aliye_aliye
Altın Üye
- Katılım
- 25 Eki 2006
- Mesajlar
- 16,828
- Tepki puanı
- 4
- Puanları
- 38
- Konum
- ~* پایتخت آن بهشت *~
- Web Sitesi
- www.fizikist.com
Çocukların muhakemesini geliştirmek de görevdir
Çocukların muhakemesini geliştirmek de görevdir
Çocukların muhakemesini geliştirmek de görevdir
Çocukların muhakemesini geliştirmek de görevdir
Aile içinde çocuklara din bilgisi vermek nasıl ana-babanın görevi ise çocukların mantık ve muhakemelerinin gelişmesini sağlamak da o kadar ana-babanın görevidir. Çünkü mantık ve muhakeme gelişmesi de çocuğu istikbalde kurtaracak vasıflardandır.
Bu konuda verilen misaller hem dinlendirici hem de düşündürücüdür. Birini, hem dinleyip hem de düşündürmek niyetiyle arz ediyorum bugün sizlere...
Bu misalde denmek isteniyor ki, nasıl din bilgisi çocuğu kurtarırsa mantık ve muhakemesini geliştirmek de aynı şekilde çocuğu kurtarıcı olabilir.
***
Hükümdarın biri şehrin ortasından geçerken oynayan çocuklardan birine yaklaşarak sormuş :
- İslam'ın şartı kaçtır evladım?
Çocuk beklemeden cevap vermiş :
- İslam'ın şartı beştir, efendim.
Hemen yanındaki çocuğa da sormuş aynı soruyu :
- Sen nasıl cevap veriyorsun bu soruya?
Çocuk omuzlarını silkerek karşılık vermiş :
- Ben bilmiyorum efendim!.
Hükümdar yanındakilere dönerek emrini şöyle vermiş :
- Bilen çocuğun babasına beş altın verin, bilmeyen çocuğun babasına da beş sopa vurun! Bilen çocuk, bu emre ses çıkarmazken; bilmeyen çocuk itiraz ederek demiş ki :
- Hükümdarım, arkadaşımın babasına babası öğretmiş ki, o da çocuğuna öğretmiş, size doğru cevap verdi. Benim babama da babası ögretmiş olsaydı o da bana ögretir, ben de size doğru cevap verebilirdim. Bu yüzden babamı cezalandırma yerine, babamı öğretmeyen babasını cezalandırmayı düşünmeniz daha adil olur!
Çocuk bundan sonra da sözlerine şunu eklemiş :
- Ancak, demiş, babamın da babası olan dedem şimdi Rabbimizin adaletindedir. Onu bulup cezalandırmanız hem mümkün olmaz, hem de bir suçtan iki defa ceza vermek adil olmaz. Şu anda dedem çocuklarını ihmal etmenin ne demek olduğunu çektiği kabir azabıyla çok iyi anlamış, ama kabirdeki bu anlamanın hiç de faydası olmamıştır. Onun için dedemin bilgisiz bıraktığı babamı bağışlamanızı diliyorum.
Bu mantık ve muhakeme mahsulü cevaptan memnun olan hükümdar, bu defa kararını değiştirerek emrini şöyle vermiş :
-Bilen çocuğun babasına çocuğuna din bilgisi öğrettiği için, bilmeyen çocuğun babasına da, çocuğuna böyle muhakeme kazandırdığı için mükafat verin, cezalandırmayı düşünmeyin. Çünkü demiş, çocuğuna böyle muhakeme kazandırmak da bir eğitimdir. Baba, bildiğini öğreterek çocuğunu geliştirmiştir.
******
Sadece ilmin verilmesi yetmez.. Muhakemeli bir ilim aşılanmalıdır.. Örnekte görüldüğü üzere soruyu bilemeyen çocukta bir istidat var ve muhakeme gücü gelişmiş; dini bilgileri öğrenme potansiyeli var.. Sadece ''ilmen yoğurulmamış.''
Küçük yaşlarda muhakemesi gelişen ve kendisine bu bilincin aşılandığı çocukta vicdan, adalet, basiret ve feraset gibi hasletler de yer alacaktır..
Aile içinde çocuklara din bilgisi vermek nasıl ana-babanın görevi ise çocukların mantık ve muhakemelerinin gelişmesini sağlamak da o kadar ana-babanın görevidir. Çünkü mantık ve muhakeme gelişmesi de çocuğu istikbalde kurtaracak vasıflardandır.
Bu konuda verilen misaller hem dinlendirici hem de düşündürücüdür. Birini, hem dinleyip hem de düşündürmek niyetiyle arz ediyorum bugün sizlere...
Bu misalde denmek isteniyor ki, nasıl din bilgisi çocuğu kurtarırsa mantık ve muhakemesini geliştirmek de aynı şekilde çocuğu kurtarıcı olabilir.
***
Hükümdarın biri şehrin ortasından geçerken oynayan çocuklardan birine yaklaşarak sormuş :
- İslam'ın şartı kaçtır evladım?
Çocuk beklemeden cevap vermiş :
- İslam'ın şartı beştir, efendim.
Hemen yanındaki çocuğa da sormuş aynı soruyu :
- Sen nasıl cevap veriyorsun bu soruya?
Çocuk omuzlarını silkerek karşılık vermiş :
- Ben bilmiyorum efendim!.
Hükümdar yanındakilere dönerek emrini şöyle vermiş :
- Bilen çocuğun babasına beş altın verin, bilmeyen çocuğun babasına da beş sopa vurun! Bilen çocuk, bu emre ses çıkarmazken; bilmeyen çocuk itiraz ederek demiş ki :
- Hükümdarım, arkadaşımın babasına babası öğretmiş ki, o da çocuğuna öğretmiş, size doğru cevap verdi. Benim babama da babası ögretmiş olsaydı o da bana ögretir, ben de size doğru cevap verebilirdim. Bu yüzden babamı cezalandırma yerine, babamı öğretmeyen babasını cezalandırmayı düşünmeniz daha adil olur!
Çocuk bundan sonra da sözlerine şunu eklemiş :
- Ancak, demiş, babamın da babası olan dedem şimdi Rabbimizin adaletindedir. Onu bulup cezalandırmanız hem mümkün olmaz, hem de bir suçtan iki defa ceza vermek adil olmaz. Şu anda dedem çocuklarını ihmal etmenin ne demek olduğunu çektiği kabir azabıyla çok iyi anlamış, ama kabirdeki bu anlamanın hiç de faydası olmamıştır. Onun için dedemin bilgisiz bıraktığı babamı bağışlamanızı diliyorum.
Bu mantık ve muhakeme mahsulü cevaptan memnun olan hükümdar, bu defa kararını değiştirerek emrini şöyle vermiş :
-Bilen çocuğun babasına çocuğuna din bilgisi öğrettiği için, bilmeyen çocuğun babasına da, çocuğuna böyle muhakeme kazandırdığı için mükafat verin, cezalandırmayı düşünmeyin. Çünkü demiş, çocuğuna böyle muhakeme kazandırmak da bir eğitimdir. Baba, bildiğini öğreterek çocuğunu geliştirmiştir.
******
Sadece ilmin verilmesi yetmez.. Muhakemeli bir ilim aşılanmalıdır.. Örnekte görüldüğü üzere soruyu bilemeyen çocukta bir istidat var ve muhakeme gücü gelişmiş; dini bilgileri öğrenme potansiyeli var.. Sadece ''ilmen yoğurulmamış.''
Küçük yaşlarda muhakemesi gelişen ve kendisine bu bilincin aşılandığı çocukta vicdan, adalet, basiret ve feraset gibi hasletler de yer alacaktır..