Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Filistinim...filistinim...filistinim (3 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Ecelim sararken güvercin kanat
Alnıma yazılır ölümsüz ayet
Kalbimde başlarken bir yeni hayat
Rüzgarlar fısıldar şehid şehadet
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
öğrendiler onlar için olmadığını

insan hakları beyannamesinin

öğrendiler birleşmiş milletler

domuzlar diktatoryasını

ve tanıdılar parçalanmış göğüslerinde

annelerinin

çağdaş uygarlığın sırtlan yüzünü



filipin ordusu

amerikan uydusu

ya moskof ayısı

ya çin

işi var fahişe yüzlü devlerin.

S.MİRZABEYOĞLU.
 

Çeşm-i Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2009
Mesajlar
13,384
Tepki puanı
6
Puanları
0
Ayağa kalk, Ey Kudüs
Ayağa kalk, Ey Medine
Ayağa kalk, Ey Mekke

Kimsesiz(miş) Gazze ye


selamün aleyküm
allah razı olsun
emeğinize sağlık
selametle
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
272hd9.jpg
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Filistinlilerin direniş cephesi; adı İstanbul

23 Ocak 2010
Gazzede Hamasın askeri kanadı İzzettin Kassam Tugaylarına bağlı Filistinli direnişçilerin, askeri mevzilerine İstanbul Cephesi ismini verdikleri ortaya çıktı.
Gazze’de Filistinli direnişçilerin mevzilerine giren Adem Özköse ilginç gözlemlerde bulundu.

Gece saat 12 civarları. Hamas’ın askeri kanadı İzzettin Kassam Tugayları’na bağlı direnişçilerden Ebu Suheyb’in kullandığı bir araba ile Gazze sokaklarında ilerliyoruz. Gazze’nin sokak duvarları farklı direniş örgütlerinin slogan ve amblemleriyle dolu. Ara sokaklara doğru ilerledikçe sprey boyalarla duvarlara yazılan sloganların daha da yoğunlaştığını gözlemliyorum. Daha çok Filistinli fakir gençlerin yaşadıkları ara sokaklar direniş gruplarının da kaleleri konumunda. Gazze’nin bu ara sokaklarında büyüyen gençlerden biri olan Ebu Suheyb hem arabayı kullanıyor, hem de İzzettin Kassam Tugayları’nın son bir yıldır askeri teknoloji alanında gerçekleştirdiği çalışmaları anlatıyor. Ellerindeki Kassam Füzelerinin menzil olarak bir hayli geliştiğini ifade eden Ebu Suheyb şunları söylüyor: “ İsrail Ordusu’nun Gazze’ye tekrar saldıracağına eminiz. Bundan dolayı askeri yönümüzü geliştirmek için büyük çaba harcıyoruz. Kassam Füzeleri artık Telaviv’i tehdit edecek menzile ulaştı. Bir daha ki savaş daha çetin geçecek ve İsrail Ordusu’na Furkan Savaşı’nda yaşattığımız yenilgiden çok daha şiddetli bir yenilgi yaşatacağız.”

Bu direnişçiler çok kültürlü

Gazze’nin ara sokaklarında ilerledikçe yer yer yüzleri maskeli Filistinli direnişçilerle karşılaşıyoruz. 45 dakikayı bulan yolculuğumuzun ardından arabadan iniyoruz. Ebu Suheyb bundan sonra araba kullanmayacağımızı, yürüyerek ilerleyeceğimizi haber veriyor. Arabadan iner inmez bizi İzzettin Kassam Tugayları’na bağlı 6-7 kişilik silahlı bir grup karşılıyor. Bu direnişçi grupla birlikte İzzettin Kassam Tugayları’nın askeri mevzilerinde nöbet tutan diğer direnişçileri ziyaret etmeye başlıyoruz. Yaşları 19 ile 35 arasında değişen direnişçilerin arasında her meslek grubundan insan var. Direnişçilerin kimileri ise Gazze İslam Üniversitesi’nin farklı bölümlerinde eğitim görüyor. Filistinli direnişçilerin eğitim düzeylerinin daha önce bulunduğum savaş bölgelerinden Afganistan, Irak, Patani, Keşmir ve Lübnan’daki direnişçilere göre daha üst düzeyde olduğunu fark ediyorum. Dünyadaki gelişmeleri son derece yakından takip ediyorlar ve geniş bir ufka sahipler. Direnişçilerin bazıları Türkiye’deki İslami hareket üzerine bana sorular sorarak, Necmeddin Erbakan Hoca ile Başbakan Erdoğan arasında yaşanan ayrılığı anlamaya çalışıyor.

Bir elde tespih, bir elde silah

Yavaş yavaş İsrail sınırına doğru yaklaşmaya başlıyoruz. Hatta İsrail sınırında hareket halinde olan askeri araçların ışıklarını bile fark edebiliyoruz. İsrail sınırına daha yakın bölgelerdeki mevzilerde nöbet tutan direnişçiler daha çok tecrübeli savaşçılardan oluşuyor ve İzzettin Kassam Tugayları’nın bünyesinde bulunan “özel kuvvetlere” mensuplar. İkişer kişilik gruplar halinde askeri mevzilerde nöbet tutan direnişçilerin ellerindeki tespihler dikkatimi çekiyor. Direnişçiler bir yandan İsrail askerleriyle her an çatışmaya hazır bir şekilde beklerken, diğer yandan da maneviyatlarını kuvvetlendirmeyi ihmal etmiyorlar. Ebu Suheyb’e İzzettin Kassam Tugaylarına bağlı bir direnişçinin manevi olarak kendini geliştirmek için ne tür bir program uyguladığını soruyorum. En az askeri eğitim kadar, manevi eğitime de önem verdiklerini ifade eden Ebu Suheyb şunları söylüyor: “Her mücahid genel olarak vakit namazlarını, özellikle de sabah ve yatsı namazlarını cemaatle birlikte camide kılmaya dikkat eder. Ayrıca gece namazlarına , Peygamber Efendimiz tarafından tavsiye edilen zikirlere özen gösteririz. Pazartesi ve Perşembe günleri nafile oruç tutarız. Her gün Kur-an’dan bazı yerleri düzenli olarak okuruz ve kendimizi her an şehit olmaya, Rabbimiz ile buluşmaya hazırlarız.”

230120101534446257722_3.jpg


İstanbul Cephesi’ne hoş geldiniz

Gazzeli direnişçilerin kontrol altında tuttukları en uç bölgeleri ziyaret ettiğimiz sırada İzzettin Kassam Tugaylarının komutanlarından Ebu Hamza ile karşılaşıyoruz. Komutan Ebu Hamza son derece coşkulu ve sevinçli bir edayla bizi karşılayıp şu ifadeleri kullanıyor: “Gazze düşerse İsrailli Askerler diğer İslam topraklarına da saldıracaklar. İzzettin Kassam Tugayları olarak sadece Gazze’yi değil; Medine’yi, İstanbul’u, Şam’ı ve Tahran’ı da savunuyoruz. Bundan dolayı cephelerimize İstanbul Cephesi, Medine Cephesi, Şam Cephesi isimleri verdik. İşte burası İstanbul Cephesi ve İstanbul Cephesi’ne hoş geldiniz.” Ebu Hamza’nın bu ifadeleri beni önce şaşırttı. Çünkü daha önce Gazze’de “İstanbul Cephesi” isimli askeri bir mevziinin bulunduğunu duymamıştım. Şaşkınlığımı fark eden Ebu Suheyb Filistinli direnişçilerin sadece Gazze’yi değil; İslam Dünyası’nın hepsini savunduğunu belirtiyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Biz Gazze’yi savunurken Ümmet-i Muhammed’in hepsini savunduğumuzu; sadece Filistin için değil; Medine, İstanbul, Şam için cihad ettiğimizi düşünüyoruz. Bu bölgeye de kısa bir süre önce “İstanbul Cephesi” ismini verdik. Türkiyeli kardeşlerimiz bilsinler ki Gazze’de İstanbul için nöbet tutan, İstanbul için cihad eden mücahidler var.”

Komutan Ebu Hamza

Bundan sonra İzzettin Kassam Tugayları’na bağlı direnişçilerin mevziilerine yaptığımız ziyarete Komutan Ebu Hamza da eşlik etmeye başlıyor. 53-54 yaşlarında olan Ebu Hamza yaşına göre son derece atletik bir görüntüye sahip. 1975 yılında Müslüman Kardeşler Hareketi’ne giren Ebu Hamza Hamas’ın kurucuları arasında da yer almış. Ebu Hamza ilk kurulduğu günden beri de İzzettin Kassam Tugayları’nın bünyesinde İsrail Ordusu’na karşı savaşıyormuş. Son Gazze savaşında İsrail savaş uçakları tarafından evi bombalanan Ebu Hamza’ya direnişçiler büyük bir saygı duyuyorlar.

Ebu Suheyb, Ebu Hamza’nın çok tecrübeli bir savaşçı olduğunu ifade ederek İsrail tarafından düzenlenen bir çok saldırı ve suikastten tecrübesi ve Allah’ın yardımı ile kurtulduğunu söylüyor. Komutan Ebu Hamza ile askeri mevzileri gezerken bir grup Filistinli gencin direnişçilere torbalar içinde bir şeyler dağıttıklarını gördüm. Gençlerin yanına yaklaştığımda direnişçilere hurma, tatlı, çikolata ve sudan oluşan bir menüyü takdim ettiklerini fark ettim. Ebu Hamza ile sabah namazına kadar askeri mevzileri gezmeye devam ettik. Türkiye Halkını ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ı çok seven Komutan Ebu Hamza, İsrail’e karşı verdikleri savaşta en büyük destekçilerinin Türkiye Halkı ve hükümeti olduğunu belirtiyor.

İstanbul Gazze’nin neyi olur?

O akşam Ebu Hamza’dan ve Ebu Suheyb’den “İstanbul Cephesi” hakkında duyduklarım Gazze’ye ve Gazzelilere olan sevgimi daha bir arttırdı. Aklıma Filistin’e Özgürlük Konvoyu’ndaki Türkiyeli arkadaşların yol boyunca düzenlenen her gösteride, her programda tekrarladıkları “İstanbul’dan Gazze’ye direnişe bin selam” sloganı geldi. Gazze’yi ilk defa bir yıl önce ziyaret edip, Gazzelileri tanıdıktan sonra hep Gazze ile İstanbul arasında güçlü bir bağın olduğunu hissetmiştim. Gazze’de karşılaştığım “İstanbul Cephesi” bu hissimi daha da güçlendirdi. Keşke biz de İstanbul’daki bazı sokaklara, kültür merkezlerine, okullara, kütüphanelere Gazze ismini versek. İslam Medeniyeti’nin şehirleri insanlar gibi canlıdırlar ve tıpkı insanlar gibi sevinip, insanlar gibi hüzünlenirler. Bundan dolayı Gazze hep İstanbul’u, İstanbul’dan gelecek olan kurtuluş erlerini özler. İstanbul da bir zamanlar bir ana gibi sahip çıktığı Gazze için hüzünlenir. Gazze’ye her bomba düşüşünde İstanbul da o bombaları kalbinde hisseder. Gazze’ye İsrail tarafından atılan her bomba aslında İstanbul’a da atılmıştır. Çünkü İstanbul İslam şehirlerinin anasıdır ve İslam şehirleri bombalandıkça İstanbul’un hüznü bitmeyecektir. Ve Gazze huzura ermedikçe İstanbul kendini hep eksik hissedecektir.

Kaynak: Gerçek Hayat
 

gokceayan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 May 2009
Mesajlar
336
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Allah yardımcıları olsun.Allaha emanet olun.
 

Cileli54

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ocak 2010
Mesajlar
329
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
70
Yüce Rabb'im razi olsun,gönlümüz,dualarimiz onlar ve onlar gibi olanlar icin.
 

acem_kizi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ağu 2007
Mesajlar
891
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
Azerbaycan
yakında Kurtlar vadisi Filistin geliyor.İsraile dersine vereceğiz inşallah.yaptıklarına yanlarına kalmayacak
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Avatar'ın Filistinli 'Navi'leri

13 Şubat 2010
Avatar'ın Filistin-İsrail sorununa benzetilmesi gerçeğe dönüştü. İşte Filistinli 'Navi'ler:
Batı Şeria’nın Ramallah kentinde yaşayan Filistinliler ile bazı yabancılar, dün en kreatif protesto gösterilerinden birini gerçekleştirdi.

Dünyanın en çok hasılat yapan filmi Avatar, Filistin-İsrail sorununa benzetiliyordu. Filmde, Pandora gezegenini madenleri nedeniyle istila eden işgalci dünyalılara “İsraililer”, evlerini korumaya çalışan Navi halka ise ‘Filistinliler’ yakıştırmaları yapılıyordu. Bu yakıştırmalar, dün Batı Şeria’da “gerçek oldu”.

Ramallah’ta İsrail yerleşkelerini protesto eden göstericiler, Navi’ler gibi masmavi boyandı. Göstericiler, biber gazına karşı kafalarına naylon torba da geçirdi.

130220101003112997723_3.jpg


130220101003232998553_3.jpg


130220101003332999038_3.jpg


130220101003442996027_3.jpg
 

Çeşm-i Bülbül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2009
Mesajlar
13,384
Tepki puanı
6
Puanları
0
Ne Gücüm Var Nede Gür Çıkar Sesim;
Anla ki Ben FİLİSTİN' de Herkesim.

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DOMUZLAR DİKTATÖRYASI...
DAİMİ 5 ÜYE YÖNETİCİ AYRICALIĞI...
YÖNETİM BİÇİMİNDENDE BELLİ,
DOMUZLAR DİKTATÖRLÜGÜ
DOMUZLAR DİKTATÖRYASI...


BM'den Türkiye'ye Mavi Marmara darbesi


mavi-marmara-raporu-sunuldu_2011_520833-1.jpg


Türkiye'nin üç isteği; resmi özür, tazminat ve Gazze'ye ablukanın kalkması. BM raporu; özre gerek yok, Gazze'ye abluka meşru, sadece tazminat ödensin.Türkiye'nin ise ne yapacağı merak konusu oldu...


İsrail-Türkiye ilişkilerindeki en kritik gün bugün.

Mavi Marmara olayıyla gerilen ilişkiler, bugün resmen “dondurulabilir”.

Bunun nedeni ise Ankara’nın uzun süredir beklediği Mavi Marmara konusundaki Birleşmiş Milletler raporu.

Rapor, bugün resmen açıklanacak. Ama tam metni sızdı bile.


Ve Türkiye açısından durum tespiti:

BM, TÜRKİYE’NİN İSTEKLERİNİN ÜÇTE İKİSİNİ GEÇERSİZ KILDI

Doğrusu hiç parlak değil. Çünkü Mavi Marmara olayından sonra Türkiye’nin İsrail’den resmen “yapmasını istediği” üç unsurdan ikisini, BM “gereksiz” bulmuş durumda.



Şöyle ki;

Türkiye’nin İsrail’den Mavi Marmara sonrasında ilişkilerin düzelmesi için üç adım atmasını istemişti;

1- Mavi Marmara ölümleri için Türkiye’den resmen özür dilensin

2- İsrail, Gazze’ye yönelik uyguladığı haksız ve tek taraflı ambargoyu derhal kaldırsın

3- Mavi Marmara kurbanlarına tazminat ödensin



Oysa BM raporundan, Ankara’nın bu üç beklentisi konusunda çıkan sonuç şu;



1- İsrail’in Mavi Marmara kurbanlarının ailelerine yönelik “uygun bir dille üzüntüsünü ifade etmesi gerekir”. Bu ifade, Türkiye’nin “resmi özür” isteğinin çok gerisinde kalıyor. Zaten BM raporu daha açıklanmadan Türkiye ile İsrail arasında yapılan görüşmelerde, İsrail tarafı, “üzüntülerini” bildirmeyi önermişti. Ancak bu öneri Türkiye tarafından reddedilmişti. Şimdi BM de, Türkiye’nin reddettiği bu yöntemin “uygun yöntem olacağını” vurguladı.

2- BM, Türkiye’nin “kaldırılsın” dediği İsrail’in Gazze’ye yönelik uyguladığı ambargoyu da “haklı” buldu. Raporda, . “Gazze’ye silah girmesinin engellenmesi için deniz ablukası yasal bir güvenlik önlemidir” denildi.

3- BM’nin Türkiye’nin taleplerinden “haklı” gördüğü tek adım, İsrail’in kurbanlara tazminat ödemesi isteği.

BM, TÜRK HÜKÜMETİNİ DE SUÇLU BULDU



Raporun ilginç kısımlarından biri de, BM’nin Mavi Marmara’nın açılması konusunda Türk hükümetini adeta “suçlu” ilan etmesi. Çünkü raporda, Türk hükümetinin İsrail ambargosunu delmek için Gazze’ye giden Mavi Marmara’yı durdurmak için bazı gayretlerde bulunduğu, “daha fazla çaba gösterilmesinin de mümkün olduğu” vurgulandı. Yani BM, “Türk hükümeti elinden geleni yapıp, Mavi Marmara’yı durdurmadı” mesajı verdi.



RAPORDA İSRAİL’İ RAHATSIZ EDEN UNSURLAR



BM raporunda İsrail’i rahatsız eden unsur ise, Mavi Marmara’ya müdahale eden İsrail askerlerinin “aşırı ve mantık dışı” güç kullandığının ifade edilmesi. Raporda, Mavi Marmara’ya müdahale eden İsrail askerlerinin, “organize ve şiddet içeren bir direnişle karşılaştıkları”, bununla mücadele ederken “güç kullanmalarının gerekli olduğu” ifade ediliyor. Bununla birlikte, İsrail askerlerinin müdahalede “aşırı ve mantık dışı” oranda güç kullandıkları vurgulanarak, “adli tıp raporları, kurbanların birkaç kez, arkadan ve yakından vurulduklarını gösteriyor” denildi.



TÜRKİYE ŞİMDİ NE YAPACAK?



Peki, gelinen bu noktada Türkiye ne yapabilir?

1- Ankara, İsrail’e büyükelçi göndermeyerek “fiilen” düşürdüğü diplomatik ilişkileri “resmen” de düşürebilir. Hatta İsrail’le diplomatik ilişkilerin “dondurulması” bile söz konusu olabilir.

2- Tüm uluslararası arenada İsrail aleyhine yaptığı haksızlıklar konusunda bir kampanya başlatılır. Bu çerçevede, Türkiye etkinliğini kullanarak, İsrail’i kendisinin doğrudan taraf olmadığı konularda da sıkıştırma yoluna gidebilir. Mesela, İsrail’in en çok önem verdiği konulardan biri, Hüsnü Mübarek sonrası Mısır yönetiminin İsrail ile Mısır arasında barış anlaşmasını resmen kabullenmesi. Türkiye, bunun “olmaması için” Mısır’daki yeni yönetim üzerindeki etkinliğini kullanmayı deneyebilir.

3- Türkiye, taraf olduğu uluslar arası yargı kuruluşlarında “devlet olarak”, taraf olmadıklarında ise Mavi Marmara kurbanlarının ailelerinin açacağı davalarla, İsrail’e karşı bir uluslar arası hukuk savaşı başlatabilir. Bu çerçevede, başta Mavi Marmara olayı meydana geldiğinde görevde olan İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı olmak üzere, İsrailli yetkililer aleyhinde kişisel “ceza davaları” açılabilir. Ayrıca kurbanların ailelerinin de yine uluslar arası mahkemeler aracılığıyla tazminat ve özür talebinde bulunmaları sağlanabilir.

4- Türkiye ile İsrail arasında halen var olan, askeri ihaleler de dahil, tüm ihaleler dondurulabilir. (Türkiye ile İsrail arasındaki yıllık ticaret hacmi yaklaşık 2.6 milyar dolar civarında. Bunun yaklaşık 1.8 milyar dolarını askeri ihaleler kapsıyor)

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt