Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri yoldan geçerken bir buz satıcısına rastlar.
Satıcı: "Sermayesi erimekte olan insana yardım edin!" diye bağırmaktadır.
Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri bu sözü duyunca düşüp bayılır.
Etrafına toplananlar onu ayıltırlar.
Neden bayıldığını merak ederler.
Sonra Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin;
"Satıcı buzunun erimesine üzülürse benim ömür sermayem erirken ben ne yapmaktayım"
düşüncesiyle bayıldığını öğrenirler.
Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri yoldan geçerken bir buz satıcısına rastlar.
Satıcı: "Sermayesi erimekte olan insana yardım edin!" diye bağırmaktadır.
Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri bu sözü duyunca düşüp bayılır.
Etrafına toplananlar onu ayıltırlar.
Neden bayıldığını merak ederler.
Sonra Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin;
"Satıcı buzunun erimesine üzülürse benim ömür sermayem erirken ben ne yapmaktayım"
düşüncesiyle bayıldığını öğrenirler.
Ve Aleykümselam ve Rahmetullahi ve Berakatühü
Emeğine sağlık abim, evet malesef ömrümüz buz misali erimekte ama bizler bunun farkında bile değiliz
Halbuki bize bağşedilen her saniye, her dakika ve her gün bir servettir. Kıymetini bilmek lazım..
Rabbim sonumuzu hayır eylesin inşaallah..
Allaha emanet olunuz abim
selam ve dua ile..
Ve Aleykümselam ve Rahmetullahi ve Berakatühü
Emeğine sağlık abim, evet malesef ömrümüz buz misali erimekte ama bizler bunun farkında bile değiliz
Halbuki bize bağşedilen her saniye, her dakika ve her gün bir servettir. Kıymetini bilmek lazım..
Rabbim sonumuzu hayır eylesin inşaallah..
Allaha emanet olunuz abim
selam ve dua ile..
PEYGAMBER EFENDİMİZ, bir bayram günü, sokakta çocukların neşe içinde oynadığını gördü.
Ancak içlerinden bir tanesi, yırtık ve eski elbiseler içinde idi.
Diğer çocuklar gibi gülüp oynamıyor, bir kenarcıkta oturmuş ağlıyordu.
Peygamber Aleyhisselâm onun yanına gitti.
“Niçin ağlıyorsun?” diye sordu. “Neden çocuklarla beraber oynamıyorsun?”
Çocuk, üzüntülü bir şekilde cevap verdi:
“Babam, falan savaşta Peygamber Aleyhisselâm ile birlikte savaşırken şehid oldu.
Annem ise başka biriyle evlendi.
Üvey babam beni evinden kovdu.
Yiyecek, içecek, giyecek ve sığınacak bir yerim de yok.
Analı babalı çocukların, böyle yeni yeni elbiseler giyerek oynamalarına imrendiğim için ağlıyorum.
Resulullah Efendimiz, çocuğun elinden tutarak şöyle dedi:
“Benim, senin baban olmamı, Aişe’nin annen, Hasan ve Hüseyin’in de kardeşlerin olmasını ister misin?”
Çocuk, konuştuğu kimsenin Allah’ın Resulü olduğunu anladı ve sevinçle:
“Nasıl istemem yâ Resulallah” dedi.
Bunun üzerine Peygamber Aleyhisselâm çocuğu alıp evine götürdü.
Onu yedirip içirdikten sonra, güzelce giydirdi.
Çocuk sevinç içinde arkadaşlarının yanına döndü.
Diğer çocuklar onu gördüklerinde:
“Az önce ağlıyordun” dediler. “Sana ne oldu da sevinç içinde yanımıza geldin?”
Çocuk olanları anlatınca, arkadaşları ona şöyle dediler:
“Keşke bizim babalarımız da o savaşta şehid olsalardı ve keşke biz de senin gibi olabilseydik!”
Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir.
Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir.
Şu dünyadaki en mutlu kişi mutluluk verendir
Şu dünyadaki sevilen kişi sevmeyi bilendir
Şu dünyadaki en güçlü kişi Güçlükten gelendir
Şu dünyadaki en soylu kişi insafa gelendir
Bütün dünya buna inansa
Bir inansa hayat bayram olsa
İnsanlar el ele tutussa
Birlik olsa uzansak sonsuza
Şu dünyadaki en olgun kişi acıya gülendir
Şu dünyadaki en zengin kişi gönül fethdendir
Şu dünyadaki en üstün kişi insani sevendir
Şu dünyadaki en soylu kişi insafa gelendir...
Gönlüm
Rüzgarda savrulan kuru bir yaprak gibi şimdiler de gönlüm,
Yorgunum, bıraktım kendimi
Bir oyana bir buyana savruluyorum
Düşüncelerim savruluyor, ben savruluyorum
Başımı kaldırıp gökyüzüne bakıyorum;
Hep böyle gri miydi?
Ve böylesine soğuk
Bilmiyorum
Gökyüzü mü böylesine karanlık,
Yoksa yüreğim mi yıldızları görmemeye inatlı?
Bilmiyorum
Hangimiz daha çok ve daha içli döküyoruz gözyaşlarını
Ve hangimiz, hangimizin damlalarında saklıyoruz hüznünü
Bilmiyorum
Bildiğim tek şey var,
Sen daha temiz ağlıyorsun yağmurum.
Güller, uzanmış gökyüzüne, damlalarını bekliyor hasretle;
Gelse de okşasa bizi
Peki ya ey gönlümdeki Gonca, Sen Güllerin Efendisi,
Sen ne haldesin?
Gözlerin nemli, boynun bükük mü?
Sancıyor mu yüreğin bu mücrime?
Utanıyor musun halimden?
Affet beni, affet yüreğimdeki Gonca,
Affet beni ki köklerin kirli gözyaşımla sulanmakta
Ben Sana yağmur olamadım,
Biliyorum..
Ama Sen, hep En Sevgili, Sen Hep Ümitli
Yağacak dedin;
Bir gün o da aşktan yağacak
Bak işte yağıyorum,
Dualarımı katıp gözyaşlarıma,
Sağanak sağanak Sana koşuyorum.
Kapındayım, geldim işte,
Ey vefasız sevdalının vefalı Sevgilisi,
Günahkar damlaların tertemiz Efendisi..
Ey insan, aklını başına al!
Hiç mümkün müdür ki, bütün enva-ı mahlukatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hacetlerine "lebbeyk!" dedirten zat-ı zülcelal seni bilmesin, tanımasın, görmesin?
Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın...
Ve keza, bu fani dünyadan da çıkacaksın...
Öyleyse, aziz olarak çıkmaya çalış...
Vücudunu mucidine feda et...
Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın...
İki arkadaş çölde yürüyorlardı.
Yolculuk sırasında bir tartışma yaşandı ve arkadaşlardan biri ötekine tokat attı.
Tokadı yiyen kişinin canı acıdı ama hiçbir şey söylemeden eğildi ve kuma şöyle yazdı:
“Bugün en iyi arkadaşım bana tokat attı.”
İki arkadaş bir vahaya gelene dek yürümeye devam ettiler ve vahaya gelince de suya girmeye karar verdiler.
Tokadı yiyen kişi bataklığa saplandı ve kurtulmak için çırpınmaya başladı.
Arkadaşı onu kolundan çekerek saplandığı yerden çıkardı ve yaşamını kurtardı.
Tokadı yiyen kişi boğulmaktan kurtulduktan sonra bir taşa şöyle yazdı:
“Bugün en iyi arkadaşım yaşamımı kurtardı.”
Tokadı atan ve arkadaşının yaşamını kurtaran kişi bu olay karşısında çok şaşırdı ve merakını yenemeyip arkadaşına sordu:
“Canını acıttığımda kuma yazdın neden şimdi taşa?”
Tokadı yiyen kişi bu soruyu şöyle yanıtladı:
“Birisi canımızı yaktığında kuma yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı silebilsin ama biri bizim için iyi bir şey yaparsa taşa kazımalıyız ki hiçbir rüzgar silemesin.”
İYİLİKLERİ KAYALARA KAZIMAYI ÖĞRENİN.
Denilir ki:
Özel birini bulmak bir dakikanızı alır, onu değerlendirmeniz bir saat içinde olur, onu sevmek için bir gün yeter; ama sonra onu unutabilmek için bir ömrün geçmesi gerekir.
" Güzel değil batmakla gâib olan bir mahbub...
Çünkü, zevâle mahkûm, hakiki güzel olamaz;
Aşk-ı ebedî için yaratılan ve âyine-i Samed olan kalb ile sevilmez ve sevilmemeli."
" Güzel değil batmakla gâib olan bir mahbub...
Çünkü, zevâle mahkûm, hakiki güzel olamaz;
Aşk-ı ebedî için yaratılan ve âyine-i Samed olan kalb ile sevilmez ve sevilmemeli."
Ve Aleykümselam ve Rahmetullahi ve Berakatühü
Rabbim razı olsun abim çok güzel ve anlamlı paylaşımlar emeğine sağlık..
Allahım cümlemizi güzel bakıp güzel görenlerden eylesin inşaallah.Amin.
Allaha emanet olunuz..sonsuz selam ve dua ile..
Ve Aleykümselam ve Rahmetullahi ve Berakatühü
Rabbim razı olsun abim çok güzel ve anlamlı paylaşımlar emeğine sağlık..
Allahım cümlemizi güzel bakıp güzel görenlerden eylesin inşaallah.Amin.
Allaha emanet olunuz..sonsuz selam ve dua ile..