Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Adalet bu mu? (2 Kullanıcı)

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) VASİYETİDİR!
MEDİNE-İ MÜNEVVERE'DEN GELEN BU VASİYETNAMEYİ OKUYUNUZ VE OKUTUNUZ.!!!!!!

BİSMİLLAHİRRAHMANIRRAHİM

Medine-i Münevvere'de Türbe-i Şerif Hatibi Şeyh Ahmet Diyor ki:
'Vallahülazim bu vasiyetnamede zerre kadar yalan yoktur'. Bir cuma gecesi namazımı eda edip uyumaya varmıştım. Harem-i Şerif tarafından; 'Ya Şeyh Ahmet' diye bana bir nida geldi. 'Lebbeyk Ya Rasullallah' deyip
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şahsını gördüm. Rasullallah (s.a.v.) efendimiz şöyle devam etti: Ya Şeyh Ahmet!... Allah-ü Teala huzurunda yüzüm kalmadı.
Sanahaber veriyorum ki, geçen cumadan bu cumaya 16000 kişi öldü. İçlerinden bir tek Müslüman çıkmadı. Gelenlerin amel defterlerini kara ve sol elinde gördüm. Ya Şeyh Ahmet!... Evvela ana ve babalarına asi oldular ve zekatlarını men
ettiler. >Hacı olup haram yemeyi adet ettiler. Herkes nefsinden başka bir
şey düşünmedi. Yüzlerinde haya kalmadı. Dünya malı ile nasip olan tartılarına hıyanet etmeyi adet ettiler. Ya Şeyh Ahmet!... Benim ümmetlerime haber eyle 'Yaptıkları günahlardan tevbe ve istiğfar etsinler,namaz kılsınlar, zekat vermesini adet etsinler.'
Ya Şeyh Ahmet!... Ümmetlerime haber eyle, 'Kıyamet alametleri zuhur ediyor. Hak Teala' ya asi olmasınlar. Çok yakın bir zamanda, 3 gece güneş tutulacak. 3 günden sonra mağribten doğup, maşrıka batacak. Kuran-ı Kerim insanların gözüne gözükmeyecektir. Ümmetime söyle günahlarına tövbe etsinler. >Yakın bir zamanda İsa (a.s.)'nın inmesi zuhur edecek.' Ya Şeyh Ahmet!...
Ümmetlerime haber eyle, 'Kudret kalemiyle her kim bu vasiyetnameyi bir
köyden bir köye,bir kazadan bir kazaya, bir ilden bir ile, bir devletten bir devlete gönderirse Huzur-u Mahşerde günahları affedilir. Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.)'yı Şahsı ile görmüş olur. Kim vasiyetnameyi işitipte yazmazsa, bir köye veya bir başka yere göndermezse, yüzü kara ola.' Türbe-i Şerif'in Hatibi Şeyh Ahmet 3 defa yemin edip, 'Vallahülazim bu vasiyetnamede yanlış bir bilgi verirsem, bu dünyadan öbür dünyaya imansız gideyim' dedi.

15 günde Medine-i Münevvere'de yazılmış olup 'TÜM MÜSLÜMANLARA'gönderilmiştir.

NOT: 'Bunu her müslümanın okuması için elinizden geleni yapınız.


"Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır." (Maide Suresi, 8)



"Ey Rabbimiz! Unutur veya hataya düşer de bir kusur işlersek, bizi onunla hesaba çekme. Ey Rabbimiz! Bizden evvelkilere yüklediğin gibi bize de ağır vazifeler ve musibetler verme. Ey Rabbimiz! Bize güç yetiremeyeceğimiz şeyi de yükleme. Günahlarımızı affet. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Bizim dostumuz ve yardımcımız Sensin. Kâfirler güruhuna karşı Sen bize yardım et. (Bakara Sûresi, 2:286.)

AMİN AMİN AMİN...
 

Kur'ana sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
2,706
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
49
S.a.Sağolasın kardeşim.Allah cc razı olsun ,güzel bir paylaşım.
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
kardeşlerim ADALET sadece kendini ve yakınlarını mı düşünmek acaba?
İnsanlar yıllarca emek harcayıp gece gündüz dirsek çürtüp sonradan insanlar bir yere gelirken efendim herkese adaletli davranacağız hakkı olana vereceğiz eee başa gelince verilen sözler nerde acaba? Dışarda olan kendi akrabalarını yakınlarını tepeden inme başa geçirme ne oluyor acaba yıllarca bekleyen kardeşlerimizin hakkı ne olacak acaba::(?
Kim ne yapar kendine yapar herkes vakti gelince yaptıklarının karşılığını er yda geç görecek kim ne yapar kendine yapar Allah herkesin kalbine göre versin inşallah:(
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
S.a.Sağolasın kardeşim.Allah cc razı olsun ,güzel bir paylaşım.

Amin
Aleyküm Selam ALLAH razı olsun kardeşim ALLAH hepimizin yar ve yardımcısı olsun hiç birimizi darda sıkıntıda çıkmazda çaresiz bırakmasın kendi kapısından başka kul kapısına kimselere fırsar vermesin Rabbim.Allah bilerek idrak edenlerden olmak nasip etsin inşallah.
ALLAH hepimizin sonunu hayırlara vesile etsin selam ve dua ile selametle kalınız
 

VaVeyla

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
11,102
Tepki puanı
22
Puanları
38
Konum
Mevlana diyarı
leyla1 ablamızdan alıntı

gece gündüz uyumadan yıllarca emek harcayan kardeşlerimizin emeklerinin karşılığını hakkını her iki dünyada da kat kat vermek nasip etsin Rabbim.
allah herkesin kalbine göre mükafatını versin, allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun, hiçbirimizi darda sıkıntıda bırakmasın, kendi kapısından başka kapıya muhtaç etmesin Rabbim kimselere fırsat vermesin
selam ve dua ile...
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
Allah insanlara makam mevki niye verir sadece kendini ve yakınlarını düşünmek için mi adalet sadece ben demek mi? Eline fırsat geçince hak yemek mi güçsüzü ezmek mi?:(
Bir ipin hesabı böyle olurken acaba:a24:
,

İpin Hesabi
Zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. "Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum" diye vasiyet etmiş. Öldüğünde "Kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?" diye araştırmışlar. Kimse çıkmamış. Nihayet bir hamal,

-Benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar durursam zengin olurum." diye düşünerek kabul etmiş.
Vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. Sorgu sual melekleri gelmiş. Bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. "Nasıl olsa bu ölü elimizde... Biz şu canlı olandan başlayalım" demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar.


-O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın? Nerelerde kullandın?"


Sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. Sabahleyin kabirden çıkmış.


- Tamam, servetin yarısı senin, demişler.


- Aman, demiş hamal, istemem, kalsın. Ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. O kadar servetin hesabını nasıl veririm?

Hayatını ve hayatın içerisinde istifade edilen lütufların hesabını vermek hafife alıncak şey değildir.

Kaynak: Mehmet Akar, Mesel Denizi, Nil Yayınları, İstanbul 2001, s. 156
 

selimoglu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ara 2006
Mesajlar
504
Tepki puanı
0
Puanları
0
PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.) VASİYETİDİR!
MEDİNE-İ MÜNEVVERE'DEN GELEN BU VASİYETNAMEYİ OKUYUNUZ VE OKUTUNUZ.!!!!!!

BİSMİLLAHİRRAHMANIRRAHİM

Medine-i Münevvere'de Türbe-i Şerif Hatibi Şeyh Ahmet Diyor ki:
'Vallahülazim bu vasiyetnamede zerre kadar yalan yoktur'. Bir cuma gecesi namazımı eda edip uyumaya varmıştım. Harem-i Şerif tarafından; 'Ya Şeyh Ahmet' diye bana bir nida geldi. 'Lebbeyk Ya Rasullallah' deyip
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in şahsını gördüm. Rasullallah (s.a.v.) efendimiz şöyle devam etti: Ya Şeyh Ahmet!... Allah-ü Teala huzurunda yüzüm kalmadı.
Sanahaber veriyorum ki, geçen cumadan bu cumaya 16000 kişi öldü. İçlerinden bir tek Müslüman çıkmadı. Gelenlerin amel defterlerini kara ve sol elinde gördüm. Ya Şeyh Ahmet!... Evvela ana ve babalarına asi oldular ve zekatlarını men
.............................................

.......................
................
15 günde Medine-i Münevvere'de yazılmış olup 'TÜM MÜSLÜMANLARA'gönderilmiştir.

NOT: 'Bunu her müslümanın okuması için elinizden geleni yapınız.



AMİN AMİN AMİN...



Yukarıdaki mektup ne kadar doğrudur bilemiyorum...Doğrusu bana inandırıcı gelmedi.!

Takıldığım nokta şu;

Veda Hutbesi Peygamberimiz’in vasiyeti ve Müslümanlara son nasihati değilmiydi? Veya eksik bir şeyler mi vardı ki, efendimiz (O'na binlerce sâlat ve selam olsun) böyle bir şeye ihtiyaç duydu?

İkincisi; yine veda hutbesinde;


''Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir. Onlara sımsıkı sarıldıkça, yolunuzu hiçbir zaman şaşırmazsınız...''

Buyurmuşlarken, bu iki kaynağın günümüz müslamanlarına yetmediği mesajını mı vermek istemiş?
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
Yukarıdaki mektup ne kadar doğrudur bilemiyorum...Doğrusu bana inandırıcı gelmedi.!

Takıldığım nokta şu;

Veda Hutbesi Peygamberimiz’in vasiyeti ve Müslümanlara son nasihati değilmiydi? Veya eksik bir şeyler mi vardı ki, efendimiz (O'na binlerce sâlat ve selam olsun) böyle bir şeye ihtiyaç duydu?

İkincisi; yine veda hutbesinde;


''Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerim ve Peygamberin sünnetidir. Onlara sımsıkı sarıldıkça, yolunuzu hiçbir zaman şaşırmazsınız...''

Buyurmuşlarken, bu iki kaynağın günümüz müslamanlarına yetmediği mesajını mı vermek istemiş?

Selam Aleyküm kardeşim Allah razı olsun bu konuda herhangi bir yorum yapamayacağım aldığım alıntı mesajı paylaşmak istedim sadece.
Ben sadece açtığım konu için şu anda bulunduğumuz zaman içinde yapılan haksızlıkları adeletsizlikleri belirtmek için konu açtım. Müslümanlıktan bahseden bir yerlere gelirken herkese eşit adeletli davranacaklarını hiç bir ayırım yapmadan hak eden herkese hakkını vereceklerini söyleyenler nerde acaba yaşadığımız çevrede gördüğümüz ve en yakın çevremizdeki kardeşlerimizin emeklerin hakkını yiyenler acaba hangi pencereden bakıyorlar. Gece gündüz yıllarca emek harcayanların hakkı ne oluyor acaba?
Ülkemizde kim olursa olsun mevki sahibi olduğu zaman sadece kendini yakınlarını düşünüp diğer insanlar acından ölse hiç umrunda değil aynı şekilde düzen devam ediyor şimdi adaletten bahsedenler nerde yaptıkları kul hakkı olmuyor mu:(Allah bilerek idarek edenlerden olmak nasip etsin Allah herkesin kalibine göre mükafatını versin kim ne yapar kendine yapar zaten Rabbim zerre kadar yapılan iyilik ve kötülüklerin karşılığını zaten tek tek verecek sadece...:a24:
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun Allah hepimizin sonunu hayırlara vesile etsin selam ve dua ile selametle kalınız.
 

HilserSeN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Nis 2008
Mesajlar
201
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Onu bunu boşverinde kaderde ne varsa o olur Nasip neyse o olur Vardır Bundan Bir Hayır demek gerekir ....
Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye...
İnsanlık öldü demesinler diye...
Merhametsiz insan kalmadı demesinler diye ...

Yasadıgımız bu devirde bu laflari söyleyecek insan sayısı yok denecek kadar az degilmi ?
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
Onu bunu boşverinde kaderde ne varsa o olur Nasip neyse o olur Vardır Bundan Bir Hayır demek gerekir ....
Ahde vefasızlık etti demeyesiniz diye...
İnsanlık öldü demesinler diye...
Merhametsiz insan kalmadı demesinler diye ...

Yasadıgımız bu devirde bu laflari söyleyecek insan sayısı yok denecek kadar az degilmi ?

Selam Aleyküm kardeşim kaderde ne varsa o oldu değil neden insanlar bu kadar acımasız hele müslümanlıktan adeletten bahsedenler vedriği sözleri nasıl unutuyorlar herkese eşit hak adeletli davranacakları hakkı olanlara vereceklerini söyleyipte hiç hak etmeyen insanları bir yere getirmek Allah'tan reva mı acaba?Rabbim zaten kimsenin hakkını kimsede bırakmayacak ama neden böyle yapıyorlar bu nasıl vicdan acaba?Para mal mülk zenginlik peşinde değiliz yıllarca gece gündüz emek harcayan kardeşlerimizin hakkını istiyoruz başka bir amacımız yok benim anlatmak istediğim şeyler başka:a24:
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun hiç birimizi dardda sıkıntıda çıkmazda bırakmasın kendi kapısından başka kul kapısına muhtaç etmeesin Rabbim.
Allah herkesin kalbine göre mükafatını versin kim ne yapar kendine yapar zaten.
Selam ve dua ile selametle kalınız.
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
Kardeşim 4 yıldır kadro alamıyor insanların keyfi davranışı yüzünden hak etmeyen hiç bir emek harcamayan insanlar üst yerlerde daha çok para yada makam peşinde olduğundan değil sadece yılardır gece gündüz emek harcadığı çalışırken geceleri bile 24 saat uyumadığı emek harcadığı günlerin emeklerinin karşılığını istiyor başka bir beklentisi yok makam mevki sahibi olanlar siz kendinizi ne sanıyorsunuz mağrurlanmayın sizden büyük Allah var makamlar zenginlikler para mal mülk hepsi gelip geçici ne götüreceksiniz bir düşünün bakim:(
 

Gök Kubbe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ara 2008
Mesajlar
3,422
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Paylaşıma teşekkürler ALLAH razı olsun
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
Paylaşıma teşekkürler ALLAH razı olsun

Allah sizden de razı olsun kardeşim Allah bilerek ve idrak edenlerden olmak dini görevlerimizi tam itikatiyle yapmak nasip etsin Rabbim.
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun hiç birimizi darda sıkıntıda çıkmazda çaresiz bırakmasın kendi kapısından başka kul kapısına muhtaç etmesin Rabbim.
Allah hepimizin sonunu hayırlara vesile etsin korktuklarımızdan emin umduklarımıza nail olmak nasip etsin Rabbim kendi rızası için.
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun herşey gönlünüzce olsun.
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
Hadi diğerleri kul hakkını bilmiyorlar müslümanlıktan adeletten eşitlikten bahsedenler neden başkalarının hakkını yiyorsunuz başkaları yapıyor diye sizde o hakkı nerden buluyorsunuz dinimizde var mı hak etmediği halde başkalarının hakkını yemek hangi pencereden bakıyorsunuz kendinize yoksa bir kılıf udurup o hakkı kendinizde mi buluyorsunuz?:(


HER KİM ZERRE KADAR BİR İYİLİK İŞLERSE KARŞILIĞININ AYNISINI GÖR

Allah Teâlâ Kur'an'da şöyle buyurmadadır:

Her kim zerre kadar bir iyilik işlerse karşılığının aynısını görecektir. Her kim de zerre kadar bir kötülük, şer işlerse, karşılığının aynısını görecektir.


Her kim de zerre kadar bir kötülük, şer işlerse, karşılığının aynısını görecektir.

Yüce Allah Resulullah'a“Âyetlerimizin bir kısmını gösterelim diye” Mirac olayı vâki oldu. Cennet ve Cehennem hallerinden türlü suçların cezalarını müşahade ederek aktarsın diye. Eğer suç söz konusuysa Allah tarafından takdir edilen ceza da gerçekleşecektir.

Nitekim Allah Tealâ Kur'anda “ Âzabımız neymiş yakında iyice anlayıp bileceklerdir. Göreceklerdir Allah'ın azabının korkunçluğunu.
Allah'ın azabı neymiş yakında görecek ve bileceklerdir. Âzabımız neymiş, yakında iyice anlayacaklardır. Allah âzâbı en şiddetli olandır.
Mirac olayında âyetlerin bir kısmı gösterildi. Resulullah'tan şöyle nakledilir:
Bir takım kimseleri gördüm ki, bunları ateşten bıçaklarla boğazlıyorlardı. Tekrar diriliyorlar, tekrar boğazlıyorlardı. Daima böyle azap ediliyorlardı.
- Bunlar kimlerdir?
Diye sordum, Cebrail şöyle anlattı:

Bunlar ümmetinden haksız yere adam öldürenlerdir.(Allah Tealâ Kur'an'da 'Birbirinizi öldürmeyin' buyurmadadır. İşte Kur'an ayetlerinden olan ('İşlediklerinin karşılığının aynısı') Allah gücü her şeye yetendir. Ve O, azabı en şiddetli olandır.O'nun vâdi er, geç gerçekleşir.
De ki: Herkes karakterine göre davranır. Biz de davranmadayız.

Bunlardan başka bir zümre daha gördüm. Kulaklarından, burunlarından ve ağızlarından ateşler çıkıyordu. Her birine şiddetli, sert iki melek verilmişti. Her meleğin elinde yetmiş budaklı ateşten sopa vardı. Bu sopa ile, daima ve hiç durmadan o taifeye azap ediyorlardı. Şu tesbihi okuyorlardı.
Her şeye gücü yeten Allah sübhandır. Düşmanlarından intikam alan Allah sübhandır.
Bunlar kimlerdir?
Diye sordum, Cebrail şöyle anlattı:

Bunlar, dilleri ile imân izhar edip kalpleri küfür ve nifak dolu olan münafıklardır.
Nitekim bir Kur'an âyetinde Yüce Allah şöyle buyurur:

“İçinizde 'İnandık' deyip de inanmayanlar vardır”. (İşte dışı Müslüman, içi inkârcı ve içlerinde taşıdıkları günahın ateşi kendilerini feci şekilde yakan kimselerin halleri)

Bundan sonra bir bölük kavme daha rastladım. Gördüm ki: Bu taife ateşten bir vâdide hapsolmuşlar; ateş bunları yakıyor. Fakat tekrar tazeleniyorlar, yani vücutları yerine geliyor, yine ateş yakıyor. Böylece azap olunuyorlar.

Bunlar kimlerdir? Diye sordum, Cebrail şöyle anlattı:Bunlar anne ve babasına âsi olan kimselerdir'' dedi. Allah Kur'anda “Anne ve babanız yanınızda yaşlanacak olurlarsa onlara 'öf' bile demeyin', “Allah'ın ayetlerini hiçe sayandan daha zalim kim vardır?”, “Zalimler ise asla kurtuluşa erdirilmeyeceklerdir. Onlar için çok acı bir azap vardır. Cehennem O kimseleredir. İnkârcıların varacakları yer cehennemdir. Orada derileri yanıp eridikçe yeniden deri bitirilir.

Bunlardan başka bir kavim daha gördüm. Sırtlarında çokça yükleri vardır. Üzerlerindeki yükü dahi taşımaya güçleri olmadığı halde, halka:
Üzerimize yük vurun. Diye teklif ediyorlardı.
Bunlar kimlerdir? Diyerek sordum. Cebrail şöyle anlattı.

Bunlar insanların bıraktığı emânete hıyanet edenlerdir. Boyunlarında bu kadar yük varken, durmadan zulüm yollu halktan alınacak mal talep ederler.
Kur'anda “âdil olun. Allah, adâletle davrananları sever.”buyrulur.

Bundan başka bir kavim daha gördüm. Dudakları ve dilleri uzayıp sarkmıştı. Onların uzayıp sarkan dillerini ve dudaklarını, melekler ateşten makaslarla kesiyorlardı.
Bunlar kimlerdir? Diye sordum. Cebrail şöyle anlattı:

Bunlar, ümmetin içinden çıkıp insanları beylere ve padişahlara gammazlayan kimselerdir. Yalanlarını tasdik ettirip onları yapacakları zulümden almak şöyle dursun, bu yolda müdahane edenlerdir.
Allah Tealâ Kur'an'da 'Zâlimler asla kurtuluşa erdirilmeyeceklerdir' buyurur.

Bir cemaat daha gördüm. Melekler bunların etlerini kesiyor, kendilerine veriyor ve:
Yiyin diye emrediyorlardı. Onlar iğrenip yemek istemedikçe, melekler onları dövüyor ve zorla:
Yiyin diyorlardı.
Bunlar kimlerdir? Diye sordum, Cebrail şöyle anlattı:

Bunlar ümmetin içinde, insanların gıybetini edenlerdir.(Hased, ateşin odunu yediği gibi, sirkenin balı bozduğu gibi amelleri bozar)Gıybet edenin sevabı varsa alınır, mağdur edilene verilir ve gıybet ederek zulmettiği kimsenin boynuna da yüklendiği vebalin acısını tatmak kalır.

Bundan sonra bir kavim daha gördüm. Yüzleri siyah, gözleri gök mavi idi. Alt dudakları ayaklarına inmişti. Üst dudakları da alınlarına bitişmişti. Ağızlarından kan ve irin akıyordu. Bir ellerinde ateşten şişe var, bir ellerinde de ateşten kadeh...Ağızlarından akan kan ve irin şişe içine girip kaynıyor. Melekler de onlara:
İçin. Diye zorluyordu. Kadehleri doldurup içmek istedikleri zaman, onun kaynar şiddetinden, murdar kokusunun kötülüğünden, dayanamayıp himar gibi bağırıyorlardı. O melekler ise onları dövüyor, zorluyor ve içiriyorlardı.
Yüce Allah Kur'anda “Şarap, kumar, fal okları şeytan işi pisliklerdir”buyurur.

Bundan başka bir kavim daha gördüm. Dilleri çekilip enselerinden çıkmış suretleri domuz suretini almıştı. Altlarından ve üstlerinden azap onları sarmıştı.
Bunlar kimlerdir? Diye sordum. Cebrail şöyle anlattı:

Bunlar, ümmetinden yalan yere şahidlik edenlerdir. Hakkı iptal edip Allah'ın kullarına zulüm edenlerdir.İkindi vakti (Asr) Suresinde şöyle buyrulur: 'And olsun insanlar hüsrandadır. Fakat inanan ve iyi işler işleyenler ile, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsite edenler müstesnâdır.

Bunlardan başka bir güruh gördüm. Karınları şişip aşağı sarkmıştı. Ellerine ve ayaklarına köstek vurmuşlardı. Ayağa kalkmak istediklerinde, karınlarının büyüklüğünden kalkamıyor, yere yıkılıyorlardı.
Bunlar kimlerdir?Diye sordum, Cebrail şöyle anlattı:

Bunlar insanların mallarını zulüm yollu yiyenler ve faiz alanlardır. Yani ümmetin arasında.
Nitekim Allah Tealâ 'Faiz yiyenler, Allah ve resulüne savaş açmış gibidir'Faizin her çeşidi ayağımın altındadır.(de)'buyurmadadır.

Bir başka cemaat daha gördüm: Melekler onların başını taşla eziyordu, yine yerine geliyordu. Yine eziyorlardı, tekrar o ezilen başlar bütün oluyordu. O kimseler bu şekilde azap olunuyorlardı. Bunlar kimlerdir? Diye sordum. Cebrail:

Bunlar senin ümmetinden namazı terk edenlerdir. Bir de rükûdan kalkarken, başlarını tam doğrultmayıp rüku ve secdeleri birbirine karıştırıp namazı düzensiz, tertipsiz kılanlardır.

Bu arada bir cemaat daha gördüm, aç ve çıplak halde idiler. Çevrelerinde ateşten otlar bitmişti. Melekler, onları hayvan güder gibi, o ateşten otları yemeğe sürüyorlardı. Bunlar kimlerdir? Diye sordum. Cebrail:

Bunlar, ümmetinden mallarının zekâtını vermeyenlerdir. Yoksullara, zaiflere, çaresizlere, yetimlere, dul kadınlara merhamet etmeyenlerdir.
Kur'an'da 'Namaz kılın, zekât verin, yoksullara yardım edin' buyrulur.

Bir güruh daha gördüm. Melekler tarafından ateşten makaslarla elleri kesiliyor tekrar yenileniyordu. Tekrar kesiliyor her defasında yenileniyordu. Bu böylece devam ediyordu. Bunlar kimlerdir? Diye sordum. Cebrail:

Bunlar hırsızlık edenlerdir.
Kur'an'da 'Hırsızlığı sâbit olanın elini kesin' buyrulur.

Bir cemaat daha gördüm. Yanlarında nefis yemekler duruyordu. Bir taraflarında da kokmuş, murdar olmuş et duruyordu. Ama o enfes yemeklerden yemiyor, hatta dönüp bakmıyor, o kokmuş murdar etten yiyorlardı. Bunlar kimlerdir? Diye sordum. Cebrail şöyle anlattı:

Bunlar erkek ve dişi ümmetlerindir. Yanlarında helâlinden hanımı dururken, haram olan zînâ ve benzeri günahları işleyenlerdir. Kur'an'da “Zînâ haramdır. Allah'a eş koşmak ile zînâ arasında bir fark yoktur.”buyrulmaktadır.

Bundan sonra bazı kimseler gördüm. Odun yığmışlardı. O odunları kaldırmak istiyorlar, fakat kaldıramıyorlardı. Tekrar üzerine odun getirip koyuyorlardı, kaldırmak istiyorlardı, fakat güçleri yetmiyordu. Tekrar üzerine odun koyuyorlardı ve böylelikle odunları arttırmaya gayret edip çalışıyorlardı.
Bunlar kimlerdir? Diye sordum. Cebrail şöyle anlattı:

Bunlar senin ümmetin içinde dünyaya düşkün olanlardır. Mallarını yeyip bitirmeye güçleri yetmezken, kanaat etmeyip çokça yığmaya çalışırlar. Dünyaya ve dünya malına muhabbet edip arttırmak için gayretle çalışıyorlar.
Allah Tealâ Kur'an'da; 'Kantar kantar altına, gümüşlere, nişanlı atlara, evlâtlara düşkünlük dünya hayâtının metâlarıdır. Biriktirdikleri altın ve gümüşlerle alınları, sırtları, yanları dağlanır buyurmadadır.

Bundan sonra bir kimse gördüm. Kuyudan su çekiyordu. Zahmetlerle kovayı kuyunun ağzına getirdiği zaman, içinde hiç su bulamıyordu. Zahmetten başka eline bir şey geçmiyordu. Bunun durumunu da sordum, Cebrail şöyle anlattı:

Amellerini(iş ve ibadetlerini) Allah için hâlis etmeyip riyakârlık edenlerdir. Dünyada zahmet çekip amel işlerler, ama riya ile. Ahirette bu amellerinden ötürü, kendilerine Hiçbir sevap verilmez. Hatta azaba uğrarlar.
Kur'an'da şöyle buyrulur. 'Allah riyâkârların cezasını verecektir. Allah'a içten inanın ve O'nun bildirdiklerine uyun.
Allah Tealâ bir Kur'an ayetinde ”Onlar aldanış içindeler ve büyük yanılgıdalar. İşte o kimseler gafillerin ta kendileridir. Onlar kör, sağır ve dilsizdirler. Gerçeği akletmezler.

” Eğer inanmış, fakat gaflete dalıp hazırlanmak hususunda gevşeklik göstermişsen zararın ve hüsranın ne büyüktür?

İmanının seni Allah'ın rızasına, ibadet yapıp, günahları terk etmeye yöneltmezse, o, imânın sana ne faydası vardır?

ALINTI
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
Ağlayan kazanır, ağlatan ise..

İnsanın ömrü, dünyanın ömrüne nazaran, sahrada esen bir rüzgar gibidir. Bu çok kısa olan hayatta, insanın, acı günleri de, tatlı günleri de olur. Önemli olan, bu ömrü, nerede, nasıl ve ne işler yaparak geçirdiğidir. Başkalarının hakkını gasp ederek, onlara zulmederek ve ağlatarak mı, yoksa muzlum olarak, gözyaşı dökerek yani ağlayarak mı geçirdiğidir.

Eğer bir kimse, ömrünü, başkalarına zulmederek, onları ağlatarak geçirmiş ise, ahirette hâli çok perişandır. Çünkü Peygamber efendimiz; (İnsanlara zulmeden, Kıyamette bunun azabını çekecektir) buyurmuştur.

Başkasının hakkına tecavüz eden, onun hakkını, malını elinden alan kimseye, zalim denir. Zulüm, küfür gibi hiç helal olmaz. Alaeddin Abizi hazretlerine; zulüm nedir diye sual edilince, cevap olarak; “Bir şeyi layık olduğu yerden başka bir yerde kullanmaktır” buyurmuştur.

Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmeyen ve kendi nefsi için başkasının hakkını yiyen veya başkasını aldatanlar, hak sahipleri ile helallaşmadıkça affedilmeyeceklerdir. Ömer bin Abdülaziz hazretleri; “Bizden önce helak olanlar, hakkı engellemek ve zulüm yapmak yüzünden mahvoldular. Hak onlardan satın alınırdı ve zulümden korunmak için de fidye verilirdi” buyurmuştur.

Üzerinde kul veya hayvan hakkı bulunan kimseleri Allahü teâlâ affetmez ve bunlar ibadet etseler bile, Cehenneme girecekler, cezalarını göreceklerdir. Süleyman bin Ceza hazretleri buyuruyor ki:
“Şakilerin alameti sende bulunmasın! Bu alametlerin evveli, zulmetmektir. Zulüm üç kısımdır:
1-Allahü teâlâya asi olmak.
2-Zulmeden kimselere yardım etmek.
3-Kendi emri altında bulunanlara, eza, cefa etmek. Onların ibadet yapmalarına mani olmak.”

Allahü teâlâ, kendisine ibadette kusur, hata edenleri, dilerse affeder. Başkasının hakkına riayet etmek de ibadettir. Başkalarına fenalık edenleri ve üzerinde başkasının hakkı bulunanları, hak sahipleri affetmedikçe asla affetmez. İmam-ı Taki hazretleri; “Zulüm yapan, zalime yardım eden ve bu zulme razı olan, bu zulme ortaktır. Zalimin adaletle geçen günü, kendisine, mazlumun zulüm gördüğü günden daha ağır gelir” buyurmuştur.

Dünyada iken aldanan, ahirette kazanır, aldatan ise kaybeder. Mazlum olan kazanır, zalim olan kaybeder. Gözyaşı döken kazanır, ağlatan ise kaybeder. Dünyada aldanan, ahirette sevinir, aldatan ise, içine düştüğü hâli görüp üzülür. Üzülenler sevinir, üzenler ise üzülür. Dünyada iken, gözyaşı döküp ağlayanlar, orada sevinir, ağlatanlar ise, üzülür ve kahrolur ama bir faydası olmaz. Ka’b-ül-Ahbar hazretleri buyurdu ki:
“Cehennemde dört köprü vardır: Birincisinde, akrabası ile münasebeti kesenler, ikincisinde, üzerinde borç bulunanlar, üçüncüsünde taşkınlık ve azgınlık yapanlar, dördüncüsünde, zulüm edenler oturur.”

Şunu hiçbir zaman unutmamalıdır ki, yalan söyleyen, hilekârlık yapan, insanları aldatan, zulmeden, haksızlık yapan, din kardeşlerine yardım etmeyen, büyüklük satan, yalnız kendi menfaatini düşünen bir kimse, ne kadar ibadet ederse etsin, hakiki bir Müslüman sayılmaz. Bir gün Ali bin Fudayl hazretlerini, ağlarken görenler, sebebini sorarlar. Cevabında buyurur ki:
“Bana zulmedene, yarın Allahü teâlânın huzuruna çıkıp da, hiçbir sebep yokken niçin zulmettiği kendisine sorulunca, hiçbir cevap veremeyecek olan kimseye acıyorum da onun için ağlıyorum.”

Netice olarak, mahşer günü, Allahü teâlâ ile kullar arasındaki günahlar için şefaat, af çoktur. Fakat kullar arasındaki günahlara şefaat, af yoktur. Çünkü orada, mutlak adalet ve her şeyi inceden inceye sual eden, hesap soran mahkeme var. İnsanlar, haklı olsalar bile mahkemeye gitmekten çekinirler, korkarlar, mahkemeye düşmek istemezler. Sulh yapmayı tercih ederler. Mahkemede hak, açığa çıkıp, karşı tarafın olabilir. Bunun için ahirete giderken borçlu gitmemeli, alacaklı olarak gitmelidir. Zalim değil, mazlum olmalı. Çünkü orada, zalim verecek, mazlum ise alacaktır. Hesap günü, alışverişler para, mal ile değil, sevap, günah ile olacaktır. Hak sahiplerine, eğer varsa sevaplarımız verilecek, sevabımız yoksa, hak sahibinin günahları bize yüklenecektir. Dünyada iken, ben haklıyım diyen çok kimse, orada haksız çıkacaktır. Bu sebeple ben haklıyım demek çok tehlikelidir. Kendimize göre haklı olabiliriz. Allahü teâlâ indinde nasıl olduğunu, haklı mı haksız mı olduğumuzu bilmiyoruz. Onun için, dünyada iken helallaşmak, anlaşmak lazımdır. Zira anlaşmakta, uzlaşmakta hayır vardır. Yahya bin Muaz-ı Razi hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Dünya, uyku; ahiret ise uyanıklık yeridir. Rüyada ağlayan uyanıklıkta güler, sevinir. Sen dünya hayatında ağla ki, ahiret uyanıklığında gülesin ve neşeli olasın.”

ALINTI
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
Allah diyor ki;bana her günahla gelin ama kul hakkıyla gelmeyin...Çünkü kul hakkını Allah değil kulun bizzat kendisi helal eder afeder...Acaba ,bizim her fırsatta yaygara koparan,zaafları din olan haktan adeletten herkese eşit haktan söz edenler sözde dindar olanlar KUL HAKKINDAN bi haber mi acaba? Herkes kendini kandırıyor:(
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
İşte ülkemizdeki adalet anlayışı müslümanlık anlayışı(hadi diğerleri kul hakkını bilmiyorlar diyelim ama bilenler:() yıllardır emek harcayan insanlar dururken sadece bir kişi için özel kadro açanlar sizde vicdan merhamet yok mu acaba başlarının hakkını yerken hiç birşey hissetmiyor musunuz geceleri başınızı yastığa koyduğunuzda vicdanınız rahat yatabiliyormusunuz acaba? Bu hakkı nerden buluyorsunuz acaba?
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,342
Tepki puanı
5,737
Puanları
163
Yaş
51
Maalesef bu zamanda öyle adaletsiz bir zamanda yaşıyoruz ki Allah hepimizin sonunu hayırlara vesile estin inşallah.:(
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt