Üstü Mekke Altı Paris tartışması
Son günlerde bir çok yazarın eleştirisine maruz kalan örtülü çıplaklara genel bir bakış...Müslüma kadın nereye gidiyor..
Aslında çeyrek tesettür, örtülü çıplaklar gibi eleştiriler bir süredir devam ediyor. 2005’te Ahmed Kalkan’ın Vuslat Dergisi’nde yayımladığı "Çeyrek tesettür gerçek tesettüre karşı" başlıklı yazı dizisi çok dikkat çekti. Yazıdan yapılan alıntılar bugün bile internet sitelerinde dolaşıyor. Geçtiğimiz haftalarda Milli Gazete’nin kadın yazarlarından Mine Alpay Gün de modern giyimli tesettürlü kadınları eleştirdi. Başında örtüsü, yüzünde makyajı, dar pantolonu, pantolonun üzerine günümüz modası tuniği, stiletto pabuçları veya son model etek ve elbiseleriyle sokaklarda salınarak yürüyen genç kızlar, kimseye kendilerini beğendiremiyor.
Ne laiklere ne de İslami kesime. Bunlar için ortaya atılan "üstü Mekke altı Paris" benzetmesi dilden dile dolaşıyor, haklarında alaycı şiirler bile yayınlanıyor. Bu görüşe göre, Müslümanlar bir yozlaşma, bozulma içinde ve bunu en iyi yansıtan da kadınlar. İnternetteki İslami forum ve bloglarda süren tartışmalar, geçen hafta Mine Alpay Gün’ün yazıları sonucu, Hürriyet’ten Mehmet Y. Yılmaz’ın, Vatan’dan Mustafa Mutlu ve Ruhat Mengi’nin de dikkatini çekti. "Light türban-hard türban" gibi yeni benzetmeler ortaya atıldı. İslami cephede tartışma zaman zaman bir kadın-erkek çatışmasına da dönüşüyor. Kadınlar erkeklere "Peki ya siz?" diye soruyor. Bazı erkekler de onlara katılıyor, "Biz kot pantolonla bile namaz kılarken ne hakla kadınları eleştiriyoruz?" diyorlar. Kısacası kadın kıyafeti, sadece İslami ve laik kesim arasındaki anlaşmazlığın sembolü değil, İslami kesimin içinde sürüp giden modernizm ve Batılılaşma tartışmasının da işareti.
VUSLAT DERGİSİ YAZARI AHMED KALKAN’IN İKİ YILDIR İNTERNETTE DOLAŞAN YAZISI
Çeyrek tesettür gerçek tesettüre karşı
Yozlaştırılmış, sulandırılmış, ılımlılaştırılmış dinin başörtü versiyonu da böyle oluyor demek ki. Amerikancı Müslümanlığın, düzene uygun demokrat Müslümanlığın, fri takılmanın, özgürleşmenin yansıması bunlar.
Uzun da olmayan etekleriyle diz altlarını, hele yırtmaçlı etekleriyle bacaklarını, kot ve benzeri pantolonla vücut hatlarını, bluz veya tişörtle göğüs çıkıntılarını, üstünde h l duruyorsa pardösü demeye bin ş hit isteyen mont türünden ve daracık dış giysisiyle belinin inceliğini göstermekten çekinmeyen başörtülü kızlarımız, başı açıklara geç de olsa uyarak düşük pantolon ve açık göbek modasına da uyar ve teşhirciliğin bu kadar rezilcesine de atılırsa şaşmamak l zım. Başında başörtüsü var ya yeter, o kendini kapalı sayıyor. Hicabın, tesettürün içi boşaltılmış, sadece başörtüsü, varsa yoksa türban kalmış. Onun da suyunu çıkartarak cıvıttılar; örtüsüz örtü gibi zıtlık ve tuhaflıklar ortalığı kapladı.
Makyajın rengine uygun başörtüsü ya da başörtüsüne uygun renk ve biçimde kıyafet; başörtüsü modası denilen yeni moda türedi. Her dışarıya çıkmadan ütüden geçirilen, ayna karşısında yarım saat uğraşılarak takılan, kendisine verilen para ile Afrika’da bir kadının hayat boyu kendini tümüyle örtecek giysi alabileceği bir aksesuvar.
Giysisiyle kültürlü olduğunu göstermek istiyor kızlarımız; tabii bu kültürün İsl mi bir kültür olmadığını önemsemeden. Kimlere benzemeye çalışıyorsa onlardan sayılacağını unutuyor. Genç ve özellikle güzel gözükmek istiyor sokaktaki ve iş hayatındaki bayanlar. "Örtülü isek, bizim de güzel gözükme hakkımız yok mu?" diyorlar; Müslüman hanımın cehenneme gitme (erkekleri de itme) hakkı araması gibi bir şey bu.
İTİRAZIM VAR
Ahmed Kalkan’ın dizi yazısı, tüm İslami forumlarda tartışmalara yol açıyor. Çoğu insan bu yazıyı beğeniyor ama eleştirenler de var. Risale Forum’dan Serdengeçti lakaplı, yaşının 21 olduğunu söyleyen bir internet kullanıcısı şunları söylüyor: "Kardeşlerim hiç kusura bakmayın ama ben bu yazıyı; olumlu, müsbet ve hele hele de ’nur talebesine yakışan’ şekilde değerlendiremiyorum. Çünkü yazı çok fazla ’radikalistçe’ yazılmış ve ben bunu ’vazifemiz’ olan müsbet harekete uygun görmüyorum. Bu hanım (Ahmed Kalkan’ın yazısını foruma bir kadının koyduğunu varsayarak) hafif meşrep bayanları veya renkli başörtüsü takan her bayanı ’takva fukarası’ olarak ilan etmiş. Ne hakkı var böyle bir yargıya, Allah’tan başka kim bilebilir kimde takvanın olduğunu veya ne derece olduğunu?"
Eşarbı Vakko’dan alınmış bone, İnanması çok zor Allah’ım bu ne
"Bu Fetvayı Kimden Aldın Müslüman?" adlı uzun şiir, internetteki İslami forumlarda parça parça sürekli karşımıza çıkıyor. Şiir Müslümanların modernizmi benimsemesini, bugünkü yaşam tarzını hicvediyor. Erkeklerin pantolonla namaz kılması da bir dizede eleştiriliyor ama asıl oklar, kadınların giyim tarzına yönelik. Şiirden bazı bölümler şöyle:
Eşarbı Vakko’dan alınmış bone
İnanması çok zor ALLAH’IM bu ne
Altında pantolon modaymış gene
Giyinmek manası örtünmek inan
Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?
Kısa pardösüler dizden yukarı
Renk renk başörtüler kırmızı sarı
Yüz metre öteden parlar jakarı
İslami kıyafet bu değil inan
Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?
Ten rengi çoraplar görmez setreni
Modada geçecek alman Ketreni
Eli kolu kuyumcu vitrini
İslami yaşayış bu değil inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?