Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

BİRAZDA GÜLELİM.. (2 Kullanıcı)

_-yolcu-_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ağu 2008
Mesajlar
155
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Siz olaya farklı bir yönden yaklaşmışsınız belki haklı da olabilirsiniz.
Ama gördüğümüz kadarıyla(özellikle görsel basından) bu tarz ilginç olaylar arada oluyor. Ve bazen hakkaten ''PES'' dedirtecek olaylar..

Selametle kalınız...



kardeşim sen benim kusuruma bakma gece gece okurken öle geldi aklıma hakkını helal et
SELAM VE DUA İLE...
 

isranurr

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ağu 2007
Mesajlar
814
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Bilmem bu işin sonu nereye gider,

Buyumuş gısmetim, buyumuş gader,

Birgünde yediğim işte bu gader,

Daha fazla yiyemeyom dohtur bey

çok güzel yaa çok güldüm elinize sağlık :a04:
 

imported_ros_ee

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Tem 2008
Mesajlar
94
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Denizli
sen neymişsin be Mustafa abi :))

sen neymişsin be Mustafa abi :))

Bir gün köy ahalisi köy kahvesinde bir yandan haberleri izliyor, bir yandanda pişpirik çeviriyorlarmış. İçlerinden biri (Mustafa Abi) televizyonda Ecevit'i görür ve;

" Ulan, Başbakan oldu yüzümüze bakmıyor. Eskiden böylemiydi be! Etrafımda
dolanırdı! Hey be, zaman ne çabuk geçiyor..." der.

Kahvedekiler merakla sorarlar:

" Mustafa Abi? Sen nereden tanıyorsun Başbakanı yahu?"

Mustafa Abi istifini bozmadan cevap verir:

" Ulan üniversite yıllarında abilik ettim ona! Az ekmeğimi yemedi!! Gel gör
ki şimdi bizi unutmuş baksana! "

Kahvedeki ahali inanmamış tabii ki. Mustafa Abi'de inandırmak için;

" Gelin ulan! Meclisin önüne gidiyoruz. Çıkışta yakalayacağız Ecevit'i. O
zaman anlarsınız yalan mı, değil mi?"

Hep birlikte T.B.M.M.'nin önüne giderler ve çıkışta Ecevit'i yakalarlar.
Ecevit hemen Mustafa Abi'nin elini öpmeye kalkışır ve;

" Abim, Mustafa Abim; kusura bakma Başbakanlık bir dakika boş bırakılmıyor
ki! Kusuruma bakma abi. "

Mustafa Abi kahve ahalisine şöyle bir bakar ve ahalinin acayip şekilde
etkilendiğini görür.

Başka bir gün gene kahvede ahali ile televizon seyreden Mustafa Abi
televizyonda Süleyman Demirel'i görür;

" Bu da öyle. Cumhurbaşkanı olunca kendisini birşey zannetti. Hayırsız
çıktı bu da!!"

" Hadi canım. Ecevit'i belki şans eseri tanıyorsun ama buna inanmıyoruz!!"

Mustafa Abi hemen ahaliyi toplar ve Çankaya'ya gider. Mustafa Abi'yi gören
Demirel hemen Ecevit gibi Mustafa Abi'nin ellerine sarılır ve öpmeye
kalkışır. Mustafa Abi buna izin vermez tabi. Demirel ekler;

" Abi Vallahi billahi kusura bakma. Uzun yıllardır göremiyordum seni. Tam
da seni ziyarete gelecektim. " der.

Mustafa Abi tekrar ahaliye dönerek bir bakış atar ki artık ahalinin gözünde
peygamber kadar yükselmiştir.

Yine birgün kahvede televizyon izlerken bu sefer televizyona Clinton çıkar.
Mustafa Abi söze başlar;

" Ulan ne çabuk unuttun o sefalet dolu günleri? Tabi zengin oldun,
Amerika'nında başına geçince unuttun bizi.. Hayırsız herif!!"

Ahali bu kadarının da fazla olduğunu söyler ve diğerlerinin belki bir şans
eseri olabileceğine ama Clinton'u tanımasının imkansız olduğuna imece usûlü
karar verirler.

Mustafa Abi'nin tabii ki kafası atar ve bazı köylüleri alarak Beyaz Saray'a
giderler. Kapıdaki görevliye Clinton ile görüsmek istediklerini söylerler..
Görevli de sadece bir kişinin girebilecegini söyler. Köylüler düşünürler ve
sadece Mustafa Abi'nin Clinton'u tanıdığını söyleyerek Mustafa Abi'nin
gitmesini isterler.

Güvenlik Mustafa Abi'yi iyice arayarak içeri sokar. Saatler geçer ama
kapıdan kimse çıkmaz. Köylüler sıkılır. Penceredende bakma olanakları
olamadığı için oradan geçen uzun boylu birine sorma kararı alırlar.

Şans eseri orada o anda Michael JORDAN geçmektedir. İngilizce bilen bir
köylü Michael Jordan'a döner;

" Ya Jordan Abi. Senin boyun uzun. Camdan içeri bakıp neler oluyo, kaç kişi
var bi baksana..."

Jordan camdan bakar ve cevap verir;

" Vallahi ne olduğunu bilmiyorum. İçeride 6 kişi var. Biri Mustafa Abi,
diğerlerini tanımıyorum.

:a21::a21:
 

minoug

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Haz 2008
Mesajlar
250
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Selamün Aleyküm ellerine saglık kardeşim çok güzel ve komik.
SELAMETLE
 

réyhæn

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ağu 2008
Mesajlar
231
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
selamun aleyküm, cidden komikmiş sağol kardeşim.
 

réyhæn

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ağu 2008
Mesajlar
231
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
:D ben ta baslıgı görünce demiştim zaten komiktir diye :D allah razı olsyn :D
 

réyhæn

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ağu 2008
Mesajlar
231
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
aleyküm selam arkadaşlar. arkadaş sağol canım çok güzel ve komik :D
 

mervegül91

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ağu 2008
Mesajlar
9
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
ey türk kadını!

ey türk kadını!

Birinci vazifen bulaşık, çamaşır ve kocana
sahip çıkmaktır.Mevcudiyetinin yegane temeli
budur.Kocan en kıymetli hazinendir. Seni bu
hazineden mahrum etmek isteyecek kaynanan ve
görümcelerin olabilir. Birgün evliliğini
kurtarmak mecburiyetine düşersen vazifeye
atılmak için bulaşık ve çamaşırı düşünmeyeceksin.
Bu durum elektriğin ve suyun kesildiği anda
ortaya çıkabilir.Evliliğine tecavüz etmek isteyen
kaynanan görümcelerin ve hayatta emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Hayatta kılıbık kocan zor bir ihtimalde olsa da başka bir bayana göz dikmiş olabilir. Aileniz fakru zaruret içinde
harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey asil Türk kadını işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen yuvanı kurtarmaktır. Anasının kuzusu olan kocanı adam etmek senin elindedir. İhtiyaç duyduğun merdane dolabın sol üst köşesinde
saklıdır
 

nagehan41

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Nis 2008
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
İhtiyaç duyduğun merdane dolabın sol üst köşesinde
saklıdır :a43:
tşk..::a21:
 

gul tanem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2007
Mesajlar
776
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yılın Matematik Sorusu

Yılın Matematik Sorusu

Ali cebindeki paranın 2/3 ile defter alıyor.Geriye kalan paranın 5/6 sını Ayşe’ye veriyor.Ayşe bu parayla bir sakız ve şeker alıyor.Geriye kalan parayı Şengül’e veriyor.Şengül bu parayla yüzme kursuna katılıyor.Kursta havuzun musluklarını açıyor.Musluğun biri bozuluyor ve işçi geliyor.Bu işçi bir musluğu 3 saatte onarıyor.İşçinin parası 90000 dolardır
cheesy.gif
Ama Şeyda’nın bankada 100 doları vardır.Günde %36 faizle çalışan bu para üç yıl sonra bankadan çekiliyor.Bu parayı çeken Zerrin, A kentinden B kentine saatte 60 km hızla giderken mola veriyor.Otogarda McDonalds’a gidip, tanesi 170000 olan hamburgerlerden 13 tane alıyor.Bu hamburgerlerden 5 tanesini yediğine göre; Amerika’nın 2. cumhurbaşkanı kimdir?
grin.gif
grin.gif
grin.gif
 

gul tanem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2007
Mesajlar
776
Tepki puanı
0
Puanları
0
insanları kazanabilmenin 12 yolu

insanları kazanabilmenin 12 yolu

1.Hiçbir münakaşanın galibi yoktur


Bir münakaşayı kazanmanın en iyi yolu, o münakaşaya hiç girmemektir. Uzun politika hayatım, bana bir gerçeği öğretti: ‘Cahil bir adamı münakaşa yoluyla mağlup etmeye imkan yoktur.

2.Kimseye yanlış düşündüğünü yanlış bir şekilde söylemeyiniz

Hiçbir zaman yüzde yüz isabetli davranamayacağınıza göre, niçin yanlış hareket ettiklerini başkalarının yüzüne vurup duruyorsunuz?
Bir şey ispatlayacaksanız, bunu iddianızı ve niyetinizi belli etmeden yapınız. Öğreniyormuş gibi davranarak öğretiniz. Hatırlamaya çalışıyormuş gibi hatırlatınız.Acaba yanlış mı düşünüyorum?
Çünkü bizim esas korumaya çalıştığımız şey fikirlerimiz değil, şahsiyetimizdir.

3.Yanlışınızı kabul ediniz


Hatayı kabullenmek hatta üstlenmek aynı zamanda bir asalet işidir. Üstün bir karakterin belirtisidir.
Yanıldığınız takdirde bunu çabuk ve kesin bir şekilde kabul ediniz.

4.İşe dostca başlayınız


Bir damla bal, bir varil ziftin çekemeyeceği kadar sinek toplar.
Nezaket ve dostluk, sertlikten kuvvetlidir.

5.
Hayır’ın geri dönüşü zordur


Söze doğrudan doğruya anlaşmazlık bulunan konulardan başlamayınız. Başlangıç noktanız ortak düşünceleriniz olsun.
Muhatabınızın ilk sözlerinin ‘Evet’ olmasını sağlayınız. Muhatabınıza konuşmanın başında ‘Hayır’ dedirtmeniz büyük strateji hatası olacaktır

6.Şikayete karşı sigorta

Çok kimse düşüncelerini kabul ettirebilmek için çok konuşmaları gerektiğini zanneder.
Değişik bir fikri dinlerken sabırsızlanıp lafa karışmayın. Kendi fikrinizi ifade etmek için konuşmanın bitmesini bekleyin. Muhatabınızı düşündüğü bir şeyi anlatması için teşvik edin. Bunu samimimi olarak yapın. Konuşmasına müsaade etmediğiniz biri, sizin düşüncelerinizden etkilenmez. Onun aklı, söyleyemediklerinde kalır.

7.Düşüncelerinizi başkalarına söyletebilmenin önemi

Kendi fikirlerimize başkaları tarafından fikirlerden daha çok önem veririz. Başkalarının fikirlerini daima belirli bir direnmeyle karşılarız. Öyleyse fikrimizi kabul ettirmenin yolu nedir? Çok basit, Kendi fikrimizi karşımızdakine sanki kendi fikriymiş gibi söyletebilmek.
Theodore Roosevelt New-York valisi iken siyasi liderlerin sıcak bakmadığı işleri, onların onayını alarak yapıyordu. Nasıl mı?
‘Önemli bir makama atama yapacağım zaman, siyasi liderlere haber verir, teklifte bulunmalarını isterdim. İlk verdikleri ismin yeterli birisi olmadığını söyler, ikinci bir isim isterdim. Bunun da sakıncalı olabilecek taraflarını anlatır başka bir teklifte bulunmalarını rica ederdim. Bu, biraz daha iyi bir isim olurdu. Onlar benim istediğim adamı teklif ettiklerinde ‘tamam’ derdim, ‘kabul ediyorum’. Böylece onların istediği adamı atamış olurdum. Sonra da döner şöyle derdim: ‘Ben size destek oluyorum. Şimdi sıra sizde.. Bu usulle hiç istemedikleri konularda bile yanımda olmalarını sağlıyordum’.
Bir fikrimi ona, üzerine giderek kabul ettirmeye çalışmazdım. Laf arasında şöyle bir dokunup geçerdim. fikrim, onda adeta demlenir, birkaç gün sonra Wilson tarafından kendi fikriymiş gibi açıklanırdı.
Beni alacağım sonuç ilgilendirdiğinden, bu fikir benimdi demezdim. Böylece demleme olunu devam edebilirdi. Wilson da öne sürdüğü fikirlerin bana ait olduğunu anlamazdı bile.
Karşınızdaki insana fikrin kendisine ait olduğunu düşündürünüz. Başkalarının, fikirlerinizi kendilerine mal etmelerinden kaçınmayınız.

8.Büyük neticelerin küçük formülü

Çocuklar işbirliği yapmak, bir işi birlikte başarmak fikrinden çok etkileniyorlar. Başarımı, olaya onların gözüyle bakmama borçluyum.
Unutmayın ki karşınızdaki insan hatalı olduğunu hemen kabul etmeyecektir. Bu yüzden onu suçlamadan önce, düşüncesine kuvvet veren sebepleri anlamaya çalışmalısınız. İnsanların düşüncelerinin sebeplerini keşfederseniz. onun şahsiyetinin anahtarını ele geçirmiş olursunuz. Kapıyı açmak kolaydır artık. Bunu sağlamak için kendinizi onun yerine koymalısınız. ‘Onun yerinde olsaydım, onun şartları altında bulunsaydım, nasıl hareket ederdim acaba?’
Olayları tam bir samimiyetle başkalarının bakış açılarından da görmeye çalışınız.

9.Sempatinin gücü

Bu şekilde insanların ihtiyacı olan şey sempati görmektir. Çocuk, yarasını herkese bunun için gösterir. Hatta daha fazla sempati görebilmek için bir yerini yaraladığı bile olur. Büyük insanlar da yanı sebepten maddi-manevi yaralarını-berelerini anlatıp dururlar. Geçirdikleri kazalardan, ameliyatlardan bahsederler. Neler çektiklerini, başlarına ne felaketler geldiğini anlatıp aniden sırlarını dökerler. Bütün dünyada herkes kendi gerçek ya da hayali ızdırablarına karşı acınıp durur.
Diğer insanların düşüncelerine, arzularına, tavırlarına sempati gösteriniz.

10.
Asil duyguların harekete geçirilmesi

Gerçek şu ki, karşılaştığınız herkes, aynada gördüğünüz adam dahil, kendisine büyük bir saygı duyar. Başkalarının da bu saygıyı kendisine göstermesini ister.
John D. Rockfeller Jr. a gazetelerde çocuklarının resimlerinin basılmasını asil duygulara hitap ederek önlemişti. Onun dediği şuydu: ‘Sizler de çocuk sahibisiniz. Küçüklere vaktinden önce şöhret sağlamanın iyi yetişmelerini engelleyeceğini takdir edersiniz’.
Bir müşteri hakkında kesin bilgileriniz yoksa, ona dürüst, samimi, namuslu borcuna sadık adam olduğuna inandığınızı söyleyin. Siz böyle söylerseniz, o da kendisini böyle olmak zorunda hisseder. Kendisine bu vasıflar verilen bir insan başka türlü hareket etmek istemez. Bir adama namussuz olduğunu söylerseniz, o zaman da namuslu davranmak istemez. Bu kuralın istisnası çok azdır.

11. Fikirlerin gösterisi

Rakamlar, konuşmaktan çok daha büyük bir fayda sağlar. Grafiğin gücü ise rakamı aşar. Rakamların şekillerle ifadesi daha etkili olur.

12. Son çare

İyi ve çok iş yaptırabilmek için rekabeti körüklemek gerekir. Bu, herkesi birbirine ezdiren bir rekabet değildir. Daha mükemmeli yakalama arzusunun ateşlenmesidir.
İnsanlara vasıflarını ortaya çıkarabilecek cesareti veriniz. Bu cesareti vermenin en emin yolu da onlara meydan okumaktır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt