FETİH SÛRESİ
Sana öyle bir fetih verdik ki, bu kesin ve apaçık fethe eriştirir!..
Ki böylece Allâh senin geçmiş ve gelecek tüm zenbini bağışlar; ve sana olan nimetini tamamlar; ve seni gerçek yola erdirir;
ve sana öyle bir zafer verir ki hiç kimse karşı koyamaz!..
İmanlarının kat kat artması için mü’minlerin şuûrunda güven duygusunu oluşturan O’dur. Göklerdeki ve yerdeki ordular Allâh hükmünü yerine getirmek için görevlendirilmiştir. Allâh Alîmdir, hakîmdir.
İman eden erkek ve kadınları altında ırmaklar akan cennetlere ebediyyen kalmak üzere sokar ve onların kusurlarını örter. İşte bu Allâh’tan en büyük bağıştır.
Bir de Allâh’a karşı kötü ZANda bulunan ikiyüzlüler ile ŞİRK koşanları hakkettikleri azaba erdirir. Zanları kendi başlarında patlasın!.. Allâh’ın gazabı ve lâneti onlarda açığa çıkar ve cehennem onlar için hazırlanmıştır. Ne berbat dönüş yeridir!..
Göklerdeki ve yerdeki ordular Allâh hükmünü yerine getirmek için görevlendirilmiştir. Allâh Azîz ve Hakîm’dir.
Biz seni, şehadet edici, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik!
Hakkıyla Allâh’a ve Rasûlüne iman edin, yardımcı olun, saygı gösterin ve O’nu sabah akşam tesbih edin.
Gerçektir ki sana biat edenler Allâh’a biat etmişlerdir ve Allâh’ın eli onların eli üzerindedir. Verdiği sözden dönen bununla kendine zarar vermiş olur. Sözüne sadık kalana ise Allâh’tan büyük ecir vardır.
.Bedevilerden (savaştan) geri kalanlar, "bizi mallarımız ve çoluk çocuğumuz geri bıraktırdı; Allâh’tan bağışlanmamızı dile" diyecekler. İçlerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki, -Allâh size bir zarar ya da bir fayda dilerse kimin onu geri çevirmeğe gücü yeter?.. Kaldı ki Allâh yaptıklarınızdan haberdardır’.
Belki siz, Rasûlün ve iman edenlerin ailelerine geri dönmiyeceklerini zannettiniz. Bu zan size hoş geldi de kabullendiniz; ve halâke liyâkat kazandınız.
Kim hakkıyla Allâh’a ve Resûlüne iman etmezse bilsin ki biz gerçeği örtenlere alevli ateşi hazırlamışızdır.
Göklerin ve yerin varlığı Allâh’ındır. Dilediğini bağışlar ve dilediğine azab verir. Allâh, Gafûr’dur, Rahîm’dir.
Bu geride kalanlar, ganimetleri almak için gittiğinizde, -bırakın biz de sizinle gelelim’, derler. Onlar, Allâh hükmünü deiştirmek isterler. De ki, -Siz bizimle gelemezsiniz, Allâh böyle hükmetti’. Size, "bizi çekemiyorsunuz" derler. Hayır, onlar anlayışları kıt insanlar!..
Geri kalan o bedevîlere de ki, -siz son derece güçlü, cengaver bir kavimle savaşa davet olunacaksınız. Onlarla İslâmı kabul edesiye vuruşacaksınız. İtaat ederseniz, Allâh size büyük ecir verir. Ama daha önce yüzçevirdiğiniz gibi gene döneklik yaparsanız, sizi acıklı bir azaba uğratacak.’
Gözleri görmeyene, topala ve hasta olana mes’uliyet yoktur. Kim Allâh’a ve Resûlüne itaat ederse, onu altında ırmaklar akan cennete sokar. Kim de yüzçevirirse, can yakıcı azaba sokar.
Mü’minler ağaç altında sana biat ettiklerinde Allâh hoşnud oldu!.. Gönüllerinde olanı bildi de onlara huzur ve itminan verdi. Onları pek yakın bir fetih ve zafer ile mükafaâta mazhar kıldı.
Onları, alacakları bir çok ganimetlere nâil etti. Allâh, Azîz ve Hakîm’dir!..
Allâh size ele geçireceğiniz bol bol ganimetler vâadetmiştir. Bunu da size pek çabuk nasibetti. İnsanların elini üzerinizden çekti!.. Ki bu size bir işaret olsun!.. Ve sizi gerçek yola eriştirsin!..
Daha başka şeyler de vâad etti ki, onlara henüz gücünüz yetmez. Allâh onları kuşattı. Allâh her şeye gücü yetendir.
Gerçeği örtenler sizinle savaşsalardı, arkalarını dönüp kaçacaklardı. Sonra hiç bir yardımcı ve koruyucu da bulamazlardı!..
Allâh’ın sistemi önceden beri hep böyledir. Allâh sisteminden aslâ değişiklik olmaz.
Sizi, onlara galip getirdikten sonra, Mekke’nin göbeğinde onların elini sizden, sizin elinizi de onlardan çeken O’dur!. Allâh bütün yaptıklarınızı görür.
Gerçeği örtenler, sizi Mescîd-i Harâm’dan alakoyanlar, hediye kurbanınızın yerine ulaşmasını engelleyenler onlardı. Şayed, aralarındaki henüz tanımadığınız inanmış kadın ve erkekleri ezmeniz ihtimali olmasaydı, -ki bu takdirde çok üzülürdünüz- Allâh savaşı önlemezdi. Dilediklerini rahmetine kavuşturmak içindi bu!.. Onlar birbirinden ayrılabilir olsaydı, gerçeği örtenleri yakıcı bir azaba atardık.
Gerçeği örtenlerin şuûrlarına yerleşmiş olan gayretkeşlik ve cahiliye asabiyetiydi!.. Allâh, Resûlüne ve mü’minlerin kalplerine sekîne indindirdi; onları takvâ sözü üzere sabit kıldı. Onlar bu söze lâyık kimselerdi. Allâh her şeyi, o şeyin zâtı olarak bilir!..
Andolsun ki, Allâh peygamberinin rüyasının gerçek olduğunu tasdik eder. Dilerse Allâh, kesinlikle kiminiz başı traşlı, kiminiz de saçları kırkılmış bir halde kimseden çekinmeden, tam emniyet içinde, Mescîd-i Harâm’a girersiniz. Allâh, sizin bilmediğinizi biliyordu. Onun için size yakın zamanda yeni bir zafer müyesser etmiştir.
O Allâh, Rasûlünü irsâl eylemiştir ki hidâyet ile, Hak din bütün dinlere ağır basarak insanlara gerçeği göstersin. Şahid olarak Allâh yeter!..
Muhammed, Allâh Rasûlüdür!.. Onunla beraber bulunanlar, gerçeği örtenlere karşı sert, birbirlerine karşı merhametlidirler. Onları rükû ve secde halinde görürsün; Allâh’ın fazlını ve hoşnudluğunu isterler. Onları yüzlerindeki secde izinden tanırsın. Tevrat’ta ve İncil’de onların vasıfları şudur:
Filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış gövdesiyle dikilmiştir: ekincilerin hoşuna gider. Allâh bunların sayısını arttırmakla, gerçeği örtenleri çatlatır. Allâh, iman edip yararlı çalışmalarda bulunanlara bağışlama ve büyük ecir vaad etmiştir.
HEPİNİZİN CUMASI MÜBAREK DUALARIMIZ MAKBUL OLSUN..