Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Güzel Yazılar Paylaşım Mekanı (2 Kullanıcı)

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal traşı olmak için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilgili konu açıldı...

Berber: " Bak adamım, ben senin söylediğin gibi Allah'ın varlığına inanmıyorum."

Adam: " Peki neden böyle diyorsun?"

Berber: " Bunu açıklamak çok kolay. Bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah var olsaydı, bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu, terkedilmiş çocuklar olur muydu? Allah olsaydı, kimseye acı çektirmez, birbirini üzmezdi.Allah olsaydı, bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum..."

Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi. Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı. Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü.Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belli ki traş olmayalı uzun süre geçmişti. Adam berberin dükkanına geri döndü.

Adam: " Biliyor musun ne var, bence berber diye birşey yok"
Berber: " Bu nasıl olabilir ki? Ben buradayım ve bir berberim."
Adam: " Hayır, yok. çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı."

Berber: " Hımmm... Berber diye birşey var ama o insanlar bana gelmiyorsa, ben ne yapabilirim ki?"

Adam: " Kesinlikle doğru! Püf noktası da bu! Allah var, ve insanlar ona gitmiyorsa, bu gitmeyenlerin tercihi. İşte dünyada bu kadar çok acı ve keder olmasının nedeni!"

Guncelleme....
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........

Öyle'dir bazen.. uzun bir yol gibidir ömür.. ve yanindan gelip gecen milyonlari tanima cabasina girersin.. herkes bir yere kadar hayatinda olmaktan memnundur.. herkes kendi yol ayrimina kadar seve seve gelir seninle.. sacma gecelerde.. sacma yolculuklarda.. sapsacma insanlari tanirsin.. hepsine gözünde bir deger.. hepsine senin pencerenden görünen bir kisilik yüklersin.. oysa zaman ögretir o kisiliklerin o insanlarin üstünde egreti durdugunu.. bir kac beden büyük geldigini.. ama o zaman gelene kadar.. cannn dersin.. dost dersin.. arkadas dersin.. yoldas dersin.. alir hayatinin bir kösesine.. hemde.. hic hak etmedigi bir kösesine yerlestirirsin.. yollar devam eder.. sen alisir.. kisiligine kisilikler eklersin.. kisiliksizligini görmezden gelip.. bu kavramlarin icinde öyle biri olur ki.. bir anlik bakisiyla keser ayaklarini yerden.. seversin.. kendinden cok.. herseyden cok.. hatalari görmez.. kusurlari tanimaz.. sadece seversin.. olursun kendinden gecerek.. ve sen oldu sanirsin.. körelmis gözlerin acilana dek.. uzaktan sevmeye bile boyun egersin.. o sana olmazlar siralar.. sen tüm olmazlara olur dersin.. sart degil dersin.. önemli olan 'biz' dersin.. hangi 'biz'den bahsettigini bilmezsin.. sen genislettikce gururunu.. karsindaki koca dag buz kesmeye baslar.. sogur.. dokunur hissedersin.. ama kabul etmezsin.. cabana caba katar büyütürsün sevgini.. o ki ilah olur gözünde.. tap bana dese gözün kirpmaz taparsin..!

Öyle'dir bazen.. biri olurken.. icindeki kimligini hice sayar.. kendi kendini kendi ellerinle öldürürsün.. ki sorsan neden diye.. en ufak bir pismanlik.. yada acaba bulunmaz icinde bunuda bilirsin..o'ndan degerli degildir ya hic birsey.. o yokken olmam bende der buna o aptal kafani inandirirsin.. güzel günler gecer.. bahar biter.. yaz gelir.. ama yaz sadece isimdedir.. sonbaharidir ömrünün.. ama kabul etmek kisa kadar imkansizdir.. ahh umut.. ahh her söylenene inanan kalplerimiz.. nasilda bile bile esmisiz etrafimiza ölüm cukurunu.. vakit kahr-i gecedir.. ve gider sevilen.. hic sevmemis gibi.. ki belkide sevmemistir.. biz buna bile inanmayiz.. sevmisti deriz.. adam kolunda baskasiyla gelsede.. gidince ne mi olur.. 1. gün aglariz.. 2. gün peki kendi bilir deriz..3 gün o bensizligi sectiyse bende onsuzluktan birsey kaybetmem diye dikeriz burnumuzu havaya..4. gün baslar yastiga biraktigimiz yaslar..5. 6. 7......... diye devam eder.. yastiginin islanmadigi.. adini anmadigin bir günün bir anin gecmez.. ve sen o gitti bile demezsin.. ki kimse anlamasin bittigini.. icinden aglar icine akitirsin gözyaslarini..sormasinlar diye cekersin herkesten tek tek ellerini.. adim adim veda edersin dostun olanlara bile..aslinda vedayi kendine edersin.. o.. bu.. su.. bahanedir.. aynada baktigin yüze küsersin..!

Öyle'dir bazen.. uzaktan dokunmadan hissederek seversiniz birini.. onun icin anlami olmasada sizin icin ömre bedeldir aski.. giderse gider dersin.. benim askim bana yeter.. ben onu yanimda sevmedim ki simdi gitti diye bitsin diye eklersin.. ama onuda birakmazlar.. sessizce icinden sevmene bile izin vermezler.. illaki lanet okuturlar bu aska.. illaki nefret etmeni saglarlar.. öyle birgün gelir ki.. eskiden iyi ki var dedigin birine.. keske hic olmasaydi dersin..!



Alıntı
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bitti zaman
Kalmadı sevince dair
Ne varsa içimde
Yüreğim viran
Şu koca alemde
Var mı teselli bulan? ..

Yitti zaman
Su misali akıp gitti
Kuru bir can kaldı özümde
Geldi hicran
Hüzün kuşu yüreğimde
Var mı sürur olan?

Geçti zaman
Son demlerim
Ömür yaprağı güzde
Firar etti sevinçlerim
Dört yanım kan revan
Tebessüm kalmadı yüzümde
Var mı gülü tomurcuklanan?

Tükendi zaman
Ne varsa sevdaya dair
Kalmadı ömrümde
Bu sahte gülüşler
Yüreğime ziyan
Bir parça umut gönlümde
Var mı taze hayalleri kalan?

Gitti zaman
Benden uzaklarda şimdi
Mavi bir gökyüzü arz
Kendimi kaybettim ikliminde
Geriye kalan
Bir buseli makamda hazan
Yaralı ezgiler kanar içimde
Var mı sesini duyan?
 

hakyolu007

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2012
Mesajlar
2,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
42
Gül Berra´isimli üyeden Alıntı
Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal traşı olmak için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilgili konu açıldı...

Berber: " Bak adamım, ben senin söylediğin gibi Allah'ın varlığına inanmıyorum."

Adam: " Peki neden böyle diyorsun?"

Berber: " Bunu açıklamak çok kolay. Bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah var olsaydı, bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu, terkedilmiş çocuklar olur muydu? Allah olsaydı, kimseye acı çektirmez, birbirini üzmezdi.Allah olsaydı, bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum..."

Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi. Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı. Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü.Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belli ki traş olmayalı uzun süre geçmişti. Adam berberin dükkanına geri döndü.

Adam: " Biliyor musun ne var, bence berber diye birşey yok"
Berber: " Bu nasıl olabilir ki? Ben buradayım ve bir berberim."
Adam: " Hayır, yok. çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı."

Berber: " Hımmm... Berber diye birşey var ama o insanlar bana gelmiyorsa, ben ne yapabilirim ki?"

Adam: " Kesinlikle doğru! Püf noktası da bu! Allah var, ve insanlar ona gitmiyorsa, bu gitmeyenlerin tercihi. İşte dünyada bu kadar çok acı ve keder olmasının nedeni!"
Guncelleme....



Allah Razı olsun Bunu beğenmemek elde değil Çok açıklayıcı olmuş...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Gül Berra´isimli üyeden Alıntı
Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal traşı olmak için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilgili konu açıldı...

Berber: " Bak adamım, ben senin söylediğin gibi Allah'ın varlığına inanmıyorum."

Adam: " Peki neden böyle diyorsun?"

Berber: " Bunu açıklamak çok kolay. Bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah var olsaydı, bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu, terkedilmiş çocuklar olur muydu? Allah olsaydı, kimseye acı çektirmez, birbirini üzmezdi.Allah olsaydı, bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum..."

Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi. Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı. Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü.Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belli ki traş olmayalı uzun süre geçmişti. Adam berberin dükkanına geri döndü.

Adam: " Biliyor musun ne var, bence berber diye birşey yok"
Berber: " Bu nasıl olabilir ki? Ben buradayım ve bir berberim."
Adam: " Hayır, yok. çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı."

Berber: " Hımmm... Berber diye birşey var ama o insanlar bana gelmiyorsa, ben ne yapabilirim ki?"

Adam: " Kesinlikle doğru! Püf noktası da bu! Allah var, ve insanlar ona gitmiyorsa, bu gitmeyenlerin tercihi. İşte dünyada bu kadar çok acı ve keder olmasının nedeni!"
Guncelleme....



Allah Razı olsun Bunu beğenmemek elde değil Çok açıklayıcı olmuş...
Allah sizdende razı olsun evet çok açıklıyıcı ama görmek istemeyen anlayamazki bakıpta kör olanlardan rabbime sıgınalım..
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Verecek Bişeyiniz Yoksa Bir Gülüverin…




Tebessüm Sadakadır
Ne kaybettirir ki bir tebessüm.
Ya da zaman kaybına uğratır mı kişiyi?
Hayır hatta Asla
Peki neden bazılarımız bozuk bir yüzle dolaşmakta bu kadar inatçı?
Çünkü kaybetmeye alışkın tipler onlar.
Gülmezler,güleryüz görmezler,kızarlar,kızdırırlar,
severler aslında ama belli etmezler(ne zaman belli edeceklerse),
sevilmezler vs…vs…
Aslında bir bilseler tebessüm ettiklerinde neleri elde edeceklerini,
hangi kalbi kazanacaklarını ,kendilerine gelecek olan güveni…
Aldanırlar hep.
“Tebessüm Sadakadır”der alemlere rahmet Efendimiz(s.a.v.)
Korur bizi tüm kötülüklerden.
Allah’ın rızasını kazanmak için bir yol,
Annemizi mutlu edebilmek için bir hal,
Babamızın en dertli gününde moral,
Arkadaşımızın gözyaşında dostluk,
Alışverişte ticaret,
Güne güzel başlamak için bir renk,
Hastaya sağlık….
Herşeyin ikinci başlangıdır tebessüm BESMELE’den sonra.
İşte sırf bunun için
Hayatımızı ahiretle birleştirmek için
tebessümün bir köprü olduğunu düşünerek yürekten tebessüm edelim.
Karşılık beklemeden.
Çünkü Tebessüm Sadakadır…!





Guncelleme.......
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Öylesine Sevin ki; Ölüme Dahi gülümseyin





Bazen gülebilmeliyiz acılara, hatta ölüme bile gülebilmeliyiz. Çünkü hayatı biz kahrediyoruz kendi boğucu düşüncelerimizle...

Halbuki; hayat ne kadar güzel her şeye rağmen. Çevirin başınızı bir bakın dünyaya, daldaki kuşa böceğe çiçeğe…

Ne kadar güzeller değil mi? Nasılda cıvıldaşıyorlar sevgiyle; hele o çiçeklerin açışına bir dikkat edin ne olur! Nasılda katmer katmer açıyorlar renk renk demet demet ve buram buram kokuyorlar. Hissedin kokularını bir çekin içinize doyasıya.

Nasıl mutlu olmaz ki insan böyle etrafımızda güzellikler varken. Bırakın hayatın sıkıntılarını koyuverin gitsin. Biz sıkılmak için değil, ağlamak için değil kendimizi yıpratmak içinde gelmedik ki dünyaya.

Ne olur çevirin gözünüzü bir bakın etrafınıza mutlaka göreceksiniz bir güzellik, bir tazelik, bir neşe kaynağı ve lütfen hemen şimdi haykırın içinizdeki sevgiyi. Siz sakladıkça sevginizi kimse göremez içinizdeki mücevherleri. Gerekiyorsa avazınız çıktığınca bağırın, yeter ki duysun insanlar sevginizi. Siz paylaşırsanız muhabbetiniz artar, dostluklarınız daha da büyür hızla. Gizlerseniz o sevginizin katili olursunuz hayâsızca. ”Sevgimi söylemezsem bu sevgi beni boğar” diyen Yunus gibi sevgimiz bizi boğmadan haykıralım içimizdekileri. İnsanlar sevgilerini söylemedikleri için ölüyorlar, öldürüyorlar. Hala görmüyor muyuz bu dehşet dolu tablonun yarattıklarını? İnsanlar tek tek ölüyor sevgisizlikten. Bombasız ölüm bu oluyor ve alıyor her masum canı zamansızca. Bizim göremediğimiz bir şiddetle patlıyor içimizde, yüreklerimizde.

O sevgileri gizli bombalara çevirmeyin. Lütfen cimri olmayalım sevgimizi sunarken. Kalpler Rahmanın evidir ne olur kırmayalım. Hiçbir kalp üzülmeyi ve sevgiden mahrum kalmayı hak etmiyor. Temiz, yumuşak bir sesle seslenelim birbirimize. Kalbinin tüm kapılarını böyle bir sese açmak için can atıyor insanlar. Sevgisiz kalan bir kalp emin olunki bütün karanlıklardan daha beter. Unutmayalım ki; bu kâinatı sarıp sarmalayan biri var onun sevgisi var. Sevgiyle yaratılan bizler neden sevgimizi esirgiyoruz birbirimizden?

Sevilmek için değil sevmek için gayret gösterelim. Her birimizi zaten seven yüceler yücesi var o hep bizim yanımızda. Onun sevgisi olmasa doğar mı sanıyorsunuz şu gökteki güneş, parıldar mı o güzelim yıldızlar(?) Kâinatın hamurunda demek ki sevgi var bizde seveceğiz. Üzmeyelim birbirimizi, gelin el ele sevgiyle dostlukla birleşsin kalplerimiz.



Yüzünüzden gülücükler, yüreklerinizden sevgi eksilmesin...

Sevgi ve muhabbetle kalınız.

Hamiyet Akan



Guncelleme.......
 

kalbinur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2012
Mesajlar
2,602
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
34
Cennet Bedava, Cehennem Parayla!

cennet bedava cehennem parayla)

Namaz kaç para?

* Abdest kaç para?

* Sehadet kaç para?

* Namuslu yasamak kaç para?

* Kur-an okumak kaç para?

* Terbiyeli olmak kaç para?

* Serefli yasamak kaç para?

* Günahtan korunmak kaç para?

Bir de Cehennemin Fiyat Tarifesine Bakalim;

* Namussuzluk parayla

* Kumar parayla

* Içki parayla

* Zina parayla

* Serefsizlik parayla

* Haramlarin hepsi parayla

* Cehenneme giden bütün yollar parayla...

Birileri parayla Cehennemi kucakliyor da, bedava Cennete gelmiyor.
Hem Cehennem'e girmek için sadece para da yetmiyor baska bi takim vasiflariniz da olmasi lazim;

* Inkârci olacaksin.

* Kur'ân-i Kerîm-i begenmeyeceksin.

* Dinin emirlerine karsi geleceksin.

* Allah'in emirlerini yasamaya deger görmeyeceksin.

* Bu asirda Kur'ân-i Kerîm bizi idare edemez, diyeceksin.

* Içki, kumar, zina, hirsizlik, hortumculuk günah degil diyeceksin.

* Fâiz alip-vereceksin.

* Rüsvet alip-vereceksin.

* Yalan, dedi-kodu, giybet, iftira, dalga, dubara ile sarmas dolas olacaksin.

* Haram-helâl tanimayacaksin.

* Insanlari aldatacaksin.

* Namaz, oruç, zekât gibi ibâdetlerin semtine bile ugramayacaksin.

* Yetim malini zimmetine geçireceksin.

* Eline geçen imkânlari ve firsatlari har vurup harman savuracaksin; yani israf edeceksin.

* Kul hakkini zimmetine geçireceksin. Bu hakla ahirete göçeceksin.

* Konustugun zaman yalan söyliyeceksin. Vaad ettigin zaman yerine getirmiyeceksin. Sana emanet edilene ihanet edeceksin.

* Karinin, kizinin, oglunun derbeder yasantisina göz yumacaksin.

* Menfaatin için mukaddesatini ve mukaddeslerini satacaksin.

* Kendin ve aile efradin için Müslümanca yasanacak bir ortam olusturmayacaksin.
* Neslin bozulmasina zemin hazirlayacaksiniz.





Guncelleme.....
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
her gün yeni bir izini buluyorum üstümde,
biraz daha yok oluyorum,
zaten yoktum,
zaten yoktun...

var olduğumu hissettiren bir kadından sonra,
-eski halime dönemeyişimi de buluyorum cebimde,
bir zarfa kapatmışım
altına kıstırmışım halının
ve üstünden bir çok kez geçilmiş yürüdükçe.

bir şiirdi aslında gözlerin,
çekmecede sakladığım
ve okudukça kendimden bir parça bulduğum,
şimdi nemli,
mürekkebini dağıtmış gibi,
üzerindeki kalıntılar ve bir parça kırıntılar...

kırgın değilim,
kaygılıyım,
"adını"
okumam yazmam nerde bulamıyorum...
ve
her taşın altına,
bir günümüzü sakladım,
kaldıramıyorum...

biraz gömüldüğü yerden çıkardığın testin gbiiyim,
içimde değerli şeyler,
ve modernizm içinde hiç bir kuruluşta geçmiyorum,
beş kuruş dahi etmiyorum bir antikacının ellerinde...

beni geri götür,
yokluğum hissinde,
uygun bir dil de anlat hüzün filosuna,
gideceğimiz yere vardık..
ve geldik de..
emanete ihanet ettim de,
de işte bir şeyler,
güzelliğinden kaynaklı olsun dediğin,
doldur gözlerimi,
çünkü ağlarken,
arşimet yanımda halt ediyor...

iki yürek birbiriyle şakalaşırken,
el şakası yapıyor ayak ucunda aşk taşıyan kadın,
el şakası yapma,
ciddiye alıveriyor yüreğim...
ve iki göz,
çocuklar gibi sulu şaka yaparken,
trajikomik adında damlalar türüyor düştüğü yerde...
annemse beni,
şaka yapar gibi,
gözlerindekini sevinçtendir dediğim hüzün de,
uğurluyor limandan...

daha doğrusu,
tanrının hesaba katmadığı bir labirent koynunda öldük,
bir kapı aşka diğeri ayrılığa çıkar kandırmacasında,
kapıdan ölümüne girdik...
bir yandan sahili peşine takmış gemi,
diğerinde kıyılarına kırmızı sürülmüş iki adet balıkçı teknesi...
peşkeş çekiyor,
devasa köpek balıklarına...

birinden ağ lamak atılıyor
diğer ikisinin boynu bükük...

yıldızların kuyruğundan birbirine bağlanmış,
bir gemiyi öylece asıp sallandırıyoruz,
adı ma vi ay..

gece gelmesin diyoruz,
güneş eteğini toplayıp gitmesin üstünden,
yeni bir lisan olmasın ayrılıkça şarkılar söylemek...

en hüzünlü boyalarla süslenip,
rengarennk suratımızla iki palyaço,
ve yalnızlık oyunu diye bir gösteri hiç olmasın...

ayrılıkça bütün dillerde,
ağlamaklı halde ağa takılan balıklara,
zaten yoktun,
zaten dolacaktı gözlerin,
diyebilmeli,
denizin ortasına saklanan akvaryum...

yüzümden tanınmayan mimik yok,
seni tanımayan harf,
adının geçmediği sokak kalmadı...
ve el,
ve yürek,
savaşa çevirdi şakayı,
çocuklar gibi,
yıkılmayı yeğliyorum...
tamam,
sen kazındın...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
G ö n ü l

S e n i

B u l m u ş

İ s e

B a ş k a s ı n ı
Arar mı.



"Her gönül bir tek sevgiliye muhtaçtır aslında ,
ne var ki kıblesi yanlıştır, bulduğunu sandığı şey gerçekte aradığı şey değildir ,
Kimisi bir gözleri ahuya zebun , kimisi bir güzel yüzlü güzele meftun , kimisi bir ceylan bakışlıya mecnundur , bazısı dünyaya kanmış, bazısı da hayal alemini gerçek sanmıştır, oysa her biri bir tek sevgili tarafından sınanmıştır
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
İnsanoğlu mutluluğu hep dışarda aramış….aramış….. ama bir türlü yakalayamamış.Yakalayamaz! neden mi? çünkü nerede arayacağını bilmiyordur.İnsanın kendi içinde olan ve kendi elinde olan mutluluğu farketmeden yıllarca araması,boşuna uğraş vermesi ne kötüdür değil mi?Önce kendine sor neden mutlu olamıyorum diye,neler eksik,ne istiyorsun,bunları başkaları verebilir mi sana? başkasının verdiği şey emanet gibidir sana.O zaman ancak sen seni mutlu edebilirsin”Mutluluk dediğin nedir ki?
Kimine göre bir parça kuru ekmek(Çünkü açtır)
Kimine göre şevkat
Kimine göre para
Kimine göre mal-mülk
Kimine göre “sonsuz aşk”
Kimine göre yalnızlık

Bir gün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler.
” Saklayalım, zor bulsunlar. Zor buldukları için belki kıymetini bilirler “ diyerek
Başlamışlar tartışmaya. Sorun büyükmüş. Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü. Kimisi
” Everest’in tepesine saklayalım “ demiş, kimisi
” Atlas Okyanusu’nun dibine” demiş.
“Tac Mahal’in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası, bir hastanenin yeni doğan odası,dondurma külahı, lale bahçesi…
“Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş… Derken meleklerden biri ” İÇLERİNE SAKLAYALIM “ demiş.
” Kimsenin aklına gelmez içine bakmak” İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış…
Hiç bir mutluluk kolay gelmiyor. Kolay kolay gülmüyor insanın yüzü…
Emekte ve insanın içinde saklı mutluluk. Ne başkasının ekmeğinde, ne başkasının evinde, ne de başka bir şeyde.

Bu yüzden gözünüz hep içeride olsun.





 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Mevlana’ya felsefecilerden bir grup geldi,sual sormak istediklerini bildirdiler.Mevlana,bunları Şems-i Tebrizi’ye havale etti.Bunun üzerine onun yanına gittiler ve üç sual sormak istediklerini söylediler.İçlerinden birini başkan seçtiler,hepsinin adına soracaktı.Sormaya başladı:“Allah var dersiniz ama görünmez,göster inanalım.”Şems-i Tebrizi:”Öbür sorunu da sor.” dedi.
felsefeci devam etti:“Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azap edilecek dersiniz,hiç ateş ateşe azap eder mi?” dedi.
Şems-i Tebrizi; “Öteki sorunu da sor” dedi.
Felsefeci: “Ahirette herkes hakkını alacak,yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz.Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar,karışmayın” diye son sorusunu da sordu.Bunun üzerine Şems-i Tebrizi, elindeki kuru kerpici adamın başına vurdu.Soru sormaya gelen felsefeci,derhal zamanın kadısına gidip davacı oldu ve “Ben soru sordum,o başıma kerpiç vurdu” dedi.Şems-i Tebrizi de;”Ben de sadece cevap verdim” şeklinde yanıtladı.Kadı bu işin açıklamasını istedi.Şems-i Tebrizi şöyle anlattı:“Efendim bana Allah’ı göster de inanayım” dedi.“Şimdi bu felsefeci,başının ağrısını göstersin de görelim..”
Felsefeci,“ağrıyor ama gösteremem” dedi.
Şems-i Tebrizi,“İşte Allah vardır fakat gösterilemez” diyerek devam etti.“Yine bana,şeytana ateşle nasıl azap edileceğini sordu.Ben buna toprakla vurdum.Toprak onun başını acıttı.Hâlbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı…”Bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın,dundan dolayı hak olmaz” dedi.Benim canım onun başına kerpic’i vurmak istedi ve vurdum.Niçin hakkını arıyor? Aramasa ya! Bu dünyada küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan ahiret hayatında niçin hak aranmasın?”
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
Biz maddi huzurla öyle uğraşır olduk ki manevi huzuru unuttuk.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Biz maddi huzurla öyle uğraşır olduk ki manevi huzuru unuttuk.

Evet oyle malasef o kadar cok dunaya diye kosuyoruz ki,manivayatimiza az zaman harcamaya basladik malasef
ama halbuki insanin manaviyati guclendikce huzuru bulur,o zaman butun imtihanlara eyvALLAH der ama..
hem daha iyisi icin cabaliyoruz
eger onlar mutluluku getirseydi
bir evi olan ikinci eve ihtiyac duymazdi,ornekler cok..ama anlayan yook...
hep daha iyisi daha iyisi olsun diye cabaliyoruz
Ama Rabbim veriyor verdigi halde gene de mutsuzsak bi durup dusunmek lazim.
ben nerde hata yapiyorum..aslinda bi kalbimize baksak huzuru bulucda...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Mevlana Der ki;
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi…
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla…
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi…
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu…
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra…
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi…
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta…
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde…
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün…
Ve gerçeğin acı olduğunu…
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya …
Kalp durur …
Akıl unutur …
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur …
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13

Ama Rabbim veriyor verdigi halde gene de mutsuzsak bi durup dusunmek lazim.
ben nerde hata yapiyorum..aslinda bi kalbimize baksak huzuru bulucda...

Günümüzde insanların iki hastalığı var. Biri itikadı hastalık ikincisi kalbi hastalık. İtikadı düzgün olmayan insanın kalbide düzgün olmuyor. Hani zaten din ile işi olmayanın hiçbirşeyle işi olmuyor. İtikad kitaplardan öğrenilir fakat iç manevi huzurun kendi kendine öğrenilmesi hakikaten zor. Bakın eski devirlerde dahi insanlar bir mürşide ihtyaç duyardı. Zira bir yol var kalbi temize çıkarmak ve iç huzuru bulmak için ama insanlar o yolu bulamıyor. Zühd yoluna seçen Rabiyatül adeviyye annemiz Bişr hafi k.s. ibrahim bin ethem k.s. gibi büyüklerin zamanında o kadar çok bu yolu bilen kişi vardı ki insanlar sohbetlere gidip bunu alalen mescidlerde öğrenebiliyordu.

Fakat günümüz tabiri caiz ise pahalılık zamanı. Mescidlerde bırakın bu yolu öğrenmeyi bazen itikadı zedeleyen sözler söylenmekde. İşde bu sebeple bu yolu bulmak için mürşidler azaldı. Eğer bulabilirsen 4 elle yapış. Fakat öyle fasık kişiler varki bu yolu alet edip nemalanma peşindeler. Şeytanın kukla ettiği kişiler saf müslümanları tuzaklarına düşürüyor.

Yani öyle garip bir gün ki. Rasulullahın s.a.v o gariplere müjdeler olsun dediği zamandayız.

Eyvallah
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Günümüzde insanların iki hastalığı var. Biri itikadı hastalık ikincisi kalbi hastalık. İtikadı düzgün olmayan insanın kalbide düzgün olmuyor. Hani zaten din ile işi olmayanın hiçbirşeyle işi olmuyor. İtikad kitaplardan öğrenilir fakat iç manevi huzurun kendi kendine öğrenilmesi hakikaten zor. Bakın eski devirlerde dahi insanlar bir mürşide ihtyaç duyardı. Zira bir yol var kalbi temize çıkarmak ve iç huzuru bulmak için ama insanlar o yolu bulamıyor. Zühd yoluna seçen Rabiyatül adeviyye annemiz Bişr hafi k.s. ibrahim bin ethem k.s. gibi büyüklerin zamanında o kadar çok bu yolu bilen kişi vardı ki insanlar sohbetlere gidip bunu alalen mescidlerde öğrenebiliyordu.

Fakat günümüz tabiri caiz ise pahalılık zamanı. Mescidlerde bırakın bu yolu öğrenmeyi bazen itikadı zedeleyen sözler söylenmekde. İşde bu sebeple bu yolu bulmak için mürşidler azaldı. Eğer bulabilirsen 4 elle yapış. Fakat öyle fasık kişiler varki bu yolu alet edip nemalanma peşindeler. Şeytanın kukla ettiği kişiler saf müslümanları tuzaklarına düşürüyor.

Yani öyle garip bir gün ki. Rasulullahın s.a.v o gariplere müjdeler olsun dediği zamandayız.

Eyvallah

Allah razi olsun gercekten cok guzel yazmisiniz bu dogru..itikat demisiniz sanirim mursiden bahsetmisiniz iyide nerden dogru mursidi bulucaz ki,dediginiz gibi insanlari cok kullanan var heleki ben kimseye hic guvenemiyorum bu yuzdende onlara karsi on yargi icindede oladugumu kabul ediyorum..bakin ben kendi icime cekildim ve nett uzerinden dinliyorum..kurani kerim.org..orda tefsir dersleri var indirip dinliyorum..
ve nur penceresi var ordanda dinliyorum...
seyrangah tv var onuda dinlerim..kalblerin kesfi var ordaki sohbetleride dinlerim..ara da cubbeli hocayida dinlerim
daha cok dinliyorum cunki o insanlari dinlemekten daha keyif aliyorum huzur buluyorum..bunlari dinlemedigim gun kendimi eksik hissediyorum..yani benim yapabilecegim bir sey yok..cunki benim elimde olan imkanlar bu..
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
Allah razi olsun gercekten cok guzel yazmisiniz bu dogru..itikat demisiniz sanirim mursiden bahsetmisiniz iyide nerden dogru mursidi bulucaz ki,dediginiz gibi insanlari cok kullanan var heleki ben kimseye hic guvenemiyorum bu yuzdende onlara karsi on yargi icindede oladugumu kabul ediyorum..bakin ben kendi icime cekildim ve nett uzerinden dinliyorum..kurani kerim.org..orda tefsir dersleri var indirip dinliyorum..
ve nur penceresi var ordanda dinliyorum...
seyrangah tv var onuda dinlerim..kalblerin kesfi var ordaki sohbetleride dinlerim..ara da cubbeli hocayida dinlerim
daha cok dinliyorum cunki o insanlari dinlemekten daha keyif aliyorum huzur buluyorum..bunlari dinlemedigim gun kendimi eksik hissediyorum..yani benim yapabilecegim bir sey yok..cunki benim elimde olan imkanlar bu..

Kardeş bir bayan için günümüzde mürşid bulmak zor. Dedim ya çok fasık kişi var özellikle bayanları tuzaklarına düşürüyor. Hep veriyorum ya örnek olarak, iskender evrenesoğlu bir kendini şeyh yapıp mürid arıyor. Cemaat reklamı yapmaya gerek yok. Herşey nasip ve kalbden isteme işidir. Dedim ya bir müslümanın 4 tane direği vardır Kuran hadis icma kıyas. Bunları kitaplardan (Yani Ehli sünnet alim ve imamların kitapları) öğrenebilirsin kendi kendine. İnternetden sohbet dinliyorsun cübbeli hocamızı da dinliyorsun bunlar özellikle şu fitne zamanı bir bayan için yeterlidir kardeş. Erkek olsaydın cemaatlere sohbetlere git doğru mürşidi bulmaya çalış derdim ama bayanlar için hakikaten zordur. Birde vehhabiler çok arttı günümüzde. Zaten önüne gelen de sohbet vermeye başladı. Sen imkan dahilde yap sonra da dua et. Her işin başı sabır ve samimiyet kardeş.

Müslümanın amelin az olabilir ama önemli olan o amelde ısrar ve samimiyettir. Helal lokma yemek kalbi temizler. Her an Allah c.c. ile birlikde olmak. Doğru mürşidi bulan bunu rabıta ile yapar. Ama bulamayanda samimiyet ve sabırla Allah-u Alem İnşallah deriz.

Eyvallah
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........




Allahım!
Ben üşüyorum sen dostun gözleriyle ısıt beni..
Ben kanıyorum,dokunuşu merhamet olanlarla sar beni..
Ben korkuyorum,sen kalbime verdiğin iman ile koru beni..
Ben ağlıyorum,sen ülfetinle avut beni..
Ben savruluyorum bilinmezlere,hazan yaprağı gibi sen tut beni...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........



(Gönlümde öyle bir aşk var ki, ben uyurken bile uyanık,

ben gerçi mest olmuşum amma gönlümdeki her an uyanık)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt