Eğer ölümü göze alamıyorsa, özgürlük talebiyle meydana çıkmasın. Eğer biz bugün, “bize özgürlük vermiyorlar” diye ağlıyorsak, demek biz kendimiz suçluyuz, çünkü kimse bize özgürlüğü vermez. Özgürlüğünü isteyen onu kendisi alması lâzımdır ve alması için de ne gerekiyorsa yapmalıdır.”Evet, şair ve entelektüel Muhammed Salih bir liderin yapabileceği tüm fedâkarlıkları yaparak bugünlere gelmiş,konjonktürün müsait olduğunun fefkalâde farkında olarak bir hurûç hareketine girişmiştir.
Türkiye halkıyla ve hükümetiyle Muhammed Salih’e destek vermedi, ümmetin Özbekistan kolunu modern zamanlar firavunu Kerimov’un elinden kurtarmalıdır. Bunun zamanın geldiğini de şu cümlelerle ifade ediyor Salih:
“-Hayallerinizin gerçekleşmesi için başka neler gerekli?
-Şimdi tarihi bir konjenktür var. biz 18 yıldır yurtdışında bir mücadele veriyoruz. Ben her yıl, bu yıl olacak diye bavulunu hazırlayıp bekliyorum; ama Allah böyle yazmış; bizim saatimiz yaklaşıyor şimdi. Ona göre de bütün olaylar gelişiyor. Bizim geçen yıllarda beklediğimiz; ama elde edemediğimiz imkanlar bugün kendiliğinden peydah olmaya başladı ve tedrici bir şekilde bir istikamette gitmeye başladı.”
BU İSTİKAMETİN MUHAFAZASI, HIZLANARAK VE KUVVETLENEREK DEVAM ETMESİ İÇİN ELBİRLİĞİ YAPMALIYIZ… Ortadoğu’da taşlar yerine otururken, Asya’da taşlar yerinden oynuyor. Salih’in ifadesiyle; Türkiye Ortadoğu’ya gösterdiği ilginin yüzde birini Özbekistan’a gösterseydi, Kerimov şimdi yerinde oturamazdı.
Anlaşılıyor ki, merkezi Asya kıvamında ve ciddi bir dürtmeyle diktatörler alaşağı edilebilir. Mevlâ dualarınızı kabul, gayretlerinizi bereketli kılsın.
KÖKÜ DDT İLE KURUTULMASI GEREKEN PARTİ CHP
Üstad Necip Fazıl böyle diyordu…
Yıllar sonra bugün bu fikre gelmiş insanların kimlikleri ilginç. CHP zihniyeti Müslüman halka zulmetmenin markası olmuştur bu memlekette, bu sebeple Müslümanlardan gelen muhalefet anlaşılabilir. Fakat işler öylesine değişmiş ki, Abdurrahman Dilipak’ın şu satırlarını okuyunca anlıyorsunuz:
“Aslında bir süreden beri Can Ataklı’nın da dile getirdiği bir şey var: “Defalarca söylüyorum, bu CHP’nin kapanması lazım. Bu CHP’yi müze yapmak gerekiyor. Yerine adam gibi bir şey çıksın, artık sosyal demokrat mı olur başka bir şey mi olur. Bu ibişlerle bu parti olmuyor.” CHP varolmayı hak etmiyor.. CHP ile bu iş olmayacak.. CHP varolduğu sürece Türkiye’de taşlar yerine oturmayacak.. Hüseyin Aygün cesaretini toplayıp bunları da görse…”
Hüseyin Aygün, CHP Tunceli milletvekili. İçerden biri olarak Dersim katliamını M.Kemal’in yaptığını söyleyince çarşı karıştı.Eline tokmağı alan davulu dövmeye başladı ki, CHP ve genel başkanı Kemal Kılıçtaroğlu için durum hiç iyi değil.
Üstad’ın söylediği zaman dilimindemiyiz acaba?...
Hâdise aslında daha önce daha kritik biri tarafından dillendirilmişti; Bayan Kılıçtaroğlu tarafından. Şöyle demişti; Dersim’de Kemal’in (kocasını kastediyor) halası ve akrabasından kırk kişi katledildi…. Bunun üzerine CHP’nin şehirlerinden Şahin Mengü şöyle dedi; Bayan Kılıçtaroğlu birde bu hadisenin hangi dönemde olduğunu söylesin…” Yani; sıkıysa bu işin M.Kemal’in riyasetinde yapıldığını söyle demek istiyor.
Bayan Kılıçtaroğlu değil ama, açıkca bu meseleyi Hüseyin Aygün ortaya atınca dengeler hakikaten alt üst oldu. Sabah Gazetesi yazarı Mahmud Övur bir haber kanalına konuşurken şöyle diyor; Kemâl Kılıçtaroğlu’na Allah kolaylık versin, işi zor.
Evet, işi zor. Akrabalarını katleden bir partinin genel başkanısın, üstelik o partinin kurucusu M.Kemâl bu katliama imza koymuş. Doğrusu bundan daha zor durum düşünülemez. Mecliste partililerine hitap ederken durumundan anlaşılıyordu zorda olduğu. Aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık hesabı. Zor, gerçekten zor.
Fakat, asıl ilginç olan şu; Kemalist rejim kuruluşundan sonra Müslümanlara nasıl zulmettiyse, Alevilere’de zulmetti. Belgeleriyle ortada olan hâdiselere rağmen Aleviler neden yanaştılar kemalizme? Ve hatta o kadar ileri gittiler ki, cellatlarının partisine genel başkan oldular. Celladına aşık olmak böylemi oluyor acaba?
Tabii bu sorunun cevabını biz biliyoruz. Asıl mesele, Alevilerinde bildiğini zannettiğimiz bu cevabı yeniden irdelenmesi, ona göre tavır olmalarıdır. İslâm olmasında celladımıza bile razıyız diyenlerin çözümü geçiktirdikleri âşikâr, yeniden bir hâl muhasebesine ihtiyaç var. Hüseyin Aygün bu kapıyı araladı, aralanan bu kapıdan Alevi vatandaşların bölük bölük gireceğinden eminiz; macun tüpten çıktı…
Can Ataklı’nın sözüne kulak vermeli Aleviler; BU İBİŞLERLE BU PARTİ OLMUYOR!