Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir (1 Kullanıcı)

NUHALI06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Tem 2006
Mesajlar
74
Tepki puanı
0
Puanları
0
B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)

Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu seyretmekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkân için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle...

Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkândan dışarı fırlayıp:


- "Küçüüük!" diye seslendi." Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir hârika!"

Çocuk, ona dönerek:

- "Gerçekten çok güzeller!" diye tebessüm etti, "Ama benim bir bacağım doğuştan eksik".

- "Bence önemli değil!" diye atıldı adam. "Bu dünyada her şeyiyle tam insan yok ki! Kiminin eli eksik, kiminin de bacağı. Kiminin de aklı veya vicdanı."

Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu. Adam ise konuşmayı sürdürdü:

- "Keşke vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsa idi."

Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru yaklaşıp:

- "Anlayamadım!. dedi. Neden öyle olsun ki?"

- "Çok basit!" dedi, adam. "Eğer yoksa, cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil. Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak. Hâttâ sakat insanlar, sağlamlara oranla, daha fazla mükâfat görecekler..."

Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrine işâret ederek:

- "Baktığın ayakkabı, sana yakışır!" dedi. "Denemek ister misin?"

Çocuk, başını yanlara sallayıp:

- "Üzerinde 30 lira yazıyor" dedi, "Almam mümkün değil ki!"

- "İndirim sezonunu senin için biraz öne alırım!" dedi adam, "Bu durumda 20 liraya düşer. Zâten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder."

Çocuk biraz düşünüp:

- "Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!" dedi, "Onu kim alacak ki?"

- "Amma yaptın ha!" diye güldü adam. "Onu da, sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım."

Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam ederek:

- "Üstelik de öğrencisin değil mi?" diye sordu.

- "İkiye gidiyorum!" diye atıldı çocuk, "Üçe geçtim sayılır."

- "Tamam işte!" dedi adam. "5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira. O da zâten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti!"

Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkâna girdi. İçerdeki raflar, onun beğendiği modelin aynıyla doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek

- "Benim satış işlemim bitti!" dedi, "Sen de bana, bunu satsan memnun olurum."

- "Şaka mı yapıyorsunuz?" diye kekeledi çocuk, "Onun tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı, para eder mi?"

- "Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş..." dedi adam, "Antika eşyalardan haberin yok her hâlde. Bir antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar. Bu yüzden ayakkabın, bence en az 30-40 lira eder."

Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları üzerinden atabilmiş değildi. Mutlaka bir rûyada olmalıydı. Hem de hayatındaki en güzel rûya. Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kâğıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek:

- "Bana göre 20 lira yeterli." dedi. "İndirim mevsimini başlattınız ya!"

Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu. Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı. Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip:

- "Babam haklıymış!" dedi. "Sakat olduğum için üzülmeme hiç gerek yok! demişti."

* Her Rüzgar Savuracak Bir Toz bulur,
* Her Hayat Yaşanacak Bir Can Bulur,
* Her Umut Gerçekleşecek Bir Düş Bulur
* Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir



B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)
 

Ecrin Hicran

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2006
Mesajlar
2,624
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir

B)B)selamun aleyküm kardeşim.gerçekten şu zamanda böyle insanlarda var çok şükür..Allah hepsinden razı olsun..çok güzel bir hikaye.bir çocuğu sevindirmenin sevabı çok büyüktür..ne mutlu ki osevabı hakkıyla alanlara..gerçektende önemli olan tam bir kalpe sahip olmamız..ve her ne olursa olsun halimize şükretmemiz..ve rabbimin rızasını kazanmamız..selam ve dua ile..hayırlı günler..B)B)
 

ferit

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2006
Mesajlar
1,723
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir

A.S.SelamunAleyküm
Allah razı olsun.Çok güzel çok duygulandım.
Ellerine sağlık.
Selametle...B)B)B)
 

Ahmed_1907

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Tem 2006
Mesajlar
992
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
TOKAT
RE: Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir

ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM EMEĞİNE SAĞLIK SELAM VE DUA İLE..B)
 

lana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
VİCDAN!!!

VİCDAN!!!

VİCDAN...


BULUNMAYACAK TEK ŞEY
Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine
yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu
seyretmekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan,
spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks
sayılmazdı ama, küçük bir dükkân için yeterliydi.
Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine
doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği
kullanmaktaydı. Hem de güçlükle...

Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun
sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu
yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı
ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti. Bir
müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola
koyulduğunda, adam dükkândan dışarı fırlayıp:

- "Küçüüük!" diye seslendi." Ayakkabı almayı düşündün
mü? Bu seneki modeller bir hârika!"

Çocuk, ona dönerek:

- "Gerçekten çok güzeller!" diye tebessüm etti, "Ama
benim bir bacağım doğuştan eksik".

- "Bence önemli değil!" diye atıldı adam. "Bu dünyada
her şeyiyle tam insan yok ki! Kiminin eli eksik,
kiminin de bacağı. Kiminin de aklı veya vicdanı."

Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu. Adam ise konuşmayı
sürdürdü:

- "Keşke vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik
olsa idi."

Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru
yaklaşıp:

- "Anlayamadım!. dedi. Neden öyle olsun ki?"
- "Çok basit!" dedi, adam. "Eğer yoksa, cennete
giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil. Zaten
orda tüm eksikler tamamlanacak. Hâttâ sakat insanlar,
sağlamlara oranla, daha fazla mükâfat görecekler..."

Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar
çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrine
işâret ederek:

- "Baktığın ayakkabı, sana yakışır!" dedi. "Denemek
ister misin?"
Çocuk, başını yanlara sallayıp:
- "Üzerinde 30 lira yazıyor" dedi, "Almam mümkün değil
ki!"

- "İndirim sezonunu senin için biraz öne alırım!" dedi
adam, "Bu durumda 20 liraya düşer. Zâten sen bir
tekini alacaksın, o da 10 lira eder."
Çocuk biraz düşünüp:
- "Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!" dedi, "Onu kim
alacak ki?"
- "Amma yaptın ha!" diye güldü adam. "Onu da, sağ
ayağı eksik olan bir çocuğa satarım."
Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam
ederek:
- "Üstelik de öğrencisin değil mi?" diye sordu.

- "İkiye gidiyorum!" diye atıldı çocuk, "Üçe geçtim
sayılır."
- "Tamam işte!" dedi adam. "5 Lira da öğrenci indirimi
yapsak, geri kalır 5 lira. O da zâten pazarlık payı
olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti!"

Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkâna
girdi. İçerdeki raflar, onun beğendiği modelin aynıyla
doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure
alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını
giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek

- "Benim satış işlemim bitti!" dedi, "Sen de bana,
bunu satsan memnun olurum."
- "Şaka mı yapıyorsunuz?" diye kekeledi çocuk, "Onun
tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı, para eder
mi?"
- "Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş..." dedi adam,
"Antika eşyalardan haberin yok her hâlde. Bir antika
ne kadar eski ise, o kadar para tutar. Bu yüzden
ayakkabın, bence en az 30-40 lira eder."
Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları üzerinden
atabilmiş değildi. Mutlaka bir rûyada olmalıydı. Hem
de hayatındaki en güzel rûya. Adamın, heyecandan
terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kâğıt paralara göz
gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek:
- "Bana göre 20 lira yeterli." dedi. "İndirim
mevsimini başlattınız ya!"
Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına
bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu.
Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir
mutluluğu bulamazdı. Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu.
Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak
bir tebessümle teşekkür edip:
- "Babam haklıymış!" dedi. "Sakat olduğum için
üzülmeme hiç gerek yok! demişti."

ALINTIDIR...B)B)B)B):(:(
 

fidan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ağu 2006
Mesajlar
947
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: VİCDAN!!!

RE: VİCDAN!!!

ÇOK GÜZEL HİKAYE RABBİM VİCDANSIZ ETMESİN KİMSEYİ ALLAH RAZI OLSUN A.E.O.
 

Ecrin Hicran

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Nis 2006
Mesajlar
2,624
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: VİCDAN!!!

RE: VİCDAN!!!

selamun aleyküm gönlü güzel kardeşim.ben bu hikayeyi çok seviyorum..bu zamanda insnaların bu denli merhametli kalp taşıdıkları için rabbime şükrediyorum..ne güzeldir çocuları mutlu edebilmek..hem peygamber efendimiz(sav) çocukları çok severdi..hem çocukları sevmek hemde merhamet etmek ne hayırlı iştir.rabbim bu hayrı işlememize bize nasip etsin her dem.paylaşımın için çok sağoalsın kardeşim..Allahım razı olsun..rabbim vicdanında merhamet taşıyan kullarından eylesin bizleri..selam ve dua ile..
 

lana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: VİCDAN!!!

RE: VİCDAN!!!

SELAMUNALEYKÜM KARDEŞİM SAOLASINIZ AMİN İNŞAALLAH SELAMETLE KALIN...B)
 

lana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: VİCDAN!!!

RE: VİCDAN!!!

vealeykümesselam gönlü güzel ablacım saolasınız ne kadarda güzel anlatmışsınız çok tşkler Rabbim inşaAllah cümlemizden razı olur selametle kalın...B)
 

aydan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
34
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: VİCDAN!!!

RE: VİCDAN!!!

ÇOK GÜZEL BİR ALINTI ALLAH RAZI OLSUN İÇİMİZDEN MERHAMET DUYGUSUNU ARTTIRSIN İŞALLAH.:)B):DB)
 

lana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: VİCDAN!!!

RE: VİCDAN!!!

saolun kardeşim Amin cümlemizin selametle kalın...B)
 

cigdem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 May 2006
Mesajlar
548
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: VİCDAN!!!

RE: VİCDAN!!!

ALLAH RAZI OLSUN.ÇOK HARİKAYDIII.
 

lana

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Haz 2006
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: VİCDAN!!!

RE: VİCDAN!!!

saol kardeşim inşaAllah Allah cümlemizden razı olur selametle kalın...B)
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
BULUNMAYAN TEK ŞEY SENİN BENZERİN

BULUNMAYAN TEK ŞEY SENİN BENZERİN

Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu seyretmekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkân için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle...
Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkândan dışarı fırlayıp:
- "Küçüüük!" diye seslendi." Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir hârika!"
Çocuk, ona dönerek:
- "Gerçekten çok güzeller!" diye tebessüm etti, "Ama benim bir bacağım doğuştan eksik".
- "Bence önemli değil!" diye atıldı adam. "Bu dünyada her şeyiyle tam insan yok ki! Kiminin eli eksik, kiminin de bacağı. Kiminin de aklı veya vicdanı."
Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu. Adam ise konuşmayı sürdürdü:
- "Keşke vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsa idi."
Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru yaklaşıp:
- "Anlayamadım!. dedi. Neden öyle olsun ki?"
- "Çok basit!" dedi, adam. "Eğer yoksa, cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil. Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak. Hâttâ sakat insanlar, sağlamlara oranla, daha fazla mükâfat görecekler..."
Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrine işâret ederek:
- "Baktığın ayakkabı, sana yakışır!" dedi. "Denemek ister misin?"
Çocuk, başını yanlara sallayıp:
- "Üzerinde 30 lira yazıyor" dedi, "Almam mümkün değil ki!"
- "İndirim sezonunu senin için biraz öne alırım!" dedi adam, "Bu durumda 20 liraya düşer. Zâten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder."
Çocuk biraz düşünüp:
- "Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!" dedi, "Onu kim alacak ki?"
- "Amma yaptın ha!" diye güldü adam. "Onu da, sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım."
Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam ederek:
- "Üstelik de öğrencisin değil mi?" diye sordu.
- "İkiye gidiyorum!" diye atıldı çocuk, "Üçe geçtim sayılır."
- "Tamam işte!" dedi adam. "5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira. O da zâten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti!"
Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkâna girdi. İçerdeki raflar, onun beğendiği modelin aynıyla doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek
- "Benim satış işlemim bitti!" dedi, "Sen de bana, bunu satsan memnun olurum."
- "Şaka mı yapıyorsunuz?" diye kekeledi çocuk, "Onun tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı, para eder mi?"
- "Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş..." dedi adam, "Antika eşyalardan haberin yok her hâlde. Bir antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar. Bu yüzden ayakkabın, bence en az 30-40 lira eder."
Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları üzerinden atabilmiş değildi. Mutlaka bir rûyada olmalıydı. Hem de hayatındaki en güzel rûya. Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kâğıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek:
- "Bana göre 20 lira yeterli." dedi. "İndirim mevsimini başlattınız ya!"
Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu. Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı. Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip:
- "Babam haklıymış!" dedi. "Sakat olduğum için üzülmeme hiç gerek yok! demişti."
* Her Rüzgar Savuracak Bir Toz bulur,
* Her Hayat Yaşanacak Bir Can Bulur,
* Her Umut Gerçekleşecek Bir Düş Bulur
* Bulunmayacak Tek Şey Senin Benzerindir
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
RE: BULUNMAYAN TEK ŞEY SENİN BENZERİN

RE: BULUNMAYAN TEK ŞEY SENİN BENZERİN

Hiç bir sakatlığımız için üzülmeyelim B)B)B)
 

DUN_SURGUNU_YA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Nis 2006
Mesajlar
1,019
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: BULUNMAYAN TEK ŞEY SENİN BENZERİN

RE: BULUNMAYAN TEK ŞEY SENİN BENZERİN

Allah razı olsunB)

Önemli olan insanın bedeninin değil kalbinin sakat ve hasta olmamasıdır. Kalb sakatsa beden sağlam olmuş neye yarar.
 

eyhayat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Mar 2007
Mesajlar
102
Tepki puanı
0
Puanları
0
ayakkabıcı

ayakkabıcı

Ayakkabıcı, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu izlemekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı; ama küçük bir dükkan için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle.
Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkandan dışarı fırlayıp:

- Küçük!. diye seslendi. Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir harika!.

Çocuk, ona dönerek:

- Gerçekten çok güzeller!. diye tebessüm etti. Ama benim bir bacağım doğuştan eksik.

- Bence önemli değil!. diye atıldı adam. Bu dünyada her şeyiyle tam insan yok ki!. Kiminin eli eksik, kiminin de bacağı. Kiminin de aklı ya da vicdanı. Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu. Adam ise konuşmayı sürdürdü:

- Keşke vicdanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsa idi.

Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru yaklaşıp:

- Anlayamadım!. dedi. Neden öyle olsun ki?

- Çok basit!. dedi, adam. Eğer vicdan yoksa, cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil. Zaten orada tüm eksiklikler tamamlanacak.

Hatta sakat insanlar, sağlamlara oranla daha fazla mükafat görecekler...

Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrini işaret ederek:

- Baktığın ayakkabı, sana yakışır!. dedi. Denemek ister misin?

Çocuk, başını yanlara sallayıp:

- Üzerinde 30 lira yazıyor, dedi. Almam mümkün değil ki!.

- İndirim sezonunu, senin için biraz öne alırım!. dedi adam. Bu durumda 20 liraya düşer. Zaten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder.

Çocuk biraz düşünüp:

- Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!. dedi. Onu kim alacak ki?

- Amma yaptın ha!. diye güldü adam. Onu da sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım. Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam ederek:

- Üstelik de öğrencisin değil mi? diye sordu.

- İkiye gidiyorum!. diye atıldı çocuk. Üçe geçtim sayılır.

- Tamam işte!. dedi adam. 5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira. O da zaten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti!. Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkana girdi. İçerideki raflar, onun beğendiği modelin aynısıyla doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek.

- Benim satış işlemim bitti!. dedi. Sen de bana, bunu satsan memnun olurum.

Şaka mı yapıyorsunuz? diye kekeledi çocuk. Onun tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı, para eder mi?

- Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş.. dedi, adam. Antika eşyalardan haberin yok herhalde. Bir antika ne kadar eski ise o kadar para tutar. Bu yüzden ayakkabın, bence en az 30-40 lira eder.

Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları üzerinden atabilmiş değildi. Mutlaka bir rüyada olmalıydı. Hem de hayatındaki en güzel rüya. Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kağıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek:

- Bana göre 20 lira yeterli.. dedi. İndirim mevsimini başlattınız ya!..

Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu. Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı. Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip:

- Babam haklıymış!. dedi. ‘Sakat olduğum için üzülmeme hiç gerek yok!’ demişti.
 

CEVDET-71

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Nis 2007
Mesajlar
60
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
61
RE: ayakkabıcı

RE: ayakkabıcı

SAĞOL KARDEŞİM ELİNE SAĞLIK COK GÜZEL PAYLAŞIM SELAMÜN ALEYKÜM B)
 

garipkalp

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2007
Mesajlar
629
Tepki puanı
1
Puanları
0
İNDİRİM

İNDİRİM

AYAKKABICI, yeni getirdiği malları vitrine yerleştirirken, sokaktaki bir çocuk onu izlemekteydi. Okullar kapanmak üzere olduğundan, spor ayakkabılara rağbet fazlaydı. Gerçi mallar lüks sayılmazdı ama, küçük bir dükkan için yeterliydi. Onların en güzelini ön tarafa koyunca, çocuk vitrine doğru biraz daha yaklaştı. Fakat bir koltuk değneği kullanmaktaydı. Hem de güçlükle.. Adam ona bir kez daha göz attı. Üstündeki pantolonun sol kısmı, dizinin alt kısmından sonra boştu. Bu yüzden de sağa sola uçuşuyordu. Çocuğun baktığı ayakkabılar, sanki onu kendinden geçirmişti. Bir müddet öyle durdu. Daldığı hülyadan çıkıp yola koyulduğunda, adam dükkandan dışarı fırlayıp:
Küçükk!. diye seslendi. Ayakkabı almayı düşündün mü? Bu seneki modeller bir harika!.
Çocuk, ona dönerek: Gerçekten çok güzeller!. diye tebessüm etti. Ama benim bir bacağım doğuştan eksik.
Bence önemli değil!. diye, atıldı adam. Bu dünyada her şeyiyle tam insan yok ki!. Kiminin eli eksik, kiminin de bacağı. Kiminin de aklı ya da imânı. Küçük çocuk, bir şey söylemiyordu. Adam ise konuşmayı sürdürdü: Keşke imanımız eksik olacağına, ayaklarımız eksik olsa idi. Çocuğun kafası iyice karışmıştı. Bu sefer adama doğru yaklaşıp:
Anlayamadım!. dedi. Neden öyle olsun ki? Çok basit!. dedi, adam. Eğer imanımız yoksa, cennete giremeyiz. Ama ayaklar yoksa, problem değil. Zaten orda tüm eksikler tamamlanacak. Hatta sakat insanlar, sağlamlara oranla, daha fazla mükafat görecekler... Küçük çocuk, bir kez daha tebessüm etti. O güne kadar çektiği acılar, hafiflemiş gibiydi. Adam, vitrine işaret ederek: Baktığın ayakkabı, sana yakışır!. dedi. Denemek ister misin?
Çocuk, başını yanlara sallayıp: Üzerinde 30 lira yazıyor, dedi. Almam mümkün değil ki!.
İndirim sezonunu, senin için biraz öne alırım!. dedi adam. Bu durumda 20 liraya düşer. Zaten sen bir tekini alacaksın, o da 10 lira eder. Çocuk biraz düşünüp:
Ayakkabının diğer teki işe yaramaz!. dedi. Onu kim alacak ki?
Amma yaptın ha!. diye güldü adam. Onu da, sağ ayağı eksik olan bir çocuğa satarım.
Küçük çocuğun aklı, bu sözlere yatmıştı. Adam, devam ederek: Üstelik de öğrencisin değil mi? diye sordu.
İkiye gidiyorum!. diye atıldı çocuk. Üçe geçtim sayılır.
Tamam işte!. dedi adam. 5 Lira da öğrenci indirimi yapsak, geri kalır 5 lira. O da zaten pazarlık payı olur. Bu durumda ayakkabı senindir, sattım gitti!. Ayakkabıcı, çocuğun şaşkın bakışları arasında dükkana girdi. İçerdeki raflar, onun beğendiği modelin aynısıyla doluydu. Ama adam, vitrinde olanı çıkarttı. Bir tabure alıp döndükten sonra, çocuğu oturtup yeni ayakkabısını giydirdi. Ve çıkarttığı eskiyi göstererek Benim satış işlemim bitti!. dedi. Sen de bana, bunu satsan memnun olurum. Şaka mı yapıyorsunuz? diye kekeledi çocuk. Onun tabanı delinmek üzere. Eski bir ayakkabı, para eder mi?
Sen çok câhil kalmışsın be arkadaş.. dedi, adam. Antika eşyalardan haberin yok her halde. Bir antika ne kadar eski ise, o kadar para tutar. Bu yüzden ayakkabın, bence en az 30- 40 lira eder.
Küçük çocuk, art arda yaşadığı şokları, üzerinden atabilmiş değildi. Mutlaka bir rüyada olmalıydı. Hem de hayatındaki en güzel rüya. Adamın, heyecandan terleyen avuçlarına sıkıştırdığı kağıt paralara göz gezdirdikten sonra, 10 liralık banknotu geri vererek: Bana göre 20 lira yeterli.. dedi. İndirim mevsimini başlattınız ya!..
Adam onu kıramayıp parayı aldı. Ve bu arada yanağına bir öpücük kondurdu. Her nedense içi içine sığmıyordu. Eğer bütün mallarını bir günde satsa, böyle bir mutluluğu bulamazdı.

Çocuk, yavaşça yerinden doğruldu. Sanki koltuk değneğine ihtiyaç duymuyordu. Sımsıcak bir tebessümle teşekkür edip:
Babam haklıymış!. dedi. Sakat olduğum için, üzülmeme hiç gerek yok!.? demişti.
 

desertrose

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
3,480
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
İstanbul
RE: İNDİRİM

RE: İNDİRİM

Selamun aleykum kardeşim bu yazıyı daha öncede okumuştum ve çok duygulanmıştım..
Yeniden okumak iyi geldi Allah razı olsun senden..
Ayakkabıcı o indirimi yaparak belki malından kaybediyor ama çok büyük sevap kazandığı gibi çocuğa yaşama sevincinide kazandırıyor.. Keşke bütün müslümanlar böyle olabilsek ve kendi çıkarlarımızı düşünmeden insanlara bişeyler kazandırabilsek..
Saygılarımla kardeşim.. Selametle kalB)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt