Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hadislerde Namaz kavramı (3 Kullanıcı)

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
NAMAZ VAKİTLERİ

İbn Şihâb'ın Usâme b. Zeyd el-Leysî'ye bildirdiğine göre;
Ömer b. Abdil-Aziz (bir gün) minberde oturmakta idi. Bu yüzden ikindiyi birazcık geciktirdi. Bunun üzerine Urve b. Zübeyr kendisine:
Dikkat et, Cebrail (aleyhisselâm), Muhammed (sallellahü aleyhi ve sellem)e namaz vakitlerini haber verdi, demiş. Ömer de Ona:
Söylediğini iyi bil karşılığını vermiştir.
Bu sefer Urve:
Ben Beşîr b. Ebî Mes'ud'dan işittim; O da Ebû Mes'ud el-Ensârî'den duymuş; Ebû Mes'ud demiş ki: Resûlullah s.a.:
"Cebrail indi ve bana namaz vaktlerini haber verdi. Ben de onunla namaz kıldım. Sonra (yine) onunla namaz kıldım, sonra (yine) onunla namaz kıldım, sonra (yine) onunla namaz kıldım, sonra (yine) onunla namaz kıldım" buyuruyor, parmaklan ile de beş namazı sayıyordu.
(Ebû Mes'ud devamla şöyle dedi):
Resûluılah'ı öğle namazını güneş batıya eğildiği zaman kılarken gördüm. Hava sıcak olduğu zaman ise, bazan biraz geciktirirdi.
İkindiyi güneş sararmadan önce beyaz ve yüksek bir halde iken kıldığını gördüm. Bir kimse (ikindi) namazından çıkar ve güneş batmadan önce Zul-Huleyfe'ye gelirdi.
Resûlullah akşam güneş battığı,
yatsıyı da ufuk karardığı zaman kılardı. Bazan da insanların toplanması için geciktirirdi.
Sabahı bir sefer alacakaranlıkta, başka bir sefer de ortalık ağarınca kıldı. Bundan sonra, Efendimizin sabah namazı, ölünceye kadar alaca karanlıkta oldu, bir daha ortalık, ağarınca kılmadı.


Ebû Dâvûd dedi ki:
Bu hadisi Zuhriden, Mâmer, Mâlik ve İbn Uyeyne, Şuayb b. Ebî Hamza, Leys b. Sa'd ve başkaları da rivayet etti. Bunların hiç biri Resûlullah 'in namaz kıldığı vakitleri zikretmediler ve açıklamadılar. Aynı şekilde, Hişam b. Urve ve Habîb b. Ebî Merzûk da Urve (b. Zübeyrj'den Ma'mer ve Ashabının rivayetleri gibi rivayet ettiler. Ancak Habib Beşîr'i zikretmedi. Vehb b. Keysân da Câbir kanalıyla Resûlullah 'tan akşamın vaktini rivayet etti. (Bu rivayette Câbir) şöyle dedi:

Sonra (Cebrail) ertesi günü güneş battığı zaman tek vakit olarak akşam için geldi.

Ebû Dâvûd devamla şöyle dedi:
Ebû Hureyre vasıtasıyla Hz. Peygamber'den aynı şekilde rivayet edilmiştir. (Bu rivayette) Resulütlah (s.a):
"Sonra bana akşamı (yani ertesi günü -tek vakit olarak- ) kıldırdı" buyurdu,

Abdullah b. Amr b.-el-As'dan Hassan b. Atıyye'nin hadisi, Amr b. Şuayb 'dan; O babasından, O da dedesinden Ebû Hureyre ve Câbir'in rivayetleri gibi rivayet edilmiştir.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 2 Hadis no 394
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
NAMAZ VAKİTLERİ

395

Ebû Bekr b. Ebî Musa'dan rivayet edilmiştir ki;
Bir adam Resûlullah (s.a.)a namaz vakitlerini sordu. Fakat Efen*dimiz hiç bir cevap vermedi.
Bilâl'e ezan okumasını emretti, O da fecir doğduğu zaman (ezan okudu ve) kamet etti. Efendimiz sabahı bir kimse (yanındaki) arkadaşının yüzünü tanıyamadığı veya bir kimse yanındakinin kim olduğunu tanıyamadığı bir zamanda (alaca karanlıkta) kıldı.
Sonra Bilâle emretti o da öğle namazına güneş ba*tıya eğildiği zaman kamet getirdi.Öyle ki cemaatten (en bilgili olan) biri: "gündüz yarı oldu" demişti.
Sonra Bilâl'e yine emretti o da gü*neş bembeyaz ve yüksekte iken ikindiye ikâmet etti.
Akşam namazı için de güneş battığı zaman ikâmet ettirdi.
Şafak kaybolduğunda Bilâl'e emretti, o da yatsı için kamet etti.
Ertesi günü, sabah namazını kıldı ve çıktı. (O kadar geciktirmişti ki) biz "güneş doğdu mu ne?" dedik. Öğleyi bir evvelki günün ikindi vaktinde,
ikindiyi güneş sararmış bir halde iken -veya akşam olunca akşamı şafak kaybolmadan biraz önce, yatsıyı da gecenin ilk üçte birinde kıldı ve:
Namaz vakitlerini soran nerede? Vakit işte bu ikisinin arasındadır"
buyurdu.

Ebû Dâvûd dedi ki:
Süleyman b. Mûsâ Atâ'dan, Ata Câbir'den o da Resûluîlah (s.a.)'dan akşam namazı vaktini yükyandaki rivayette olduğu gibi ri*vayet etti. Câbir (devamla): "Resûlüllah sonra yatsıyı kıldı, sahâbilerden bazısı onu gecenin üçte birinde bazısı da yarısında kıldığını söyledi."

İbn Büreyde de babası vasıtasıyla Resûluîlah 'tan aynı şekilde ri*vayet etti.

396
Abdullah b. Amr (r.a.) ResûluIIah (s.a.)ın şöyle buyurdu*ğunu rivayet etmiştir:
"Öğlenin vakti, ikindi vakti girmedikçe;
ikindininki güneş sararmadikça,
akşamın vakti de şafağın kırmızılığı kalbolmadıkça (de*vam eder);
yatsının vakti gece yansına;
sabah namazının vakti ise, güneş doğuncaya kadardır."



SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 2 Hadis no 395-396
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
3. RESULULLAHIN (S.A) NAMAZ KILDIĞI VAKİT VE NAMAZ KILIŞ ŞEKLİ

397
Hz. Hüseyin'in oğlu olan Muhammed b.Amr'dan,demiş*tir ki:
Câbir'e Resûlüllah(s.a.)'ın namaz kıldığı vakitleri sorduk, şu ce*vâbı verdi:
Öğleyi zeval vaktinden sonra,
ikindiyi güneş canlı (parlak) iken,
akşamı güneş battığı zaman kılardı.
Yatsıyı, cemaat kalabalık oldu*ğunda acele eder, az olduğunda da te'hir ederdi.
Sabah namazım da alaca karanlıkta kılardı.


398
Ebü Berze (r.a.)den demiştir ki; Resülullah (s.a.)
öğle namazını zevalden hemen sonra,
ikindiyi, bizden biri (namazdan sonra) güneşin parlaklığı devam ederken Me*dine'nin en uzak yerine gidip gelebileceği (kadar) bir zaman olduğu vakitte kılardı.
(Râvîlerden Ebû Minhâl dedi ki: Ebû Berze'nin)
Akşam namazı (hakkında hangi vakti söylediğini) unuttum.
Yatsıyı gecenin üçte biri*ne (Ebû Minhal, Ebû Berze'nin) bir başka sererde: "gece yarısına kadar" dediğini söyler- kadar geciktirmekte bir beis görmezdi. Efen*dimiz yatsı namazından önce uyumayı, sonra da konuşmayı hoş görmezdi.
Sabah namazını ise,
birimizin önceden bildiği birini (gördüğün*de) tanıyabileceği bir vakitte kılar, bu namazda altmış ilâ yüz arası âyet okurdu.


SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 3 Hadis no 397-398
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
4.ÖĞLE NAMAZININ VAKTİ

399
Câbir b. Abdillâh (r.a.) şöyle demiştir:
Ben öğle namazını Resûlullah (s.a.) İle birlikte kılar, elimle serinlemesi için bir avuç çakıl taşı alır, secdedealnımı koyacağım yere kor, sıcağın şiddetinden dolayı onların üzerine secde ederdim.

400
Abdullah b. Mes'ûd (r.a.)den, şöyle demiştir:
Resülullah (s.a.)'ın öğle namazını zevalden sonraya bırakma müddeti, insanın gölgesi yazın, üç ayaktan beş ayağa, kışın da beş ayaktan yedi ayağa varıncaya kadardır.

401
Ebû Zer (r.a.) şöyle demiştir:
Biz Resûlullah (s.a.) ile beraberdik. Müezzin öğle ezanını okumak istedi. Fakat Resûlullah (s.a.);
“Serinliğe bırak" buyurdu.
Biraz sonra müezzin yine ezanı okumak istedi. Efendimiz (s.a.) biz tepeciklerin gölgesini görünceye kadar iki veya üç defa; “Serinliğe bırak, şüphesiz sıcağın şiddeti cehennemin kükremesindendir. Sıcak şiddetlendiği zaman namazı serinliğe bırakınız" buyurdu.

402
Ebû Hureyre (r.a.) Peygamber (s.a.)uı şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Sıcak şiddetlendiği zaman namazı serinliğe bırakınız"
İbn Mevheb, (rivayetinde Efendimizin sözünü naklederken) yerine kelimesini kullanmış ve:
"Muhakkak sıcağın şiddeti cehennemin kükremesindendir" dediğini ilâve etmiştir.

403
Câbir b. Semure (r.a.):
"Bilâl (r.a.) öğle ezanını güneş batıya yıkıldığı yöneldiği zaman okurdu" demiştir.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 4 Hadis no 399-400-401-402-403
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
5. İKİNDİ NAMAZININ VAKTİ

404
Enes b. Mâlik (r.a.) haber vermiştir ki; Peygamber (s.a.) ikindi namazını güneş beyaz (parlak), yüksek ve dipdiri iken kılardı. Ve (Namazdan sonra) Avâliye giden kimse güneş daha yüksek(te) iken oraya varırdı.

405
Zuhrî şöyle demiştir: Avâlî iki veya üç mil (mesafedendir. (Mâ'mer b. Raşid) dedi ki:
Zuhrî'nin "veya dört mil" dediğini zannediyorum.

406
Hayseme (b.Abdurrahman) şöyle demiştir:
"Güneşin dipdiri olması, hararetini hissetmendir."

407
Âişe (r.anha)nın haber verdiğine göre:
Resûlüllah (s.a.) ikindiyi güneş, kendisinin odasında iken, henüz (ışığı) yükselmeden (odadan çıkıp gölge yayılmadan) kılardı.

408
Ali b. Şeybân (r.a.)dan şöyle demiştir: "Medine'ye Resûlullah (s.a.)ın yanına geldik. İkindiyi güneş, beyaz ve parlak olduğu müddetçe te'hir ediyordu.”

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 5 Hadis no 404-405-406-407-408
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
İKİNDİ NAMAZININ VAKTİ

409
Ali(r.a.)den demiştir ki; Peygamber (s.a.) Hendek günü,
"Bizi orta namazından (yani) ikindi namazından alıkoydular. Al*lah (da) onların evlerine ve kabirlerine ateş doldursun" buyurdu.

410
Aişe (r.anhâ)nın azatlısı Ebû Yûnus şöyle demiştir:
Âişe (r.anhâ) kendisi için bir mushaf yazmamı emretti ve, "Namazlara ve orta namazına devam edin" âyetine gelince ba*na haber ver dedi.
Ben de o âyete varınca kendisine haber verdim.
Bana o âyeti "Namazlara, orta namazına ve ikindi namazına devam edin, Allah için tevazu halinde namaz kılın" şeklinde yazdırdı.
Sonra da: "Ben bunu Resulüllah salellahü aleyhi veseİlem'den duydum" dedi.

411
Zeyd b. Sabit (r.a.)den demiştir ki;
Resûlullah (s.a.) öğle namazını, zevalden hemen sonra kıldırırdı. Ashabına ondan daha meşakkatli hiçbir namaz kıldırmadı.
''Namazlara ve orta namazına devam ediniz" âyeti inince,
Efendimiz:
"Ondan önce iki namaz ve sonra iki namaz vardır" buyurdu

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 5 Hadis no 409-410-411
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
İKİNDİ NAMAZININ VAKTİ

412
Ebû Hureyre (r.a.)den; demiştir ki:
Peygamber (s.a.) şöyle buyurdu:
"Kim güneş batmadan önce ikindiden bir rek'ata yetişirse, (ikin*di namazına) yetişmiş olur. Kim de güneş doğmadan önce sabah (na*mazından bir rek'ata yetişirse (sabaha) yetişmiş sayılır."

413
Alâ b. Abdurrahman şöyle demiştir:
Öğle namazını kıldıktan sonra Enes b. Mâlik'in yanına girdik. Enes kalktı ve ikindi namazım kıldı. Namazını bitirince namazı erken kıldığını söyledik -yahut o söyledi- Bunun üzerine Enes şu cevâbı verdi:
Resûlüllah (s.a.)i Bu (güneş sararıncaya kadar geciktirilen ikindi namazı) münafıkların namazıdır; bu münafıkların namazıdır, bu mü*nafıkların namazıdır. Onlardan biri güneş sararıp şeytanın boynuzla*rı arasına -veya boynuzları üzerine- girinceye kadar oturur. (Sonra) kalkar ve (kuşun yem gagaladığı gibi) dört rekât namaz kılar. O na*mazda Allah'ı çok az zikreder" derken işittim.

414İbn Ömer (r.a.)'den, Rasulullah (s.a.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "İkindi namazını geçiren, sanki ailesini ve malım kaybetmiştir."
Ebû Davud dedi ki:
Ubeydullahb. Ömer yerine dedi: O konuda Eyyûb'un ne dediğinde ihtilaf edildi. Zuhri Sâlim' den o da babası vasıtasıyla Rasûlullah't diye nakletti.
Bu hadisin manasının ne olduğu ulemâ arasında ihtilaflıdır. İbn Abdi'1-Ber, "Bu hadisin manası ikindiyi kaçıran kimse*nin ailesine ve malına intikamı gerektiren musibet isabet eden kimse gibidir. Böyle bir kimsede iki keder bulunur: Biri musibetten, diğeri de intikam al*ma lüzumundan doğar" der.
Hattabî de şöyle der:
"İkindi namazını geçiren ailesini ve malını eksil*ten ve böylece ailesiz ve malsız kalan kimse gibidir. Dolayısıyla bir kimse ailesinin ve malının elinden kaçmasını nasıl istemezse ikindiyi kaçırmaktan da öylece sakınmalıdır" demişlerdir.
İkindiyi kaçırmaktan maksadın ne olduğu da ihtilfhdır. Bazı âlimler bu*nu namazı hiç kılamama şeklinde anlarken, bazıları da onu efdal vaktin*den geciktirmek ve güneşin sarardığı zamana kadar kılmamaktır, biçiminde tefsir etmişlerdir. Bundan muradın cemaate gitmemek olduğunu söyleyen*ler de vardır.

İbn Abdi'1-Berr, geçirme veya geciktirme yönünden bütün namazların ikindi hükmünde olduğunu, bu hadis-i şerifin ikindinin hükmünü soran bir zâta cevap olarak vârid olması dolayısıyla ikindi namazının zikredildiğini söyler.

"îkindi,(salat-ıvüstâ)oiduğu hasseten zikredilmiştir" diyenler de var*dır. İbn Hibbân'ın Nevfel b. Muâviye'den merfû olarak rivayet ettiği, "Her kim bir namazı kaçırırsa, o kimse ailesini ve malını elinden kaçırmış gibidir" hadis-i şerifi yukarıdaki mütaleaları te'yid etmektedir.

Müellifin, hadisin sonundaki ziyâdeleri sünen'e almasındaki maksat, ye*rinde ifâde edildiği üzere, bir kelime üzerindeki rivayet farklılıklarına işaret etmektir.

415
Ebû Amr -yani Evzâî- :
"Bu senin güneşi yer yüzünde sarı olarak görmendir" demiştir.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 5 Hadis no 412-413-414-415
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
6. AKŞAM NAMAZININ VAKTİ

416
Enes b.Mâlik (r.a.) şöyle demiştir: "Biz Resûlüllah (s.a.)'le birlikte akşam namazım kılar, sonra da ok atardık da her birimiz okunun düştüğü yeri görürdü.”

417
Seleme b.el-Ekvâ (r.a.)dan, demiştir ki;
"Nebî (Sallellahü aleyhi ve sellem), akşam namazını güneşin batıp üst kısmının kaybolduğu bir zamanda kılardı.”

418
Mersed b. Abdullah'dan şöyle demiştir:
Ukbe b. Âmir Mısır'da emîr iken, Ebû Eyyûb bize gâzî olarak gelmişti. Ukbe akşam namazım geciktirdi. Bunun üzerine Ebû Eyyûb kalktı ve Ukbe'ye:
Ya Ukbe, bu ne namazı? dedi. Ukbe:
Meşgul idik (işimiz vardı) dedi. Ebû Eyyûb:
Resûlullah (s.a.)ın; "Ümmetim, akşam namazını yıldızlar çoğalmcaya kadar te'hir etmedikleri müddetçe hayır-veya fıtrat-üzere devam eder" buyurduğunu duymadın mı?" dedi.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 6 Hadis no 416-417-418
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
7 YATSI NAMAZININ VAKTİ

419
Nu'mân b. Beşîr[108] (r.a.)den şöyle demiştir:
Ben, bu namazın (yani) yatsı, namazının vaktini insanların en iyi bileniyim. Resulüllah (s.a.) yatsıyı hilâl üçüncü gecesinde kaybol*duğu vakitte kılardı.


420
Abdullah b. Ömer (r.a.)dan şöyle demiştir: Bir gece Resulüllah sallellahü aleyhi ve sellemi yatsı namazı için (mescidde) bekleyip durduk. Nihayet gecenin üçte biri geçtiği za*man veya daha sonra yanımıza geldi. Onu (ailesi ile ilgili) bir şey mi alıyokdu, yoksa başka bir şey mi oldu, bilmiyoruz. Resûlullah (s.a.) yanımıza gelince:
"Siz bu namazı mı bekliyorsunuz? Eğer ümmetime ağır gelmeye*cek olsaydı, onu bu saatte kıldırırdım" buyurdu. Sonra müezzine (kaamet et diye) emretti, o da namaz için kaamet getirdi.

421
Muâz b. Cebel (r.a.) şöyle demiştir: (Bir gün) yatsı namazında Resûlullah (s.a.)i bekledik. O kadar ge*cikti ki bizden kimi onun hiç (Mescid'e) çıkmayacağını zannetti. Kimi de o namazını kılmıştır, diyordu. Biz bu halde iken Nebî (s.a.) (Mescid'e) çıkageldi.(Ashab) önceki söylediklerini ona da söylediler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.);
"Bu namazı geciktiriniz, çünkü siz bununla diğer ümmetlere üs*tün kılındınız. Sizden önce onu hiç bir ümmet kılmadı" buyurdu.

422
Ebû Said el-Hudrî (r.a.)den demiştir ki: (Bir gün) Yatsı namazını Resûlullah (s.a.) ile birlikte kılmayi istedik. Fakat O, gece yansına yakın bir zaman geçinceye kadar (mes*cide) çıkmadı. (Sonra çıktı ve) "Yerlerinizden ayrılmayınız" diye buyurdu. Biz de yerlerimizde kaldık. Daha sonra şöyle buyurdu: "Muhakkak (bazı) insanlar, namazlarım kıldılar ve yataklarına yattılar. Siz ise, namazı beklediğiniz müddetçe namazda imiş gibi se*vap aldınız. Eğer zayıfların zayıflığı ve hastaların hastalığı olmasay*dı, bu namazı gece yarısına kadar geciktirirdim"

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 7 Hadis no 419-420-421-422
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
8 SABAH NAMAZININ VAKTİ

423

Âişe (r.anha)dan, şöyle demiştir:
"Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sellem) sabah namazını kılardı da kadınlar, örtülerine bürünmüş olarak ayrılırlar (ve) karanlıktan dolayı tanınmazlardı''

424
Rafi'b. HadîcE (r.a.)dan, şöyle demiştir: .
Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
"Sabah namazım ortalık aydınlanınca kılınız. Çünkü bunu böyle yapmanız halinde ecrinizi daha büyük kılar veya eciriniz daha büyük olur."
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
9 NAMAZIN VAKİTLERİNİ MUHAFAZA

Namaz vakitlerini muhafazadan maksat, ya sünnetlerini, menduplannı, hudû ve huşûunu îfâ ya da namazı müstehap vaktinde edâ etmektir.
İslâm'da iman esaslarından sonra üzerinde en çok durulan ve dinin temeli sayılan namaz ibâdetidir. Bu ibâdet, vakitlerle mukayyettir. Vakitlerle ilgili bilgi bir önceki babta verilmiştir. Bu önemli ibâdetin kıymeti, vaktinde kihnmasındadır. Sevap bakımından da ecri daha büyüktür. Nitekim imandan sonra en hayırlı ibâdetin re olduğu Resûlullah'a sorulduğunda; "Vaktindeki namazdır." buyurmuş olmaları vaktin önemi için en bariz delildir. Ayrıca Mâ'ûn Sûresinde namazlarını te'hir edenler, vaktinde edâ etmeyenler için de "yazıklar olsun" denmesi, namaz vakitlerinin riâyet edilmesi gereken şartlardan olduğunu açıkça Keyân etmektedir.
Bir diğer husus da ResûluÜah (sallellahü aleyhi vesellem)in namazını vaktinde kılanları cennetle müjdelemesi, namaz vakitlerine bağlı kalmanın lüzumuna işaret etmektedir.

425
Abdullah b. Sunâbihî demiştir ki;
Ebû Muhammed Vitrin vacip (farz) olduğunu ileri sürdü.
Ubâde b.es-Sâmit ise dedi ki;
Ebû Muhammed hatâ etti. Şehâdet ederim ki, Resûlullah (s.a.)ı şöyle buyururken işittim:
"Beş vakit namazı Allah farz kıldı. Her kim, bu namazların abdestini (farzlarına riâyetle) tam alır, onları vaktinde kılar, rükû ve hûşularını eksiksiz yaparsa, onu bağışlayacağına dâir Allah'ın va'di vardır. Her kim de bunu yapmazsa, Allah'ın ona bir va'di yoktur. Dilerse bağışlar, dilerse azap eder

426
Ummu Ferve (r.anha)dan, demiştir ki;
Resûlullah (s.a.)a, amellerin hangisinin daha efdal olduğu soruldu.
Nebi (s.a.);
" İlk vaktinde kılman namazdır" buyurdu.
Huzâî rivayeti(el-Kasım b. Gannârn) Ummu Ferve denilen halasından, -ki o, Resûlullah salellahü aleyhi veselleme biat etmiştir- "Resûlüllah'a soruldu" şeklindedir.

427
Abdullah b. Fedâle, babasının şöyle dediğini haber vermiştir:
Resûlullah (s.a.) bana (İslâm'ın hükümlerini) öğretti. (Efendimizin), şu emri bana öğrettikleri arasındadır:
"Beş vakitnamaza devam et!"
Bu vakitlerde benim meşguliyetlerim var. Bana (çeşitli faziletleri) toplayan bir şey emret, onu yaptığım zaman bana, yetsin dedim.
"İki Asr'a devam et" buyurdu.
Bizim lûgatımızda bu kelime yoktu. "İki Asr nedir?" dedim.
"Güneş doğmadan ve batmadan Önce birer namaz" buyurdular.

428
Ebû Bekr b.Umara b. Ruveybe, babası (Umâra) 'dan naklen onun şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Basralılardan bir adam Umâra'ya:
Resûlullah (s.a.)dan duyduğunu bana haber ver, dedi.
Umara şu karşılığı verdi: Resûlullah (s.a.)ı şöyle buyururken işittim;
"Güneş doğmadan ve batmadan önce namaz kılan adam ateşe girmez.”
Basralı, üç defa:
"Sen onu bizzat Resûlullah'tan duydun mu?" dedi.
Umara her seferinde:
"Evet, onu kulaklarım duydu, kalbim hıfzetti” diyordu.
Adam:
"Ben de Resûlullah'ı (s.a.) aynısını söylerken işittim" dedi.

429
Ebû'd-Derdâ[146] (r.a.)dan demiştir ki:
Resulüllah (s.a.) şöyle buyurdu:
"Beş (haslet) var ki, her kim onları (bilerek ve) inanarak yaparsa, cennete girer: (Bu hasletlerin sahipleri) Abdestlerine, rükûlarına, secdelerine, ve vakitlerine riâyet ederek beş vakit namaza devam eden, Ramazanda oruç tutan, gücü yeterse Kabe'yi hacceden gönlü razı olarak zekât veren ve emânete riâyet edenlerdir."
(İşitenler): Ya Ebâ'd-Derdâ "Emanete riâyet nedir?" dediler.
Cünüplükten dolayı yıkanmak, dedi.

430
Ebû Katâde b.Rib'î(veya Rab'î) (ra.) "Resûlullah (s.a.)uı "Allah (azze ve celle) şöyle buyurdu" dediğini haber vermiştir:
"Ben ümmetin üzerine beş (vakit) namazı farz kıldım ve onları tam vakitlerinde kılarak geleni, cennete koyacağıma katımda ahdettim. Ama kim o namazlara devam etmezse benim katımda onun için herhangi bir ahd yoktur" buyurdu

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm Hadis no 425-426-427-428-429-430
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31

her ne kadar hepsini okuyamasam da elimden geldiğince okumaya çalışıyorum
çok güzel açıklanmış
Allah razı olsun abi.
selametle kalın...
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
smyyes
Allah CC sizden de razı olsun
sizde selametle kalın
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
10 İMAM NAMAZI VAKTİNDEN SONRAYA KIRAKIRSA CEMAAT NE YAPMALIDIR?

431
Ebû Zer (r.a.)den demiştir ki:
“Resûlullah (sallellahu aleyhi ve sellem) bana;
" Ya Ebâ Zer, namazı öldüren (geçiren) veya geciktiren emirler sana âmir olunca ne yaparsın?" buyurdu.
Ben;
"Ne emir buyurursun ya Resûlallah? dedim.
" Namazı vaktinde kıl, eğer emirlerle birlikte namaza yetişirsen, yine kıl, çünkü o senin için nafile olur " buyurdu

432
Amr b. Meymûn el-Evdî şöyle demiştir:
Muâz b. Cebel (r.a.) bize Yemen'e Resûlullah (s.a.)uı elçisi olarak geldi. Fecirle birlikte onun tekbirini işittim. Kalın sesli biri idi. Onu sevdim. Artık onun cenazesini Şam'da defnedinceye kadar bir daha yanından ayrılmadım. Ondan sonra insanların en bilginini
aradım ve İbn Mes'ûd'a gelip ölünceye kadar onun peşine takıldım. (Bir keresinde) İbn Mes'ûd şöyle dedi:
Resûlullah (s.a.) bana:
"Size namazı efdal vakti dışında kıldıran emirler geldiği zaman hâliniz ne olur, (Ne yaparsınız)" dedi.
Ben de:
Bu benim başıma gelirse ne yapmamı emredersin Ya Resûlallah? dedim.
" Namazı vaktinde kıl, sonra onlarla birlikte nafile olarak tekrar kıl" buyurdu.


433
Ubâde b. es-Sâmit (r.a.)dan, demiştir ki;
ResûluIIah (s.a.) şöyle buyurdu:
"Benden sonra size, meşguliyetleri kendilerini (efdal) vakti geçinceye kadar namazları vakitlerinden alıkoyan emîrler âmir olacak. İşte o zaman siz, namazları vaktinde kılınız!”
Bir adam:
Ya Resûlellah, onlarla da kılayım mı? dedi.
Nebi (s.a,);
"İstersen, evet" buyurdu.
Süfyân (rivayetinde) dedi ki (adam);
Namaza onlarla birlikte yetişirsem, onlarla beraber kılayım mı? dedi.
ResûluIIah da;
"İstersen, evet" buyurdu.

434
Kabîsab. Vakkâs (r.a.)dan, dedi ki:
Resûlullah (s.a.): "Benden sonra size namazı (efdal) vaktinden sonraya bırakacak emirler âmir olacaktır. O (geciktirilen namaz) sizin için faydalıdır. Zararı da onlara aittir. Ancak onlar kıbleye (müteveccihen) namaz kıl*dıkları müddetçe siz de onlarla birlikte namaz kılınız."'


SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 10 Hadis no 431-432-433-434
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
11 NAMAZ VAKTİNDE UYUYAN VEYA NAMAZI UNUTAN KİMSE NE YAPMALI

435
Ebû Hureyre (r.a.)den şöyle rivayet edilmiştir: Resûlüllah (s.a.) Hayber gazvesinden dönüşünde geceleyin yo*luna devam etti. Hepimizi uyku bastırınca (gecenin sonuna doğru) ko*nakladı ve Bilâl'e:
"Bizim için geceyi bekle ve kontrol et" buyurdu.
Fakat Bilâl,bineği*ne dayanmış bir halde uyuya kaldı. Ne Resûlüllah (s.a.), ne Bilâl, ne de ashabtan herhangi biri uyandı. Onların ilk uyananı Resûlüllah oldu, fırladı ve Bilâl'e seslenerek:
"Ya Bilâl!.. (Niçin uyudun)?" buyurdu.
Bilâl şu cevabı verdi:
Seni bastıran (uyku) beni de bastırdı. Ya Resûlallah anam ba*bam sana feda olsun, dedi.
Ashab bineklerini biraz çekip götürdüler. Sonra Resûlullah (sallalahü aleyhi ve sellem) abdest aldı ve Bilâl'e emretti, o da namaz için kamet getirdi. Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sellem) ashabına sabah namazını kıldırdı. Namazını (kaza edip de) bitirince:
"Her kim bir namazı unutursa, onu hatırladığı zaman kılsın. Çün*kü Allah Teâlâ, "Tezekkür için namaz kıl" buyurdu." dedi.
Yûnus dedi ki:
İbn Şihâb, bu âyet-i kerimeyi yukarıdaki şekilde okurdu. Ahmed de şöyle dedi:
Anbese -Yunus'tan naklen- bu hadiste âyet “li zikri: beni anmak için" şeklindedir, dedi.
Yine Ahmed Kerânuas (yani uyuklama, ımızganma)dır dedi.

436
Ma'mer, Zührî'den, Zührîde Saidb. Müseyyeb vasıtasıy*la Ebû Hureyre'den bu (önceki hadiste geçen) haberi şöyle rivayet et*mişlerdir:
Resûlullah (s.a.):
"Size gaflet gelen yerinizi değiştiriniz" buyurdu ve Bilâl'e em*retti, oda ezan okudu, kamet etti ve Efendimiz namazı kıldı.
Ebû Dâvûd dedi ki:
Mâlik, Süfyân b. Uy ey ne, Evzaî ve Abdurrezzak bu haberi Ma'*mer ve İbn İshâk'tan rivayet etmişler fakat hiç birisi, Zührî'nin bu ha*disinde ezanı zikretmemiştir. Yine bunlardan Evzâf ve Ebân el-Attar'dan başka hiç birisi bu haberi Ma'mer'e isnâd etmemiştir.

437
Ebû Katâde (r.a.)den nakledildiğine göre, Peygamber (sallellahü aleyhi ve sellem) bir yolculukta idi, birden yoldan ayrıldı; onunla birlikte ben de ayrıldım.
"Bak bakalım (kimseyi görüyor musun)?" buyurdu.
Biz yedi kişi oluncaya kadar, bu bir süvari, bu ikisi iki süvari, bunlar üç süvari... dedim. Sabah namazını kastederek;
"Bize namazımızı geçirtmeyiniz." buyurdu.
Uyuyakaldılar ve ancak güneşin hararetiyle uyanabildiler. Uya*nır uyanmaz hemen kalktılar ve birazcık yürüdüler. Biraz sonra ko*naklayıp abdest aldılar. Bilâl ezan okudu ve önce sabah namazının iki rekât (sünnet)ini, sonra da farzını kılıp (hayvanlarına) bindiler.
Ashâb, biribirine:
Namazımızda kusur yaptık, diyorlardı. Bunun üzerine Resulüllah (s.a.):
"Uyku hâlinde kusur yoktur, kusur uyanıkkendir. Biriniz nama*zı unutursa hatırladığı zaman kılsın, ertesi günde ise (onu) vaktinde kılsın" buyurdular

438
Hâlid b. Sümeyr demiştir ki; Ensâr'ın kendisini fakih tanıdığı Abdullah b. Rebâh el-Ensârî, Me*dine'den bize gelip şöyle haber verdi: Resûlullah (s.a.)m süvarisi Ebû Katâde:
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) emîrler ordusunu gön*derdi dedi ve önceki hadiste geçen hâdiseyi anlattı. (Ebû Katâde devamla):
Bizi ancak doğmakta olan güneş uyandırdı. Namazımız (geç*ti) diye korku ile kalktık. Efendimiz güneş yükselinceye kadar:
"Yavaş olun, acele etmeyin" buyurdu. (Güneş yükselince Resûlullah):
"Sizden, sabah namazının (sünnet olan) iki rekatini devamlı kıl*makta olanlar (şimdi de) kılsın" buyurdu.
Bunun üzerine önceden (sünnet olan) iki rekati kılmayı itiyâd eden de, etmeyende kalkıp kıldı. Sonra Resülullah (s.a.) namaz için ezan okunmasını emretti. Ezan okundu ve Efendimiz kalkıp bize nama*zı kıldırdı. Namazı bitirince:
"Dikkat ediniz! Allah'a hamdederiz ki, biz, bizi namazdan alı*koyan dünya işlerinden bir şeyde değildik. Fakat ruhlarımız Allah'ın elindedir (uyuyorduk). Allah (celle celâluhu) ruhlarımızı, dilediği za*man gönderir. Sizden her kim yarının sabah namazına vaktinde yeti*şirse, onunla birlikte onun gibisini (bugün vaktinde kılamadığı sabah namazını) kaza etsin" buyurdu.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 11 Hadis no 435-436-437
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
NAMAZ VAKTİNDE UYUYAN VEYA NAMAZI UNUTAN KİMSE NE YAPMALI

438

Hâlid b. Sümeyr demiştir ki;
Ensâr'ın kendisini fakih tanıdığı Abdullah b. Rebâh el-Ensârî, Medine'den bize gelip şöyle haber verdi: Resûlullah (s.a.)m süvarisi Ebû Katâde:
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) emîrler ordusunu gönderdi dedi ve önceki hadiste geçen hâdiseyi anlattı. (Ebû Katâde devamla):
Bizi ancak doğmakta olan güneş uyandırdı. Namazımız (geti) diye korku ile kalktık. Efendimiz güneş yükselinceye kadar:
"Yavaş olun, acele etmeyin" buyurdu. (Güneş yükselince Resûlullah):
"Sizden, sabah namazının (sünnet olan) iki rekatini devamlı kılmakta olanlar (şimdi de) kılsın" buyurdu.
Bunun üzerine önceden (sünnet olan) iki rekati kılmayı itiyâd eden de, etmeyende kalkıp kıldı. Sonra Resülullah (s.a.) namaz için ezan okunmasını emretti. Ezan okundu ve Efendimiz kalkıp bize namazı kıldırdı. Namazı bitirince:
"Dikkat ediniz! Allah'a hamdederiz ki, biz, bizi namazdan alıkoyan dünya işlerinden bir şeyde değildik. Fakat ruhlarımız Allah'ın elindedir (uyuyorduk). Allah (celle celâluhu) ruhlarımızı, dilediği zaman gönderir. Sizden her kim yarının sabah namazına vaktinde yetişirse, onunla birlikte onun gibisini (bugün vaktinde kılamadığı sabah namazını) kaza etsin" buyurdu.

439
Ebü Katâde bu haber hakkında dedi ki:
Resûlullah (s.a.)
"Allah (azze ve celle) ruhlarınızı dilediği zaman kabzetti ve dilediği zaman iade etti. Kalk ve namaza davet et (ezan oku)" buyurdu.
Resûlullah ve ashabı kalkıp abdest aldılar güneş yükselince (kerahet vakti çıkınca) Efendimiz cemaate namaz kıldırdı.

440
Ebû Katâde (r.a.) Resulullah (sallellahü aleyhi ve sellem)den bir evvelki -Halid'in rivayet ettiği- hadisin manasını rivayet ederek şöyle dedi:
"Resûlullah (s.a.), güneş yükselince abdest alıp ashabına namazı kıldırdı."

441
Ebû Katâde (r.a.)den; demiştir ki: "Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:
"Uyku hâlinde kusur yoktur. Kusur ancak, uyanıkken, diğer namazın vakti girinceye kadar bir namazın geciktirilmesidir."

442
Enes b. Mâlik (r.a.)'den demiştir ki: Resüiullah (s.a.) :
“Bir namazı unutan kimse, onu hatırladığı zaman kılsın. O namaz için bundan başka bir keffâret yoktur."

443
Imrân b. Husayn (r.a.)den nakledildiğine göre;
"Resûlullah (s.a.) bir sefer esnasında o ve ashabı sabah namazı vaktinde uyuya kaldılar ve güneşin harareti ile uyandılar. Güneş yükselinceye kadar biraz yürüdüler, sonra Efendimiz müezzine emretti, o da ezanı okudu. Sabah namazının farzından önce iki rekât (sünnet) kıldı, bilahare müezzine emretti o da kamet etti, Resûlullah da sabahın farzını cemaatle birlikte) kıldı."

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 11 Hadis no 438-439-440-441-442-443
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
NAMAZ VAKTİNDE UYUYAN VEYA NAMAZI UNUTAN KİMSE NE YAPMALI

444

Amr b. Umeyye ed-Damrî[197] (r.a.)den demiştir ki;
Seferlerinin birinde Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sellem)îe be*raberdik. Sabah namazı (vaktinde) güneş doğuncaya kadar uyuyakaldı. Uyanır uyanmaz:
"Bu yeri değiştiriniz" buyurdu.
Sonra Bilâle emretti, o da ezan okudu. ;Ashâb) abdest alıp sa*bah namazının iki rekât (sünnet)ini kıldılar. Sonra Bilâl'e (tekrar) em*retti, kamet getirdi; Efendimiz de cemaata sabah namazının farzını kıldırdı.

444
Amr b. Umeyye ed-Damrî (r.a.)den demiştir ki;
Seferlerinin birinde Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sellem)îe be*raberdik. Sabah namazı (vaktinde) güneş doğuncaya kadar uyuyakaldı. Uyanır uyanmaz:
"Bu yeri değiştiriniz" buyurdu.
Sonra BilâPe emretti, o da ezan okudu. ;Ashâb) abdest alıp sa*bah namazının iki rekât (sünnet)ini kıldılar. Sonra Bilâl'e (tekrar) em*retti, kamet getirdi; Efendimiz de cemaata sabah namazının farzını kıldırdı.

445
Resûlullah (s.a.)a hizmet eden Zî Mihber el-Habeşî ,bu olay hakkında şöyle demiştir:
Resûlullah (s.a.) bir abdest aldı ki abdestinden toprak çamurlaşmadı. Sonra Bilâl'e emretti, O da ezan okudu. Sonra Hz. Pey*gamber kalkıp acele etmeden iki rekat (sünnet) kıldı. Daha sonra Bilâl'e:
"Namaza kamet et" buyurdu.
Bilâhere yine acele etmeden farzı kıldı.
İbrahim;(b.el-Hasen an lafzını kullanarak)Haccâc'dan, Oda Yezid b. Suleyh'den, O da; "Bana Habeşli bir adam -Zû-Mihber- haber verdi" şeklinde rivayette bulundu.
Ubeyd (b. Ebî'l-Vezîr) ise, (Yezîd b. Suleyh yerine) Yezid b. Sulh dedi.

446
Necâşî'nin kardeşinin oğlu Zû Mihber önceden zikri ge*çen haberi rivayet edip şöyle dedi:
"(Müezzin) acele etmeden ezan okudu."

447
Abdullah b. Mes'ûd (r.a.)'den demiştir ki;
Hudeybiye zamanında Resûlullah (sallellahü aleyhi vesellem)le bir*likte geldik.
Resûlullah (s.a.):
"Bizi kim bekleyecek?" buyurdu.
Bilâl:
Ben, dedi.
Ancak ashab(ın hepsi) güneş doğuncaya kadar uyudu kaldı. Pey*gamber (s.a.) uyanır uyanmaz:
"Daha evvel yaptığınız gibi yapınız. (Önceden normal vaktinde abdest alıp, ezan okuyup, namaz kıldığınız gibi yine kılınız)" buyurdu.
Biz de öyle yaptık. Daha sonra Nebî (s.a.);
"Uyuyan veya unutan (uyuduğu veya unuttuğu için namazı vak*tinde kılamayan) böyle yapsın" buyurdular.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 11 Hadis no 444-445-446-447
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
12 MESCİD İNŞASI

İslâm'da esas olan mescidlerin inşasını ön plana almak değil, mescidi dolduracak insanları yetiştirmektir. Mescitlerin inşasında ana hedef de, ibâ*det yapacak müslümanların huzur ile ibadet yapmalarına imkân sağlamak*tır. Başka bir ifade ile îslâmî bir cemaat teşkil edecek olan müslümanların bir araya gelmesine imkân hazırlamaktır. Nitekim Resûlullah'ın Mescidi'-nin her tarafı açık hurma liflerinden dökülen yağmur damlaları, altlarında*ki kumlarda görülen ayak izleri, caminin içindeki insanları bir şuur içinde yüceltmiş, "Lâ ilahe illellah" kelimesinde toplamış, Peygamber ile kucak-laştırmış, o sıcak sevgiden bir din ve bir cemaat zuhur etmiştir. O cemaatin sıcak bağlan bütün bir insanlığı sarmış yeni bir medeniyet meydana çıkar*mıştır. Bütün bunlar cemaatlerin mescitlerde toplanmasından neş'et etmiş*tir. Çünkü İslâm'da mescid hem ibâdet yeri, hem eğitim ve öğretim hem de İslâm devletinin merkezi ve toplantı yeridir.

Bunun içindir ki Resûlullah Mekke'den Medine'ye gelişinde, İslâm dev*letinin kuruluşuna Küba'da ilk mescidi yaparak başlaması mescidin esas he*defini göstermiş oluyordu. Medine'de ise, evini mescidin içinde yaparak, hem talim, hem de öğretim görevini yerine getirmedeki stratejisini belirlemiş oluyordu.

Bütün bunlar gösteriyor ki İslâm'da mescidJİslâm ümmetinin hem dini, hem dünyevî bütün meselelerin görüşüldüğü yerdir. Görüyoruz ki:

Resûlullah (s.a.v.)ın Mekke'den Medine'ye hicret edenleri Medinelilerle kardeş yaptığı yer mescid: düşmanları ile sulh antlaşması yaparak müsrü-manlara nefes aldırdığı yer yine mescid, bütün müslümanların bir lider etrafında toplanıp İslâmî cemaat oluşturdukları merkez mescid, geleceğin âlim*lerinin öğrenim gördüğü yer mescid, misafirlerin ağırlandığı yer mescid, fa-kirlerin doyduğu yer mescid, Kur'ân'ın öğrenildiği, hadisin tatbik edildiği yer mesciddir.Dünya' da sulh ve sükûn istenirse, onun yeri yine mescid olacaktır. Mescidin dışında hak, huzur ve sükûn olmasına imkân yoktur...[208]

448
İbn Abbâs (r.anhuma)dan dedi ki;
Resûlüllah (s.a.) şöyle buyurdu;
"Ben mescidleri yükseltip, genişletmekle emrolunmadım."
İbn Abbâs dedi ki:
"Vallahi siz yahudî ve hıristiyanların (kilise ve havralarını) süsle*dikleri gibi, mescidleri süsleyeceksiniz.

449
Enes b. Mâlik (r.a.) Resûlullah (sallellahü aleyhi vesellem)in şöyle buyurduğu haber vermiştir:
"İnsanlar, mescidleriyle öğün(eceği zaman gelin)ceye kadar kı*yamet kopmaz."

450
Osman b. Ebi'l-Âs (radıyellahü anh)den rivayet edildiği*ne göre, Resûlullah (s.a.) ona, Tâif mescidini, putlarının olduğu yere (tapınaklarının yerine), inşa etmesini emretmiştir.

451
Abdullah b. Ömer (r.anhümâ) haber vermiştir ki:
Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sellem) devrinde mescid-i Nebevî'nin (duvarları) kerpiç, tavanı ve direkleri hurma ve hurma dallarındandı. -Mücâhid (rivayetinde) dedi ki: Direkleri hurma dallarındandı.-Ebû Bekir (radiyellahü anh) buna bir şey ilâve etmedi. Ömer (radıyellahu anh), Hz. Peygamber zamanında olduğu gibi kerpiç ve dallarla inşa etti, fakat biraz (kıble tarafına) ilâve yaptı. Eski ağaç direklerini yine yerine dikti. -Mücâhid, direklerini ağaç dallarından yaptı- Osman (radiyellahü anh) ise onu (mescidin binasını) değiştirdi ve çok büyük ilâvelerde bulundu. Duvarını nakışlı taşlar ve kireçle yaptırdı. Direk*lerini nakışlı taşlardan yaptı, tavanını da sâc'la (abanoz ağacı veya hind çınarı ile) kaplattı.
Mücâhid, (metindeki "bi's-sâc" kelimesini harf-i cersiz olarak) "sac" (manasını verecek şekilde isim cümlesi) olarak rivayet etti.
Ebû Dâvûd dedi ki; "kassa" kireç'dir.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 12 Hadis no 448-449-450-451
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
MESCİD İNŞASI
452
Abdullah b. Ömer (r.anhuma)dan, demişteki;
Resûlullah (s.a.) zamanında Mescid-i Nebevî'nin direkleri hurma ağacı gövdesindendi. Üstü de hurma dalları ile örtülü idi. Ebû Bekir devrinde direkler çürüdü, o da yine hurma gövdesi ile onları değiştir*di. Hz. Osman'ın hilâfetinde direkler yine çürüdü bu sefer Hz. Os*man direkleri ve duvarları tuğla ile inşâ etti. Mescid'in bu şekli şu ana (İbn Ömer'in bu açıklamayı yaptığı zamana) kadar değişmeden kaldı.

453
Enes b. Mâlik (r.a.)den, demiştir ki;
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Mekke'den Medine'ye gelince Medine'nin (Necid tarafındaki) Benû Amr b. Avf denilen ma*hallesinin yüksek semtine indi. Orada on dört gün kaldı. Sonra, Neccâr oğullarına haber gönderdi. Onlar da kılıçları omuzlarına asıllı bir vaziyette geldiler. Sanki şu anda Resulullâh'ı hayvanının üzerinde, Ebû Bekr'i terkisinde, Neccâr oğullarının ileri gelenlerini de Efendi*mizin etrafında görür gibiyim. Böylece, Ebû Eyyûb'un bahçesine geldi.
Resûlullah (sallellahü aleyhi ve sellem) namazı vakti geldiği yer*de hatta koyun ağıllarında kılardı. Mescidi bina etmekle emrolundu ve Neccâr oğullarına haber gönderdi. (Onlar gelince):
"Ey Neccâr oğulları, Şu bahçenizin fiatını söyleyiniz (ve bana sa*tınız)" buyurdu.
Vallahi bunun ücretini ancak Allah (azze ve celle)den isteriz, dediler.
Enes devamla dedi ki, bahçede şu söyleyeceğim şeyler vardı:
Bir bölümünde müşriklerin kabirleri, bazı yerlerinde yıkık bina kalıntıları, bir kısmında da hurma ağaçlan. Resûlullah (s.a.)ın emri ile müşriklerin kabirleri açılıp (kemikleri) başka yerlere nakledildi. Bina kalıntıları düzeltildi, hurmalar da kesildi. Bu hurmalar, mescidin
kıb*le tarafına dizildi. Kapının kenarlarını taşla yaptılar. Sahâbîler recez söyleyerek taş taşımaya başladılar. Hz. Peygamberde onlarla birlikte;
"Allah'ım, yegâne hayrdır; hayr-i âhıret -
Sen Ensâr'a ve Mu*hacirlere yardım et"

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 12 Hadis no 452-453
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
MESCİD İNŞASI

454


Enes b. Mâlik (r.a.)den demiştir ki:
Mescid'in yeri, Neccâr oğullarına ait bir bahçe idi. Orada, ekin, hurma ağaçları ve müşriklerin kabirleri vardı.
Resulullah (sallellahü aleyhi ve sellem) (bahçe sahiplerine):
"Bana bahçenin fiatını söyleyiniz (ve satınız)" buyurdu.
Bahçe sahipleri:
Biz para istemiyoruz, dediler.
Bunun üzerine, hurma ağaçlan kesildi, ekin (yeri) düzeltildi, müş*riklerin kabirleri de açılıp içindekiler çıkartıldı.
(Râvilerden, Hammâd b. Seleme); hadisin bundan sonraki kısmını, ön*ceki hadiste olduğu gibi aktardı, ancak (önceki hadisin sonundaki) "yardım et" kelimesinin yerine "bağışla" kelimesini söyledi.

(Ebû Davud'un hocası) Musa dedi ki;
Abdül-vâris de bu rivayetin benzerini bize haber verdi. Ancak Abdül-vâris "ekin" kelimesinin yerine "harabe" derdi.
Abdül-vâris bu hadisi, Hammâd'a rivayet ettiğini söylemiştir.

SÜNEN-İ EBUDAVUD
Namaz bölümü
Bölüm 12 Hadis no 454
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt