Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hadislerde günah kavramı (1 Kullanıcı)

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
HAYA VE GEREĞİNDEN AZ KONUŞMAK İMANDAN MIDIR?

Ebû Umâme (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Haya ve gereğinden az konuşmak imanın iki bölümüdür. Müstehcen konuşmak ve lüzumundan fazla konuşmak münafıklıktan iki bölümdür.”
(Müsned: 21280)
Tirmizî:
Bu hadis hasen garibtir. Ebû Gassa, Muhammed b. Mutarrif’in rivâyetiyle bilmekteyiz.
Tirmizî:
“el ıyyu” çok az konuşmak demektir. “el bezâü” günaha götürecek şeyler konuşmak demektir. “Beyan” lüzumundan fazla konuşmaktır, tıpkı o konuşmacılar gibi ki Allah’ın razı olmadığı hususlarda sözü uzatarak bazı kimseleri yüceltir dururlar.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
İyilik ve irtibatı koparmamak bölümü
Bölüm 80 Hadis no 2027
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
HASTAYI MORAL OLARAK TAKVİYE EDECEK SÖZLER SÖYLENMELİDİR

2087
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Ziyaret için bir hastanın yanına girdiğinizde iyileşeceğini söyleyerek moralini yükseltin, gerçi bu söz hiçbir şeyi önlemez fakat hastanın gönlünü hoş eder.”
(Buhârî, Tıp: 29)
Tirmizî:
Bu hadis hasen garibtir.

2088
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Peygamber (s.a.v.) ateşli bir hastayı ziyaret etmiş ve o hastayı müjdeleyip Allah şöyle buyurmuştur dedi:
“Bu benim ateşimdir. Günahkar kulumun cehennemdeki nasibini bu dünya da verip günahlarından arındırmak için ona bu hastalığı vermişimdir.”
(Buhârî, Tıp: 28)

2089
Hasan (r.a.)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:
“Bir gece boyunca ateşli hastalığı çekmenin günahlarından bir miktar eksilteceği ümid edilir.”
(Buhârî, Tıp: 28)

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Tıp bölümü
Bölüm 35 Hadis no 2087-2088-2089
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
VARİSE (MİRASTAN PAY ALAN KİMSELERE) VASİYET YOKTUR

Amr b. Harîce (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Peygamber (s.a.v.), devesinin üzerinde hutbe veriyordu ben de devenin boynunun altında idim. Deve geviş getirip yutarken salyası iki omuzun arasına akmakta idi. O’ndan şöyle işittim diyordu ki: “Allah her hak sahibine hakkını vermiştir. Dolayısıyla miras alacak olana vasiyet yoktur. Çocuk, yatağın sahibi olan erkeğe veya cariye ise efendisine aittir. zina edenin hakkı mirastan mahrum edilmektir. Veya taşlanarak öldürülmektir. Kim babasından başkasına babam budur diye intisab ederse veya köle olan kimse kendi sahibinin dışındaki kimsenin efendisi olduğunu iddia ederse kendi öz babasından ve efendisinden bağlarını koparırsa Allah’ın laneti onun üzerine olur. Allah bu tür kimselerin ne tevbesini kabul eder ne de günahtan kurtulmak için vereceği fidyeyi.”
(Ebû Dâvûd, Vesâyâ: 1; İbn Mâce, Vesâyâ: 2)
Tirmizî:
Ahmed b. Hasan’dan işittim şöyle diyordu: Ahmed b. Hanbel şöyle dedi: Şehr b. Havşeb’in hadislerine aldırmam.
Tirmizî:
Muhammed b. İsmail’e Şehr b. Havşeb hakkında sordum. Güvenilir kimsedir fakat İbn Avn onun hakkında ileri geri konuşmuş olup sonra Hilâl b. ebî Zeyneb ve Şehr b. Havşeb’den rivâyette bulunmuştur. Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Vasiyet bölümü
Bölüm 5 Hadis no 2121
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
ABDEST ALMANIN DEĞER VE KIYMETİ

Ebû Hüreyre (r.a.)’den bildirildiğine göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Müslüman veya Mü’min bir kimse abdest alırken yüzünü yıkadığında gözleriyle işlediği her türlü günah, abdest suyu veya suyun son damlasıyla dökülür gider. Ellerini yıkadığında, elleriyle işlediği her günah, suyun son damlasıyla dökülür gider ve böylece günahlarından temizlenmiş olur.”
(Müslim, Tahara: 11; Muvatta, Tahara: 6)
Tirmîzî:
Bu sahih ve hasen bir hadistir. Mâlik’in; Süheyl, babası ve Ebû Hüreyre'den aktardığı hadistir. Ebû Salih Süheyl'in babası olup, Ebû Salih es Sem’an denilen bu kişinin adı Zekvan’dır. Ebû Hüreyre’nin adının Abdüşşems veya Abdullah ibn Amr olduğu da söylenmiştir ki doğrusu budur. Yine bu konuda Osman b. Affân, Sevbân, Sunabihî, Amr b. Abese, Selman ve Abdullah b. Amr’dan da rivâyet vardır. Ebû Bekir’den rivâyet eden Sunabihî’nin, Rasûlullah (s.a.v.)’den işitmesi yoktur. Ebû Abdurrahman diye künyelenen Sunabihî, Rasûlullah (s.a.v.)’i görmek için yola çıktı fakat Rasûlullah (s.a.v.), O’ yolda iken vefat etmişti pek çok hadis rivâyet eden bu kimsenin ismine benzer isimle anılan, Es Sunabih b. El A’ser el Ahmesi'ye de “es Sunabihî” denilir. Meşhur hadisi şudur: “Ben diğer milletlere karşı sizin çokluğunuzla övüneceğim. Benden sonra birbirinizle savaşmayın.”

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Temizlik bölümü
Bölüm 2 Hadis no 2
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
ABDEST ORGANLARINI ÜÇER DEFA YIKAMAK

Ali (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre:
“Rasûlullah (s.a.v.) tüm organlarını üçer kere yıkayarak abdest aldı.
(Ebû Dâvûd, Tahara: 52, İbn Mâce, Tahara: 46)
Tirmîzî:
Bu konuda Osman, Âişe, Rübeyyi’, İbn Ömer, Ebû Ümâme, Ebû Rafi’, Abdullah b. Amr, Muaviye, Ebû Hüreyre, Câbir, Abdullah b. Zeyd ve Übey b. Ka’b’tan da hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmîzî:
Ali’nin hadisi bu konuda en güzel ve sahih olanıdır. Çünkü bu hadis Hz. Ali’den, pek çok kişilerden rivâyet edilmiştir. İlim sahiplerinin uygulamaları bu hadise göredir. Abdest organlarını tek yıkamak caizdir ve yeterlidir. İki kere yıkamak caizdir ve yeterlidir. İki kere yıkamak daha değerlidir. Üç kere yıkamak daha değerlidir, bundan başkası olmaz.
İbn’ül Mübârek:
Abdeste organları üçer seferden fazla yıkayanın günahkâr olacağını söyleyemem.
Ahmed ve İshâk:
“Vesveseli ve hasta kimseler üçten fazla yapabilir” derler.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Temizlik bölümü
Bölüm 34 Hadis no 44
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
HER DURUMDA ABDESTİ EN GÜZEL ŞEKLİYLE ALMAK

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Allah’ın günahları ne ile sildiğini ve dereceleri ne ile yükselttiğini size haber vereyim mi?”
Sahabîler: “Evet Ya Rasûlullah!” dediler.
Buyurdu ki:
“Her türlü zorluklara rağmen abdesti en güzel şekliyle almak, mescidlere namaz kılmak için giderken adımları çoğaltmak, bir namazdan sonra diğer namazı kılmak için büyük bir arzuyla beklemek. İşte tüm bunlar, sizin ibâdetler konusunda en büyük cihadınızdır.”
(Müslim, Tahara:14; İbn Mâce, Tahara: 58)

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Temizlik bölümü
Bölüm 39 Hadis no 51
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
ŞIRA İLE ABDEST ALINABİLİR Mİ?

Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Rasûlullah (s.a.v.) bana su kabında ne var diye sordu bende sadece şıra var dedim bunun üzerine, hurma güzeldir suyu temizdir dedi. Sonra da ondan abdest aldı.”
(Ebû Dâvûd, Tahara: 42; İbn Mâce, Tahara: 37)
Tirmîzî:
Bu hadis yalnız Ebû Zeyd’den ve Abdullah’dan rivâyet edilmiştir. Ebû Zeyd hadisçiler tarafından meçhul kabul edilir. Bu hadisten başka bir rivâyeti de bilinmemektedir. İlim adamlarından bazıları; Şıra ile abdest alınabileceği kanaatindedirler.
Sûfyân es Sevrî ve diğerleri bunlardandır.
Kimi ilim adamları ise: “Şıra ile abdest alınmaz” derler. Şafii, Ahmed ve İshâk bu görüştedir.
İshâk diyor ki:
Bir kimse bu duruma düşerse abdest alıp teyemmüm yapması hoştur.
Tirmîzî:
“Şıra ile abdest olmaz” diyenlerin görüşü: Kur’ân’ın hükmüne daha uygundur çünkü Allah: “4 Nisa: 43’de: “Ey iman edenler! Sarhoş iken namaz kılmaya kalkışmayın, ne dediğinizi bilinceye kadar bekleyin, boy abdestini gerektiren bir durumda iken de yıkanıncaya kadar kesinlikle namaz kılmayın. Fakat, yolcu iseniz ve yıkanma imkanından yoksun iseniz o başka. Eğer hasta veya seyahatte iseniz yahut abdestinizi yeni bozmuşsanız veya hanımlarınızdan birisine yaklaşmışsanız ve hiç su bulamamışsanız, o zaman temiz toprakla teyemmüm edin, ellerinize ve yüzünüze hafifçe sürün. Bilin ki, Allah günahları temizleyen ve çok affedendir” buyurur.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Temizlik bölümü
Bölüm 65 Hadis no 88
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
YALAN ŞÂHİDLİK BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR

Ebû Bekre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Dikkat edin! Büyük günahların en büyüğünü size bildireyim mi?
Ashab Evet Ey Allah’ın Rasûlü, dediler.
Buyurdu ki:
Allah’a ortak koşmak, anne babaya isyan etmek, yalan yere şâhidlik etmek veya yalan söylemek.” Ebû Bekr diyor ki: “Rasûlullah (s.a.v.), bu son sözü o kadar tekrarladı ki keşke sussaydı dedik.”
(İbn Mâce: Ahkam: 32; İbn Mâce: Akdıyye: 15)
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir.
Bu konuda Abdullah b. Amr’dan da hadis rivâyet edilmiştir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Şahitlik bölümü
Bölüm 3 Hadis no 2301
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
DÜNYADAKİ DÖRT SINIF İNSAN VE DURUMLARI

Ebû Kebşe el Enmârî (r.a.)’den rivâyete göre, bizzat kendisi Rasûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Üç özellik var ki onlar üzerine yemin ederim, size bir söz söyleyeceğim onu hafızanızda iyi tutun dedi ve şöyle buyurdu:
“Sadaka vermekten bir kulun malı eksilmez. Uğradığı haksızlıklara sabreden kulun Allah şerefini artırır.
Dilencilik kapısını açan bir kula Allah yoksulluk kapısını açar
-veya benzeri bir ifade kullandı- Size bir söz söyleyeceğim onu hafızanızda tutun sonra şöyle buyurdu: Dünyada dört sınıf insan vardır; Allah’ın kendisine mal rızık ve ilim verdiği bir kul ki kul bu nimet içersinde yolunu Rabbi vasıtasıyla bulur, Müslümanlarla ve akrabalarıyla irtibatını kesmez o verilen nimette Allah’ın hakkı ne ise onu da bilir ve gereğini yerine getirir. Bu kul Allah katında en üstün derecededir.

Yine bir kul ki Allah ona ilim vermiş mal vermemiştir. Bu kulun niyeti doğrudur ve şöyle der:
Eğer malım olsaydı falanın yaptığı gibi yapardım der işte o niyetine göre karşılık görür. Önceki kimse ile sevapta eşittirler.

Yine bir kul ki Allah kendisine rızık vermiş fakat ilim vermemiştir. İlim ve bilgisizlik yüzünden malını dengesiz biçimde harcar, rabbine karşı sorumluluk bilinci duymaz akrabası ve Müslümanlarla alakasını keser ve o malda Allah’ın hakkını da yerine getirmez. Bu kimse en kötü durumdadır.

Yine bir kul daha vardır ki: Allah kendisine ne mal ne de ilim vermiştir. Bu kimse de şöyle der; Eğer malım olsaydı ben de falan kimse gibi o malı kötü yollarda harcardım. O da niyetine göre karşılık görür her ikisinin de günahı eşittir.”

(İbn Mâce, Zühd: 8)
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Züht bölümü
Bölüm 17 Hadis no 2325
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
İYİLİK VE GÜNAHIN TARİFLERİ NASILDIR?

Nevvâs b. Sem’an’dan rivâyet edilmiştir:
“Bir adam Rasûlullah (s.a.v.)’e sevap ve günah nedir?” diye sordu.
Rasûlullah (s.a.v.)’de şöyle buyurdu:
“Birr, iyilik (sevap), iyi Müslüman olmak demek güzel ahlaklı olmak demektir. Günah ise içini tırmalayan ve insanların bilmelerini istemediğin şeydir.”
(Dârimî, Rıkak: 73; Müslim, Birr: 5)
Muhammed b. Beşşâr, Abdurrahman b. Mehdî vasıtasıyla Muaviye b. Salih’den bu hadisin bir benzerini aktarmış olup o rivâyette: “Rasûlullah (s.a.v.)’e sordum” ifadesi yer almaktadır.
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Züht bölümü
Bölüm 52 Hadis no 2389
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
BELA VE SIKINTILARA KARŞI SABRETMEK GEREKİR

2396
Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah bir kulu hakkında şer ve kötülük dilerse günahının yüzünden çekeceği cezayı ondan erteler ki kıyamet günü Allah’ın huzuruna karşılığını göreceği o günahlarıyla gelsin.”
Aynı sened ile Rasûlullah (s.a.v.)’den şöyle de gelmiştir: “Mükafatın büyüklüğü belanın büyüklüğüne bağlıdır. Allah bir toplumu severek onları değişik belalarla imtihan eder. Kim razı olursa Allah’ın rızasını kazanır. Kim de kızar kırgınlık gösterirse Allah’ta o kimseye kızar.”
(İbn Mâce, Fiten: 23)
Tirmizî:
Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.

2397
Âişe (r.anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ağrı ve sancıların Rasûlullah (s.a.v.)’e şiddetli olduğu kadar kimseye şiddetli olduğunu görmedim.”
(İbn Mâce, Cenaiz: 11)
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir.

2398
Sa’d (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e sordum insanların hangisinin belasının ağır olduğunu, buyurdular ki:
“Peygamberler, onların peşinden yaşantı olarak Peygambere yakın olanlar sonra onlara yakın olanlar. Kişi dindarlığı oranında belayı uğratılır. Dininde sağlam ise belası ağırlaştırılır. Dininde gevşek ise dindarlığı oranında belaya uğratılır. Bela, kulun peşini bırakmaz, sonunda kul uğradığı belalarla üzerinde günah kalmayıncaya kadar günahlarından temizlenmiş olur.”
(İbn Mâce, Fiten: 23)
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir. Bu konuda Ebû Hüreyre ve Huzeyfe b. Yemân’ın kız kardeşi tarafından da şu şekilde bir rivâyet vardır: “Peygamber (s.a.v.)’e hangi insanların belası daha ağırdır diye soruldu.
Buyurdular ki: Peygamber (s.a.v.), sonra yaşantı ve inançla ona yakın olanlar sonra onlara yakın olanlar.”

2399
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Mümin erkek ve mümin kadınların başına Allah’a kavuşacağı güne kadar ya kendisinde ya çocuğunda veya malında mutlaka sıkıntı gelmeye devam eder.”
(Müsned: 7521)
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Züht bölümü
Bölüm 56 Hadis no 2396-2397-2398-2399
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
KURTULUŞ DİLİ KORUMAKLA MI MÜMKÜN OLUR?

Ukbe b. Âmir (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e kurtuluş nedir? Diye sordum. Buyurdular ki: “Diline sahip ol; evin başına dar gelmesin, günahlarından dolayı ağla.”
(Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî:
Bu hadis hasendir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Züht bölümü
Bölüm 60 Hadis no 2406
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
MÜFLİS KİMDİR? AHİRETTE TAKAS NASIL YAPILIR?

2418

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“İflas eden kimdir? Biliyor musunuz?”
Ashab:
“Ey Allah’ın Rasûlü! Bize göre, müflis parası ve malı olmayan kimsedir” dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ümmetimin müflisi o kimsedir ki kıyamet günü kıldığı namazıyla tuttuğu orucuyla ve verdiği zekatıyla getirilecek aynı zamanda işlediği günahlardan; sövdüğü zina isnadında bulunduğu, haksız yere mal yediği ve haksız yere kan akıttığı ve ona buna vurduğu şerlerde ortaya konacaktır. Ve böylece o kişi yaptıklarının hesabını vermeye oturacak ve yaptığı kötülüklere karşılık iyilikleri takas edilecektir. İyilikleri bitince takas işlemi onun günahlarının buna verilmesi bunun sevaplarının da ona verilmesiyle devam edilecektir. Sonucunda da cezasını ateşle çekmek üzere Cehenneme atılacaktır. İşte müflis budur.”
(Müslim, Birr ve Sıla: 74)
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir.

2419
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Mal ve namus meselesinde bir kulun bir kardeşinde bir hakkı bulunur da bu dünya hayatında onunla helalleşirse Allah o kuluna rahmet etsin. Çünkü kıyamette ne dinar nede dirhem bulunmayacaktır. Eğer o kimsenin iyilik ve sevapları varsa onlar alınıp haksızlık edilen kimseye verilecektir. Şayet sevapları yoksa haksızlık yapılan kimsenin günahları buna verilmek suretiyle hesaplaşma tamamlanacaktır.”
(Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî:
Saîd el Makburî hadisi olarak bu hadis hasen sahihtir. Mâlik b. Enes Saîd el Makburî’den, Ebû Hüreyre’den bu hadisin bir benzerini bize nakletmiştir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Kıyamet bölümü
Bölüm 2 Hadis no 2418-2419
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
KIYAMETTE ŞEFAAT NASIL OLACAKTIR?

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.)’e et getirildi ve ön but kısmı takdim edildi çünkü o etin bu kısmından hoşlanırdı. Etten bir parça ısırdı ve şöyle buyurdu:
“Kıyamet günü insanların en saygıdeğeri ben olacağım bunun niçin böyle olacağını biliyor musunuz? Dinleyin! Anlatayım;
Allah bütün insanları öncekileriyle ve sonrakileriyle hepsini büyük ve düz bir alanda toplayacak ve söyleyeceği her söz tüm insanlığa duyurulacak gözler bu manzaralara şâhid olacak, güneş kendilerine o kadar yaklaştırılacak ki sıkıntı ve keder güç yetiremeyecek, çekilmez hale gelecek ve insanlar birbirlerine;
Başınıza gelenleri görmüyor musunuz? Rabbiniz yanında size şefaat edebilecek birine bakmıyor musunuz? İnsanlar birbirlerine, Adem’e müracaat ediniz deyip ona gelecekler ve şöyle konuşacaklar:
Sen tüm insanların babasısın, Allah seni eliyle yarattı ruhundan üfürdü ve meleklere secde etmelerini emretti, onlar da sana secde ettiler. Rabbinin yanında bize şefaat et. Ne durumda olduğumuzu görüyorsun, görüyorsun ki halimizi! Adem onlara şöyle diyecek:
“Rabbim bugün o derece gazablanmış ki, bu güne kadar bu şekilde gazablanmamış ve bundan sonra da böylesine gazablanmayacaktır. Cennet’te bir ağaca yaklaşma demişti de ben hata edip o ağacın meyvesinden yemiştim. Ben kendi derdime düşmüşüm! Başka birine gidin;
Nuh'a gelecekler ve diyecekler ki:
“Ey Nuh! Yeryüzüne gönderilen peygamberlerin ilk olanlarındansın. “Allah, seni çok şükreden kul” olarak vasıflandırmıştır. Rabbinin yanında bize şefaat et! Ne halde olduğumuzu görüyor ve ne duruma geldiğimizi biliyorsun!” Nuh (a.s) onlara şöyle cevap verecek: “Rabbim bugün o derece gazablanmış ki, bugüne kadar bu şekilde hiç gazablanmamış bundan sonra da böylesine gazablanmayacaktır. Ben de kavmime beddua edip Allah’a karşı bir suç işlemiştim bu yüzden benim derdim bana yeter siz başkasına gidin, İbrahim'e gidiniz!
Sonra İbrahim’e gelirler ve şöyle derler:
Ey İbrahim! Sen Allah'ın Peygamberi ve yeryüzü halkı içerisinde O'nun tek dostusun. Rabbin yanında bizim için şefaat ediver! Ne halde olduğumuzu görüyorsun? İbrahim şöyle der: “Rabbim bugün o derece gazablanmış ki, bugüne kadar bu şekilde hiç gazablanmamış bundan sonra da bu şekilde gazablanmayacaktır. Ben hayatım boyunca üç yerde yalan söylemiştim

Ebû Hayyan’ın rivayetinde bu, yalan söylediği üç yer sayılır) Dolayısıyla benim derdim bana yeter siz başkasına gidin, Musa'ya gidin!
Sonra insanlar Musa'ya gelirler ve şöyle derler:
Ey Musa! “Sen Allah'ın Rasûlüsün Allah sana, kitap vererek ve seninle konuşarak seni insanlardan üstün kılmıştır. Rabbin yanında bize şefaat et! Durumuzu görmüyor musun! Musa’da şöyle diyecek: “Rabbim bugün çook şiddetli derecede gazablanmış ki, bugüne kadar bu şekilde hiç gazablanmamış bundan sonra da bu şekilde gazablanmayacaktır. Ben de bir zamanlar bana emredilmemesine rağmen bir adam öldürmüştüm o şuç bana yeter. Dolayısıyla benim derdim bana yeter siz başkasına gidin,
İsa'ya gidin! Sonra İsa'ya gelirler ve şöyle derler,
“Sen Allah'ın rasûlü ve Meryem'e ilka ettiği kelimesi ve Ruhundan üfürdüğü kimsesin. Beşikte insanlarla konuşan sensin, Rabbinin yanında bize şefaat et! Durumumuzu görüyorsun! İsa şöyle diyecek: “Rabbim bugün o derece gazablanmış ki, bugüne kadar bu şekilde hiç gazablanmamış bundan sonra da bu şekilde gazablanmayacaktır.

İsa, kendi için işlediği bir günah zikretmemiştir.
Benim de kendi derdim bana yeter siz başkasına gidin, Muhammed (s.a.v.)’e gidin! Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Muhammed (s.a.v.)’e gelecekler ve şöyle diyecekler Ey Muhammed! Sen, Allah'ın Rasûlü, peygamberlerin sonuncususun. Geçmiş ve gelecek bütün günahları bağışlanan sensin. Rabbin yanında bize şefaat et! Durumumuzu görüyorsun! Bende hemen hareket edip arşın altına gelir ve Rabbime secdeye kapanırım. Sonra Allah, o anda benden önce kimseye nasip etmediği hamd ve övgülerden öyle şeyler bana ilham edecektir.
Sonra “Ya Muhammed!” denilecek, “kaldır başını secdeden; iste isteğin yerine getirilecektir. Şefaat et şefaatin de kabul edilecektir.
Başımı kaldıracağım ve “Ya Rabbi, ümmetim! Ya Rabbi, ümmetim! Ya Rabbi, ümmetim!” diyeceğim.
Allah, Ya Muhammed! diyecek, ümmetinden hesaplaşması olmayanları, Cennet kapılarının sağından girdir bu girecek kimseler diğer tüm kapılardan da girebilirler.
Sonra Rasûlullah (s.a.v.) şöyle devam etti: Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin olsun ki Cennet kapılarından iki kanadın arası Mekke ile Hecer veya Mekke ile Busra arası kadardır.”

(Buhârî, Ehadisül Enbiya: 23; Müslim, İman: 72)
Bu konuda Ebû Bekir es Sıddîk, Enes, Ukbe b. Âmir ve Ebû Saîd’den de hadis rivâyet edilmiştir.
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir. Ebû Hayyan et Teymî’nin ismi Yahya b. Saîd b. Hayyan olup Küfelidir ve güvenilir bir kimsedir. Ebû Zür’a b. Amr b. Cerir’in ismi ise Herîm’dir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Kıyamet bölümü
Bölüm 10 Hadis no 2434
 

semih885

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Tem 2009
Mesajlar
101
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
ALLAH razı olsun güzel paylaşım
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
semih885,
Allah CC sizden de razı olsun
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
PEYGAMBERİMİZİN ŞEFAATİ KİMLEREDİR?

2435

Enes (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenleredir.”
(İbn Mâce, Zühd: 37; Ebû Dâvûd, Edeb: 21)
Tirmizî:
Bu hadis bu şekliyle hasen sahih garibtir.
Bu konuda Câbir’den de hadis rivâyet edilmiştir.

2436
Câbir b. Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Şefaatimden ümmetimden büyük günah işleyen kimseleredir.”
Muhammed b. Ali diyor ki: Câbir bana şöyle dedi: Ey Muhammed büyük günah işlemeyen kimsenin şefaate ne ihtiyacı vardır?
(İbn Mâce, Zühd: 37; Ebû Dâvûd, Edeb: 21)
Tirmizî:
Bu hadis Cafer b. Muhammed rivâyeti olarak garibtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Kıyamet bölümü
Bölüm 11 Hadis no 2435-2436
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
ALLAH VE PEYGAMBER HİÇ HATIRDAN ÇIKARILMAMALIDIR

Übey b. Ka'b (r.a.)’den rivâyete göre; Rasûlullah (s.a.v.), gecenin üçte ikisi geçince kalkar ve şöyle derdi:
“Ey insanlar! Kalkın Allah'ın büyüklüğünü ve size verdiği imkanları düşünüp gereğini yerine getirin. Râcife (bütün canlılara ölüm getirecek olan ilk sûra üfürülmenin) zamanı geldi, bunun hemen ardından da Radife (bütün canlıları diriltecek olan üfleniş) gelecektir. Ölüm, her türlü şiddet ve sancılarıyla mutlaka gelecektir; ölüm, mutlaka herkesi bulacaktır.” Übeyy diyor ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! ben sana çok dua edip salevat getiriyorum; dualarımın ne kadarını sana ayırayım?” Rasûlullah (s.a.v.):
“dilediğin kadar!” buyurdu. Dualarımın “dörtte birini mi?” dedim; “dilediğin kadarını!” buyurdu, “şayet artırırsan senin için daha hayırlıdır!” buyurdu. Bende “yarısını ayırayım mı? diye sordum; “dilediğin kadarını!” buyurdu, “şayet artırırsan senin için daha hayırlıdır!” Ben de “üçte ikisini mi?” dedim; “dilediğin kadarını!” buyurdu, “şayet artırırsan senin için daha hayırlıdır!” buyurdu. Ben de o halde “bütün dualarımı senin için yapacağım” dedim. Bunun üzerine buyurdular ki: “Sıkıntıların giderilecek ve günahların affedilecektir.”
(Müsned: 20289)
Tirmizî:
Bu hadis hasen sahihtir.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Kıyamet bölümü
Bölüm 23 Hadis no 2457
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
ALLAH İÇİN GEREĞİ BİÇİMDE HAYA ETMEK NE DEMEKTİR?

Abdullah b. Mes’ûd (r.a.)’den rivayete göre; Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan gereği biçimde haya edin!” Bunun üzerine “Ey Allah’ın Peygamberi!” dedik, “Zaten; hayalı davranıyoruz Elhamdülillah!” Buyurdu ki: “O sizin anladığınız utanma hissi değildir! Allah’tan gereği biçimde haya etmek demek; baş ve başta bulunan organlarla, karın ve karının içersine aldığı organları her türlü günah ve haramlardan korumak, ölümü ve toprak altında çürümeyi daima hatırlamaktır. Ahireti isteyen dünyanın süsünü bırakır. Kim bu şekilde davranırsa Allah’tan gereği biçimde haya etmiş olur.”
(Müsned: 3489)
Tirmizî:
Bu hadis garibtir. Bu hadisi sadece, Ebân b. İshâk’ın Sabbah b. Muhammed’den rivayetiyle bilmekteyiz.

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Kıyamet bölümü
Bölüm 24 Hadis no 2458
 

tahsin33

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
2,697
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
YAPI VE İNŞAAT İŞLERİNDE SEVAP KAZANILIR MI?

Ebû Hamza ve İbrahim Nehaî (r.anhüma)’dan rivâyete göre, şöyle demişlerdir: “Bina ve inşaat tamamen sorumluluk yükleyen bir iştir.” Gerekli olan kişinin oturacağı yeri yapmasına ne dersin? Dedim. “Günahta yok sevapta yok” dedi.
(Tirmizî rivâyet etmiştir.)

SÜNEN-İ TİRMİZİ
Kıyamet bölümü
Bölüm 39 Hadis no 2480
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt