Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

'' YILBAŞI '' veya '' YENİ YIL '' Kutlamaları ... (2 Kullanıcı)

Tevhid Davası

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
349
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Web Sitesi
www.tevhidvesunnet.com
Kafirler bizi(müslümanları) sevmezler bu ayetle sabit diğer ayette ise elinden gelseler sizi dinlerinden döndürünceye kadar sizlerle savaşırlar diyor Rabbimiz..onların yüzüne gülmesine sana sevgi göstermesine aldanma seni kendi dinlerine sokmak seni o sapık davalarına ısındırmak için yapıyorlar bunları...Dİğer bir ayette de geçtiği için içinde ki kinleri çok büyüktür müslümanlara karşı....
 

baharingozyasi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Söylemeden geçmek istemiyorum ama bu söylemler beni çok üzüyor. Çok anlamsız ve çok manasız buluyorum Rabbime çok şükürler olsun ki 20 cm'lik çam ağacı veya 1 metrelik ışıklarla körelmez bizim imanımız.
oradaki asil bakilmasi gereken camin boyutu veya isiklarin ahengi degil, onu nicin yaptiginizdir. burada da anlatilmak istenen ve arkadaslarin cekincesi olan sey de bu olsa gerek. Yoksa bir damla ickiden de sarhos olmam, imanimda sarsilmaz korelmez deriz. Ama orada ne kadar miktari oldugu degil bir kural ve nizama intisap meselesi vardir. Hep degilmidir ki zaten boyle kucuk seyler bizi mahvetti.."Nolcak canim bundanda" diye diye yozlasmadik mi bu kadar?? Pskilojide uzman degilim ama toplum psikolojisi uzerine biraz kafa yoranlar bu tur ufak tefek seylerin ileride nasil tahribatlara yola acacagini cok iyi bilir. Her sey ufak seylerle baslar..Yavas yavas kaniksanir..sonra herkese cok dogal gelir..ve artik hayatin bir parcasi olur!!
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Kurban bayramında hiristiyan bir komşunuzun elinde bir koçla görmek ne kadar hayret verici ise müslüman bir kişinin yılbaşı kutlaması yapmasıda o kadar hayret vericidir.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Eski çınar şimdi noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!
 

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
39
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com
türkiye ne kadar sa.....k

ne kadar enayiyiz....

Resmen hıristiyan kutsalını kutluyoruz

pekii soruyrum: Hangi hıristiyan bizim mubarek gecelerimizden birini kutluyor..

Mesela en yakın benzeri hicri yılbaşımızı !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
:a18::a40::a43::a20:
 

ibn Abdilvahhab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2011
Mesajlar
154
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
türkiye ne kadar sa.....k

ne kadar enayiyiz....

Resmen hıristiyan kutsalını kutluyoruz

pekii soruyrum: Hangi hıristiyan bizim mubarek gecelerimizden birini kutluyor..

Mesela en yakın benzeri hicri yılbaşımızı !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
:a18::a40::a43::a20:

Konu hristiyanlar bizim Bayramlarımızı kutlamıyor diye bizde onlarınkini kutlamayalım değil..
Asıl olan İslam dini hiçbir şekilde kafirlerin bayramını kutlamayı o bayramlara katılmayı kesin bir şekilde yasaklayıp haram saymasıdır...

Sadece Müslüman 2 bayramını kutlayabilir.(Ramazan ve Kurban)

Noel,Yılbaşı,Cumhuriyet,19 Mayıs,1 Mayıs vs gibi İslamın getirmediği yani Şeriatın emretmediği bu batıl bayramları kutlamak haramdır hatta bazı etkinliklerine katılım ve rıza göstermekte kişiyi dinden çıkarır.(Allah korusun).
 

ibn Abdilvahhab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2011
Mesajlar
154
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
“Kâfirlere benzeme” konusunun en yaygın örneklerinden biri, bu makalede ele almış olduğumuz, “yılbaşı (noel) kutlaması” meselesidir. Yılbaşı (noel), hıristiyanların kutlamakta olduğu bir gündür ki Allah Teâlâ, hıristiyanlar hakkında şöyle buyurmaktadır:

“Şüphesiz ‘Allah, Meryem oğlu Mesîh’dir.’ diyenler, andolsun ki kâfir olmuşlardır.” (Mâide, 17)“Andolsun ‘Allah, üçün üçüncüsüdür.’ diyenler kâfir olmuşlardır.” (Mâide, 73)

Onlar, bu uydurma bayramlarını kutlamakta ve İsa aleyhisselâm’a iftira etmektedirler ki İsâ aleyhisselâm, onlardan uzaktır. Zira onlar, bu bayramda İsa aleyhisselam’ın da, diğer peygamberlerin de şeriatlarıyla hiçbir ilgisi olmayan çok çirkin ve kötü işler yapmaktadırlar. Çoğu zaman kadın erkek karışık yılbaşı partileri düzenlemekte, müzikler eşliğinde dans etmekte, içki içmekte ve daha burada sayamayacağımız pek çok çirkin iş yapmaktadırlar. Bütün bunları da güya İsa aleyhisselam’ın anısına ve onun doğumunu kutlama adına yaparlar. İsa aleyhisselam ise bu yaptıklarının tümünden uzaktır; onları kabul etmeyeceği gibi onlardan razı da olmaz.

Bunun yanı sıra Allah Teâlâ’nın bir oğlu olduğunu -ki O, bundan çok yüce ve münezzehtir- ve İsa aleyhisselam’ın ilah olduğunu iddia etmeleri, hırıstiyanların akidelerinin bâtıllığını ortaya koymaya yeterlidir. Kaldı ki İsa aleyhisselam da kıyamet günü, Allah Teâlâ kendisine bu konuyu sorduğu zaman bütün mahlûkatın huzurunda onlardan uzak olduğunu açıklayacaktır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Allah: ‘Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara: ‘Beni ve anamı, Allah’ın yanı sıra ilahlar edinin.’ diye sen mi dedin?’ buyurduğu zaman o: Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben, söyleseydim Sen onu şüphesiz bilirdin. Sen, benim içimdekini bilirsin, hâlbuki ben Senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca Sensin. Ben, onlara ancak bana emrettiğini söyledim: ‘Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.’ dedim.’” (Maide, 116-117)

Tertemiz ruhlar ve selim fıtratlar, hatta yer, gök ve dağlar gibi cansız ve duygusuz varlıklar dahi onların bu kuru iftiralarından ve asılsız itikatlarından iğrenirler.

Ne gariptir ki günümüzde İslam’a mensup olduğunu iddia eden -ki İslam, onlardan beridir- birtakım cahiller, küçük büyük her konuda, hatta bu küfür içerikli sahte bayramlarında bile yahudi ve hıristiyanlara uymaktadırlar. Üstelik cehaletleri sebebiyle de uygarlığın ve ilerlemenin, her konuda yahudi ve hıristiyanlara uymakla mümkün olacağını iddia etmektedirler. Bunun tek sebebi ise kendileri için bir övünç kaynağı olan dinlerinden sıyrılıp çıkmış olmalarıdır. Öyle ki zillet ve aşağılık kompleksi onlara hâkim olmuş, bunun sonucu olarak da kâfirlere kuyruk olmuşlardır. Onların peşinden nefes nefese koşturmakta ve körler gibi her konuda onları takip etmektedirler.

Oysa yüce dinimizin temel esaslarından biri de Allah Teâlâ’nın şeriatından sapan herkese muhalefet etmek, onlardan farklı olmaktır. Yani bir müslüman, gücü yettiğince onların şeriatlarında, geleneklerinde, bayramlarında, hatta giyim kuşamlarında, yeme içme tarzlarında, konuşma üsluplarında, kısaca bütün hal ve hareketlerinde onlara muhalefet etmeli, bu konularda onlardan farklı olmalıdır.

Biz, bu konuyla ilgili pek çok delil arasından sadece birkaçına değinmek istiyoruz ki böylece öğüt verenlerin az bulunduğu bir zamanda dinimiz hakkında bilinçli ve basiretli olabilelim.

1- Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Sonra da seni din konusunda şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy; ‘bilmeyenler’in hevalarına/isteklerine uyma.”(Câsiye, 18)

Şeyhulislâm İbn Teymiyye rahimehullah şöyle der: “Sonra Allah Teâlâ, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’i ona has bir şeriat sahibi yaptı. Ona bu şeriata uymasını emretti ve “bilmeyenler”in arzularına uymasını da ona yasakladı. Ayette geçen “bilmeyenler” sözünün kapsamına, Allah’ın şeriatına aykırı davranan herkes girer. “Hevâları” sözü ise bu şe*riata aykırı davrananların hoşlarına giden, arzu ve istek duydukları her şeydir ki müşriklerin, asılsız dinlerinin gereği olarak uygula*dıkları bütün davra*nışlar, yaşam tarzları ve bunlara bağlı uygulamalar buna dâhildir. Onlar, bu sayılanlardan hoşlandıkları, onlara arzu ve istek duydukları için bu konularda onlara uymak, onla*rın hevalarına uymak anlamına gelir. Bu nedenledir ki kâfirler, kendilerine has bazı konularda Müslümanların onlara uymalarından dolayı sevinç duyar ve mutlu olurlar. Ayrıca bunu sağlayabilmek için de büyük maddî masraflar yapmaya seve seve katlanırlar.” (İktidau’s-Sıratı’l-Mustakim…)

2- Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Sana gelen ilimden sonra eğer, onların hevalarına uyacak olursan, işte o zaman zâlimlerden olursun.” (Bakara, 145)

Yine Allah Teâlâ, yahudi ve hıristiyanları kastederek şöyle buyurmuştur: “Eğer sana gelen bu ilimden sonra onların hevalarına uyarsan, (Allah’ın cezasından seni koruyacak) ne bir dostun ne de bir koruyucun olur.” (Ra’d, 37)

İbn Kesir rahimehullah bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: “Bu ayet, Peygamber’in sünnetine ve Muhammedî yola -salat ve selamın en üstünü ona olsun- tâbi olan ilim sahiplerinin, dalalet ehlinin yoluna uymamaları gerektiği konusunda büyük bir tehdit içermektedir.”

3- Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! ‘Râinâ’ demeyin, ‘Unzurnâ’ deyin. Söylenenleri dinleyin. Kâfirler için acı veren bir azap vardır.” (Bakara, 104)

İbn Kesir rahimehullah bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: “Allah Teâlâ, bu ayette mümin kullarına, söz ve davranışlarında kâfirlere benzemelerini yasaklamıştır. Şöyle ki yahudiler, konuşmalarında tevriye yapıyor ve kullandıkları kelimelerle hakaret içeren manalar kastediyorlardı -Allah’ın laneti onların üzerine olsun-. Nitekim onlar, “İsma’ lena/bizi dinle” demek yerine “bizi gözet” anlamına geldiği gibi, “kıt akıllı” anlamına da gelen “râinâ” kelimesini kullanıyor ve bununla da ikinci manayı kastediyorlardı.”

İşte yahudiler, “râinâ” kelimesini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e hakaret niyetiyle kullandıkları için Allah Teâlâ, mümin kullarına bunu yasaklamıştır. Böylece Allah Teâlâ, kullandıkları sözlerde dahi onlara muhalefet etmeyi emretmiştir.

4- Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim, bir kavme benzemeye çalışırsa o, onlardandır.” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd) Bu hadiste, müslüman olmayanlara benzeme konusunda büyük bir tehdit söz konusudur. Kim, muttakîlere ve salihlere benzemeye çalışırsa o, onlardandır. Kim de yahudi, hıristiyan ve diğer kâfir toplumlara benzemeye çalışırsa -Allah muhafaza- o da onlardandır.

İbn Kesir rahimehullah bu hadisi açıklarken şöyle demiştir: “Bu hadis; konuşmalarında, fiillerinde, giyim kuşamlarında, bayramlarında, ibadetlerinde ve bunların dışında bize meşrû kılınmamış ve bizim de kabul etmeyeceğimiz işlerinde kâfirlere benzemeye çalışma konusunda çok sert bir yasak ve ağır bir tehdit içermektedir.” (Tefsiru İbn Kesir)

5- Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem: “Biz (Müslümanlardan,) başkasına benzemeye çalışan bizden değildir. Yahudilere de, hıristiyanlara da benzemeyin. Zira yahudilerin selâmı, parmaklarıyla işaret etmek, hıristiyanların selamı ise elleriyle işaret etmektir.” buyurmuştur. (Sahihu’l-Câmi) Selam verme konusunda durum buysa peki, ya kafirlerle tıpatıp benzeyenlerin durumu ne olur?! Ki böyleleri, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e tâbi olduğunu iddia eder; ama onu kendilerine rehber edinmezler. Tam aksine onun sünnetine tepeden bakar, hatta onun sünnetini alay konusu bile yaparlar. Ama kâfirlere gelince onların peşlerinden giderler, en basit konularda bile onlara uyarlar. Onlara ve onların bâtıl âdet ve geleneklerine karşı içlerinde derin bir saygı ve hayranlık duyarlar.

6- Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “Bizden başkasının yoluyla amel eden, bizden değildir.” buyurmuştur. (Sahihu’l-Câmi) Buna göre Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in yolunu terk edip de yahudi ve hıristiyanların yoluna uyan, böylece en hayırlı olanı bırakıp en değersizi tercih etmiş olan kimsenin İslâm’la hiçbir alakası kalmaz. İsterse İslâm’a bağlı olduğunu söylesin ve müslüman ismi taşısın, fark etmez.

7- Allah Teâlâ, kâfirlerin bâtıl âdet ve geleneklerine muhalefet eden mü’minlerden övgüyle bahsetmiş ve şöyle buyurmuştur: “Onlar ki ‘zûr’a şahitlik etmezler, boş söz ve işlere rastladıklarında vakar ile geçip giderler.” (Furkan, 72) Müfessirlerin, tâbiînden ve tebe-i tâbiînden olan selef imamlarının çoğu, ayette geçen “zûr” kelimesinin “müşriklerin bayramları” anlamına da geldiğini söylemişlerdir. Buna göre ayet, “müşriklerin bayramlarına katılmazlar” anlamına gelmektedir.

8- Ebû Dâvûd, Sünen’inde sahih bir isnadla şöyle rivayet etmiştir: “Adamın biri, Buvâne adlı bir yerde deve kesmek üzere adakta bulunmuştu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Orada kendisine tapılan câhiliyeden kalma putlardan var mı?” diye sordu. Oradakiler: ‘Hayır, yok.’ dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu defa: “Peki, kâfirler orada bayramlarından herhangi birini kutluyor muydu?” diye sordu. Oradakiler yine: ‘Hayır’ dediler. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, adama: “Adağını yerine getir. Gerçek şu ki Allah’a isyan olan konularda ve insanoğlunun gücü dâhilinde olmayan durumlarda adak yerine getirilmez.” dedi.” (Ebû Dâvud)

Bu hadis göstermektedir ki bayramlarında müşriklere katılmak, hatta bir ibadeti yerine getirmek için bile olsa kâfirlerin bayram yerlerinde hazır bulunmak, Allah’a isyan sayılmaktadır. Çünkü bu durum, Allah’a isyan edilen bu yerleri benimseme anlamı taşımaktadır.

9- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir bayram günü: “Her toplumun kendine ait bir bayramı vardır, bizim bayramımız ise bugündür.” buyurmuştur. (Buhârî ve Müslim) Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Medine’ye geldiğinde onların eğlendikleri iki gün olduğunu gördü ve: “Bu iki gün de neyin nesi?” diye sordu. Onlar da: “Biz, cahiliye döneminde bu iki günde eğlenirdik.” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah, size bu iki günün yerine onlardan daha hayırlı olan Kurban bayramı ve Ramazan bayramını verdi.” buyurdu.(Ebû Dâvud)

Hafız ez-Zehebî rahimehullah, Teşebbuhu’l-Hasîs bi Ehli’l-Hamîs (s. 27-29) isimli kıymetli eserinde şu değerli açıklamaları yapmıştır:

“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in bu sözü, her toplumun bayramının kendilerine has olduğunu ifade etmektedir. Nitekim Allah Teâlâ da şöyle buyurmuştur: “(Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol tayin ettik.” O halde hem hıristiyanların hem de yahudilerin bayramları olduğuna göre bu bayramlar, sırf onlara hastır. Dolayısıyla da Müslüman bir kimse, şeriatlarında ve kıblelerinde onlara ortak olamayacağı gibi bu bayramlarda onlara katılamaz.”

Bilindiği üzere Ömer radıyallahu anh’ın şartlarından biri de “Zimmîler, bayramlarını açıktan kutlayamazlar.” şeklindedir. Müslümanlar da bu hususta ittifak etmişlerdir. O halde Müslüman bir ülkede zımmîler bile bayramlarını açıktan kutlayamazken, bir müslümanın onların melun âdet ve göreneklerini açıkça kutlaması nasıl caiz olabilir?!

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “İnsanlar, kötülüklerin işlendiğini görürler de bunları değiştirmeye çalışmazlarsa Allah’ın, katından bir ceza ile onları kuşatması pek yakındır.” (Tirmizî) Bir başka hadiste ise Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem: “Bir toplumun gözü önünde günahlar işlenir de onlar da bu günahları işleyenlerden daha güçlü ve onlara engel olmaya muktedir oldukları halde bu durumu değiştirmezlerse Allah Teâlâ, onları katından bir ceza ile kuşatıverir.” buyurmuştur. (İbn Mâce).”

İmam ez-Zehebî rahimehullah devamla şöyle demektedir: “…Bütün bunlardan sonra bilmiyorum ki hıristiyanlığı yüceltecek daha ne yapacaksın?! Allah’a yemin olsun ki bunları çirkin bulmuyor ve reddetmiyorsan şüphe yok ki sen, ya onlara razısın ya da cahilin tekisin! -Cehaletten Allah’a sığınırız- Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de: “Kim, bir kavme benzemeye çalışırsa o, onlardandır.” buyurmuştur. Eğer birisi çıkıp: “Bizim amacımız onlara benzemek değil.” derse ona şöyle denir: Bayramlarında ve törenlerinde kâfirlere uymak ve katılmak (onlara benzeme niyetiyle olmasa da) bizzat haramdır. Bunun delili de Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet edilen sahih bir hadistir. Şöyle ki o, güneşin doğma vaktinde ve batma vaktinde namaz kılmayı yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: “Güneş, şeytanın iki boynuzu arasından doğar ve o sırada kâfirler, güneşe secde ederler.” (Müslim) Namaz kılan bir kimse, güneşe secde etmeyi amaçlamaz; çünkü niyeti bu olursa kâfir olur. Ama (farklı bir amaçla da olsa) sırf bu zaman diliminde secde etmek, kâfirlere iştirak etmek söz konusu olduğu için haramdır.

Ayrıca kâfirlere benzemenin başka kötü sonuçları da vardır. Bunlardan biri, bu bayramlarda çocuklar için hazırlanan eğlence, oyun, elbise, yiyecek, özel çörekler vb. dolayısıyla Müslümanların evlatlarının, kâfirlere ait bu bayramlara karşı sevgi besleyerek yetişmeleridir.

Ey Müslüman! Eşini ve çocuklarını bunlardan alıkoymuyor, bunların hıristiyanlara ait olduğunu, bizim bu konuda onlara iştirak etmemizin ve benzememizin haram olduğunu onlara öğretmiyorsan sen ne kötü bir yetiştiricisin!”

10- İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir: “Bayramlar, Allah Teâlâ’nın buyurduğu “(Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol tayin ettik.”(Maide, 48) ve“Biz, her ümmete uygulamakta oldukları bir ibadet tarzı gösterdik.” (Hac, 67) ayetlerinde zikredilen şeriat, yol ve ibadet tarzlarına dâhildir. Tıpkı kıble, namaz ve oruç gibi... Buna göre kâfir ve müşriklerin bayramlarına uymakla onların diğer dinî ilkelerine uymak arasında hiçbir fark yoktur. Buna bağlı olarak bu bayramları tümüyle benimsemek, bütünüyle kâfirliği onaylamak; buna karşılık bayramla ilgili bazı hususları benimsemek ise küfrün bazı kollarını onaylamak demektir. Kaldı ki bayramlar, şeriatları diğerlerinden ayıran en hususi özelliklerden ve onların en bariz sembollerindendir. Dolayısıyla da kâfirlerin bayramlarına katılmak, en hususi özelliğinde ve en bariz sembolünde küfre katılmak demektir. Buna gö*re bu alandaki özentinin insanı -diğer şartların da yerine gelmesiyle- küfre kadar sürükleyeceğinde şüphe yoktur.” (İktidau’s-Sırat)

11- Eban, Ömer radıyallahu anh’ın: “Allah düşmanlarının bayramlarından sakının.” derken işittiğini rivayet etmiştir. (Beyhaki)

Hülasa;

Bu konuyla ilgili deliller, bu makaleye sığmayacak kadar çoktur. Fakat daha fazla bilgi edinmek isteyenler, Şeyhulislâm İbn Teymiyye’nin İktidau’s-Sıratı’l-Mustakim li Muhalefeti Ashabi’l-Cahim adlı kıymetli eserine bakabilirler. Zira bu eser, okunması gereken önemli bir kitaptır. Yukarıda saymış olduğumuz deliller ise hakkı arayan kimse için, kâfirlere benzeme ve yaratılmışların en hayırlısı olan Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini terk etme konusunda insanların çoğunun içine düşmüş olduğu dalaleti (sapmayı) öğrenmesi noktasında yeterlidir.

Bu deliller sonucunda yılbaşı gibi hıristiyanlara ait bayramları kutlamanın ve onları bu bayramları dolayısıyla “Mutlu noeller” veya “Mutlu yıllar” vb. demek suretiyle tebrik etmenin, İslam’a mensup olduğunu söyleyenlerin çoğunun içine düşmüş oldukları bâtıl bir yol olduğunu anlıyoruz. Allah Teala’nın cehennemle tehdit ettiği ve o haldeyken ölürse ebediyen cehennemde kalacak olan kâfir bir kişiye: “Mutlu yıllar,” “Bayramınız kutlu olsun” vs. demek, bir müslümana yakışır mı?!

İbnu’l-Kayyım rahimehullah, Ahkâmu Ehli’z-Zimme (1/205-206) adlı kıymetli eserinde şöyle demektedir: “Kâfirlerin, kendilerine has olan küfür içerikli dinî törenlerini tebrik etmek, alimlerin ittifakıyla haramdır; onların bayramlarını tebrik ederek: “Bayramın mübarek olsun” veya “Bayramın kutlu olsun” vb. demek gibi… Bu sözü söyleyen kişi, küfre düşmekten kurtulsa dahi bu yaptığı yine de haramdır. Zira bu, bir hıristiyanın Haç’a secde etmesini kutlamakla aynı konumdadır. Hatta bu, Allah katında, bir kimseyi içki içmek, adam öldürmek, zina etmek vb. gibi bir günahtan dolayı tebrik etmekten daha büyük bir günahtır ve Allah’ı bunlardan daha çok gazaplandırır. Dine değer vermeyenlerin çoğu, bu hataya düşer ve yaptığı işin ne kadar çirkin olduğunu da kavrayamaz. Zira kim, bir kulu işlediği günah, bid’at veya küfür sebebiyle kutlarsa Allah’ın gazap ve öfkesiyle karşı karşıya kalır.”

Değerli müslüman kardeşim!

Bu anlatılanlardan; kâfirlerle bayramlaşmanın, onlara tebrik kartı göndermenin ve onları kutlamanın kesinlikle caiz olmadığını açıkça anlamışsındır. Aynı şekilde onlardan tebrik kartı kabul etmen de caiz değildir. Hatta bu kartı onlara geri iade etmen gerekir. Yine birtakım Müslümanların yaptığı gibi bayramları dolayısıyla kâfirlere hediye vermek de caiz değildir. Nitekim bazıları, yılbaşı münasebetiyle kâfirlere, ışıklarla süslenmiş “Noel ağacı” hediye ediyorlar. Hem de bu ağacın, onların bâtıl inançlarına ait dinî bir sembol olduğunu bile bile! Zira hıristiyanlar, Hz. Meryem’in İsa aleyhisselam’ı bir ağacın altında doğurduğuna inanıyorlar. Bu nedenle de noel ağacını kendilerine ait dinî bir sembol olarak kullanıyorlar. Bundan dolayı küfürlerini, sapıklıklarını ve dinî ayinlerini yerine getirmede onlara yardımcı olabilecek herhangi bir şeyi onlara satmak da caiz değildir. Nitekim İbn Teymiyye rahimehullah da bu konuda: “Dinî ayinlerini yerine getirmede onlara yardımcı olabilecek şeyleri satmak, caiz değildir.” demiştir. Aynı şekilde yılbaşı dolayısıyla işi bırakıp tatil yapmak da caiz değildir. Nitekim günümüzde bazı Müslümanlar, devlet dairelerinde ve resmî kurumlarda yılbaşı tatili uygulamaktadırlar. Bu uygulama, hıristiyanların dinî sembollerini ilan etmek, onların dinlerini ve bayramlarını kutlamak anlamına gelmektedir.

Hanefî mezhebinin değerli âlimlerinden Molla Ali el-Kari, bu konuyla ilgili olarak şunları söylemektedir:

“el-Hulasa adlı eserde zikredildiğine göre: “Kim, Nevruz günü bir mecûsiye yumurta hediye ederse kâfir olur. Çünkü o, bu yaptığıyla küfür ve sapıklığında o mecûsiye yardım etmiş veya hediye verme hususunda onlara benzemiş olur.” Buradan anlaşılan o ki eğer Nevruz günü mecûsiye değil de bir müslümana hediye verilse bu, küfür sayılmaz. Fa*kat bu görüş, tartışmaya açıktır. Çünkü söz konusu benzeme durumu, burada da vardır. Ancak hediyeyi Nevruz sebebiyle değil de rastlantı olarak vermiş olsa bundan dolayı küfre düşmez.

Mecmeu’n-Nevâzil adlı kitapta ise şöyle denmektedir: “Mecusîler, Nevruz gününde toplansa ve bir Müslüman da onlar için: “Ne güzel âdetleri var!” dese kâfir olur. Çünkü onun bu sözü, küfür âdetlerinden hoşlandığı, bununla birlikte İslâmî âdet ve gelenekleri beğenmediği anlamına gelir.”

Fetâvâ es-Suğrâ adlı eserde de şöyle denmiştir: “Bir kimse, daha önce sa*tın almadığı halde özellikle Nevruz gününe saygı amacıyla birtakım şeyler satın alırsa kâfir olur. Çünkü bu hareketiyle o, kâfirlerin bayramına saygı göstermiş olur.” (Şerhu’l-Fıkhi’l-Ekber)

İmam ez-Zehebî rahimehullah da şunları söylemektedir: “Yahudi ve hıristiyanların bayramlarına iştirak etmekten ve onların yaptığı gibi çörekler yapmak, tütsüler satın almak ve kadınların ve çocukların kına yakmalarından daha büyük bir çirkinlik olabilir mi?! Halbuki onlar, bizim idaremiz altında bulunan hakir kimselerdir. Ayrıca onlar, bayramlarımızda bize katılmadıkları gibi ne bize benzemeye çalışıyorlar ne de bizim yaptıklarımızı yapıyorlar. O halde (onların bayramını ve yılbaşını kutlayan) sen, yarın kıyamet günü gelip çattığında hangi yüzle Peygamberinin karşısına çıkacaksın?! Zira sen, hem Peygamberinin sünnetine aykırı davranmaktasın, hem de hak yoldan sapmış din düşmanı kâfirlerin yaptıklarını yapmaktasın!

Eğer biri: “Biz, bunları eşlerimizin ve çoluk çocuğumuzun gönülleri hoş olsun diye yapıyoruz.” derse şöyle cevap verilir: İnsanların en kötü halde olanı, Allah’ı gazaplandıracak şeylerle ailesini ve çocuklarını memnun eden kimsedir.”

Zehebi rahimehullah devamla şöyle demektedir: “Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma’nın şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Kim, onların (İran mecûsilerinin) “nevruz” ve “mihrican” bayramlarını kutlar, onlara benzer ve tevbe etmeden bu hal üzere ölürse kıyamet günü onlarla beraber haşrolur.” (Beyhaki) Onun bu sözü, onların bayramlarını kutlamanın ve onlara benzemenin büyük günahlardan olduğunu ve yine bu hususta basit bir şeyi dahi yapmanın insanı daha fazlasını yapmaya sürükleyeceğini ifade etmektedir. O halde Müslümana yakışan tavır, bu konuyu temelinden kapatması, ailesini ve çocuklarını bunlardan herhangi bir şeyi yapmaktan uzak tutmasıdır. Çünkü bid’atleri terk etmek ibadettir.

Cahilin biri çıkıp da “Çocuklarımı sevindiriyorum!” demesin!

Ey Müslüman! Çocuklarını sevindirmek için küfür ve isyanın sembolü olan, Allah’ı öfkelendiren ve şeytanı memnun eden işlerden başka bir şey bulamadın mı?! Sen, ne kötü bir yetiştiricisin! Ama maalesef ki sen de böyle yetiştirilmişsin!” (Teşebbuhu’l-Hasis bi Ehli’l-Hamis)

Sonuç olarak; Allah Teâlâ, yüce ve büyük bazı hikmetlerden dolayı cehennem ehli olan kâfirlere muhalefet etmemizi bizlere emretmiştir. Bu hikmetlerden biri, kâfirlerin muhabbetinin Müslümanların kalplerine girmesini engellemektir. Zira onlar, Allah’ın ve Müslümanların düşmanlarıdır. Birtakım işlerde onlara uymak ve benzemek, beraberinde yakınlaşmayı getirir, buradan da sevgi ve muhabbet doğar.

Allah Teâlâ, şeriatından yüz çeviren din düşmanlarına sevgi besleyen kimselerin iman etmiş olamayacaklarını bildirmiş ve şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları dahi olsa- Allah’a ve Rasûlüne düşman olanlara sevgi beslediklerini göremezsin.” (Mücadele, 22)

Allah Teâlâ, bizi, sevdiklerini seven, düşman olduklarına düşman olan ve dost edindiklerini de dost edinen kullarından eylesin. O, ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır.
 

TakeOne

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Eki 2008
Mesajlar
6,064
Tepki puanı
38
Puanları
48
Konum
Ankara
Noel Kutluyorlar onlar...

Bizlerde kutluyormuşuz 5 yıldızlı otellerimizde... İçkili partilerimizde şarap kadehleriyle... (!)

Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Bizden başkasına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudilere de ve Hıristiyanlara da benzemeyin.” (Tirmizi)

Bilesiniz ki 'Biz' ne noeli ne de yılbaşını kutluyoruz !

Bizim yılbaşımız 1 Muharremdir!

1 Ocak ta yılbaşını kutlamak yerine Peygamberimizin Mekke'yi Fethini(11 Ocak 630) Dualarla yad ediyoruz...

PAPA DEMİŞ Kİ : Helal olsun şu Türklere..Bizim bayramımızı (noel) bizden iyi kutluyorlar.En taze çam fidanlarını dikip,en güzel hindileri seçip en güzel eğlenceleri tertip ediyorlar..

Eyy 'ELİNİZDEKİ FİDANI ERTESİ GÜN KIYAMET KOPACAĞINI BİLSENİZ DAHİ DİKİN.' diyen Peygamberin ümmeti ..

Ey Türkiye’li..

Müslüman Peygamberimize hakarete ediyorlar, Kur’an’ı ve Müslümanları yeryüzünden silmek istiyorlar.

Bütün bunlar olurken sen kimin yılbaşısını kutlayacak ve eğleneceksin.?

Onlar bize uyuyor mu?
Neden biz hep onlara uyuyoruz?
Onlar bizim dini ve milli bayramlarımızın hangisine uyuyor?

Hiç Yahudi ve Hıristiyan veya bir ermeni gavuru Kurban Bayramında kurban keserken gördünüz mü?

Ramazan Bayramını kutlarken gördünüz mü?

Bizim Hicri Yılbaşımız olan Peygamber Efendimiz s.a.v.’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiğini yada 1 Muharrem gününü kutluyorlar mı?

HAYIR..

Onlar Noel kutluyorlar ! Bizim yılbaşımız 1 Muharremdir!

1 Ocak ta yılbaşını kutlamak yerine Peygamberimizin Mekke'yi Fethini(11 Ocak 630) Dualarla yad ediyoruz...
 

melankolik5288

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Nis 2009
Mesajlar
2,794
Tepki puanı
1,773
Puanları
163
Yaş
36
Çağdaşlığa adım atmakmış yıbaşı kutlamak, kanıtı da çam ağacının gölgesinde hindi şarap keyfi yapmakmış. Böyle çağdaş olmaktansa çağdışında kalmayı tercih ederim. Bu pislik çağın dışında kalanlara selam olsun
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt