bilal habeş
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 19 May 2009
- Mesajlar
- 13
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 54
VELİLERDEKİ İLHAM, KEŞİF VE KERAMETLERİN BAĞLAYICILIĞINA İLİŞKİN USÜL BİLGİSİ -1
Hz.Peygamber’in gerçek firaset, doğru ilham, açık keşif, sadık rüya gibi harikuladeliklerin gereği ile olmak üzere sakındırmada, müjdelemede, korkutmada ve teşvikte bulunduğu sabittir. Bu durumda, bu özelliklerinden birine sahip olan bir kimsenin de aynı şekilde davranması doğru bir davranış olacak; yaptığı iş meşruiyet dairesi dışında kalmış olmayacaktır. Ancak, gerekli şarta uymuş olması gerekecektir.
Hz.Peygamber sav. Bunun gereği ile olmak üzere emir, yasak, sakındırma, müjdeleme ve irşad yoluyla amelde bulunmuştur. Bunu yaparken de, bu hususun kendinse ait bir özellik olduğunu, ümmetinin böyle bir hususiyeti bulunmadığını bildirmemiştir. Bu da, bu konuda ümmetin de aynı hükümde olduğunu gösterir. Aynen, kendisinden sadır olan ve sadece kendisine has olduğuna dair bir delil bulunmayan diğer bütün davranışlarda olduğu gibi, bu konuda da durum aynı olacaktır. Buna delil olarak, ümmetine yönelik olarak vermiş oldukları müjdeleri yeterlidir. Bunlardan beklenen amaç sadece, hayırlı amellere atılmayı ve kötü işlerden de geri durmayı temin için müjdeleme ve korkutma olmaktadır.
Örnek olmak üzere şunları arz edebiliriz: Abdullah b.Ömer riyasında iki melek görmüş ve onlar “Namazı da çok kılsın, ne iyi adamsın, sen!” demişler. (Bunu Abdullah, Hafsa’ya anlatmış, Hafsa da Peygamberimize anlatmış ve) o “Eğer çokça gece namazı kılsa, Abdullah gerçekten Salih bir kuldur” buyurmuş. Ravi (Nafi), bundan böyle Abdullah’ın çokça gece namazı kılmaya devam ettiğini söylemiştir.
Hz.Peygamber sav. Ebu Zer’e: “Gerçek şu ki, ben seni zayıf görüyorum ve ben şüphesiz ki kendim için sevdiğimi senin için de severim. Sakın ola ki, iki kişi (de olsa) onların başına geçme, yetim malı idaresini üzerine alma” buyurmuştur. Salabe b.Hatıp, kendisine ’ın çok mal vermesi için dua etmesi ricasında bulunduğu zaman, “Şükrünü eda ettiğin az mal, şükrünü eda edemeyeceğin çok maldan daha hayırlıdır.” Buyurmuşlardır. Enes hakkında ise, “ Allah’ım! Onun malını ve evladını çoğalt” buyurmuşlardır. Hz.Peygamber, çeşitli insanlara, kendilerinde bulunan firasete itimatla onlar için en üstün olan amelin ne olduğuna dair rehberlikte bulunmuştur. (Gabya vakıf olma esası üzerine buyurdukları da olmuştur) Bu cümleden olmak üzere: “Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, fethi onun elinde müyesser kılacaktır” buyurmuş ve ertesi günü sancağı Hz.Ali’ye vermiş; da fethi olun elinde nasip etmiştir. Osman b.Affan hakkında da: “Umulur ki, sana bir gömlek giydirecektir; eğer onu çıkarmanı senden isterlerse, onu çıkarma” buyurmuştur. Bu örneklerde, faydalı tavsiyelerini gayba vukufiyeti üzerine bina etmiştir. Onların saçaklı yaygıları olacağını, her birinin sabah bir takım akşam ayrı bir takım elbise giyeceklerini, önlerine bir tabağın konulup öbürünün kaldırılacağını bildirmiş ve hadisin sonunda da: “Bugünkü halinizle siz, o gününüzden daha hayırlısınız” buyurmuşlardır. Muaviye’nin saltanatından bahsetmiş ve kendisine öğütte bulunmuştur. Ammar’ın asi bir topluluk tarafından öldürüleceğini bildirmiştir. Namazı vaktinden geri bırakacak emirlerin geleceğinden bahsetmiş ve sonra bu gibi durumlar karşısında nasıl yapacaklarını tavsiye etmiştir. Kendisinden sonra, başkalarının ashaba tercih edileceği bir zamanla karşılaşacaklarını ve (havuzda kendisiyle karşılaşıncaya kadar) sabırlı olmalarını salık vermiştir. Bu ve benzeri daha sayılamayacak kadar pek çok gayıptan bildirilmiş haber vardır ki, bunlar sayesinde imanlar pekişmiş, tasdik artmış, uyarma, müjdeleme vb. gibi faydalar gerçekleşmiştir.
Devam edecek...
Hz.Peygamber’in gerçek firaset, doğru ilham, açık keşif, sadık rüya gibi harikuladeliklerin gereği ile olmak üzere sakındırmada, müjdelemede, korkutmada ve teşvikte bulunduğu sabittir. Bu durumda, bu özelliklerinden birine sahip olan bir kimsenin de aynı şekilde davranması doğru bir davranış olacak; yaptığı iş meşruiyet dairesi dışında kalmış olmayacaktır. Ancak, gerekli şarta uymuş olması gerekecektir.
Hz.Peygamber sav. Bunun gereği ile olmak üzere emir, yasak, sakındırma, müjdeleme ve irşad yoluyla amelde bulunmuştur. Bunu yaparken de, bu hususun kendinse ait bir özellik olduğunu, ümmetinin böyle bir hususiyeti bulunmadığını bildirmemiştir. Bu da, bu konuda ümmetin de aynı hükümde olduğunu gösterir. Aynen, kendisinden sadır olan ve sadece kendisine has olduğuna dair bir delil bulunmayan diğer bütün davranışlarda olduğu gibi, bu konuda da durum aynı olacaktır. Buna delil olarak, ümmetine yönelik olarak vermiş oldukları müjdeleri yeterlidir. Bunlardan beklenen amaç sadece, hayırlı amellere atılmayı ve kötü işlerden de geri durmayı temin için müjdeleme ve korkutma olmaktadır.
Örnek olmak üzere şunları arz edebiliriz: Abdullah b.Ömer riyasında iki melek görmüş ve onlar “Namazı da çok kılsın, ne iyi adamsın, sen!” demişler. (Bunu Abdullah, Hafsa’ya anlatmış, Hafsa da Peygamberimize anlatmış ve) o “Eğer çokça gece namazı kılsa, Abdullah gerçekten Salih bir kuldur” buyurmuş. Ravi (Nafi), bundan böyle Abdullah’ın çokça gece namazı kılmaya devam ettiğini söylemiştir.
Hz.Peygamber sav. Ebu Zer’e: “Gerçek şu ki, ben seni zayıf görüyorum ve ben şüphesiz ki kendim için sevdiğimi senin için de severim. Sakın ola ki, iki kişi (de olsa) onların başına geçme, yetim malı idaresini üzerine alma” buyurmuştur. Salabe b.Hatıp, kendisine ’ın çok mal vermesi için dua etmesi ricasında bulunduğu zaman, “Şükrünü eda ettiğin az mal, şükrünü eda edemeyeceğin çok maldan daha hayırlıdır.” Buyurmuşlardır. Enes hakkında ise, “ Allah’ım! Onun malını ve evladını çoğalt” buyurmuşlardır. Hz.Peygamber, çeşitli insanlara, kendilerinde bulunan firasete itimatla onlar için en üstün olan amelin ne olduğuna dair rehberlikte bulunmuştur. (Gabya vakıf olma esası üzerine buyurdukları da olmuştur) Bu cümleden olmak üzere: “Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, fethi onun elinde müyesser kılacaktır” buyurmuş ve ertesi günü sancağı Hz.Ali’ye vermiş; da fethi olun elinde nasip etmiştir. Osman b.Affan hakkında da: “Umulur ki, sana bir gömlek giydirecektir; eğer onu çıkarmanı senden isterlerse, onu çıkarma” buyurmuştur. Bu örneklerde, faydalı tavsiyelerini gayba vukufiyeti üzerine bina etmiştir. Onların saçaklı yaygıları olacağını, her birinin sabah bir takım akşam ayrı bir takım elbise giyeceklerini, önlerine bir tabağın konulup öbürünün kaldırılacağını bildirmiş ve hadisin sonunda da: “Bugünkü halinizle siz, o gününüzden daha hayırlısınız” buyurmuşlardır. Muaviye’nin saltanatından bahsetmiş ve kendisine öğütte bulunmuştur. Ammar’ın asi bir topluluk tarafından öldürüleceğini bildirmiştir. Namazı vaktinden geri bırakacak emirlerin geleceğinden bahsetmiş ve sonra bu gibi durumlar karşısında nasıl yapacaklarını tavsiye etmiştir. Kendisinden sonra, başkalarının ashaba tercih edileceği bir zamanla karşılaşacaklarını ve (havuzda kendisiyle karşılaşıncaya kadar) sabırlı olmalarını salık vermiştir. Bu ve benzeri daha sayılamayacak kadar pek çok gayıptan bildirilmiş haber vardır ki, bunlar sayesinde imanlar pekişmiş, tasdik artmış, uyarma, müjdeleme vb. gibi faydalar gerçekleşmiştir.
Devam edecek...