Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinimizi ögreniyoruz (4 Kullanıcı)

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Teyemmümün Niteliği ve Farzları

Lûgat'ta teyemmümün anlamı, bir şeyi kasdetmektir. Din deyiminde ise: Su bulunmadığı veya suyu kullanmaya güç yetmediği zaman, toprak cinsinden temiz bir şeyle abdestsizliği gidermek için yapılan bir işlemdir.

Şöyle yapılır: Abdestsiz olan yahut gusletmesi gereken bir kimse, iki elini toprak cinsinden temiz bir şeye bir kez vurup bununla yüzünü mesheder. Sonra yine iki elini ikinci kez vurup bununla da dirseklerine kadar iki kolunu mesheder. Bu işlem, abdestsizliği gidermek yahut namaz kılmak veya taharetsiz sahih olmayan bir ibadeti yerine getirmek niyeti ile yapılır. İşte teyemmümün esası bundan ibarettir. O halde teyemmümün farzları bir niyet ve iki mesihden ibarettir.

İmam Züfer'e göre, teyemmümde niyet farz değildir.

Teyemmüm, bu ümmetin özelliklerindendir, ahir zaman ümmeti için bir kolaylıktır. Yüce mabuduna ibadet edecek olan bir müslümanın alışmış olduğu temizlik halinden yoksun olarak ibadet etmemesini sağlar. Bu konuda müslümanın duyduğu ruhsal bir ihtiyacı giderir. İnsanı yaratılışının aslı olan toprağa döndürerek onda tevazu ve yaratıcıya saygı duygularını canlandırır.

Teyemmüm Hicretin beşinci yılında meşru olmuştur. Peygamber efendimizin Medine'ye hicretlerinin beşinci senesi Şaban ayının ilk günlerinde Peygamberimiz Huzaa kabilesinin bir oymağı olan "Beni Mustalık" savaşında bin kişilik bir ordu aile susuz bir yerde gecelemişlerdi. Sabah namazını kılmak için abdest alacak su bulamadılar. Sabahın erken bır vaktinde şu anlamdaki âyet-i kerime nazil oldu: "Yolculuk halinde olur da su bulamazsanız, temiz toprak ile teyemmüm ediniz." (Nisa: 43, Maide: 6) Böylece teyemmümle namaz kılmalarına Yüce Allah'ın emri çıktı. Ashab-ı Kiram sevindiler ve teyemmüm ederek sabah namazını kıldılar.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Teyemmümü Bozan Haller

Abdesti bozan ve guslü gerektiren haller teyemmümü de bozar, hükümsüz kılar. Teyemmümü mübah yapan özrün kalkması da, bu özürden dolayı yapılmış olan teyemmümü bozar. Bu bakımdan su bulunmadığı için veya bir hastalık için yapılmış olan bir teyemmüm, su bulununca veya hastalık kalkınca hemen bozulur. Su ile abdest alınmadıkça veya cünüblük hali varsa, yıkanmadıkça namaz kılınamaz.

Cünüblük sebebiyle yapilan teyemmüm, abdest yerine de geçer. Araya yeni bir cünüblük veya abdestsizlik hali girmedikçe, suyu kullanmaya güç yetinceye kadar bu teyemmüm ile birçok namaz kılınabilir. Ayni şekilde, su ile gusleden kimse, bu temizliği devam ettikçe abdest almaya gerek olmaksizin dilediği namazları kılabilir.

Bir özürden dolayı teyemmüm eden kimse, diğer bir özre tutulsa, birinci özrün son bulması üzerine teyemmüm de son bulur, diğer özür için tekrar teyemmüm etmesi gerekir. Örnek: Su bulunmadığı için teyemmüm eden kimse, henüz su bulamadan abdest almaya engel teşkil edecek bir hastalığa yakalansa ve bu arada su bulacak olsa, önceki teyemmümü bitmiş olur. Bu hastalıktan dolayı tekrar teyemmüm etmesi gerekir; çünkü teyemmümün sebebi değişmiştir.

Teyemmüm ile namaz kılmakta olan bir adam su görse, namazı bozulmuş olur. Abdest alıp yeniden namaz kılması gerekir. Fakat namaz tamamlandıktan sonra suyun bulunması, kılınan o namazın iade edilmesini gerektirmez.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Özürlünün Abdesti


Devamlı burun kanaması, idrarı tutamama, devamlı kusma, yaranın devamlı kanaması, kadınların akıntısı gibi abdesti bozan ve kısmen süreklilik taşıyan bedenî rahatsızlıklara ilmihal dilinde özür (mazeret), böyle kimselere de özürlü kimse (mazur, mâzure) denilir.

İslâm dini kolaylık ve rahmet dinidir. Namaz başta olmak üzere kişilerin ibadetlerini zamanında ve gerektiği şekilde yerine getirebilmeleri hem bir görev hem de bir haktır. Bu sebeple İslâm dini kişiye gücünün üstünde yük yüklememiş, ibadet hayatı da dahil daima kolaylığın sağlanmasını, zorluk ve sıkıntının önlenmesini ilke edinmiştir. Bu sebepledir ki normal durumlarda abdesti bozan şeyler konusunda özürlü kimseler için özel hükümler getirilerek bu kimselerin ibadet etmesine fırsat tanınmıştır. Su bulunmadığında veya suyun kullanımının sağlığa zararlı olduğu durumlarda teyemmüm imkânı, yaranın üstüne mesh hükümleri de yine İslâm'ın hem namazı ferdin aslî görevi ve dinin direği saymasının hem de kolaylık prensibinin birer örneğidir.

Yukarıda sayılan türde olup en az bir namaz vakti süresince devam eden bedenî rahatsızlıklar özür hali sayılır. Özürlü kimse her namaz vakti için abdest alır, bu özür halinin abdesti bozmadığı var sayılarak o vakit içinde aldığı abdestle, onu bozan yeni bir durum meydana gelmedikçe, dilediği kadar farz, vacip, sünnet, eda ve kaza namazı, cuma ve bayram namazı kılabilir, Kabe'yi tavaf edebilir, Mushaf ı tutabilir. Namaz vaktinin çıkmasıyla özürlü kimsenin abdesti bozulmuş olur, yeni namaz vaktinde tekrar abdest alması gerekir. Özürlü kimsenin abdesti özür hali dışında abdesti bozan ikinci bir sebeple de bozulur. Meselâ idrarını tutamayan kimsenin burnu kanamakla abdesti bozulur. İmam Şafiî'ye göre özürlü kimsenin her namaz için ayrı abdest alması gerekir. -Özürlü kimsenin bu sebeple elbisesine bulaşan idrar, kan özür devam ettiği sürece namazın sıhhatine engel olmaz. Kadınlar için aybaşı ve loğusalık hali farklı fıkhı hükümlere tâbi olup bunun dışında kalan kanamalar ve devamlı akıntılar (istihâze) özür hali sayılır
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Mesh

Mestler Üzerine Mesh Verilmesi

Ayağa giyilen ve "Mest" adı verilen mest hükmündeki şeyler üzerine, abdest alınırken meshedilmesi caizdir. Bu, İslâm dininin gösterdiği bir kolaylıktır. Bu meshden maksad, mestlerin üzerine ayakların uçlarından başlayıp aşık kemiklerini aşmak üzere inciklere doğru ıslak olan el parmaklarını sürmektir.

Ayaklara meshetmenin farz miktarı, giyilen her iki mestin ön ve üst tarafından el parmaklarının en küçüğü itibarı ile üç parmaklık yerin meshedilmesidir. Bu kadarlık bir yerin meshedilmesi ile farz yerine getirilmiş olur.

(Malikîlere göre, mestlerin bütünü üzerine mesh yapılması gerekir. Bu miktarın azına mesh yeterli değildir. Hanbelîlere göre, mestlerin üstünün çoğuna meshedilmesi kâfidir. Şafiîlerde ise, mestlerin üstüne bir parmak kadar mesh yapılması yeterlidir.)

Mestlerin altına mesh yapılmaz. Mestler üzerine mesh yapılırken ıslak olan el parmaklarının açık olması, meshin el parmakları ile yapılması, ayak parmaklarının ucundan başlayarak yukarıya doğru yapılması, sünnete uygun olan meshdir. Yoksa, mestin üzerine su dökmek, mesti sünger gibi bir şeyle ıslatmak, enine olarak mestin üzerine meshetmek veya meshe mestin goncundan başlamak yeter. Ancak böyle yapmak sünnete aykırıdır.

Ayakları topukları ile beraber örten çizmeler, potinler, kendileri ile üç mil kadar yürünebilecek kuvvetli ve kalın çoraplar, konçlu aba terlikler de mest hükmündedir. Bunların üzerine de mesh yapılabilir.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Mest üzerine meshin cevazı sünnetle sabittir. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: Mukîm, mestleri üzerine bir gün bir gece; yolcu ise üç gün üç gece mesheder" (Nesaî, Tahâre, 98; İbn Mâce, Tahâre, 86; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 213). Bu, meşhur bir hadis olup, içlerinde Hz. Ömer, Afi, Huzeyme b. Sâbit, Ebû Saîd el-Hudrî, Saffân b. Assâl, Avf b. Malik, İbn Abbas ve Hz. Âişe gibi ünlü sahabelerin bulunduğu kalabalık bir sahabe topluluğu tarafından nakledilmiştir.

Hasan el-Basrî şöyle demiştir: "Bedir gazvesine katılmış yetmiş sahabeye yetiştim, hepsi de mest üzerine meshi caiz görüyordu" (el-Kasânî, Bedâyiu's-Sanâyi, Beyrut 1402/1982, I, 7; İbn Abidin, Reddü'l-Muhtâr, İstanbul 1984, I, 260, 261).
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Meshin caiz olmasinin sartlari

1- Mestler abdestle (ayaklar yikanmis olarak) giyilmis olmali,
2- Mestler ayak topuklarini kaplamis olmali topuklardan kisa olmamali,
3- Mestler onikibin adim veya daha fazla yol yürüyecek kadar dayanikli olmali,
4- Herbir mestte ayak parmaklarinin küçügü ile üç parmak kadar delik, yirtik ve sökük olmamali,


(Malikîlere göre, bir ayağın en az üçte biri görülecek kadar bir mestte yırtık yoksa meshi bozmaz. Şafiî ve Hanbelî mezheblerine göre, ayakta yıkanması farz olan miktar, mestlerdeki bir yırtıktan görülecek olsa, mesh bozulmuş olur. O yıkanması farz olan miktar, çorap veya başka bir şeyle örtülmüş olsa bile hüküm değişmez.)

5- Mestler ayakta bagsiz durabilecek kadar kalin olmali,
6- Mestler disardan gelen suyu emerek ayaga geçirmemeli,
7- Mest giyecek kimsenin her ayaginin ön tarafindan elin küçük parmagi ile en az üç parmak yer bulunmali.


Eger ayaklarin ön tarafini kaybetmis ve üç parmak kadar yer kalmamis ise meshedemez, ayaklarini yikamasi gerekir. Bir ayagi böyle olup diger ayagi saglam olsa bile her ikisini de yikar, saglam ayagi meshetmesi caiz olmaz.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Mesh Müddeti

Meshin müddeti, ikamet halinde olan (yolcu hükmünde bulunmayan) kimse için birgün bir gece, yani yirmi dört saattir. En az on sekiz saat (üç günlük) bir mesafeye gitmek üzere yola çıkan bir misafir (yolcu) için ise, üç gün (yetmiş iki saat) geçerlidir. Bu müddetin başlangıcı, mestler giyildikten sonra ilk abdestin bozulma zamanından itibarendir. Örnek verilirse, bir kimse abdestini tamamladıktan sonra o taharet üzerine mestlerini giyse de, beş saat sonra ondan abdesti bozucu bir hal meydana gelse, bu beşinci saatten itibaren meshin müddeti mukim için yirmi dört saat ve misafir için yetmiş iki saat devam eder. Mestleri giyiş zamanına bakılmaz.

İkamet halinde iken yolculuğa çıkan kimse, misafirin müddeti üzere hareket eder, o zamanı doldurur. Aksine olarak misafir olan kimse, bir gün ve bir gece (yirmi dört saat) meshettikten sonra mukim olsa, mesh müddeti bitmiş olur. Artık ayaklarını yıkaması gerekir.

Mestlerine mesh yaparak abdestli bulunan kimse, mestlerini ayaklarından çıkarınca, yalnız ayaklarını yıkaması gerekir, abdestini tamamen tazelemesi gerekmez. Ayaklarını yıkamak suretiyle abdest alıp mestlerini giymiş olan bir kimse, daha bu abdesti bozulmadan herhangi bir sebeble mestlerini ayaklarından çıkarsa, abdesti bozulmuş olmayacağı için ayaklarını tekrar yıkaması gerekmez.

(Malikîlere göre, mesh için bir zaman yoktur. Guslü gerektiren bir durum olmadıkça, mestler üzerine daima mesh yapılabilir. Ancak cuma namazını kılacak kimseler için, her cuma günü mestlerini çıkanp ayaklarını yıkamaları mendubdur. Şafiî ve Hanbelîlere göre, mübah (haram işleme niyeti bulunmayan) bir seferdeki yolcu için mesh müddeti üç gün, üç gece (yetmiş iki saat)dır. Günah işlemek için yola çıkıldığı takdirde bu müddet yirmi dört saattir.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Sargı Üzerine Mesh

Kırılan veya yarası bulunan bir uzvu (organı) yıkamak zarar verince, kırık üzerindeki tahtaya veya yara üzerindeki sargıya, hem abdest ve hem de gusül için bir kez meshedilir. Bu mesh de zarar verirse, terk edilir.

Elde, tırnakta ve diğer uzuvlarda bulunan herhangi bir yara üzerine konulmuş sakız, pamuk gibi şeylerin veya ilâçların üzerine de zaruret halinde bir kere mesh yapılır. Bunlara sıcak su zarar vermiyorsa, mesh yeterli olmaz, yıkamak gerekir. Yapılacak meshin bütün sargıyı kaplaması gerekmez; çoğunluğunu meshetmek kâfi gelir.

Sargıyı çözmek zarar veriyorsa, özürlü yerin etrafını sargı altından yıkamak gerekmez. Bunlardan açık bulunan yerleri meshetmek yeterlidir.

Böyle bir sargı üzerine yapılan mesh için belli bir müddet yoktur. Özür devam ettiği müddetçe sargı üzerine mesh yapılır. Bu sargının taharet hali üzere (abdestli olarak) sarılmış olması da şart değildir.

Bir sargı üzerine mesh yapıldıktan sonra sargı değiştirilirse, tekrar mesh gerekmez. Yine bir sargıya mesh yapıldıktan sonra, onun üzerine başka bir sargı daha sarılmış olsa, yeniden bir mesh daha yapılmaz. Henüz özür kalkmadan sargı açılsa, mesh bozulmuş olmaz.

Bir özürden dolayı iki ayaktan biri üzerine mesh yapılınca, diğerini yıkamak gerekir. Çünkü bu mesh de yıkamak hükmündedir.

Özür tamamen kalkınca, mesh bozulmuş olur, artık sargı üzerine mesh yapılmaz. Yerinin yıkanması gerekir.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Meshi Bozan Şeyler

Abdesti bozan her şey meshi de bozar. Onun için müddet henüz bitmemiş ise, yeniden alınacak abdestte mestlere veya sargılara da yeniden mesh verilir. Aşağıda yazılı hallerden dolayı da mesh bozulur:

1) Üzerine meshedilmiş olan mestin ayaktan çıkması veya çıkarılması. Bu durumda eğer abdest mevcut ise, yalnız ayakları yıkamak kâfidir. Yeniden tam bir abdest almak gerekmez. Bir mestin goncuna kadar, ayağın çok kısmının çıkmış olması da, tamamen çıkması hükmündedir.

2) Mesh müddetinin sona ermesi. Bu halde henüz abdest devam ediyorsa, yalnız ayakları yıkamak yeterlidir. Yeniden tam bir abdest almaya gerek yoktur. Bununla beraber mesh müddeti son bulsa bile ayakları çıkarıp yıkamanın soğuktan donmaya sebebiyet vereceğinden korkulursa, yine meshe devam edilir.
 

hediyeözkaya

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ağu 2009
Mesajlar
22
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
allah razı olsun peki abdes alırken agzımızı burnnumuzu yüzümüzü kollarımızı ayaklarımızı yıkarken soylencek dua varmı ben bi kere duydum ama unuttum biliyosanız soyleyın
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
allah razı olsun peki abdes alırken agzımızı burnnumuzu yüzümüzü kollarımızı ayaklarımızı yıkarken soylencek dua varmı ben bi kere duydum ama unuttum biliyosanız soyleyın

selamun aleykum degerli kardesim konularima gözatarken sorunuzu gördüm, kusura bakmayin mesajiniza gecikmis olaraktan cevap yaziyorum

Abdeste başlarken önce niyet edilir, sonra eûzübesmele çekilir. Sonra da her bir âzayı yıkarken şu duâlar okunur:


ELLERİ YIKARKEN

"Elhamdü lillâhi'llezi ceale'l-mâe tahûran ve'l-İslâme nûran..."
"Suyu temizleyici, İslâm'ı da nûr kılan Allah'a hamdolsun..."


AĞIZA SU VERİRKEN

"Allahümme e'inni alâ tilâveti'l-Kur'an ve
zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetike..."
"Ey Allah'ım, Kur'an okumak, seni zikir ve sana şükür etmek, sana olan ibadeti güzelleştirmek hususlarında bana yardım et!.."


BURNA SU VERİRKEN

"Allahümme erihnî râihate'l-Cenneti velâ turihnî râihate'n-nâr..."
"Allah'ım, bana Cennet kokusunu duyur, Cehennem kokusunu hissetirme!"


YÜZÜ YIKARKEN

"Allahümme beyyid vechî yevme tebyaddu vücûhün ve tesveddü vücûh.."
"Allah'ım, yüzlerin kiminin ak, kiminin kara olduğu o günde, benim yüzümü ak çıkar!"


SAĞ KOLU YIKARKEN

"Allahümme a'tinî kitâbî biyemînî ve hâsibni hisâben yesîrâ..."
"Allah'ım, kitabımı sağımdan ver, hesabımı da kolay eyle!"


SOL KOLU YIKARKEN

"Allahümme lâ tu'tinî kitabî biyesârî velâ min verai zahrî..."
"Allah'ım, kitabımı solumdan ve arkamdan verme."


BAŞI MESHEDERKEN

"Allahümme Ezillenî tahte zilli arşike yevme lâ zılle ilâ zıllü arşik..."
"Allah'ım, Arş'ın gölgesinden başka gölge olmadığı günde, beni Arş'ın gölgesinde gölgelendir..."


KULAKLARI MESHEDERKEN

"Allahümme'c alnî mine'llezîne yestemiûne'l-kavle feyettebiûne ahseneh..."
"Allah'ım, beni sözü dinleyip de en güzeline uyanlardan eyle..."


BOYNU MESHEDERKEN

"Allahümme a'tik rakabetî mine'n-nâr..."
"Allah'ım, boynumu Cehennem ateşinden âzâd eyle!..."


AYAKLARI YIKARKEN

"Allahümme sebbit kademeyye alâ's-sırati yevme tezillu fîhi'l-akdâm..."
"Allah'ım, ayakların sırat üstünde kaydığı günde, ayaklarımı sırat üstünde sabit eyle, kaydırma!.."


ABDESTTEN SONRA
Abdestten sonra bir veya üç kere de Kadr Sûresini okumak da abdestin âdâbındandır.

kaynak: islamiyet gen. tr
 

elifeslem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Nis 2010
Mesajlar
682
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM,
Emeğinin karşılığını RABBİM kat be kat versin
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt