Değerli kardeşlerim Rabbim izin verirse bundan böyle BU DUADA SENDE VARMISIN?başlığı altında dua gecesi yapalım.Rabimize haftada bir günümüzü verelim.Birbirimize dua edelim.Rabbimize yakın olalım.Kainatn uyuduğu o saatlerde bizler,Rabbimize el açalım.Bizi yaratmış, bu dünyaya yerleştirmiş, akıl ve beden sahibi kılmış olan Allaha acaba gerektiği kadar yakınmıyız? Ona en son ne zaman dua ettiniz? Allaha sadece birtakım sıkıntı ve belalarla karşılaşınca mı yalvarıyoruz? Yoksa Onu sürekli anıyor muyuz? Dua ettiğimizde Onun bize çok yakın olduğunu, sizin fısıltıyla söylediğiniz veya içinizden geçirdiğiniz her sözü işittiğinin bilincinde misiniz? Onun tüm insanların ve herşeyin Rabbi olduğunu, hayattaki en büyük dostunuzun ve dayanağınızın Allah olduğunu, herşeyi öncelikle Rabbimizden dilemeniz gerektiğini düşünüyormuyuz?
. Duanın önemi Kuranda, . Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? (Furkan Suresi, 77) ayetiyle haber verilir. Allaha dua etmekte, Ona yakınlaşmakta bir sınır yoktur. Dolayısıyla, herkes bu yolu öğrenmekle ya da tekrar etmekle ebedi hayatına fayda sağlar.
Teheccüt namazı
Hem uyumak, hem uyanmak anlamına gelen teheccüt sözcüğü, terim olarak geceleyin uyanıp namaz kılmak ve gece namazı anlamındadır. Dilimizde teheccüt kelimesi, farz ve vacip namazlarla teravihin dışında, geceyi ihya için kılınan namazların hepsini ifade edecek şekilde kullanılmaktadır.
Bediüzzamanın tesbitiyle, teheccütle gecenin ihya edilmesi, berzah alemini aydınlatan bir projoktördür. Abdullah b. Ömerin rivayet ettiği bir hadis ve bir hâdise bu mevzuya ışık tutar. Bu hadiste Abdullah b. Ömer: mealen diyor ki: Herkes rüya görür ve gelir Allah Resûlü'ne anlatırlardı. Ben de kendi kendime: Keşke berzah aleminin kapıları bana da aralansa ben de bir kısım şeyler görsem ve gördüğüm şeyleri gelip İnsanlığın İftihar Tablosu'na anlatıversem; O da bunları tabir etse.. derken, bir gün rüyamda gördüm ki, iki zat beni kollarımdan tutup derdest ederek, derin ve alevli bir kuyunun başına getirdiler. O derince kuyunun içinden adeta bir hortum gibi döne döne alevler yükseliyordu. Vakumunu bile yutacak kadar korkunçtu. Anladım ki bu, cehennemdir. Beni başına getirdiklerinde, oraya atacaklar diye çok korktum. Allaha sığınıp, Ya Rab diye yalvarmaya başladım. Birisi bana dedi ki: Korkma! Senin için endişe edecek birşey yok. Sen oraya girmeyeceksin. Sonra uyandım ve ablam Hafsaya rüyamı anlattım ve bunun tabirini Resulullah'a sormasını istedim. Ablam sorunca Allah Resulü buyurdular ki: Abdullah b. Ömer ne güzel bir insandır ama, keşke geceleri ihya etse!
Burada berzah aleminin dehşetinden kurtulma yolunun gösterildiği açıktır. O da geceleri ihya etmektir.. evet gönüllerin diri ve canlı olması; bir yönüyle gecelerin canlı olmasına bağlıdır.
Rivayet edildiğine göre Peygamberimiz yatsıyı kıldıktan sonra vitri kılmadan uyur, gecenin ortalarından sonra uyanıp bir müddet namaz kıldıktan sonra yani teheccüt namazı kıldıktan sonra vitir namazını ve daha sonra vakti girince sabah namazının sünnetini kılardı.
Değerli kardeşlerim her hafta Perşembeyi Cumaya bağlayan gece dua gecemiz olsun.Katılmak isteyen kardeşlerim isimlerini yazsınlar,herhafta tüm müslümanlarla birlikte özel olarak o kardeşlerimizede dua edelim.Acizane kardeşiniz Ravza_nur
. Duanın önemi Kuranda, . Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? (Furkan Suresi, 77) ayetiyle haber verilir. Allaha dua etmekte, Ona yakınlaşmakta bir sınır yoktur. Dolayısıyla, herkes bu yolu öğrenmekle ya da tekrar etmekle ebedi hayatına fayda sağlar.
Teheccüt namazı
Hem uyumak, hem uyanmak anlamına gelen teheccüt sözcüğü, terim olarak geceleyin uyanıp namaz kılmak ve gece namazı anlamındadır. Dilimizde teheccüt kelimesi, farz ve vacip namazlarla teravihin dışında, geceyi ihya için kılınan namazların hepsini ifade edecek şekilde kullanılmaktadır.
Bediüzzamanın tesbitiyle, teheccütle gecenin ihya edilmesi, berzah alemini aydınlatan bir projoktördür. Abdullah b. Ömerin rivayet ettiği bir hadis ve bir hâdise bu mevzuya ışık tutar. Bu hadiste Abdullah b. Ömer: mealen diyor ki: Herkes rüya görür ve gelir Allah Resûlü'ne anlatırlardı. Ben de kendi kendime: Keşke berzah aleminin kapıları bana da aralansa ben de bir kısım şeyler görsem ve gördüğüm şeyleri gelip İnsanlığın İftihar Tablosu'na anlatıversem; O da bunları tabir etse.. derken, bir gün rüyamda gördüm ki, iki zat beni kollarımdan tutup derdest ederek, derin ve alevli bir kuyunun başına getirdiler. O derince kuyunun içinden adeta bir hortum gibi döne döne alevler yükseliyordu. Vakumunu bile yutacak kadar korkunçtu. Anladım ki bu, cehennemdir. Beni başına getirdiklerinde, oraya atacaklar diye çok korktum. Allaha sığınıp, Ya Rab diye yalvarmaya başladım. Birisi bana dedi ki: Korkma! Senin için endişe edecek birşey yok. Sen oraya girmeyeceksin. Sonra uyandım ve ablam Hafsaya rüyamı anlattım ve bunun tabirini Resulullah'a sormasını istedim. Ablam sorunca Allah Resulü buyurdular ki: Abdullah b. Ömer ne güzel bir insandır ama, keşke geceleri ihya etse!
Burada berzah aleminin dehşetinden kurtulma yolunun gösterildiği açıktır. O da geceleri ihya etmektir.. evet gönüllerin diri ve canlı olması; bir yönüyle gecelerin canlı olmasına bağlıdır.
Rivayet edildiğine göre Peygamberimiz yatsıyı kıldıktan sonra vitri kılmadan uyur, gecenin ortalarından sonra uyanıp bir müddet namaz kıldıktan sonra yani teheccüt namazı kıldıktan sonra vitir namazını ve daha sonra vakti girince sabah namazının sünnetini kılardı.
Değerli kardeşlerim her hafta Perşembeyi Cumaya bağlayan gece dua gecemiz olsun.Katılmak isteyen kardeşlerim isimlerini yazsınlar,herhafta tüm müslümanlarla birlikte özel olarak o kardeşlerimizede dua edelim.Acizane kardeşiniz Ravza_nur