Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

!Dua ederken birini aracı yapmak! (1 Kullanıcı)

dünyaa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Ocak 2009
Mesajlar
155
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
ziraa hadi bırakalım ahireti bir tarafa bahse konu olan büyük veli zatlar ra daha bu dünyada şefaatlerini yapmış himmetlerini göstermişlerdir ki bir çok insanın kurtuluşuna vesile olmuşlardır diyede düşünüyorum.Allah cc onlardan razı olsun onların Allah a cc yaptıkları ve kabul olan münacatları ndan bizede nasip etsin inşaallah........

bu dua da bir yanlışlık varmı acaba ? çünki araya gene o büyüklrimizin halleriyle hallenmek girdi..şirk ten ve riyada Azamet sahibi Allah cc a sığınırım......
 

dünyaa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Ocak 2009
Mesajlar
155
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
bu dua da bir yanlışlık varmı acaba ? çünki araya gene o büyüklrimizin halleriyle hallenmek girdi..şirk ten ve riyadan Azamet sahibi Allah cc a sığınırım......
 

dünyaa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Ocak 2009
Mesajlar
155
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
teşbihte hata olmaz denir;hani herhangi bir makamda veya yerde olmayacağını düşündüğünüz bir işiniz olurda o makam veya yerin sorumlusunun sevdiği hatırını kıramayacağı bir kişinin kartvizitini selamını götürdüğünüzde izzet ve ikram görürsünüz işiniz olu verir ya ...
veya birisine karşı zamanında asilik yapmışsınız kalbini kırmışsınızda tek başınıza cesaret edemezsiniz yüzünüz yoktur,ortak bir dostunuzdan sizi barıştırmasını ve kendinizi affetmesini istetdirirsiniz ya...bu gibi teşbihler konuya işik tutar belki inşaallahu teala...bu konuya katılan katkıda bulunan tüm arkadaşlar haklarını helal etsinler inşaallahu teala ........
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
teşbihte hata olmaz denir;hani herhangi bir makamda veya yerde olmayacağını düşündüğünüz bir işiniz olurda o makam veya yerin sorumlusunun sevdiği hatırını kıramayacağı bir kişinin kartvizitini selamını götürdüğünüzde izzet ve ikram görürsünüz işiniz olu verir ya ...
veya birisine karşı zamanında asilik yapmışsınız kalbini kırmışsınızda tek başınıza cesaret edemezsiniz yüzünüz yoktur,ortak bir dostunuzdan sizi barıştırmasını ve kendinizi affetmesini istetdirirsiniz ya...bu gibi teşbihler konuya işik tutar belki inşaallahu teala...bu konuya katılan katkıda bulunan tüm arkadaşlar haklarını helal etsinler inşaallahu teala ........

Allahcc razı olsun...
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Sual: Türbelerden şifa beklemek, şirk olan bir hurafe midir?
CEVAP
Şifayı veren Allahü teâlâdır. Türbeden şifa beklenmez; ancak orada yatan evliya vasıtasıyla dua etmek ve onlardan yardım istemek gerektiğini Peygamber efendimiz bildirdi. Buna hurafe veya şirk demek, çok tehlikelidir. İbni Mace'nin bildirdiği hadis-i şerifte, kendisi de, (Ya Rabbi, senden isteyip de verdiğin zatların hatırı için, senden istiyorum) diye dua ederdi. Gazalarda ve sıkıntılı anlarda da, muhacirlerin fakirleri hürmetine dua ederdi. (Taberani, Ebu Nuaym)

İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Çölde yalnız kalan kimse, bir şey kaybederse, Ey Allah'ın kulları bana yardım edin! desin; çünkü Allahü teâlânın, sizin göremediğiniz kulları vardır.) [Taberani]

(Hayvanı kaçan, Ey Allah'ın kulları bana yardım edin, Allah da size acısın desin!) [Hısn-ül hasin]

Evliya, enbiya yaratıcı değildir. Allahü teâlâ istenilen şeyi, onların hürmetine yaratır. Yani onlar vesiledir. Cenab-ı Hak, her şeyi yoktan yarattığı halde, yaratmasına bazı şeyleri sebep kıldı. Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
Ölülerden bir şey isterken, yani sebeplere yapışırken; bu işleri sebeplerin değil, Allahü teâlânın yaptığına inanmalıdır. (Hadika)

Türbeye gitmenin faydası
Müfti-yüs-sekaleyn olan, şeyhülislam Ahmed bin Kemal Paşa hazretleri buyuruyor ki:
İnsanın ruhu, bedenine âşıktır. Ölüp, ruh bedenden ayrılınca bu sevgisi yok olmaz. Ruhun bedene olan bağlılığı ve çekmesi, öldükten sonra yok olmaz. Ölünün kemiğini kırmak ve kabir üzerine basmak, hadis-i şerifle, bunun için yasak edilmiştir. Bir kimse, bir Velinin kabrini ziyaret edince, ikisinin ruhu buluşurlar. Çok fayda hâsıl olur. Kabir ziyaretine izin verilmiş olması, bu faydanın hâsıl olması içindir. Kabirdekinin ruhu ile ziyaretçinin ruhu, birer ayna gibidir. Işıkları birbirlerine akseder. Ziyaret eden, kabre bakıp, Allahü teâlânın kazasına razı olup, ruhu bunu duyunca, ilmi ve ahlakı feyzlenir. Bu feyz, kabirdekinin ruhuna akseder. Meyyitin ruhuna, cenab-ı Haktan gelmiş olan ilim ve feyzler de, ziyaret edenin ruhuna akseder. (Şerh-ı hadis-i erbain)

İbni Abidin hazretleri buyurdu ki:
İmam-ı Şafii, İmam-ı azam Ebu Hanife'ye karşı çok edepli, saygılıydı. Onun hakkında, (Ebu Hanife'yle bereketleniyorum. Kabrine gidiyorum. Güç bir sual karşısında kaldığım zaman, kabri yanında iki rekât namaz kılıp, Allahü teâlâya dua ediyorum. Cevabı hemen hatırıma geliyor) buyurmuştur. (Redd-ül-muhtar)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Sual: Türbelerden şifa beklemek, şirk olan bir hurafe midir?
CEVAP
Şifayı veren Allahü teâlâdır. Türbeden şifa beklenmez; ancak orada yatan evliya vasıtasıyla dua etmek ve onlardan yardım istemek gerektiğini Peygamber efendimiz bildirdi. Buna hurafe veya şirk demek, çok tehlikelidir. İbni Mace'nin bildirdiği hadis-i şerifte, kendisi de, (Ya Rabbi, senden isteyip de verdiğin zatların hatırı için, senden istiyorum) diye dua ederdi. Gazalarda ve sıkıntılı anlarda da, muhacirlerin fakirleri hürmetine dua ederdi. (Taberani, Ebu Nuaym)

İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Çölde yalnız kalan kimse, bir şey kaybederse, Ey Allah'ın kulları bana yardım edin! desin; çünkü Allahü teâlânın, sizin göremediğiniz kulları vardır.) [Taberani]

(Hayvanı kaçan, Ey Allah'ın kulları bana yardım edin, Allah da size acısın desin!) [Hısn-ül hasin]

Evliya, enbiya yaratıcı değildir. Allahü teâlâ istenilen şeyi, onların hürmetine yaratır. Yani onlar vesiledir. Cenab-ı Hak, her şeyi yoktan yarattığı halde, yaratmasına bazı şeyleri sebep kıldı. Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
Ölülerden bir şey isterken, yani sebeplere yapışırken; bu işleri sebeplerin değil, Allahü teâlânın yaptığına inanmalıdır. (Hadika)

Türbeye gitmenin faydası
Müfti-yüs-sekaleyn olan, şeyhülislam Ahmed bin Kemal Paşa hazretleri buyuruyor ki:
İnsanın ruhu, bedenine âşıktır. Ölüp, ruh bedenden ayrılınca bu sevgisi yok olmaz. Ruhun bedene olan bağlılığı ve çekmesi, öldükten sonra yok olmaz. Ölünün kemiğini kırmak ve kabir üzerine basmak, hadis-i şerifle, bunun için yasak edilmiştir. Bir kimse, bir Velinin kabrini ziyaret edince, ikisinin ruhu buluşurlar. Çok fayda hâsıl olur. Kabir ziyaretine izin verilmiş olması, bu faydanın hâsıl olması içindir. Kabirdekinin ruhu ile ziyaretçinin ruhu, birer ayna gibidir. Işıkları birbirlerine akseder. Ziyaret eden, kabre bakıp, Allahü teâlânın kazasına razı olup, ruhu bunu duyunca, ilmi ve ahlakı feyzlenir. Bu feyz, kabirdekinin ruhuna akseder. Meyyitin ruhuna, cenab-ı Haktan gelmiş olan ilim ve feyzler de, ziyaret edenin ruhuna akseder. (Şerh-ı hadis-i erbain)

İbni Abidin hazretleri buyurdu ki:
İmam-ı Şafii, İmam-ı azam Ebu Hanife'ye karşı çok edepli, saygılıydı. Onun hakkında, (Ebu Hanife'yle bereketleniyorum. Kabrine gidiyorum. Güç bir sual karşısında kaldığım zaman, kabri yanında iki rekât namaz kılıp, Allahü teâlâya dua ediyorum. Cevabı hemen hatırıma geliyor) buyurmuştur. (Redd-ül-muhtar)
............Allahcc razı olsun kardeşimiz.............
 

ya mucib

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
1,037
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
34
ALLAH razı olsun kardeşim.....
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
502
Puanları
83
Yaş
43
Sual: Türbelerden şifa beklemek, şirk olan bir hurafe midir?
CEVAP
Şifayı veren Allahü teâlâdır. Türbeden şifa beklenmez; ancak orada yatan evliya vasıtasıyla dua etmek ve onlardan yardım istemek gerektiğini Peygamber efendimiz bildirdi. Buna hurafe veya şirk demek, çok tehlikelidir. İbni Mace'nin bildirdiği hadis-i şerifte, kendisi de, (Ya Rabbi, senden isteyip de verdiğin zatların hatırı için, senden istiyorum) diye dua ederdi. Gazalarda ve sıkıntılı anlarda da, muhacirlerin fakirleri hürmetine dua ederdi. (Taberani, Ebu Nuaym)

İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Çölde yalnız kalan kimse, bir şey kaybederse, Ey Allah'ın kulları bana yardım edin! desin; çünkü Allahü teâlânın, sizin göremediğiniz kulları vardır.) [Taberani]

(Hayvanı kaçan, Ey Allah'ın kulları bana yardım edin, Allah da size acısın desin!) [Hısn-ül hasin]

Evliya, enbiya yaratıcı değildir. Allahü teâlâ istenilen şeyi, onların hürmetine yaratır. Yani onlar vesiledir. Cenab-ı Hak, her şeyi yoktan yarattığı halde, yaratmasına bazı şeyleri sebep kıldı. Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
Ölülerden bir şey isterken, yani sebeplere yapışırken; bu işleri sebeplerin değil, Allahü teâlânın yaptığına inanmalıdır. (Hadika)

Türbeye gitmenin faydası
Müfti-yüs-sekaleyn olan, şeyhülislam Ahmed bin Kemal Paşa hazretleri buyuruyor ki:
İnsanın ruhu, bedenine âşıktır. Ölüp, ruh bedenden ayrılınca bu sevgisi yok olmaz. Ruhun bedene olan bağlılığı ve çekmesi, öldükten sonra yok olmaz. Ölünün kemiğini kırmak ve kabir üzerine basmak, hadis-i şerifle, bunun için yasak edilmiştir. Bir kimse, bir Velinin kabrini ziyaret edince, ikisinin ruhu buluşurlar. Çok fayda hâsıl olur. Kabir ziyaretine izin verilmiş olması, bu faydanın hâsıl olması içindir. Kabirdekinin ruhu ile ziyaretçinin ruhu, birer ayna gibidir. Işıkları birbirlerine akseder. Ziyaret eden, kabre bakıp, Allahü teâlânın kazasına razı olup, ruhu bunu duyunca, ilmi ve ahlakı feyzlenir. Bu feyz, kabirdekinin ruhuna akseder. Meyyitin ruhuna, cenab-ı Haktan gelmiş olan ilim ve feyzler de, ziyaret edenin ruhuna akseder. (Şerh-ı hadis-i erbain)

İbni Abidin hazretleri buyurdu ki:
İmam-ı Şafii, İmam-ı azam Ebu Hanife'ye karşı çok edepli, saygılıydı. Onun hakkında, (Ebu Hanife'yle bereketleniyorum. Kabrine gidiyorum. Güç bir sual karşısında kaldığım zaman, kabri yanında iki rekât namaz kılıp, Allahü teâlâya dua ediyorum. Cevabı hemen hatırıma geliyor) buyurmuştur. (Redd-ül-muhtar)


bizi bu güzel bilgilerle nasiplendirdiğiniz için Rabbim sizden razı olsun..
sizleri cennetinden nasplendirsin inşallah..

selam ve dua ile..
 

dünyaa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Ocak 2009
Mesajlar
155
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Sual: Türbelerden şifa beklemek, şirk olan bir hurafe midir?
CEVAP
Şifayı veren Allahü teâlâdır. Türbeden şifa beklenmez; ancak orada yatan evliya vasıtasıyla dua etmek ve onlardan yardım istemek gerektiğini Peygamber efendimiz bildirdi. Buna hurafe veya şirk demek, çok tehlikelidir. İbni Mace'nin bildirdiği hadis-i şerifte, kendisi de, (Ya Rabbi, senden isteyip de verdiğin zatların hatırı için, senden istiyorum) diye dua ederdi. Gazalarda ve sıkıntılı anlarda da, muhacirlerin fakirleri hürmetine dua ederdi. (Taberani, Ebu Nuaym)

İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Çölde yalnız kalan kimse, bir şey kaybederse, Ey Allah'ın kulları bana yardım edin! desin; çünkü Allahü teâlânın, sizin göremediğiniz kulları vardır.) [Taberani]

(Hayvanı kaçan, Ey Allah'ın kulları bana yardım edin, Allah da size acısın desin!) [Hısn-ül hasin]

Evliya, enbiya yaratıcı değildir. Allahü teâlâ istenilen şeyi, onların hürmetine yaratır. Yani onlar vesiledir. Cenab-ı Hak, her şeyi yoktan yarattığı halde, yaratmasına bazı şeyleri sebep kıldı. Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
Ölülerden bir şey isterken, yani sebeplere yapışırken; bu işleri sebeplerin değil, Allahü teâlânın yaptığına inanmalıdır. (Hadika)

Türbeye gitmenin faydası
Müfti-yüs-sekaleyn olan, şeyhülislam Ahmed bin Kemal Paşa hazretleri buyuruyor ki:
İnsanın ruhu, bedenine âşıktır. Ölüp, ruh bedenden ayrılınca bu sevgisi yok olmaz. Ruhun bedene olan bağlılığı ve çekmesi, öldükten sonra yok olmaz. Ölünün kemiğini kırmak ve kabir üzerine basmak, hadis-i şerifle, bunun için yasak edilmiştir. Bir kimse, bir Velinin kabrini ziyaret edince, ikisinin ruhu buluşurlar. Çok fayda hâsıl olur. Kabir ziyaretine izin verilmiş olması, bu faydanın hâsıl olması içindir. Kabirdekinin ruhu ile ziyaretçinin ruhu, birer ayna gibidir. Işıkları birbirlerine akseder. Ziyaret eden, kabre bakıp, Allahü teâlânın kazasına razı olup, ruhu bunu duyunca, ilmi ve ahlakı feyzlenir. Bu feyz, kabirdekinin ruhuna akseder. Meyyitin ruhuna, cenab-ı Haktan gelmiş olan ilim ve feyzler de, ziyaret edenin ruhuna akseder. (Şerh-ı hadis-i erbain)

İbni Abidin hazretleri buyurdu ki:
İmam-ı Şafii, İmam-ı azam Ebu Hanife'ye karşı çok edepli, saygılıydı. Onun hakkında, (Ebu Hanife'yle bereketleniyorum. Kabrine gidiyorum. Güç bir sual karşısında kaldığım zaman, kabri yanında iki rekât namaz kılıp, Allahü teâlâya dua ediyorum. Cevabı hemen hatırıma geliyor) buyurmuştur. (Redd-ül-muhtar)

Allah razı olsun ....
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
............Allahcc razı olsun kardeşimiz.............
Amin kardeşim cümlemizden İnşallahü teala.



bizi bu güzel bilgilerle nasiplendirdiğiniz için Rabbim sizden razı olsun..
sizleri cennetinden nasplendirsin inşallah..

selam ve dua ile..
Estağfirullah kardeşim.Biz teşekkür ederiz.Cenab-ı Mevla cümlemizden razı olsun.

Allah razı olsun ....

Amiin cümlemizden kardeşim.
Fârisî beyt tercemesi:

Hakkın ve hak adamlarının yardımı olmadan,
Melek de olsa kurtulamaz yüz karalığından.
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
46
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
"Peygamberlerin ve evliyanın hakîkatinden uzak kalmış, onlardan feyz alamamış, esrar-ı ilahî'den nasipsiz
olan ve şekilden öteye gidemeyen kimseler için Hz. Pir Mevlana (k.s.) buyurur.

"Sen, solmuş ve ruhu çürümüş bir gönlü teneşir tahtasına yatırıp taraf-ı ilahî'ye götürüyorsun!.."
Cenab-ı Hakk sana buyurdu ki:"Ey küstah ve cür'etkar! Burası kabir midir ki, huzuruma ölü bir kalb getiriyorsun?!."

"Git de huzuruma esrar-ı ilahî ile diri olan bir gönül getir ki, dünyanın yeşillik ve gülistanlığı onun sayesindedir..."

Ya Rab! Kalblerimizi, Kuran'ın nürundan, Habîb'inin ve velîlerinin muhabbetinden ayırma!.."
 

zrrtt

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
3 Mar 2009
Mesajlar
118
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
104
SORU: Dualara, "filanın yüzüsuyu hürmetine, filanın hatrına" gibi ziyadeler yapılmaktadır Bu ziyadelerin şeriattaki yeri nedir? Rasulullah'ın Sünneti bu konuda ne söylüyor? Sahabe nasıl dua yapmış? Böyle yapmakla, yani dua ederken "filanın yüzüsuyu hürmetine" gibi sözler söylemekle herhangi dini bir kusur işlenmiş olur mu?

CEVAP: Duada, Allah'a(cc) herhangi birinin yüzüsuyu hürmetini vasıta yapmak, O'nun ve Rasulü'nün bize öğrettiği bir yol değildir Bildiğiniz gibi, Kur'an-ı Kerim bu tr anlayışlardan uzaktır Hadislerde de bu anlayışa temel oluşturabilecek bir örnek yoktur Duada bu yolu uygulamış olan veya bir başkasına öğreten sahabeden herhangi birisini de hatırlamıyorum Doğrusu Alemlerin Rabbi'ne dua ederken herhangi bir kulun yüzüsuyu hürmetine referans göstermek veya filan kulun hatrı için benim istek ve ihtiyaçlarımı karşıla demek manasına gelen anlayış tarzı Müslümanlara nasıl musallat olmuş anlamakta güçlük çekiyorum Ben böyle yapmanın yasak olduğunu söylemiyorum, sadece şu iki şeyi söylüyorum:

Birincisi; bu şekilde dua yapmak, Alemlerin Rabbinin bize öğrettiği dua yapma şekline ve metoduna aykırıdır Hz Peygamber(sas)'in doğrudan doğruya ashabına öğrettiği duya tarzına da aykırıdır Bu sebebledir ki, bu tarz duadan uzak durulmalıdır Zira Peygamber Efendimiz(sas) ve diğer bütün Peygamberler, Allah ile kullar arasındaki ilişkinin ve bağın doğru şeklinin ne olduğunu açıklamak için gelmişlerdir Öyleyse onların ne uyguladıkları ne de öğrettikleri bir dua şekli olan bu tarz bir dua şeklini, herhangi bir kimse uygulamaya kalkışırsa, şüphesiz o, muteber olan bir şekli terkedip, muteber olmayan bir şekli uygulamış olur

İkinci olarak da; bu dua şeklinin nefrete şayan bir yol olduğuna inanıyorum Başka bir kişinin bu dua şeklini benim gördüğüm gibi görmeyip başka bir açıdan bakması ve nefrete şayan bulmaması farklı bir durum Ben ne zaman bu dua şeklinin zararlarına dikkat etsem, gözümün önüne hemen çok mert ve çok cömert bir zat gelir: Onun kapısına gelen herhangi bir insanın arzuları anında yerine getiriliyor, feyz ve keremi herkesi kuşatıyor, her isteyen ondan dilediğini talep edebiliyor, lütfu herkese açık ve herkes ona kolaylıkla ulaşabiliyor Böyle bir zatın karşısına bir kişinin doğrudan gelerek: "Ey kerem sahibi, cömert insan! Bana yardım et" demek yerine, "Filan kişinin hatrına benim ihtiyaçlarımı gider" demesi ne kadar uygun düşer varın siz hesap edin Bu isteme biçiminde, o cömert kişinin merhameti ve cömertliği sebebiyle başkalarının ihtiyaçlarını gidermediği, fakat arkadaşlarının, dostlarının ve akrabalarının hatrına lütuf ve ihsanda bulunduğu su-i zannı gizlidir Eğer bunların vasıtasıyla dua edilmezse sanki o zaman ondan hiçbir şey alamayacağınız zannıyla ümitsizliğe düşüyorsunuz Filanın yüzüsuyu hürmetine demek; aynı zamanda, istekte bulunduğunuz zata baskı uyguladığınız manasına gelir ki, siz aslında şöyle demek istiyorsunuz: "Ben filan büyük insanın tavsiyesi ile geliyorum Benim ricamı herhangi aracısız bir insanın ricası gibi düşünerek geri çevirmemelisiniz" Eğer bu tarz dua bu söylediğim anlama gelmiyorsa, ne anlama geldiğini bana da öğretin Böylece içimdeki sıkıntıdan kurtulacağım için memnun olurum Fakat eğer bu tarz duanın anlamı gerçekten benim anladığım şekildeyse, o zaman Allah Teala'nın kamil sıfatları hakkında doğu bilgiye sahip bir şahsın böyle bir dua tarzını hayal edebileceğini bile düşünemiyorum Fıkıh alimleri bu dua tarzının, bu gibi mahzurlarını dikkate alarak, mekruh olduğu kanaatine varmışlardır Nitekim, Hanefî Fıkhı'nın meşhur kitabı Hidaye'de şöyle yazmaktadır:

"Bir kimsenin dua ederken filanın hakkı için, filanın yüzüsuyu hürmetine veya Peygamberlerin, Nebilerin hakkı için demesi mekruhtur Zira; yaratılanın, Yaratan üzerinde hiçbir hakkı söz konusu değildir"

Hanefî fıkhının İmamlarından, Ebu Hanife'nin öğrencisi, İmam Ebu Yusuf da şöyle der:

"Falanın hakkı için veya Peygamberlerden birisinin hakkı için, Harem-i Şerif yahut Meşar-ı Haram hakkı için dua edilmesini kerih görürüm" (el-Kudûrî, Şerhu'l Kerhî, Kerahet Babı)


İmam-ı Azam Ebu Hanife şöyle der:

"Hiç kimsenin, Allah'tan başka biriyle Allah'a dua etmesi gerekmez Müsaade edilen ve emredilmiş olunan dua, Allah'ın şu ayetinden(Allah'a ait güzel isimler vardır O'nu o isimlerle çağırınız) yararlanılarak yapılandır" (Durru'l-Muhtar 2/630)


hanefilere duyrulur.
 

zrrtt

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
3 Mar 2009
Mesajlar
118
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
104
banada teşekkür edersiniz umarım kardeşler.
tasavvuf fanatikliği yapıp mezheb imamlarının görüşlerini bir kenara atmayalım.
yüzü suyu hürmetine dua etmeye delil gösteren kardeşe şak şak şak güzel alkış tuttunuz.
nefsinize hoş gelmesede Hanefi mezhebinin iki büyük imamı İmam ebu Hanefi ra ve İmam Ebu yusuf un görüşleride sizin için çok çok önemsiz deliller değildir umarım.
not:
basitlik yapıp bana saldırmayın.
ben imamların görüşlerini bildirdim.
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Sual: Şefaati inkâr edenlerin delilleri nedir?
CEVAP
Delilleri yoktur. Misyonerler ile onların oyununa gelenler, kâfirlere şefaat olmadığını ve putların şefaat edemiyeceğini bildiren âyetleri ele alıp, (Peygamber de, melek de şefaat edemez) diyorlar. Kâfirlere şefaat yok demek, müminlere şefaat yok demek değildir. Şefaatin hak olduğu âyet ve hadislerle sabittir.

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(O gün, kimse şefaat edemez. Ancak Rahman olan Allah’ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığı kimse şefaat eder.) [Taha 109]

(Rahman olan Allah’ın nezdinde söz ve izin alanlardan başkası şefaat edemez.) [Meryem 87]
(Bu iki âyette ancak Rahmanın izin verdikleri şefaat eder deniyor.)

(Allah’ı bırakıp da, taptığı putlar şefaat edemez. Ancak hak dine inanıp ona şahitlik edenler şefaat eder.) [Zuhruf 86]
(Putlar şefaat edemez, ama ehl-i hak şefaat eder deniyor.)

(Allah, şefaat edene ve şefaat edilene izin vermedikçe, hiç kimse şefaat edemez, şefaati fayda vermez. Kalblerindeki müthiş korku giderilince, [şefaat bekleyenler, şefaat edenlere] “Rabbiniz şefaat hakkında ne buyurdu?” diye soracaklar. Onlar [şefaat edenler] ise, “Hak olanı buyurdu [şefaate izin verdi]” diyecekler.) [Sebe 23]
(Burada da ancak Allah’ın izin verdikleri şefaat eder deniyor.)

(Onlar, Onun [Allah’ın] rızasına kavuşmuş olandan başkasına şefaat etmezler.) [Enbiya 28]
(Şefaat yetkisine sahip olanlar bile, ancak Allah’ın hoşnut olduklarına şefaat edebilirler. Yoksa kâfirlere şefaat edilmez.)

(Sadece Allah'ın dilediği ve razı olduğu kimselere şefaat etmesi için izin verilen, göklerde nice melekler vardır.) [Necm 26]
(Melekler de ancak, Allah'ın hoşnut olduğuna şefaat edebiliyor.)

(Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?) [Bekara 255]

(Allah’ın izni olmadan hiç kimse şefaatçi olamaz.) [Yunus 3]

(Allah, şefaat edene ve şefaat edilene izin vermedikçe, hiç kimse şefaat edemez, şefaati fayda vermez.) [Sebe 23]
(Bu üç âyet de ancak şefaatin Allah’ın iznine bağlı olduğunu gösteriyor.)

(Bütün şefaatler Allah’ın iznine bağlıdır.) [Zümer 44]
(Demek ki şefaat çeşidi de, şefaat ediciler de çoktur.)

(Şefaat edicilerin [Peygamber, melek v.s.nin] şefaati, onlara [kâfirlere] fayda vermez.) [Müddesir 48]
(Demek ki şefaat sadece günahkâr müminleredir, kâfirlere şefaat yoktur.)

(O gün zalimler [kâfirler] için, müşfik bir dost, sözü dinlenecek şefaatçi de yoktur.) [Mümin 18]
(Zalimlere şefaat yok deniliyor, müminlere denmiyor. Kâfirler için dost ve şefaatçi yok demek, Müminler için dost ve şefaatçi var demektir. Mesela meleklerin müminler için dua ettiği bildirilmektedir. [Mümin suresi 7,8,9] Meleklerin duası elbette kabul olur.)

Bütün müfessirler, muhaddisler ve fakihler gibi, dört mezhep imamı da şefaatin hak olduğunu bildirmiştir. Âlimlerin en büyüğü olan İmam-ı a’zam hazretleri de, (Peygamberler, âlimler ve salihler, günahkâr müminlere şefaat edecektir) buyurdu. (Fıkh-ı ekber)
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Vallahide Billahide sahabe kendi için peygamberden dua istemişse bende isterim.siz ister isteyin ister istemeyin.Sahabenin yaptığını bende yaparım
Vesselam
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
cimcime kardeşim bi sakin ol lütfen. beddua etme. başından takip edemedim ama yeni üye kurallarında bi kurala uymamış olabilirsin. acil yardım gibi başlık açmak yasak bildiğim kadarıyla. böyle devam edersen mesajlaın silinmeye devam eder. bi yardım mı istiyorsun bana söyle.
 

cimcime.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Mar 2009
Mesajlar
12
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
allah seni tez zamanda nasil biliorsa öyle yapsin kaan o sana ne yapacigini bilir haksizliklarinin hesabini tez zamanda verdirsin mevlam sana
 

cimcime.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Mar 2009
Mesajlar
12
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
pisirik küstah cevap versene bana beni burdan atana kadar yazacam
 

cimcime.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Mar 2009
Mesajlar
12
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
yazik iste islam sitesinin adaleti bu utaniyom yaaaaaaaaaa
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt