Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

๐● Sordum ÇEÇENLİME ●๐ (2 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
İsmi “Lâ ilahe illallah” konan yiğitler…




İsmi “Lâ ilahe illallah” konan yiğitler…
Selim Çoraklı
“İman her nurdur hem kuvvettir. Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okur.”
İman öyle bir nurdur ve ışıktır ki, kâinatta karanlık hiçbir nokta bırakmadan aydınlatır. Kâinatın yaratılış maksadını insanın önüne serer. Bu nur, bu ışık ile kâinata bakanlar maddenin de mananın da esas anlamını kavrar.
Kâinata iman nuruyla bakan onun sahibinin de kim olduğunu idrak eder. Bu idrak insanda sonsuz bir güvenin tecelli etmesi demektir. Kâinatın sahibinin Allah(cc) olduğunu iman ile anlayan insan, Rabbine güvenir ve hiçbir şeyden korkmaz. Çünkü bilir ki, kâinatta Rabbi istemeden hiçbir zerre hareket etmez. Rabbi istemese hiçbir mahlûk kılını bile kıpırdatamaz. Rabbi istemese hiçbir insan iyilik bile yapamaz. Çünkü Allah (cc) Rabbu-l âlemindir. Âlemlerin dizgini, yuları, terbiyesi Allah’ın (cc) elindedir.
Böyle inanan bir Müslüman kâinatta hiçbir şeyden korkmaz. Onun için, “İman her nurdur hem kuvvettir. Hakiki imanı elde eden adam kâinata meydan okur.”
İslam tarihine baktığımızda imanından aldığı güç ile kâinata meydan okuyan sayısız yiğitleri görürüz. Bu anlamda İslam tarihi adeta bir korkusuzlar geçididir. Korkusuzluğun pirleri ise başta Resulullah (sav) olmak üzere bütün peygamberlerdir. (a.s)
Peygamberlerden sonra korkusuzlukta ilk sırayı Efendiler efendisinin (sav) “Ashabım/dostlarım” dediği Sahabe efendilerimiz (r.anhüm ve ecmain) almıştır. Müşrik bir dünyaya kor gibi düşüp, 23 sene de Asr-ı Saadet gibi bir dönemin yaşanmasını sağlamışlardır. Allah’ın(cc) adını dünyanın her yerine duyurmuşlardır. Allah(cc) onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’dan(cc)…
İmanından aldığı güç ile 313 kişi Bedir’de kendilerinden kat kat fazla düşmana korkusuzluğun dersini verir. Bu iman ile Hz. Ali (r.a) Hayber kalesinin kapısını kalkan yerine kullanır. Bu iman ila coşan Tarık bin Ziyad karşısına çıkan denize “Vallahi önüme bu deniz çıkmasaydı Allah’ın adını her yere yayacaktım” diye haykırır. Bu güç ile Alpaslan Malazgirt’te kâfirlerin belini kırıp, Anadolu yollarını Müslümanlara açar. Bu iman ile 21 yaşındaki Fatih Sultan Mehmet Han, batılın temsilcisi Bizans’ı yerle bir eder. Bu güç ile coşan Yavuz Selim Han, “Bu dünya iki padişaha çok, bir padişaha az” dedirtir. İmanın verdiği kuvvet ile çökmeye yüz tutan bir cihan devletini 33 sene ayakta tutar Abdülhamit han…
İman bir sineye girince o sineyi coşturur. Ona ne bitmez ve tükenmez bir sabır verir. Çelikten bir irade kazandırır. Tazyik, tehdit, tazip, işkencelere rağmen; eğilmez bir başa, boğulmaz bir sese ve kısılmaz nefese sahip olur. Böyle bir hal şairin dilinden şöyle mısralara dökülür:
Bir azm, eğer iman dolu bir kalbe girerse,
İnsan da, o imandaki son sırra ererse,
En azgın ölümler ona zincir vuramazlar...
Volkan gibi coşkun akıyor durduramazlar...
Kar, kış demez, irkilmez, üzülmez, acı duymaz...
Mevsim, bütün ömrünce ılık gölgeli bir yaz...
Cennetteki âlemleri dünyada görür de,
Mahvolsa eğilmez sıra dağlar gibi derde...
En sarp uçurumlar gelip etrafını sarsa,
Ay batsa, güneş sönse, ufuklar da kararsa,
Ruhundaki imanla yanan meşale sönmez! (Ali Ulvi Kurucu)
Çanakkale’de şahadet şerbetini içen yüz binleri bir gül bahçesine girercesine kara toprağın bağrına koşturan bu imandır. Kurtuluş savaşı iman ile coşan sinelerin yedi düvele karşı, verdiği mücadelenin mücessemleşmiş resmidir.
Daha on sekiz yaşına bile gelmeden vatanı, milleti, manevi değerleri için hayatını vermeyi göze alan, binlercesi de çekinmeden veren ülkü şehitlerinin bu halini imanın bir sineye yerleşmesinden başka şeyle izah edemez kimse… Herkes Leyla’sı peşinde koşarken hayatını “Kanımız aksa da zafer İslam’ın” diyerek Mevla’sının yoluna adayan adanmışların çıktığı nokta hakiki imanın elde edilmiş olduğu zirve değil midir?
20. asır imanın zirveye çıktığı insanların ortaya koyduğu birçok mücadeleye şahit olmuştur. Bu anlamda Çanakkale, Kurtuluş savaşı, Filistin, Çeçenistan, Afganistan, Irak, Eritre, Moro, Doğu Türkistan ve Allah(cc) adına mücadele verilen bütün mekânları müşahhas misaller olarak sayabiliriz.
Bu mücadeleler içerisinde İmam Şamillerle başlayan ve üç yüz senedir sayısız Şamillerle süren Çeçenistan’ın ise özel bir yeri vardır şüphesiz. Onlar, son Çeçen kalana kadar mücadele etmeye yeminli olanlar, dünyanın en ceberut zalimlerine ve kâfirlerine karşı İslam’ın yüz akı olmuşlardır. Onlar isimlerini Lâ ilahe illallah koyan yiğitlerdir.
Çeçen Milli Marşı onları ne güzel resmeder:
Gece kurt yavrularken çıktık dünyaya
Sabah kükrerken arslan, ismimiz konuldu:
Lâ ilahe illallah

Kartal yuvalarında analarımız emzirdi
At üstünde kavgayı babalarımız öğretti:
Lâ ilahe illallah

Ey kara toprak her zerren baruttan ağlasa da
Hüzünlü bir şekilde sana dönmeyeceğiz:
Lâ ilahe illallah

Hiçbir zaman hiçbir kimseye pes etmedik biz
Ecel veya zaferden biridir seçeneğimiz:
Lâ ilahe illallah

Gece kurt kuzularken çıktık dünyaya
Hakka, vatana ve Allah'a sadığız biz:
Lâ ilahe illallah
Tarihte eşi benzeri görülmemiş baskı ve zulümlerle susturulmaya, yok edilmeye çalışılan bu yiğitler topluluğu İmam Şamiller. Hacı Murat’lar, Dudayevler, Hattablar, Maşadovlar, Şamiller, Ebu Hafslar gibi nice şehit ile İslami bir tavrın, İslami bir direnişin sembolleri olmuş ve tarihe altın harflerle isimlerini yazmışlardır. Ancak bunlara rağmen maalesef gözleri ve kalpleri sis bağlamış dünya Müslümanları bu kahramanları yalnızlığa itmiş onları düşmanlarıyla baş başa bırakmıştır. İhlal edilen insan hakları, katledilen sivil halklar, öldürülen sakat bırakılan binlerce insan manzaralarına rağmen tüm dünya sessizliğe gömülmüş ve adeta hiç kimsenin sesi çıkmamaktadır. Dün olduğu gibi bugün de Çeçenistan'da genç kızlar kaçırılmakta, namuslar kirletilmekte, bebekler öldürülmekte, yasaklanmış kimyasal silahlar ve zehirler Çeçen halkı üzerinde denenmektedir.
Çeçen direnişinin şanlı komutanlarından Türkiyeli Mücahitlerin Emiri Abdullah’ın geçtiğimiz günlerde (Şubat 2007) yaptığı bir açıklama Çeçen mücadelesinin ve onlara sahip çıkmayanların nasıl bir durumda olduğunu açık biçimde gözler önüne sermektedir:
“Müslümanlar, size sormak isterim, 'zulme susan dilsiz şeytandır' düsturunu bize Peygamberimiz(sav) öğretmedi mi? Çeçenya'daki bu zulüm yıllardır sürerken dünyanın sessizliğini anlamak mümkün mü?
Bizler burada zulme karşı her gün kardeşlerimizi şehit verirken canlarımızı pazara sermişken sizler bu zulümlerden bahsetme cesaretini göstermeyecek misiniz? Dualarınızda da mı bizleri unutacaksınız! Peygamberimiz 'Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Onu düşmanın eline terk etmez, kardeşinin ihtiyacını giderir' demiyor mu?
Sizce masum çocukların ve kadınların binlerce insanın ölmesinden sakat kalmasından sorumlu olanlara karşı çıkmak mı suçtur? Yoksa sesimizi çıkartmadan gözlerimizi kapatıp sessiz kalmak mı?
İnşallah bizlerin güzel günleri de yakındır, zor zamanlarımızda yanımızda olanları bizler unutacak değiliz. Savaştan önce bizlerinde dostumuz ve düşmanlarımız vardı. Şimdi düşmanlarımız buradalar peki dostlarımız nerede?
‘Şüphesiz ki Allah'ın vaadi gerçektir. Allah'ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir.’ (İbrahim, 42)
Şikâyetimiz, bize adeta, 'gidin siz Rabbinizle beraber savaşın' der gibi bizi yalnızlığa iten, bir başımıza bırakanlaradır. Her gün kardeşlerimizin şahadet haberlerini almaktasınız. Belki de yakın bir zamanda bizlerin şahadet haberleri sizlere ulaşacak.. Bizler bu yolda sonuna kadar yürümeye kararlıyız. Sizlerinde bizlerle olduğunuzu bilmek bize güç veriyor. Bizim bir canımız var onu da bu zulmün sona ermesi için vermeye hazırız. Fakat bizimle beraber olan siz kardeşlerimizin bizler için yaptıklarından fazlasını yapma imkânı var. Örneğin kardeşlerimiz bizler için gece namazlarında kalkıp dua etsinler. Maddi desteği olan kardeşlerimiz ise bizleri yardımlarında unutmasınlar. Burada yaşananları tarih sayfasına zulmün büyüğü olarak kaydetmektedir. Zorlu mücadelemizde bizimle olan kardeşlerimize de Rabbimiz inşallah ecirlerin büyüğünü derecelerin en yükseğini verecektir.”
İman ile nurlanan ve kuvvet bulan Çeçen cihadı devam ediyor. Adı Lâ ilahe illallah konan şehitler kervanına her gün yenileri katılıyor. Gaziler kervanı durmadan genişliyor. Topyekûn Müslümanlar ise, “Ancak inananlar kardeştir” ayeti ile imtihan ediliyor. Dua edelim, Rabbim hepimizi imtihanı başarı ile geçenlerden eylesin.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Zaman Çeçenlerin özgür olma zamanıdır...

selimcorakli_basayev1.jpg
http://anadoluhaberim.com/editor/3-anadolu-haber.html
Modern Rusyanın Çeçenistanı özgürleştirmeye ihtiyacı var. Moskova, Çeçenlere bağımsızlık sunmak suretiyle asırlardır devam eden bu tarihî trajediye bir son vermelidir.
Eric S. Margolis*

Rusya’nın Kafkas dağlarında yaşayan ateşin Çeçen aşiretleri hakkında söylenen bir söz vardır: “Çeçenler asla mağlup edilemez, sadece öldürülürler.” Çeçenler, Rusya’nın güçlü bir rakibidir. Adı cani olarak bilinen Rus mafyası bile Çeçenlerden korkar ve bu korkması için iyi bir sebeptir.

Geçtiğimiz yıl, Başbakan Vladimir Putin, Rusya’nın denetimindeki Kuzey Kafkaslar’da direnişin yok edildiğini, gururla ilan etti. Bölge pasifize edildi.

Çeçen intihar bombacıları Putin’in açıklamasını şaşırtarak, geçen hafta 39 ölü ve 70’in üzerinde yaralıyla Moskova metrosunu vurdu. Çeçen intihar bombacıları, Dağıstan’da çoğunluğu polis 12 kişiyi öldürdü. Komşu Dağıstan’da daha fazla sayıda saldırı vardı. Kuzey Kafkasya tekrar kaynamaya başladı.

Saldırılar, Rusları çalkaladı ve geriye, Kremlin’in derin utancı ve öfkesi kaldı.

İki “kara dul”- Rusya’nın “İslâmcı teröristler” veya “çeteler” olarak isimlendirdiği Çeçen bağımsızlık savaşçılarının, Rus askerleri tarafından öldürülen veya ırzlarına geçilen, eşleri veya kız kardeşleri- son yıllarda sık sık olduğu gibi, geçen hafta intikamlarını aldı.

Bütün selefleri Rusya tarafından öldürülen Çeçen lider Doku Umarov, saklandığı Kafkas dağlarından saldırıların, Rus askerleri tarafından son zamanlarda öldürülen Çeçen sivillerin cevabı olduğunu açıkladı.

Umarov, “Biz ne hissediyorsak, sen de onu hissedeceksin” diye uyardı.

Son yıllarda Çeçen “kara dullar” sivil uçakları kaçırdı. Başka Çeçenler Moskova tiyatrosunu tamamen bastı, Moskova-St. Petersburg arasında çalışan Alexander Nevsky ekspresini raydan çıkardı.

Çeçenleri Kafkas Dağlarının Hind-Avrupa kökeni küçük fakat, ateşin bir halkıdır. Onlar, Dağıstanlı ve Çerkesler gibi diğer Kafkas aşiretleri 300 yılı askın bir süredir Rusya yayılmacı düzenine karşı savaşmaktadır.

1877 yılında, Rus yayılmacılığı, 220 bin kişilik Çeçen nüfusunun yüzde 40’ını öldürdü, 400 binden fazla Çerkesi ise, Rusya dışına sürdü.

Komşu Gürcistan’lı olan Stalin, Çeçenlerden nefret etti. Çeçenistan’ı, İnguşetya Cumhuriyeti oluşturarak ikiye böldü. Daha sonra, 1937’de, Stalin’in gizli polisi NKVD 14 bin Çeçeni öldürdü.

1944 yılında Stalin, bütün Çeçenlerin toplama kamplara getirilip, kağnılarla Sibirya’daki çalışma kamplarına gönderilmesi, ölenlerin ise veya buzlar üstüne atılması emrini verdi. Bunu, İnguşlar, Tatarlar, Karaçaylar ve Balkarlar gibi diğer Müslüman topluluklar izledi.

Stalin’in ölüm kamplarında, ne kurşuna, ne de gaz odalarına ihtiyaç duyuldu. Bu çalışma kamplarında, mahkûmların üçte biri, soğuktan, açlıktan veya salgın hastalıklardan öldü. 2,5 milyon Sovyet Müslümanı tamamen Stalin tarafından öldürüldü. Geride kalan Çeçen nüfusun arasında Stalin “Milletlerin kırıcısı” sıfatını aldı.

Yeni Kitabım “Amerikan Racası”nda, Çeçenlerle ilgili bölümün başlığını “Kafkaslarda Soykırım” olarak koydum.

Gulag’tan hayatta kalanlar, seçilerek gönderildi, Çeçenistan’a. 1991 yılında, Sovyetler Birliği çöktüğünde, Çeçenler diğer Sovyet cumhuriyetleri gibi bağımsızlık talebinde bulundu.

Bağımsızlık yerine, Boris Yeltsin hükümeti, halı bombaları ve top atışlarıyla 100 bin Çeçeni öldürerek, Çeçenistan’ı işgal etti. Çeçen lider Cevher Dudayev, ABD Millî Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından Moskova’ya sağlanan telefondan hedef bulma desteğiyle bir suikaste kurban gitti. Rivayete göre, bunun karşılığında, Yeltsin, ABD’ye telefonla teşekkür etti. Başkan Bill Clinton, Boris Yeltsin’i,” Rusya’nın Abraham Lincoln’ü” olarak övdü.

İnanılmaz bir şekilde, Çeçen savaşçılar Rus ordusunu geri püskürttü ve de facto olarak bağımsızlığı kazandı.

Fakat 1999 yılında, Rusya’da 200 kadar kişinin öldüğü binaların bombalanması eylemleri başladı ve bu Rus halkında millî bir paniğe yol açtı. Derhal Çeçenler suçlandı. Ancak ortada, Çeçenistan işgalini haklı çıkarmak için Rus ajanların bu işleri gerçekleştirdiğine dair rahatsız edici deliler vardı.

Moskova medyası, bir grup Federal Güvenlik Servisi (FSB, iç güvenlik servisi KGB’nin halefi) casusunun bir apartmanda, patlayıcı yerleştirirken suçüstü yakalandığını bildirdi. Yapılan bir “test” sonucu patlayıcıların, sadece son dönemlerde kullanılan “şeker” çuvalları olduğunu açıkladılar.

Eski bir FSB ajanı olan Alexander Litvinneko, Çeçenistan’a karşı yeni bir savaşı haklı çıkarmak için düzenlenen bu saldırılardaki bir yanlış bayrak operasyonunda, hükümeti suçlayanlarla ortak hareket etti. Litvinenko 206 yılında, Londra’da radyoaktif polonyumla zehirlenerek öldürüldü.

Litvinneko, Kremlin’i, Rus gazeteci Anna Politkovskaya’nın katilin arkasında bulunmakla da suçladı. Politkovskaya öldürülmeden önce bana, Çeçenistan’daki insan haklarına karşı girişilen şiddeti açığa çıkardığı için, hükümet tarafından öldürülmesi için işaret edildiğini söyledi.

FSB başkanı Vladimir Putin, gizemli bombalamaların sebep olduğu Çeçen karşıtı korku sebebiyle birden iktidara getirildi. İki yıl sonra benzer ürkütücü 11 Eylül saldırıları, aynı sonucu verdi ve George Bush bir hiçken, kahramana dönüştü ve Afganistan ve Irak’ın işgal edilmesi bahanesini sağladı.

Güçlü Rusya kuvvetleri, ülkeyi işgale etti ve Çeçen direnişinin belini kırdı. Çoğunlukla İslâmcı militanlardan ayrılan bütün ılımlı Çeçen liderler cinayete kurban gitti, en sonuncusu Katar’da 2004 yılında öldürüldü. Moskova, cinayet, işkence, kitle halinde karşılık vermeler, adam kaçırmalar ve tecavüzleri kullanarak halkın üzerindeki terör yularını elinde tutan bir kukla Çeçen hükümetini zorla kabul ettirdi.

Dünya bu tecavüzleri görmezden geldi ama başka bir suça, hâlâ karanlık yönleri bulunan ve 300 Rus öğrenci rehinenin öldürüldüğü Beslan’daki okul baskınına, kendinden geçercesine dikkat kesildi.

Moskova, Çeçenleri “İslâmcı teröristler” olarak damgaladıktan sonra, dünya 100.000 Çeçen’in katledilmesini bütünüyle gözden çıkardı. Stalin’in kitle cinayetlerini saymazsak, 1991’den 2010’a, Çeçenler ve Ruslar, Çeçen halkının dörtte biri öldü. Fakat Çeçen savaşı devam ediyor.

Moskova,Kafkasların altından itibaren gittikçe genişleyen kuşatmadan endişe etmektedir. Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, bölgede Rusya’nın yönetiminin insanîleştirilmesinden övgüyle bahsetmiştir. Fakat metro saldırılarından sonra Putin ve Medvedev, Çeçenistan, Dağıstan ve İnguşetya’daki direnişin imha edileceğini haykırıyor.

Moskova, Çeçenlere bağımsızlık sunmak suretiyle bu tarihî trajediye bir son vermelidir. Bunu yaparken şu riskleri getirir: Bu durum, diğer Kafkasyalı Müslümanların bağımsızlık talebini harekete geçirebilir ve hâlâ Rusya Federasyonu içinde yaşıyor görünen 20 milyonluk güçlü Müslüman azınlığın bir kısmını ateşleyebilir.

Bağımsız bir Çeçenistan ayrıca, ABD’nin Kafkaslara nüfuz etmesinin ve Rusya’yı kuşatmasının kapılarını açabilir. ABD ve Rusya, Gürcistan’da çatışmanın eşiğine gelmekten korktu. Soğuk Savaş henüz sona ermedi.

Bağımsız bir Çeçenistan istikrarsız ve şiddetli olacak. Ancak bu, yeni vahşet ve gaddarlık meydana getirmeye devam eden bu korkunç çatışmalardan daha iyidir. Modern Rusya’nın Çeçenistan’ı özgürleştirmeye ihtiyacı var.

*Eric S. Margolis ödüllü uluslararası bir köşe yazarıdır. Makaleleri, New York Times, International Herald Tribune, Los Angeles Times, Times Of London, The Gulf Times, Khlaeej Times ve Dawn gazetelerinde yayınlanmaktadır.


Bu makale Fazıl Duygun tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
ŞAMİL BASAY KAVGAMIZDA YAŞIYOR!

09 Temmuz 2010

Baran dergisi 182. sayı bu hafta ki kapağını efsane komutan ve Çeçen Direniş Lideri gönüldaş Şamil Basayev'e ayırmış.
'Cihad içinde geçen bir hayat Kölelikten daha iyidir' spotu ile şehid Çeçen direniş liderlerinin bulunduğu kapak'la Baran Dergisi bu hafta yayınlanan sayısında Çeçen Direnişini ve bu destansı mücadeleyi bir kez daha irdelemiş.

M.Yavuz Uçum imzalı ŞAMİL BASAY KAVGAMIZDA YAŞIYOR! isimli baş yazıda 'Şamil Basay’dan sancağı devralan Dukko Umarov’da aynı diğer Çeçen komutanlar gibi büyük yiğitlikle savaşı-mücadeleyi sürdürüyor. Rus ayılarına karşı destanlık çapta mücadele veren Çeçenler dünyada eşi benzeri görülmemiş şekilde tüm imkânsızlıklara rağmen tarih yazıyorlar...Sancak nihayetinde Anadolu’ya varmak ve bağlanmak amacıyla elden düşürülmüyor..diyerek yazısını sonlandırmış.

Baran Dergisi'nde yer alan yazıları okumakisteyenler her hafta bayilerden bu dergiyi alabilirler

*Baran Dergisinde Yayınlanan diğer yazı ve Makakeler ise şöyle sıralanıyor..



  • KANLA KURULAN DEVLET: Muzaffer Doğan
  • SALİH MİRZABEYOĞLU İSLAMCI MÜCADELENİN DİREĞİDİR! Sezâi Dilbilen
  • Dr. Süleymanov Kimdir? Abdibâki Dilmurat Yvasev
  • HANIMLARLA, EĞİTİM VE ŞUUR BULUŞMASI Fatma Doğan
  • FEDÂi KUMANDANI EBU DAVUD’UN ARDINDAN CARLOS (illich Ramirez Sanchez)
  • ÜNİVERSİTELERİ ESİR ALAN ZİHNİYETTEN KURTULMALI Prf. Dr. HACI DURAN İLE RÖPORTAJ
  • ÖLÜM ODASI- B-7 SALİH MİRZABEYOĞLU
  • ANTICHRIST: DECCAL Gülçin Şenel
barandergii.jpg






. Baran Dergisi:

Adres: Cami-i Kebir Mh. Sıraberberler Sk. No:
2 Daire: 4 Kasımpaşa/Beyoğlu - İSTANBUL

Tel-Fax: (0212) 361 44 18 

MAİL:barandergisi@gmail.com
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com





Sordum Çeçenlime, dedim: NASILSIN?
Dedi ki: MAHŞERE KALSIN.

Dedim: BEKLEYEMEM, ŞİMDİ SÖYLESEN?
Dedi: SABREDERDİN BU DAVA AŞKINI BİLSEN..


Dedim: KIŞIN HAVA SOĞUK, DONARSIN..
Dedi: BU AŞK SENDE OLSA YANARSIN..

Dedim: YALNIZ KALDIN, HİÇ YOKMUŞ ŞANSIN..
Dedi: GAFİL MÜSLÜMANLAR UTANSIN.

Dedim: BU SAVAŞIN NİCE SÜRECEK?
Dedi: İMAN, KÜFRÜ YERE SERECEK..

Dedim: ZAFERİN İŞARETİ NE?
Dedi: PEK YAKINDA HERKES GÖRECEK..

Dedim: MİRASIN NE?
Dedi: CİHAD..


Dedim: NE KAZANDIN?
Dedi: MİYAD..

Dedim: VARİSİN KİM EY KARDEŞİM?
Dedi: YAVRUM GELİR, ONU GÖZLERİM..


Dedim: YAVRUNDAN NASIL AYRILDIN?
Dedi: HASRETİ KALBE GİZLERİM..


Dedim: YAVRUN SENİ NASIL BULACAK?
Dedi: KANIM AKAR, BELLİ İZLERİM..

Dedim: BU CEFADAN ALDIN MI BİR TAT?
Dedi: BELLİ ETMİYOR MU SÖZLERİM?



Dedim: OTUR DİNLEN, HİÇ Mİ YORULMADIN?
Dedi: DAHA YORULMADI DİZLERİM!

Dedim: ZAFER?
Dedi: HAKK'IN OLACAK!

Dedim: TANKLAR?
Dedi: YOLDA KALACAK!

Dedim: EVİN VAR MI?
Dedi: VİRAN..

Dedim: REHBERİN?
Dedi: KUR'AN!

Dedim: ŞU GÜNEŞ NE?
Dedi: KANIM!


Dedim: YA ŞU YARA?
Dedi: NİŞANIM!...

Dedim: AZİMLİSİN..
Dedi: BİLDİN..


Dedim: BIKMADIN MI?
Dedi: YANILDIN!

Dedim: BU SİLAH NE?
Dedi: KARDAŞIM..


Dedim: YA BU OTLAR?
Dedi: AŞIM..

Dedim: YA ÖLÜM NE?
Dedi: NİŞANLIM!...


ANLADIM SENİ ÇEÇENLİM...
ALEVLENDİ KALBİMDEKİ KÖZLERİM...






..................
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Kafkasya'nın Sesi dergisi yayında
images



Kafkasya İslam Emirliği'nin mücadelesinin tanıtıldığı Kafkasya'nın Sesi dergisi yayınına kaldığı yerden devam ediyor.


Liderliğini Dokka Umarov'un yaptığı Kafkasya İslam Emirliği'ne destek ve Kafkasya'dan sağlıklı bilgi vermek amacıyla yayınlanan Kafkasya'nın Sesi dergisi yayınına kaldığı yerden tekrar devam ediyor.
Bu yeni sayıda Kafkasya İslam Emirliği'nin kurulma nedeni, 2010 yılında şehid olanlar, Dokka Umarov'un açıklaması ve Kanal7 ile Kadirov ile ilgili açıklama yer alıyor...
Dergiyi tedarik için derginin imtiyaz sahibi İdris Şentürk'e 0533 573 03 64 den Ulaşılabilir. Dergi merkezi Fatih Yedikule'dedir.
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
40
Dedim: KIŞIN HAVA SOĞUK, DONARSIN..
Dedi: BU AŞK SENDE OLSA YANARSIN..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Sevdalı Çiçeklere Söyle/ Bünyamin Doğruer

Yeryüzü bütün sertliğiyle karşımızda. Üstüne küller örtülmüş ey SEN: Aşkın son adamı gibi olmalısın ve böylece hüznün, acıların yönünü değiştirip tüm basitliklerin, ucuzlukların dışına çıkmalısın. Kutlu acılarına, modası geçmiş deselerde sen aldırma onlara, nefsinin ve arzularının hortlaklarına kanma. Bıçak gibi esen rüzgarlar karşısında dimdik durup, dipsiz gecelerinde bu halkın güneşi olmaya devam et.

Biliyorum ve okuyorum sisli çehrelerinde ki keskinleşmiş katları: işte zamanı, son sırrımızı yeryüzüne kazımanın, ufuksuzluğu getiren korkuların üstüne gitmenin, tüm kilitleri açmanın ve dimdik durmanın zamanı..

Bu hayat, bu yaşam bir intihardır, ya da yaşamak süsü verilmiş çılgınlık.. Bir avuç geçmişin tozu silindiğinde, elbet kendi bugününü bulacak insan ve siz sahte aşıklar birbirinize sarılarak da ölürsünüz son perde inince, yalanlar ve paralarınızda ölür...

Sen yayını çek bu dünyaya karşı yiğid delikanlım, kanın kıpır kıpı oynasın, gözlerinde feraset, sazının telleri daha bir İnlesin, vur mızrabını mazlumlardan yana... Oluk oluk kan akıyor bak ortadoğuda, asyada, orada, ekinler yok oldu, yürekler ıstırapla doldu.

Sen kükreyen fırtınalardan öğren şarkını ki, haykır inancını, bağır taki beynin kafatasında sarsılsın., bağır onlara., canilere, suçsuz masum insanları öldürenlere... var gücünle gürle çılgın ruhlara, cehenneme insan üretenlere, bağır ki görsünler sütbeyaz bir güvercinin yavaşça yere yığıldığını ve eşsiz acılarını...

Bu yaşlı dünya dönsün, arınsın vahşiliğinden, kirinden, pasından, günahından, nuh'un gemisi gelir mi dersin, yüzleri, kalpleri, yürekleri taş gibi katılaşmış insanların tam ortasına, nuh'un gemisi gelir mi dersin...

İşte böyle güzel insan, senin en doğal hakların, onların elinde ve delinde sadece kan... hayat artık içine kan konup içilecek bir şey oldu... ve bunlar varya bunlar, görülmemiş yangınların ateşlerini yakarlar bu geleneği dedeleri nemrut'dan alırlar....

/Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır/ Amenna., gün gelir o çağ gelir, hiç kimsenin hayalinden geçmediği bir dolu güzelliklerle gelir o çağ, görürüz inşaALLAH o gelecek günleri bugünden daha iyi, geçmişten daha duru daha aydın günleri. Şimdi bütün çileler, kederler, sende ışık olsun, aydınlık olsun.

Sen türkünü söyle ki, tohumlar gibi düşsün toprağa... Hey dağlarım benim, dere boylarım özledim sizleri, görmeye geliriz yemyeşil kırlarında o güzelim çiçeklerini., size türküler getireceğim, hüzünlü bahçelerden dikenli güller arasından, darağacından, mapuslardan, mavilerden derlediğim türküler...

Sen: Yıldızların aldatmayan aydınlığında, sevdalı çiçeklere söyle:

Hayata

Zulme

haksızlığa

'dünyanın geçici güzelliklerine'

teslim olmasınlar

köle olmasınlar.

Bu tükenmez inancı sımsıcak kan gibi taşısınlar yüreklerinin kuytularında, kalplerinde. Hayata sinmiş akidenle, sabrın yanı başında dimdik dur:

Umudu vuramazlar delikanlım

sabrı vuramazlar

özgürlüğün sımsıcak terlerini vuramazlar

sevdalı çiçeklere söyle!
.................................
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
bilen geldi "aşkına"
ölesiye savaşmaya
"bilen" bildi suskunluğun
kurtuluş olmadığını
bir yürek, bir bilek, bir seste
BİRleşti BİRler...



artık ne gam yeryüzünün
şeytana utanç zebanilerinden
ateş de olsa yürüyecekler.
ateş de olsa yürüyecekler
ateşe kalmamak için;
insan olma bedeli için,
iyi için, doğru için, güzel için
yeni bir dünya, yeni insan için
yüzlerinde aydınlığı kurtulmuşluğun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt