Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ALLAHCC VAR..Mesele yok... (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bugün Her Zamankinden Daha Fazla İslâm Şeriatına Muhtacız!..


İslam şeriatından rahatsız olanları üç tip; hırsız, katil ve ırz düşmanı olarak başın başında işaretledikten sonra, aynı zamanda bu tiplerin günümüz yaşam biçimi içerisinde kılıktan kılığa girerek, gizli veya aşikâr;

İslam ve hakikat, cemiyet ve emek düşmanlığı yaptığını da deklare etmek lazım gelir. Her cemiyet, kendini oluşturan kurum ve şahıslardan cemiyeti bir arada yaşatıcı kanunlara riayeti ve yine cemiyeti oluşturan unsurları muhafaza etmek gerekliliğini ister. Aksi durumda cemiyet içerisinde eşitsizlik, sınıf çekişmeleri, ahlaki çürümeler ve zorbalıklar hâkim olur.

Bu ise sağlıklı bir cemiyet yapısını muhafaza etmek isteyen kişilerce hiçte kabul edilebilir durum değildir. Her insan inanç, mal, can ve namus emniyetinin sağlandığı, cemiyeti oluşturan fertlerin hukuki ve ahlaki olarak eşit muamele gördüğü, kazanç ve harcamasında sömürülmediği bir nizamda yaşamayı murad eder. Yüzyıllar boyunca insanlık ‘topluluk’ halinde bu ideali murad etmiştir. Mutlak fikir bağlıları ve O’nun pazarlıksız yolcularının ‘tatbik fikir’leri neticesi devletleşmiş cemiyetler hariç bu ideale yaklaşan olmamıştır. Yine de ‘Her şey zıddıyla kaim’ misali, ‘insan’ın nizam arayışı bu mikyasta sürmüştür/sürmektedir.

Bu üç tip; hırsız, katil ve ırz düşmanı neden rahatsız olmaktadır veya neden İslam’a düşmanlık etmekte ve İslam şeriatını kötülemektedir? Soruya bir soruyla cevap vermek gerekirse; Batıcı ve batıl yaşam biçimlerinde hırsızlık neden bu kadar artıyor, hırsızlar neden bu kadar cesur ve takdir görüyorlar, ya da katiller ellerini kollarını sallayarak hangi sistemde rahat yürüyor veya ırz düşmanlığının hesabı bile yapılmadan bebelere kadar nasıl tecavüz yaygınlaşıyor? Sokaklar bunlarla kaynıyor, cezaevleri bunlarla dolup boşalıyor, batıcı ve batıl sistemler bunların doğmasına üremesine sebeb verdikçe; milletin evi, canı, malı ve ırzı güvende olmaktan çıkıyor ve bir gün beş yaşındaki bebesine, bir gün kazada yaralanmış eşine, bir gün depremde beton altında kalmış karısına tecavüz ediliyor. Her gün kapısına onlarca kilit takıyor, penceresine parmaklıklar çekiyor, üzerinde para veya değerli eşya gezdirmiyor, biliyor bir gün iki bilezik uğruna bir cani boğazını kesecek, bir hırsız karanlıktan istifade evini yağmalayacak, bir katil hiç uğruna kalleşçe pusuda evlatlarını katledecek ya da Allah rızası için verdiği yardımı bir din istismarcısı iç edecek...


Bütün bunlar her gün yüzlerce kez duyduğumuz ve her 4 dakikada bir ülkemizde yaşanan bir hakikat değil mi? Ve yine bunun sebebi ‘Mutlak Fikir’den nasibi olmayan batıcı ve batıl sistemler değil midir? Siz bütün bunlardan memnun musunuz? Açık konuşalım. Siz, toplam sayısı 450 bini bulan kadınların fuhuş yaparak geçimini sağlamasını mı istersiniz yoksa hakiki insan soyuna yaraşır bir meslek sahibi olarak yaşamını sürdürmesini mi? Siz her gün öldürülen onlarca insanın katilinin iki gün sonra sokaklarda boy gösterip bir başka masumun canına kıymasını mı istersiniz yoksa onu bir daha sokağa çıkartmayacak bir sitemin varlığını mı? Siz küçücük kızınızı bakkala çekine çekine gönderip, es kaza bir sapığın kolları arasında tecavüz edildikten sonra ölümünü seyretmeyi ve sapığı lanetlemeyi mi arzu ederdiniz yoksa o sapıklığa meydan vermeyecek bir nizamın varlığı ve ola ki böyle bir olay gerçekleştiğinde o sapığı bir daha cemiyet meydanına çıkartmayacak bir adalet anlayışını mı arzu ederdiniz? Ama önce şunun cevabı verilmelidir. Hakikaten siz insanın sömürülmediği, emeğinin istismar edilmediği, inanç, mal, can ve namus emniyetinin sağlandığı bir nizamda gerçekten yaşamayı murad ediyor musunuz? O zaman sizin İslam şeriatından çekinmeniz için sebeb yok. Çünkü İslam şeriatından rahatsız olan, korkan veya korkması gerekenler üç tip; hırsız, katil ve ırz düşmanlarıdır. Siz bunlardan biri değilseniz, problem yok. Bu arada ‘Ben Müslümanım’ deyip şeriat karşıtlığı yapmak ise komediden, münafıklıktan, aymazlıktan, ahmaklıktan, cahillikten başka bir şey değil.

Büyük Doğu mimarının Başyücelik’te Ceza Ölçüsü başlığı altında, İdeolocya Örgüsü’nde dillendirdiği hakikat bu manada ölçümüzdür:

“Öyleyse bizim cemiyet ve devletimizde ceza ateşi, “niçin beni bu kadar merhametsizce yakıyor?”

şikâyeti yerine, “aslâ sürünmeyeceğim için hiç yakmaz!” anlayışındaki âzamî hafifliğe maliktir ve bu bakımdan en ileri şiddet, bu müthiş ve kahhâr derecesiyle merhametin tâ kendisi olmuştur. Bizim cemiyet ve devletimizde ceza ölçüsü, rahatça yapılacak fiillere göre değil, yapılamaması sağlanacak fiillere göre bir tedbir mânası taşır.” Kafasında hırsızlığa veya ırza tecavüze veya caniliğe meyli olanın ona tatbik edilecek kanunu düşünmesi karşısında ‘caydırıcılık’ esası üzerinden cemiyetin bütün dinamikleri ile muhafaza etmek sadece İslama has bir tutumdur. Sokaklarında, çayırlarında, gecesinde gündüzünde, rahatça alış veriş yapılabildiği, eşiyle kızıyla huzur içerisinde güvenle dolaşılabildiği, töre-kandavası, berdel gibi sakat anlayışlara müsaade edilmediği, muhafaza edilmiş ailesi ve cemiyeti ile tek bir işsizin ‘işsiz’ olarak barınmadığı devletçe iş sahibi kılındığı tek sistem ‘İslam’dır.

Bu çezai ölçüleri İdeolocya örgüsünden takip edelim... “Bizim cemiyet ve devletimizde kasıtla adam öldürmenin cezası, cezaya ehliyet sınırları içinde ve bellibaşlı mazeret ve müdafaa vaziyetleri dışında, istisnasız ve hiçbir zorlayıcı ve hafifletici sebep bahis mevzuu olmaksızın, ölümdür. Bizim cemiyet ve devletimizde bile bile hırsızlığın cezası, cezaya ehliyet sınırları içinde, istisnasız ve kayıtsız ve şartsız, bir kolun kesilmesidir.

Bütün suistimaller, sahtekârlıklar, dolandırıcılıklar, hile tertipleri, netice itibariyle hedef tuttuğu kast ve gaye esas olarak hırsızlığın şubeleri halinde sınırlandırılır ve ona hükümlendirilir. Bizim cemiyet ve devletimizde fuhuş ve zina kökünden yasaktır.

Ve fuhuş ve zinanın mânası, meşru şekil dışı erkekle kadın arasındaki cinsî birleşme; ve sonra erkekle erkek ve kadınla kadın arasındaki aynı fiildir. cezası da, işleyenlerin evli, bekâr, dul ve rüşd sahibi olup olmamasına göre değişik şekilde, devlet ideolocyasının bağlı olduğu ana kaynağın hükümlerine eş olarak fevkalâde ağırdır.

Şu kadar ki, meydan, sokak ve umumî yerler edebine göre bütün yardımcı saikleri tâ dibinden kazınacak ve içtimaî çerçevede tezahürüne imkân verilmeyecek olan bu fiilin ceza görebilmesi için, her tecessüs ve zor tedbirinden masun olan ev içi müşahedesi veya açığa vurulması lâzımdır ki, bu da hemen hemen imkânsızdır. Demek ki, cemiyetin alenîlik plânına vurulmayan ve gizli kalan bir fuhuş ve zina fiilinin cezası, bu fiile devlet, cemiyet, aile ve ferde engel olucu maddî ve manevî her tedbirden sonra, Allaha aittir. Şüphe ve tahminle hiç bir takip yapılamaz. “Başyücelik Devleti”nde resmî ve hususî tek bir umumhane bulunmayacağını belirtmeye bile değmez.” Ancak bilinmesi gereken bir zaruri bilgi var ki; bu muazzam cezai ölçüleri tatbik edebilmek için önce bu cemiyetin inşaı gerekir.

Bu ne demektir?

Bu cemiyetin inşaı demek Baş yücelik Devletinin ilanı ve Başyücelik Devleti idarecilerinin hırsızlığa, caniliğe, fuhuşa sebebiyet veren bütün unsurları ortadan kaldırması ve kişilerin cemiyette iş ve ahlak sahibi olmalarının, düşmanlık ve kindarlık üzere kurulu anlayışlardan uzak durmalarının sağlanması demektir. Ceza buna rağmen ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla hangi dünya görüşünden, hangi inançtan olursa olsun bütün bir insanlık, adı geçen unsurlar da (inanç, mal, can ve namus) güvende olmak ister. ‘Mutlak Fikir’ nispetinde halka halka kendilerini cemiyet içerisinde mevzu sahibi olmaya adamış Büyük Doğu İbda bağlıları kendilerine bunu(cemiyetin bir parçası olmayı), bir memuriyet, mecburiyet hatta mahkûmiyet olarak görür.

Tarihin altın sahifeleri bunun sayısız örnekleri ile doludur, bu sayısız örneklere yenilerini eklemek için Başyücelik Devleti tarih tarih sahnesine çıkmalı, çıkarılmalıdır...



Kaynak:Baran Dergisi/Sezai KIRLANGIÇ
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Hakikaten siz insanın sömürülmediği, emeğinin istismar edilmediği, inanç, mal, can ve namus emniyetinin sağlandığı bir nizamda gerçekten yaşamayı murad ediyor musunuz? O zaman sizin İslam şeriatından çekinmeniz için sebeb yok. Çünkü İslam şeriatından rahatsız olan, korkan veya korkması gerekenler üç tip; hırsız, katil ve ırz düşmanlarıdır. Siz bunlardan biri değilseniz, problem yok. Bu arada ‘Ben Müslümanım’ deyip şeriat karşıtlığı yapmak ise komediden, münafıklıktan, aymazlıktan, ahmaklıktan, cahillikten başka bir şey değil.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Bu üç tip; hırsız, katil ve ırz düşmanı neden rahatsız olmaktadır veya neden İslam’a düşmanlık etmekte ve İslam şeriatını kötülemektedir? Soruya bir soruyla cevap vermek gerekirse; Batıcı ve batıl yaşam biçimlerinde hırsızlık neden bu kadar artıyor, hırsızlar neden bu kadar cesur ve takdir görüyorlar, ya da katiller ellerini kollarını sallayarak hangi sistemde rahat yürüyor veya ırz düşmanlığının hesabı bile yapılmadan bebelere kadar nasıl tecavüz yaygınlaşıyor? Sokaklar bunlarla kaynıyor, cezaevleri bunlarla dolup boşalıyor, batıcı ve batıl sistemler bunların doğmasına üremesine sebeb verdikçe; milletin evi, canı, malı ve ırzı güvende olmaktan çıkıyor ve bir gün beş yaşındaki bebesine, bir gün kazada yaralanmış eşine, bir gün depremde beton altında kalmış karısına tecavüz ediliyor. Her gün kapısına onlarca kilit takıyor, penceresine parmaklıklar çekiyor, üzerinde para veya değerli eşya gezdirmiyor, biliyor bir gün iki bilezik uğruna bir cani boğazını kesecek, bir hırsız karanlıktan istifade evini yağmalayacak, bir katil hiç uğruna kalleşçe pusuda evlatlarını katledecek ya da Allah rızası için verdiği yardımı bir din istismarcısı iç edecek...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Hakikaten siz insanın sömürülmediği, emeğinin istismar edilmediği, inanç, mal, can ve namus emniyetinin sağlandığı bir nizamda gerçekten yaşamayı murad ediyor musunuz? O zaman sizin İslam şeriatından çekinmeniz için sebeb yok.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Mutlak Fikrin Hakimiyeti İçin

Fertlerin sadece kendilerine ait iç hayatlarıyla, nizamın; geniş anlamda kişi ilişkilerini düzenleyen dış; ve eşya ve olayları mutlak açısından yorumlaması icap eden (köprü) insanı yansıyan iç görüntüsünün; bu kişi ile toplum arası kompleks ilişkilerin en uyumlusu (iyi, doğru, güzeli), çeşitli mekân ve zamanlarda, mutlak fikrin nizamında yaşanmıştır.

Çöküşümüz malûm...

Nizami, siyasi, iktisadi, idari, sosyal yapısının, tohumun ağaca gelişmesi gibi; statik ve tarihi akış içinde dinâmik olması gereği, eşya ve olayların Mutlak Fikre göre yorumu yapılamayışı öz değil şekilcilik yüzünden- “kabuklaşma” başlaşmış, daha sonraki safhada “köke taklit dallar” eklenerek, “en ulvi tecrit ve manâlandırmalara çok defa en sûfli teşhis ve maksatlanmaların musallat olması” benzeri, en ulvi manâ en bayağı ağızla vazedilir olmuştur.

Yüzyıllarca önce bozulmaya başlayan ve zaten çöktüğü anda Cumhuriyet gecekondusuyla mevcudun da tarumar edildiği dönemde, umumiyetle “ilmihal bilgisi” seviyesinden ve inancı fertlerde korumaya yönelik bir şekilde mücadele başlamış; bu çeşit akımlar yanında bir makinede elzem olan somun ve cıvata benzeri parçaları taşıyanlar da gerekli malzeme açısından bakıldığnda- lâzım gelenin sadece parçasını yüklenmişlerdir.

“Onu sadece nefsinde muhafaza ederken emniyette kaybedenler karşı, eşya ve olaylara uygulanacak, “bütün insanlığı kuşatıcı ve 21. asır eşiğinde her meseleye devasını gösterici bir ideolocya çapında ve islâmiyeti olanca saffet ve asliyetiyle” ortada konulması için cemiyetin modelini çizme işide N.F.K. ile tamamlanmıştır.

Büyük Doğu ideolocyası “çilekeşinin” deyişiyle “ne yeni bir mezhep, ne bir içtihat kapısıdır” Mutlak Fikri “Yirmi birinci asrın eşiğinde eşya ve hadiselere tatbik etme işidir.”

Fikir yazıları, şiir, piyes, tarih eserleri takındığı hareket tarzıyla yeni bir nesil yoğuran “Çilekeş” her türlü yarım oluşun engelcisi tavrıyla; gerilip gerilip yüksekliğe eremeyerek altından geçen ve onu aştığını empoze eden şarlatanlığa veya, yapılan harekete olmaz hükmü yemesi yüzünden yılgınlığa kapılma gibi ters oluşlara de sebep olmuştur. Büyük bir kısımda ipuçlarından hareketle onu açacağına eserlerin üslup zevkine kapılması ve durgun kitleyi teşkil etmiştir.

Bu noktada, çıkışta “Dava çilekeşinin hamurkârlığını yaptığı gençliğe, “nerdesin” feryadına, aksiseda gibi tekrarlayıcı “nerdesin” cevabıyla değil; “murad edilenin GÖLGE’si kabul edilebilirsek buradayız, hedefimiz ASLI gibi olmaktır” ifadesiyle belirttiğimiz gibi, Büyük doğunun ışığında gençlik olarak ona erme ve getirme çabasında olduğumuzu bir kere daha belirtelim.

Fikir arayışından ziyade bu düzenin tabii bir sonucu olarak Moskova beslemelerinin kucağına düşenlere karşı reaksiyon olarak başlayan dernek döneminden sonra mutlak fikir bağlıları için yırtış hareketi olarak fikrin partisi kurulmuş, ancak partinin mekanizmayı ve kamuoyunu, kamuoyunun siyasi mekanizmayı etkileme ikilisinde, parti (büyük lideri, bazısı mevzuunda otorite kadrosu ve saf hüsnüniyetlileri ile) vazifesini yaparken, tabanın itici gücü olması lâzım gelen basının yokluğu, kendini saklanan aydın tabaka, meslek ve talebe teşekküllerinin başındakilerin ne yapmaları gerektiğini kestirmemeleri ve pısırıklıkları yüzünden beklenen seviyede (yoğun) baskı kurulamamıştır.

Burada, bizi ilgilendiren gençlik özellikle yüksek tahsil gençliğinin siyasi hayata baskı gurubu ve ihtilâlci hüviyetiyle “çağdaş” görünümüne kısaca değinelim...

Batı demokrasilerinde parlamento uzantısı ve hareketle dikkati çeken bir baskı gurubu; Marksist rejimlerde güdümlü yönetimin baskısına karşı halk ifadesi enerjik ve ihtilâlci gurubu; Amerika benzeri, kendi, sadece kendini toplumdan ayıran “yarı bir tür” görünümü; geri kalmış ülkelerde emperyalizme karşı hareketi gaye edinen, bu arada güdülen veya mutlak fikir için hareket eden (güdülmeyen) bir gurup görünümündedir.

Batı demokrasilerinde kendilerini umumiyetle “maddeyi ruhun emrine vermeyen rejimlerin” ve tek olarak gayeleşen refahın bunalımından doğan durumla, fikirden ziyade yıkma arzusunu hitap eden ihtilâlci düşüncelere kama gösteren gençlik, Amerika örneğinde olduğu gibi tamamen gayesiz veya Marksist rejimlerde demokrasiye özlem olarak ortaya çıkarken, bütün bunlardaki tek gerçek gençliğin bulundukları toplumlara baş kaldırışı ve klâsik doktrin sınırlarına sığmayan bir ruhun ifadesi oluşudur.

Türkiye’de 1968 de dünyadaki talebe olaylarından özenti ve sözde emek istekleri olarak başlayan gayesiz harekette zamanla siyasi bir istek ifadesine bürünmüştür. Kuyrukçuların o safhadan günümüze kadar devam eden hareketlerinin kendi metotları içindeki açıklanışı malûm...

Fikre prestij kazandıran, onu aktüel hale getiren, legal ve illegal kuruluşlar içinde her türlü şartlar altında insanın ve inancının müdafaasını en yüksek perdeden yapması lâzım gelen bizim gençliğimiz genel olarak en geniş kitleyi oluşturmasına rağmen en suskun zümre olarak kalmıştır.

Bu menfi görüntünün çeşitli sebepleri olmuştur. Can güvenliği endişesinden nefsin kucağında nefs muhasebesi yapanlar, aksiyonun istediği seviyeye yükselmeye çalışacaklarına, aksiyonun anlamını kendi uyuz renklerine büründürenlerin Talebe teşkilâtlarının başına geçmesi bunun en büyük sebebini teşkil etmiştir. Söyleyecek sözü olmaması ve yapılacak hareketi kestirememe yüzünden bunlar “olaylara karışmama” maskesi altında umumiyetle meşrebine uygun olanların yanına yanaşmışlardır.

“Akıncı” sıfatıyla olmamız lâzım geleni söylediğimiz ve böylece yaptığımız hareketlerinde parsasını toplayan dünya görüşü olmayan reaksiyonerlerin safından kesin çizgilerle ayrıldığımız zaman “akıncıda ne demek” diye karşı çıkan, sonra “ben yaptım- ben ettim” şeklinde çoğu zaman yaltaklanıcı edada ortada boy gösteren özellikle “Bir tip de görülmüştür.

Şunu söyleyelim ki; dava değil kendi çıkarı için uğraşan, çıtkırıldım, meydanlara akıncıya yaraşır tek adım atamazken günde birkaç kere Viyana’ya gidip gelen (!) ve bin senelik şanlı maziden geldiğini söyleyip, korkaklığıyla, övündüğü dedesini de küçülten tipler, akıncı tipinin dışındadır. “Yüz binlerce mostralık adamın yüz tana sağlam adamın yaptığını yapamayacağı gerçeği gibi yüz binlerce mostralık adamın “buradayız ama karışmıyoruz” tesellisi aynı şeydir.

İtilip kakılma ve hor görülmenin ezikliğiyle buruşan tipler de, metafizik ürperti içinde oldukları vehminden kurtulmalıdırlar. Bu güne taşınan parçaları parlatayım derken deforme eden, dışa açılamama yüzünden birbiriyle dalaşan, günümüzde problem olmayan görüşlerle Ortalığı bulandıranlarda ayıklanmalıdır.

Pratikte ismi ne olursa olsun (Bütün rejimlerde) iktidar reel kişilerdedir. Hiçbir rejim yoktur ki halkın ifadesi olduğunu, iktidarın halkın elinde olduğunu söylemesin... Gerçekte halk hiçbir yerde iktidarda değildir ve yönetici yönetilen ikiliği bütün rejimlerde vardır. burada bin bir gece masalı gibi zamanı ve zemini belli etmeden devletin kalkacağını söyleyen Marksizmin; devlet çıkarını, halkın çıkarına tercih eden ve yönetici yönetilen ayırımını keskinleştiren devleti kuvvetlendiren pratiğini de hatırlatalım.

Hakimiyet halkındır diyerek gerçekte iktidarı halktan alan ve hakimiyeti de ele geçirenlere karşı insanı olayları ve eşyayı “Mutlağa” göre yorumlaması lâzım geldiğini bilen; hakimiyetin ne sınıf, ne halk ne yönetici, sadece “Hakka” ait olduğunu savunan düşüncenin sahipleri olarak kısaca yapmamız gerekeni belirtelim:

Sosyal olayların gelişiminde, burada düşen tek yağmur damlasının dünyanın öbür tarafında tesir meydana getirdiğinin şuurundan olarak fert olarak yapılan mücadeleni dahi bütün ifade eden küfre darbe olduğunu ve dünyanın öbür ucuna yansıyacağını biliyoruz.

Nasıl eğitimsiz asker olmazsa, olaylar içinde olayların dersleri öğrenilecek ve hareket liderliği hareketin içinde otaya çıkacaktır. Bir kuruluşun olmadığı yerde de birlikte (toplu) harekette bulunulabileceği unutulmamalıdır. Mücadelede herkes başkasını engelleme yerine kendi yapabileceğini yapmalıdır.

Tek tek fertleri elde etmek (Aşağıdan yukarıya) veya mekanizmayı elde ederek (Yukarıdan aşağı) doğru hareket tarzlarının hiçbiri tek yol tarzı olarak düşünülemez. iktidara gelmek için kanuni yolun dışında, (halk ihtilâli veya hükümet darbesi ikilisinde) müsait olan objektif şartlara hemen adapte olabilmenin mükemmelliği gibi, hem fert fert devşirme hem mekanizmayı ele geçirme hedefi birlikte düşünülmelidir.


Ne istediğini bilen bir kamuoyuna bu düzenin gücü de bir şey yapamaz. Onun para ve insan gücünü bize borçlu olduğunu bilerek her türlü aktif ve pasif direniş örnekleri sergilenecektir.

Bu cümleden olarak; kurulmuş ve kurulacak olan meslek teşekkülleri ve sendikalar yaygın bir teşkilâtlanmaya giderken üyelerinin günlük isteklerine sahip çıkmalı, dayanışma içinde kamuoyunun isteklerine ilişkin görüşlerde (Toplantı, yürüyüş, bildiri vs.) ile aksettirilmelidir. Bu arada ana gayenin iş içinde eğitim ve olarak ideolocyaya köprü kurmak olduğu unutulmamalıdır.

Talebe teşekkülleri her türlü talebe isteklerinin etkili bir organizasyonunu yaparken “her türlü silâhla siyasi ve sosyal isteklerinin propagandasını yapmalıdır.

Kanun sınırları içinde dahi düşmanlarımızın kanunsuz engellemeleri yüzünden girişimde bulunmayan; Eritre’de, Moro’da, Patani’de, Zengibarda, Balkan ülkelerinde, Afrika’da, Amerika’da, tek kelimeyle bütün dünyada emperyalistler ve bu ülkelerdeki kuyrukçular kardeşlerimizi kan denizinde boğarken sessiz kalanlar; hadiseler karşısında ense kaşıyıp diğer idolojilerin okul ve cemiyette hakimiyet kurmasını seyredenler ve bekleyenler “Mutlak Fikir” bağlısı olamazlar.

Hür türlü oldu bittilere karşı akıncı insanının ve inancının kavgasını yapacak “Mutlak Fikir” için olaylara karışacaktır.



Salih Mirzabeyoğlu

Gölge Dergisi..1975
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Takdim
(Büyük Doğu İdeolocya Örgüsüne ek-İBDA KADROSUNA İTHAF)
İSLÂMI YENİLEMEK
-I-
“İslâm yenilenmez. Anlayışı yenilemek gerekir.”
-II-
Anlayış mı? Nurun aynadaki aksi... Aynayı yenilemek...
-III-
Güneş yenilenemez. Göz yenilenir.
-IV-
İslâm başı ve sonu olmayan ebedî yeninin ismi... Ona her an biraz daha nüfuz etmektir ki, yenilik...
-V-
“Bir günü bir gününe eş geçen aldanmıştır” hadisindeki sonsuz hikmettir ki, yeninin ve yeniliğin sırrını getirmiştir.
-VI-
Dava işte bu mânada İslâm’ın yeni neslini yoğurmakta...
-VII-
İslâm’ın en yeni, değiştirilmez ve örnek nesli, Resûl eliyle yoğrulan sahabiler...
-VIII-
Sahabilerin ardında “Tabi”ler bu nesil çizgisini uzatmışsa da onlardan sonra dava içtimai planda zaafa uğramış ve büyük ferdi zuhurların çevrelediği mahzun zümrelerden öteye geçilememiştir. Bu tecellide, muhafazası en zor iş olan aşkı kaybetmenin ve kaba akılla yapayalnız dış planda kalmanın neticesi olarak ilâhî hikmet aşikâr...
-IX-
Emevî ve Abbasî devrelerini takib ederek Türk’ün eline geçen İslâmî devlet livası, 600 küsur yıllık gerçek devlet hayatının ancak 250 senesinde böyle bir nesle yataklık etmiş, ondan sonra 300 yıl korkunç bir aşk ve üstün anlayıştan yoksunluk çığırına girmiş, 100 küsur senedir de, aynı ham yobaz ve kaba softa idrakının tersine dönük şekliyle bütün cehdini İslâm’a karşı çıkmakta bulmuştur.
-X-
O gün bugündür ki, nesillere kahraman diye tanıtılanlar, İslâm’dan tiksinmenin fikrî ve fillî icracıları olmuştur.
-XI-
İslâm’ı, zatından zerre feda etmeden, olanca saffet ve asliyetiyle kucaklayabilecek ve nefslerinde yenileyecek nesillerin böylece köküne kibrit suyu dökülmeye başalnınca din ihtiyacından büsbütün kurtulamayan muvâzaacı mizaçlar her tarafta işi reformculuğa dökmüş; ve olduğu gibi bir İslâm yerine oldurulmak istenildiği tarzda bir İslâm’a kapı açmaya bakılmıştır.
-XII-
Reformcu, İslâm’ı şu veya bu görüş ve mezhep lokomotifine bağlamak, onu zatına ve aslına göre değil, kendi şahsî nefsine ve idrakine iliştirmeye kalkmak, böylece çürük gördüğü bir binayı kendince payandalamaya yeltenmek bakımından, İslâm’a cepheden zıt olanlardan daha tehlikelidir; ve İslâm’ı kalp ve göz yenilenmesi yoluyla koruyacak olan nesil, cemiyet dairesi içinde kendisine üç düşman tanıyacaktır: Aşksız ham yobaz, duygusuz kâfir, nasipsiz reformcu... Yani ruhu, kör nefsinde kabuklaştıran, büsbütün inkar eden ve ikisi arasında arabuluculuğa kalkışan...
-XIII-
İslâm, 500 yıl kılıcını elinde tutan Türkiye’de bozuldu ve her yerde altüst oldu. Bu, ancak Türkiye’se düzelirse her yerde sağlığa kavuşabileceğine ait ilâhî bir ihtar...
-XIV-
İslâm’ı yenileyecek olan nesil bu, ruh ve madde felâketleri Türkiye’sinde son ve som, hepçi ve bütüncü tepki halinde zuhur etmekle mükellef...
-XV-
Bunca zevalin ardından ancak kemal çığırı açılabilir.
-XVI-
Dört büyük halifenin sırayla şiarları olan merhamet, celadet, edeb ve akılda tam ikmalli ve teçhizatlı olarak, 15. İslâm Asrının eşiğinde, İslâmı yenileme davasını çözümlemeye güçlü nesilden, ana rahmini tekmeleyici sesler duyuluyor. Aya gitmek hüner değil, bu sesleri güneşten duyulacak derecede fikirde ve aksiyonda yükseltmek marifet...N F Kısakürek...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Uzlaşmamız Mümkün Değildir

Güdümlü düzenin kuruluşundan beri insanımıza karşı tavrı değişmemiştir. Söz ve yazıya sansür, beyin yıkayan eğitim sistemiyle insanının düşüncesine tepkili olarak yetiştirilen şartlanmış aydın tipi, yardakçıların ve çıkarcıların jurnalcı aydın tipiyle işbirliğinden doğan çağdaş engzisyon mahkemeleri ve uluslararası ilişkilerde insanımızı yalnız bırakmak için aynı evrensel düşünceye sahip milletlerle kültürel, ekonomik ve siyasal işbirliğinin, önlemesi, oyalanması, Yasama, yürütme ve yargi organlarının, yaşamasına lütfen katlanılan mutlak fikir bağlılarına karşı her devirde derebeyi tavrı...

Bunun en son örneğini hakın reyi alımadan oturulan makamdan, millet namına köle rejimini andırır biçimde insanımızın karşı olduğu cereyanlar arasında Mutlak Fikrin baş tehlike olarak gösterilebilmesi şeklinde gördük.
Fiunu hatırlatmakta fayda vardır.

Kendisinden her bahsedilişinde şerefli sıfatı başına yerleştirilen gücün, Mutlak Fikir bağlılarına karşı bir kez daha kullanılması geçmiş ve küllendirilmiş haksızlık ve zulümlerininde ortaya konulmasına fırsat verecek ve geçmişteki suskun mazlumlarındaki gibi tepkisiz kalmayacaktır.

12 Martta kadar devam eden Jenosid hareketleri, asılmalar, poliste işkenceler, zindanda çürümeye terketmeler, sürgünler, sessiz sedasız yapılan tutuklamalar, fiile değil düşünceye pranga vurma girşimi gibi insanlığn yüzkarası uygulamalar yalnız Mutlak Fikir bağlılarına karşı olmuştur.

Birkaç örnek : Kanunun geriye yürümemesi kuralı dünyada bir eşi daha görülmez biçimde Türkiye’de yürür olmuş, iskipli Atıf Hocayla beraber Babaeski Müftüsü Ali Rıza asılmış ve bütün alimler, uzaktan yakından alhakası olmayanlar onar onbeşer yıl istiklâl mahkemelerinin kararıyla zindanlarla doldurulmuş işkence ve haraket görmüş, çizgisi bugüne ulaşan beyni yıkanmış o günkü aydın tipi tarafından yapılan hareketler tepki değil alkışla karşılanmıştır.

insanlığın en alçak senaryosuyla uygulamaya koyulan Menemen olayı; 28 mazlumun asılması gayet olağan olan işlerden poliste işkence zindana doldurma hapiste zehirleme uygulamalarıyla tamamlanmış, yine o gündün bugüne uzanan satılmış basın ve aydın tipi tarafından alkışla karşılanmıştır.

Basit zabıta olayları fieyh Sait olayında olduğu gibi kitle katliamları, düzen için tehlikeli görülen sivrilerin imha edilmesi için genişletilmiş aynı metodla Malatya olayları tezgahlanmış ve fikir adamlarının içeri atılması sağlanmıştır. 12 Mart’ta ise düşünenle, fiili harekette bulunan aynı adil terazide tartılmıştır.

Dışa bağmlı montaj eğitim politiksıyla kendi insanından ve onun düşüncesinden habersiz yetiştirilen beyni yıkanan okul tipi sonuçta kendinde köklü değişim getirecek düşünceye fikir haysiyeti yönünden eleştiri için dahi yanaşamamış ve arayışını bu düzen unsurlarıyla birleşerek yapmıştır.

Materyalist eğitim sistemi yabancı insan yetiştiriken, yukarda uygulanmış ve uygulanan metodla düşünen tabaka susturulmuş ve Mutlak Fikrin müdafaası ayak takımına kalmış, yobaz tipin elinde hiciv konusu haline gelmiştir.

Bugün Korutürk’ün beyanatını tasvib eden bildririlerdeki imzalar gerçekte bugüne kadarki haksızlığ tasvib etmişler ve demokrasi anlayışlarının Mutlak Fikir ve susturulması olduğunu göstermişlerdir.

Güçlü olmadan, kavgası olmadan fikrimizin sunulamayacağı artık anlaşılmıştır. Tehdit tavrı takınanlara şunu hatırlatırız, Türkiye dünya buhranının parçasını yaşamaktadır. Çaresi, düzen zoralarının derebeyi tavırları veya gerdan kırarak nasihat etmeleri değildir. Devlet gücüne meşruluk veren tek kaynakta halkın hür iradesidir.

Emperyalistlerin istediği biçimde kültür vurgununa uğramış kesimi, insanımızdan ve fikrinden iğrendirdiniz, içte kitle katliamlarından örnekler verdiniz, dıştaki katliamlara seyirci kaldınız ve kalmaktasınız...

Bundan daha ötede bize yapabileceğiniz birşey yoktur ve bizimle, bize karşı yapabileceğiniz harekette kaybedecek birşeyimiz yoktur.

Tehdit, bizi bu düzenle uzlaştıramaz...



Salih Mirzabeyoğlu

Gölge Dergisi 4.Sayı..1975
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
eserleri.jpg
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Kitap[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Eser[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]1[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Hikayelerim [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]1[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]2[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Cinnet mustatili (Yılanlı Kuyudan)[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]2[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]3[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Bir Adam Yaratmak [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]3[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]4[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Çile [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]4[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]5[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Kafa Kağıdı [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]5[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]6[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]O ve Ben [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]6[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]7[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Yunus Emre [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]7[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Kanlı Sarık [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]8[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]8[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]At'a Senfoni [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]9[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]9[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Para [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]10[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Mukaddes Emanet [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]11[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]10[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Sahte Kahramanlar [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]12[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]İman Ve Aksiyon[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]13[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Özlediğimiz Nesil [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]14[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]İslam Ve Öbürleri[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]15[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]11[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Hazret-i Ali [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]16[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]12[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Tanrı Kulundan Dinlediklerim [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]17[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]13[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]İhtilal [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]18[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]14[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Moskof [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]19[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]15[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Tohum [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]20[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Künye[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]21[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]16[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Aynadaki Yalan [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]22[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]17[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Reis Bey [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]23[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Parmaksız Salih [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]24[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]18[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]25[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]19[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Babıali [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]26[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]20[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Sosyalizm Komünizm ve İnsanlık [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]27[/FONT]
NECİP FAZIL KISAKÜREK ÜSTADIN ESERLERİ...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Hitabeler [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]28[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]22[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Peygamber Halkası [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]29[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]23[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]İbrahim Ethem [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]30[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Abdülhamid Han [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]31[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Siyah Pelerinli Adam[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]32[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]24[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Hesaplaşma [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]33[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Tarihte Yobaz Ve Yobazlık[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]34[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Türkiye Ve Komünizm[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]35[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]25[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Esselam [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]36[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]26[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Dünya Bir İnkılap Bekliyor [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]37[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Yolumuz, Halimiz, Çaremiz[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]38[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Ruh Muvazenesi[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]39[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Her Cephesiyle Komünizm [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]40[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]27[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Hac [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]41[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]28[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]42[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]29[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Türkiye'nin Manzarası [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]43[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]30[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Çerçeve - 1 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]44[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]31[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Nur Harmanı [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]45[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]32[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]İman ve İslam Atlası [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]46[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]33[/FONT][/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Müdafaalarım [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]47[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]34[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Veliler Ordusundan 333 (Halkadan Pırıltılar) [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]48[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]35[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Benim Gözümde Menderes [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]49[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]36[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]İdeolocya Örgüsü [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]50[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]37[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Mümin Kafir [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]51[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Vecdimin Penceresinden [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]52[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Bir Pırıltı Binbir Işık[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]53[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]38[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser37-40.htm#38http://www.buyukdogu.com.tr/eser37-40.htm#38
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Senaryo Romanlarım: Sen Bana Ölümü Yedirdin [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]54[/FONT]
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
....[/COLOR][/SIZE][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Deprem (Çile) [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]55[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Katibim[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]56[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Villa Semer [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]57[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Vatan Şairi Namık Kemal[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]58[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Canım İstanbul [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]59[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Ufuk Çizgisi [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]60[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Son Tövbe[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]61[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]En Kötü Patron [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]62[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]39[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser37-40.htm#39
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Çöle İnen Nur [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]63[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]40[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser37-40.htm#38
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Son Devrin Din Mazlumları [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]64[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]41[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser41-44.htm#41
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Öfke ve Hiciv [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]65[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]42[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser41-44.htm#42
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Sabır Taşı [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]66[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Ahşap Konak [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]67[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]43[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser41-44.htm#43
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Ulu Hakan II. Abdülhamid Han [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]68[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]44[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser41-44.htm#44
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Başbuğ Velilerden 33 (Altun Halka) [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]69[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]45[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser41-44.htm#41
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Çerçeve - 2 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]70[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]46[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser45-48.htm#46
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Konuşmalar [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]71[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]47[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser45-48.htm#47
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rabıta-i Şerife [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]72[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]48[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser45-48.htm#48
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Doğru Yolun Sapık Kolları [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]73[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]49[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser49-52.htm
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Başmakalelerim - 1 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]74[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]50[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser49-52.htm#50
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Tasavvuf Bahçeleri [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]75[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]51[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Çerçeve - 3 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]76[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]52[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser49-52.htm#52
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Namık Kemal [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]77[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]53[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser53-56.htm
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Hücum ve Polemik [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]78[/FONT]
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 1[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]79[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 2[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]80[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 3 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]81[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]55[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 4[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]82[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 5[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]83[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 6[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]84[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]56[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser53-56.htm#56
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 7[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]85[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 8[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]86[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 9 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]87[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]57[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser57-60.htm
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 10[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]88[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 11[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]89[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 12[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]90[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Rapor - 13[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]91[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]58[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser57-60.htm#58
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Yeniçeri [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]92[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]59[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Reşahat [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]93[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]60[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser57-60.htm#60
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Başmakalelerim - 2 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]94[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]61[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser61-64.htm
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Mektubat [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]95[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]62[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser61-64.htm#62
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Başmakalelerim - 3 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]96[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]63[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Çerçeve - 4 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]97[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]64[/FONT]http://www.buyukdogu.com.tr/eser61-64.htm#64
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Gönül Nimetleri [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]98[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]65[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Edebiyat Mahkemeleri [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]99[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Doğu Edebiyatı [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]100[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Dil Raporları[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]101[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]66[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Çerçeve - 5 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]102[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]67[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Hadiselerin Muhasebesi - 1 [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]103[/FONT]
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Kurtuluş Savaşıyla kurtardıklarımız

birlik oldu birlikte savştıklarımızla

-bedeli ihanet oldu kanımızın-

kara bir bulut gibi

kapkara düşünceyle

-kiralık düşünceleriyle-

"giydiler çıkardıkları çizmeleri"

emperyalistlerin.

-efendi olma hevesiyle

silahları bize döndü-

(gözardı olurken

çürüten, iyiyi, doğruyu, güzeli

çelik örgülü canavar çenesi.)
S MİRZABEYOĞLU...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
sandılar yanlızlığımız

suskunluğumuz olacak

suskunluğumuzun bahanesi olacak

yalnızlık.

sandılar sesi soluğu çıkmaz

kolu kanadı kırık insanımın.



bilemediler dağın, taşın

açan tomurcuk, uçan kuşun

ak öfke kesileceğini...



bilemediler her inançlı

bir kıvılcım taşır

böyle günlere...



bilemediler yalnız "mutlak hakim"e

bağlılığımızı

-yalnız ona kul ona eğileceğimizi-

bilemediler oy

kadın, ihtiyar

genç, çocuk

her can bir siper olup

burç burç

direneceğimizi!..S MİRZABEYOĞLU...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
düşmanın üstüne gidemiyorsan eğer

eğer "yaradandan" çok korkuyorsan ondan

kölece de olsa yaşama tutkun

aşkınsa yaradana sevginden




ve fikir dediğin eğer

kaçanın can simidi

kuş tüyünden bir yataksa

öfkeden ıraksa

sığınaksa

ve inanç dediğin

yürüyeni durdurmaksa



sen! kötü kadından beter

git kuyruk salla düşmanına

yaran, zararsızlığını göster

ve seyret elde silah döğüşeni

S Mirzabeyoğlu...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
işte

çekildi

isyan

bayrağı

"gemileri yakmışız isteyerek

mümkünü yok dönüşümüzün

çizgimize gelen gelsin"

köy köy

dağ dağ

ve şehir şehir

yankı gelir

bu kutsal çağrıya.
S MİRZABEYOĞLU..Bolu cezaevinde İDAMLIK..MÜEBBET YATIYOR..SUÇU İSLAM DAVASI GÜTMEK..ALLAHIN HÜKMÜNÜ HAKİM KILMAYA KALKIŞMAK..İSLAM EHLİ SÜNNET VEL CEMAAT DEVLETİNE KADRO YETŞTİRMEK..NAKŞİ..NECİP FAZILIN ÖĞRENCİSİ...SİLSİLENİN SON HALKASI ŞEYH ABDÜLHAKİM ARVASİ HAZRETLERİNİN MÜRİDİ..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
12 Yıldır içerde...Haberdarmısın...........................Sen oradan kıracaksın zinciri..Biz buradan...Bir gün mutlaka kavuşacak ellerimiz...Herşey aydınlığa çıkmak için ...Herşey mutlak bir olan Allah acze ve celle için
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
“Pencereden baktım bozbulanık deniz”

“Pencereden baktım bozbulanık deniz
Bostancı semti telâşede evler
Ne varsa göze gelen belli belirsiz
Yürekleri nabzımda atıyordu
Heceliyordum bu böyle gitmez!”
Salih Mirzabeyoğlu’nun “Yeniden Doğuş” şiirinin ikinci bölümü... Bir ıstırabın haberini nasıl da önceden haber veriyor diye düşündüm kitabı okumaya başlarken. “Münşeat” kitabının ikinci baskısından okudum bu bölümü. 1981’lerde yazılmış bir şiir. Mirzabeyoğlu şimdilerde Bolu F Tipi Cezaevi’nde mahpus. Üzerinde çokça konuşulan F Tipi’nde. “Münşeat” o ağır günlerden geçerek ikinci baskısını 2004 yılında yapıyor.
Mirzabeyoğlu müebbet hapis cezası almış bir fikir adamı. Bugüne kadar kırk altı kitabı olan bir yazar, bir fikir adamı. Aldığı ceza, isnat edilen suç her neyse hakkında pek konuşulmayan biri. Büyük Doğu ekolünü sürdüren fikir adamı demek de mümkün. Zaten ilk kitabı da “Bütün Fikrin Gerekliliği” adını taşıyordu. İkinci kitabının adı ise”Aydınlık Savaşçıları-Moro Destanı” idi. Yalçın Turgut’un desenleriyle bezenmiş olarak Göy Yayınları’ndan çıkmış kitap (1979). “Böyle başladı anlatmaya –unutulmuş sessizliği dinlerken- kurşunların türküsünü.” Filipinler’deki zulmü anlatıyordu.
Yıllar geçti. Köprülerin altından çok sular aktı. 12 Eylül’ler, 28 Şubatlar yaşandı. Devran kendini renkten renge dönüştürmeye büyük çaba gösterdi. Kimi değişiklikler, kimi değişimlerle geçti zamana. Kimi ise yoluna devam etti. Bildiği, inandığı yolda yürümeye devam etti. Sesi az çıksa da, arkasında kimi kimsesi olmasa da devam etti. Sayıca belki az idiler, ama hiç de önemli değildi bu az olma hali. Bir muhakeme hali de yaşanmış oldu böylece. Nereye gidiyoruz, ne yapıyoruz, ne yapmamız gerekiyor?.. bir hayli meşakkatli zamanlar oldu. Büyük acılar çekenlerin yanında hiç acı duymayanlar da oldu bu zaman gergefinde.
Konumuza dönecek olursak kitapları gördüğümde bir tuhaf olduğumu söylemeliyim. Salih Mirzabeyoğlu onca sıkıntılar, onca imkânsızlıklar içinde bütün fikrin gerekliliğini yerine getirmek için hiç boşa harcamamış zamanını. O hücresini, o dört duvarın içini fikriyle donatarak çalışmalar yapmış ve peş peşe kitaplar yazmış. Bir mirası da devralarak Üstat Necip Fazıl’ın “Büyük Mazlumlar”ından sonra düşünce tarihinin “Büyük Muztaribleri”ni yazmış. Birinci cildini önceden yazdığı bu değerli kitabın ikinci ve üçüncü ciltlerini tamamlamış. Allah zihnine kuvvet verir, bu eseri tamamlamak nasip olur inşallah. Her biri birbirinden ilginç ve okunmaya değer altı yeni eser çıkmış ortaya böylece. Edindiğim bilgiye göre hücresinde üç adet kitaptan fazlasını bulunduramazmış. Ancak üç kitap. Bir fikir çiledârı Mirzabeyoğlu. Mahpushaneye girmeden önce yazdığı kitaplardan başka yeniden gözden geçirdiği ve yeni yazdığı kitaplar: Büyük Muztaribler- 2cilt, Sefine, Telegram, Elif, Müjdelerin Müjdesi (genişletilmiş ikinci baskı), ve “Hususen bir tarz, bir usûl ismi; icadımın ismi!” dediği, adına şiir demediği, benim destansı diyebileceğim “Münşeat” kitabının ikinci baskısı... Bunlar geleceğe taşınacak olan kitaplardır. Onun için öncelikle “Telegram” kitabı okunmalı diyorum.

Nureddin Durman (24 Aralık 2004/ Cuma/Vakit)
Aylık Dergisi Sayı: 4
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt