Yemin´in Hükmü
Normal hususlarda yemin etmek mekruh´tur ve bunun delili şu ayettir:
Yeminlerinize Allah´ı hedef ve engel kılmayın. (Bakara/224) ´
. Çok yemin etmenin mekruh olmasının sebebi, çok yemin eden kişinin yeminini yerine getirmekten aciz kalmasıdır.
Hermele ´İmam Şafii´den kulağımla duydum´ diyerek şunu nakleder: ´Ne doğru, ne de yalan olarak Allah´ın adıyla hayatım boyunca hiç yemin etmedim1.
Yeminle ilgili hükümler şunlardır:
1. Haram olan yemin
Bu, haram bir fiil için veya vacib bir görevi terketmek için veya yalan üzerine yapılan yemindir.
2. Farz (vacib) olan yemin
Bu, mazlumu zâlimin zulmünden kurtarmak veya hakkı açıklamak için -yemin etmekten başka çare olmadığı zamanda- yapılan yemindir. Meselâ bir şahsa bir suç isnad edilir, kadı da ondan yemin etmesini ister, kişi yemin etmediği takdirde iddia sahibinin yalan yere yemin edeceğini biliyorsa, bu durumda yemin etmek farz olur.
3. Mubah olan yemin
Bu, sevap işlemeye sevketmek veya günahtan sakındırmak veya insanları hakka iletmek veya insanları batıldan uzaklaştırmak amacıyla yapılan yemindir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Allah´a yemin ederim ki siz usanmadıkça Allah Teâlâ usanmaz.[4] Hz. Peygamber´in bu hadîste yaptığı yemin, mubah olan yemindir.
4. Mendub olan yemin
Bu, yapılan nasihatlardan etkilenmeye sebep olan yemindir.
Söz ve İşlerinde Kişinin Kendisine İtifnad Edilmesini Sağlamak İçin Yemin Etmesi
İnsanın sözlerinde veya işlerinde kendisine itimad edilmesini sağlamak ve muhatabını ikna etmek İçin Allah´ın ismiyle yemin etmesi, Allah´a karşı yapılan su-i edeb´in en büyüklerinden biridir.
İyilik etmek, sakınmak, insanlar arasında ıslah yapmak hususunda yeminlerinize Allah´ı hedef ve engel kılmayın.
(Bakara/224) :
Allah´tan korkan ve O´na tazim eden bir mü´minin, birtakım menfaat, leri için Allah´ın adıyla yemin etmesi çirkin bir davranıştır. Bunun en tehlikeli neticelerinden biri, kişinin Allah´ın ismiyle yemin ederken yalanı âdet edinmesidir. Buna yemin-i gamus denir. Eğer sahibi, bu yemini terketmek suretiyle tevbe etmezse bu tür yemin onu cehenneme götürür.
Ayrıca kazancının ve malının bereketinin yok olmasına sebep olur. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur;
Yemin, malın revacı sebebidir1 (zannedilir). Hakikatte ise malın ve kazancın mahv sebebidir.[5]
Büyük günahlar; Allah´a şirk koşmak, ana-babaya karşı gelmek, suçsuz bir insanı öldürmek ve yemin-i gamustur.[6]
Yemin-i gamus, yalan yere yemin etmektir. Bu da insanı cehenneme götürür.
Yemin´in Şartları
Yemin´in- tahakkuk etmesi için bazı şartlar gereklidir:
1. Yemin eden, mükellef olmalıdır.
Çocuğun ve delinin yemini geçerli olmaz. Hz. Peygamber şöyle bu- J yurmuştur:
Kalem, üç kişiden kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, buluğa erinceye kadar çocuktan, akıllanıncaya kadar deliden.[7]
2. Yemin, bilerek ve kasıtlı olarak yapılmış olmalıdır.
Yemin kasdı olmaksızın kişinin ağzından çıkan ´evet vallahi, hayır vallahi, evet Allah´a yemin ederim, hayır Allah´a yemin ederim´ gibi yeminler, yemin-i lağv sayılır ve bunlar şer´an yemin kabul edilmez. Bunun delili, daha önce geçmişti. .
3. Yemin şu lafızlarla olmalıdır: a. Allah´ın zatıyla.
Meselâ ´Allah´ın zatıyla (=Allah´a) yemin ederim´ veya ´Allah´ın zatına kasem ederim´ veya ´Allah´a kasem ederim´ şeklinde olmalıdır.
b. Allah´ın özel isimlerinden biriyle,
Meselâ ´Âlemlerin rabbine yemin ederim´ veya ´Ceza gününün sahibine yemin ederim´ veya ´Rahman olan Allah´a kasem ederim´ şeklinde olmalıdır.
c. Allah´ın sıfatlarından biriyle,
Meselâ ´Allah´ın izzetine yemin ederim´ veya ´Allah´ın ilmine (veya iradesine veya kudretine) yemin ederim´ şeklinde olmalıdır.
Bütün bunlarda esas olan Abdullah b. Ömer´in Hz. Peygamber´den rivayet ettiği şu hadîstir: Hz. Peygamber, Ömer b. Hattab´a bir kafile içinde erişti, Hz. Ömer babasıyla, yemin ederken Hz. Peygamber onlara şöyle seslendi:
Dikkat edin! Muhakkak ki aziz ve celil olan Allah sizleri babalarınızın adlarıya yemin etmekten nehyetti. Artık kim yemin edecekse Allah´ın adıyla yemin etsin, yahut da sussun.[8]
Abdullah b. Ömer "Hz. Peygamber´in yemini,
´Hayır, kalpleri evirip çevirene yemin ederim1 şeklinde idi" demiştir.[9]Ayrıca Hz. Peygamber´in
´Nefsimi elinde tutan Allah´a yemin ederim. Muhammed´in nefsini elinde tutan Allah´a yemin ederim´ şeklinde yemin ettiği de rivayet edildi [10]
edilmiştir.
Beyan edilen bu şekillerin dışında yemin eden kişinin yemini, iki sebepten ötürü geçerli olmaz: :
1. Bu konuda Hz. Peygaber´in ´Artık kim yemin edecekse Allah´ın adıyla yemin etsin, yahut da sussun´ buyurduğunu nakletmiştik.
2. Allah´ın zatı, sıfatları ve isimlerinden başka şeylerde azamet yoktur. Mü´min de Allah´tan başkasını tazim etmekten menedilmiştir.
Sarih ve Kinayeli Yemin
Yemin sarih yemin ve kinayeli yemin olarak ikiye ayrılır:
1. Sarih yemin Allah´ın zatına mahsus olan isimlerden biriyle yemin etmektir.
Meselâ ´Allah´a kasem ederim´ veya ´Âlemlerin rabbine kasem ederim´ şeklinde yapılan yemindir.
2. Kinayeli yemin Allah´ın kasdedildiği anlaşılan yemindir. Meselâ ´el-Halık´a yemin ederim´ veya ´er-Razık´a´ veya ´er-Rabbe yemin" ederim´ şeklinde veya hem Allah için, hem de başkası için kullanılan bir tabirle -meselâ ´el-Mevcud´a yemin ederim´ veya ´el-Âlim´e´ veya ´el-Hayy´a yemin ederim´ şeklinde- veya Allah´ın kudret, ilim ve kelâm gibi sıfatlarıyla yemin etmektir.
Sarih ve Kinayeli Yeminin Hükmü
A) Sarih Yeminin Hükmü
Sarih yemin telaffuz ile akid (yemin) olur. Bundan sonra yemin eden kişinin ´Ben bu sözle yemini kasdetmedim´ demesi kabul edilmez. Çünkü bu lafızlar yeminden başka bir anlama gelmezler..Fakat bu lafzın yemin kasdıyla söylenmiş- olması gerekir. Eğer yemin kasdetmeksizin dil alışkanlığı ile ağızdan çıkmışsa,, daha önce açıklaması geçtiği-üzere bu yemin-i iağv olur.
B ) Kinayeli Yeminin Hükmü
Kinayeli yemin´de, kişinin ´Ben bu sözümle yemini kasdetmedim´ demesi kabul edilir. Kinayeli yemin, ancak niyet ve kasıtla yemin olur.. -
Yaratana (=el-Hâhk´a), rızık verene (=er-Râzık´a) veya Rabb´e yemin, edildiğinde bu´yemin geçerli olur. Ancak bu lafızlarla Allah´tan başkası kastedilirse, kastedilen mânâya dönüşür ve bu, yemin sayılmaz. Çünkü bu lafızlar, mukayyed olarak Allah´tan başkası için de kullanılabilir. ;
Siz yalan yaratıyorsunuz. (Ankebut/17)
Bu ayette ´yaratma´ vasfı kula isnad edilmiştir. Ayetin mânâsı ´Siz putların Allah´a ortak olduğunu söylemekle yalan uyduruyorsunuz/söylüyorsunuz´ demektir.
Terefce´den onlara da rızık verin. (Nisa/8)
Bu ayette de ´rezzak´ vasfı kula isnad edilmiştir.
Bunun üzerine elçi (Yusuf un) yanına geldiğinde, (Yusuf ona) şöyle dedi: ´Rabbine dön de...´ (Yusuf/50)
Bu ayette ´rab´kelimesi; ´efendi´, ´hizmet edilen kişi´ anlamında kullanılmıştır.
Öyleyse kişi e/-Mevcud´a veya eî-Alîm´e veya el-Hayy´a yemin -ettiğinde, bu lafızlarla Allah´ın zatı kasdedildiği takdirde ancak, bunlar yemin kabul edilir. Çünkü bu kelimeler Allah´ın zatına da delâlet edebilir, Allah´tan başkasına da delâlet edebilir. Bu nedenle de yemin olması için, yemin kasdınin bulunması gerekir.
Kişi ´Allah´ın kudretine yemin ederim´ veya ´ilmine´ veya ´kelâmına yemin ederim´ şeklinde yemin ederse ancak bu yemin sayılır. Fakat ilim ile malum´u, kudret ile makdufu, kelâm ile de harfleri veya sesleri kas-detmemesi şarttır.
Şayet kişi bunları kastederse, akdettiği söz yemin sayılmaz. Çünkü Allah hakkındaki malum, makdur, harfler ve sesler Allah´ın zâtına dahil olmak bakımından birşey ifade etmedikleri gibi, O´nun sıfatlarından biri de değillerdir.
Yeminde Birr ve Hıns´ın Mânâsı ve Hükümleri
A) Yemin ile Birr (Sevaptar) Olmak
Allah´ın adı veya sıfatıyla yemin eden kişinin bu yeminle sevaptar olmasınm anlamı şudur: Yeminle kendisine vacib olanı yapar veya yeminle destekleyip iddia ettiği veya haber verdiği şeyde doğrusöyler, böylece de sevap kazanmış olur.
B ) Yemin´de Hanis Olmak
Kişinin yemin ederek kendisine vacib kıldığı şeyi yapmaması veya yemin ederek söylediği şeyde yalan çıkması, yemininde hanis olmasıdır.
Hms esasında günah demektir; Fakat yeminden ötürü kefaret anlamında da kullanılmıştır.