Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Türbanlı kızı kürsüden indiren komutanı kutluyorum! (1 Kullanıcı)

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
Rektörleri uyardı: Başörtüsü yasağı kalktı, başka kanuna ihtiyaç yok

Rektörleri uyardı: Başörtüsü yasağı kalktı, başka kanuna ihtiyaç yok

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, rektörlere yazı göndererek üniversitelerdeki başörtüsü yasağına son verilmesini istedi.

Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişikliğin Resmî Gazete'de yayımlandığını ve yürürlüğe girdiğini hatırlatan Özcan, uygulama için ayrıca kanunî düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığını söyledi. Ardından da rektörlerin sorumluluğuna dikkat çekti: "Söz konusu düzenleme göz önünde bulundurulmak suretiyle uygulama yapılması, kamu görevi ifa eden yükseköğretim kurumlarının yöneticilerinin görev, yetki ve sorumluluğunda olduğu izahtan varestedir.'' Halen yürürlükte olan kanunlarda, hangi kıyafetlerin toplumsal ortamda giyilemeyeceğine dair açık hükümler yer aldığını vurgulayan YÖK Başkanı, kimliği teşhis edilemeyecek durumda bulunan kişilerin üniversiteye alınmamasını istedi. Özcan, muhtemel provokasyonları önlemek için de güvenlik güçleriyle diyaloğa geçilmesini talep etti.

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, rektörlere ve bilgi için İçişleri Bakanlığı ile valiliklere gönderdiği yazıda, anayasa değişikliklerine dikkat çekti. Anayasa'nın 10. maddesinde "Devlet organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar." denildiğine işaret eden Özcan, 42. maddede ise "Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir." ifadelerinin yer aldığını vurguladı. Kamu görevi ifa eden yükseköğretim kurumları yöneticilerinin, anayasa değişikliğini göz önünde bulundurmak suretiyle uygulama yapmalarının izahtan vareste olduğunu belirten Özcan, uygulama yapılabilmesi için ayrıca bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığının altını çizdi. YÖK Başkanı, halen yürürlükte olan kanunlarda hangi kıyafetlerin toplumsal ortamda giyilemeyeceğine dair açık düzenlemelerin yer aldığını hatırlattı. Özcan, Anayasa'nın 174. maddesiyle koruma altına alınan inkılap kanunlarından birini oluşturan "Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun"un bu konuda örnek olarak gösterilebileceğine dikkat çekti. Özcan, şöyle devam etti: "Anayasa'nın 10. ve 42. maddeleri hükümleri karşısında ancak kimliği teşhis edilemeyecek bir durumda bulunan kişilerin yükseköğretim kurumlarının bina, eklenti ve yerleşke alanlarına alınmaması yönünde tedbirler alınabilir. İnsanın toplumsal şartlarda ilişkiye girdiği şahısların kimliklerini teşhis edebilme imkanına sahip olması gerekir. Bu itibarla; kimliğin ve hatta cinsiyetin teşhis edilemeyeceği bir tarzda kılık ve kıyafet biçimine hukuk toplumunda müsaade edilemez."

YÖK Başkanı Özcan, provokasyonlara karşı da rektörleri uyardı. Toplumun estetik anlayışını yansıtmayan kılık ve kıyafet tarzlarıyla yükseköğretim kurumlarının bina, eklenti ve yerleşke alanlarına girilmesi teşebbüslerinde bulunulabileceğine dikkat çeken Özcan, emniyet güçleriyle koordineli çalışılmasını istedi: "Anayasa'mızın 14. maddesi hükümleri karşısında hiçbir surette himaye görmemesi gereken bu hakkın kötüye kullanılması girişimlerinin önüne geçilmesi için yükseköğretim kurumları yönetimleri tarafından genel kolluk birimleriyle eşgüdümlü bir çalışma başlatılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Muhtemel provokasyonlar karşısında gerekli önleyici kolluk tedbirlerinin alınmasını sağlamak amacıyla valiliklerle koordinasyonun sağlanması gerekmektedir." Ankara, Zaman

Yasakçı üniversiteden tuhaf gerekçe: 'Hukukun üstünlüğü ve toplumsal barış için Anayasa'ya uymuyoruz!'

Üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişikliği Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmesine rağmen, bazı rektörler düzenlemeye direniyor. Fakülte kapılarına bir yazı asarak 'başörtülü öğrencilerin kampusa alınmayacağını' duyuran Marmara Üniversitesi, ilginç bir gerekçe sundu. Anayasadaki değişikliği dikkate almayan üniversite senatosu, 'hukukun üstünlüğüne duydukları saygı ve toplumsal barış için' yasakçı uygulamaya devam edeceklerini belirtti. Açık öğretim fakültesi derslerine giren başörtülü öğrenciler dün okula alınmadı.

Kapıya asılan 15 Şubat tarihli senato kararında, şu ifadeler yer alıyor: "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda değişiklik yapan 5735 sayılı 9 Şubat 2008 kabul tarihli yasanın yürürlüğe girmesi durumunda Anayasa'daki değişikliklerin doğrudan uygulanabilir hüküm içermemesi nedeniyle öğrenci kılık kıyafeti konusunda üniversitemizdeki uygulama 2547 sayılı kanunun ilgili maddelerinde yeni bir düzenleme yapılana kadar hukukun üstünlüğüne olan saygımız ve toplumsal barış açısından gerekli olduğunun kamuoyuna duyurulmasına oybirliği ile karar verilmiştir." Derse girmek isteyen öğrenciler, oluşturulan kulübede başlarını açarak okula girebildi. Marmara Üniversitesi Rektörü Necla Pur, bir dönem CHP Parti Meclisi üyeliği yapmıştı. Pur, rektör seçilince CHP'deki görevinden istifa ettiğini açıklamıştı.

Melik Duvaklı, İstanbul

Zaman
25 Şubat 2008, Pazartesi
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
Yasakçı üniversiteden tuhaf gerekçe: 'Hukukun üstünlüğü ve toplumsal barış için Anaya

Yasakçı üniversiteden tuhaf gerekçe: 'Hukukun üstünlüğü ve toplumsal barış için Anaya

Üniversitelerdeki başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişikliği Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmesine rağmen, bazı rektörler düzenlemeye direniyor.



Fakülte kapılarına bir yazı asarak 'başörtülü öğrencilerin kampusa alınmayacağını' duyuran Marmara Üniversitesi, ilginç bir gerekçe sundu. Anayasadaki değişikliği dikkate almayan üniversite senatosu, 'hukukun üstünlüğüne duydukları saygı ve toplumsal barış için' yasakçı uygulamaya devam edeceklerini belirtti. Açık öğretim fakültesi derslerine giren başörtülü öğrenciler dün okula alınmadı.

Kapıya asılan 15 Şubat tarihli senato kararında, şu ifadeler yer alıyor: "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda değişiklik yapan 5735 sayılı 9 Şubat 2008 kabul tarihli yasanın yürürlüğe girmesi durumunda Anayasa'daki değişikliklerin doğrudan uygulanabilir hüküm içermemesi nedeniyle öğrenci kılık kıyafeti konusunda üniversitemizdeki uygulama 2547 sayılı kanunun ilgili maddelerinde yeni bir düzenleme yapılana kadar hukukun üstünlüğüne olan saygımız ve toplumsal barış açısından gerekli olduğunun kamuoyuna duyurulmasına oybirliği ile karar verilmiştir." Derse girmek isteyen öğrenciler, oluşturulan kulübede başlarını açarak okula girebildi. Marmara Üniversitesi Rektörü Necla Pur, bir dönem CHP Parti Meclisi üyeliği yapmıştı. Pur, rektör seçilince CHP'deki görevinden istifa ettiğini açıklamıştı.

Melik Duvaklı, İstanbul
Zaman
25 Şubat 2008, Pazartesi
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
9 YÖK üyesinden yasakçı açıklama geldi

9 YÖK üyesinden yasakçı açıklama geldi

YÖK'ün 9 üyesi, ''Mahkeme kararlarına uymak anayasal ve yasal bir zorunluluk olup, 'konusu suç teşkil eden emri hiçbir surette yerine getirmemek' de Anayasa'nın 137. maddesinin amir hükmü gereğidir'' dedi.



YÖK üyeleri Prof. Dr. Engin Ataç, Prof.Dr. Atilla Eriş, Prof. Dr. İsa Eşme, Prof. Dr. Mustafa İlhan, Prof. Dr. Tunçalp Özgen, Prof. Dr. Ali Ekrem Özkul, Bülent Serim, Prof. Dr. Fikret Şenses ve Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu imzasıyla ''YÖK Üyelerinden Kamuoyuna'' başlıklı yazılı bir açıklama yapıldı.

Açıklamada, ''Ulusumuzun ve ülkemizin bölünmez bütünlüğü için TSK'nın kuzey Irak'a yönelik operasyonunun sürdüğü şu sırada, üniversitelerimizde kargaşaya yol açacağı yıllardır tartışılan hassas bir konuda, Yükseköğretim Genel Kuruluna bile danışılmadan YÖK Başkanlığınca alelacele yapılan 24 Şubat 2008 tarihli yazılı açıklama karşısında, aşağıdaki görüşlerimizi üniversitelerimizle ve kamuoyuyla paylaşmak sorumluluğu duymaktayız'' denildi.

Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişikliklerin 23 Şubat 2008'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği anımsatılan açıklamada, şöyle denildi:

''Bu değişikliğin uygulamaya etkisi ile ilgili olarak YÖK Başkanlığıca üniversitelere ve kamuoyuna yapılan açıklamada; yasama organınca yeni bir düzenleme yapılmadan da, Anayasa'nın 174. maddesiyle korunan İnkılap Kanunlarındaki kısıtlamalar gibi, 'kimliği teşhis edilemeyecek bir durumda bulunan kişilerin Yükseköğretim Kurumlarının bina, eklenti ve yerleşke alanlarına alınmaması yönünde tedbirler alınabilir' denilerek, yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafetle ilgili Türk Anayasa Mahkemesi'nin içtihatlarıyla oluşturulan hukuki durum ortadan kaldırılmak istenmektedir.

YÖK Başkanlığının yaptığı bu yorum ve değerlendirme, öncelikle bu değişiklikle Anayasa'nın 42. maddesine eklenen, 'Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanılmasının sınırları kanunla belirlenir' amir hükmüne açıkça aykırı düşmektedir. Çünkü, bu hükümle kılık kıyafet dahil, yüksek öğrenim hakkını sınırlayan sebepleri belirleme yetkisi 'münhasıran kanun koyucuya' tanınmıştır. Dolayısıyla, bu düzenlemenin de 'mutlaka kanun' ile yapılması Anayasal bir zorunluluktur. 2596 sayılı 'Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun'un din adamları gibi bazı özel statüler için olduğu, bunun Anayasa'nın 42. maddesinin öngördüğü yasama organınca çıkarılması gereken yasa olmadığı açıktır. Yasama organı söz konusu yasayı çıkarmadan ne Yükseköğretim Kurulunun ne de üniversitelerin bu konuda düzenleme yapma yetkisi yoktur. 'Hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisini kullanamayacağı' Anayasa'nın 6. maddesinin amir hükmü gereğidir. Bu nedenle, Anayasa'nın söz konusu hükümleri uyarınca YÖK Başkanlığınca yapılan bu açıklama yetki saptırılması niteliğinde olup hukuken yok hükmündedir.

Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan bu değişiklikler, Türk Anayasa Mahkemesi'nin içtihadıyla oluşan ve AİHM'in de sözleşmeye uygun bulduğu mevcut hukuki durumu ortadan kaldırdığı şeklinde yorumlanamaz. Aksine yorum ve değerlendirmeler Anayasa'nın teklif dahi edilmeyen hukuk devleti ve laiklik ilkesine açıkça aykırı düşecektir. Bu nedenle, Anayasa değişikliğinden sonra da yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafetle ilgili olarak uyulması ve uygulanması gereken hukuki statü, mahkeme kararlarına dayanarak oluşturulan mevcut hukuki durumdur. Mahkeme kararlarına uymak Anayasal ve yasal bir zorunluluk olup, 'Konusu suç teşkil eden emri hiçbir surette yerine getirmemek' de Anayasa'nın 137. maddesinin amir hükmü gereğidir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.''

aa
25 Şubat 2008, Pazartesi
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
İşte Anayasa'ya karşı direnen yasakçı rektörler

İşte Anayasa'ya karşı direnen yasakçı rektörler

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başörtüsü yasağını kaldıran Anayasa değişikliğini onaylamasının ardından bugün bütün gözler üniversitelere çevrildi. İşte Anayasa'ya karşı direnen yasakçı rektörler ve üniversiteler.

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ
Kocaeli üniversitesi (KOÜ) başörtü yasağını aynen devam ettirerek öğrencileri içeri almadı. Rektörlük, yasağı bir yazı ile üniversitenin girişine astı. Başörtülü öğrenciler içeriden geri çevrilerek başlarını açmaları istendi. Yasanın meclisten geçmesinden sonra başörtülü öğrencileri ilk içeri alan KOÜ, daha sonra gelen baskılara dayanamayarak yasağı geri getirmişti.

Üniversite, yasanın Resmi Gazete'den yayınlanmasına rağmen bugün yasağı devam ettirdi. Sabahın erken saatlerinde üniversite giriş kapısında geniş güvenlik önlemleri alınarak kapıya yasağın devam ettirildiğine dair duyuru asıldı. Duyuruda yasağa gerekçe olarak, "Yüksek Öğrenim Yasası'nda uygulamaya yönelik bir değişiklik yapılmadığından ve sürecin halen devam etmesi nedeniyle üniversiteye girişte kılık kıyafetle ilgili olarak eski uygulamaya devam edilmektedir." denildi.

KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ
Kırıkkale Üniversitesi (KKÜ), başörtülü öğrencilerin de derslere girmesine imkan tanıyan yasanın Resmi Gazete'den yayınlanmasına rağmen bugün yasağı devam ettirdi. Güvenlik tedbirlerinin had safhaya çıktığı girişte, başörtülü öğrenciler içeri alınmadı. Minibüslerle üniversiteye gelen başörtülü öğrenciler, başlarını istemeden açmak zorunda bırakıldılar. Bazı öğrenciler ise kafalarını açtıktan sonra peruk taktı. Görüntü almaya çalışan basın mensuplarından rahatsız olan güvenlik güçleri, minibüslerle gelen öğrencileri kampus içine alarak başlarını açtırdı. Başörtüsü konusunda Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Murat Çakmak ile görüşmek isteyen basın mensuplarına, rektörün makamında olmadığı söylendi. Yasanın Resmi Gazete'den yayınlanmasına rağmen bugün yasağı devam etmesi Kırıkkale'de olumsuz bir hava estirdi. Üniversitenin başörtülü öğrencileri almaması, şehirde vatandaşların tepkisine sebep oldu. Vatandaşlar, Kırıkkale'nin milli muhafazakar bir il olduğunu, kanunları ve devletini çok sevdiğini, çıkan her kanunun arkasında olduğunu beyan etti. Kırıkkale'nin vatanı ve devleti için yüzlerce şehit verdiğini açıklayan Ali Acar isimli vatandaş, "Kanun olmayan bir yerde devlet idare edilemez. Millet ayrımı olur. Bazı insanlar çıkıp, devlet ve millettin kanunlarını hiçe sayıyorlar. Kendilerini devletten ve milletten üstün görüyorlar. Bunlar milletti düşünen değil, millettin kötülüğünü isteyen insanlar" dedi.

MERSİN ÜNİVERSİTESİ
Yüksek Öğretim Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın, üniversitelerde başörtüsü yasağının uygulanmaması yönündeki talimatı Mersin Üniversitesi'nde uygulanmadı. Sabah erken saatlerde Çiftlikköy ve Yenişehir kampüslerine gelen öğrenciler yine başörtülerini açarak üniversitelerine girdi. Çiftlikköy Kampüsü'nde kapıda bekleyen güvenlikçiler minibüsler içinde gelen başörtülü öğrencileri kontrol etti. Başörtülü öğrenciler minibüs içinde başlarını açtı. Makam arabası ile Çiftlikköy kampüsüne gelen Mersin Üniversitesi Rektörü Süha Aydın, basın mensuplarına açıklama yapmadan aracı ile direk makamına gitmeyi tercih etti. Yenişehir Kampüsü'nde ise yaya olarak okula gelen öğrenciler başlarını açarak girdi. Bazı öğrencilerin güvenlik görevlileri ile konuşarak izin istemelerine güvenlik görevlileri olumsuz cevap verdi. Görüşlerini almak istediğimiz bir öğrenci ise arkadaşları tarafından uzaklaştırıldı.

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
Yüksek Öğretim Kurumlarında başörtüsü serbestliğini içeren anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmasına rağmen Atatürk Üniversitesi'nde yasak uygulanmaya devam etti. Sabah fakültelerine giden başörtülü öğrenciler, güvenlik görevlilerinin başörtülerini çıkarmaları ikazlarıyla karşılaştı.

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
Uludağ Üniversitesi'ne (UÜ) başörtülü öğrenciler alınmadı. Sabah saatlerinde UÜ Eğitim Fakültesi önüne gelen başörtülü yaklaşık 40 öğrenci içeriye girdi. Bir süre sonra güvenlik görevlileri bir uyarı anonsu aparak; "Başörtülü öğrenciler içeriye girmeyecek, eski uygulama sürüyor' diyerek başörtülü öğrencileri ikaz etti. Bunun üzerine öğrenciler başlarını açarak derslere girdi. Fakülte giriş binasında asılı olan uyarı yazısını okuyan bir grup başörtülü öğrenci, içeriye girip grimemekte tereddüt etti. Daha sonra içeriye giren öğrenciler uyarı anonsuyla başlarını açarak derslere grimek zorunda kaldı. UÜ'nün diğer fakültelerinde de başörtülü öğrenciler içeriye alınmadı. Kapıya asılan ve eski olduğu öğrenilen uyarı yazısında ise, 'Kılık kıyafet yönetmeliği tüm fakültelerde geçerlidir. İçeride ve dışarıda yönetmeliğe uyulması rica olunur' deniliyor. Konuyla ilgili UÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran'ın bir açıklama yapması bekleniyor. Basın mensupları Rektör Yurtkuran'ın makamına gelmesini bekliyor.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ
Gazi Üniversitesi, başörtüsü yasağının kaldırılmasına rağmen yasağı aynen devam ettirdi. Başörtülü olarak derslere alınmayan öğrenciler duruma tepki göstererek, rektörlüğe başvurarak hukuki haklarının yerine getirilmesini istedi. Başörtüsü yasağının kaldırılması yönündeki yasanın Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylanması ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın 'Başörtüsü yasağı kalktı başka kanuna ihtiyaç yok' yönünde dün yaptığı açıklamaya rağmen, bazı üniversitelerin bu yasaya uymadığı gözlendi. Gazi Üniversitesi, başörtüsü yasağının kaldırılmasına rağmen yasağı aynen devam ettirdi. Gazi Üniversitesi'nde okuyan başörtülü öğrenciler, üniversitenin ana kapısından başörtülü olarak alınmasına rağmen, dersliklere başörtülü olarak giremedi. Gazi Üniversitesinde okuyan bir grup başörtülü öğrenci ise başörtülü olarak üniversiteye alınmamalarına tepki gösterdi. Gazi Üniversitesi rektörlüğüne başvuran öğrenciler, başörtülü olarak okula alınmalarını istedi. Yeni yapılan düzenlemenin kendilerinin hakkı olduğunu söyleyen başörtülü öğrenciler, "Açık arkadaşlarımız nasıl girebiliyorsa biz de kapalı girmeliyiz. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yasayı onayladı ve YÖK Başkanı dün başka kanuna ihtiyaç yok dedi. Biz de rektörlüğe başvurduk, yazı gelmediğini söylediler. Bizi hiçbir şekilde içeri almıyorlar. Bu bizim yasal hakkımız. Biz kimseye zarar vermiyoruz. Eğitimimizi alıp çıkıyoruz" şeklinde konuştu. Açık arkadaşlarıyla rahat bir şekilde anlaştıklarını ve aralarında hiçbir problem olmadığını kaydeden öğrenciler, açık kızlarla başörtülü kızların birbirlerinden ayırmaya çalışıldığın öne sürdü. Kapılardan üniversiteye girdiklerini belirten öğrenciler, dersliklere başörtülü olarak alınmadıklarını dile getirdiler.

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
İstanbul Teknik Üniversitesi'nde(İTÜ) öğrenim gören başörtülü öğrenciler, okullara başörtülerini çıkartarak girdiler. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başörtüsü yasağını kaldıran Anayasa değişikliğini onaylamasının ardından bugün bütün gözler üniversitelere çevrildi. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın da üniversite rektörlerine başörtülü öğrencilerin okula alınması yönündeki talimatına rağmen bugün İstanbul'daki bazı üniversitede yasağın sürdüğü gözlendi. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde ise öğrenciler eskiden olduğu gibi okul kapısına kadar başörtülü geldi. Başörtülü öğrenciler kapıdan girdikten sonra başlarını açarak sınıflarına çıkabildi. Üniversite yönetiminin yetkililere yasağın devam ettiğine dair bir yazı gönderdiği iddia edildi. Bu arada bazı öğrenciler de kapıda basın mensuplarını görerek, başlarını okula girmeden açtı. Bir kız öğrenci başını kapıya gelmeden açmak için hazırlık yaptı. Öğrenci başı açık bir arkadaşının uyarısıyla bina arkasına geçti. Başına bir bere takan kız öğrenci daha sonra okuluna girebildi.

AFYONKARAHİSAR KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ
Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi'nde (AKÜ) başörtülü olarak kampüslere girmek isteyen öğrencilere izin verilmedi. Başörtülü öğrencilerin girişiyle ilgili durumun saat 11.00'de sona erecek olan AKÜ Senato Toplantısı sonrasında netleşeceği bildirildi. AKÜ'nün ana kampüsü olan Ahmet Necdet Sezer (ANS) Kampüsü'ne sabah saatlerinde gelen başörtülü öğrencilerin büyük bir bölümü kendiliğinden giriş kapısındaki kabinlere girerek başörtülerini çıkardı. Başörtülü girmek istiyen öğrenciler ise güvenlik görevlileri tarafından engellendi. Durumdan emin olamayan öğrenciler ise güvenlik görevlilerine başörtülü girip giremeyeceklerini sordu. Güvenlik görevlilerinden "Senato toplantısından sonra belli olacak" cevabını alan başörtülü öğrenciler girişteki kabinlerde başörtülerini çıkartıp okula girdi. Başörtüsünü çıkarmayan bazı öğrencilerin ise okula girmeyerek geri döndüğü gözlendi. Güvenlik görevlilerine danışmadan başörtülü olarak kampuse girmek isteyen az sayıdaki öğrenci ise uyarı sonrası başörtülerini çıkarttı. Herhangi bir gerginlik ya da olumsuzluğun yaşanmadığı Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi'nde saat 11.00'de biteceği açıklanan senato toplantısının sonucu bekleniyor.

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
Trakya Üniversitesi'nde okuyan başörtülü öğrenciler güvenlik görevlileri tarafından içeri alınmadı. Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişikliğin Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın rektörlere bir yazı göndererek üniversitelerdeki başörtüsü yasağına son verilmesini istedi. Ancak Anayasa'daki değişikliğin yürürlüğe girmesi ve YÖK Başkanı'nın gönderdiği yazıya rağmen bazı üniversitelerde başörtülü öğrencilere izin verilmedi. Bunlardan birisi de Trakya Üniversitesi. Üniversitesinin Ayşekadın Yerleşkesi'ne gelen başörtülü öğrenciler içeri alınmadı. Özel güvenlik elemanları gelen öğrencilere başörtüleri ile içeri alınmayacaklarını bildirmelerinin ardından öğrenciler başörtülerini çıkararak içeri girdi. Güvenlik elemanları, üniversite yönetimi tarafından başörtülü öğrencilerin içeri alınacağına dair herhangi bir bilginin verilmediğini belirterek, bu nedenle öğrencileri almadıklarını kaydetti.

TEKİRDAĞ ÜNİVERSİTESİ
Yüksek Öğretim Kurumlarında başörtüsü serbestliğini içeren anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmasına rağmen Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi'nde yasak uygulanmaya devam etti. Başörtülüleri içeri almayan güvenlik görevlileri, rektörlükten almayın denildiğini kaydetti. Namık Kemal Üniversitesi'nde sabah fakültelerine giden başörtülü öğrenciler, güvenlik görevlilerinin başörtülerini çıkarmaları ikazlarıyla karşılaştı. Başörtülü öğrencilerin üniversiteye alınmaması üzerine bazı öğrencilerin durakta başlarını açarak içeri girdiği görüldü. Yasağın devam ettiğini gören bazı öğrenciler de kapıdan geri döndü. Derslerde başörtülü olmadığını ifade eden bir üniversite öğrencisi, "Derslerde ve üniversitenin içinde başörtülü öğrenci yoktu. Güvenlik tarafından başörtülü öğrenciler içeri alınmıyor. Güvenlik okulda ilk dönem yoktu ikinci dönem var." dedi.

ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ
İkinci yarı yılın başladığı ilk eğitim öğretim gününde Erzincan Üniversitesi'ne (EÜ) başörtülü öğrenciler giremedi. Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın, başörtüsünün üniversitelerde artık serbest olduğunu açıklaması ve kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasına rağmen Erzincan Üniversitesi'nde öğrenciler başörtülü olarak üniversiteye giremedi. EÜ Eğitim Fakültesi öğrencileri, okulun dışında kendileri için yapılan bölüme girerek, burada başörtülerini çıkardıktan sonra üniversiteye girebildi. Dersten çıkan bazı öğrenciler, yine kendilerine ayrılan bölümde başörtülerini takarak okuldan ayrıldı. Başörtüsü uygulamasıyla ilgili Erzincan Üniversitesi Rektörlüğü'ne herhangi bir yazı gelmediği ve yazının gelmesinin beklendiği belirtildi. Konuyla ilgili olarak, EÜ Rektörü Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap herhangi bir açıklama yapmadı.

ISPARTA SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi'nde(SDÜ) başörtülü öğrencilerin derslere girmesine izin verilmedi. Fakültelerin kapılarına kadar gelen öğrenciler, kapıdaki güvenlik görevlilerinin uyarısı üzerine başörtülerini çıkararak derslere girdi. Öte yandan başörtülü öğrencilerin durumunu görüşmek üzere SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar'ın başkanlığında bir toplantı düzenlendi. Bu toplantı sonrasında durumun netliğe kavuşması bekleniyor. Yüksek Öğretim Kurumu Başkanı(YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın üniversitelerde başörtüsü özgürlüğü konusunda anayasanın 10 ve 42. maddelerinin yeterli olduğunu, uygulama yapılabilmesi için ayrıca bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığını belirterek başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasını isteyen bildirisine aldırış etmeyen rektörler başörtülü öğrencilerin derslere alınamaması talimatını verdi. Başörtüsü yasağını kaldıran düzenlemenin ardından Zaman'a konuşan Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi(SDÜ) Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar kararı uygulayacağını açıklamıştı. Rektör Baydar, "Ben siyasi bir organ değilim, siyasilerin işinde karışmamız doğru olmaz. Ben yasa koyucu neyi emrediyorsa onu yaparım. Buna karşı gelmemiz beklenemez." şeklinde açıklamada bulunmuştu. Baydar, "Türbanlı kızlarımızda bizim öğrencimiz. Biz bütün öğrencilerimizin barış ve huzur içinde yan yana olmalarını, bir birlerini kardeşçe görmelerini istiyoruz. Bu konuda kanunun verdiği yetkiler çerçevesinde biz bu adımları atarız" diye konuşmuştu.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başörtüsüyle ilgili yasal düzenlemeyi onaylaması ve resmi gazetede yayınlanmasına rağmen İstanbul Üniversitesi'nde barörtüsü yasağı devam ediyor. Üniversitenin Avcılar'daki yerleşkesine gelen başörtülü öğrenciler içeri alınmadı. Kampüsün giriş kapısında bekleyen güvenlik görevlileri, başörtülü öğrencileri girişin hemen yanında bulunan küçük bir odaya yönlendirdi. Burada başörtülerini çıkartan öğrenciler, daha sonra kampüse girdi. Uygulama ile ilgili konuşmayan güvenlik görevlilieri, "Konuşmamız yasak" diyerek soruları yanıtsız bıraktı.
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
ODTÜ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başörtülülerin üniversitelere girmesinin önünü açan Anayasa değişikliğini onaylamasına karşın, ODTÜ yönetimi başörtülü öğrenci ve ziyaretçileri üniversiteye almadı. Başörtülü öğrencilerin, üniversite girişinde başörtülerini çıkararak üniversiteye girdiği görülürken, bir ziyaretçi çene altından başörtüsünü bağlayarak içeri girmek istedi. Bir erkek akrabası ile birlikte içeri girmek isteyen ziyaretçi, başörtüsünü çene altına bağlamasına karşın içeri alınmadı. Erkek akrabası içeri girerken, başörtüsü nedeniyle içeri giremeyen ziyaretçi bayan, ODTÜ girişinden geri dönerek, oradan ayrıldı.

ODTÜ Rektörü Ural Akbulut, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün türbanla ilgili Anayasa değişikliği teklifini onaylamasının, üniversitelere türbanlı öğrenci girmesi konusunda önemli bir değişime neden olmayacağını savunarak, "Değişiklikler resmi gazete yayımlansa bile, 17. madde değişikliği yapılmadan hiç kimse bizi üniversitelere türbanlı öğrencilerin alınmasına mecbur edemez" demişti.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ
Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü'nde de başörtülü öğrencilerin okula girişine izin verilmedi. Marmara Üniversitesi Senatosu tarafından alınan karara göre YÖK Kanunu Ek 17. Madde'de değişiklik yapılmadığı sürece başörtülü öğrencilerin okula girmesine izin verilmeyeceği açıklandı. Başörtüsünü serbest bırakan Anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmasına rağmen Marmara Üniversitesi'nin karar uymadığı görüldü. Başörtülü öğrenciler eskisi örtülerini açarak girmek zorunda kaldı. Üniversitenin Haydarpaşa Kampüsün girişindeki güvenlik noktasında bulunan kabine yönlendirilen başörtülü öğrenciler başlarını açtıktan sonra içeriye alındı. Marmara Üniversitesi Senatosu'nun 15 Şubat'ta aldığı kararı da öğrencilerin görebileceği şekilde kapıya asıldı. Senato kararında şu ifadeler yer aldı: "T.C Anayasası'nda değişiklik yapılan 5735 sayılı 09 Şubat 2009 kabul tarihli yasanın yürürlüğe girmesi durumunda Anayasa'daki söz konusu değişikliğin doğrudan uygulanabilir nitelikte hüküm içermemesi nedeniyle öğrenci kılık ve kıyafetleri konusunda üniversitemizin mevcut uygulamanın 2547 sayılı YÖK kanunu ile ilgili maddelerinde de yeni düzenleme yapılıncaya kadar sürdürülmensin hukukun üstünlüğüne olan saygımız ve toplumsal barış açısından gerekli olduğunun kamuoyuna duyurulmasına oy birliğiyle karar verilmiştir." Üniversitenin Göztepe kampüsünde de içeriye alınmayan başörtülü bazı öğrencilerin kapıda beklediği görüldü. Öte yandan Marmara Üniversitesi Senatosu'nun başörtüsü konusunu görüşmek üzere bugün öğleden sonra toplanacağı öğrenildi.

BURDUR MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, başörtüsü yasağını kaldıran Anayasa değişikliğini onaylamasına rağmen Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi yönetimi yasağı savunmaya devam ediyor. Üniversite yönetimi hafta sonu internet sitesinden duyuru yaparak 17. madde değişene kadar başörtü yasağına devam edileceğini duyurmuştu. Yapılan duyurudan haberi olmayan başörtülü öğrenciler, kapıdaki güvenlik personelinden durumu öğrenince hayal kırıklığı yaşayarak başlarını açmak zorunda kaldı. Yeni kurulan 15 üniversite arasında bulunan Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi(MAKÜ) de başörtülü öğrencilere geçiş hakkı vermedi. Üniversite, hafta sonu yapılan senato toplantısında alınan karar bildirisi, internet sitesinin yanı sıra tüm bina girişlerine, kampus girişine, ilçelerdeki okulların girişlerine asıldı. 'Üniversiteler ve onların senatoları Türkiye Cumhuriyeti yasalarına ve hukuk kurallarına uymakla yükümlüdürler.' ibaresinin bulunduğu yazıda şu sözlere yer verildi: "Değiştirilen Anayasa maddelerine rağmen yürürlükteki 2547 sayılı yasanın ek-17. maddesinde bir düzenleme yapılmamıştır. Bu nedenle üniversitelerde kılık kıyafet ile ilgili yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar üniversitemiz öğrencilerinin kılık ve kıyafetleri ile ilgili uygulamaların daha önce olduğu gibi devam etmesine oy birliğiyle karar verilmiştir. Tüm öğrencilerimiz ile akademik ve idari personelimize saygıyla duyurulur." Başörtü yasağının kalktığını düşünen bazı bayan öğrenciler, güvenlik görevlilerinin uyarısı üzerine durumu fark etti. Girişe asılan yazıları okuyan bayan öğrenciler, buruk bir şekilde başlarını açmaya devam etti. Bu arada, bazı açık öğrenciler giriş kapısında başını açan arkadaşlarını beklemeye devam ettiler. Ayrıca, senatonun hafta sonu yaptığı toplantının hemen ardından üniversitenin sitesine konulan bildiri kaldırıldı. Yasağın devam edeceğinin aktarıldığı bildirinin neden internet sitesinden kaldırıldığı sorusu ise şimdilik yanıtsız kaldı.

KARS KAFKAS ÜNİVERSİTESİ
Kars Kafkas Üniversitesi'nde (KAÜ) eğitim gören başörtülü öğrenciler sabah derslere başları açık girdi. KAÜ Eğitim Fakültesi ve Meslek Yüksek Okulu'nda okuyan başörtülü öğrenciler sabah okula girerken kampüs girişinde başlarını açmak zorunda kaldı. Yeni uygulamadan haberleri olduğunu söyleyen öğrencilerden bazıları 'tedbir' amaçlı başlarını açtıklarını kaydederek, "Eğer içerde uygulamanın değiştiğini söylerlerse başımızı kapatırız." dediler. Bazı öğrenciler de başları örtülü şekilde içeri girmek isterken görevliler tarafından uyarıldı. Geri dönüp başörtülerini çıkarmak zorunda kalan öğrenciler bu şekilde derslere girebildi. Eğitim Fakültesi Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklamada, "Bize yeni uygulama ile herhangi bir talimat gelmedi. Bu yüzden öğrencileri eski usule göre içeri almak zorundayız." denildi.

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ
Dokuz Eylül (DEÜ) üniversitelerinde öğrenim gören başörtülü öğrenciler, ilgili Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak Resmî Gazete'de yayımlanmasına rağmen,okula başörtülerini çıkararak girmek zorunda kaldı. Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın üniversitelerde başörtüsü yasağının uygulanmaması yönündeki talimatına rağmen bugün yasağın devam ettiği gözlendi. Sabah saatlerinde DEÜ'ye giden başörtülü öğrenciler, her zaman olduğu gibi kabinlere girerek örtülerini çıkardı. Kapılardaki güvenlik görevlileri de kendilerine herhangi bir talimat gelmediğini bildirdi. Basın mensuplarını gören başörtülü öğrenciler, başlarını açmak için kabine girmedi.

EGE ÜNİVERSİTESİ
Ege (EÜ) üniversitelerinde öğrenim gören başörtülü öğrenciler, ilgili Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak Resmî Gazete'de yayımlanmasına rağmen,okula başörtülerini çıkararak girmek zorunda kaldı. EÜ öğrencileri ise her zaman olduğu gibi kampüs ve fakültelerine başörtüleriyle girdi ancak dersliklerde başörtülerini çıkarmak zorunda kaldı. EÜ Rektörü Ülkü Bayandır'ın talimatıyla derslerdeki başörtüsü yasağının kanun değişikliği yapılana kadar devam edeceği bildirildi. Öğrencilerse farklı açıklamalarla ne yapacaklarını bilemez hale geldiklerini belirterek, konunun bir an önce netlik kazanmasını istediklerini söyledi.

DENİZLİ PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ)'de öğrenim gören öğrenciler, sınıflara başörtülerini çıkararak girdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başörtüsü yasağını kaldıran Anayasa değişikliğini onaylaması ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın yasağın kalktığını ve başka kanununa ihtiyaç duyulmadığını bildirmesine karşın, PAÜ'de yasak devam etti. Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun damadı Prof. Dr. Fazıl Necdet Ardıç'ın rektörlüğünü yaptığı PAÜ'de, başörtülü öğrenciler eski uygulamada olduğu gibi kampüs alanına rahatlıkla girebildi. Ancak öğrencilere, sınıflara başörtülü giremeyecekleri bildirilince, başlarını açmak durumunda kaldı. Başörtüsü yasakçısı üniversite yönetimi, basın mensuplarının kampus alanına girişlerini de yasakladı. Güvenlik görevlilerine talimat veren yönetim, dışarıdan görüntü alınması gerektiğini bildirdi. Güvenlikçiler de gazetecilerin araç plakalarını tek tek telsizlerle anons ederek, görevlilerin dikkatli olmasını istedi. Başörtüsü yasağının kalkıp kalkmamasıyla ilgili sorulara öğrenciler, eski uygulamanın devam ettiğini ifade ederek, "Aslında başörtülü arkadaşlarımızın sınıflara da böyle girmesinde mahsur yok. Ancak eski uygulama devam etti, yani başlarını açarak sınıflara girdiler." dedi. Basın mensuplarıyla görüşmeyen Prof. Dr. Fazıl Necdet Ardıç, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü vasıtasıyla şu mesajı verdi: "Bize YÖK'ten gelen açıklama yok. O yüzden eski uygulama aynen devam ediyor. Röportaj yapmayacağım, çünkü uygulamada bir değişiklik yok. Ancak değişiklik olursa, o zaman konuşurum."

KAHRAMANMARAŞ SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'nde de yasak sürdürülerek eski uygulamaya devam edildi. Başörtüsü yasağının son bulması için yasa değişikliği geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından imzalanmıştı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da, dün akşam yaptığı açıklama Anayasa'nın 10 ve 42'inci maddelerine göre uygulama yapılabilmesi için kanuni düzenlemeye ihtiyaç bulunmadığını söylemişti. Tüm bunlara rağmen ülke genelinde birçok üniversite yasağı uygulamaya devam etti. KSÜ'de de öğrenciler Avşar Kampüsü girişinde başörtülerini çıkartmak zorunda kaldı. Başörtülü öğrenciler görevlilerin kendilerini uyarmasıyla başörtülerini dolmuşun içerisinde çıkarttı. Fen Edebiyat Fakültesi'nde okuyan Derya Şapsan, üniversiteye başörtüsü ile girebileceklerini zannetiklerini söyleyerek, "Herhangi bir değişiklik olmadı. Aynı uygulama devam ediyor. Tekrar başımızı açtırıyorlar. Tamamen hiçbir sorun olmadan girmeliydik. Öyle olumlu açıklamalar oldu ki kesin gözüyle bakıyorduk. Öyle hazırlıklı geldik." dedi. Mihriban Şahintürk de, "17'inci madde tanınmayacak halde olanları kapsıyor. Uyarı o şekilde olabilirdi. Biz peçeli değiliz. Uyarı almadık ama çoğu arkadaşımız başını açtı ona üzülüyoruz." diye konuştu.

BOLU ABANT BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ)'nde başörtülü kız öğrenciler, güvenlik görevlilerince içeriye alınmadı. Yaklaşık 22 bin öğrencisi olan AİBÜ'de başörtüsü konusunda eski uygulama bugün de devam etti. Başörtülü kız öğrenciler başları kapalı olarak okula alınmadı. Gölköy Kampüsü'nün girişinde özel güvenlik görevlileri, üniversiteye gelen özel otomobilleri ve otobüsleri durdurarak başörtülü kızlardan, eski uygulamanın devam ettiğini belirterek başlarını açmalarını istedi. Başörtülü kızlar, başlarını açtıktan sonra içeri alındı. Güvenlik görevlileri, rektörlüğün yeni kararın uygulanması yönünde kendilerine bir talimat vermediğini, dolayısıyla eski uygulamayı sürdürdüklerini belirtti.

ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ
Adıyaman Üniversitesi'nde, öğrenciler başörtülerini çıkararak derse girdi. Adıyaman Üniversitesi'nde öğrencilerin başörtülü olarak derslere girmesine izin verilmedi. Anayasa değişikliğinin Resmi Gazete'de yayınlanmasından sonra, Adıyaman Üniversitesi'nde konuyla ilgili eski uygulamaları sürdü. Kantin ve diğer ortak alanlara bugüne kadar başörtülü giren ve sadece derslere girerken başlarını açan başörtülü öğrenciler de bugün de aynı uygulamayla karşılaştı. Başörtülü öğrenciler kampüs alanına girmeden başörtülerini çıkararak derslere girdi. Üniversitede, herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı. Başörtülü öğrenciler bundan önce olduğu gibi yine kurallara uydu. Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mustafa Gündüz de konuyla ilgili açıklama yapmaktan kaçındı.

MANİSA CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ
Başörtülü öğrencileri içeriye almayan Manisa Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ) Rektörü Semra Öncü, "Bu konuda yasal sürecin tamamlanmasını bekliyoruz." dedi. Konu hakkında hukuk fakülteleri olan üniversitelerden görüş istediklerini belirten Rektör Öncü, bu görüşler doğrultusunda üniversite senatosunun toplanacağını ve kararını açıklayacağını dile getirdi. Anayasa profesörlerinin verdiği bilgiye göre kanuni sürecin tamamlanmadığı görüşünde olduğunu açıklayan Öncü, "Yasal görüşlerimizi aldıktan sonra son kararı yazılı olarak basına bildireceğiz." şeklinde konuştu. Semra Öncü, başörtülü olarak içeriye alınan öğrenciler hakkında ise hukuki danışmanların görüşleri doğrultusunda işlem yapılacağını bildirdi.


zaman
25 Şubat 2008, Pazartesi
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
Başörtülüler, üniversite hakkında suç duyurusunda bulunacak

Başörtülüler, üniversite hakkında suç duyurusunda bulunacak


Yasağın kalkmasına rağmen içeri alınmayan başörtülü öğrenciler, Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) hakkında suç duyurusunda bulunacak.



Üniversitelerde turban yasağının kaldırılması yönündeki yasanın Cumhurbaşkanı tarafından imzalanmasına rağmen KOÜ, başörtülü öğrencileri içeri almadı. İçeri alınmayan öğrenciler ile görevliler arasında tartışma çıktı. Tartışmayı daha fazla büyütmeyen öğrencilerden bir kısmı başını açarak içeri girdi, bir kısmı ise üniversite önünde bekleyerek tepki gösterdi.

İçeri alınmayan öğrencilere destek vermek için Mazlumder Kocaeli Şubesi yetkilileri de üniversite önüne geldi. Yasağa tepki gösteren öğrenciler, içeri alınmadıklarına dair tutanak tutarak suç duyurusunda bulundu. KOÜ kapısının önünde bir basın açıklaması yapan öğrenciler, uygulamanın kanunlara aykırı olduğunu, bu yüzden gerekli yasal işlemleri yapacaklarını söyledi.

Başı kapalı olarak üniversiteye gireceklerini umut ederek KOÜ Umuttepe Kampüsü'ne gelen öğrenciler, hayal kırıklığına uğradı. Şimdiye kadar olmayan yasağa uyarak başlarını açıp içeri girdiklerini belirten Şuhade Cebeci, kanunla yasağın kaldırılmasına rağmen içeri alınmamasına tepki gösterdi. En azından bugün içeri girmeyerek üniversite önünde tepkisini dile getireceğini belirten Cebeci, "Şu anda kanunlar çiğneniyor. Böyle bir durumla karşılaşacağımı düşünmüyordum. Çünki üniversitemdeki insanların kanunları çiğneyeceğini düşünmüyordum. Daha önce nasıl ben sözde kanunları çiğnemediysem, onların da bu kanunu çiğnememesi lazım. Bundan daha ötesi yok. Yasa kabul edildi ve Cumhurbaşkanı da imzaladı." dedi.

cihan
25 Şubat 2008, Pazartesi
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
Türbana karşı Parlak yasası

Türbana karşı Parlak yasası

25 Şubat 2008 Pazartesi 11:20
Rektör Parlak'tan şok açıklama: “Başörtülü öğrenciler üniversiteye alınmayacakİstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, başörtüsü yasağına son veren yasal düzenlemenin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandıktan sonra resmi gazetede yayınlanmasına rağmen, başörtülü öğrencilerin bugün İstanbul Üniversitesi kapısından geri çevrileceğini söyledi.

Bayburt Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından Yeşilköy Polat Renaissance Otel'de düzenlenen geceye katılan İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak, başörtüsü konusunda tavrını ortaya koydu.

Rektör Parlak, konuşmasında, "Bu yasa geçmişteki uygulamayı ortadan kaldırmıyor. Ek 17. madde değişirse o zaman yapılacak bir şey yok" ifadelerini kullandı.
internethaber
 

firdes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 May 2007
Mesajlar
1,974
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Konum
½ $@K@RY@'dannn:D *1984*
*****************kahrolsun zulüm edenler*********

*****************kahrolsun zulüm edenler*********

bu rektörler üniversitelrin başına bilerek getirilmiş şahıslar..yani yasaya uymayanlar,anayasadan bahsediyorlar..kendi yasalarını uyguluyorlar..
cumhurbaşkanımızı dahi takmayan bu insanlıktan çıkmış rektörleri bu forum aracılığıyla kınıyorum..
selam ve dualarımla..
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
bu rektörler üniversitelrin başına bilerek getirilmiş şahıslar..yani yasaya uymayanlar,anayasadan bahsediyorlar..kendi yasalarını uyguluyorlar..
cumhurbaşkanımızı dahi takmayan bu insanlıktan çıkmış rektörleri bu forum aracılığıyla kınıyorum..
selam ve dualarımla..

bende kınıyorum kardeş.
başörtüsü serbest oldu diye sevinmiştim ama sanırım sevinçler kursakta kalacak gibi çok yazık çook
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
Başörtüsü anketinden çarpıcı sonuçlar

Başörtüsü anketinden çarpıcı sonuçlar

1- Üniversitelerde başörtüsü yasağı kalksın
2- İslam'dan korkmak gereksiz
3- Toplum hoşgörülü, kutuplaşma korkuları yersiz




4- Kimse kimsenin kıyafetine karşı değil.

Star Gazetesi'nin Veritas'a yaptırdığı ankette, dinin toplum hayatındaki yerini temsil eden başörtüsü konusunda toplumun büyük çoğunluğunun hoşgörülü ve özgürlük yanlısı olduğu ortaya çıktı.

Türkiye'nin gündemini uzun süredir meşgul eden başörtüsü, din, laiklik kavramları üzerindeki tartışmalar tüm hızıyla devam ederken star, yaptırdığı dev bir araştırmayla 'toplum adına konuşmak yerine toplumu konuşturdu.' Ortaya çıkardığı verilerle siyasetçiler, bilim adamları ve araştırmacılara da rehberlik edecek araştırma 33 ilde yapıldı. Dev araştırmanın en çarpıçı sonuçlardan birini 'dar bir kesimden oluşan eğitim ve geliri yüksek' grubun artan 'din ve dindar korkusu' oluşturdu. Diğer bir nokta da toplumun genelinde görülen hoşgörüsü olgusundaki artış oldu.

Gazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, Bilgi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ferhat Kentel ve Marmara Üniversitesi'nden Doç. Dr. Ahmet Demirel'in yönetimindeki VERİTAS, 33 ilde 4 bin 524 kişiyle görüştü. Araştırma, 3-5 Mart tarihleri arasında Türkiye genelindeki 18 ve daha büyük yaşlardaki nüfusu temsil etmek üzere seçilen 4 bin 500 kişiyle yüz yüze anket uygulanarak gerçekleştirildi. Örnekleme yöntemi olarak, 'nüfus büyüklüğüne orantılı olasılıklı örnekleme' esasına dayanan, 'çok aşamalı, tabakalandırmalı tesadüfi örnekleme' yöntemi kullanıldı. Örnek kitle seçilirken, kır-kent ayrımı yapıldı. Coğrafi bölgeler ayrıştırılırken, Türkiye'de 2002'den bu yana resmi olarak kullanılmakta olan 12'li bölge sistemi (NUTS) esas alındı. İstanbul'da toplam 802, Ege'de 593, Akdeniz'de 568, Güneydoğu Anadolu'da 457, Batı Anadolu'da 424, Doğu Marmara'da 409, Batı Karadeniz'de 285, Orta Anadolu 241, Ortadoğu Anadolu'da 227, Batı Marmara 195, Doğu Karadeniz 159 ve Kuzeydoğu Anadolu'da 141 kişiyle görüşüldü.

Araştırmada örnek kitle seçilirken, alışılageldiği gibi iller değil, daha homojen özellikler gösteren ilçeler birincil örnekleme birimini oluşturdu. Bu nedenle doğrudan ilçeler seçilerek, araştırmanın örnek kitlesi coğrafi olarak Türkiye'nin tam 33 iline yayıldı. Araştırma Adana, Afyonkarahisar, Ankara, Antalya, Balıkesir, Batman, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Hatay, İçel, İstanbul, İzmir, Kars, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Ordu, Sakarya, Samsun, Sivas, Şanlıurfa, Tekirdağ, Tokat, Van, Zonguldak'ta yapıldı. İlçeler belirlendikten sonra mahalleler seçildi, ardından sokaklara, sokaklardan hanelere, hanelerden de bireylere ulaşıldı. Kırsal alanda ise anketin yürütüleceği köyler belirlendi.

Gelir ve eğitim artıkça yasak talebi yükseliyor

Üniversite öğrencilerinin başörtüsü ile derslere girmesi konusunda toplumun 4'te 3'ü yasağın kaldırılmasını savunuyor ve yapılan anayasa değişikliğine destek veriyor. Yüzde 18.2'lik yasağın devamını savunan kesimin, oran olarak 'irtica korkusu'na yakın bir oranda çıkması, din korkusu ile başörtü yasağının devamını savunmak arasında güçlü bir bağlantı olduğunu gösteriyor.

Yasağın devamı konusunda cinsiyete göre önemli bir ayrışma bulunmuyor, buna karşılık yaş ilerledikçe yasağı savunanların oranının arttığı görülüyor.

Gençler daha yüksek oranlarda yasağa karşı çıkarken yaşlılar yasağın sürdürülmesi konusunda daha tutucu davranıyor.

Gelir ve eğitim düzeyi yükseldikçe başörtü yasağının devamını savunanların oranı artıyor.

Yasağın devamını savunan meslek grupları içinde memurların oranı diğerlerine nispetle daha fazla.

CHP'lilerin üçte birinin, DSP'lilerin de yarısının -parti politikalarından farklı olarak- başörtü yasağına karşı oldukları görülüyor.

YASAK HERYERDE KALKSIN

Başörtüsü yasağının kalkmasanı savunanlara sorulan 'Yasak diğer kamu alanlarında da kalksın mı' sorusuna yüzde 71.8'lik kitle 'evet' cevabını veriyor. Üniversitelerdeki yasağa karşı çıkanların, diğer kamu kurumlarında yasağın uygulanması hakkında ne düşündükleri sorulduğunda da ilginç verilere ulaşılıyor. Yasağa karşı çıkan yüzde 75'lik dilimin kendi içinde yüzde 25'i yasağın sadece üniversitelerde kaldırılmasını yeterli görüyor.

Yüzde 71.8'lik kesim ise, yasağın her yerde kaldırılmasını savunuyor. Bu durumda başörtü yasağının her yerde kaldırılmasını savunanların toplumdaki oranı yaklaşık yüzde 58 çıkıyor.


Gençlerin dine yaklaşımı daha pozitif


Toplumdaki İslámiyet algısını, özellikle 'İslamafobya' adı verilen İslam korkusunu ölçmek için tasarlanan 'İslam nasıl bir din?' sorusuna verilen cevaplar toplumun doğrudan dinin kendisi hakkında kanaatini ifade etmesi bakımından önem taşıyor. İslámiyet'i 'şiddet ve bağnazlık' kaynağı olarak gören yüzde 3.5'lik oran, İslamafobya'nın Türk toplumundaki karşılığı olarak beliriyor. Toplumun İslámiyet algısı, baskın bir şekilde barış ve hoşgörü referansı olarak somutlaşırken, dini bir korku kaynağı olarak görenlerin oranı marjinal düzeyde kalıyor.

'Toplumun İslám dini algısı'nda farklılaşmalar:

Gençler, orta ve ileri yaş gruplarına göre dine daha pozitif yaklaşmaktalar.

İslám korkusu, gelir düzeyi arttıkça düzenli olarak artmakta. Düşük gelir rubunda, yani fakirler arasında yüzde 2.2 olan negatif bakış en üst gelir grubunda anlamlı bir şekilde en üst nokta olan yüzde 5.5'e çıkıyor.

Eğitim düzeyi yükseldikçe İslám korkusu artarken, eğitim düzeyi düşük kesim, dine daha pozitif bir yaklaşım içinde bulunuyor.

İslámiyet'i en yüksek oranlarda 'şiddet ve bağnazlık'la özdeşleştirenler CHP'liler ve eşit oranda DSP'liler. Ancak bu oranlar da CHP ve DSP'lilerin yalnızca yaklaşık onda birini temsil ediyor.


Her dört kişiden üçü hoşgörüye inanıyor


VERİTAS'ın 33 kentte yaptığı araştırma halkın yüzde 75'inin 'toplumun daha hoşgörülü ve uzlaşmacı olduğunu' düşündüğünü ortaya koydu


Dinin kendisini değil, o dine inananların yani dindarların nasıl algılandığını ölçmek için de bir dizi soru soruldu. Dindarlığın şiddete mi, yoksa hoşgörüye mi evrildiği kanaatlerinin toplumda ne ölçüde yaygın olduğu araştırıldı. Verilen cevaplara bakıldığında toplumun yüzde 75'inin böyle bir endişesi olmadığı, tersine toplumun din konusunda daha hoşgörülü olmaya başladığı kanaati baskın çıkıyor. Ancak, yüzde 14.8'lik bir oran bu konuda endişeli. Toplumun yüzde 14.8'i, dinden kaynaklanan şiddet eğilimlerinin toplumda artması, dolayısıyla din eksenli bir çatışma endişesi taşıyor. Bu konuda fikir beyan etmeyenlerin oranı, negatif endişelerin daha yaygın olduğu şeklinde yorumlanabilir.

Kadınlarda erkeklere göre belli belirsiz bir endişe artışı görülüyor.

Çok dikkat çekici bir şekilde, gelir ve eğitim düzeyi yükseldikçe, dindarlardan ve kutuplaşmadan korkanların oranı yükseliyor. Zengin ve eğitimlilerin artan korkuları, toplumun seçkinlerinin din ve dindarlığı daha yüksek oranlarda bir korku ve endişe kaynağı olarak gördüklerini gösteriyor.

CHP'lilerde 'dinden kaynaklanan şiddet eğilimleri'nin artması endişesi, diğer partililere göre çok yüksek düzeyde. Yine de bu oranın yüzde 36.7 gibi, CHP'liler arasında da azınlıkta kalması dikkat çekici.


CHP'lilerin yüzde 45.7'si başörtüyü gerici bulmuyor

Başörtünün yasak olmasını savunan yüzde 18.2'lik kısmın yüzde 87.9'unu oluşturan grup, 'başörtü düşmanı' gibi görünmemek için 'kılık-kıyafet yasağı sadece üniversiteler ve kamuda olsun' görüşünü savunuyor


Başörtüsü yasağının devam etmesini isteyen yüzde 18.2'lik kesime neden diye sorulduğunda, yüzde 87.9'luk kesim kılık-kıyafetle ilgili rezervlerinin üniversite ile (doğal olarak kamu sektöründe) sınırlı olduğunu, yoksa kimsenin kıyafetine karşı olmadıkları cevabı alınıyor. Bu da yasağı savunanların 'başörtü düşmanı' olarak algılanmak istemedikleri anlamına geliyor. En çok öne sürülen gerekçe olarak 'kamplaşma ve kutuplaşmaları arttıracağı' öne çıkarken başörtülülere karşı 'aleni bir düşmanlık', 'Ben başörtülülerle birlikte yaşamak istemiyorum' diyenlerde görülüyor. Başörtü düşmanı olarak nitelenebilecek bu kesim, yasağın devamını savunanların sadece yüzde 30.9'unu oluşturuyor. Toplumun bütünü içinde ise yüzde 5.4'lük bir kesime tekabül ediyor.

Başörtüsünü 'çağdışılık ve gerilik' sembolü olarak niteleyenlerin, yasağın devamını savunanların yarısını teşkil etmesi de üzerinde durulması gereken ayrı bir konu olarak ortaya çıkıyor. Bu 'düşmanlık' ifade etmese de dünya görüşü olarak keskin bir karşı çıkışı temsil ediyor. Başörtüsünün 'herkese dayatılma endişesi' de yasağı savunanlar arasında, yüzde 67.4'lük oranla oldukça yüksek görünüyor. Bu sonuçlar, başörtüsünün, yasağı savunanlar için hayat biçimlerine yönelik önemli bir tehdit olarak algılandığını gösteriyor. Başörtüsü yasağının devamını isteyenlerin gerekçelerinin yorumları şöyle:

Başörtüsü geriliğin ve çağdışılığın sembolüdür

Yaşlılar başörtüsüne karşı 'gerilik ve çağdışılık' sembolü nitelemesini daha fazla ön plana çıkartıyor.

Zengin başörtü karşıtları ve kamu görevlileri daha ılımlı kelimeleri tercih ederken yüksek eğitimliler arasında aleni bir aşağılama daha yüksek görülüyor.

CHP'liler arasında bile başörtüyü 'gerici ve çağdışı' bulmayanların oranı yüzde 45.7 gibi yüksek bir oran.

Laiklik tehdit altına giriyor

Başörtü üzerinden laiklik hassasiyeti gösterenler arasında yaşlılar görece daha ağırlıkta.

Kadınların erkeklere göre laiklik hassasiyetinin daha fazla olduğu görülüyor.

Laiklik hassasiyeti en çok zenginler arasında görülüyor. Ortalaması yüzde 76.7 olan başörtü karşıtlarının laiklik hassasiyeti, yüksek gelir grupları içinde yüzde 86'ya çıkıyor. Bu tablo tek başına laik hassasiyetle sınıfsal temel arasında çok yakın bir ilişki olduğunu göstermektedir.

Eğitim düzeyi yükseldikçe, laiklik gerekçesi yükseliyor.

Başörtülülerle yaşamak istemiyorum

Çok keskin bir başörtü düşmanlığı veya tahammülsüzlük, üniversitelerde başörtü yasağını savunanların ancak yüzde 30.9'unda bulunuyor.

Tahammülsüzlük, erkeklerde kadınlardan ve orta yaş grubunda daha fazla.

Eğitim düzeyi arttıkça tahammülsüzlük artıyor. En düşük oran öğrencilerde.

İsteyen istediği gibi giyinsin ama üniversitede başörtüsü olmasın

Kadınlar, işsizler ve eğitim düzeyi düşük olanlar daha ılımlı bir yaklaşım sergiliyor.

Kamplaşmalara ve kutuplaşmalara sebep oluyor

Bu endişe, cinsiyetler arasında önemli bir farklılık göstermiyor. Ancak yaşlılar, zenginler, yüksek eğitimliler ve memurlar arasında geniş yer tutuyor.

Yasak kalkarsa başörtüsü herkese dayatılır (Yüzde 67.4)

Dayatma korkusu kadınlarda, yaşlılarda ve yüksek eğitimlilerde ortalamanın üzerinde görülüyor.

Öğrenciler, diğerleri kadar dayatma endişesi taşımıyor.

Başörtü yasağını sürdürmek için darbe yapılsın mı?

(Demokrasi ve hukuk dışı bütün müdahalelere karşıyım (Yüzde 53.9), Ordunun duruma el koymasını desteklerim (Yüzde 31.8), Fikrim yok (14.3).)

Yasağın devam etmesini isteyen yüzde 18'lik kesim içindeki yüzde 32'lik bölüm en sert çekirdiği oluşturuyor. Toplam içinde yüzde 5'lik bir kesimi oluşturan bu grup başörtü yasağının devamı için ordunun el koymasıyla demokrasiye de ara verilmesini göze alıyor.

Başörtüsüne karşı çıkan kadınların erkeklere göre daha demokrat. Kadınlar darbeye erkeklerden daha fazla karşı...

Yüksek gelirler ve gençler darbeye daha sıcak bakıyor. Bu grupların oranı ortalamanın üzerinde yeralıyor.

Düşük eğitimliler darbe konrusunda daha kararsız. Yüksek eğitimliler ise darbe yanlısı ve karşıklarının oranı ise birbirlerine çok yakın. Yani yüksek eğitimliler arasında kararsızlık değil, bölünmüşlük bulunuyor.

DEVAMI AŞAĞIDADIR.
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
Bu araştırma niçin yapıldı?


'Halk adına konuşmak yerine, halkı konuşturmak'

Toplum adına konuşmak' yerine 'toplumu konuşturmak' medenî bir toplumun, ileri bir demokrasinin temel ölçülerinden biridir. Demokratik bir toplumda halkın avukatı kesilen ve halk adına konuşanlar karanlık bir bölgede, halkın uzağında sanal bir dünya yaratırlar. Bu karanlık bölgeyi bilimsel bir aydınlık ile ortadan kaldırmak kamuoyu yoklamaları ile mümkündür.

Din eksenli tartışmalar ve kutuplaşmalar, siyasî rekabeti dar bir alana hapsediyor. Toplumun ilerlemesi için özgürlüklerin gelişmesi ve yerleşmesi gerekiyor. Halka güvenmeyenler, halktan korkuyor. Korkular yasaklar getiriyor. Yasaklar, toplumun enerjik potansiyelini dar bir alana hapsediyor.

Halbuki, sıkça karşılaştığımız için doğru kabul ettiğimiz hükümlerin büyük bir kısmı efsanelerden ibaret. Gallup'un dünya çapında farklı ülkelerde 40 bin Müslüman üzerinde yaptığı ve sonuçları geçtiğimiz ay İngiltere'de açıklanan araştırma, İslamiyet'in şiddet ürettiği tezini yerle bir etti. Müslüman toplumlarda şiddet eğiliminin sadece yüzde 7 ile sınırlı olduğu ve şiddetin kaynağının da din değil siyaset olduğunu bu araştırma gösterdi. Batı'da bu dev araştırmanın sonuçlarını tartışan uzmanlar, ABD Başkanı Bush'un Müslümanları 'Özgürlükten, demokrasiden ve Batı'dan nefret edenler' olarak göstermesinin doğru çıkmadığını söylediler.

Türk toplumunun dindar bir toplum olduğu ortada. Ama bu dindarlık, siyasî her konunun gelip din eksenli bir tartışmaya düğümlenmesini açıklamıyor. Dindarlığın farklı tezahürlerini bir tehlike ve tehdit olarak algılamak ve dini merkeze alarak siyasî rekabeti biçimlendirmek ne ölçüde doğru?

Son olarak üniversitelerde başörtü yasağının kaldırılması için yapılan anayasa değişikliklerinde bu tartışmalar çok sert bir şekilde yaşandı. Anayasa değişikliğine, yani başörtüsünün serbest bırakılmasına karşı çıkanların sıraladıkları korkular, akıldışı bir zeminin ne kadar güçlü olduğunu gösterdi.

Başörtülülerin üniversiteye alınması durumunda, başı açık olanlar üzerinde baskı ve dayatmaya gidecekleri ve onların özgürlüklerini ortadan kaldıracakları söylendi. Peki bu iddia doğru muydu? Başörtülüler, üniversite kapısından girince hemen başı açıklar üzerinde baskı kurmayı mı planlıyordu? Bu ve benzer soruların cevabı nasıl öğrenilir?

Ortaçağ kilise skolastisizminin saçmalığı anlatılırken, sıkça verilen bir örnektir. Kapalı kapılar arkasında alimler günlerce bir atın kaç dişi olduğunu tartışıyorlar. Kimsenin aklına, kapının önünde duran atın dişlerini saymak gelmiyor.

Halkın ne düşündüğü konusunda spekülasyonların üzerine çıkmanın basit bir yolu var: Halk adına konuşmayı bırakıp, halkı konuşturmak. Halkı konuşturmanın da bilimsel kuralları var. Bu araştırma, kamuoyu araştırmalarında kullanılan bilimsel yöntemlere harfiyen uyarak, din eksenli tartışmalarda halkın düşüncelerini ve eğilimlerini ölçmek için yapıldı. 4.500 denek, bu araştırmada olduğu gibi, uygun bir örneklem ile toplumun bütününü temsil etme yeteneğine sahip.

Sorular, tartışılan, hatta korkulan en hassas konularda soruldu. Sonuçlar halkın sağduyusunu yansıtıyor. Doğru sorulara, gerçek cevaplarla karanlık bölgeler aydınlatılıyor. Halk sorulduğu zaman ne düşündüğünü açık yüreklilikle ortaya koyuyor.

Bize düşen halkı dinlemek ve üretilen şehir efsanelerinin yerine gerçekleri koymaktan ibaret.

Bu araştırmanın aradığı cevaplar?

İslámiyet nasıl bir din? Barış ve hoşgörüyü mü teşvik ediyor? Şiddet ve bağnazlığı mı kışkırtıyor?

Türkiye'de dinden kaynaklanan şiddet ve kutuplaşma var mı?

Türkiye'de İran'da olduğu gibi, dinî esaslara dayalı bir devlet düzeni kurulabilir mi?

Üniversitede başörtüsü yasağının kalkması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Diğer kamu alanlarında başörtü yasağı kalkmalı mı?

Yasağın kalkmasına karşı çıkanların gerekçeleri neler?

Başörtüsü geriliğin sembolü mü?

Başörtüsü laikliği tehdit ediyor mu?

Başörtülülerle birlikte yaşamak istemeyenler kimler?

Sadece üniversitede başörtüsüne karşı çıkanlar?

Kamplaşma ve kutuplaşma endişesi taşıyanlar?

Başörtüsünün herkese dayatılmasından endişe edenler?

Başörtüsü yasağını devam ettirmek için darbe isteyenler kimler?

Türk toplumu dindar bir toplum mu? Dinî ibadetlerin tamamını düzenli olarak yapanlar?

Laiklik nedir? Dinin sınırları ne olmalıdır?

Laiklik dine karşı mıdır?

Devletin inançlara eşit mesafede olması laiklik için yeterli midir?

Laiklik modern bir yaşam biçimi midir?

Dinin toplum içindeki sınırları ne olmalıdır?

Farklı inançlara ve dünya görüşlerine karşı hoşgörü ne düzeyde?

Başörtülülerin başı açıklara

Başı açıkların başörtülülere

Ramazan'da oruç tutanların oruç tutmayanlara

Din değiştirenlere

Alevilere

Hristiyanlara

Eşcinsellere

Toplum dinini nerden ve kimden öğreniyor?

Din ve devlet işlerinin kesinlikle birbirine karıştırılmamasını savunanlar kimler?

Askerî müdahaleye her durumda karşı çıkanlar?

Türkiye'de yaygın olan İslám anlayışına 'Arap İslámı' diyenler?

Atatürk'ün din hakkındaki görüşleri nasıl yorumlanıyor?

İslamiyeti ilerlemeye engel görenler?

Dindarları yeteri kadar modern ve medenî bulmayanlar?

Alevilere haksızlık edildiğini düşünenler?

Cemevlerinin ibadethane sayılmasını ve devletten destek görmesini savunanlar?


12 Mart 2008, Çarşamba
Zaman
 

efşan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ara 2007
Mesajlar
94
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
yani terketmek yerine hakkımızı dinimizi sonuna kadar müdafa edemiyoruz çekip gitmek değil kazanamasakta kalıp savaşmak RESULLULLAH gibi
 

cool_s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ara 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Türkiyede artık krız ortamı yaratan turban olayı gercekten can ****** ama sunu bılınkı turban ıslamıyetten cıktı ve dın adı altında kullanıyor komutan en guzelını yapmıs helal olsun adama ve su anda kuran kursu adı altındakı yerler 10 kasımda bayrakmı ındırılır dıyenm yerler hale geldıler (bizzat bunu yasadım)acaba kılık kıyafet yonetmelıgı getırdıgı ıcın mı bu kadar dusman yaklasılıyor olmuyo kendılerıne yazık edıyolar 12 yasındakı cocuga basortusu taktıran aileler bu kadar gerı kafalılık olmaz kusura bakmayın o yastakı bı cocugu sadece severız sac bas ıle bu ısler olmuyor namusu basortusu kapatmıyor hastanede muayene olurken yanıma bı kadın gelıyor kayıt yaptırıyor verdıgı kımlık baskasına ait yuzunu gostermek ıstemıyor kara carsaflar artık menfaat ıcın mı kullanılıyor cocuklarınızı sosyal ortamda guzel bır sekılde yetıstırın yok turbandı yok carsaftı bı ısler bos
 

_SeNaToR_

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,220
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
hem kınarsanız hemde en büyük asker bizim asker dersiniz.. askeri yönetimi çok seversiniz. devlete canınızı verirsiniz sonra müslümanız elhamdulillah dersiniz.
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
94244487lp9.png


TÜM YORUM VE KATKILARINIZDAN DOLAYI ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.
RABBİM YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN İNŞALLAH
 

rubby

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Sonuna kadar katılıyorum size inanın en güzel cümlelerle açıklamışsınız türkiyenin durumunu.insanların artık korkularıyla yüzleşme zamanı bence de geldi.hep ezilen taraf müslümanlar olmamalı. Ki şuanda onlar tek dişi kalmış canavarlar bana göre
 

Maviadamm

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 May 2009
Mesajlar
22
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
O komutanı oraya davet edenlerde kabahat,Askeri balolara belediye başkanları yada okul müdürleri çagrılıyormu?

o komutan dünyalık hırsını tatmin ediyor... çagırmasalar olur biter.
 

fatıma tüz zehra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Mar 2009
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
bizler eğer din karşıtları kadar değerlerimize bağlı olsak onlar kadar uğraşsak bu gün bunlar olmazdı gerçekten haklısınız eksik bizde İNŞALLAH bundan sonraki çabalarımız boşa gitmez
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt