Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Güzel Gören Güzel Düşünür... (1 Kullanıcı)

acizanegünahkar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
1,082
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
Tüm arkadaşlarımdan isteğim; herşeyin güzel tarafını görebilmeleri...İyi niyetli olan herkes her konuda mutlaka güzel görünen bir tarafının olduğunu bilir...Ama iyi niyetli olmak şartıyla....
Güzel görünce de herkes güzel düşünmeye başlar...Güzel düşünen insandan hiçbir zaman zarar gelmez...
Arkadaşlarımdan isteğim: Güzel şeyleri burada paylaşarak insanlığa faydalı olabilmek....Teşekkürler..

Kardeşim ne güzel yazmışsın ALLAH razı olsun,
RABBİM nuruyla nurlandırsın,
edep,haya,sabır,güzel düşünme,güzel görme,
hoşgörü bunlar ne güzel şeyler ne güzel.
RABBİM hiddetten, kötülerden, şeytanın şerrinden,
muhafaza eylesin.
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya


Kardeşim ne güzel yazmışsın ALLAH razı olsun,
RABBİM nuruyla nurlandırsın,
edep,haya,sabır,güzel düşünme,güzel görme,
hoşgörü bunlar ne güzel şeyler ne güzel.
RABBİM hiddetten, kötülerden, şeytanın şerrinden,
muhafaza eylesin.

Rabbim cümlemizden razı ve hoşnut olsun inşallah...
Dualarınıza gönülden amin...
Her daim, Güzel gören ve güzel düşünenlerden olmak duasıyla inşallah...
 

Su-Eda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2009
Mesajlar
5,725
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
39
Esselamu Aleyküm ve Rahmetullah

Esselamu Aleyküm ve Rahmetullah

Vaktiyle bir ateşperest, oğlunu evlendirmektedir.
Düğün günü çok koyun ve inek kesilir.
Et Kokuları mahalleyi sarar.
Ancak evin bitişiğinde, Müslüman, dul bir kadın, dört yetimiyle yaşamaktadır. Hepsi de Günlerdir açtırlar.
Kadıncağız, düğün evinin kapısını çalip, 'ateş' ister.
Ancak maksadı BAŞKADIR.
"Belki yemek verirler" diye gitmiştir.
Adam, kadının niyetini anlasa da, bir şey vermez.
Kadıncağız, bir daha gidip 'ateş' ister.
Yine eli boş döner.
Üçüncüde yine öyle.
Ama ne olur bilinmez, bu defa acır kadına.
Hallerini anlamak için dehlize iner ve dayar kulağını bitişik evin duvarına ve dinler.

Yetimcik, annesine yalvarıyor:
- Anneciğim, ne olur bir daha git. Belki bu sefer bir şey verirler.

Kadın ağlamaklıdır:
- Üç defa gittim yavrum! Artık Utanıyorum.

Adam bunu duyar. Kalbi sızlar.
Güzel bir 'Sofra' hazırlatıp, gönderir evlerine.
Ve dehlize inip, dinler yine.

Yetimlerin en küçüğü dua ediyor:
- Ya Rabbi! O nasıl bize ikram ettiyse, sen de ona ikram et! Onu imanla şereflendir!

Ardından;
- Âmiiiin! sesleri yükselir.

O anda, kalbi döner ateşperestin.
Ve 'Şehâdet'i getirip imanla şereflenir.
Nitekim Sadaka, belâyı önler.
Ama dua, kaderi değiştirir! Buyurmuştur BUYUKLERIMIZ...

Düşüncelerine dikkat et;
SÖZLERE dönüşüyorlar,
Sözlerine dikkat et;
Eyleme dönüşüyorlar,
Eylemlerine dikkat et;
Alışkanlıklarına dönüşüyorlar,
Alışkanlıklarına dikkat et;
Kişiliğine dönüşüyorlar,
Kişiliğine dikkat et;
* Kişiliğin kaderin oluyor! '*

Dua almaya bakın.

Güzel gören, Güzel Düşünür.


Günün birinde yolu dergaha düşen kendi halinde bir adam, dergahta, bir Mevlevi ile bir Bektaşi''nin sohbet ettiklerini görünce yanlarına yaklaşır. Kendini tanıtır ve dergahı merak ettiğini, nasıl zikir edildiğini izlemek için geldiğini söyler.


Erenler başlar adama çeşitli nasihatlerde bulunmaya, her biri kendi yolunu mümkün olan en tatlı dille anlatmaya çalışır. Adam bir yandan onları dinlerken, bir yandan da gözleri onların giysilerine takılır.



Mevlevi'nin giydiği kıyafette kollar o kadar geniş ve uzundur ki hem içine üç kişinin birden kolu sığabilir, hem de uzun olduğu için yalnızca kolları değil, elleri de kapatmaktadır.

Bektaşi'nin kıyafetinde ise tam tersi bir durum vardır. Elbisenin kolu daracıktır, neredeyse tene yapışmıştır; üstelik kısa olduğu için, eller ta bileklere kadar açıktır.

Bu duruma hayret eden adam, sebebini öğrenmek ister. Büyük merakla, önce Mevlevi'ye sorar: "Pirim, kıyafetinizin kolları neden o kadar geniş ve uzun? Bunun özel bir sebebi var mı?"

Mevlevi hiç beklemediği bu soru karşısında oldukça şaşırır. İki kolunu da biraz yukarıya kaldırır, sonra ellerini birleştirerek kollarını daire şekline getirir ve şöyle der: "Evet, özel bir sebebi vardır. Çünkü biz insanların günahlarını, ayıplarını, kusurlarını örteriz. Başkaları
görmesin diye üzerini kapatırız."

Yanıttan oldukça hoşnut olan adam aynı merakla bu kez Bektaşi''ye döner: "Peki siz, pirim? Sizin kıyafetinizin kolları neden bu kadar dar ve kısa? Siz insanların günahları ve ayıplarını örtmez misiniz?"

Bektaşi kendi kollarına bakar, birkaç saniyelik bir dalgınlıktan sonra gülümser ve adama bakarak şöyle der: "Biz mi? Bizim geniş kıyafetlere ihtiyacımız yoktur. Çünkü biz insanların günahlarını ve kusurlarını görmeyiz."

Rabbim sizlerden Razı ve hoşnut olsun inşallah
çok güzel nasihat dolu hikayeler
Rabbim istifade edenlerden eylesin
Her daim güzel gören ve düşünenlerden eylesin inşallah
Selametle kalın
Selam ve baki dualarımla
En Güzel'e Allah Celle Celalühu emanetsiniz​
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamûaleykum...

Esselamûaleykum...





Rabbim sizlerden Razı ve hoşnut olsun inşallah
çok güzel nasihat dolu hikayeler
Rabbim istifade edenlerden eylesin
Her daim güzel gören ve düşünenlerden eylesin inşallah
Selametle kalın
Selam ve baki dualarımla
En Güzel'e Allah Celle Celalühu emanetsiniz​

Rabbim cümlemizden razı ve hoşnut olsun değerli kardeşim inşallah...
Dualarınıza gönülden amin...
Selam ve DUA ile...
 

_AYDIN_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Eyl 2009
Mesajlar
1,485
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38




Rabbim sizlerden Razı ve hoşnut olsun inşallah
çok güzel nasihat dolu hikayeler
Rabbim istifade edenlerden eylesin
Her daim güzel gören ve düşünenlerden eylesin inşallah
Selametle kalın
Selam ve baki dualarımla
En Güzel'e Allah Celle Celalühu emanetsiniz​

RABBİM cümlemizden razı olsun kardeşim...
selam be baki dua'ile...
selametle kalınız...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamûaleykum...

Esselamûaleykum...

24025_387272404100_587329100_3720703_8299409_n.jpg
 

_AYDIN_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Eyl 2009
Mesajlar
1,485
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
sabır sabır sabır herşeyin ilacı sabır...
ALLAH'u teala razı olsun hocam...
selam ve dua'ile...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamûaleykum...Hayırlı Cumalar...

Esselamûaleykum...Hayırlı Cumalar...

sabır sabır sabır herşeyin ilacı sabır...
ALLAH'u teala razı olsun hocam...
selam ve dua'ile...

Rabbim cümlemizden razı ve hoşnut olsun değerli kardeşim inşallah...
Selam ve DUA ile...
 

Su-Eda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2009
Mesajlar
5,725
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
39
Esselamu aleyküm ve Rahmetullah-Rabbim razı olsun değerli abimiz

Esselamu aleyküm ve Rahmetullah-Rabbim razı olsun değerli abimiz

www.yeniresim.com_-_Kelebek_Resimleri_-_nanlmaz_Benzerlik.jpg




Her eser güzellik ve ahenginin lisanıyla sanatkarını ilan eder.
Kelebeğin resmini çok başarılı bir şekilde tuvale aktaran ressamı takdir edip, aslındaki sanatı görememek ve serseri “tesadüften” medet ummak insafa sığar mı!


Bir uçak düşünelim ki yakıtını kendisi temin ediyor, her sene kendine benzer binlerce uçak üretiyo...r, pilotsuz uçuyor, konup kalkmak için ne özel bir havaalanı ne de herhangi bir kuleden izin istiyor; üstelik avucumuza sığacak kadar da küçük. Böyle bir uçağın mühendisi herhalde dünyanın en başarılı bilim adamı olarak tarihe geçer.



Baharın gelmesiyle etrafımızda onlarcası arz-ı endam eden kelebeklerin, yukarıda tarifini verdiğimiz uçaktan her yönüyle daha mükemmel ve kusursuz olduklarını biliyoruz. Üstelik kelebeğimiz canlı! Her biri en mükemmel radar ve pusula sistemleriyle donatılmış olan kelebekler ve sayısını bilemediğimiz böcekler, kuşlar vs. bize bir büyük yaratıcının varlığını haykır mıyorlar mı?
ALİ BUDAK...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Ve Aleykumselam...

Ve Aleykumselam...

www.yeniresim.com_-_Kelebek_Resimleri_-_nanlmaz_Benzerlik.jpg




Her eser güzellik ve ahenginin lisanıyla sanatkarını ilan eder.
Kelebeğin resmini çok başarılı bir şekilde tuvale aktaran ressamı takdir edip, aslındaki sanatı görememek ve serseri “tesadüften” medet ummak insafa sığar mı!


Bir uçak düşünelim ki yakıtını kendisi temin ediyor, her sene kendine benzer binlerce uçak üretiyo...r, pilotsuz uçuyor, konup kalkmak için ne özel bir havaalanı ne de herhangi bir kuleden izin istiyor; üstelik avucumuza sığacak kadar da küçük. Böyle bir uçağın mühendisi herhalde dünyanın en başarılı bilim adamı olarak tarihe geçer.



Baharın gelmesiyle etrafımızda onlarcası arz-ı endam eden kelebeklerin, yukarıda tarifini verdiğimiz uçaktan her yönüyle daha mükemmel ve kusursuz olduklarını biliyoruz. Üstelik kelebeğimiz canlı! Her biri en mükemmel radar ve pusula sistemleriyle donatılmış olan kelebekler ve sayısını bilemediğimiz böcekler, kuşlar vs. bize bir büyük yaratıcının varlığını haykır mıyorlar mı?
ALİ BUDAK...

Allah Celle Celalühu cümlemizden razı olsun kardeşim...
Dağerli katkılarınız için teşekkürler...
Selam ve DUA ile...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamûaleykum...Hayırlı Kandiller...

Esselamûaleykum...Hayırlı Kandiller...

Cömert ile cimrinin unutulmayan akıbetleri..

comertel.jpg


Cömert, Allah'ın ihsan ettiği imkânlardan ikramda bulunan, iyiliksever insandır.
Cimri ise Allah'ın ihsan ettiği imkândan ikramda bulunmayıp hep kendi nefsini düşünen bencil insandır.

İkisi arasında sadece kullar arasında değil, Allah indinde de Resulullah yanında da büyük farklar vardır.

Rabb'imiz ayetinde, Resulü de hadislerinde cömertleri övüp cimrileri zemmetmektedir.

Nitekim hadisin şu tarifi düşündürücüdür:

-Cömertlik, kökü Cennet'te olan bir ağaçtır ki, onun dalına tutunanlar nihayetinde kökün bulunduğu Cennet'e ulaşırlar.

-Cimrilik de kökü Cehennem'de olan bir ağaçtır ki, onun dalına tutunanlar da nihayetinde kökün bulunduğu Cehennem'e ulaşırlar.

Maneviyat büyükleri derler ki:

-Kul, cömertlik örneğini Allah'tan almalıdır. Allah kendisine bolluk ihsan ettikçe o da ihtiyaçlılara bolca ihsanda bulunmalı, cömert davranmalıdır.

Hz. Musa'nın ümmetinden olan Karun çok zengindi. Ama çok da cimriydi. Cimriliğinin gerekçesini şöyle izah ediyordu kendisi:

-Ben bu serveti kendi kabiliyetim ve gayretimle kazandım, kimseye çömerlikte bulunmak zorunda değilim.

Onun bu iddiasını Rabb'imiz Kur'an'ında bütün insanlara cimrilik örneği olarak anlattı.

-Sakın siz de, servetiyle yerin dibine batan Karun gibi cimri olmayın, demiş oldu.

Bundan dolayı, "Kim cimrilik ederse Karun'a benzemiş olur, kim de cömertlik ederse Peygamberimiz'e tabi olmuş sayılır." denilmiştir.

Cömertlerin piri sayılan İmam-ı Azam Hazretleri'ne çuval dolusu ayakkabı hediye etmişti bir cömert adam. Ertesi gün onu çarşıda oğlu Hammad'a ayakkabı alırken görenler:

-Ya İmam dediler, daha dün size çuval dolusu ayakkabı hediye etmişlerdi.

Şöyle cevap verdi:

-Hepsini de dağıttım, bir tane dahi kalmadı. Âdetini de şöyle açıkladı:

-Resulullah Efendimiz birine hediye verirken yanında bulunanları da ortak gibi görür, onlara da verirdi. Ben de o yüzden hediye verdiklerimin yanındakileri mahrum bırakmayıp onlara da verdim. Oğlum Hammad'a kalmadı.

İmam-ı Azam Hazretleri bu prensibinin bir başka delilini de şöyle açıklar:

-Biri bana ikramda bulunursa ben ona daha üstünüyle karşılık vermek isterim. Bunun gerekçesini de selam ayetinde bulmaktayım. "Size selam verenlere siz o selamı daha güzeliyle iade edin." buyurulmaktadır. Ben de bana verilen hediyelere, daha fazlasıyla karşılık vermeyi kendime âdet edindim.

Kadının biri Aişe validemize hediye göndermişti. Validemiz bu hediyeyi kabul etmeyip iade etti. Durumu duyan Efendimiz sordu:

-Aişe neden hediyeyi kabul etmeyip geri gönderdin.?

-Gönderen benden daha muhtaçtı da ondan, dedi Aişe validemiz. Bunun üzerine Efendimiz'in cevabı şöyle oldu:

-Sen hediyeyi kabul et, sonra daha fazlasıyla karşılık vererek yardımda bulun, saygını göster.

Rabb'imiz cömerttir, cömert insanda zatına mahsus cömertlik sıfatını görünce onu sever, ona cömertliğine layık ihsanda bulunur, malının bereketini çoğaltır, kazanma meşakkatini azaltır.

Cimriyi ise Rabb'imiz sevmez, çünkü cimride zatına ait ahlaktan eser göremez. Cimrinin malının bereketini azaltır, kazanma meşakkatini de çoğaltır. Bundan dolayı tüm maneviyat büyüklerinin insanlara talim ve tavsiyeleri hep aynı yolda olmuştur:

-Ey Allah'ın kulları! Cömert olun cömert, ki Allah sizi sevsin de siz de Allah'ı sevmiş olun. Kazancınızın meşakkati azalsın, bereketi artsın. Cennet'te cömertlerle karşılaşın, sahabeyle İmam-ı Azam'la buluşun. Cimrilerin piri sayılan Karun sizi yanına çağırma yakınlığı duymasın..


Alıntı: AHMED ŞAHİN
 

gulum.se

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
3,801
Tepki puanı
16
Puanları
38
Yaş
40
Böyle yetişen kız EVDE KALIR!​

Baş tâcı annelerimizle ilgili yaşanmış bir hikâye: Henüz çok gençken kocasını kaybetmiş, ondan kalan tek oğlunu yetiştirmek için dişini tırnağına takarak çalışmıştı. Onu kimseye muhtaç etmeden okutabilmekti arzusu. Bu hayallerle geçirdi günlerini. Gençti, güzeldi ama geri çevirmişti evlenme tekliflerini; oğlunu yaban ellere vermemek istiyordu. Başkalarına çamaşır yıkadı, temizlik yaptı, oğlunu hiçbirşeye muhtaç etmedi. Oğlu okuyacaktı, mesleğini eline alınca artık kalan ömrünü yavrusunun yanında geçirecekti. Bu hayallerle geçti yıllar, bu hayalle bitti yıllar... Nihayet oğlu hukuk okudu, hâkimlik görevine başladı. Anne sevincinden yere göğe sığmıyordu.Sıra oğluna layık kız bulmaya geldi, bunuda bulunca artık gözleri arkasında kalmayacaktı.Tam istediği gibi bir kız buldu.Dışını görüyor, içinden haberi yoktu.Seviyordu gelinini öz evladı gibi.Bir an önce düğün olsun istiyordu.Sanki kendi evlenecekti.Bir an önce taşınmak istiyordu yeni evlerine; artık bir köşeye oturup torunlarını sevecek, geçmiş onun için tatlı bir hatıra olacaktı.Nikah gününe 1 ay kalmıştı, damat gelini alarak yeni evleriene yerleşecek, eşyaların yerlerini ayarlayıp ölçülerini alacaklardı.Bütün eşyaların yerleri ayarlanmış,tek tek güzel bir görüntü kazandırılmıştı.Bu sırada gelin kız nişanlısına dönerek "Cihan! Böyle güzel oldu ama şu Çöp Tenekesini nereye koyacağız?" Şaşırdı genç adam , hayret dolu sesle" Koskoca evde bir çöp tenekesini koyacak yer bulamıyormusun?" Tezgahın altına koy! "Yok yok hiç olurmu" " balkona koyarsın? "Orayada hiç uymaz" Yahu çöp tenekesini koyacak yer bulamıyor musun?" "Onu demiyorum canım ANNENİ diyorum ANNENİ!"
Genç kızın ağzından çıkan cümleler genç adamın kalbine işlemiş, beynini döndürmüştü.Varlığında baş tacı olan annesi, Kendisi için el kapılarında çalışan annesi demek bir çöp tenekesi yerine koyuuyordu.Demek Annesi çöp tenekesiydi. O çilekar o fedakar kadını, canı gibi sevdiği annesini koyacak yer bulamıyordu hayat arkadaşı olan kızda,anasına çöp tenekesi diyordu! Tek kelime konuşmadı, eve dönüncede bir şeyden bahsetmedi; zavallı anne gelinin kendisi hakkında düşündüklerinden habersiz nasıl olduğunu soruyordu durmadan,onu övüyordu. Acı acı güldü bu durum karşısında genç adam.Nihayet nikah günü gelmişti.Bütün hazırlıklar bitmiş, arabalar dairenin yolunu mekan tutmuşlardı.Salon ağzına kadar doluydu.Dışarıya taşan davetli kulesinde heyacan kol geziyordu,yeni evlilikleri görebilmek için.Ve memur geline sordu: "Kızın ! Ahmet oğlu Cihan'ı zevceliğe kabul ediyor msun?" "Evet" "Peki oğlum sen Zeynep kızı Zeliha'yı zevceliğe kabul ediyor musun?" "Hayııırr.Etmiyorum" Salonu ayağa kaldırdı bu ses.Gözlerinde hayret ifadesiyle herkes şok geçirmiş gibi erkeğe, Cihan'a bakıyorlardı. Memur şaşırmıştı: "Peki şimdiye kadar neredeydin" "Efendim! Babam beni küçük yaşlarda bırakıp vefat etti.Annem dışarılarda çalışarak gençliğini bana harcadı ,çalıştı ve çabaladı.Giymedi giydirdi, yemedi yedirdi.Beni büyüttü okutup adam etti.Annem benim yanımda oturacak, rahat edeceği zaman bu gördüğünüz gelin hanım annemi bir çöp tenekesi yerine koyarak evde onu koyacak yer bulamıyor.Annemi bir çöp tenekesi olarak görüyor ve istemiyor.Benim annemi istemeyen, ona o şekilde muamele yapan kadını bende istemiyorum.Varsa annesine çöp tenekesi dedirtecek, buyursun gelini alsın!" Yerinden kalkarak annesini aldı, hayret ve gözyaşları içerisinde salondan ayrıldı.Bu olaydan sonra gelin kız evine döndü ve aradan 20 yıl geçmesine rağmen evlenememiş.
 

gulum.se

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
3,801
Tepki puanı
16
Puanları
38
Yaş
40
Cömert ile cimrinin unutulmayan akıbetleri..

comertel.jpg


Cömert, Allah'ın ihsan ettiği imkânlardan ikramda bulunan, iyiliksever insandır.
Cimri ise Allah'ın ihsan ettiği imkândan ikramda bulunmayıp hep kendi nefsini düşünen bencil insandır.

İkisi arasında sadece kullar arasında değil, Allah indinde de Resulullah yanında da büyük farklar vardır.

Rabb'imiz ayetinde, Resulü de hadislerinde cömertleri övüp cimrileri zemmetmektedir.

Nitekim hadisin şu tarifi düşündürücüdür:

-Cömertlik, kökü Cennet'te olan bir ağaçtır ki, onun dalına tutunanlar nihayetinde kökün bulunduğu Cennet'e ulaşırlar.

-Cimrilik de kökü Cehennem'de olan bir ağaçtır ki, onun dalına tutunanlar da nihayetinde kökün bulunduğu Cehennem'e ulaşırlar.

Maneviyat büyükleri derler ki:

-Kul, cömertlik örneğini Allah'tan almalıdır. Allah kendisine bolluk ihsan ettikçe o da ihtiyaçlılara bolca ihsanda bulunmalı, cömert davranmalıdır.

Hz. Musa'nın ümmetinden olan Karun çok zengindi. Ama çok da cimriydi. Cimriliğinin gerekçesini şöyle izah ediyordu kendisi:

-Ben bu serveti kendi kabiliyetim ve gayretimle kazandım, kimseye çömerlikte bulunmak zorunda değilim.

Onun bu iddiasını Rabb'imiz Kur'an'ında bütün insanlara cimrilik örneği olarak anlattı.

-Sakın siz de, servetiyle yerin dibine batan Karun gibi cimri olmayın, demiş oldu.

Bundan dolayı, "Kim cimrilik ederse Karun'a benzemiş olur, kim de cömertlik ederse Peygamberimiz'e tabi olmuş sayılır." denilmiştir.

Cömertlerin piri sayılan İmam-ı Azam Hazretleri'ne çuval dolusu ayakkabı hediye etmişti bir cömert adam. Ertesi gün onu çarşıda oğlu Hammad'a ayakkabı alırken görenler:

-Ya İmam dediler, daha dün size çuval dolusu ayakkabı hediye etmişlerdi.

Şöyle cevap verdi:

-Hepsini de dağıttım, bir tane dahi kalmadı. Âdetini de şöyle açıkladı:

-Resulullah Efendimiz birine hediye verirken yanında bulunanları da ortak gibi görür, onlara da verirdi. Ben de o yüzden hediye verdiklerimin yanındakileri mahrum bırakmayıp onlara da verdim. Oğlum Hammad'a kalmadı.

İmam-ı Azam Hazretleri bu prensibinin bir başka delilini de şöyle açıklar:

-Biri bana ikramda bulunursa ben ona daha üstünüyle karşılık vermek isterim. Bunun gerekçesini de selam ayetinde bulmaktayım. "Size selam verenlere siz o selamı daha güzeliyle iade edin." buyurulmaktadır. Ben de bana verilen hediyelere, daha fazlasıyla karşılık vermeyi kendime âdet edindim.

Kadının biri Aişe validemize hediye göndermişti. Validemiz bu hediyeyi kabul etmeyip iade etti. Durumu duyan Efendimiz sordu:

-Aişe neden hediyeyi kabul etmeyip geri gönderdin.?

-Gönderen benden daha muhtaçtı da ondan, dedi Aişe validemiz. Bunun üzerine Efendimiz'in cevabı şöyle oldu:

-Sen hediyeyi kabul et, sonra daha fazlasıyla karşılık vererek yardımda bulun, saygını göster.

Rabb'imiz cömerttir, cömert insanda zatına mahsus cömertlik sıfatını görünce onu sever, ona cömertliğine layık ihsanda bulunur, malının bereketini çoğaltır, kazanma meşakkatini azaltır.

Cimriyi ise Rabb'imiz sevmez, çünkü cimride zatına ait ahlaktan eser göremez. Cimrinin malının bereketini azaltır, kazanma meşakkatini de çoğaltır. Bundan dolayı tüm maneviyat büyüklerinin insanlara talim ve tavsiyeleri hep aynı yolda olmuştur:

-Ey Allah'ın kulları! Cömert olun cömert, ki Allah sizi sevsin de siz de Allah'ı sevmiş olun. Kazancınızın meşakkati azalsın, bereketi artsın. Cennet'te cömertlerle karşılaşın, sahabeyle İmam-ı Azam'la buluşun. Cimrilerin piri sayılan Karun sizi yanına çağırma yakınlığı duymasın..


Alıntı: AHMED ŞAHİN

Selamün aleyküm degerli abimiz çok güzel bir kıssa yı bizlerle paylaşmışsınız....
allah celle celalühü razı olsun sizden inşallah...
inşallah okuyup idrak edenlerden olmak duasıyla..amin. inşallah...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Ve Aleykumselam...

Ve Aleykumselam...

Selamün aleyküm degerli abimiz çok güzel bir kıssa yı bizlerle paylaşmışsınız....
allah celle celalühü razı olsun sizden inşallah...
inşallah okuyup idrak edenlerden olmak duasıyla..amin. inşallah...

Allah Celle Celalühu cümlemizden razı olsun kardeşim...
Eklediğiniz hikaye de çok ibretlik...
Tüm evlenecek kardeşlerimize nasihat olması dileğiyle inşallah...
Selam ve DUA ile...
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamûaleykum...

Esselamûaleykum...

23825_381252074100_587329100_3583594_6384364_n.jpg


ÜÇ İHTİYAR MİSAFİR

Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür.
'Ben sizi hiç tanımıyorum, der...Ama aç ve susuz olmalısınız... Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim...'
'Evin erkeği içerde mi?' Diye sorar adamlar.
'Hayır, der kadın. Şu an evin dışında.'
'O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil...' diye cevap verirler.
....
Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır.
'Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler...'
Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder.
Ama bu defa da;
'Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz' der yaşlı adamlar.
.....
Kadın öğrenmek ister;
'Niye giremezsiniz?..'
İhtiyarlardan biri açıklar:
'Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek.
Diğeri BAŞARI...
Ben ise SEVGİ...'
Sonra ekler;
'Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz?..'
.....
Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelenerek;
'Ne güzel, der. Madem öyle, Zengin’i içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun...'
Karısı itiraz eder;
'Canım, niçin Başarı’yı çağırmıyoruz?'
Bu sırada, evin diğer köşesinde bulunan gelinleri konuştuklarını duyar. Koşarak gelir ve kendi fikrini söyler;
'Sevgi’yi çağırsak daha iyi olmaz mı? Evimiz sevgiyle dolar!..'
'Gelinimizin teklifini dikkate alalım, der adam karısına...
Dışarı çık ve bizim misafirimiz olması için Sevgi’yi davet et.'.....
Kadın dışarı çıkar ve yaşlı adamlara sorar;
'Hanginiz Sevgi idi?Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol...'
Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar.
Fakat diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler..
Kadın şaşırmış bir halde Zengin ve Başarı’ya sorar;
'Ben sadece Sevgi’yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?'
Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler:
'Eğer Zengin’i ya da Başarı’yı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı.
Ama sen Sevgi’yi davet ettin...O nereye giderse biz de ardından oraya gideriz.
Çünkü nerede Sevgi varsa, orada Başarı ve Zenginlik de vardır!..'
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamûaleykum...

Esselamûaleykum...

19577_236537896246_219923151246_3349912_3266040_n.jpg


Sen Mevlâ'yı seven de Mevlâ seni sevmez mi?
Rızasına iven de Hak rızasın vermez mi?

Sen Hakk'ın kapısında canlar feda eylesen,
Emrince hizmet etsen Allah ecrin vermez mi?"
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamûaleykum...Hayırlı Cumalar...

Esselamûaleykum...Hayırlı Cumalar...

36757_400876167637_89361212637_4533808_1361518_n.jpg


" Namus, güzelliğin sadakasıdır."

Hz.Ali (r.a.)
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,073
Tepki puanı
8,128
Puanları
163
Yaş
53
Konum
Alanya
Esselamûaleykum...

Esselamûaleykum...

36089_402681936246_219923151246_4568511_1017603_n.jpg


Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezinirken yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa :
- Buraların yabancısıyım...
Parkın hemen yanıbaşındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler...?

Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra :
- Ben de buraya ilk defa geliyorum demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde.

Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş.

Çocuk:
- Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş.
Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.

- İyi ama, demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği nerden
biliyorsun?

- Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk.
Üstelik, manolyalar da katılıyor onlara.
Hem biraz derin nefes alırsanız,fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız.

Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, teşekkür etmek için döndüğünde farketmiş çocuğun kör olduğunu.

Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini farkettiğini...

Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken:
- Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş, görmeyi o kadar çok özledim ki.
Sizinkiler sağlam öyle değil mi?

Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:
- Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, senin benden iyi gördüğündür.
 
Y

YAGMURBEY

" Namus, güzelliğin sadakasıdır."

Hz.Ali (r.a.)



ALLAH razı olsun KARDEŞ..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt