lalezar88 yazdı:
Rabbim sizlerden razı olsun bu siteye yeni üye oldum ve ilk okudugum konu buydu emeğinize yüreğinize sağlık...
cemre_meva yazdı:
gerçekten çok güzel yazılmış bir hikaye eline sağlık
amine nur yazdı:
MUTLU SONLARA BAYILRM
AMA BİŞEY VAR MÜSLÜMAN BİÜLKE AMA OKULDAN MAHRUMUZ
ARKADAŞLAR DUALARINIZA İHTİYACIMIZ VAR
mesra yazdı:
Güzel hikaye ama ben kesin şuna inanıyorum ki Allah sevgisinden başka gerçek aşk yok
aska mecnun yazdı:
mesra yazdı:
Güzel hikaye ama ben kesin şuna inanıyorum ki Allah sevgisinden başka gerçek aşk yok
Amenna vesetahna
bende ona inanıyorum çok şükür
serifeyildiz yazdı:
ALLAH RAZI OLSUN KARDESIM COOOOOOOOOOOOK GUZEL BIR HIKAYEYDI OKUDUKCA BENIM SEVGILI HOCALARIM ALLAH ONLARDANDA RAZI OLSUN SIRF BAS ORTUSU TAKIYORLAR DIYE OKULLARINA ALMIYORLARDI AMA ALLAH BUYUKTUR VE ELBET DOGRULARIN YANINDADIR SELAM VE DUA ILE
aska mecnun yazdı:
[big]Aşkın[/big] [big]Toz Pembe Tarifimiydi Bu?[/big]
Bir zamanlar sevgi akınıma uğramış büyük yalanlarla başlayan fakat hüsranla son bulan bir aşk hikayesinin insanlar üzerindeki ilişkisini gözler önüne sermeye çalaıştım. Bu hüzzam sevdanın en perişan olan hükmü ise KADINLAR dır. kendi yazdığım bir yazımı paylaşmak istedim. selametle
Nejla ile Ahmet bir iş görüşmesinde tanışmış birbilerlerine bir sevgi muhabbeti duymuş iki aşıktır. Ancak ilk zamanlarda ne Ahmet bu hüzzam sevgisini açıklaya bilmişti nede Nejla, akıllara durgunluk verecek bir kan kaynamasıydı Ahmed o günden buyana bir türlü sevgisini beyenisini içine sığdıramıyor. Ve de nejla hanıma açılamıyordu. Nejla hanımda aynı duyguları Ahmet için yaşıyor ilk tepkinin etik olarak ondan gelmesini bekliyordu. Ancak Ahmet böyle birşey yapmamıştı, Nejla hanım artık bu yakışıklı genci kaybetmek istemiyordu. Ancak onu Ahmet'e yaklaştıran birşeyler vardı. Belki ilk zamanlar bunun farkında bile değildi Nejla....
Ahmet efendi, onurlu, haysiyetli, yakışıklı, selvi boylu, nurani bir yüze sahip bir delikanlıydı. Nejla ise hanım efendi, hanım hanımcık, Ahlaklı, edepli bir kadındı. Ancak bir kusuru vardı. Başı açıktı. Ahmet dinine bağlı muhafazakar bir aileye sahip biriydi; belki bu yüzden Nejla Hanımla olmıycanı biliyordu; yinede kalbine söz geçiremiyordu. Onu seviyordu aynı ortamda çalışıyor aynı işi yapıyorlardı. Ahmet sadece onun boyalı yüzünden vede giyindiği abartlı kıyafetlerinden sonderece rahatsızdı.
Olmıycak diyor ama bir türlü kalbine söz geçiremiyordu. Kara sevdaydı belkide takıntıda kaldığı. Bir gün başını yastığa koymuş düşünüyordu.
- Oğlum Ahmet ne var bu kızda seni etkileyen ki bu kadar ona takıldın, ne ailene yakışan bir kız nede senin örf adetlerini bilen biri, böyle birşey olsada Annenin karşısına nasıl çıkartırsın böyle birini, nasıl yüzüne bakarsın Ailenin. Nice başörtülü kızlar var, davası peşinde koşan nice güzeller ahlaklıları var, bu kızda seni etkileyen ne oldu? Ahmet oğlum saçmalıyorsun yol yakınken bırak bu sevdayı. Vazgeç sen takvalısını seç.( diye kendini yiyip bitiriyordu.) Ama bir türlü çıkar yol yok gibiydi. Pişman olacağı şeyler yapmak istemiyordu. Allah'a doğruyu bulması için sürekli şükür ve de dua'da bulunuyordu.
Olmuyordu... Bir türlü terk edemiyordu. Günler geçtikçe gülüşüne, duruşuna, saçlarının serpe serpe dalgasına, endamına vuruluyordu. Bu kız'da Ahmet'i çeken birşeyler vardı. Bunun farkında idi ama ne idi. Hep düşündü ama yine bir çıkar yol bulamadı. Bir gün açılmayı düşünüyordu...
Aradan 9 ay geçmişti. Ahmet içine sığdıramaz olmuştu bu sevgiyi, iş çıkışı Nejlayla konuşmak istiyordu. Ama beceremiyeceğinden korkuyor utanıyordu. İlk defa böyle birşey başına gelmişti. Nasıl davranılacağını bilmiyordu. Nejlaya bir iş çıkışı teklifte bulundu oturup konuşmak istediğini söyledi. Ve de iş yerleri çok yakın olan bir cami avlusuna randövü vermişti.....
Nejla hanım Ahmet'le aynı duyguları yaşıyordu. Ama korkuyordu çünkü geçmişinin ortaya çıkacağından.... Herşeyin gün yüzünü bulmasından korkuyordu. Ahmet'in anladığını düşünmüştü bir ara. Çünkü neden benim gibi bir kızla cami avlusunda buluşmak istiyordu? neden bir başka yer değildi? nedendi nedenler iş çıkışına kadar Nejla Hanımda soru işareti olarak kaldı. Ahmet çok heycanlıydı mesai bitmiş koşarak randövü yerine gitmişti. Ayrı gitmelerinin daha doğru olması için; yanlış anlaşılmamak için, farklı yollardan farklı kapılardan cami avlusunda buluştular, bir bank üzerine oturup konuştular.
Nejlanın bir şey dikkatinden kaçmamıştı Ahmet'in elleri sesi titriyordu. Anlamıştı heycanlıydı. kelimelerin boğazına düğümlendiğin farkında idi. Çünkü aynı duyguları yaşıyordu.. Nejla Hanım Ahmet'e sordu beni neden çağırdın buraya konuşmamaız gereken başka mekanlar yokmuydu.?( diye sert çıkan bir ses tonuyla tepki verir gibi konuştu.)
Ahmet biliyordu ama sözcükler boğazına düğümlenmiş bir türlü çıkmıyordu. Kendini ifade edemeyeceğinden korkuyordu. Tam o sırada "Ezan" okunmaya başlamıştı Nejla hanımın salavat getirdiğinin farkına vardı. Ve de çok şaşırdı. Ahmet Nejla Hanım'dan özür dileyerek 5 dakika beklemesini istedi, Namaza gitmeliydi. Nejla hanım bu işten biraz rahatsız olmuştu... Masumca bir cevap vermeği uygun görüp beklemek istiyordu. Çünkü Ahmet'i seviyor onu tanımak istiyordu. Nejla;
- "Hadi bakalım git" dedi. Ahmet koşar adımlarla camiye girdi. 10 dk sonra başında takkesi çıkıverdi. Yüzü nurani bir ışık gibi parlıyordu. Ahmet'in bu hali Nejla Hanımın çok haşuna gitmeye başlamıştı.
Ahmet Allah'ın yardımıyla açılmaya konuşmaya başlamıştı. Nejla Hanım onu dinliyor dinledikçede hoşuna gidiyordu. Ahmet güldükçe oda Kahkahalar atıyordu. Hatta camiden çıkan bir ihtiyarda yavaş kızım demiş Nejla Hanımı uyarmıştı. Bir duyguya kapılmışlardı gözleri dünya'yı görmüyordu.
Nejla birden Ayağa kalktı. "-Seninin gibi örümcek kafalı insan. Benim gibi birine nasıl bana bu teklifleri sunar." dedi. (yürümeye başladı.)
Ahmet çok sinirlendi; biran kendinin Alaya alındığının hislerine kapıldı. Peşine koştu, Dur! dedi. Nejla bırak beni bir daha beni bu konularda rahatsız etme. Dar kafalı iki dünya bir araya gelse senle ben mi haa güdürme beni deyip orayı terk etti.
Ahmet bir şeyler diyemiyordu. (Nejla Hanım ağlayarak koşar adımlarla evinin yolunu tuttu.) Onu çok seviyor ona dokunmak, onunla evlenmek istiyordu. Ama olamazdı; Yapamazdı. Yapmamalıydı. Yeni bir hayata başlamış, yeni sayfalara, ufuklara, düşlere yelken açmıştı. Nejla Hanım kaçtığı gerçek Hayatlardan sıyrılmak istiyordu... Kimsenin bilmediği tanımadığı Nejla olmayı çok istiyordu. Bunun için bile sevdiğinden ödün veriyordu.... Zamanla hata yaptığının farkına varmasıyla çok geçmiş olmadığını anlamıştı. Ahmet'in içi kan ağlıyordu. Beklemediği bir tepkiyle karşılaşmış, dur durak bilmeyen bir sevda peşinden koşmuştu. Yaralıydı. kimse onu anlamıyor bilmiyordu Allah'a yönelmek Hayırlısını istemek istiyordu. sabahlara kadar secdelerde ağlayıp Yalvardı yakardı Allah'a affetmesi için, içindeki sevgiyi söndürmesi için, dua etti. Yemedi içmedi Ahmet yavaş yavaş erimeye başlamıştı. Artık kararı kesindi ondan uzak ola bilmek için işi bırakmış 4 sokak ilerideki bir iş hanında iş bulmuştu. Tahmin ediyordu yolları kesişmiycekti asla......
[big]Ölümü Düşündü Ama Yapamıyordu;[/big]
Nejla hanım bu sebepsiz bir ayrılık için yıkılmış, yıpranmış, perişan olmuştu. Hatta Ahmet'in önüne geçip. Dur! gitme deme cesaretini bile bulabilmişti kendisinde.. Olmadı başaramadı. Ahmet'in o amansız gidişini engelleyemedi... Ne yapmalıydı bilmiyordu. Ağladı sadece ağladı işten izin aldı, hastalıkları başlamıştı olmadı işi bıraktı, ama yapmış olduğu hatanın bedelini geçmişe mal etmenin amansız bir yanlış olduğunu gördü. Yanlıştı çünkü geçmişi sadece sen silmek istersin Ama onların kalbinde bir kopyasının daha var olduğunu bildiğinde kara döşeklere düşer kahrolursun. Bu olmamalıydı. Nejla Hanım uzun süre bir arayıştan sonra Hastane kapısından çıkmış Ahmet'i bir Hammalılık yapıyor olarak görmüş takkip etmişti. Evet Ahmet sırtında yük taşıyordu. Üniversite mezunu Ahmet masa başı işinden olmuş sokaklarda sırdında semerle Yük taşıyordu. Çok fazla ilerleyemeden Amanınsız bir şokla Nejla hanım hastanenin önüne yığılıp kalır. Hastane yetkilileri şok geçirdiğini söylerler. Nasıl olurduda bu kadar yürekten seven Ahmet sırtına semeri, yüreğine okları saplayıp hayatla mücadele ederdi. Ahmet hiç bir zaman imanından ödün verdedi. Çünkü onu değerli yapan şeyin İman olduğunu çok iyi biliyor namaz saatlerinde camiye gidiyordu. O berrak aydınlık yüzü iyice parlıyordu. İçten ve de samimice ibadetlerini yapıyordu. O Nejla Hanımı farketmemişti taki Nejla hanım iş yerine gidene dek. Ahmet utandı. sırtını döndü üzüldü ağladı ama belli etmemek istedi. yanlıştı biliyordu bir hata etmişti. Zor olan bir hataydı. Bu sınavı belkide büyük olan bir hataydı. oturup konuştular Aynı duyguları perişanlığını pişmanlığını defalarca dile getirdi Nejla hanım Ahmet artık istediğinin "Hayır" olduğunun farkına varan gözlerle tebessüm etti Ahmmet. İşten ayrılmış o gün Akşama kadar konuşmuş, gezmiş, dolaşmış görülmedik bir emsalle gün geçirmişlerdi. Ama Nejla Ahmet'e dokunmak istiyordu elini tutmak için fırsat kollasa da Ahmet bu fırsatı ona vermiyordu. Elleri cebinde asil duruşuyla yürüyordu konuşuyordu. Nejla Hanım eskileri hiç açmak bile istemiyordu Büyük Yalanlarla kapatmak istiyordu. Ama Ahmet o yalanların farkında gibiydi. Durgun tebessüm yüzle, Ayasofya dan okunan "Ezan"ı dinliyorlardı. Evet ilk defa yıllar sonra Ayasofya ezanla buluşmuştu tıpkı onların buluştuğu gibi.
Ahmet işletme mezunuydu. Nejla da aynı bölümden mezundu. Akşama kadar iş aramış sonunda biryerde muhasebe işine girebilmişlerdi. Her buluşma sonrasında Ahmet sevdiği kızı evine bırakıyordu. ufak bir tebessümle el sallayıp yanından ayrılıyordu.
[big]Aşkları Gittikçe Büyüyordu;[/big]
Nejla Hanım halâ Ahmet'e dokunamamıştı. Bunu büyük bir istele istiyordu çünkü artık onu deliler gibi seviyordu, koluna girip gezmek istiyordu. Ahmet defalarca bunun yanlış olduğunu evlilik olmadan bunu yapamıycanı söylüyordu. Hep uzaktan buluşup arada mesafelerle yürüyüp saygı vede sevgi içerisinde muhabbettullahın keşiflerine varıyorlardı. Taki Nejla Ahmet'in Annesiyle tanışmak isteyene kadar sürdü bu muhabbet. Ahmet bunun olmıycanı çok iyi biliyor. Yalan söylemeye başlamışcasına kıvırıyordu cümleleri. bir geçti, iki geçti, üçüncüsnünde artık kıvıramayacağını anlamıştı.
[big]Ahmet Birlikteliklerini Annesine Anlattı;[/big]
Anne Makbule Hanım oğlu Ahmet'e bir garipler sezmeye başlamıştı son zamanlarda, herşeyi yavaş yavaş sesiziyordu. Ama yapacağı birşey pek yok gibiydi, çünkü bir oğlundan başka Dünyada kimsesi yoktu. Evet Ahmet yetimdi. babası kalp kırizinden genç yaşta seneler önce ölmüştü. Ahmet Annesiyle onu tanıştırmak istiyordu. Anne bu olayı sadece başının kapalı olup olmadığını sorarak dileğini ifade etmişti biliyordu oğlu Ahlaksız bir kızıla karşılaşmıyacak onu annesinle tanıştırmayacaktı... Ahmet sessiz bir edayla sukutça Annesinin bu tavrını anlamış hüsranla geri dönmüştü odasına...
[big]Ahmet sevdiğinin Başını Kapatmasını İstiyordu;[/big]
Ahmet Nejla'ya artık bir şeyleri ifade etmek istiyordu ve de ona şöyle konuşma gereği duydu.
-"Nejla seni nasıl çok sevdiğimi biliyorsun, ben bu arkadaşlığımızı evlilikle noktalandırmak istiyorum. Bilmiyorum sen bu işe nedersin"? Der demez Nejla sevincinden çıldırmak aklını oynatmak üzereyken ancak bunun için bir şart var diyince Ahmed Nejla'nın sevinci kursağında kaldı. Meraklı gözlerle Ahmet'in gözlerine baktı. Ahmet benim bir annem var onunla birlikte kalıyorum başkada kimsemiz yok amcamlar dayılarım haricinde Ancak onlar benim evlenebileceğim kızın Kapalı olması gerektiğini defalarca vurguluyorlar. Bunu sen de taktir edersin ki, biliyorsun ki muhafazakar bir aileden yetişmiş bir bireyim ben. İşte o an Nejla'nın başında şimşekler çakmış çasına hüsrana uğradı. Yüzü buruştu, rengi soldu. Baş dönmesi geçirdi. Çünkü o artık o kabus dolu günleri yaşamak istemiyordu, eski anıları aklına geldi okul yıllarındaki zalimlerin yaptıkları zulümler aklına geldi.
[big]Artık Nejla Hanım Kaçmış Olduğu Geçmişi Ahmet' e İtiraf Etti;[/big]
"-Bundan yıllar önceydi. Babam bir köyde İmamlık yapıyordu, babamın imam olmasına rağmen ben dine biraz soğuk yetiştim böyle baktım, gerçekten kaçtım çünkü benim istediğim toz pembe bir hayattı bunuda bana İslam'ın veremeyeceğini düşünüyordum o zamanlar. İslam'ı baskıcı din olar tanıdım buraya istanbul'a okumaya geldim. Babam beni üniversite yurduna verdiğinde o kapılardan girerken kapalıydım. Ancak Almadılar joplarla hassas vicuduma darbeler aldım. İslam'ı şiddet olarak tanıttılar. Mecbur Başımı açmıştım ve de edebiyete kadarda kapatmama kararı almıştım. Yıllarca kendimden Ailemden babamdan kaçtım, korktum, onların yüzüne bakamıyodum bakamıycaktımda. Beni anlıyormusun bilmiyorum ama ben bundan tedirginim."( der ve sinirleri iyice bozulan Nejla Hanım ağlamaya başlar büyük bir öfkeyle) Ben yıllarca böyle yaşadım. Anladım ki yanılmışım islam'a farklı açılardan bakmışım şimdi ise o toz pembe hayatı bana İslam verdi. Seni karşıma çıkardı. dedi bunları duyan Ahmet şimdi çok iyi anlıyordu onu. Bu kıza çeken şeyin ne olduğunu çok iyi kavramıştı artık. Duydu duydukçada üzüldü kahroldu. Yapacak birşeyler bulamıyordu. Sadece Nejla'ya şunu Dedi"- Varmısın benimle, Varmısın o hayal ettiğin toz pembe hayatı birlikte islami usüllerle yaşamaya. Varmısın sevdiğim varmısın." "-Nejla durakladıktan sonra Varım... dedi yaşlı boyalı gözlerle......
[big]'''..::Son::..'''[/big]
Aşka Mecnun