Son olarak aralık 2007 de ayında Avusturya’nın başkenti Viyana’nın Karlsplatz semtinde bulunan Teknik Üniversite’nin bahçesine bir heykel diktiler. Bu heykel, hepinizin malumu, “başında türban, gerisi anadan üryan” olan bir kadını tasvir ediyordu. Ve bu heykelin ismine “Turkish Delight” yani “Türk Lokumu” ismi verilmişti.
Neticede, bu heykel önceki gün kimliği belirsiz kişiler tarafından yıkıldı.
Yıkıldı yıkılmasına ama siyasilerimizin dost ve müttefik kabul ettiği Batı’nın tam göbeğinde, hem de üniversite bahçesine dikilen bu heykel, Türkiye’ye çok önemli mesajlar gönderiyordu. Esasen Türkiye’den ziyade AB sevdasıyla gözü kör olmuş bizim şu meşhur AB’ci, IMF’ci, ABD’ci siyasilerimize, yazarlarımıza, iş adamlarımıza mesaj gönderiyordu.
Neydi bu mesaj?
“Ey Türkiye, sen ne kadar AB peşinde koşarsan koş, ben Avrupalıyım dersen de, hangi tavizi verirsen ver, hiç fark etmez, sen bizim gözümüzde busun.”
Yanlış anlamayın bu heykelli mesaj, kendi milli politikalarımıza döndüğümüz Atatürk döneminde verilmiyor; AB’nin bir dediğini iki etmediğimiz, AB’ye tam teslim olduğumuz, AB hayranlığını bütün kurumlarımızla haykırdığımız, hatta AB hukukunu kendi hukukumuza tercih ettiğimiz döneminde veriliyor. Bu mesaj özellikle de AKP’ye veriliyor.
Nereden mi çıkarıyorum?
Hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda bir AKP’li heyet İsrail’e gitmişti. Bizimkiler İsraillilere Türk Lokumu hediye etmişlerdi. İsrailli yetkililer de AKP hükümetini kastederek “sizler Türk Lokumu gibisiniz” açıklamasını yapmışlardı.
Yani İsraillilere göre AKP lokum gibiydi.
Aylar sonra şimdi de karşımıza “başında türban, gerisi anadan üryan” bir heykel çıktı… Ve ismine de “Türk Lokumu” denildi.
Heykel yıkıldı, ama emin olun ki yenileri dikilecek. Başta Fransa olmak üzere, AB’nin birçok ülkesine dikilen sözde soykırım anıları sizce daha mı az hakaret içeriyordu.
AB’ci siyasilerimizin, AB’li yetkililerle işi nikah şahitliğine götürecek kadar kurduğu dostluk ilişkileri, bu ve benzeri heykellerin dikilmesine engel olabildi mi?
En fazla AB ağırlıklı dış seyahat yapma namına sahip Sayın Erdoğan ve ekibinin bu kadar zahmeti acaba bu heykellerin dikilmesine engel olabildi mi?
Eğer uygulanan AB’ci politikalar gerçekten doğru olsaydı, hiç bu heykel oraya dikilir miydi? Sizce bir yanlışlık yok mu?
AKP’li siyasilerimiz, Viyana’daki heykele bakarak, bu kara lekeyi kendilerine yedirebildiler mi?
Bugüne kadar ne tepki verdiler?
Eğer Atatürk’ün ortaya koyduğu gibi onurlu bir siyaset ortaya konsaydı, böyle küstahça bir heykeli dikmeye cesaret bulabilecekler miydi?
Önemli bir gerçeğin de altını çizmek lazım: Bu heykel benim AB’ye hayır diyen vatanperver Türk insanımı tasvir etmiyor. Bu heykel Müslüman Türk olduğunu iddia etmesine rağmen gemisini Hıristiyan rıhtımına demirleyenleri, Batı’nın kokuşmuş değerleri uğruna kendi milli değerlerini terk edenleri, üç kuruşluk dünya hayatı için her şeyini, feda etmeye hazır Batı hayranlarını tasvir ediyor.
Çünkü bu heykeli oraya dikenler onlardan ve onların ortaya koyduğu politikalardan cesaretle bunu yaptılar.
Çünkü bu heykeli oraya dikenler, Türk siyasilerin, ABD’nin Irak’ta onbinlerce kadına tecavüz etmesine, milyonlarca insanın ise katledildiğine seyirci kaldığını gördüler ve bundan da cesaret aldılar.
Sizce bu küstah heykeli diken Avusturya’yı, Batı’yı, AB’yi kınadığımız kadar bu tür küstah davranışlara cesaret veren bizim AB’ci, mandacı siyasileri de kınamamız gerekmez mi?
Murat Çabaş.