara ayırsak (iyi olur)" buyurdu.
Nâfi' dedi ki; İbn Ömer, ölünceye kadar o kapıdan (Mescid'e) girmedi.

(Ebû Dâvûd şunu da ekledi)
(Bu hadisi rivayet edenlerden) Abdulvâris'in dışında biri; ("Bu kapıyı kadınlara ayırsak" sözünü Rasûlullah değil) Ömer söylemiştir dedi.Bu daha doğrudur.

463
NâfPden, demiştir ki; Ömer b. el-Hattâb (r.a.) şöyle dedi:
(Nâfi burada önceki hadisin manasını zikretti) ki doğrusu da budur.

464
Nâfî'den rivayet edildiğine göre Ömer (r.a.):
(Mescide) kadınların kapısından girilmesini yasaklardı.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 17 Hadis no 462-463-464
 

NDYZLF

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Mar 2009
Mesajlar
960
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
44
Allah razı olsun paylaşımınız için...
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
NDYZLF,
Allah CC sizden de razı olsun
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
18 MESCİDE GİRERKEN OKUNACAK DUA VE ZİKİRLER

465

Ebû Humeyd veya Ebû Useyd ; "Resûlullah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu" demiştir:
"Sizden biri mescide girerken Nebî sallallahu aleyhi ve selleme salât ve selâm getirsin, sonra da; "Allahım, bana rahmetinin kapılarını aç" desin;
camiden çıkarken ise: "Allahım, fazıl ve kereminden (ihsanını yine) senden istiyorum" desin.


466
Hayve b. Şüreyh dedi ki; Ukbe b. Müslim ile karşılaştım ve O’na:
"Duydum ki, sen Abdullah b. Amr b. el-As'tan Resûlullah (s.a.)'ın mescide girerken:
"Lanetlenmiş şeytandan, ulu Allah'a, O'nun kerîm zâtına ve kadîm kuvvet ve galebesine sığınırım” diye duâ ettiğini rivayet etmişsin, öyle mi?,dedim.
Hepsi bu kadar mı? dedi.
Evet, dedim. Dedi ki:
Mescide giren bunu söyleyince şeytan:
"Günün geri kalan kısmında da benden emin oldu" der.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 18 Hadis no 465-466
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
19 MESCİDE GİRİNCE KILINACAK NAMAZ (TAHİYYETÜL MESCİD NAMAZI)

467

Ebû Katâde (r.a.) Resûlullah (s.a.)'uı şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Biriniz mescide geldiği zaman oturmadan önce, iki rek'at na*maz kılsın.”

468
Ebû Katâde (r.a.)'den önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Ancak (râvi) bu rivayette (Efendimizin):
''Bundan sonra isterse otursun, isterse (bir) ihtiyacı için (çıkıp) gitsin." buyurduğunu ilâve etmiştir.


SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 19 Hadis no 467-468
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
20. MESCİDDE OTURUP BEKLEMENİN FAZİLETİ

469

Ebû Hureyre (r.a.)'den Peygamber (s.a.)'m şöyle buyurluğu rivayet edilmiştir:
"Sizden biri, abdestini bozmadan ve yerinden kalkmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler onun için "Allahım onu ba*ğışla, ona rahmet et" diye duâ ve istiğfar eder.”

470
Ebû Hureyre (r.a.)den Resûlullah salellahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Sizden biri namaz kendisini (mescidde) alıkoyduğu müddetçe na*maza devam etmiş olur. (Çünkü) onu evine dönmekten alıkoyan na*mazdan başka bir şey değildir."

471
Ebû Hureyre (r.a.) Resûlullah (sallellahu aleyhi ve sellemi)in şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Bir kul, namaz kıldığı yerde (bir sonraki) namazı bekleyerek kal*dığı müddetçe, namazda olmaya devam eder. O kimse (yerinden) ayrilıncaya veya abdesti bozuluncaya kadar, melekler kendisi için: "Allahım onu bağışla, ona rahmet et" diye dua ederler."
Ebû Hureyre'ye;
Abdesti ne bozar (hades nedir)? denildi, O da:
Sessiz veya sesli yellenmek dedi.

472
Ebû Hureyre (r.a.) Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Bir kimse mescide hangi niyetle gelirse nasibi ondan ibarettir

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 20 Hadis no 469-470-471-472
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
21 MESCİDDE YİTİK İLANININ KERAHATİ

Ebû Hureyre (radıyellahu anh) demiştir ki; Resulullah, (salleüahu aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim:
"Kim mescidde yitiğini ilan eden birini işitirse, "Allah onu sana buldurmasın" desin. Çünkü mescidler, bunun için bina edilmemiştir."


SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 21 Hadis no 473
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
22 MESCİDE TÜKÜRMENİN KEREHATİ

474

Enes b. Mâlik (r.a.)den Peygamber (s.a.)'m şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Mescide tükürmek günahtır, keffâreti ise, onu (izâle etmesi) gömmesidir."

475
Enes b. Mâlik (r.a.)den demiştir ki; Resûlüllah (sallellahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
" Mescide tükürmek günahtır. Onun keffâreti ise tükürüğü göm*mektir."

476
Enes b. Mâlik'den (r.a.) demiştir ki: - Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
"Mescidde (sümkürme veya) balgam çıkarmak (günahtır)". (Said b. Urve bundan sonra) önceki rivayetin aynısını zikretti.

477
Ebû Hureyre (r.a.)den Resûlullah (s.a.)ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Bir kimse mescide girer de oraya tükürür veya balgam çıkarırsa, yeri eşip onu gömsün.

478
Târik b. Abdillah el-Muhâribî (r.a.) Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sellem)in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Bir kimse namaza kalktığı, -veya biriniz namaz kıldığı- zaman, önüne ve sağına tükürmesin. Ama sol tarafında kimse yoksa, soluna veya sol ayağının altına tükürsün. Sonra da tükrüğü (ayağı ile) sürtelesin."

479
İbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: Resûlüllah (sallellahu aleyhi ve sellem) bir gün hutbe irâd buyururken, mescidin kıblesinde(ki duvarda) bir balgam (sümük) görüverdi. Bunun üzerine cemaate kızdı ve onu kazıdı.
Nâfîdedi ki:
İbn Ömer'in "Resûlüllah za'feran isteyip balgamın yerine sürdü ve;
"Muhakkak Allah(ın kıblesi) biriniz namaz kıldığında onun yüzünün geldiği taraftadır. Sakın ön tarafına tükürmesin" buyurdu dediğini zannediyorum.
Ebû Dâvûd şöyle dedi:
İsmail ve Abdulvâris, Eyyûb vasıtasıyle Nâfi'den yine Mâlik, Ubeydullah ve Musa b. Ukbe Nâfî'den,Hammâd'ın (yukarıdaki) rivayetinin bir benzerim rivayet etmişler, ancak za'ferândan bahsetmemişlerdir.
Ma 'mer ise Eyyûb 'dan yaptığı rivayette ' 'za 'ferânı'' zikretmiştir. Yahya b. Süleym de Ubeydullah vasıtasıyle Nâjî'den (za 'ferân yerine) halûk (bir koku çeşidi) kelimesini zikretmiştir.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 22 Hadis no 474-475-476-477-478-479
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
MESCİDE TÜKÜRMENİN KEREHATİ

480

Ebû Said el-Hudrî şöyle haber vermiştir:
Resulullah (sallellahu aleyhi ve sellem), hurma salkımı sapından olan çubuğu (taşımayı) sever onu devamlı elinde bulundururdu. (Bir gün) mescide girdi, kıble (duvarında) bir balgam gördü onu kazıdı ve kızgın bir halde cemaate dönüp:
"Sizden birinin yüzüne tükürülmesi hoşuna gider mi? Bilmiş olun ki, bîriniz kıbleye dönünce ancak Aziz ve Celîl olan Rabbine dönmüş olur. Melek de sağındadır. Öyleyse, sakın sağına ve kıbleye karşı tükürmesin, sol tarafına veya ayağının altına tükürsün. Eğer tükrük kendisini sıkıştırırsa şöyle yapsın" buyurdu.
(Halid b. Haris dedi ki):
İbn Aclân bunu "şöyle..."yi bize; "elbiseye tükürmek sonra da onu dürmek" şeklinde tarif etti.

481
Ebû Sehle es-Sâib b. Hallâd'dan -ki (Ebû Davud'un hocası) Ahmed (b. Salih), bu zatın ashab'dan olduğunu söyler. demiştir ki; Bir adam cemaate imam oldu ve Resûlullah (s.a.) bakıp dururken, kıbleye karşı tükürdü. Namazı bitirince Hz. Peygamber:
"(Bu adam bir daha) size namaz kıldırmasın" buyurdu.
Bundan sonra o zat cemaate namaz kıldırmak istedi. Fakat kendisine mâni oldular ve Resülullah'ın dediği şeyi haber verdiler. Adam bu durumu Peygamber (s.a.)e söyledi. Nebî (s.a.):"Evet" (Ebû Sehl dedi ki, zannediyorum Efendimiz şöyle devam etti: "Sen Allah'a ve Resulüne eziyet ettin" buyurdu.

482
Mutarrif, babası (Abdullah b. Eş-Şehir)'nın şöyle dediğini nakletmiştir:
Resûlullah (s.a.) namaz kılarken, yanına geldim. (Efendimiz), sol ayağının altına tükürdü.

483
Müsedded, Yezîd b. Zürey'den, o Said el-Cüreynî'den; o da Ebu'l-'Alâ'dan, Ebû'1-Alâ da babasından önceki hadisi mânâ olarak rivayet etmiş, "Sonra (Resûlullah) ayakkabısı ile yere sürttü" cümlesini ilâve etmiştir.

484
Ebû Saîd (el-Himyerî)'den, demiştir ki; - Vasile b. el-Eska'ı Dımaşk mescidinde gördüm. Hasıra tükürdü sonra onu ayağı ile sürteledi. Kendisine bunu niçin yaptığı sorulunca: "İnanın, ben ResûluUah (s.a.) böyle yaparken gördüm" dedi.

485
Câbir b. Abdullah (r.a.)'den demiştir ki;
Resûlüllah (sallellahu aleyhi ve sellem), elinde İbn Tâb Hurması salkımının sapından bir çubuk olduğu halde bizim şu mescidimize geldi. Mescidin kıble duvarında bir balgam gördü. Gidip o balgamı çubuğu ile kazıdı, sonra:
"Hanginiz Allah'ın kendisinden yüz çevirmesini ister? Bilin ki, biriniz namaz kılmaya kalktığında Allah(ın kıblesi) onun yüzünü döndüğü taraftadır. (Öyleyse) sakın ön tarafına ve sağına tükürmesin. Soluna, sol ayağının altına tükürsün. Eğer kendisini balgam sıkıştırırsa, elbisesine şöylece tükürsün" buyurdu ve ağzına elbisesinin (ucunu) koydu, sonra da orayı ovalayıp: "Bana abîr (bir çeşit renkli koku).getiriniz” buyurdu. Kabileden bir genç, koşarak evine gitti ve avucunda halûk (bir çeşit koku) olduğu halde geldi. Hz. Peygamber onu alıp çubuğun tepeşine koydu, sonra balgamın yerine sürdü. Câbir (r. .) "İşte bundan dolayı siz, mescidlerinizde halûk kullanır oldunuz" dedi

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 22 Hadis no 480-481-482-483-484-485
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
23 MÜŞRİKİN MESCİDE GİRMESİ MÜMKÜN MÜ?

486

Şerif b. Abdullah b. Ebî NT.ir, Enes b. Mâlik (r.a.)ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Bîr adam devesi üzerinde mescide gelip devesini çöktürdü, sonra da ayağını bağladı ve:
Muhammed (s.a.) hanginiz? dedi. Nebi (s.a.) de ashabın arasında yaslanmış bir vaziyette duruyordu.
Adama:
Şu yaslanmış vaziyetteki beyaz (yüzlü) zattır, dedik.
Bu sefer adam Peygamber (s.a.)e;
Ey Abdülmattalib'in oğlu! dedi. Resûlüllah (s.a.); " Seni dinliyorum (söyle)" buyurdu.
Adam:
Ya Muhammed sana (bir şeyler) soracağım... dedi. Bundan sonra Enes hadîsin tamamını zikretti.

487
İbn Abbâs (r.anhumâ)dan, demiştir ki; Benû Sa'd b. Bekr kabilesi Dımam b. Sa'lebe'yi Resûlullah (s.a.)'a gönderdi.
Dımâm gelip devesini mescidin kapısına çöktürdü.Sonra ayağını bağladı. Daha sonra da mescide girdi.
İbn Abbâs (bundan önceki Enes hadisinin) aynını nakledip şöyle dedi:
Dımam:
Abdulmuttalib'in oğlu hanginizdir? Resûlullah (s.a.); "Abdulmuttalib'in oğlu benim" Dımam:
Ey Abdulmuttalib'in oğlu!... dedi.
îbn Abbâs (bundan sonra) hadisin tamamım anlattı.

488
Ebû Hureyre (r.a.)den demiştir ki;
Peygamber (s.a.) ashabından bir cemaatle birlikte mescidde otururken (bazı) Yahudiler kendisine gelip:
Ya Ebe'l-Kasım, Yahudilerden zina eden erkek ve kadın hakkında ne dersin? dediler.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 23 Hadis no 486-487-488
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
24. NAMAZ KILINMASI CAİZ OLMAYAN YERLER

489

Ebû Zer (r.a.)den, demiştir ki; "Resulüllah (s.a.) şöyle buyurdu:
"Bana yer yüzü temizleyici ve mescid (namazgah) kılındı"

490
Ebû Salih el-Gıfârî demiştir ki;
Ali (r.a.) (Basra'ya) giderken yolu Bâbil'e uğradı. Müezzin kendisine ikindi namazını(n vaktinin girdiğim) haber vermeye geldi. (Ali karşılık vermedi). Bâbil'den çıkınca, müezzine emretti o da namaza ikâmet getirdi. Ali namazı bitirince:
Habibim, sallellahu aleyhi ve sellem beni, kabristanda ve Bâbil arazisinde namaz kılmaktan men etti. Çünkü Bâbil(in eski sakinleri) lânetlidir" dedi.

491
Ahmed b. Salih, İbn Vehb'den, îbn Vehb Yahya b. Ezher ve İbn Lehîa'dan bunlar Ebû Salih el-öifârî'den o da Hz. Ali'den (yukarıdaki) Süleyman b. Davud'un rivayetini mânâ olarak nakletmişler fakat...yerine (yine aynı anlama gelen) demişlerdir.

492
Ebu Said el-Hudrî (r.a.) Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Mûsâ b.İsmail ise rivayetinde, "zannediyorum ki Amr" demiştir.
"Hamam ve kabristanın hâricinde yer yüzünün tamamı mesciddir (Namazgahtır)"

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 24 Hadis no 489-490-491-492
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
25. DEVE YATAKLARINDA NAMAZ KILMAK NEHYEDİLMİŞTİR

Berâ b. Azib (r.a.) demiştir ki;
Resûlullah (s.a.)'a deve yataklarında namaz kılmanın hükmü so*ruldu. Nebî (s.a.):
"Deve yataklarında namaz kılmayınız. Çünkü develer şeytanlardandır" buyurdu.
Koyun ağıllarında namaz kılmanın hükmü sorulunca da:
"Oralarda kılınız, çünkü onlar berekettir" karşılığını verdi.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 25 Hadis no 493
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
26. ÇOCUĞA NAMAZ KILMA EMRİ NE ZAMAN VERİLİR?

494

Sebra (r.a.) "Resûlüllah (s.a.) şöyle buyurdu" demiştir:
"Çocuk yedi yaşına gelince namaz kılmasını emrediniz. On yaşına gelir de kılmazsa dövünüz."

495
Amr b. Şuayb babası vâsıtası ile dedesinden Resûlullah(s.a.)ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Çocuklarınıza, yedi yaşına geldiklerinde namaz kılmalarını emrediniz. On yaşına geldiklerinde kılmazlarsa dövünüz ve yataklarını ayırınız"

496
Dâvûd b. Sevvâr el-Müzenî, önceki hadisi manası ve senedi ile rivayet edip şunu ilâve etmiştir: Resûlullah devamla şöyle buyurdu;
"Ve sizden biriniz, câriyesiyle kölesini (veya hizmetçisini) evlendirirse,(câriyesi efendisinin,efendi de cariyesinin) göbeğinden aşağısına ve dizinden yukarısına bakmasın."
Ebû Dâvûd dedi ki:
VekV hocasının isminde yanıldı. Ebû Dâvûd et-Tayâlisîbu hadisi ondan (Sevvâr b. Dâvûd) rivayet edip "Bize Ebû Hamza Sevvâr es-Sayrafi haber verdi" dedi.

497
Hişâm b. Sa'd demiştir ki;
Muâz b. Abdullah b. Hubeyb el-Cuhenî'nin yanına girmiştik. (Mu-âz) karısına:
Çocuk namaz kılmakla ne zaman emrolunur? dedi. Karısı:
Bizden bir adam Resûlullah (s.a.)dan naklederdi. Bu soru Efendimize sorulmuş da, O (s.a.);
"Sağını solundan ayırdığı zaman namaz kılmasını emredin" bu*yurmuş.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 26 Hadis no 494-495-496-497
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
27. EZANIN MEŞRU KILINIŞI

498

Ebû Umeyr b. Enes, Ensârdan olan amcalarından birinin şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Nebî (s.a.)in zihni halkı namaza nasıl toplayabileceği meselesiyle (meşgul) idi. Kendisine "namaz vakti girince bir bayrak dik, onu görenler birbirlerine haber verirler" denildi. Fakat, o, bu teklifi beğenmedi. Kurî ( çi )"dan yani borudan söz edildi. Râvilerden Ziyâd bunun Yahudilere ait ibâdete davet borusu olduğunu bildirmiştir.
Nebi(s.a.) bunu da beğenmedi ve "bu Yahudilerin işidir" buyurdu. (Ravi) Ebû Umeyr (yahut amcası) demiştir ki; Resûl-i Ekrem (s.a.)'e (bir de) çan (çalınması) teklif edildiyse de Resûl-i Ekrem (s.a.) "Bu, hıristiyan işidir" buyurdu. Abdullah b. Zeyd Resûlullah (sa..)in üzüntüsünü içinde hissederek oradan ayrıldı (gece), rü'yasında kendisine ezan gösterildi. Sabahleyin hemen Resûlullah (s.a.)'a gelerek; "Ben uyku ile uyanıklık arasında iken bir de baktım ki, birisi geldi bana ezanı öğretti" diyerek rüyasını nakletti. Ebû Umeyr (yahut amcası) dedi ki, "Halbuki Ömer b. el-Hattâb (r.a.) bu rü'yayı yirmi gün evvel görmüş (fakat gördüğünü) saklamıştır. Râvi Umeyr (veya amcası) dedi ki, sonra da (Ömer rü'yasını) Resûlullah (s.a.)a nakletti. Resulü Ekrem(s.a.)de ona; "Bunu bana daha evvel neden haber vermedin?" buyuranca, Ömer (r.a.) şöyle cevap verdi:
Abdullah b. Zeyd benden erken davrandı. Ben de utandım. Resûlullah (s.a.) de:
"Ya Bilal, kalk da bak Abdullah b. Zeyd sana ne söylerse ezberle ve aynen icra eyle" buyurdu. (Râvi) dedi ki: "Bilal (ilk) ezanı (böylece) okudu."
Ebû Bişr dedi ki: Bana Ebû Umeyr'in haber verdiğine göre, En-sâr; "Şayet Abdullah b. Zeyd o gün hasta olmasaydı, Peygamber (s.a.) O'nu müezzin yapardı" derlerdi.

499
Abdullah b. Zeyd şöyle demiştir: Resûlullah (s.a.) halkı namaza toplamak maksadıyla çalınmak üzere bir çan yapılmasını emrettiği sıralarda idi. Ben uyurken (rü'yamda) yanıma elinde çan taşıyan bir adam çıkageldi.
Ben ona:
Ey Allah'ın kulu! Bu çanı bana satmaz mısın? dedim.
Onu ne yapacaksın? dedi.
Onunla (halkı) namaza çağıracağız, dedim.
Sana bundan daha hayırlısını göstereyim mi? dedi.
Ben de ona:
Evet (göster), dedim. Dedi ki:
"Şöyle dersin : Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Ben, Allah'dan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim. Ben,Allah'dan başka ilâh olmadığına şehadet ederim. Ben.Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik ederim. Ben, Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik ederim. Haydin namaza, haydin namaza. Haydin kurtuluşa, haydin kurtuluşa. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktur."
Sonra benden biraz uzaklaştı ve (şöyle) dedi; "Namaza kalktığın vakitte de (şöyle) dersin:
Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Ben Allah'dan başka ilâh olmadığına şahitlik ederim. Ben Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik ederim. Haydin namaza, Haydin kurtuluşa, Namaz başladı. Namaz başladı. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktur."
Sabah olunca Resûl-i Ekrem'e gelip gördüklerimi haber verdim. "İnşallah hak rü'yadır. Bilal ile beraber kalk gördüklerini O'na öğret de ezanı o okusun. Çünkü onun sesi seninkinden daha gür ve tatlıdır" buyurdu. Bilâl ile beraber kalktık. Ben O'na öğretmeye başladım, o da okumaya (başladı). Abdullah b. Zeyd (devamla) dedi ki:
Bu ezanı evinde işiten Ömer b. el-Hattab (r.a.) sür'atle dışarı çıktı ve "Ya Rasûlullah, seni hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki O'nun gördüğünü ben de gördüm" diyordu. (Bunun üzerine) Resûl-i Ekrem (s.a.) de:
"Allah'a hamd olsun" buyurdu.
Ebû Dâvûd dedi ki:
Zührî'nin, Saidb. el-Müseyyeb vasıtasıyla Abdullah b. Zeyd'den rivayet ettiği (hadis) de aynen yukarıdaki hadis gibidir. Ancak îbn İshâk, ZührVden rivayetinde "Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah en büyüktür" (lâfızlarını dört defa) söylemişse de Ma 'mer ve Yûnus ZührVden yaptıkları rivayetlerinde (iki defa) "Allah en büyüktür, Allah en büyüktür" demişler. Bir daha tekrarlamamışlardır.

500
Ebû Mahzûre (r.a.)den, demiştir ki:
Resûlullah (s.a.)a;
Bana ezanın okunuş usûlünü öğret, dedim.
Başımı okşadı ve şöyle buyurdu:
"Sesini yükselterek, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu Ekber dersin.
Sonra şöyle buyurdu :
Sesini alçaltarak, Eşhedü en lâilâhe illellah, eşhedü en lâ ilahe illallah, eşhedü enne Muhammeden Râsulullah, eşhedü enne Muhammeden Râsûlullah dersin. Sonra da sesini yükseltir ve eşhedü en Iâ ilahe illellah, eşhedü en lâilahe illellah; eşhedü enne Muhammeden resûlullah, eşhedü enne Muhammeden resûlullah dersin.
Hayye ale's-salâh. hayye ale's-salâh; hayye ale'l-felâh, hayye ale'l-felâh (dersin), eğer sabah ezanı ise, es-salâtü hayrun mine'n-nevm, es-Salâtu hayrun mine'n-nevm" dersin (ve) Allahu ekber, Allalıu ekber, La ilahe illellah" (diye bitirirsin)

501
Sâidile Abdulmelik b. EbîMahzûre'nin annesi, Ebû Mahzûre vasıtasıyla bir önceki hadisin benzerini Peygamber (s.a.)'den rivayet etmişlerdir. Ancak bu rivayette (sabahın) ilk (ezanın)da iki defa "Namaz uykudan hayırlıdır" (cümlesi) bulunmaktadır.
Ebû Dâvud dedi ki;
(bir önceki) Müsedded hadisi daha tafsilatlıdır. (Hasen b. Ali, tbn Cureyc'den rivayet ettiği) hadisinde (şöyle) der:
"Ebû Mahzûre, "Resûl-i Ekrem bana ikâmet lâfızlarını, Allahü ekber, Allahü ekber; eşhedü en lâilâhe illallah, eşhedü en tâitâhe illallah, eşhedü enne Muhammeden Resulüllah, eşhedü enne Muhamme-den Resulüllah, Hayye ale 's-salah, hayye ale 's-Salah: Hayye ale 'l-Felah hayye ale'l-felah; Allahü ekber, Allahü ekber; Lâilahe illallah (şeklinde) ikişer kere (tekrarlamayı) öğretti" dedi.

Ebû Dâvûd Abdurrezzak'ın şöyle dediğini ilâve etti:
Resulüllah (s.a.) Abdullah b.Ebî Mahzûre'ye ikâmet ettiğin zaman (kâamet lâfızlarını) kad kaameti's-Salatü - kad kaametüs - salah (şeklinde) ikişer kere söyle, duydun mu? dedi. (Râvf Sâib) der ki:
Ebû Mahzûre başının ön tarafını tıraş etmezdi ve ayırmazdı. Çünkü orayı Nebi (s. a.) okşamıştı.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 27 Hadis no 498-499-500-501
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
EZANIN MEŞRU KILINIŞI

502

İbn Muhayrîz'în Ebû Mahzûre'den naklettiğine göre:
"Nebiyy-i Ekrem (s.a.) Ebû Mahzûre'ye ezaN ondokuz kelime, ikâmeti de onyedi kelime (olarak) öğretmiştir. Ezan (şu kelimelerden meydana gelir):
1. Allah en büyüktür,
2. Allah en büyüktür,
3. Allah en büyüktür,
4. Allah en büyüktür.

1. Allah'dan başka İlâh olmadığına şahidlik ederim.
2. Allah'dan başka ilah olmadığına şâhidlîk ederim.
3. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim.
4. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim.

1. Allah'dan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim,
2. Allah'dan başka ilah olmadığına şahidlik ederim,
3. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik ederim,
4. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim.

1. Haydi namaza,
2. Haydi namaza,

1. Haydi kurtuluşa,
2. Haydi kurtuluşa,

1. Allah en büyüktür.
2. Allah en büyüktür.

1. Allah'dan başka ilâh yoktur.

İkâmet de,(şöyledir):

1. Allah en büyüktür,
2. Allah en büyüktür,
3. Allah en büyüktür,
4. Allah en büyüktür.

1. Allah'dan başka ilâh olmadığına şahitlik ederim,
2. Allah'dan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim.

1. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim,
2. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik ederim.

1. Haydi namaza,
2. Haydi namaza

1. Haydi Kurtuluşa,
2. Haydi kurtuluşa,

1. Namaz başladı,
2. Namaz başladı.

1. Allah en büyüktür,
2. Allah en büyüktür,

1. Allah'dan başka ilâh yoktur.

Hemrâm'ın kitabındaki (rivayet) de (bu) Ebû Mahzûre hadisindeki gibidir

503
İbn Muhayrîz'in rivayet ettiğine göre Ebû Mahzûre (r.a.) şöyle demiştir:
"Resulullah (s.a.) bizzat kendisi bana ezanı (kelime kelime) öğretti ve (şöyle) buyurdu:
"(Ya Ebâ Mahzûre!) Ezan okumak için şöyle de:
Allah en büyüktür. Allah en büyüktür.
Allah en büyüktür. Allah en büyüktür.
Allah'tan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim.
Allah'tan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim.
Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim.
Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim.
Sonra (tekrar başa) dön ve sesini yükselt(erek okumana şöyle devam et):
Ben Allah'dan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim.
Ben Allah'dan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim.
Ben Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim.
Ben Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim.
Haydi namaza,
haydi namaza.
Haydi kurtuluşa,
haydi kurtuluşa
Allah en büyüktür,
Allah en büyüktür.
Allah'dan başka ilah yoktur.

504
Abdülrnelik b. Ebî Mahzûre (babası) Ebû Mahzûre'yi (şöyle) derken, işittniştir:
Resûlullah (s.a.) bana ezanı harf harf öğretti. O şudur:
Allah en büyüktür.
Allah en büyüktür.
Allah en büyüktür.
Allah en büyüktür.

Allah'tan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim.
Allah'tan başka ilah olmadığına şahidlik ederim.

Muhammed'in, Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim.
Muhammed'in, Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim.

Allah'tan başka ilah olmadığına şahidlik ederim.
Allah'tan başka ilah olmadığına şahidlik ederim.

Muhammed'in Allahın elçisi olduğuna şahidlik ederim.
Muhammed'in Allanın elçisi olduğuna şahidlik ederim.

Haydi namaza,
haydi namaza,

haydi kurtuluşa,
haydi kurtuluşa.

(Ravi İbrahim b. İsmail) der (ki: Ebû Mahzûre) sabahleyin "Namaz uykudan hayırlıdır" derdi.

505
Ebû Mahzûre (r.a.)den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.) kendisine ezanı (şu lâfızları) söyleyerek öğretmiştir:

Allah en büyüktür.
Allah en büyüktür.
Ben Allah'dan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim.
Ben Allah'dan başka ilah olmadığına şahidlik ederim."

Sonra (Nâfi b. Ömer) İbn Cüreyc'in Abdulaziz b. Abdulmelik' den rivayet ettiği hadisin mânâsını ve o hâdisedeki ezanın benzerini zikretti.

Ebû Dâvûd dedi ki:
Mâlik b. Dinar'ın hadisinde (şu rivayet vardır): İbn Ebî Mahzûre'den, bana babasının Resûlullah'dan aldığı ezanından bahset, diye bir istekte bulundum. (O da) sadece "Allah en büyüktür Allah en büyüktür' diye cevab verdi.

Cafer b. Süleyman'ın İbn Ebî Mahzûre 'den, onun da amcası vasıtasıyla dedesinden naklettiği hadis de böyledir. (Yani Mâlik hadisin-deki gibi tekbirin iki kere okunduğunu ifade eder). Ancak Cafer'in rivayetinde (fazla olarak) "Sonra Allahü ekber, Allahü ekber" (diye) tekrarlayarak sesini yükseltti" ifâdesi vardır.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 27 Hadis no 502-503-504-505
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
28. NAMAZIN GEÇİRDİĞİ DEĞİŞİKLİKLER

506
Amr b. Murre, "İbn Ebî Leylâ'yı (şöyle derken) işittim" demiştir:
Namaz üç kere değişiklik geçirmiştir. Sahâbe-i kiram efendilerimiz bize (şunları) naklettiler: Resûlullah (s.a.) buyurdu ki; "Bütün müslumanların yahut müzminlerin namazının tek cemaatte kılınmış olması beni memnun eder. Hatta bütün evlere namaz vakitinin girdiğini ilân edecek adamlar göndermeyi bile düşündüm. Ve hatta bazı kişilere damların üzerine dikilip namaz vaktinin girdiğini ilân etmelerini emretmeyi kalbimden geçirdim." Hatta neredeyse bu maksatla çan çalacaklardı.
(İbn Ebî Leylâ) der ki: Ensârdan bir adam geliverdi:
Ya Resûlallah (s.a.) seni tasalı olarak gördüğümden dolayı eve döndüğümde rü'yamda üzerinde sanki iki yeşil elbise bulunan bir adam gördüm mescidin üzerine dikilip ezan okudu, sonra birazcık oturup tekrar ayağa kalktı, aynı şeyleri söyledi. Ancak bu defa fazladan olarak) namaz başladı diyordu. Eğer insanların bu yalancıdır demeleri (korkusu) olmasaydı" muhakkak ki ben uykuda dEğildim, uyanıktım derdim dedi.
(İbn Müsennâ bu cümleyi "sizin "bu yalancıdır" demeniz korkusu olmasaydı" (şeklinde rivayet etmiştir) Resûlullah (s.a.) buyurdu ki;
"Vallahi Allah (c.c.) Sana hayrı göstermiştir". Bu cümleyi İbn Müsennâ rivayet etmiştir. (Diğer râvi) Amr ise, mevzuu bahs etme*miştir
Resûlullah, "Bilâl'e öğret ezan okusun" buyurdu. (Yine İbn Ebî Leylâ) der ki: "Ömer onun gördüğünün benzerini ben de gördüm lâkin (haber vermekte) geciktiğim için söylemeye utandım" dedi.
Sahâbe-i Kiram efendilerimizin bize haber verdiğine göre önceleri bir adam (cemaate) geldiği zaman namazın imamla kaç rekatinin kılındığım sorardı ve kendisine namazdan kaç rekate geç kaldığı haber verilirdi. Resûiullah ile beraber namaz kılan cemaatın kimisi kıyamda, kimisi rükûda, kimisi oturuşta, kimisi de Resûlullah (s.a.) ile aynı halde olurdu.
İbnu'l-Müsennâ, dedi ki;
Amr "Bana bunu bu rivayeti bir de Husayn İbn Ebî Leylâ'dan nakletti" demiştir. Derken bir gün Muaz cemaate çıkageldi ve Şu'be der ki, ben bunu bir de Hüsayn'den dinlemiştim Muaz'ın, "Ben Resulullah'ı namazda hangi halde görürsem... diye başlayan, Resûlullah'ın "siz de böyle yapınız" demesine kadar devam eden sözünü nakletti.
Ebû Dâvûd dedi ki:
Sonra Amr b. Merzûk hadisine dönüyorum (bu rivayette) İbn Ebi Leylâ diyor ki:
Bir gün Muâz (cemaate) geldi, -daha önce cemaatle kaç rekât namazın kılınmış olduğunu- kendisine işaret ettiler. (Şu'be der ki, ben bunu bir de Husayn'dan dinlemiştim.) (İbn Ebî Leylâ rivayetine devamla) dedi ki: Muâz (r.a.);
"Ben O'nu (Resulüllahı) hangi halde görürsem göreyim o haline uyarım" dedi.
Resûlullah da (s.a) buyurdu ki: "Muâz sizin için bir yol açtı, siz de böyle yapınız."
Sahâbelerimizin bize naklettiğine göre:
Resûlullah Medine'ye gelince müslümanlara her ay üç gün oruç tutmayı emretti. Sonra Ramazanın orucuyla ilgili âyet-i kerime indirildi. Medine'li müslümanlar oruca alışmamış bir toplum idiler, oruç onlara çok zor geliyordu. Bu yüzden oruç tutamayan kimse tutamadığı gün için bir fakiri doyuruyordu. Sonra "Sîz mü'minlerden her kim bu mübarek ayda hazır bulunursa veya bu mübarek aya şahid olursa bunda oruç tutsun " âyeti nazil olunca oruç tutma ruhsatı sadece müsâfir ve hastalar için geçerli oldu. Bunun dışındakiler oruç tutmakla emrolundular.
İbn Ebî Leylâ der ki; (Bazı) sahabelerimiz (r.a.) bize rivayet etti ki; başlangıçta bir kimse iftar zamanına erişir de yemek yemeden önce uyuyakahrsa bir daha yiyemez, oruçlu halde sabahlardı.
Yine bir sahabe şöyle dedi:
Ömer (r.a.) (eve) gelip karısınn yatağına gelmesini) istedi. O da; ben yemek yemeden uyudum, dedi. Ömer karısının bahane uydurduğunu zannederek kendisine yaklaştı. Bir de ensârdan bir adam evine geldi iftar vakti yemek istedi ev halkı "sana birşey ısıtana kadar bekle" dediler, o da yemeden uyuyakaldı. Bunun üzerine Resûlullah'a şu âyet-i kerime indi: "Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı.”

507
Muâz b. Cebel (r.a.)'den demiştir ki; Namaz ve oruç üç kere değişikliğe uğramıştır. Nasr b. el-Muhâcir bu değişikliklerle ilgili hadisin tamamım nakletmiştir.
Îbnü'l-Müsennâ bu hadisin sadece Müslümanların Beyt-i Makdis'e doğru namaz kılmaları ile ilgili kısmını nakletmiştir.
İbnu'l-Müsennâ der ki; Namazın değişmesiyle ilgili üçüncü hal şöyle olmuştur, Resûlullah (s.a.) Medine'ye geldi ve on üç ay Beyt-i Makdis'e doğru namaz kıldı. Sonra Allah azze ve celle şu âyeti indirdi:
Hakîkaten yüzünün semada aranıp durduğunu görüyoruz. Artık müsterih ol, seni hoşnud olacağın bir kıbleye döndüreceğiz. Haydi yüzünü Mescid-i Harama doğru çevir. Siz de ey mü'minler nerede bulunursanız bulunun, yüzünüzü ona doğru çeviriniz.
Bu âyet-i kerimeyle Allah azze ve celle Resulünü Ka'be'ye yöneltti. İbnu'l-Müsennâ'nın hadisi burada sona erdi. Nasr (b. Muhacir) de (rivayetinde) Rü'ya sahibinin ismini açıklayarak şöyle dedi:
"Ensârdan bir kimse olan)Abdullah b. Zeyd geldi. Kıbleye yöneldi ve: Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'dan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. Allah'dan başka ilâh olmadığına şâhidlik ederim. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederjm. Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim.
İki defa da: Haydi namaza, iki defa : Haydi kurtuluşa. Allah en büyüktür. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktur" dedi.
Sonra biraz durdu ve ayağa kalktı, aynı sözleri (yine) söyledi. (Abdullah b. Zeyd) der ki: Ancak bu defa rü'yamda gördüğüm kişi haydi kurtuluşa dedikten sonra namaz başladı namaz başladı, sözlerini ilâve etti.
Muâz der ki: Resûlullah (s.a.) (Abdullah'a hitaben); "bunu Bilâl'e öğret" buyurdu. Bilâl de bu kelimelerle ezan okudu. Nasr (b. el-Muhâcir rivayetinde oruç konusunda da şunları söyledi:
Resûlulla (s.a.) her ayın üç gününde ve bir de Aşure gününde oruç tutardı. Sonra Allahu Teala:
"Üzerlerinize oruç yazıldı. Nitekim sizden evvelkilere de yazılmıştır"
ayet-i kerimesini "Miskin doyumu fidye" sözlerine kadar indir*di. Artık oruç tutmak isteyen tutuyor, oruç yemek isteyen de her gün için bir fakir doyuruyordu. Bu doyurma orucun yerini tutuyordu, işte bu oruçta bir değişikliktir. Sonra da Allah azze ve celle:
"Ramazan ayı ki insanları irşâd için, hak bühanını, hidayet delili beyyineler halinde Kurân onda indirildi" âyetini indirdi.Oruç bu aya erişen herkese farz oldu. Yolcular için yolculuk esnasında orucu yeyip sonra kaza etmeleri, oruca güçleri yetmeyen ihtiyar kadın ve erkekler için de fakir doyurmaları izni baki kaldı. Derken bir gün Sırma b. Kays bütün gün çalışmış olarak evine geldi..." ve (Nasr, orucun geçirdiği devrelerle ilgili olan bu hadisi sonuna kadar nakletti.

508
...Enes (r.a.)den, demiştir ki; "Bilâl'e ezanı çift, ikâmeti tek okuması emredildi". Hammâd Simâk b. Atiyye'den rivayet ettiği hadisine, ancak : "kad kametissalât" lafızları müstesnadır bunlar ikişer defa söylenir, sözünü ilâve etmiştir.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 28 Hadis no 506-507-508
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt