Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinde şahsi görüş olmaz (4 Kullanıcı)

gülivefa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2008
Mesajlar
199
Tepki puanı
0
Puanları
16
Yaş
39
selamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü
paylaşımınız için allah razı olsun

Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berakatüh. estağfirullah efendim Cenabı Hak cümlemizden razı olsun. inşaallahü teala. selametle kalınız...
 

tubae

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2008
Mesajlar
179
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
[sıze="4"]din ne diyor o önemli [/sıze]


[sıze="3"]sual: Benim şahsi kanaatime göre eğer insanlara zarar vermiyorsan, etrafındakilerle iyi geçinip kargaşa çıkarmıyorsan, sayılı biri olmaya çalışıyorsan, yalan söylemiyorsan yani kısaca iyi biri olmaya çalışıyorsan örtünmek o kadar önemli değil. Aklıma da bu uygun geliyor. Acaba bu düşüncelerim sizce doğru mu?
Cevap
bence sizce diye bir şey olmaz, o zaman insan sayısı kadar din olur. Din ne diyor o önemli. Allah ne diyor o önemli. Eğer akıl ile din olsa, herkese göre din farklı olur. Mesela nataşanın biri gazetelerde şöyle diyordu: (ben yalan söylemem, hırsızlık etmem, kimseye zararım olmaz, saygılı birisiyim, kimseye zarar vermeden az içki içerim, erkeklerin gönlünü yaparım, erkeklerle buluşmama niye karışan oluyor ki?) eğer ortada din ve allah’ın hükmü olmasa, nataşa doğru söylüyor. Ama allah öyle demiyor. Kimseye zararı olmasa da bir damla içki içmek haram diyor. Kimseye zararı olmasa da kadın, saçının telini gösterse haram diyor. Evet kadın saçını göstermekle size göre bir şey olmaz. Nataşaya göre de zina edince bir şey olmaz.

ölçü başkalarına zararlı olup olmamak da değildir. ölçü allah’ın emrine uymakta olur. Besmelesiz kesilen kuzu eti de yenmez. Ha besmeleli kesilmiş, ha besmelesiz demek yanlış olur? Kadın ha başını açmış, ha açmamış ne fark eder denmez. Denirse allah’ın emrine inanılmamış olur. Ya allah’a inanılır veya inanılmaz. Inanılırsa onun dediklerine uymak gerekir. Inanılmazsa, bu daha kötü. Sonsuz ahiret hayatında şiddetli azaplara kim nasıl dayanabilir ki? Bu insanların yoktan yaratılması, hayvanların, çiçeklerin yoktan yaratılması tesadüf müdür? Ya allah’a inanılacak ya allah’a inanılacak, başka yol var mıdır?
[/sıze]


aklın dindeki yeri .:.: Www.dinimizislam.com :.:.

ne guzel bir yazı allah razı olsun
 

gülivefa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2008
Mesajlar
199
Tepki puanı
0
Puanları
16
Yaş
39
Dinde şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslâmiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır. Birinin aklına uygun gelmeyen bir şey, selim akıl sahibi için uygun gelebilir. Akla göre din olsa, insan sayısı kadar din olur. İslâmiyette aklın ermediği şey çoktur. Fakat, selim akla uymayan bir şey yoktur.

Cenabı Hak razı olsun efendim. sevdikleriyle bulundursun.sevsin,sevdirsin inşaallahü teala. dualarınızda bizleri unutmayın efendim.afiyette ve selametle kalınız. cümanız mübarek olsun efendim.
 

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Cenab-ı Mevla ecrinizi arttırsın.Razı olduklarının yolundan ayırmasın İnşallahü teala.Çok yerinde bir paylaşım olmuş.Allahü teala ilminizi arttırsın ablacım.
Fârisî beyt tercemesi:

Hakkın ve hak adamlarının yardımı olmadan,
Melek de olsa kurtulamaz yüz karalığından.
Fârisî beyt tercemesi:

Âlimi anlamaz câhil, söyler hep kelâm,
Onun için sözü kısa kes, sabr et vesselâm.
Allahü teâlâ hepimizi lâfdan kurtarıp, iş yapmak nasîb buyursun. İnsanların en iyisi ve hepsinin Peygamberinin (sallallahü aleyhi ve sellem) hâtırı için, amelsiz ilmden, işe yaramıyan bilgilerden korusun!
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
Hazret-i İsa İslamiyet’i yayacak


Sual: Hoşgörülü kimseler, (İsa gelince, hakiki Hıristiyanlığı yayacak, biz de Hıristiyanlarla omuz omuza verip, dinsizliği yok edeceğiz) diyorlar. Hazret-i İsa, Hıristiyanlığı mı yayacaktır?
CEVAP
Hâşâ, bu çok yanlıştır. İsa aleyhisselam geldiği zaman, Hıristiyanlığı ortadan kaldıracak, bu ümmetin bir ferdi olarak İslamiyet’i yayacaktır. İki hadis-i şerif meali şöyledir:

(İsa, benim dinim üzerine gelir.) [İ. Ahmed]

(İsa, âdil bir hakem olarak gökten inecek, haçı kıracak [Hıristiyanlığı kaldıracak], domuzu öldürecek [domuz etini yasaklayacak], İslam’dan başka şeyi yasaklayacaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Ebi Şeybe]


İslamiyet gelince, Hıristiyanlık ve önceki bütün dinler nesh edilmiş, yürürlükten kaldırılmıştır. Hakiki Hıristiyanlık da olsa, hakiki İncil ve Tevrat da bulunsa, bunlar artık geçerli değildir. Hakikisi geçerli olacak olsaydı, Allahü teâlâ İslamiyet’i göndermez, (Hakiki İsevilik şudur, İsevi dinine devam edin) derdi. Böyle demeyip, (Hak din, yalnız İslamiyet’tir) buyurdu. (İslamiyet’ten başka din, kabul etmem) buyurdu. İslamiyet’in hükmünüyse, kıyamete kadar geçerli kıldı.

Hıristiyanlar, tahrif edilmeyen İncil’i bulsalar, aynen İsa aleyhisselamın bildirdiği gibi ibadet etseler de, Muhammed aleyhisselamı hak peygamber ve Müslümanlığı hak din olarak kabul edip Müslüman olmadıkları müddetçe, küfür üzere olurlar. Çünkü imanın altı şartından biri, bütün peygamberlere inanmaktır. Birini kabul etmeyen kâfir olur. Ehl-i kitab kâfirdir. Hoş gören çıksa da, kâfirlik asla hoş görülmez. Bir ayet-i kerime meali şöyledir:

(Elbette, ehl-i kitaptan [Yahudi ve Hıristiyan] olsun, müşriklerden olsun bütün kâfirler Cehennem ateşindedir, orada ebedi kalırlar. Onlar yaratıkların en kötüsüdür.) [Beyyine 6]

Peygamberimize ümmet olmak için
Hakiki İncil’de Muhammed aleyhisselamın üstünlüklerini gören Hazret-i İsa, ona ümmetinden olmak için çok yalvardı, dua etti ve duası kabul edildi. Allahü teâlâ, Onu diri olarak, göğe yükseltti. Kıyamete yakın, Muhammed aleyhisselamın ümmeti olmak için yeryüzüne inecek, onun dinine uyacak ve onu yayacak, Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi bozuk dinleri kaldıracaktır. (H.L.O.İman)


İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ruhum yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryem’in oğlu İsa, adil bir hakem olarak aranıza inecek, haçı kıracak [Hıristiyanlığı kaldıracak], domuzu öldürecek [domuz eti yemeyi yasaklayacak], İslam’dan başka bir dini kabul etmeyecektir.) [Buhari]

(Vallahi Meryem’in oğlu adil bir hakem olarak inecek, haçı parçalayacak, domuzu öldürecek, kin, nefret ve haset ortadan kalkacaktır.) [Müslim]

Kitab-ül-vefa fi-fedail-il-Mustafa kitabında şöyle yazıyor: Bir gün Ka’bül-Ahbar, bir Yahudi âliminin ağladığını gördü. (Niçin ağlıyorsun?) diye sordu. Yahudi âlim söylemedi. Ka’b, (İstersen seni ağlatan şeyleri sana söyleyeyim) dedi. Yahudi âliminin, (Söyle) demesi üzerine, şöyle dedi: (Musa aleyhisselam Tevrat’tan okuyarak: “Yâ Rabbi! Ben bir ümmet gördüm ki, onlar ümmetlerin hayırlısıdır. İman etmeleri için insanlara emr-i maruf ve nehy-i münker yaparlar. İlk ve son kitaba inanırlar. Deccal ile savaşırlar. Bunları bana ümmet eyle” dedi. Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir” buyurdu.) Bunları dinleyen Yahudi âlimi, (Doğru söyledin yâ Ka’b) diyerek, onu tasdik etti. Ka’b dedi ki: (Musa aleyhisselam, “Yâ Rabbi, o ümmet, çok hamd eder. Bir iş yapmak isteyince inşallah derler. Onları bana ümmet eyle” dedi. Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir” buyurdu.) Yahudi âlimi, (Doğru söyledin ya Ka’b) dedi. Yine Ka’b şöyle devam etti: (Musa aleyhisselam Tevrat’a bakıp, “Yâ Rabbi, ben bir ümmet görüyorum ki, onlar yükseğe çıksa tekbir getirirler, alçak yere inseler hamd ederler. Onlar için yeryüzünün toprağı temiz kılındı. O toprakla necasetten ve hadesten, cünüplükten, suyla temizlendikleri gibi temizlenirler. Yeryüzü onların mescitleridir. Yani, nerede dilerlerse, orada ibadet ederler. Onları bana ümmet eyle” dedi. Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir” buyurdu.) Yahudi âlimi, (Doğru söylüyorsun ey Ka’b) dedi. Yine şöyle anlattı: (Musa aleyhisselam, Tevrat’ta görerek, “Yâ Rabbi, bir ümmet ki, onların Mushafları kalblerindedir. Namaz kılarken melekler gibi saf tutarlar. Mescitlerinde bal arısı gibi sesleri işitilir. Onlardan pek azı Cehenneme gider. Onları bana ümmet eyle” diye arz edince, Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir” buyurdu.) Yahudi âlimi, (Doğru söyledin yâ Ka’b) dedi. Musa aleyhisselam, Muhammed aleyhisselamın ümmetine verilen hayırları görünce, Onun ümmetinden olmak istedi. Allahü teâlâ onu teselli etti. (Şevahid-ün-nübüvve)

Dünyaya gelmiş olan 124 binden fazla Peygamberin en büyükleri, Muhammed aleyhisselama tâbi olmayı istemiştir. Musa aleyhisselam, Onun zamanında bulunsaydı, O büyüklüğü ile beraber, Ona tâbi olmayı istedi. İsa aleyhisselamın gökten inip, Onun dini yolunda yürüyecektir. Onun ümmeti olan Müslümanlar, Ona tâbi oldukları için, bütün insanların hayırlısı ve en iyileri oldu. Cennete gireceklerin çoğu bunlar oldu ve Cennete herkesten önce gireceklerdir. (S. Ebediyye)
Hazret-i İsa’nın gelişi
Sual: Bazıları, (Hazret-i İsa gelince, hakiki Hıristiyanlıkla hükmedecek, İslamiyet’le omuz omuza gelecektir) diyor. Böyle söylemek küfür değil midir? Böyle söylemekle hem bu konudaki hadis-i şerifler inkâr edilmiş oluyor, hem de Hazret-i İsa, ilga edilen [yürürlükten kaldırılan] bir dini tavsiye etmiş oluyor ki, bu da Hazret-i İsa’ya iftira olmuyor mu? Hazret-i İsa ilk geldiğinde, ne diye kendisinden önce olan Museviliği yaymadı? Çünkü o ilga edilmişti. Peygamberimiz, neden hakiki İseviliği değil de Müslümanlığı yaydı? Çünkü İsevilik ilga edilmişti. İslamiyet’ten başka hak din olmayacağına göre, bunların Hıristiyanlık propagandası yapması, İslamiyet’le omuz omuza gelecek demesi küfür olmuyor mu?
CEVAP
Üç hadis-i şerif meali şöyledir:
(İsa, âdil bir hakem olarak gökten inecek, haçı kıracak, [Hıristiyanlığı kaldıracak] domuzu öldürecek, [domuz etini yasaklayacak] İslam’dan başka şeyi yasaklayacaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Ebi Şeybe]

(İsa benim dinim üzerine gelir, Deccalı öldürür, sonra kıyamet kopar.) [İ.Ahmed]

(İsa, inince İslamiyet ile hükmedecektir. O zaman Allahü teâlâ, Müslümanlardan başka herkesi helak edecektir.) [Ebu Davud]

Bu hadis-i şerifleri Müslüman bir kimse inkâr edemez. İslamiyet’ten başka hak din de arayamaz. Çünkü Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Allah indinde hak din ancak İslam'dır.) [Al-i İmran 19]

(Sizin için din olarak İslam'ı beğendim.) [Maide 3]

(İslam'dan başka din arayanın bulacağı din asla kabul edilmeyecektir.) [Al-i İmran 85]

Bu âyet-i kerimeleri ve yukarıdaki hadis-i şerifleri hiçbir Müslüman inkâr edemez.

iste bunun icin tesekkur ederim ,
bu konuda cok fitne var bunlari aciklamak lazim Kurani gizlememek lazim
( cunku hadiste dogruyu bilip anlatmayan Kurani gizlemis sayilir deniliyor )

asil olanda Isa degil Mehdidir Isa Mehdiye uyacak onun arkasinda namaz kilacak

ikinci sorumda su

`imanli gayri muslim ` diye bir sey olabilir mi ?

okuyun nurcular okuyun !!!
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
İslamiyet gelince, Hıristiyanlık ve önceki bütün dinler nesh edilmiş, yürürlükten kaldırılmıştır. Hakiki Hıristiyanlık da olsa, hakiki İncil ve Tevrat da bulunsa, bunlar artık geçerli değildir. Hakikisi geçerli olacak olsaydı, Allahü teâlâ İslamiyet’i göndermez, (Hakiki İsevilik şudur, İsevi dinine devam edin) derdi. Böyle demeyip, (Hak din, yalnız İslamiyet’tir) buyurdu. (İslamiyet’ten başka din, kabul etmem) buyurdu. İslamiyet’in hükmünüyse, kıyamete kadar geçerli kıldı.

yalniz bu kisimla ilgili biraz sorun var
Isa hic bir zaman hristiyanlikla gelmedi
hakiki hristiyanlik Isanin goge yukselisinden
yahudiler yahudayi carmihaya gerdikten sonra baslamistir

hakiki hristiyanlik budur

Isa ise Islamla gelmistir ona inananlarda Muslumandi
ve Peygamberimizin sav gelecegini biliyorlardi Ona inaniyorlardi

hristiyanlik inanci ise isa zanettikleri yahudayi carmihaya gerdikleri olaya dayanir onun icin bastan sona kufurdur
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Cenabı Hak razı olsun efendim. sevdikleriyle bulundursun.sevsin,sevdirsin inşaallahü teala. dualarınızda bizleri unutmayın efendim.afiyette ve selametle kalınız. cümanız mübarek olsun efendim.

:)
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü

Amin ablacım Cenab-ı Hak cümlemizden razı olsun. Amin amiin, hayırlı cumalar efendim, afiyet ve selamet cümlemizin üzerine olsun.
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Kıymetli bilgiler nakletmişsiniz ablacım Allahü teala razı olsun, müsadenizle biz de konuyla ilgili nakil yapmak istiyoruz. İnşallahü teala cümlemiz için istifadeli olur.

HAZRET-İ İSA (ALEYHİSSELAM)
Îsâ aleyhisselâm ölmedi, çarmıha gerilmedi; göğe kaldırıldı



Îsâ aleyhisselâm, yehûdî dînini islâh için gönderilmişdi. Yehûdîler, Onu beğenmediler. Yalancı Peygamber dediler. Onu (İsrâîl Kralı olmak istiyor.Romalılar aleyhinde ehâlîyi kışkırtıyor. Kendini Allahın oğlu sanıyor. Çünki, Allaha "Baba" diye hitâb ediyor) diyerek Romalılara şikâyet etdiler. Hıristiyanların i'tikâdına göre, Kudüsdeki Romalıların yehûdî vâlîsi Pilatus, Îsâ aleyhisselâmı yakalatdıkdan sonra, Hirodese gönderdi. Hirodes buna çok sevindi. Çünki, Onu tanımak ve mu'cizelerini görmek istiyordu. Îsâ "aleyhisselâm" Hirodesin süallerine cevâb vermedi. Hirodes bunun üzerine Onu Pilatusa geri gönderdi [Luka bâb 23]. Pilatus başkâhinlerin ve yehûdîlerin ısrârı üzerine haça germeleri için yehûdîlere teslîm etdi [İncîller]. Hıristiyanlar, Îsâ aleyhisselâmın haça gerilip orada öldüğüne, fekat sonra dirilip göğe çıkdığına, müslimânlar ise, Îsâ aleyhisselâmın haça gerilmediğine, doğrudan doğruya göğe kaldırıldığına, haça gerilen kimsenin, onun bulunduğu mahalli Romalılara birkaç kuruş karşılığı ihbâr eden [ve bir havârîsi olan] Yehûdâ [Judas] olduğuna inanırlar. Kur'ân-ı kerîmde bu husûs beyân edilmişdir. Nisâ sûresinin 156-158.ci âyetlerinde meâlen, (Bir de, yehûdîlerin Îsâyı inkârları ve Meryeme büyük iftirâda bulunmaları ve Allahın Resûlü Meryem oğlu Îsâyı öldürdük demeleri sebebi ile kendilerini la'netledik, rahmetimizden kovduk. Hâlbuki onlar Îsâyı öldürmediler ve haça da germediler. Fekat kendilerine bir benzetme yapıldı. [Yehûdâ, Îsâ aleyhisselâmın şekline sokuldu ve onu asdılar.] Bu husûsda, kendileri de ihtilâfa düşüp, şübhe içindedirler. Onların bu husûsda, bir bilgileri de yokdur. Ancak, kuru bir zan peşindedirler. Onlar hakîkaten Îsâyı "aleyhisselâm" öldürmemişlerdir. Allah, Onu kendi katına yükseltdi. Allah azîzdir, hükmünde hikmet sâhibidir) buyurulmuşdur.
Herkese Lâzım Olan îmân

Îsâ aleyhisselâm kıyâmete yakın tekrar dünyaya gelecektir



İslâm i'tikâdına göre, Îsâ aleyhisselâm ne çarmıha gerildi, ne de öldürüldü. Çarmıha gerilen, onu ele veren münâfık (Esharyûtî Yehûdâ) idi. Yehûdîler, onu Îsâ aleyhisselâm zan ederek, çarmıha gerdiler. Allahü teâlâ, Îsâ aleyhisselâmı üçüncü kat semâya yükseltdi. Bugünkü İncîllerde bile müjdelenen ve hıristiyanların (paraklit) dedikleri, türkçeye terceme ederken (tesellîci) diye terceme etdikleri, yegâne tesellîci olan Muhammed aleyhisselâma ümmet olmak için, çok düâ etdi. Allahü teâlâ kıyâmete yakın Onu tekrâr yeryüzüne indirecekdir. O zemân, Îsâ aleyhisselâm Muhammed aleyhisselâmın dîni üzere hareket edecek, Onun halâl dediklerine halâl diyecek, harâm dediklerine harâm diyecekdir. Paraklit, Ahmed demekdir. Ahmed ise, Muhammed aleyhisselâmın ismlerinden birisidir. Îsâ aleyhisselâm, ulül-azm Peygamberlerdendir. Hâşâ, Allahın oğlu değildir. Îsâ aleyhisselâm, insân idi. Ona tapılamaz. [Cevâb Veremedi]
Hazret-i Îsâ "salevâtullahi alâ nebiyyinâ ve aleyhim" âhır zemânda, kıyâmete yakın, gökden inip, bizim Peygamberimizin "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" dîni ile, ya'nî islâmiyyet ile amel edecekdir. Salîbi [haçı] kırıp, içki ve domuza harâmdır, diyecekdir. Her ne kadar Peygamber efendimiz "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem", âlem-i şehâdetde, bütün Peygamberlerden sonra ise de, âlem-i ervâhda onların evveli ve birincisidir. Nitekim, Resûlullah "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" (Âdem aleyhisselâm su ile toprak arasında iken ben Peygamber idim!) buyurmuşdur. [Şevâhid-ün-nübüvve]



Cevâb Veremedi
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
"Îsevî dîni, Îsâ aleyhisselâm görse tanımayacak bir hâle getirildi."



Allahü teâlânın, Mûsâ "aleyhisselâm" peygamberi olur da, Îsâ ve Muhammed "aleyhimesselâm" peygamberleri olmaz mı? Yehûdîler bu iki Peygambere inanmıyor. Hıristiyanlar, yehûdîlerin bu yanlış inanışlarını görüp, onlara kızarken, kendileri de, hazret-i Muhammed aleyhisselâma karşı bu yanlışlığı, bu iftirâyı yapmak gafletine düşmüşlerdir. Bu yanlış inançlar, ilmî bir inceleme netîcesi olmayıp, hep eskiye bağlanıp kalmak ve yeniyi, yeni geldiği için kabûl etmemekden başka bir şey değildir. Ya'nî gericilikdir. Îsâ aleyhisselâm babasız dünyâya geldi. Hazret-i Meryem, oğlunu Kudüsden Mısra götürdü. Oniki sene Mısrda kaldılar. Sonra, tekrar Kudüse gelip (Nâsıra) denilen köyde yerleşdiler. Otuz yaşında Peygamber oldu. Üç sene sonra, yehûdîler bunu öldürmek istediler. Allahü teâlâ, onu diri olarak göke kaldırdı. Ona benzeyen (Yudâ Şem'ûn) adında bir münâfık çarmıha gerildi. Babasız olduğu için, hıristiyanlar buna Allahın oğlu deyip tapınıyorlar. Babasız dünyâya gelmek, kişiyi insanlıkdan çıkarıp, ilâh yapsaydı, hem anasız, hem babasız yaratılan Âdem aleyhisselâma dahâ çok tapınmaları lâzım gelirdi. Hıristiyanların, hak olan dinlerini bozarak, ne kadar mantıksız bir hâle sokmuş oldukları, buradan da anlaşılmakdadır. Yehûdîler, Îsâ aleyhisselâma yalnız inanmamakla kalmıyorlar. Babasız yaratıldığı için, ona kötü çocuk diyorlar. Müslimânlar ise, adâlet yolunu tutarak, her iki gürûhun gösterdikleri taşkınlıkdan kurtulmuşlar, ona Allahın kulu ve Peygamberi demişlerdir. Avrupalılar bugün ilmde, fende çok ilerde ise de, vaktiyle eski Peygambere bağlanıp kalarak, en büyük yenilikden, ilerlemekden, mahrûm kalmışlardır. Şimdi de, bu gericilikden kurtulamamışlardır. Gericilik ile kalmıyarak, yeni dîni kabûl etmedikden başka, eskisini de değişdirmişler, bozmuşlardır. Hazret-i Îsâ, göke çıkarıldıkdan kırk sene sonra, Romalılar Kudüsü alıp, yağma ve harâb etdiler. Yehûdîleri öldürdüler. Bir kısmını esîr aldılar. Kudüsde yehûdî kalmadı. Îsâ aleyhisselâmın oniki havârîsi, başka yerlere dağıldı. Gökden inmiş olan (İncîl) gayb oldu. Sonradan, İncîl diye bozuk kitâblar yazıldı. Bunlardan dördü her tarafa yayıldı. (Barnabas) İncîlinin hemen hepsi doğru idi. Fekat bozuk İncîllere aldanmış olanlar, Barnabas İncîlini yok etdiler. Bu İncîlden bir dâne, sonradan bulunarak, yirminci asrda Londrada ve Pâkistânda ingilizce olarak basılmışdır. Îsevî dîni, Îsâ "alâ Nebiyyinâ ve aleyhissalâtü vesselâm" görse tanımıyacak bir hâle getirildi. Böylece hıristiyanlık meydâna geldi. Bu gericilik, son asra kadar durmadı. Nihâyet birçoğu dinsiz oldular.
Cevap Veremedi



Îsâ "aleyhisselâm" da , Allahü teâlâ tarafından gönderilmiş hak Peygamberdir



Ne garîbdir ki, hıristiyanlar Îsâ aleyhisselâma, (Allahın oğlu) ve (Aynen Allah) dedikleri hâlde, Onun öldürüldüğünü ve asıldığını kabûl ederler. İslâm dîni, Îsâ aleyhisselâmın bir insan ve bir Peygamber olduğunu bildirmiş iken, Onun için yapılan böyle iftirâları red eder. Ayrıca, Onun kıymetini artırarak, semâya yükseltildiğini ve yehûdîlerin, (Onu öldürdük ve i'dâm etdik) şeklindeki düşüncelerinin bâtıl, iftirâ olduğunu bildirir. Îsâ aleyhisselâm için müslümânların bu i'tikâdı ile hıristiyanların i'tikâdlarından hangisinin, O yüce Peygamberin şerefine lâyık olduğunu sorarız. Buna göre, hıristiyanların mı, yoksa müslümânların mı, Îsâ aleyhisselâmı dahâ çok sevdikleri ve Îsevî oldukları, karşılaşdırılmalıdır. Müslümânların, Îsâ aleyhisselâmın şânına yakışmayan yalanlardan uzaklaşdırmak için olan [doğru ve nezîh] i'tikâdlarına, hıristiyanlar kızarak, aksini isbât etmek için çalışmalarına, ibret ve insâf nazarı ile bakılmalıdır. Biz müslümânlar, hem Mûsâ aleyhisselâmı, hem de Îsâ aleyhisselâmı, Allahü teâlâ tarafından gönderilmiş hak Peygamber olarak tanırız.
Hıristiyan fırkaları, dürlü dürlü çirkin yalanlar ile dolu olan muharref [ve bugün ellerde dolaşan] İncîllere inandıkları için, Îsâ aleyhisselâm ahırda doğdu ve yehûdîlerin elinde zelîl olarak öldürüldü ve Cehenneme girdi, mel'ûn oldu, gibi en terbiyesiz bir şahsın, bir düşmanına bile söylemekde tereddüd edeceği isnâdlar ile, o mukaddes Peygamberi tahkîr etmekdedirler. Bunun için, ne Mûsevî, ne de Îsevîdirler. Teslîs mes'elesinde, Eflâtûnun bozuk felsefesini kabûl [ve müdâfe'a] etdikleri için, bunlara Eflâtûnî demek dahâ doğru olur.
Îsâ aleyhisselâmın öldürülmediği ve asılmadığı husûsunda, hıristiyanlara verilecek dahâ pek çok aklî ve naklî delîller vardır. Bunların tafsîlâtı, fârisî (Mîzân-ül-mevâzîn) ile arabî ve türkçe (İzhâr-ül-hak) kitâbında ve türkçe (Şems-ül-hakîka) ve (Îzâh-ul-merâm) kitâblarında ve imâm-ı Gazâlînin "rahmetullahi aleyh" arabî (Er-Reddül-cemîl) kitâbında yazılıdır. Arzû edenler, bu kitâblara mürâcaat edebilirler.
Cevab Veremedi



Konuştuğuma pişman oldum, ama sustuğum için pişman olmadım.



Hazret-i Lokman Hakîm

 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
(Barnabas) İncîlinin hemen hepsi doğru idi

o incil degilki Allahtan gonderilen incil olmasi icin bir tek harfin bile degismemis olmasi lazim
barnabas dahil butun inciller insanlar tarafindan yazilmistir dolayisiyle bunlara incil denemez uydurma muharref incil diye sunulan uydurmalar denir

+ 2ci soruma cevab yazarsaniz sevinirim
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Allahü teâlâ bizi ve sizi , nübüvvet nûrlarından alınmış olan Ehl-i sünnet âlimlerinin sağlam rey ve görüşleri üzere bulundursun! Nefs-i emmaremizin şerrinden cümlemizi muhafaza buyursun.

Hak teâlâ, zarar ziyân içinde olan bizleri, doğru oldukları müjdelenmiş olan, Ehl-i sünnet vel-cemaat âlimlerinin bildirdikleri îtikata kavuştursun! Beğendiği işleri yapmakla şereflendirsin! Bu iyi işleri yapmaktan hâsıl olan hâlleri de ihsân buyursun! Kendi mukaddes makamına çeksin!

Fârisî mısra' tercümesi:
İş budur, bundan başkası hiçtir.




Fârisî beyt tercemesi:
Hakkın ve hak adamlarının yardımı olmadan,
Melek de olsa, kurtulamaz yüz karalığından.



(Biz nakil yapmadan, kendi yorumumuza göre görüş beyan etmekten Allahü teala'ya sığınırız.-Barnabas inciline dair- ve her daim)

(2.sorunun cevabı tüm müslümanların malumudur. Bu sözü Said Nursinin söylediğini söylerseniz cevabımız "bilmiyoruz" olacaktır. Bu söze istinaden Said Nursi ve nur cemaati ile ilgili söylediklerinize de vereceğimiz cevap aynıdır. Amacınız bilgilendirmek ise sahih kaynaklardan nakiller yaparak cümlemizin istifadesine sunmanızın sonrasında da ısrarcı bir tutum sergilememenizin en doğrusu olacağı kanaatindeyiz. Aksi takdirde fitneye sebebiyet verecek her türlü söz ve davranıştan uzak durmalıyız. Göstereceğiniz hassasiyete şimdiden teşekkür ederiz.)

Afiyet ve selametle kalın.

Fârisî beyt tercemesi:

Dahâ söylersem eğer, çok uzun sürer,
Korkarım, utanmazlığa kadar gider.







 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
Allahü teâlâ bizi ve sizi , nübüvvet nûrlarından alınmış olan Ehl-i sünnet âlimlerinin sağlam rey ve görüşleri üzere bulundursun! Nefs-i emmaremizin şerrinden cümlemizi muhafaza buyursun.

Hak teâlâ, zarar ziyân içinde olan bizleri, doğru oldukları müjdelenmiş olan, Ehl-i sünnet vel-cemaat âlimlerinin bildirdikleri îtikata kavuştursun! Beğendiği işleri yapmakla şereflendirsin! Bu iyi işleri yapmaktan hâsıl olan hâlleri de ihsân buyursun! Kendi mukaddes makamına çeksin!

Fârisî mısra' tercümesi:
İş budur, bundan başkası hiçtir.




Fârisî beyt tercemesi:
Hakkın ve hak adamlarının yardımı olmadan,
Melek de olsa, kurtulamaz yüz karalığından.



(Biz nakil yapmadan, kendi yorumumuza göre görüş beyan etmekten Allahü teala'ya sığınırız.-Barnabas inciline dair- ve her daim)

(2.sorunun cevabı tüm müslümanların malumudur. Bu sözü Said Nursinin söylediğini söylerseniz cevabımız "bilmiyoruz" olacaktır. Bu söze istinaden Said Nursi ve nur cemaati ile ilgili söylediklerinize de vereceğimiz cevap aynıdır. Amacınız bilgilendirmek ise sahih kaynaklardan nakiller yaparak cümlemizin istifadesine sunmanızın sonrasında da ısrarcı bir tutum sergilememenizin en doğrusu olacağı kanaatindeyiz. Aksi takdirde fitneye sebebiyet verecek her türlü söz ve davranıştan uzak durmalıyız. Göstereceğiniz hassasiyete şimdiden teşekkür ederiz.)

Afiyet ve selametle kalın.

Fârisî beyt tercemesi:

Dahâ söylersem eğer, çok uzun sürer,
Korkarım, utanmazlığa kadar gider.









neyi bilmiyorsunuz ? Isanin hakiki hristiyanlikla hukmedecegini soyleyenin Nursi oldugunu mu ?

yoksa bunu Nursi soylese hersey degisir ve bu kufur olmaktan cikar mi ?
Nursinin bunu soylemis olmasi bunu dogru yapar mi ? az kaldi Beddiuzzaman Hzleri diyeceksiniz gibime geldi

`imanli gayri muslim ` konusunda sizi bilgilendireyim

butun bu yazdiklariniz Kurana ve Sunnete uymak gerektigini saygi duydugunuz Nur cemaatine kadar mu gecerli kaliyor ?

bu kuralin istisnasi mi nurcular ? onlar `imanli gayri muslim `dese de gikiniz cikmayacak onlari hakli yapacaksiniz oyle mi ?

su anda sizde samimiyet tesi veriyorsunuz farkindaysaniz bu yazdiklarinizi hayata ne kadar yansitiyorsunuz onu ortaya koyuyorsunuz


Ulema-i İslâm ortasında "İslâm" ve "iman"ın farkları çok medar-ı bahis olmuş.
Bir kısmı "İkisi birdir," diğer kısmı "İkisi bir değil, fakat biri birisiz olmaz" demişler ve bunun gibi çok muhtelif fikirler beyan etmişler.
Ben şöyle bir fark anladım ki:

İslâmiyet iltizamdır; İmân iz'andır. Tabir-i diğerle, İslâmiyet, hakka tarafgirlik ve teslim ve inkıyaddır; İmân ise, hakkı kabul ve tasdiktir.

Eskide bazı dinsizleri gördüm ki, ahkâm-ı Kur'âniyeye şiddetli tarafgirlik gösteriyorlardı.
Demek o dinsiz, bir cihette Hakkın iltizamıyla İslâmiyete mazhardı; "dinsiz bir Müslüman" denilirdi.
Sonra bazı mü'minleri gördüm ki, ahkâm-ı Kur'âniyeye tarafgirlik göstermiyorlar, iltizam etmiyorlar; "gayr-ı müslim bir mü'min" tabirine mazhar oluyorlar.

Acaba İslâmiyetsiz iman, medar-ı necat olabilir mi?

Elcevap:
İmansız İslâmiyet sebeb-i necat olmadığı gibi, İslâmiyetsiz İmân da medar-ı necat olamaz.
Felillâhi'l-hamdü ve'l-minne Kur'ân'ın i'câz-ı mânevîsinin feyziyle, Risale-i Nur mizanları, din-i İslâmın ve hakaik-i Kur'âniyenin meyvelerini ve neticelerini öyle bir tarzda göstermişlerdir ki, dinsiz dahi onları anlasa, taraftar olmamak kabil değil.
Hem İmân ve İslâmın delil ve bürhanlarını o derece kuvvetli göstermişlerdir ki, gayr-ı müslim dahi anlasa, herhalde tasdik edecektir; gayr-ı müslim kaldığı halde İmân eder.
Alıntı: Mektubat-9.Mektup

not > burdaki mektubat Nursinin mektubatidir



lutfen fazla kivirmadan `imanli gayri muslim` hakkinda ne dusunuyorsunuz onu aciklayin

Barnabas konusunda sizin sozlerinizden baska bir nakil gormedim kendinizden naklediyorsunuz arada baska nakilleri eklemeniz her sozunuzu dogru yapmaz

+ her Musluman bilir ki vahiy Allahin kelamidir
Barnabassa insanlarin kendilerinin yazdiklari bir kitabtir

ve bende size nakil yapiyim Peygamberimiz sav incilleri okumayi yasakladi
su dogru demedi





"Ehl-i Kitap'a bir şey sormayınız. Çünkü onlar sapıtmış oldukları için sizi hidayete eriştiremezler. Eğer siz böyle yaparsanız, ya batıl sözü doğrular ya da doğru bir sözü yalanlamış olursunuz. Allah'a yemin olsun ki, eğer Musa bile hayatta olsaydı O'nun bile bana tâbi olmaktan başka yapacağı bir şey yoktu".
a- Ahmed bin Hanbel, Müsned, III. 338 b- İbni Kesir Tefsirin Kuran-il Azim, I- 386 c- ed Dürrül Mansur, II- 85 d- Alûsî, Ruhu'l Meanî III- 210.




Hz. Cabir (ra)den rivayet edildi ki; Hz. Ömer Hz. Peygamber (as)'a gelerek şöyle söyledi: "Ey Allah'ın Resulü! Yahudilerden, bizi hayrete düşüren bir takım haberler duyuyoruz. İzninizle onların hiç olsun bazılarını yazmak istiyoruz".

Bunun üzerine Hz. Peygamber (as) şöyle buyurdu: "Yahudi ve Hıristiyanlar gibi siz de mi dininizden şüphe etmeye başladınız da eksiklerini Yahudilerden ve Hıristiyanlardan tamamlamaya kalkışıyorsunuz? Size, hiçbir eksiği olmayan, içinde şüpheye düşeceğiniz hiçbir şey olmayan bir din gelmiştir. Şayet Hz. Musa hayatta olsaydı, O'nun bile Bana uymaktan başka bir seçeneği olmayacaktı".

Buhari Ebu Hureyre (ra)'dan şöyle rivayet etti: "Ehl-i Kitap Tevrat'ın Ibraniceisini okuyup Müslümanlara Arapça tefsir ederlerdi. Bunu gören Hz. Peygamber (as): "Ehl-i Kitap'ın söylediklerini ne tasdik edin, ne de yalanlayın" buyurdu".



Abdullah İbni Mesud (ra)'dan gelen rivayette Hz. Peygamber (as) şöyle buyurdu: "Ehl-i Ki-tap'a hiçbir şey sormayın! Çünkü onlar sapıttıkları için size hiçbir zaman doğru yolu gösteremeyeceklerdir. (Şayet onlara herhangi bir şey sorarsanız) ya bir doğruyu yalanlamış ya da bir yanlışı tasdik etmiş olursunuz".
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
fitneye sebebiyet kim veriyor ? dogruyu bildigi halde bildirmeyen Kurani gizleyen kimlerdir ? ( inanin ki bunlar - dilsiz seytanlar olmazsa fitne ortadan kalkar )

ama once fitne nedir onu ortaya koyalim

hadislerle ...


ahirzaman ...

fitnesi...

İnsanlık topyekun kamuflajlı bir fitne sürecine sürüklendi. Teknik adıyla Deccal fitnesi… Kıyametin eşiğine ramak kala, Dünya, “cilalı fitne devri”ni yaşıyor.
Alemlere rahmet Son Peygamber Hz. Muhammed’in ikaz ettiği üzere, bu cilalı büyük fitne, Müslümanların içinden türeyecek, Müslüman görüntüsüyle ortaya çıkacak…
Bu “büyük fitne”nin asıl hedefi ise, Hz. Muhammed’in peygamberliğini ortadan kaldırmak, O Kutlu Elçi’nin getirdiği İslam’ın son ve yegane Hak din oluşunu gölgelemektir.
Bu büyük fitneye kulak asanlar, fert fert, bölük bölük Müşriklere, gayr–ı Müslimlere iltihak edecekler. Kendilerini, beyinlerini ve yüreklerini, Hıristiyanlara, Yahudilere…vs. gayr–ı Müslimlere kaptıracaklardır.
Vaziyet ve vakıa bu noktaya doğru sürüklenmiyor mu?! Etrafımızı, bölgemizi ve dünyamızı şöyle bir film şeridi gibi gözden geçirelim.
Hür, bağımsız, bağlantısız ve her türlü haklara sahip bir Hıristiyan olabilirsin…
Bir Yahudi olabilirsin…
Bir Budist olabilirsin…
Bir Hinduist olabilirsin..
Ancak hür, bağımsız, bağlantısız ve her türlü haklara sahip bir Müslüman olamazsın.
Şayet Müslüman olacak isen, konjonktüre göre vaziyet alacaksın… İslam son hak dindir, demeyeceksin. Kelime–i Tevhid’i okuyacaksın; ama onun ikinci kısmı olan Muhammed’ur Rasûlullah’ı demeyeceksin. Demeyenlere de rahmet nazarı ile bakacak, onları da cennete doluşturacaksın. Vatikan’dan misyon üstlenecek, dinler arası diyalogcu olacaksın. AB’ye uyumlu olacaksın. ABD’nin kucağına oturacaksın. Papazın koluna gireceksin, hahamın duasına Amen diyeceksin. Kimliğini, kişiliğini, itikadını, medeniyetini bir kenara koyacaksın… Müslüman olacaksan; ancak böyle AB ve ABD standartlarında “Ilımlı Müslüman” olabilirsin.
Bu “Haçlı standartları”na uymazsan, hayat hakkın yok…
Demiş ki adam, kanadı yok, kuyruğu yok, gagası yok, ayağı yok, nedir bu? Kimse cevabını bulamamış… Yine kendi cevap vermiş; kuş canım, kuş.
Bu nasıl kuş, bunun neresi kuş; her şeyi makaslanmış?! Kuştan başka her şeyi andırıyor.
Ilımlı Müslümanlık da öyle… Hz. Muhammed yok, Tevhid cümlesinin ikinci kısmı yok, son Hak din olan İslam yok, yok oğlu yok… Eeee?! Bu Ilımlı İslam…
Buna Ilımlı İslam denmez; buna Hıristiyanlık–Yahudilik–İslam kırması ve bozması yeni bir şey denir. Deccal’in dini denir. Hak cilası çekilmiş, “küresel batıl”, küresel fitne denir.
Fertler, bu “cilalı batıl”a teslim edilmek isteniyor.
Devletler bazında durum farklı mı?! Değil…
Yahudi din devleti olabiliyor.
İsrail öyle nitekim… Bush önceki gün tekrar teyid etti. Stratejik ortaklığımız, İsrail Yahudi din devletinin güvenliğini garantiye almak içindir, dedi.
Hıristiyan din devleti olabiliyor.
Vatikan, öyle nitekim…
Bu din devletleriyle stratejik ortaklık kurulabiliyor, en mahrem devlet istihbaratları paylaşılabiliyor, onlardan misyon üstlenilebiliyor.
Bu din devletlerinin hepsi, Müslüman milletler üzerinde hesap kurabiliyor, proje geliştirebiliyor; misyonerlik projeleri bu, Arz–ı Mev’ud projesi bu, Şark ve Sevr planı bu, BOP bu…
Ama sıra Müslüman komşulara gelince, en doğal münasebetlere dahi imkan tanınmıyor. Orada hiçbir hak ve hukuk işlemiyor. İslam iklimi, kana, gözyaşına, katliama, işgale boğuluyor.
Haçlının bunu yapması normal… Gayr–ı Müslimlerin veya İslam düşmanlarının bunları yapmaları doğal…
Ya onların ortakçıları Müslüman olursa, hal ne olur; işte bam telinin koptuğu nokta.
Deccal’in kendisinin ve foyasının ortaya çıktığı yer, Müslümanların arasıdır… Bu fitnenin başını çekenler, Ilımlı Müslüman görüntülü gizli gayr–ı Müslimlerdir, gayr–ı Müslimlerin ortakçılarıdır.
Nitekim Haçlı’nın Sevr mantığını ve Amerika’nın işgal planını İslam topraklarında yaygınlaştırıp tezgahlayanlar, kimlerdir?! Bugüne kadar Müslüman görünüp, hatta mücahid kesilip, son BOP sürecinde her türlü akaid ve medeniyet değerlerini bir tarafa bırakanlar değil mi?! Bugüne güya hacı–hoca takımı kılığına bürünerek pirim devşirenler, BOP sürecinde boyunlarındaki diyalog haçlarını konjonktüre göre ortaya çıkartmadılar mı? Papazların–hahamların kollarından ve Amerika’nın kucağından inmeyenler bunlar değil mi? Deccali ve büyük fitnelerini başka adreslerde arayanlar, yanılıyorlar. Deccal, Müslümanların içinde, Müslümanların arasında, Müslüman kılığında… Hz. Peygamber aleyhisselam öyle haber veriyor. Aklı ve imanı olan için, Deccal’i tanımak ve onun büyük fitnesini keşfetmek için, Rasûlullah’in bir cümlesi yeter.

Mehmet Emin Koc
 

titretttinhoca

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
8 Ocak 2009
Mesajlar
298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
87
Alemlere rahmet Hz. Muhammed (sav), ahir zamanda ümmetinden bazı grupların Ehl-i kitaba - müşriklere iltihak edeceklerini, kendisini mehdi zanneden ve hatta Hz. Peygamber'i güya devre dışı bırakarak peygamberlik makamına musallat olan ve bu bağlamda kendisini nebi yerine koyan deccallerin ortaya çıkacağını beyan emişlerdir.
Alemlere rahmet Hz. Muhammed şöyle buyurur: Şu bir gerçek ki,ümmetim adına korktuğum en önemli şeylerden biri de, dalalete
sapmış yöneticiler ve önderlerdir. Ümmetimden bazı gruplar putlara tapacaktır, bazı gruplar da (Hak dinden saparak) müşriklere
katılacaklardır. Kıyamete yakın zamanda deccallar türeyecektir. Bunların
saysı 33 (ilâ 70) civarında olacaktır. Bunların kimi kendisini peygamber,
(kimi de Mesih) zannedecektir... Ve lakin ümmetimden bir grup sürekli Hak üzere olacaktır. Onlar Allah'ın yardımını göreceklerdir. Allah'ın emri
(olan kıyamet) gelinceye kadar, bu kendilerine ters düşerek Hak'tan
ayrılanlar onlara zarar veremeyecektir." ( ibn Mace, sünen, fiten, 9; Ebu Davud, Sünen, fiten,1)
 

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Kardeşim;

Biz "ehli sünnet alimlerinin naklettiği bilgilerin yer aldığı" kitapları okuyoruz. Fıkh bilgisi ilmihal kitaplarından öğrenilir. Hadis-i şerifleri ve ayetleri kendi kafamıza göre yorumlayacak ilme sahib değiliz.

Biz Said nursi ve sözleriyle hiç tanışmadık, bilgi sahibi değiliz. Yazdığınız mektub da ne dedildiğini bile anlamıyoruz. Bizim ne düşündüğümüzün ne önemi var. Velev ki anlamadığımı da ifade ettim. Bir insan ya kafirdir, ya da imanlı. İmanlı kafir olur mu? Akıl var izan var!

Düşünmediğimiz, söylemediğimiz sözleri üzerimize yapıştırmayın. Barnabas ve diğer paylaşımların kaynakları altlarında yazıyor.

Said Nursi ve Cemaati ile ilgili daha fazla söyleyecek sözümüz yok, bilgimiz yok netice olarak fikrimiz yok. Olması gibi bir isteğimiz de yok! Bununla kaybedecek vaktimiz hiç yok!

Hidayet ve tevfik Allahü teala'dandır. Selametle kalınız.

Allahü teâlâ hepimizi lâftan kurtarıp, iş yapmak nasip buyursun. İnsanların en iyisi ve hepsinin Peygamberinin hâtırı için, amelsiz ilimden, işe yaramıyan bilgilerden korusun! Amin.

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
o bir İSLAM MÜCAHİDİ.....SAİD-İ NURSİ HAZRETLERİ...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Medrese Değil Kışla
Tarih 1914, Doğu Anadolu’da Ermeni çetecilerin faaliyetleri bölgeyi huzursuz eder. Bediüzzaman o sıralar Horhor medresesinde talebelerine ders okutmaktadır. Çevresinde olan bitene duyarsız kalmaz ve silahlı mücadele için talebelerini silahlandırır. Hatta dönemin Korgeneral rütbesinde ki (ferik) zat gelir, durumu müşahede eder ve şaşkınlık içerisinde ‘Burası medrese değil kışladır’ der.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
1. Dünya Savaşı,
Bediüzzaman Alay Komutanı
Bir asker ne yapar, hele bir alay komutanı, çelik çomak mı oynar, karşı kuvvetlere teslimiyet yolunu açıcı diyalogculuk faaliyetimi başlatır, ya da askerlerine savaşmayın, adam öldürmeyin, silahları bırakın mı der. Yoksa var gücüyle savaşır ve emri altındakileri de buna teşvik eder, bir nevi kışkırtır mı? İyi bir at binicisi ve silah kullanıcısı olan Said Nursi’nin örtülmek istenen, taklit edilmesine izin verilmeyen ve yok sayılan en önemli yönüdür bu. Albay seviyesinde komuta merkezinde bulunan Bediüzzaman ve talebeleri düşmanın en çok çekindiği ve korktuğu askerlerin başında gelir. Beyaz külahları ve beyaz pelerinleri ile meydana çıktıklarında boşa ateş etmeyen, attıklarını vuran bu gönüllüler ordusu, gerilla savaşı-vur-kaç taktiği ile düşmana büyük zayiat verirler. İçlerinde şehidlerin sayısı oldukça fazla olan bu cephenin, düşmandan aldığı can ise onlarca kattır. Keçe külahlıların adını duyan düşman güçler Bediüzzaman ve askerleri (talebeleri) gelmeden sıvışırlar. Çünkü sonunda Bediüzzamanın kurşunları ile gebermek var
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bediüzzaman Bildiri Dağıtıyor
İstanbul işgal İngiliz işgali altında. Anglikan klisesi başpapazı altıyüz kelimeden mürekkep cevap isteği altı kapsamlı soru ile müslümanların karşısında. Gaye Müslümanları tartışmaya çekmek ve küçük düşürmek. Bediüzzamanın dostları bu suallere cevap vermesi için rica ederler, ancak Bediüzzaman tuzağı fark eder ve şu cevabı verir. “Ben onlara altıyüz kelimeyle değil, altı kelimeyle değil, hatta bir kelimeyle değil, belki bir tükürükle cevap veriyorum. Tükürün o ehl’i zulmün o merhametsiz yüzüne.”

Sonrasında Hutüvât-ı Sitte risalesini gizlice basar ve yine gizlice dağıttırır. Bundan İngilizler oldukça rahatsız olur ve Bediüzzaman için ölü veya diri arama çıkartılır. Bediüzzaman bu sebeble sürekli yer değiştirir ve yakalanmamak bir ara Yuşa tepesinde inzivaya bile çekilir. Ancak yinede davasından vazgeçmez ve İngilizleri şu ifadeler ile anar: “Tükürün İngiliz lâinin hayâsız yüzüne/Ey ekpekül küpekadan tekellüp etmiş köpek”
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt