Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

EHLİ SÜNNET ve SAPIK KOLLAR... (2 Kullanıcı)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

uzunderebari

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
4 May 2009
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
yarabbi ,sen bu kişiyi kardeşleri yada akrabalarıyla imtihan et ki,
ozaman anlasın sii ve sünni kardeşleri birbirine düşürmenin ne olduğunu AMİN......

amin amin amin ...
boyle yapmakla sadece ve sadece ABDye yardim ediyor ( herhalde karsiliksizda degil , esefle kiniyoruz :( ) Allah islah etsin

zaten ABDli papazlarin muttefiki ve kuklasi olan amerikanci nursiyi ovup bitiremiyor bu kadar ikiyuzluluk mu olur ? ayni Allaha ve Peygambere iman eden kardeslerimizi yoksayip ABDli papazlara hayranlik da neyin nesi ??

herhalde kendinden baska herkesi enayi saniyor
 

EHL-İ BEYT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Mar 2009
Mesajlar
731
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
yazdığın yazılarsa hiç öyle demiyor ,resmen fitne kokuyor ,böyle bir zamanda müslümanların vahdete ihtiyaca varken senin gibi münafıklar yüzünden ortalık karışıyor

eğer müslümansan tövbe et bu sapık iğrenc huyundan vazgec !!
yok eğer münafıksan zaten yazmaya devam edeceksin ,nasılsa aklı selim müslümanlar tarafından kaale alınmayacaksın ,anca kendin gibi münafık ve fasıklar sana itibar eder..

yarabbi ,sen bu kişiyi kardeşleri yada akrabalarıyla imtihan et ki,
ozaman anlasın sii ve sünni kardeşleri birbirine düşürmenin ne olduğunu AMİN......

amin amin amin ...
boyle yapmakla sadece ve sadece ABDye yardim ediyor ( herhalde karsiliksizda degil , esefle kiniyoruz :( ) Allah islah etsin

zaten ABDli papazlarin muttefiki ve kuklasi olan amerikanci nursiyi ovup bitiremiyor bu kadar ikiyuzluluk mu olur ? ayni Allaha ve Peygambere iman eden kardeslerimizi yoksayip ABDli papazlara hayranlik da neyin nesi ??

herhalde kendinden baska herkesi enayi saniyor

Selamünaleyküm,
Rabbim sizlerden ve sizin gibi sağduyulu kardeşlerimden razı olsun.

Ne yazıkki site içerisinde Müslüman kardeşler arasında fitne tohumları eken üyecikler var.
Ben bunların hepsini Yüce Rabb'ime havale ediyorum.

Bu tür üyelerle de site yöneticisi kardeşlerimin ilgilenmesi gerekiyor.

Tüm sağduylu kardeşlerim adına sizlere bir kez daha teşekkür ediyorum.

Selamların en güzeli üzerinize olsun.
 

uzunderebari

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
4 May 2009
Mesajlar
24
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Selamünaleyküm,
Rabbim sizlerden ve sizin gibi sağduyulu kardeşlerimden razı olsun.

Ne yazıkki site içerisinde Müslüman kardeşler arasında fitne tohumları eken üyecikler var.
Ben bunların hepsini Yüce Rabb'ime havale ediyorum.

Bu tür üyelerle de site yöneticisi kardeşlerimin ilgilenmesi gerekiyor.

Tüm sağduylu kardeşlerim adına sizlere bir kez daha teşekkür ediyorum.

Selamların en güzeli üzerinize olsun.

aleykum selam Allah cumlemizden razi olsun
asil ben tesekkur ederim size
bu figuranlar ne kadar ummeti Muhammediyeyi parcalamaya calissalar calissin basarili olamazlar

-“Müminler müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah ile bir dostluğu kalmaz.” (Âl-i imrân: 28)

“Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah’a âittir.” (Nisâ: 139)
“Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin.” (Mümtehine: 1)


“Ey inananlar! Müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmeyin. Allah’ın aleyhinize apaçık ferman vermesini mi istersiniz?” (Nisâ: 144)

hangi kafirleri mi dost ediniyorlar ? iste bunlari : nursi ruhbanlarla misyonerlerle ittifaka cagirdi ya !!!! Allahin kesin emrine ragmen !!!

“Ey iman edenler! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır. Şüphesiz ki Allah zâlimler gürûhunu hidayete erdirmez.” (Mâide: 51)

demek ki bu yuzden Musluman kardeslerimizi begenmeyip onlara saldiriyorlar !!
ama biz kardeslerimizi kimseye terketmeyecegiz bilsinler ! bosuna ugrasiyorlar azabini arttirmaktan baska bir sey kazanmiyorlar haberleri olsun gec olmadan tevbeye gelsinler

Hz Muhammedin (sav ) ummeti arasina nifak sokmak isteyen papaz dostlarina ise Allahin emirlerini tekrar hatirlatmak istedik belki utanip tevbe ederlerse bu 3aylar hurmetine Allah islah eder onlari
( Mumin imanin 6 sartina uyandir ) nursinin dedigi gibi imanla gayrimuslim yoktur
nursi papazlari mumin Muslumanlari imansiz sayiyor ya !!!
Iman Hz Muhammede inanmaktir Ehli Beytini sevmektir. Ehli Beyti sevmek farzdir . Biz birbirimizi Allah icin Hz Muhammed sav icin seversek hic kimse parcalayamaz bizi

Hz Muhammedin sav sozleri soyledir
`Muslumana sovmek fisk onu oldurmek de kufurdur ! `

Allaha emanet olun uc aylariniz mubarek olsun hic uzulmeyin bu piyonlara aldirmayin ..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
amin amin amin ...
Boyle yapmakla sadece ve sadece abdye yardim ediyor ( herhalde karsiliksizda degil , esefle kiniyoruz :( ) allah islah etsin

zaten abdli papazlarin muttefiki ve kuklasi olan amerikanci nursiyi ovup bitiremiyor bu kadar ikiyuzluluk mu olur ? Ayni allaha ve peygambere iman eden kardeslerimizi yoksayip abdli papazlara hayranlik da neyin nesi ??

Herhalde kendinden baska herkesi enayi saniyor
---------------------------------------------------------
said-i nursi hazretlerine iftira atılıyor...
duyrulur...
 

kirlangicc

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Tem 2009
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
---------------------------------------------------------
said-i nursi hazretlerine iftira atılıyor...
duyrulur...

pek ama pek pek saygideger murmuduuk
saidi nursi hzleri bunlari buyurmadimi Emirdağ Lahikası adli saheserinde ?

“Müslümanlık – Hristiyanlık ittifakını bozmaya çalışanlara karşı üç zümre; Nurcular, Hristiyan ruhaniler ve misyonerler uyanık olmalıdır.”
 

OkanDemir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eyl 2008
Mesajlar
177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
pek ama pek pek saygideger murmuduuk
saidi nursi hzleri bunlari buyurmadimi Emirdağ Lahikası adli saheserinde ?

“Müslümanlık – Hristiyanlık ittifakını bozmaya çalışanlara karşı üç zümre; Nurcular, Hristiyan ruhaniler ve misyonerler uyanık olmalıdır.”


böyle tek cümle kopyalamayın bize sayfa numarasını verin bizde okuyalım anlayalım tek cümlelik ifadeler saptırmaya ve yoruma fazlası ile açık başındaki ifade ve sonundaki ifade de önemli bizim için.Sayfa numarasını paylaşırsan seviniriz dostum.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Sitemize dadanmış 2-3 EHLİ SÜNNET DÜŞMANI-SAHABE DÜŞMANI BİRLEŞMİŞLER...
SAĞIRLAR BİRBİRİNİ AĞIRLAR HESABI...
BİRİ HZ EBUBEKİR RA EFENDİMİZE KÜFREDİYOR...
BİRİ EHLİ SÜNNET ALİMİ SAİD-İ NURSİ HAZRETLERİNE...
İSLAMI İÇTEN YIKMA ÇALIŞMASI YAPIYORLAR...
CENNETMEKAN YAVUZ SULTAN HAN İÇ HAİNLERİ TEMİZLEMEKLE NE GÜZEL ETMİŞ...
BRE MUTA ÇOCUKLARI...
SİZE YAVUZ GEREK..
HZ ÖMER RA VE HZ EBUBEKİR RA EFENDİLERİMİZE DİL UZATANIN DİLİ KESİLİR..
BURASI TÜRKİYE...
YÜZDE 90 EHLİ SÜNNET MÜSLÜMANLARININ COĞRAFYASI..
HZ EBUBEKİR RA İÇİN ÖLECEK YÜZBİNLER VAR BU ANADOLUDA...
MİLLETİN SABRINI SINAMAYIN ÇALDIRAN ARTIKLARI..
MÜNAFIK İBNİ SEBENİN DÖLLERİ..
Vesselam..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ABDÜLVEHHAB OĞLU



İbn-i Teymiyye'nin he şeyi zahire bağlamak ve toprak üstü din mahsullerini toprak altı köklerinden koparmak ve böylece mavera idrakine sed çekmek şeklinde çerçeveleyebileceğimiz dünya görüşü, Abdülvehhab Oğlunda (Muhammed Bin Abdülvehhab) içtimai aksiyona döküldü ve nihayet bugünkü Suudi rejimine kadar uzanarak devletleşti.
18. Asrın başında doğup sonuna doğru 90 yaşlarında ölen Abdülvehhab Oğlu (Hicri 1111-1206), dünyaya geldiği Der'iyye isimli köyden çıkıp İslamı fıkir ve ilim (site)si Medine'ye geldi ve tahsiline orada koyuldu.
Garip bir genç... Din ve iman bahsinde İleri -geri laflar eder ve o güne kadar İslam'ın takip ettiği rotaya, bir bakıma ölçülere sımsıkı bir intibak, bir bakıma da onlatemelinden tahrip gözüyle bakar.
Her şeyi dış plana ve kör nefsaniyetine irca ettirici kaba aklına tabi kıldıcı bir fıkir tavrı belirtir. Bu eda karşısında hocalarının intibaı şudur:
- Bu delikanlıdan ileride bir sapık çıkacağı kokusu geliyor!
Böyle oldu; Abdülvehhab Oğlu, adamını İbn-i Teymiyye'de buldu ve onun fıkirleriyle hak mezhep sahibi Ahmed Bin Hanbel'in ölçülerini, arada hiçbir kimyevi alaka gözetmeksizin birbirine katarak Nasreddin Hoca'nın «balla sarımsağı karıştırarak yemeyi ben icat ettim ama ben de beğenmedim!» sözüne eş, yenmez ve yutulmaz bir mezhep yuğurmaya kalkıştı.
İşte tek cümle içinde Vehhabilik!...
Bugünün Vehhabi güdücülerine soracak olursanız «Vehhabi değiliz!» demezler de «Hanbeliyiz!» derler. Yani bal ve sarımsak katışığını bal cephesinden göstermeye bakarlar. Halbuki onların zahirde sıhhat ve asabiyetle tatbik sev dasında oldukları Hanbelilik binası, Vehhabi itikadı arsasında yer bulamaz. Bu bedahet ölçüsü de bir türlü anlatılamaz ve anlaşılamaz.
Abdülvehhab Oğluna ilk karşı çıkan, babası ve kardeşi oldu. Fakat telkinlerini dinletemediler. Aksine, o kendi sapık anlayışını badiye araplarına telkin etmek için 30 küsur yaşlarında Hicaz'ın doğusu yönünde seyahate çıktı ve her tarafta şu sesi yükseltti:
- «Şirki bırakınız ve gerçek tevhid dinine katılınız!»
Bu nidasiyle bütün batıl inanışlara olduğu kadar Sünnet ve Cemaat Ehli itikadına da karşı çıkıyor ve «gerçek tevhid» klişesi altında kendi «gayr-i meşru» izdivaç mahsulü mezhebini kastediyordu.
Cahil ve şaşkın çöl insanlarından örülü bir zemin elde edebildi. Yaşı kırkına doğru ilerlerken de bayrağını kaldırdı ve olduğu gibi meydana çıktı.
Necid taraflarında, Osmanlı İmparatorluğu nüfuz dairesinin dışında başı boş, bir hükümetçik kurmuş olan Muhammed İbn-i Suud'a yöneldi ve iğnesini ağzından geçirip burnundan çıkararak ona sapık görüşlerini yamayabildi.
güncelleme...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Sapık kollann yelpazevari açıldığı, modalaştığı ve bir cümbüş havası içinde tepindiği İkinci ve Üçüncü Hicri Asırlar, «Sünnet ve Cemaat Ehli» caddesinde yolun bütün ölçülerini abideleştiren iki zafer takına şahit oldu.
İslami itikat esaslariyle beraber iş ve amel kanunlannı istikametlendiren dört geçitli bir tak ile , doğrudan doğruya iman ve itikat yönlerini perçinliyen iki geçitli başka bir tak... Biri iş ve amelde, öbürü iman ve itikatta iki tak...
İş ve amelde:
İmam-ı Azam Ebu Hanife: (Hanefi...) İmam-ı Malik: (Maliki...) İmam-ı Şafii Şafii...) İmam-ı Ahmed Bin Hanbel: (Hanbeli...) Mezhepleri...
İman ve itikatta: İmam-ı Matüridi... İmam-ı Eş'ari... Yolla...
İşte, amelde dört, itikatta da iki geçitli taklar!
Bunlar Doğru Yolun hudut bekçisi karakollarını temsil ve «Sünnet ve Cemaat Ehli» zabıtasını teşkil ederler...
güncelleme...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ABDÜLVEHHAB OĞLU



İbn-i Teymiyye'nin he şeyi zahire bağlamak ve toprak üstü din mahsullerini toprak altı köklerinden koparmak ve böylece mavera idrakine sed çekmek şeklinde çerçeveleyebileceğimiz dünya görüşü, Abdülvehhab Oğlunda (Muhammed Bin Abdülvehhab) içtimai aksiyona döküldü ve nihayet bugünkü Suudi rejimine kadar uzanarak devletleşti.
18. Asrın başında doğup sonuna doğru 90 yaşlarında ölen Abdülvehhab Oğlu (Hicri 1111-1206), dünyaya geldiği Der'iyye isimli köyden çıkıp İslamı fıkir ve ilim (site)si Medine'ye geldi ve tahsiline orada koyuldu.
Garip bir genç... Din ve iman bahsinde İleri -geri laflar eder ve o güne kadar İslam'ın takip ettiği rotaya, bir bakıma ölçülere sımsıkı bir intibak, bir bakıma da onlatemelinden tahrip gözüyle bakar.
Her şeyi dış plana ve kör nefsaniyetine irca ettirici kaba aklına tabi kıldıcı bir fıkir tavrı belirtir. Bu eda karşısında hocalarının intibaı şudur:
- Bu delikanlıdan ileride bir sapık çıkacağı kokusu geliyor!
Böyle oldu; Abdülvehhab Oğlu, adamını İbn-i Teymiyye'de buldu ve onun fıkirleriyle hak mezhep sahibi Ahmed Bin Hanbel'in ölçülerini, arada hiçbir kimyevi alaka gözetmeksizin birbirine katarak Nasreddin Hoca'nın «balla sarımsağı karıştırarak yemeyi ben icat ettim ama ben de beğenmedim!» sözüne eş, yenmez ve yutulmaz bir mezhep yuğurmaya kalkıştı.
İşte tek cümle içinde Vehhabilik!...
Bugünün Vehhabi güdücülerine soracak olursanız «Vehhabi değiliz!» demezler de «Hanbeliyiz!» derler. Yani bal ve sarımsak katışığını bal cephesinden göstermeye bakarlar. Halbuki onların zahirde sıhhat ve asabiyetle tatbik sev dasında oldukları Hanbelilik binası, Vehhabi itikadı arsasında yer bulamaz. Bu bedahet ölçüsü de bir türlü anlatılamaz ve anlaşılamaz.
Abdülvehhab Oğluna ilk karşı çıkan, babası ve kardeşi oldu. Fakat telkinlerini dinletemediler. Aksine, o kendi sapık anlayışını badiye araplarına telkin etmek için 30 küsur yaşlarında Hicaz'ın doğusu yönünde seyahate çıktı ve her tarafta şu sesi yükseltti:
- «Şirki bırakınız ve gerçek tevhid dinine katılınız!»
Bu nidasiyle bütün batıl inanışlara olduğu kadar Sünnet ve Cemaat Ehli itikadına da karşı çıkıyor ve «gerçek tevhid» klişesi altında kendi «gayr-i meşru» izdivaç mahsulü mezhebini kastediyordu.
Cahil ve şaşkın çöl insanlarından örülü bir zemin elde edebildi. Yaşı kırkına doğru ilerlerken de bayrağını kaldırdı ve olduğu gibi meydana çıktı.
Necid taraflarında, Osmanlı İmparatorluğu nüfuz dairesinin dışında başı boş, bir hükümetçik kurmuş olan Muhammed İbn-i Suud'a yöneldi ve iğnesini ağzından geçirip burnundan çıkararak ona sapık görüşlerini yamayabildi.
güncelleme...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
DEVLETLEŞME



İbn-i Suud, Abdülvehhab Oğlu'nu baştacı kıldı ve ona kafasındaki din anlayışının idare merkezini teslim etti. Artık İbn-i Abdülvehhab, sapık dünyasının manada olsun, saltanat makamındadır ve mezhebini devletleştirme yolunda...
Hadise, çölü bir göle benzetecek olursak, Necid'de sulara atılan bir kayanın halka halka dalgalanması gibi Hicaz ve civarını ürpertti. 18. Asır boyunca «ha gitti, ha gidecek!» şeklinde bir (korna) hali yaşayan Osmanlı devletine, ancak biraz sonra aklı başına gelmek üzere, mühim ve nazik görünemedi, başlar başlamaz tepelenemedi ve çığlaşmaya yüz tuttu.
Çok geçmeden İbn-i Suud öldü, yerine oğlu Abdülaziz geçti ve henüz taarruza kalkmamış bulunan Vehhabiliği, Suudilik üniforması içinde Arabistan'ın büyük bir kısmına yaydı.
Yine Osmanlı Devletinde bir davranış yok... Abdülaziz, sırtında İbn-i Abdülvahhab'ı itici parmağı Halifeliğini ilan etmeye kadar gitti.
Binalarını yükseltmek için kesmeye mecbur oldukla ağaçlar gibi, Sünnet Ehli ileri gelenlerinden koparılmadık kafa bırakmadılar. Yine karşılannda ciddi bir tepki mevcut değil.
19. Asır başında Kerbela'ya saldırmayı bile göze aldılar ve ancak İran hükümetinin korkutuşuyla durakladılar. Osmanlı İmparatorluğunun nazik havzalarından Taifi kuşattılar, Taif kalesini düşürdüler ve halkını, genç, ihtiyar, kadın, bebek, tam mevcudiyle kılınçtan geçirdiler. Türbe, mezar, kitabe, hatıra dini manada mübarek ne varsa yakıp yıktılar. Canavar ağızlarının salyasını akıtmadıkları mübarek nokta bırakmadılar.
Abdülaziz de çok yaşamadı. Bu defa da yerini, oğlu, başka bir Suud aldı ve babası ve dedesiyle açılan yolu daha azgın bir hırsla takip etti. Mekke'de İslam ulularına ait bütün mezar ve işaretleri silip süpürdü. Oradan Cidde'ye sarktı, fakat umduğuna eremedi. Orada mukavemet gördü, Osmanlıpaşası ve Cidde valisi Şerif Paşa ile Şerif Galib'in kuvvetlerine yenildi ve kaçtı. Ama Takip ve tenkil ediIemedi, at ve meydan yine onun eline kaldı.
Yemen'e bir heyet göndererek Vehhabiliği kabul etmelerini istedi. Buna mukabil Yemen kadısının fetvası bomba gibi patladı:
- Vehhabilik küfürdür!
Abdülaziz oğlu Suud'un ise bu fetvaya cevabı, Medine'deki bütün Sahabi mezarlarını yerle bir etmek ve toprak üstünden silmek oldu. Bugün de aynı vaziyette olarak en büyük Sahabilerin yattığı Bakiy mezarlığı, yıkıntıları bile düzleştirilmemiş bir yangın yerine döndürüldü. Herhalde tepeden inme İlahi bir hıfz eseri olarak Allah Resulünün mukaddes Ravzasına dokunamadılar; toprak altından bir tünel açıp bu işi yapmayı düşündüler, fakat yapamadılar.
Gaye şu:
Ölülere tevessül edilemez! Yani ölüden bir imdat beklenemez! Ve yani, ruhaniyet diye bir varlık kabulolunamaz!.
Küfrün en koyu şekillerinden biri ve İbn-i Teymiyye görüşünün en hain tatbikatı...
Osmanlı hükümdarı ve Müslümanların Halifesi İkinci Mahmud bu defa biraz sonra hakkında Moskoflara el açacağı Mısır'daki valisi Mehmet Ali Paşaya el açtı ve kendisini Vehhabilerden kurtarmasını istedi. Mehmet Ali, bu işi becerdi. Suud İbn-i Abdülaziz'in ölümü üzerine, yine bir Suud melik olunca aynı davayı, aynı şiddete yürütürken karşısında Mehmet Ali Paşa ordusunu buldu, yeniIdi, esir düştü ve İstanbul'a gönderilip avanesiyle beraber asıldı.
Necid'e çekilen Vehhabiler, kökleri bir türlü kurutulamadan üremekte ve türemekte devam ettiler. Araya Tanzimat, Kırım Harbi, Rus Seferi ve daha nice iç ve dış badire girdi. Osmanlı Devletinde koca İmparatorluğu dolaşık bir saç gibi arayıp zapt ve rapt altına alacak bir güç hiçbir zaman peydahlanamadı ve bu hal Birinci Dünya Harbine kadar böylece sürdü.
Birinci Dünya Harbi, kendi havzalarında daima tetikte durmayı ihmal etmeyen Vehhabilerin ekmeğine yağ sürdü. Tek İslami devlet ve kudret Osmanlı İmparatorluğu yıkıldı; Vehhabiler de bu defa ikinci bir Abdülaziz kumandasında (1924) Mekke'ye girdiler, Emir Şerif Hüseyn'i kaçmak zorunda bıraktılar. Şerif Hüseyin'in oğlu Ali, bir müddet Cidde taraflarında Vehhabilere dayandıysa da 1925 sonlarında Cidde limanı Vehhabilere geçti ve Abdülaziz 1926 yılının başlarında kendisini topyekun Hicaz Kralı ve Necid Sultanı ilan etti ve devletinin adını koydu:
«Suudi Arabistan Kırallığı...»
Gerisi malum...İki batın sonra bugün... Romanları bu kadar...
Manalarına gelince:
güncelleme...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
VEHHABİLİK



(Lenin) nasıl (Marks)ın tatbikçisi olduysa İbn-i Abdülvehhab da, asıl tatbikçi amelesini Suudiler kolunda bularak İbn-i Teymiyye kafasının maddeye nakşedicisi oldu.
Ancak İkinci Abdülhamid devrinde biraz nefes alır ve etrafı görür gibi olan biricik İslam devletinin zaafından ve onun sahte inkılapçılar eliyle yediği darbelerden de faydalanarak geldiler. Gitgide sulandırılan ve usta bir siyaset adamı evvelki Melik devrinde pek dışa vurulmayan Vehhabilik, nihayet öğretim ve eğitim planına inhisar ettirilerek politika ve idare perdesinde göze çarptırılmaz oldu.
En kısa ve özlü ifadeyle, nedir şu Vehhabilik; ve ölçüleri nelerden ibaret?
Vehhabilik, İbn-i Teymiyye bahsinde kullandığımız tabirle, bir nevi İslam materyalizmasıdır ve materyalizmanın son durağı Allah'ı tanımamak olduğu halde bunlar tanıdıkları ve en doğru tanımanın kendi mezheplerinde olduğu iddiasındadır. Ruha, ruhaniyete, onun ölüm sonrası devam ve tasarrufuna inanmaksızın Allah'a nasıl inanılabilir, veya Allah'a inanıp da ruh nasıl inkar edilebilir? Hem göze inan, hem de onun gördüğüne inanma, olur mu?
Sorarsanız «inanıyoruz!» diyeceklerdir. Fakat zoraki bir inanıştan sonra gizli bir inkar içinde o inanıştan kurtulmaya çabaladıklarını teslim etmeyeceklerdir. İnsanı, öldükten sonra sıfıra ulaşmış kabul edenler, bütün iz ve işaretlerini yeryüzünden silenler ve Allah Resulünü ziyareti bile günah sayıcıbir anlayıştan gelenler, hangi tevil yoluna saparlarsa sapsınlar, öteleri, ötelerin hikmetlerini kabul etmemek mevkiindedirler. Hendese davalarında olduğu gibi, onların zahirde bu derece mübalağalı görünmeyen ölçü çizgilerini uzatacak olursanız teslim edeceksiniz ki anlayışları, «semaların ve arzın nuru» olduğunu bildiren Allah'ı, nurundan ayırmaya kalkmaktan başka bir şey değildir.
Ve bu ana nokta etrafında şu ölçüler:
Hiçbir inceliğine nüfuz etmeksizin sadece kitap ve Sünnete bağlanmak iddiası ve «İcma» ve «kıyas» gibi iki hayatıvasıtanın kökünden iptali...
Kendilerinin bir de «selefiye»cilik iddiasiyle Sahabiler yolunda gittikleri yalanı ve Vehhabilik dışındakilerin küfürle suçlandırılması... Birtakım hurafeler ve uydurmalarla bir arada Sünnet Ehli itikadınca makbul bazı esrar tecellilerinin, tesbih çekmeye kadar şirk sayılması...
Tasavvufun topyekun inka ve iç aleme kapılan tamamen kapalı tutulması...
Netice, uçurtmanın kafasını kesip kuyruğunu havada durdurmaya çalışmak derecesinde bir abes davranışile dış dünya ve dış şekillere mıhlanıp kabukta pas tutma ve özde çürümenin, son iki asır boyunca -güya modern- dalalet mektebi...
Bugün, biraz da kendilerinin hicap duymaya başladıkları bu mektep, ruhundan uzak bulundukları mukaddes şeriatı anlamadan tatbik etmekte bazı başarılar kaydediyorsa, bunu kendilerine ait bir başarı değil, sadece nadan ellerde bile şeriate bağlı bir kıymet bilmek gerekir.
Buhari ve Müslim gibi iki emin ve temiz kaynağın bir arada rivayet ettikleri bir hadis, Vehhabiliği ve onun vatanını belirtmiş olmakta mucize çapındadır.
Allah'ın Resulü mübarek parmaklanı Necid istikametine döndürüp buyuruyorlar.
- «Fitne, münafıklık, fesat, dinsizlik, karışıklık, bozgunculuk, işte bu yönden gelecektir!»
Başka bir kıymet hükmüne ne hacet!..
güncelleme...
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
kendi yazınızda yalnış düşüncelerinizi ele veriyor..ve hakk olan düşünceyi dile getriyorsunuz...

Gaye şu:
Ölülere tevessül edilemez! Yani ölüden bir imdat beklenemez! Ve yani, ruhaniyet diye bir varlık kabulolunamaz!.


siyah renkli olan yazıdan alıntıdır...şirkin karşısnı alıcaksa, Allah rızası için olacaksa neden olmnazsın...puta tapmanın nuh as devrinde nasıl yayıldığını okuyun inşallah...

ben kendim ana haberde gordum... hacilari Allah rasulunun dogudugu evin civarina birakmiyorlardi..kapida guvelikler..şimdi orasi kutphane...guvenlikciler namaza mi, yemege mi gittiler...hemen turk hacilar geldi yuzlerini tahta kapiya surduler..ve iclerinden birsi soyle diyordu bu turkiyede olucakti ki. kendi ellerimle turbesini yucelticektim...

vallahi kendim seyr ettim...ve bole insanlarimizin odlugu yerde şirkin karşısını kokunden kesmek için kabirlerin duzlenmesi en guzel yontem...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Gaye şu:
Ölülere tevessül edilemez! Yani ölüden bir imdat beklenemez! Ve yani, ruhaniyet diye bir varlık kabulolunamaz!.

Küfrün en koyu şekillerinden biri ve İbn-i Teymiyye görüşünün en hain tatbikatı...
Azerbeycanli,dilimize intibakın çok az,o yüzden böyle şeylere meyletme,trajı-komik durumlara yolaçıyorsun..Orda Vehabiliğin sapık görüşleri budur diye anatılmış ve eleştiri kasdıyla yazılmış...
ŞİRKİ YOKETMEK İÇİN PEYGAMBERİMİZİN EVİNİ,KABRİNİ YOKETMEYİ SAVUNUYORSUNYA,YUH OLSUN...
 

leon.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ocak 2010
Mesajlar
131
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
ben sizin halinize gülmem çünkü ağlanacak haldesiniz sizin gülüşünüze en çok şeytan seviniyor amarikada iki büyük binayı havaya uçurarak 5.6. bin sivil masum vatandaşı öldüren dünyada islamiyete bir çok insan girerken islamiyet hızla çoğalırken 5. 6 bin sivil vatandaşı katleden müslüman kimlikli vehhabi bin ladin i terörist saymıyorsan şaşarım senin müslümanlığına bin ladin islamiyeti adeta terörist din diye tanıttı islamın güzel çehresini bozdu insanların dinimize islama girmelerini adeta firenledi suudi destekli vehhabi inancının en büyük dostu amarikadır siz amerikayı haclı diyorsanız haclilarda zaten sizin dostunuz haclılar yardımcı olmasaydı vehhabilik bu gün olmazdı vehhabi suudiler dünyada en çok amarikan askerini yani haclıları topraklarında besler amarikanın en yakın müslüman dostudur
senin vehhabi bin ladin inde yaptığı işler hep amarikanın işine yarar vehhabi ler ehli sünnet müslümanlara sinsi tuzaklar kurarlar bunu afganistanda başardılar koca rusyayı yenen afgan halkının aklına girerek afganistanı amarikaya teslim ettiler sırada pakistan var yüzde sekseni sünni olan pakistan da vehhabilerin dost gözüküp suudi destekli bol para yla senin mücahit dediğin ama islama hizmet ediyorum diye kandırılan ve aslında vehhabi inancına ve suudilerin sünni lere duyduğu sinsi düşmanlığa hizmet eden binlerce kişiyi taliban diye medreselerde eğiterek pakistanın kuyusunu kazmakla uğraşıyorlar önümüzdeki yıllarda vehhabi talibanın marifetiyle amarika pakistana girecektir siz vehhabilerin sayesinde.......
Fethullah gülen hoca efendi şu anda tüm DÜNYADA islamın güzel yüzüdür tüm dünyada peygamber efendimizin ahlakını
yaşayışını yaşıyarak sahabi ahlakıyle 150 ye yakın devlette OKULLAR AÇARAK TÜM İNSANLIĞI KUCAKLIYARAK dinimizin islamiyetin güzel olduğunu müslümanların tüm insanlığı kucakladığını insanca yaşamanın ve allaha kul olmanın güzel örneğini göstererek asil milletimizin ve cenabı allahın yardımıyle ispat etmiştir zamanı gelecek siz KARDEŞLERİMİZDE hata yaptığınızı anlıyacaksınız.. leon olarak benim halis güzel allaha yaklaştıran kuran a sevk eden rüyalarım da SİZİ NİYE RAHATSIZ EDİYOR rüya dinimizin insanların güzel hasletlerindendir siz rüya görmemeye
kilit vura biliyormusunuz sinsi kibirli vehhabi inancınız sizin olsun
bizleride sizlerin kandırılarak gösterişte haclılarla savaşıyor olmanızın
şerrinden allah korusun amin leon



EY ALLAHIM BENİ
SENDEN AYIRMA
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Gaye şu:
Ölülere tevessül edilemez! Yani ölüden bir imdat beklenemez! Ve yani, ruhaniyet diye bir varlık kabulolunamaz!.

Küfrün en koyu şekillerinden biri ve İbn-i Teymiyye görüşünün en hain tatbikatı...
Azerbeycanli,dilimize intibakın çok az,o yüzden böyle şeylere meyletme,trajı-komik durumlara yolaçıyorsun..Orda Vehabiliğin sapık görüşleri budur diye anatılmış ve eleştiri kasdıyla yazılmış...
ŞİRKİ YOKETMEK İÇİN PEYGAMBERİMİZİN EVİNİ,KABRİNİ YOKETMEYİ SAVUNUYORSUNYA,YUH OLSUN...

traji komik bir durum yok ortada...siz yazdığımı anlamadınız inşallah...ben dedim ki, zaten kabirleri duzeltmek guzel bir ameldir şirkin karşısnı almak için ve siz yazıda sanki selefileri sapıklar gibi gostermek isterken kendiniz yazmışsınız kabirleri yıkıyorlar dige..ben de ne guzel işte gayemiz odur...Allah dan başka yer yzunde ibadet edilecek tek bir kabit, put, tagut birakmamakdır...yani ben dogru siz yalniz anladınız.. eger eleştri buysa bu dogrudu bir şey bunu eştrilecek yani yok anlamında yazdım...

birincisi orası peygamberimzin evi degil ebu talibin evidir...
ikincisi peygamberimiz kendisinden sonra Kuran ve sunneti miras birakmışdır...evini, ves başka beir şeyi degil...

Allah rasulunun sav mezarı mescdi nebevide ve elhamdulillah tagut arabistan hukumeti oraya muhafızlar dikerek kabire tapınılmasını onluyor...bizim de tavrimiz bu olurdu...

ama diger evliya kabirleri duzlenirdi İslam seriati olsaydi... duzelnmekten amac kabire hakaret etmek ve s degil...sadece kabirin uzerindeki turbeyi goturmek ve orasini yuceltmemek...bunu da Allah dan korkan ve yalniz bir olan Allah a ibadet etmek isteyen her musluman yapar...

ben de sonda diyorum ki :

Yuh olsun size ve Allah dan başka taptıklarınıza. siz hâlâ akıllanmayacak mısınız?" (enbiya 67)
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
traji komik bir durum yok ortada...siz yazdığımı anlamadınız inşallah...ben dedim ki, zaten kabirleri duzeltmek guzel bir ameldir PEYGABMER KABRİNİDEMİ YIKACAKSINIZ,DALALET TAYFALARI... şirkin karşısnı almak için ve siz yazıda sanki selefileriVEHABİLERİ sapıklar gibi gostermek isterken kendiniz yazmışsınız kabirleri yıkıyorlar dige..ben de ne guzel işte gayemiz odur...Allah dan başka yer yzunde ibadet edilecek tek bir kabit, put, tagut birakmamakdır BRE YÜZSÜZ,BRE UTANMAZ ARLANMAZ İBNİ TEYMİYE ÇIRAĞI MEZHEPSİZ...PEYGAMBERİN KABRİ PUTMU ULAN......yani ben dogru siz yalniz anladınız.. eger eleştri buysa bu dogrudu bir şey bunu eştrilecek yani yok anlamında yazdım...KIVIRMA...

birincisi orası peygamberimzin evi degil ebu talibin evidir...
ikincisi peygamberimiz kendisinden sonra Kuran ve sunneti miras birakmışdır...evini, ves başka beir şeyi degil...MEZARIMI YIKINMI DEMİŞ...SİZİN FESADINIZI KAFİR YAPMAZ...KAFİR DER GEÇERİZ,KILIÇLARA GELESİNİZ PEYGAMBERİMİZİN MEZARININ DÜŞMANLARI...

Allah rasulunun sav mezarı mescdi nebevide ve elhamdulillah tagut arabistan hukumeti oraya muhafızlar dikerek kabire tapınılmasını KİM TAPMAYA ÇALIŞIYORLAN İFTİRACI PİSLİK...NE KADAR DA ALÇAKMIŞSINIZ,MÜSLÜMANLARA ÇATMAKTA BENZERİNİZ YOK...onluyor...bizim de tavrimiz bu olurdu...TAVRINIZ TAM ŞEYTANCA...

ama diger evliya kabirleri duzlenirdi İslam seriati olsaydi KARIN AĞRINIZ DA GEÇERDİ..... duzelnmekten amac kabire hakaret etmek ve s degil...sadece kabirin uzerindeki turbeyi goturmek ve orasini yuceltmemek YÜCEDİR ORALAR,YÜCELER YÜCESİ ALLAHIN DOSTLARI YATMAKTADIR ORALARDA..KUDUR MEZHEPSİZ ...KUDUR ALLAH DOSTLARININ DÜŞMANI......bunu da Allah dan korkan ve yalniz bir olan Allah a ibadet etmek isteyen her musluman yapar...HAŞA,ANCA SENİN GİBİ İSLAM VE MÜSLÜMAN DÜŞMANI YAPAR...

ben de sonda diyorum ki :

Yuh olsun size ve Allah dan başka taptıklarınıza. siz hâlâ akıllanmayacak mısınız?" (enbiya 67)
YUH OLSUN,AYNEN..AMENNA VE SADDAKNA...İŞİTTİK VE İTAAT ETTİK...
PEYGAMBERİMİZİN MEZARINA HÜRMET PEYGAMBERİMİZE HÜRMETTİR...
YUH OLSUN MÜSLÜMANLARA KARA ÇALAN İBNİ TEYMİYE ARTIKLARINA..
MÜSLÜMAN EHLİ SÜNNET VEL CEMAAT GENÇLİĞİ SİZİN KUDUZ NİYETLERİNİZE HİÇBİR ZEMİNDE İZİN VERMEYECEKTİR..
Kudurun mezhepsiz İslam düşmanları..
KUDURUN ŞEYTANIN OYUNCAKLARI...
 

bir_umut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
2,564
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
42
[sıze=4] ehl-i sünnet itikâdı[/sıze]






hadis-i şerifte, ümmetin 73 fırkaya ayrılacağı, birisi hariç diğerlerinin cehenneme gideceği,.cennete gidecek tek fırkanın peygamber aleyhisselâmın ve eshâb-ı kirâmın yolundan giden fırka olduğu bildirilmiştir. Itikatda ayrılık olmaz. Islâm âlimleri, hadis-i şerifler ve icma ile hâsıl olan hükümleri sistemleştirmişlerdir. Bu sisteme ehl-i sünnet vel cemaat dendiği bütün mu’teber kitaplarda yazılıdır. Sonradan çıkmış değildir. Tek doğru olan islâm itikadının adıdır. allah'ın ezeldeki sıfatları mahluk ve sonradan olma değildir. Allah'ın sıfatlarının yaratılmış ve sonradan olduğunu söyleyen, yahut tereddüt eden veya şüphe eden kimse yüce allah'ı inkar etmiş olur.
kur'an-ı kerim, allah kelamı olup, mushaflarda yazılı, kalplerde mahfuz,dil ile okunur ve hz.peygamber'e indirilmiştir. Bizim kur'an-ı kerim'i teleffuzumuz, yazmamız ve okumamız mahluktur fakat kur'an mahluk değildir. Allah'ın kur'an'da belirttiği musa ve diğer peygamberlerden, firavun ve iblis'ten naklen verdiği haberlerin hepsi allah kelamıdır, onlardan haber vermektedir. Kur'an ise allah'ın kelamı olup, kadim ve ezelidir.

[lıst]
[*]allah bir şey'dir, fakat diğer şeyler gibi değildir. O'nun varlığı cisim, cevher, araz, had, zıd, eş ve ortaktan uzaktır. O'nun kur'an'da zikrettiği gibi eli, yüzü ve nefsi vardır, allah'ın kur'an'da zikrettiği gibi el, yüz ve nefs gibi şeyler, keyfiyetsiz sıfatlardır.o'nun eli, kudreti veya nimetidir denilemez . Zira bu takdirde sıfat iptal edilmiş olur.bu, kaderiyye ve mutezile'nin görüşüdür.o'nun elinin, keyfiyetsiz sıfat olması gibi, gazabı ve rızası da keyfiyetsiz sıfatlarından iki sıfattır.
[*]
allah, eşyayı bir şeyden yaratmadı. Allah, eşyayı oluşundan önce, ezelde biliyordu. O, eşyayı takdir eden ve oluşturandır.
[*]
allah'ın dilemesi, ilmi, kazası,takdiri ve levh-i mahfuz'daki yazısı olmadan, dünya ve ahirette hiçbir şey vaki olmaz. Ancak onun levh-i mahfuz'daki yazısı , hüküm olarak değil, vasıf olarak yazılıdır. Kaza, kader ve dilemek, o'nun nasıl olduğu bilinmeyen sıfatlarındandır. Allah, yok olanı yokluğu halinde yok olarak bilir, onun yarattığı zaman nasıl olacağını bilir,var olanı,varlığı halinde var olarak bilir, onun yokluğunun nasıl olacağını bilir.allah ayakta duranın ayakta duruş halini, oturduğu zaman da oturuş halini bilir. Bütün bu durumlarda allah'ın ilminde ne bir değişme, ne de sonradan olma bir şey hasıl olmaz.değişme ve ihtilaf, yaratılanlardan olur.
[*]
allah'ın 'allah musa'ya hitap etti.' 130 ayetinde belirttiği gibi, musa allah'ın kelamını işitti. şüphesiz ki allah, musa ile konuşmasından önce de, kelam sıfatı ile muttasıfı. Yüce allah yaratmadan da ezelde yaratıcı idi. Allah, musa'ya hitap ettiğinde, ezelde sıfatı olan kelamı ile konuştu. O'nun sıfatlarının hepsi, mahlukların sıfatlarından başkadır. O bilir, fakat bizim işittiğimiz gibi değil. O kadirdir, fakat bizim gücümüzün yettiği gibi değil. Biz uzuvlar ve harflerle konuşuruz. Oysaki allah, uzuvsuz ve harfsiz konuşur. Harfler mahluktur, fakat allah'ın kelamı mahluk değildir.
[*]
allah insanları küfür ve imandan hali olarak yaratmış, sonra onlara hitap ederek emretmiş ve nehyetmiştir. Kafir olan; kendi fiili, hakkı inkar ve reddetmesi ve allah'ın yardımını kesmesiyle küfre sapmıştır. Iman eden de kendi fiili, ikrarı, tasdiki ve allah'ın muvaffakiyet ve yardımını ile iman etmiştir. Allah ademin neslini, sulbünden insan şeklinde çıkarmış,onlara akıl vermiş, hitap etmiş, imanı enredip, küfrü yasaklamıştır. Onlar da onun rabb olduğunu ikrar etmişlerdir. Bu , onların imanıdır. Işte onlar bu fıtrat üzerine doğarlar. Bundan sonra küfre sapan bu fıtratıdeğiştirip bozmuş olur. Iman ve tasdik eden de fıtratında sebat ve devam göstermiş olur. Allah, kullarının hiç birini iman veya küfre zorlamamış. Onları mü'min veya kafir olarak yaratmamıştır. Fakat onları şahıslar olarak yaratmıştır. Iman ve küfür kulların fiilleridir. Allah, küfre sapanı, küfrü esnasında kafir olarak bilir.o kimse daha sonra iman ederse, imanı halinde mü'min olarak bilir, ilmi ve sıfatı değişmeksizin onu sever.
[*]
kulların hareket ve sükün gibi bütün fiilleri hakikatten kendi kesbleri (kazançları)'dir.onların yaratıcısı ise yüce allah'tır.onların hepsi allah'ın dilemesi, ilmi,hükmü ve kaderi ile olur. Taatların hepsi, allah'ın emri, muhabbetti, rızası, ilmi,dilemesi, kazası ve takdiri ile vacip kılınmıştır. Masiyetlerin hepsi de allah'ın ilmi, kazası , takdiri ve dilemesi ile olmakla beraber, rızası ve emri değildir.
[*]
peygamberlerin hepsi de (salat ve selam olsun) küçük, büyük günah,küfür ve çirkin hallerden münezzehtir. Fakat onların sürçme ve hataları vaki olmuştur. Hz.muhammed , allah'ın sevgili kulu, resülü, nebisi, seçilmiş tertemiz kuludur. O hiçbir zaman puta tapmamış , göz açıp kapayacak bir an bile allah'a ortak koşmamaktır. O, küçük büyük hiçbir günah işlememiştir.
[*]
peygamberlerden sonra insanların en faziletlisi, ebu bekr es-sıddık, sonra ömer el-faruk, sonra osman b. Affan zu'n-nureyn, daha sonra aliyyu'l-murtaza'dır. Allah hepsinden razı olsun. Onlar doğruluk üzere , doğruluktan ayrılmayan, ibadet eden kimselerdir. Hepsine sevgi ve saygı duyarız. Hz.peygamber'in ashabının hepsini sadece hayırla anarız.




<lı style="text-alıgn: Justify">
bir müslümanı , helal saymaması şartıyla, büyük günahlardan birini işlemesi ile kafir sayamayız. Bu durumdaki bir kimseden iman ismini kaldıramayız, ona gerçek amlamda mü'min deriz. Bir mü'minin kafir olamamakla beraber günahkar olması caizdir. Günahlar, mü'mine zarar vermez demeyiz. Keza günah işleyen kimse cehennem'e girmez de demeyiz. Dünyadan mü'min olarak ayrılan kimse,fasık da olsa cehenem'de ebedi kalacaktır, demeyiz. Mürcie'nin dediği gibi, iyiliklerimiz makbul, kötülüklerimiz de affetdilmiştir, demeyiz. Fakat kim bütün şartlarına uygun, müfsit ayıplardan uzak amel işler ve onu küfür ve dinden dönme gibi şeylerle boşa çıkarmaz ve dünyadan mü'min olarak ayrılırsa şüphesiz allah onun amelini zayi etmez, bilakis kabul eder ve ondan dolayı sevap verir, deriz. Allah'a ortak koşmak ve küfür dışında, büyük ve küçük günah işleyen, fakat tevbe etmeden mü'min olarak ölen kimsenin durumu allah'ın dilemesine bağlıdır. Dilerse ona cehennem'de azap eder, dilerse affeder ve hiç azaba uğratmaz. Herhangi bir amele riya karıştığı zaman, o amelin ecrini yokeder. Keza ucüb(kendi amelini üsütün görmek)de böyledir.
[*]
peygamberlerin mucizeleri ve velilerin kerametleri haktır. Ancak haberlerde belirtildiği üzere iblis, firavun ve deccal gibi allah düşmanlarına ait olan, onların şimdiye kadar vukua geliş ve gelecekhallerine mucize de, keramet de demeyiz.bu onların hacetlerini yerine getirmedir. Zira , allah, düşmanlarının ihtiyaçlarını, onları derece derece cezaya çekmek ve sonunda cezalandırmak şeklinde yerine getirir. Onlar da bunu aldanarak azgınlık ve küfürde haddiaşarlar. Bunların hepsi de caiz ve mümkündür.
[*]
yüce allah yaratmadan önce de yaratıcı, rızık vermeden evvel de rızıklandırıcı idi. Allah ahrette görülecektir. Müminler allahı cennette aralarında mesafe olmaksızın, teşbihsiz ve keyfiyetsiz olarak baş gözleriyle göreceklerdir.
[*]
iman; dil ile ikrar kalb ile tasdiktir. Gökte ve yerde bulunanların imanı, iman edilmesi gereken şeyler yönünden artmaz ve eksilmez, fakat yakin ve tasdik yönünden artar ve eksilir. Müminler iman ve tevhid hususunda birbirlerine musavidirler. Fakat amel itibariyle birbirlerinden farklıdırlar.
[*]
islam allahın emirlerine teslim olmak ve itaat etmek demektir. Lugat itibariyle iman ve islam arasında fark vardır. Fakat islamsız iman imansız da islam olmaz. Onların ikisi de bir şeyin içi ve dışı gibidirler.
[*]
din ise; iman ve şeriatlerin hepsine verilen bir isimdir. Biz, yüce allahı kendisini kitabında tavsif ettiği bütün sıfatlarıyla gerçek olarak biliriz.
[*]
hiç kimse allahın şanına layık şekilde hakkıyla ibadet etmeğe kadir değildir. Fakat insan ancak allahın kitabında, rasulullahın bildirdiği ölçüde allaha ibadet eder.
[*]
bütün müminler; marifet yakin, tevekkül, muhabbet, rıza, korku ve ümit ve iman hususunda birbirlerine musavidirler. Bu konuda imanın dışındaki hususlarda farklılaşırlar.
[*]
allah, kullarına karşı lutufkardır, adildir, kulun hakettiği sevabı lütfuyla kat kat fazlasıyla verir. Kulunu, adaletinin icabı olarak işlediği günahdan dolayı cezalandırır. Keza lütuf olarak bağışlarda.
[*]
peygamberlerin şefaatı haktır. Peygamberimizin şefaati, günahkar müminler ve onlardan büyük günah işleyip cezayı hak etmiş olanlar için hakk ve sabittir.
[*]
kıyamet günü amellerin mizanla tartılacağı hususu haktır. Hz.peygamberin havzı haktır. Kıyamet günü, hasimler arasında iyilikler, alınarak kısas ve hesaplaşma olması haktır. Iyilikler bulunmadığı takdirde kötülüklerin atılması, hak ve caizdir.
[*]
cennet ve cehennem halen yaratılmıştır, ebediyyen de fani olmayacaklardır.
[*]
yüce allahın cezası da, sevabı da ebedidir.
[*]
allah dilediğini kendisinin bir lutfu olarak hidayete ulaştırır. Ilediğini de adaletinin gereği olarak sapıklığa düşürür. Allahın sapıklığa düşürmesi, hızlanıdır. Hızlanın manası ise; allahın razı olacağı şeylerden onun muvaffak kılmayıp, yardımını kesmesidir. Bu allahın adaleti gereğidir. Keza, allahın günahkarları, isyanları sebebiyle cezalandırması da adaleti icabıdır.
[*]
şeytan, mümin kuldan imanı baskı ve cebirle alır, dememiz doğru değildir. Fakat kul imanı terkederse şeytan da onun imanını alır, deriz.
[*]
kabirde münkerle nekirin sualleri haktır.
[*]
kabirde ruhun cesde iade edilmesi haktır.
[*]
bütün kafirler ve asi müminler için kabir sıkıntısı ve azabı haktır.
[*]
alimlerin, allahın sıfatlarını farsça(arapçadan başka bir dille) söylemeleri caizdir. Fakat yed yani el kelimesi, allahın sıfatı olarak söylenemez. Fakat fasça olarak ruy-i huda allahın yüzü demek değil, keramet ve zillet manasındadır. Itaatli olarak kul, allaha keyfiyetsiz olarak, asi kul ise keyfiyetsiz olarak allahtan uzak olur. Yakınlık, uzaklık ve yönelmek yalvaran kula racidir. Keza, cennette komşuluk ve allahın önünde bulunmak, keyfiyetsiz şeylerdir.
[*]
kuran allahın rasulüne indirilmiş olup, mushaflarda yazılıdır.
[*]
kemal manasında kuran ayetlerinin hepside fazilet ve büyüklük bakımından. Birbirine müsavidir. Fakat bazısında zikir ve zikredilen fazileti bahis konusudur. Ayetel kürsi buna misaldir. Burada zikredilen allahın yüceliği, azameti ve sıfatlarıdır. Bu ayette hem zikir, hem de zikredilenin fazileti olarak, iki fazilet biraraya gelmiştir. Bu kısımda ise sadece zikir fazileti vardır. Kafirlerin kıssalarında olduğu gibi, bu ayetlerde zikredilenin bir fazileti yoktur, çünkü zikredilenler kafirlerdir. Keza allahın isim ve sıfatlarının hepsi de azamet ve fazillette musavidir, aralarında farklılık yoktur.
[*]
insan tevhid ilminin inceliklerinden herhangi birinde güçlükle karşılaşırsa, sorup öğreneceği bir alim buluncaya kadar, allah katında doğru olana inanması gerekir. Böyle bir kimseyi arayıp bulmakta gecikmesi değildir. Bu hususta tereddüd edilerek beklemek mazur görülmez. Eğer tereddüt ederek beklerse kafir olur.
[*]
mirac haberi haktır. Onu reddeden sapık ve bidatcı olur.
[*]
deccalın, yecüc ve mecucun ortaya çıkması, güneşin batıdan doğması, hz.isanın gökten inmesi ve sahih haberlerde bildirilen kıyamet alametlerinin hepsi de hakktır.
[*]
yüce allah dilediğini doğru yola hidayet eder.
[*]
muhammed aleyhisselam son peygamberdir. Ondan sonra peygamber gelmez.
[*]
eshâb-ı kirâmın tamamını sevmek, hiçbirini kötülememek gerekir.
[/lıst]



eshâb-ı kirâmı kötülemek câiz midir?



müslümanlar, eshâb-ı kirâmın tamamını severler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:


[lıst]
[*]eshâbım konuşulurken dilinizi tutunuz!
[*]
ümmetimin en kötüsü, eshâbıma dil uzatmağa cesaret edenlerdir.
[*]
eshâbıma dil uzatanlara, onlara söğenlere allah la’net eylesin!
[*]
eshâbımı incitmekte allahü teâlâdan korkunuz! Benden sonra onları kötü bilmeyiniz! Onları seven, beni sevdiği için sever. Onlara düşmanlık eden, bana düşmanlık etmiş olur. Onları inciten beni incitir. Beni inciten de allahü teâlâya eziyet etmiş olur ki, buna azap eder.



[/lıst]bu hadis-i şeriflerin hepsi imâm-ı rabbânî hazretlerinin mektûbât isimli kıymetli kitabında vardır. Ne idiğü belli olmayan kitapları almak uygun değildir. Yine hadis-i şerifte buyuruldu ki:


[lıst]
[*]
eshâbım arasında fitne olacaktır. 0 fitnelere karışanları, allahü teâlâ benimle olan sohbetleri hürmetine afv ve mağfıret edecektir. Sonra gelenler ise, bu fitnelere karışan eshâbıma dil uzatarak cehenneme gireceklerdir.
[/lıst]


allah razı olsun kardeşim ;)
 

bir_umut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
2,564
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
42
[sıze=4] ehl-i sünnet itikâdı[/sıze]






hadis-i şerifte, ümmetin 73 fırkaya ayrılacağı, birisi hariç diğerlerinin cehenneme gideceği,.cennete gidecek tek fırkanın peygamber aleyhisselâmın ve eshâb-ı kirâmın yolundan giden fırka olduğu bildirilmiştir. ıtikatda ayrılık olmaz. ıslâm âlimleri, hadis-i şerifler ve icma ile hâsıl olan hükümleri sistemleştirmişlerdir. Bu sisteme ehl-i sünnet vel cemaat dendiği bütün mu’teber kitaplarda yazılıdır. Sonradan çıkmış değildir. Tek doğru olan islâm itikadının adıdır. allah'ın ezeldeki sıfatları mahluk ve sonradan olma değildir. Allah'ın sıfatlarının yaratılmış ve sonradan olduğunu söyleyen, yahut tereddüt eden veya şüphe eden kimse yüce allah'ı inkar etmiş olur.
kur'an-ı kerim, allah kelamı olup, mushaflarda yazılı, kalplerde mahfuz,dil ile okunur ve hz.peygamber'e indirilmiştir. Bizim kur'an-ı kerim'i teleffuzumuz, yazmamız ve okumamız mahluktur fakat kur'an mahluk değildir. Allah'ın kur'an'da belirttiği musa ve diğer peygamberlerden, firavun ve iblis'ten naklen verdiği haberlerin hepsi allah kelamıdır, onlardan haber vermektedir. Kur'an ise allah'ın kelamı olup, kadim ve ezelidir.



[lıst]
[*]allah bir şey'dir, fakat diğer şeyler gibi değildir. O'nun varlığı cisim, cevher, araz, had, zıd, eş ve ortaktan uzaktır. O'nun kur'an'da zikrettiği gibi eli, yüzü ve nefsi vardır, allah'ın kur'an'da zikrettiği gibi el, yüz ve nefs gibi şeyler, keyfiyetsiz sıfatlardır.o'nun eli, kudreti veya nimetidir denilemez . Zira bu takdirde sıfat iptal edilmiş olur.bu, kaderiyye ve mutezile'nin görüşüdür.o'nun elinin, keyfiyetsiz sıfat olması gibi, gazabı ve rızası da keyfiyetsiz sıfatlarından iki sıfattır.
[*]
allah, eşyayı bir şeyden yaratmadı. Allah, eşyayı oluşundan önce, ezelde biliyordu. O, eşyayı takdir eden ve oluşturandır.
[*]
allah'ın dilemesi, ilmi, kazası,takdiri ve levh-i mahfuz'daki yazısı olmadan, dünya ve ahirette hiçbir şey vaki olmaz. Ancak onun levh-i mahfuz'daki yazısı , hüküm olarak değil, vasıf olarak yazılıdır. Kaza, kader ve dilemek, o'nun nasıl olduğu bilinmeyen sıfatlarındandır. Allah, yok olanı yokluğu halinde yok olarak bilir, onun yarattığı zaman nasıl olacağını bilir,var olanı,varlığı halinde var olarak bilir, onun yokluğunun nasıl olacağını bilir.allah ayakta duranın ayakta duruş halini, oturduğu zaman da oturuş halini bilir. Bütün bu durumlarda allah'ın ilminde ne bir değişme, ne de sonradan olma bir şey hasıl olmaz.değişme ve ihtilaf, yaratılanlardan olur.
[*]
allah'ın 'allah musa'ya hitap etti.' 130 ayetinde belirttiği gibi, musa allah'ın kelamını işitti. şüphesiz ki allah, musa ile konuşmasından önce de, kelam sıfatı ile muttasıfı. Yüce allah yaratmadan da ezelde yaratıcı idi. Allah, musa'ya hitap ettiğinde, ezelde sıfatı olan kelamı ile konuştu. O'nun sıfatlarının hepsi, mahlukların sıfatlarından başkadır. O bilir, fakat bizim işittiğimiz gibi değil. O kadirdir, fakat bizim gücümüzün yettiği gibi değil. Biz uzuvlar ve harflerle konuşuruz. Oysaki allah, uzuvsuz ve harfsiz konuşur. Harfler mahluktur, fakat allah'ın kelamı mahluk değildir.
[*]
allah insanları küfür ve imandan hali olarak yaratmış, sonra onlara hitap ederek emretmiş ve nehyetmiştir. Kafir olan; kendi fiili, hakkı inkar ve reddetmesi ve allah'ın yardımını kesmesiyle küfre sapmıştır. ıman eden de kendi fiili, ikrarı, tasdiki ve allah'ın muvaffakiyet ve yardımını ile iman etmiştir. Allah ademin neslini, sulbünden insan şeklinde çıkarmış,onlara akıl vermiş, hitap etmiş, imanı enredip, küfrü yasaklamıştır. Onlar da onun rabb olduğunu ikrar etmişlerdir. Bu , onların imanıdır. ışte onlar bu fıtrat üzerine doğarlar. Bundan sonra küfre sapan bu fıtratıdeğiştirip bozmuş olur. ıman ve tasdik eden de fıtratında sebat ve devam göstermiş olur. Allah, kullarının hiç birini iman veya küfre zorlamamış. Onları mü'min veya kafir olarak yaratmamıştır. Fakat onları şahıslar olarak yaratmıştır. ıman ve küfür kulların fiilleridir. Allah, küfre sapanı, küfrü esnasında kafir olarak bilir.o kimse daha sonra iman ederse, imanı halinde mü'min olarak bilir, ilmi ve sıfatı değişmeksizin onu sever.
[*]
kulların hareket ve sükün gibi bütün fiilleri hakikatten kendi kesbleri (kazançları)'dir.onların yaratıcısı ise yüce allah'tır.onların hepsi allah'ın dilemesi, ilmi,hükmü ve kaderi ile olur. Taatların hepsi, allah'ın emri, muhabbetti, rızası, ilmi,dilemesi, kazası ve takdiri ile vacip kılınmıştır. Masiyetlerin hepsi de allah'ın ilmi, kazası , takdiri ve dilemesi ile olmakla beraber, rızası ve emri değildir.
[*]
peygamberlerin hepsi de (salat ve selam olsun) küçük, büyük günah,küfür ve çirkin hallerden münezzehtir. Fakat onların sürçme ve hataları vaki olmuştur. Hz.muhammed , allah'ın sevgili kulu, resülü, nebisi, seçilmiş tertemiz kuludur. O hiçbir zaman puta tapmamış , göz açıp kapayacak bir an bile allah'a ortak koşmamaktır. O, küçük büyük hiçbir günah işlememiştir.
[*]
peygamberlerden sonra insanların en faziletlisi, ebu bekr es-sıddık, sonra ömer el-faruk, sonra osman b. Affan zu'n-nureyn, daha sonra aliyyu'l-murtaza'dır. Allah hepsinden razı olsun. Onlar doğruluk üzere , doğruluktan ayrılmayan, ibadet eden kimselerdir. Hepsine sevgi ve saygı duyarız. Hz.peygamber'in ashabının hepsini sadece hayırla anarız.






<lı style="text-alıgn: Justify">
bir müslümanı , helal saymaması şartıyla, büyük günahlardan birini işlemesi ile kafir sayamayız. Bu durumdaki bir kimseden iman ismini kaldıramayız, ona gerçek amlamda mü'min deriz. Bir mü'minin kafir olamamakla beraber günahkar olması caizdir. Günahlar, mü'mine zarar vermez demeyiz. Keza günah işleyen kimse cehennem'e girmez de demeyiz. Dünyadan mü'min olarak ayrılan kimse,fasık da olsa cehenem'de ebedi kalacaktır, demeyiz. Mürcie'nin dediği gibi, iyiliklerimiz makbul, kötülüklerimiz de affetdilmiştir, demeyiz. Fakat kim bütün şartlarına uygun, müfsit ayıplardan uzak amel işler ve onu küfür ve dinden dönme gibi şeylerle boşa çıkarmaz ve dünyadan mü'min olarak ayrılırsa şüphesiz allah onun amelini zayi etmez, bilakis kabul eder ve ondan dolayı sevap verir, deriz. Allah'a ortak koşmak ve küfür dışında, büyük ve küçük günah işleyen, fakat tevbe etmeden mü'min olarak ölen kimsenin durumu allah'ın dilemesine bağlıdır. Dilerse ona cehennem'de azap eder, dilerse affeder ve hiç azaba uğratmaz. Herhangi bir amele riya karıştığı zaman, o amelin ecrini yokeder. Keza ucüb(kendi amelini üsütün görmek)de böyledir.
[*]
peygamberlerin mucizeleri ve velilerin kerametleri haktır. Ancak haberlerde belirtildiği üzere iblis, firavun ve deccal gibi allah düşmanlarına ait olan, onların şimdiye kadar vukua geliş ve gelecekhallerine mucize de, keramet de demeyiz.bu onların hacetlerini yerine getirmedir. Zira , allah, düşmanlarının ihtiyaçlarını, onları derece derece cezaya çekmek ve sonunda cezalandırmak şeklinde yerine getirir. Onlar da bunu aldanarak azgınlık ve küfürde haddiaşarlar. Bunların hepsi de caiz ve mümkündür.
[*]
yüce allah yaratmadan önce de yaratıcı, rızık vermeden evvel de rızıklandırıcı idi. Allah ahrette görülecektir. Müminler allahı cennette aralarında mesafe olmaksızın, teşbihsiz ve keyfiyetsiz olarak baş gözleriyle göreceklerdir.
[*]
iman; dil ile ikrar kalb ile tasdiktir. Gökte ve yerde bulunanların imanı, iman edilmesi gereken şeyler yönünden artmaz ve eksilmez, fakat yakin ve tasdik yönünden artar ve eksilir. Müminler iman ve tevhid hususunda birbirlerine musavidirler. Fakat amel itibariyle birbirlerinden farklıdırlar.
[*]
islam allahın emirlerine teslim olmak ve itaat etmek demektir. Lugat itibariyle iman ve islam arasında fark vardır. Fakat islamsız iman imansız da islam olmaz. Onların ikisi de bir şeyin içi ve dışı gibidirler.
[*]
din ise; iman ve şeriatlerin hepsine verilen bir isimdir. Biz, yüce allahı kendisini kitabında tavsif ettiği bütün sıfatlarıyla gerçek olarak biliriz.
[*]
hiç kimse allahın şanına layık şekilde hakkıyla ibadet etmeğe kadir değildir. Fakat insan ancak allahın kitabında, rasulullahın bildirdiği ölçüde allaha ibadet eder.
[*]
bütün müminler; marifet yakin, tevekkül, muhabbet, rıza, korku ve ümit ve iman hususunda birbirlerine musavidirler. Bu konuda imanın dışındaki hususlarda farklılaşırlar.
[*]
allah, kullarına karşı lutufkardır, adildir, kulun hakettiği sevabı lütfuyla kat kat fazlasıyla verir. Kulunu, adaletinin icabı olarak işlediği günahdan dolayı cezalandırır. Keza lütuf olarak bağışlarda.
[*]
peygamberlerin şefaatı haktır. Peygamberimizin şefaati, günahkar müminler ve onlardan büyük günah işleyip cezayı hak etmiş olanlar için hakk ve sabittir.
[*]
kıyamet günü amellerin mizanla tartılacağı hususu haktır. Hz.peygamberin havzı haktır. Kıyamet günü, hasimler arasında iyilikler, alınarak kısas ve hesaplaşma olması haktır. ıyilikler bulunmadığı takdirde kötülüklerin atılması, hak ve caizdir.
[*]
cennet ve cehennem halen yaratılmıştır, ebediyyen de fani olmayacaklardır.
[*]
yüce allahın cezası da, sevabı da ebedidir.
[*]
allah dilediğini kendisinin bir lutfu olarak hidayete ulaştırır. ılediğini de adaletinin gereği olarak sapıklığa düşürür. Allahın sapıklığa düşürmesi, hızlanıdır. Hızlanın manası ise; allahın razı olacağı şeylerden onun muvaffak kılmayıp, yardımını kesmesidir. Bu allahın adaleti gereğidir. Keza, allahın günahkarları, isyanları sebebiyle cezalandırması da adaleti icabıdır.
[*]
şeytan, mümin kuldan imanı baskı ve cebirle alır, dememiz doğru değildir. Fakat kul imanı terkederse şeytan da onun imanını alır, deriz.
[*]
kabirde münkerle nekirin sualleri haktır.
[*]
kabirde ruhun cesde iade edilmesi haktır.
[*]
bütün kafirler ve asi müminler için kabir sıkıntısı ve azabı haktır.
[*]
alimlerin, allahın sıfatlarını farsça(arapçadan başka bir dille) söylemeleri caizdir. Fakat yed yani el kelimesi, allahın sıfatı olarak söylenemez. Fakat fasça olarak ruy-i huda allahın yüzü demek değil, keramet ve zillet manasındadır. ıtaatli olarak kul, allaha keyfiyetsiz olarak, asi kul ise keyfiyetsiz olarak allahtan uzak olur. Yakınlık, uzaklık ve yönelmek yalvaran kula racidir. Keza, cennette komşuluk ve allahın önünde bulunmak, keyfiyetsiz şeylerdir.
[*]
kuran allahın rasulüne indirilmiş olup, mushaflarda yazılıdır.
[*]
kemal manasında kuran ayetlerinin hepside fazilet ve büyüklük bakımından. Birbirine müsavidir. Fakat bazısında zikir ve zikredilen fazileti bahis konusudur. Ayetel kürsi buna misaldir. Burada zikredilen allahın yüceliği, azameti ve sıfatlarıdır. Bu ayette hem zikir, hem de zikredilenin fazileti olarak, iki fazilet biraraya gelmiştir. Bu kısımda ise sadece zikir fazileti vardır. Kafirlerin kıssalarında olduğu gibi, bu ayetlerde zikredilenin bir fazileti yoktur, çünkü zikredilenler kafirlerdir. Keza allahın isim ve sıfatlarının hepsi de azamet ve fazillette musavidir, aralarında farklılık yoktur.
[*]
insan tevhid ilminin inceliklerinden herhangi birinde güçlükle karşılaşırsa, sorup öğreneceği bir alim buluncaya kadar, allah katında doğru olana inanması gerekir. Böyle bir kimseyi arayıp bulmakta gecikmesi değildir. Bu hususta tereddüd edilerek beklemek mazur görülmez. Eğer tereddüt ederek beklerse kafir olur.
[*]
mirac haberi haktır. Onu reddeden sapık ve bidatcı olur.
[*]
deccalın, yecüc ve mecucun ortaya çıkması, güneşin batıdan doğması, hz.isanın gökten inmesi ve sahih haberlerde bildirilen kıyamet alametlerinin hepsi de hakktır.
[*]
yüce allah dilediğini doğru yola hidayet eder.
[*]
muhammed aleyhisselam son peygamberdir. Ondan sonra peygamber gelmez.
[*]
eshâb-ı kirâmın tamamını sevmek, hiçbirini kötülememek gerekir.


[/lıst]




eshâb-ı kirâmı kötülemek câiz midir?




müslümanlar, eshâb-ı kirâmın tamamını severler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:




[lıst]
[*]eshâbım konuşulurken dilinizi tutunuz!
[*]
ümmetimin en kötüsü, eshâbıma dil uzatmağa cesaret edenlerdir.
[*]
eshâbıma dil uzatanlara, onlara söğenlere allah la’net eylesin!
[*]
eshâbımı incitmekte allahü teâlâdan korkunuz! Benden sonra onları kötü bilmeyiniz! Onları seven, beni sevdiği için sever. Onlara düşmanlık eden, bana düşmanlık etmiş olur. Onları inciten beni incitir. Beni inciten de allahü teâlâya eziyet etmiş olur ki, buna azap eder.




[/lıst]bu hadis-i şeriflerin hepsi imâm-ı rabbânî hazretlerinin mektûbât isimli kıymetli kitabında vardır. Ne idiğü belli olmayan kitapları almak uygun değildir. Yine hadis-i şerifte buyuruldu ki:




[lıst]
[*]
eshâbım arasında fitne olacaktır. 0 fitnelere karışanları, allahü teâlâ benimle olan sohbetleri hürmetine afv ve mağfıret edecektir. Sonra gelenler ise, bu fitnelere karışan eshâbıma dil uzatarak cehenneme gireceklerdir.


[/lıst]

Allah razı olsun kardeşim;)
 

Azerbaycan_li

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2010
Mesajlar
1,201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
mürmüdük yazılarını dikkatle okusan kimin kudurdugu ortada...:)...

ne kifrbaz insanlarsınız sizler...eger hak yolda isen hak yol bole mi savunulur...sen git once TEvhid ogren murmuduk...sonra İslamini bir gozden geçir ve ole konuşalım...bir az da saygılı ol insallah SAYGISIZ...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt