Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bugün Kuran-ı Kerim Okudunuz mu..? (2 Kullanıcı)

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
Bugün Kuran-i Kerim Okudunuz Mu?

KURAN-I KERİM KENDİSİNİ OKUMAYAN VE YAŞAMAYANLARDAN HUZURU İLAHİDE
ŞİKAYETÇİ OLACAK.
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
"Kur'an, şu kitab-ı kebîr-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi... Ve âyât-ı tekvîniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedîsi... Ve şu âlem-i gayb ve şehâdet kitabının müfessiri... Ve zeminde ve gökte gizli Esmâ-i İlâhiyyenin mânevî hazinelerinin keşşâfı... Ve sutûr-u hâdisatın altında muzmer hakâıkın miftahı... Ve âlem-i şehadette âlem-i gaybın lisanı... Ve şu âlem-i şehadet perdesi arkasında olan âlem-i gayb cihetinden gelen iltifat-ı ebediye-i Rahmaniyye. Ve hitabat-ı ezeliye-i Sübhâniyyenin hazinesi. Ve şu İslâmiyet âlem-i mânevîsinin güneşi, temeli, hendesesi. Ve avâlim-i uhreviyyenin mukaddes haritası... Ve Zât ve Sıfat ve Esmâ ve şuûn-u İlâhiyyenin kavl-i şârihi, tefsîr-i vâzıhı, bürhân-ı kâtı'ı, tercümân-ı sâtı'ı. Ve şu âlem-i insaniyetin mürebbîsi. Ve insaniyet-i kübrâ olan İslâmiyetin mâ' ve ziyâsı. Ve nev'-i beşerin hikmet-i hakikiyesi. Ve insaniyeti saadete sevkeden hakikî mürşîdi ve hâdîsi. Ve insana hem bir kitab-ı şeriat, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı hikmet, hem bir kitab-ı ubûdiyet, hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı fikir, hem bütün insanın bütün hâcât-ı mâneviyesine merci' olacak çok kitabları tazammun eden tek, câmi' bir KİTAB-I MUKADDES'tir. Hem bütün evliyâ ve sıddîkîn ve urefâ ve muhakkıkînin muhtelif meşreblerine ve ayrı ayrı mesleklerine, her birindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvîr edecek ve herbir mesleğin mesâkına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütübhâne hükmünde bir Kitab-ı Semâvîdir. KUR'AN; Arş-ı A'zam'dan, İsm-i A'zam'dan, her ismin mertebe-i A'zamından geldiği için, bütün âlemlerin Rabbi itibariyle Allah'ın kelâmıdır. Hem, bütün mevcudâtın İlâhı ünvanıyla Allah'ın fermanıdır. Hem bütün semâvat ve arzın Hâlikı namına bir hitabdır. Hem Rububiyyet-i Mutlaka cihetinde bir mükâlemedir. Hem, saltanat-ı âmme-i Sübhâniyye hesabına bir hutbe-i ezeliyedir. Hem, Rahmet-i vâsia-i muhîta nokta-i nazarında bir defter-i iltifat-ı Rahmâniyyedir. Hem, ulûhiyyetin azamet-i haşmeti haysiyetiyle, başlarında bâzan şifre bulunan bir muhabere mecmuasıdır. Hem İsm-i A'zamın muhîtinden nüzûl ile Arş-ı A'zam'ın bütün muhatına bakan ve teftîş eden hikmetfeşân bir Kitâb-ı Mukaddestir. Ve şu sırdandır ki, "Kelâmullah" ünvanı, kemâl-i liyâkatla Kur'an'a verilmiş ve daima da veriliyor. Kur'an'dan sonra sair enbiyânın kütüb ve suhufları derecesi gelir. Sâir nihayetsiz kelimat-ı İlâhiyyenin ise bir kısmı dahi has bir itibarla cüz'î bir ünvan ile hususî bir tecellî ile cüz'î bir isim ile ve has bir Rububiyyet ile ve mahsus bir saltanat ile ve hususî bir rahmet ile zâhir olan ilhâmât suretinde bir mükâlemedir. Melek ve beşer ve hayvanın ilhamları, külliyet ve hususiyet itibariyle çok muhteliftir.

Kur'an, sadece mânası değil, aynı zamanda lâfızları itibariyle de Peygamberimizin kalbine vahyedilmiştir. Kur'an'a vahy-i metlûv denilmesi bundandır. Binaenaleyh Kur'an sadece mâna değil, lâfız ile mânanın bütünüdür. Kur'an, Peygamber Efendimize toptan gelmemiştir. åyet âyet, sûre sûre nâzil olmuştur.
[alıntı]
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,764
Tepki puanı
1,036
Puanları
163
Yaş
49
Konum
Gönlün olduğu yerde


"Elif Lâm Râ; Bunlar, gerçeği açıklayan Kitab’ın âyetleridir. Biz, onu anlayasınız diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik. Biz, bu Kur'an'ı sana vahyederek en güzel kıssaları anlatıyo-ruz. Oysa, daha önce sen bunlardan habersizdin." (12/Yûsuf, 1-




BUGÜN HERŞEYE AYIRDIĞINIZ O DEĞERLİ VAKTİNİZİ KUR'AN OKUMAYA DA AYIRDINIZ MI???
YOKSA TÜM VAKİTLER DİĞER İŞLERİNİZ LE BİTTİ Mİ...........:!
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Fatih'in Kur'ân'dan ilhamı

KUR’ÂN’IMIZ, kendi kendisini “mü’minler için rahmet” olarak niteler. Yeryüzündeki maddî hayat için gökten inen yağmur nasıl bir rahmet ise, ruhlar için de Kur’ân âyetleri öylece birer rahmet halinde iner.

Bunlardan birincisiyle yeryüzü canlanır, ziynetini takınır, üzerinde rengârenk bitkiler yeşerir. İkincisi ise, bereketli bir yağmur gibi gönüllere süzülür, orada yatan istidatlara neşvünema verir.

Hakka kulak verenlerin gönülleri, Kur’ân ile canlanır. Zira Yüce Yaratan, insanın manevî yapısına, sonsuza kadar gelişebilecek hayır yetenekleri yerleştirmiştir. Kur’ân’ın âyetleri ise, Yer ve Gökler Rabbinin katında işaretlenmiş ve herbirinin nereye ineceği belirlenmiş yağmur damlaları gibi, doğrudan doğruya, insanın bu yeteneklerini hedef alır ve onlardaki cevhere hayat verirler.

Kur’ân’ın inmeye başladığı günden bu yana insanlık âleminde hayat bulan hayır yeteneklerinin ve açan hayır çiçeklerinin haddi, hesabı yoktur. Tarihimizin hangi dönemine göz atacak olsak, Kur’ân’ın teşvikleriyle harekete geçen istidatların ortaya çıkardığı nice iyilik ve güzelliklerle karşılaşırız. İşte, Fatih Sultan Mehmet gibi bir cihan padişahının tababetle ilgili şu vasiyetnamesi, bütün istidatları Kur’ân’ın âyetleriyle hareket geçmiş bir mü’minin hayal ve tasavvurlarının en ince ayrıntılar üzerinde nasıl odaklanarak bir hayır âbidesi ortaya çıkardığını gösteriyor:

“Ben ki İstanbul Fâtihi abd-i âciz Fatih Sultan Mehmet, bizatihî alın terimle kazanmış olduğum akçelerimle satın aldığım İstanbul'un Taşlık mevkiinde bulunan ve sınırları bilinen 136 bab dükkânımı aşağıdaki şartlar muvacehesinde vakf-ı sahih eylerim. Şöyle ki:

Bu gayri menkulâtımdan elde olunacak nemalarla İstanbul'un her sokağına ikişer kişi tayin eyledim. Bunlar ki, ellerindeki bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu halde günün belirli saatlerinde bu sokakları gezeler. Bu sokaklara tükürenlerin, tükürükleri üzerine bu tozu dökerler ki yevmiye yirmişer akçe alsınlar.

Ayrıca 10 cerrah, 10 tabip ve 3 de yara sarıcı tayin ve nasp eyledim. Bunlar ki, ayın belli günlerinde İstanbul'a çıkalar, bilâistisna her kapuyu vuralar ve o evde hasta olup olmadığını soralar; var ise şifası orada mümkün ise şifayab olalar. Değilse kendilerinden hiçbir karşılık beklemeksizin hastanelere kaldırılarak orada salâh buldurulalar.

Maazallah herhangi bir gıda maddesi buhranı da vâki olabilir. Böyle bir hal karşısında, bırakmış olduğum 100 silâh, ehl-i erbaba verile. Bunlar ki hayvanat-i vahşiyenin yumurtada veya yavruda olmadığı sıralarda Balkanlara çıkıp avlanalar ki zinhar hastalarımızı gıdasız bırakmayalar.

Ayrıca külliyemde bina ve inşa eylediğim imarethanede şühedânın harimleri ve İstanbul şehri fukarası yemek yiyeler. Ancak yemek yemeye veya almaya bizzâtihi kendileri gelmeyip yemekleri güneşin loş bir karanlığında ve kimse görmeden kapalı kaplar içerisinde evlerine götürüle.”


Bu vasiyetname, dünyanın en güçlü bir sultanına, o rakipsiz iktidarı içinde Kur’ân âyetlerinin nasıl bir ruh inceliği kazandırdığını gösteren bir ibret nümunesidir. Kur’ân, mü’minleri iyiliğe teşvik etmiş, “Ancak bunu başa kakmadan, kimseye eziyet etmeden yapın” buyurmuştur. O yüce hitaptan dersini alan bir hükümdar, Fatih’in bu vasiyetnamesinde görüldüğü gibi, öyle bir ruh zarafetine bürünür ki, mülkündeki kimsesiz bir yoksulun izzeti bile o ruhun ihtimamından uzak kalmaz. İnsanlar bir yana dursun, kuluçkadaki vahşî hayvanın henüz hayata gözünü açmamış yavrusu bile yine o ruhun şefkat ve ilgisi altında korunur.

alıntı
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
Bugün Kuran-i Kerim Okudunuz Mu?

KURAN-I KERİM KENDİSİNİ OKUMAYAN VE YAŞAMAYANLARDAN HUZURU İLAHİDE
ŞİKAYETÇİ OLACAK.
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Kur’an’sız beden yıkılmaya yüz tutmuş ev gibidir

Kur’an’ı en iyi anlayan, onun ne kadar yüce bir kitap olduğunu en iyi takdir eden hiç şüphesiz Efendimiz (sas)’dir. O, Kur’an’ı bütün ağırlığı ile gönlüne sindirmiştir. Öyle ki, gece gündüz Kur’an’ı dilinden düşürmemiştir. Zaten O’ndaki anlatılmaz Kur’an aşkı ve sevgisidir ki, kendisinden asırlarca sonra bile insanlara tesir etmiş ve sayısız denebilecek ölçüde seçkin Kur’an talebeleri yetişmiştir. Onlar arasında öyleleri vardır ki, bunlardan bazıları, her gece 200 rekat namaz kılar ve bu namazlarında Kur’an’ı iki kere hatmederlerdi. Onlar, Kur’an ile bu denli bütünleşmişlerdi. Burada dikkatlerimizi şu ayet–i kerimeye verelim: “Bana Müslümanlardan olmam ve Kur’an okumam emredildi.” (Neml, 27/91–92) Buradan anlaşılmaktadır ki, hakiki mânâda Müslüman olmakla Kur’an okumak arasında çok ciddi bir münasebet vardır. Elbette ayette kast edilen “Kur’an okuma”, bazı insanların yaptığı gibi onu sadece bir sanat haline getirme değildir. Kur’an’ı hayata hayat ederek, kişinin şekillenmiş bir Kur’an haline gelmesidir; tıpkı Allah Rasulü gibi... Bu sebepledir ki, Hz. Aişe Validemiz, Efendimiz’i anlatırken “O’nun ahlâkı Kur’an’dı.” (Müslim, Müsâfirîn, 139) buyurmaktadır. Yani O, kendisini, yaşayan bir Kur’an haline getirmişti. İşte bu manada Kur’an okumak, Müslüman olmakla çok sıkı irtibatlıdır. Ruhuna inilmeden, içe sindirilmeden okunan Kur’an’ın ise, bu çeşit bir misyon eda etmesi mümkün değildir. Ayette anlatılan hakikat ile sanki Allah Rasulü şöyle demiş oluyordu: “Cenab–ı Hak bana: ‘Sen Müslüman ol, selam yurduma gir, Benim emirlerim karşısında gassalın elinde bir meyyit haline gel, arzularından sıyrıl, isteklerini arkaya at’ dedi. Ve ardından da Kur’an okumamı emir buyurdu.” İyi Müslüman olma, Kur’an okumaya bağlıdır. Bir insan Kur’an okuyor ve onun manasında derinleşiyorsa teslim olma yoluna da girmiş demektir. Kur’an hakikatlerini anlayıp kavramak için gayret gösteren, mutlaka O’nun hakikatine kavuşacaktır. Kur’an hakikati ise tam bir Müslüman olmaktır. Tirmizî’nin İbn–i Abbas’tan (radiyallahu anh) rivayet ettiği bir hadis–i şerifte Efendimiz şöyle buyurmaktadır: “İçinde Kur’an’dan bir şey olmayan, yıkılmaya yüz tutmuş ev gibidir.” (Tirmizi, Sevâbu’l–Kur’an, 18; Dârimi, Fedâilu’l–Kur’an, 1; Müsned, I/223) Efendimiz, latif bir benzetme ile Kur’an’sızlığı böyle anlatıyor; içinde Kur’an hakikatinden birşey olmayan, harap ev gibidir. Nedir o Kur’an’dan mahrum olmakla yıkılışa geçmiş şey? O bazen insandır, bazen ailedir, bazen de cemiyettir. Allah Rasulü (sas) sözü mutlak söylemiştir. Eğer insanların şahsi hayatında Kur’an’ın getirdiği ruh ve mana ve ferdin hayatı Kur’an ölçülerine göre ayarlanmamışsa; aile Kur’an’a uymuyorsa bütün bunlar harap ev gibidirler. Öyle insanlar, öyle aileler ve öyle cemiyetlerin bir gün mutlaka şeytanın ve şeytanlaşmış insanların çelme ve oyunlarıyla yıkılmaları kuvvetle muhtemeldir. Biz, Kur’an’ı Nebiler Nebisi’nin sözleri içinde anlamaya çalışmalıyız. Kur’an’da derinleşenlerdir ki, kendi içlerinde de derinleşir ve Kur’an’la kendileri arasında münasebet kurmaya muvaffak olabilirler. Kur’an’da Allah bize, bizi anlatıyor; kâinatı anlatıyor ve yine Allah, kitabında bize kendisini anlatıyor. Öyle ise, Allah, kâinat ve insan arasındaki irtibat ancak Kur’an ile anlaşılır ve bu hakikat ancak Kur’an ile yakalanır.
alıntı
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,764
Tepki puanı
1,036
Puanları
163
Yaş
49
Konum
Gönlün olduğu yerde

"Bu Kur'an, onunla uyarılsınlar, tek bir ilah bulunduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara tebliğ edilmiştir." (14/İbrahim, 52)




Kitapta hiçbirşeyi eksik bırakmadık Enam38

alıntı


VAKİTLERİNİZİ NEYE HARCIYORSUNUZ???

KUR'AN-I KERİM OKUMAYA NE KADAR VAKTİNİZ VAR???

DAR ZAMANLARA MI BIRAKIYORSUNUZ BU YÜCE ESERİ???

GERÇEK ZAMANIMIZ DOLMADAN ....HAYDİ

KUR'AN-I ÖĞRENMEYE-OKUMAYA- ANLAMAYA EN ÖNEMLİSİDE UYGULAMAYA
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
KURAN-I KERİM KENDİSİNİ OKUMAYAN VE YAŞAMAYANLARDAN HUZURU İLAHİDE
ŞİKAYETÇİ OLACAK.
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,764
Tepki puanı
1,036
Puanları
163
Yaş
49
Konum
Gönlün olduğu yerde
Kur’an’sız beden yıkılmaya yüz tutmuş ev gibidir

Tirmizî’nin İbn–i Abbas’tan (radiyallahu anh) rivayet ettiği bir hadis–i şerifte Efendimiz şöyle buyurmaktadır: “İçinde Kur’an’dan bir şey olmayan, yıkılmaya yüz tutmuş ev gibidir.” (Tirmizi, Sevâbu’l–Kur’an, 18; Dârimi, Fedâilu’l–Kur’an, 1; Müsned, I/223)




:!Kur'an-ı Kerim evlerimizin en güzel köşesine süs olarak mı geldi?:!
ÖMRÜMÜZDE KAÇ SAATİMİZİ O'NA AYIRDIK?

 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
Bugün Kuran-i Kerim Okudunuz Mu?

KURAN-I KERİM KENDİSİNİ OKUMAYAN VE YAŞAMAYANLARDAN HUZURU İLAHİDE
ŞİKAYETÇİ OLACAK.
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
Kur’ân-ı Kerîm mü’minler için büyük bir hürmet ve muhabbet merkezidir.

Çünkü o, bizim için bizâtihî Rabbimizin kelâmı ve aynı zamanda “hidâyet rehberi” olması dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ı hatırlatır.

Bu sebeple de Kur’ân, “Rabbini tanıyan ve O’na muhabbetle yönelen” her gönülde engin bir muhabbet mevzuudur.

Çünkü Muhammed ümmeti için en büyük ilâhî lutuflardan biri de Kur’ân-ı Kerîm’le şereflenmek olmuştur. Cenâb-ı Hak bu hakîkati şöyle ifâde buyurur:

“And olsun, size öyle bir kitab indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” (el-Enbiyâ, 10)

Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın,

Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl olduğu ufuk, insanoğlu için şeref ve fazîletin son merhalesini teşkîl eder.

alıntı
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,764
Tepki puanı
1,036
Puanları
163
Yaş
49
Konum
Gönlün olduğu yerde
Kur’ân-ı Kerîm mü’minler için büyük bir hürmet ve muhabbet merkezidir.


Çünkü o, bizim için bizâtihî Rabbimizin kelâmı ve aynı zamanda “hidâyet rehberi” olması dolayısıyla Cenâb-ı Hakk’ı hatırlatır.

Bu sebeple de Kur’ân, “Rabbini tanıyan ve O’na muhabbetle yönelen” her gönülde engin bir muhabbet mevzuudur.

Çünkü Muhammed ümmeti için en büyük ilâhî lutuflardan biri de Kur’ân-ı Kerîm’le şereflenmek olmuştur. Cenâb-ı Hak bu hakîkati şöyle ifâde buyurur:

“And olsun, size öyle bir kitab indirdik ki, bütün şan ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” (el-Enbiyâ, 10)

Hakîkaten Hazret-i Âdem’le başlayan ve Âhir Zaman Nebîsi -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’de kemâle eren İslâm’ın,

Kur’ân-ı Kerîm’le vâsıl olduğu ufuk, insanoğlu için şeref ve fazîletin son merhalesini teşkîl eder.


alıntı


iyi akşamlar kardeşim nihalim

ellerine ,gönlüne sağlık..yazılara devam kardeşim :G

haydi Kur'an-ı Kerim Okumaya..
 

nihalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Eki 2006
Mesajlar
2,593
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
*meftun*
Web Sitesi
www.hatim-online.com
iyi akşamlar kardeşim nihalim

ellerine ,gönlüne sağlık..yazılara devam kardeşim :G

haydi Kur'an-ı Kerim Okumaya..

Selamünaleyküm...Ablacığım iyi akşamlar ...teşekkür ederim ..B)selam ve dua ile...:H

Kur’ân-ı Kerîm’e Muhabbet ve Tâzim

Bizler için örnek şahsiyetler olan ashâb-ı kirâmın ve evliyâullâhın Kur’ân-ı Kerîm’e karşı hissettikleri büyük mes’ûliyet duygusu,

onu ne derecede hayatlarının mihveri hâline getirdikleriyle sâbittir.

Her bakımdan onların Kur’ân-ı Kerîm’e olan tâzim ve hürmeti, bizler için en güzel nümûneler sergisidir.

Onlar bir ömür Kur’ân-ı Kerîm’i baş tâcı etmiş, âdeta canlı bir Kur’ân hâlinde yaşamışlardır.

Bu da hiç şüphesiz Hazret-i Peygamber’in ahlâkı ile hâllenmelerinin bir netîcesidir. Şöyle ki:

Hazret-i Ömer ve Hazret-i Osman -radıyallâhu anhümâ-,

her sabah kalktıklarında Mushaf-ı Şerîf’i öpmeyi âdet hâline getirmişlerdi.

Abdullâh bin Ömer -radıyallâhu anh- da her sabah Mushaf’ı eline alır,

öper ve duygulu bir şekilde: “Rabbimin ahdi, Rabbimin açık fermânı!” diyerek muhabbetini ızhâr ederdi. (Kettânî, Terâtib, II, 196-197) İkrime -radıyallâhu anh- Mushaf-ı Şerîf’i alır,

yüzüne gözüne sürerek ağlar ve “Rabbimin kelâmı! Rabbimin kitâbı!” diyerek Cenâb-ı Hakk’a olan tâzîm ve muhabbetini ifâde ederdi. (Hâkim, el-Müstedrek, III, 272)

alıntı
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Allah Resûlü (s.a.s.), Kur’ân okumanın fazileti üzerinde durmuş ve bunu fiilen uygulamıştır. Meselâ:

"Ümmetimin en faziletli ibadeti Kur’ân okumaktır." (Münavi, Feyzu'l-Kadir, 2/44)
Bir adam:

- "Ya Resülallah! Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir"? diye sordu. Hz. Peygamber:

- "Konup göçendir" cevabını verdi. Adam:

- "Konup göçen kimdir?" diye sorunca,

- "Kur’ân'ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince de tekrar başlayandır" cevabını aldı. (Tirmizî, "Kur’ân," 11)

"Allah evlerinden bir evde, Allah'ın kitabını okumak ve aralarında müzakere etmek için toplanan kimselerin üzerine sekine iner, onları rahmet kuşatır, melekler etraflarını sarar ve Allah onları kendi katında bulunanlara överek anlatır." (Ebû Davud, "Vitr", 14; Tirmizî, "Kur’ân", 10)

"Üç zümre vardır ki, onları Kıyametin dehşeti korkutmaz, onlar için hesap zorluğu yoktur, diğerlerinin hesabı bitinceye kadar onlar misk tepecikleri üzerindedirler. Bunlardan birisi, Allah'ın rızasını kazanmak için Kur’ân okuyan kimsedir." (Taberanî'den Münzirî, et-Terğîb, 1/311)

Ayrıca Hz. Peygamber, Kur’ân okuyan mü'mini hem kokusu hem de tadı güzel olan bir "meyveye" benzeterek (Buharî, "Et'ıme," 30; Müslim, "Müsafirîn," 243), onun meleklerle beraber olacağını da buyurmuştur. (Buharî, "Fedailü'l-Kur’ân," 17)
Konuyla ilgili diğer bazı hadislerde ise şu noktalar vurgulanmaktadır: "Sizin en hayırlınız Kur'ân'ı Kerim'i öğrenen ve öğretendir." (Buhârî, "Fedailu'l-Kur'ân," 21). "Kur'ân-ı Kerim'den tek harf okuyana bile bir sevap vardır. Her hasene on misliyle kayda geçer. Elif-Lâm-Mim bir harftir demiyorum. Aksine elif bir harf, lâm bir harf ve mim de bir harftir." (Tirmizi, "Sevâbu'l-Kur'ân," 16, HN: 2912) "Allah, geceleyin Kur'ân okuyan bir kula kulak verdiği kadar hiçbir şeye kulak verip dinlemez. Allah'ın rahmeti, kul namazda olduğu müddetçe kulun başı üstüne saçılır." (Tirmizî, "Sevâbu'l- Kur'ân", 17, HN: 2913). "Kim Kur'ân'ı okur ve onunla amel ederse, Kıyamet günü babasına bir taç giydirilir. Bu tacın ışığı, güneş dünyadaki herhangi bir evde bulunduğu takdirde onun vereceği ışıktan daha güzeldir. Öyleyse, Kur'ân'la bizzat amel edenin ışığı nasıl olacak, düşünebiliyor musunuz?" (Ebû Dâvud, "Salât", 349, HN: 1453). "Kim Kur'ân'ı okur, ezberler, helâl kıldığı şeyi helâl kabul eder, haram kıldığı şeyi de haram kabul ederse Allah, o kimseyi Cennet'e koyar. Ayrıca hepsine Cehennem şart olmuş bulunan ailesinden on kişiye şefaatçi kılınır." (Tirmizi, "Sevâbu'l-Kur'ân," 13, HN: 2907). "Kur'ân'da mâhir olan (hıfzını ve okuyuşunu güzel yapan), Sefere denilen kerîm ve mutî meleklerle beraber olacaktır. Kur'ân'ı kekeleyerek ve zorlukla okuyana iki sevap vardır." (Buhârî, "Tevhid," 52; Müslim, "Müsafirin," 244)

Uhud şehidleri defnedilirken ve daha sonra imam olmaya ehil kişi tesbit edilirken, Kur’ân'ı iyi bilmenin bir ölçü olarak kullanılması da, Kur’ân bilme ve okumanın önemini ortaya koyan başka misallerdir.

Kur’ân'dan ezberlenen kısımların unutulmasının büyük günah sayılması da Müslümanları, sürekli Kur’ân okumaya yönelten noktalardan birisidir. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: "Bir kimsenin şu âyetleri unuttum demesi ne kötü şeydir! Onlar ona unutturulmuştur. Kur’ân'ı hatırınızda tutmaya çalışın. Doğrusu o, hayvanın ipini koparıp kaçması gibi, kişinin zihninden silinip gider." (Müslim, "Müsafirin," 228, 229)

 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
selamünaleyküm aminenur kardeşim.katılımınız,katkınız ve konuya olan alakanız için ALLAH cc razı olsun bu vesile ile berat05,nihali ve katılımı olan tüm kardeşlerime t.ederim.

selametle kalın hayırlı ve bereketli geceler olsun inşaALLAH.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt