c) Yerli tüccarın yabancı kişinin mallarım onun adına satması ör*neği: Çölden veya yabancı bir yerden gelerek malını satmak isteyen kişi*ye, yerli tüccarlardan birinin, "ben bu malı peyderpey daha pahalıya sa*tayım" demesi gibi. İşte bu malın böylece satılması haramdır. Zira Rasû-lü Zişan (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
İbn Abbas'tan şöyle rivayet olmuştur:
Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz meta getiren süvarilerin (pazar hari*cinde) karşılanmalarını ve şehirlinin bedevi namına malını satmasını nehyetti. Yani şehirli, bedeviye simsarlık yapmasın manasına gelir, de*mektir. Bu yasağın ve nehyin nedeni, halkı sıkıntıya ve darlığa düşür-mesidir. Şu halde normal bir yolda komisyonculuk yapmak caizdir. Şe-hire getirilen malları onların satması, halkı darlığa ve sıkıntıya sokmak demek manasına gelmez. Hatta ve hatta onların satmaları hem mal sa-hibleri, hem de halk için daha faydalıdır.
d) Tüccarların şehirin dışına çıktıktan sonra ticaretle uğraşan ker*vanları karşılayıp piyasanın fiyatını bilmeyen kervanların mallarını dü*şük fiyatla satın aldıkları da haram olmakla beraber akid sahihdir. Zira Rasûlü Ekrem (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
Mal getiren tüccarları (pazar yerine gelmeden evvel) çıkıp karşıla*mayın.[59]
Kervan sahipleri çarşıya geldikten sonra kendi malın fiyatlarını
gördüklerinde onlar için muhayyerlik hakkı vardır. Ve aynı zamanda alış-verişi feshetme yetkisine sahiptirler. Zira Rasulullah (s.a.v.} şöyle olmuştur:
Kim ticaret metamı yolda karşılar ve ondan saün alır da arkasın*dan malını yolda satan mal sahibi çarşıya gelir, rayiç fiyatı öğrendiğinde (aldandığını anlarsa) o zaman muhayyerlik hakkı kendisine vardır. V ederhai satışı bozabilir.[60]
e) İhtikar (kara borsa): Kişinin halkın zaruri ihtiyaçları sayılan gı*da ve giyim eşyalarını saün alıp saklaması ve pahalandığında satması-dır. Bu çeşit satış haramdır. Zira peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle bu*yurmuştur:
"İhtikarı, ancak asi, günahkar olan yapar."
"Ancak günahkar ve asi olan kimselerden başka hiç kimse ihtikar yapmaz. [61]
İnsanların zaruri ihtiyaçları karşılanamayıp sıkıntı baş gösterdi*ğinde ihtikar yapan karaborsacı elindeki malları normal bir fiyatla mille*te satmak üzere zorlanır. Şayet satmadan vazgeçerse o zaman kadı o-nun mallarını satar ve parasını kendisine teslim eder. Fakat gıda mad*delerini pazar ve çarşılarda bol iken alıp depo etmek, ondan sonra ihti*yaç duyulduğu zamanlarda satmak; örneğin; peynirin satın alınıp sak*lanması, karaborsacılık ve ihtikar değildir. Meşru bir ticarettir ve halk için faydalı bir iştir. Bununla beraber ülke için faydalı olduğu için ve bu malları bolluk zamanında alıp koruma imkanı olmayanlar için koruyan*lar büyük sevaba nail olurlar.
f) Bütün malını haram yollarla kazanmış kişiyle alış-veriş yapıl*ması: Tıpkı; domuz, içki, murdar et, köpek ve benzeri şeyleri satarak ve*ya piyango, rüşvet ve kumar gibi gayr-ı meşru yollarla kazanan yahut haram bir iş gibi karşılığında ücret alan kimse ile bir şey satmak veya ondan bir şey almak haramdır. Aynı zamanda o kişiyle kira, icare, ödünç ve arıye gibi muameleleri yapmak ve yemeğini yemek haramdır. Eğer bütün malı ve kazancı haram değlise yani haram ve helal birbirine karışık ise, onunla alış-veriş ve diğer muameleleri yapmak mekruhtur.
g) Satış üzerine satış veya pazarlık üzerine pazarlık yapılması: Muhayyerlik müddeti içinde birisi alıcıya gelip "sen bu satış akdini boz, aynı paraya senin aldığın maldan daha iyisini sana veririm veya aynısını daha ucuza veririm" demesi gibi, diyerek kendi malını satmaya çalış*maktadır. Pazarlık: Adamın biri pazarlık yaparak ve satıcı ile anlaşma safhasında iken, başka bir adam gelip satıcıya; "sen bu satışı boz, ben bu malı senden daha pahalıya satın alırım" demesi gibi bunların hepsi haramdır. Zira Rasûlü Kibriya (s.a.v.) Eendimİz şöyle buyurmuştur:
Bir kimse kardeşinin ahş-verişi üzerine alış-veriş yapmasın. Bir müslüman kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık yapmasın. [62]
Bu davranışların haram oluşunun sebibi, halk arasında düşmanlı*ğın yayılmasına, sıla-i rahimin kesilmesine, toplumun sıkıntıya düşmesi*ne sebep olması. Zira İslâm, insanları birbirine sevmeleri, aralarındaki bağlan kuvvetlendirmeleri ve ilişkilerinin kopmamasını hedeflemiştir.
[48] Darekutni, 42
[49] Buhari, 2086
[50] Müslim, 1555
[51] Ebu Davud, 3502
[52] Tirmizi, 3354
[53] Müslim, 1525-26: Buharı, 2028-29
[54] Müslim, 1525
[55] el-Fukhu'l-Menheci, c. 3, s.32
[56] Buhari, 5482
[57] Tirmizi, 1231
[58] Buhari, 2035; Müslim, 1516
[59] Buhari, 2050; Müslim, 1521
[60] Müslim, 1519
[61] Müslim, 1605
[62] Buharı, 2023; Müslim, 1515