Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Takvimden Yapraklar.... (1 Kullanıcı)

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ORUCUN FARZLARI

Bir ibadeti yaparken, o ibadetin farzlarını, vaciplerini , sünnetlerini ,mekruhlarını ve müfsitlerini yani bozan şeyleri bilmek lazımdır.Bunlar blinmezse, yapılan ibadet sıhhatli olmaz.

Bunun için orucun farzlarını, mekruhlarını v emüfsitlerini, yani orucu bozan halleri ve bozmayan şeyleri iyi bilmek lazımdır. Orucu bozmayan, fakat sevabını azaltan şeylerden de kaçınmak lazımdır.

Orucun farzı üçtür:

1-Niyet etmek.
2-Niyeti, ilk ve son vakitleri arasında yapmak.
3-imsaktan güneşin batmasına kadar olan zaman içinde orucu bozan şeylerden sakınmaktır.

Hadisi şeriflerde buyruldu ki:
Beş şey orucun sevabnı giderir: yalan, nemime (yani söz taşımak) gıybet, yabancı kadına şehvetle bakmak ve yalan yere yemin.

Bir kimse , ramazan ayında oruç tutmayı farz bilir, vazife bilir ve orucun sevabını, Allahü Tealadan beklerse geçmiş günahları affolur.

Demek ki, orucun Allahın emri olduğuna inanmak ve sevap beklemek lazımdır.


HADİSİ ŞERİF

Bir kimse Allahü tealaya iman edip, namazını kılar, zekatını verir, Ramazan orucunu tutarsa Allahü teala ona cenneti ihsan eder.
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
Allah razı olsun caım kardeşim,
rabbim ibadetlerimizi kabul eylesin.selametle kalın.
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Allah razı olsun caım kardeşim,
rabbim ibadetlerimizi kabul eylesin.selametle kalın.

Amin inşaALLAH canım kardeşim
Rabbim sizlerdende razı olsun okuyan gözlerinize sağlık..
Yapılan ibadetlerimizn ve dualarımızın Rabbimiz katında kabul ve makbul olması duasıyla..
Allaha emanet olunuz
selam ve dua ile..
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
EHL-İ BEYTİN FAZİLETLERİ

Ehl-i beyti sevmek şarttır.Çünkü imanın temeli ve en kuvvetli alamati, Allahın sevdiklerini sevmek ve O'nun sevmediklerini sevmemektir.
Hadisi şeriflerde buyuruldu ki:
-İmanın temeli ve ne kuvvetli alamati, Allah dostlarını sevmek ve O'nun düşmanlarına düşmanlık etmektir.
-Ehl-i beyti seveni Hak taala sever, buğzedene de buğzeder.
-İslamın esası, bana ve Ehl-i beytime sevgidir.
-Sizin iyileriniz , benden sonra Ehl-i beytime iyilik edenlerdir.
-Ehl-i beytime buğzeden, yüzüstü cehenneme atılır.
-Ehl-i beytimi sevmeyen ihtilafa düşer ve şeytana yoldaş olur.
-Ali yi ancak mümin olan sever ve ona ancak münafık buğzeder.
-Ehl-i beytim Nuh un gemisi gibidir. Tutunan kurtulur, tutunmayan boğulur.
-Ali yi seven, beni sevmiştir. Ona düşmanlık , bana düşmanlıktır. onu inciten beni incitmiştir.Beni inciten de Allahı incitmiş olur.
-Fatıma benden bir parçadır.Onu sıkan şey benide sıkar. Onu ferahlandıran şey beni de ferahlandırır. Kıyamette benden başka kimse nesebine sahip olamaz.

HADİSİ ŞERİF

Allahü tealaya yemin ederim ki, bir kimse kendisine yapılmasını sevdiğini din kardeşi içinde sevmedikçe imanı tam olmaz.
 

erdal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2006
Mesajlar
3,212
Tepki puanı
1
Puanları
38
-Sizin iyileriniz , benden sonra Ehl-i beytime iyilik edenlerdir.

Yüceler yücesi Rabbimiz sizlerden razı olsun inşaAllah.Ellerinize vede gönlünüze sağlık kardeşim....
En '' VELİ '' ye emanet olunuz...
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
-Sizin iyileriniz , benden sonra Ehl-i beytime iyilik edenlerdir.

Yüceler yücesi Rabbimiz sizlerden razı olsun inşaAllah.Ellerinize vede gönlünüze sağlık kardeşim....
En '' VELİ '' ye emanet olunuz...

Amin inşaALLAH değerli abim çok teşekkür ederim sizlerinde gözlerine sağlık..
Rabbim cümlemizi doğru yoldan ayırmasın..Herşeyin gerçek sahibi olan Yüce Rabbimize emanet olunuz..
selam ve baki dualarımla..
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
ASLANDAN KURTARDI

İmam-ı Rabbani hazretlerinin eski talebelerinden seyyid bir zat şöyle anlatmıştır:

İmam-ı hazretlerinin kardeşi , Sürunç beldesindeydi. Ona bir mektup yazıp, huzuruna gelmesini istemişti. Mektubu götürmek için beni vazifelendirdi. Yola çıkarken selametle gitmem için dua edip, Fatiha suresini okudu ve bana buyurdu ki: ''yolda kureyş suresini çok oku ki, tehlikelerden korunasın.Şayet yolda müşkül bir iş ile karşılaşırsan bizi hatırla.''
Gitmek üzere yola çıktım. Yanımda iki kişi daha vardı.Sürunç'a iki menzillik yol kalmıştı.Fakat önümüzde dehşetli bir çöl vardı.Bu çölde iken bir ara yanımdakilerden ayrılıp biraz uzağa gittim. Abdest tazeledim ve iki rekat namaz kılmak üzere namaza duracaktım. Bu sırada karşıma birdenbire korkunç bir aslan çıkıverdi. Bana doğru yaklaşıyordu. Hemen hocam İmam-ı Rabbani hazretleinin: Bir müşkül ile karşılaşırsan beni hatırla emri aklıma geldi.
Kendi kendime; Ey hocam Allahü tealanın izni ile imdadıma yetiş, beni bu yırtıcı aslanın pençesinden kurtar dedim.Daha ben sözümü bitirmeden İmam-ı Rabbani hazaretlei gözüküverdi ve aslana ,benden uzaklaşması için eliyle işaret etti. Aslan kaçarak uzaklaşıp gitti. O anda , İmam-ı Rabbani hazretleri bir anda gözden kayboldu.
Bu hadiseyi yanımdaki arkadaşlarda gördü. Daha sonra sordular.Böyle bir anda, imdadına yetişen bu büyük zat kimdir? Bende onlara durumu anlatarak, İmam-ı Rabbani hazretleridir dedim.Onlarda bu hadise üzerine, Ümam-ı Rabbani hazretlerini çok sevenlerden oldular.

 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
KİBİR (BÜYÜKLENMEK):

Kibir, kendisini başkasından üstün görmektir. Kibir,kötü huydur ve haramdır. Kibrin aksine tevazu denir. Tevazu, kendini başkaları ile bir görmektir. Bu çok iyi bir huydur. Tevazu sahibi, kendini başkalarından aşağı görmez.
Hadisi şeriflerde buyuruldu ki:
Tevazu eden, helal kazanan, huyu güzel olan ve kimseye kötülük yapmayan çok iyi bir insandır.
Kibir ve hıyaneti ve kul borcu olmayan mümin, hesapsız cennete girecektir.
Babaları ve dedeleri ile övünmek cahilşlik ve ahmaklıktır. Onların salih olmaları ile övünmemeli , onlar gibi salih olmaya çalışmalıdır. Kadınların çogu güzellikleriyle kibirlenirler. Halbuki güzellik insanda kalıcı değildir. Genç ve kuvvetli olmakla kibirlenmek de cahilliktir. Gençliğinden ,gücünden,kuvvetinden ayrılmayan kimse görülmüş müdür? Geçici olan ve hayvanlarla ortaklaşa bulunan şeylerle kibirlenmek akla uygun değildir.
Mal, evlat, mevki ve rütbe ile büyüklenmek ise , insana hiç yakışmaz. Çünkü bunlar kendinde bulunan üstünlükler değil, gelip geçen ve kendine kalmayan şeylerdir. Bunlar ahlaksızlarda , kötü kimselerde ,hatta kafirlerde de bulunur.
Tevazu sahibi olabilmek için; nereden geldiğini, nereye gideceğini bilmek lazımdır. Bir zamanlar hiç yok idi, önce hiçbir şey yapamayan ,hareket edemeyen bebek oldu. Şimdi de her an hasta olmak ,ölmek korkusundadır. Nihayet ölecek, çürüyecek, toprak olacaktır. Hayvanlara, böceklere yem olacak, kabir azabı ve kıyamet sıkıntıları çekecektir. Cehennemde sonsuz yanmak korkusu içinde yaşayan kimseye büyüklenmek yakışır mı?

Kaynak: islam ahlakı ,sayfa: 48

HADİSİ ŞERİF

Allahü tealaya yemin ederim ki, su kiri giderdiği gibi ,beş vakit namaz da günahları giderir.
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Arefe günü

Sual: Arefe günü neler yapmak gerekir?

CEVAP: Arefe günü yapılacak işlerden bazıları şunlardır:

Arefe günü sabah namazından, bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, 23 farz namazın bitiminde selam verince, teşrik tekbiri okumak vacibdir. Bir kere, (Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallah. Vallahü ekber, Allahü ekber ve lillahil-hamd) denir. Camiden çıktıktan sonra veya konuştuktan sonra, okumak lazım değildir. İmam tekbiri unutursa, cemaat terk etmez. Erkekler, yüksek sesle okuyabilir. Bu tekbir getirilen günler, Arefe, bayram ve eyyam-ı teşrik denilen üç gündür, hepsi beş gün ediyor. İlk güne Arefe, ikinci güne bayram, Zilhicce’nin 11, 12 ve 13. günü olan diğer üç güne de, eyyam-ı teşrik [teşrik günleri] deniyor.
Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutmak sevabdır, fakat Arefe günü oruç tutmak daha çok sevabdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Arefe günü oruç tutana, Âdem aleyhisselamdan, Sur’a üfürülünceye kadar yaşamış bütün insanların sayısının iki katı kadar sevab yazılır.) [R. Nasıhin]

(Arefe günü tutulan oruç, bin gün [nafile] oruca bedeldir.) [Taberani]

(Arefe günü tutulan oruç, iki bin köle azat etmeye, iki bin deve kurban kesmeye ve Allah yolunda cihad için verilen iki bin ata bedeldir.) [T. Gâfilin]

(Arefe günü tutulan oruç, geçmiş ve gelecek yılın günahlarına kefaret olur.) [Müslim]

(Arefe günü [Besmeleyle] bin İhlâs okuyanın günahları affolup duası kabul olur.) [Ebu-ş-şeyh]

(Şeytan, Arefe gününden başka bir günde daha zelil, rezil, hakir ve kinli görülmez.) [İ. Malik]

(Allahü teâlâ, Arefe günü kullarına nazar eder. Zerre kadar imanı olanı affeder.) [Gunye]

(Arefe gecesi ibadet eden, Cehennemden azat olur.) [S. Ebediyye] (İbadet olarak, ilim öğrenmek en faziletlisidir. İlmihal okumakla en uygun ilmi öğrenmiş oluruz.)

(Duanın faziletlisi, Arefe günü yapılanıdır.) [Beyheki]

(Arefe gününe hürmet edin! Arefe, Allah’ın kıymet verdiği bir gündür.) [Deylemi]

(Arefe günü, kulağına, gözüne ve diline sahip olan mağfiret olur.) [Taberani]

Kulağına sahip olmak, gıybet, çalgı gibi haram olan şeyleri dinlememektir. Eğer biz istemeden kulağımıza gelmişse, günah olmaz. Gözüne sahip olmak da, haram olan şeylere bakmamak ve mubah olarak baktığı şeylerden ibret almaktır. Diline sahip olmaksa, yalan söylememek, dedikodu etmemek, laf taşımamak, kötü söz söylememek, hatta boş şey konuşmamak, kimseyi diliyle incitmemek demektir. Bunlara riayet eden Arefe gününü değerlendirmiş olur.


 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
İLİM YAYILMALIDIR.

İnsanın vücudunda en kıymetli organ kalbdir. Bizim dinimizin esası, kalbi hastalıktan kurtarmaktır; çünkü insanın içinde kalbi hasta yapan bir düşman vardır. Hem Allaha düşman, hem de kalbe düşmandır. O da insanın nefsidir. Nefse karşı bir ilaç gereklidir. Bu ilaç, İmam-ı Rabbani hazretleri gibi büyük zatların sevgisi ve eserleridir.
Eser deyince ,hem kitapları, hem de onları sevip onların yolunda olanlar anlaşılır. O zatlardan birine rastlayan kurtulur. İnsan ,dünyada beraber olduğu,sevdiği kişilerle haşr olunacaktır. İnsan, seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmelidir. Kim olduğumuz değil, kiminle olduğumuz önemlidir; çünkü insan nasıl yaşarsa öyle ölür, nasıl ölürse öyle diriltilir.
Kimlerle berabersek,ahirette de onlarla beraber olacağız.Peygamber Efendimiz; El mer'ü mea men ehabbe. buyuruyor. Yani: Kimi seviyorsanız, dünyada kimlerle beraberseniz, ahirette de onunla berabersiniz. buyuruyor.
Kim Allahü tealayı çok anarsa, Onunla beraber olur. Kim peygamber efendimize çok salevatı şerife getirirse, onunla beraber olur.
Hastaneler ,hapishaneler ,sevgilime dokundun diyenlerle doludur. Muhammed aleyhisselam Allahü tealanın sevgilisidir. Kim Allahü tealanın sevdiklerine sataşırsa mahvolur.
Peygamberimize ve varisleri olan evliyaya ne kadar muhabbet beslersek, onlar bize daha çok muhabbet besler. Kim onlara bir adım yaklaşırsa, onlar da bin adım yaklaşır. Büyük zatların yolu, okumak ve okutmaktı. Çok okudular, öğrettiler ve kitaplar yazdılar. Dolayısıyla onları seven, onların yolunda olmalıdır. Onların yolunda olmak, Ehli sünnet itikadını öğrenmek ve öğrendiğini öğretmektir. onlar, arının bin türlü çiçekten toplayıp bal yaptığı gibi ,o kitapları hazırlayıp önümüze koydular. Bizim de okumamız ve o kitapları başkalarına da vermemiz gerekir.
İlim mutlaka yayılmalıdır; çünkü imandan sonra ilk emir Oku yani öğrenmektir. İlim olmazsa din olmaz.
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Kanunî ve Karıncalar

Müderrislik, kadılık, kazaskerlik vazifelerinden sonra şeyhülislâmlık da yapan büyük âlim Ebussuûd Efendi, Kanunî Sultan Süleyman döneminin büyük şahsiyetlerinden biridir.

Bir gün Kanunî Sultan Süleyman, sarayın bahçesinde armut ağaçlarını kurutan karıncaların telef edilmesi için Şeyhülislâm Ebussuûd Efendi’den aşağıdaki beyitle fetva istedi:

“Dırahta ger ziyân etse karınca / Zararı var mıdır ânı kırınca?”

Yani: “Eğer ağaca karınca zarar verse, onu öldürmek caiz midir?” diye sordu.

Padişahın bu fetva talebi üzerine, Ebussuûd Efendi de şöyle bir beyitle cevap verdi:

“Yarın Hakk’ın dîvânına varınca / Süleyman’dan hakkın alır karınca!”

Bir karıncayı bile incitmekten çekinecek kadar mükemmel bir manevi terbiyeden geçmiş bulunan Kanunî hem dirayetli bir kumandan, zeki ve teşkilatçı bir devlet adamı ve hem de alim ve edip bir şahsiyetti.

(Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleri ile Osmanlı)
 

gülsengül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2008
Mesajlar
5,816
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Dînimizde selâmlaşmanın önemi

“Selâm” ne demektir? Önce onun üzerinde duralım:
Selâm, “emniyet, huzûr, selâmet, sağlık, barış, râhatlık, iyi netîce, kurtuluş” gibi ma’nâlara gelmektedir. Selâm vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duâdır. Selâm, “Ben Müslümânım, benden sana zarar gelmez, selâmettesin” ma’nâsına, “selâmet üzere ol, Müslümân olarak öl” ma’nâlarına da gelir. Gayr-i müslimlerin hidâyete kavuşmaları niyetiyle, ihtiyâç olduğu zaman, onlara selâm vermek, hidâyete kavuşmaları için duâ etmek câizdir. (R. Nâsıhîn, Reddü’l-Muhtâr)

SELÂMLAŞMANIN ŞEKLİ
“Selâmün aleyküm” diye selâm vermek câiz ise de “Es-selâmü aleyküm” demek daha iyidir. “Selâmün aleyküm” denince, “Ve aleyküm selâm” demek farzdır. “Es-selâmü aleyküm” denince de, “Ve aleykümüs-selâm” denir. Her ikisinde de “ve” harfini söylemelidir. “Ve aleyküm...”deki “ve”, “dahî” ma’nâsındadır. Ya’nî, “Allah’ın selâmı bizim üzerimize olduğu gibi, sizin de üzerinize olsun” demektir. Sadece “Aleyküm selâm” denilince ma’nâ eksik kalabilir, sanki “Selâm bize değil, size olsun” gibi uygunsuz bir ma’nâya gelebilir. Selâmı usûlüne uygun, düzgün verip düzgün almak iyidir. “Ve” söylemeden de almak caiz ise de, “ve“li söylemelidir.
Verilen selâmı almak farz, ama daha güzeli ile almak farz değil ise de, çok sevâptır. Peygamber Efendimiz, “Selâmün aleyküm” diyen için, “On sevâp kazandı” buyurdu. Başka biri, “Selâmün aleyküm ve rahmetullahi” dedi. “Yirmi sevâp kazandı” buyurdu. Bir başkası da, “Selâmün aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü” dedi. Bu kimse için de, “Otuz sevâp kazandı” buyurdu. Bu sırada orada oturanlardan biri selâm vermeden çıkıp gitti. Resûlullah Efendimiz, “Arkadaşınız [selâmın fazîletini] ne tez unuttu?” buyurdu. Daha sonra, “Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selâm verin! Birinci selâm, ikincisinden daha mühim değildir” buyurdu. (Taberânî)
Selâmlaşırken eğilmek günâhtır. Hadîs-i şerîfte, “Karşılaştığınız zaman birbirinize eğilmeyin, kucaklaşmayın” buyuruldu. (Berîka) Eshâb-ı kirâm, yolculuktan döndükleri zaman kucaklaşırlardı. Şu hâlde, uzun yoldan gelmiş veya uzun zamandır görülmeyen bir arkadaşla kucaklaşmak câiz olur.
Selâm vermek sünnet, almak ise farzdır. Selâm verirken, selâmın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye duâ etmeye niyet etmelidir! Sünnet olduğu düşünülmeden, alışkanlık halinde, şuûrsuzca selâm verilince, sevâp olmaz. Bir yere girerken de, çıkarken de selâm verilir...
Bu husûstaki hadîs-i şeriflerden birkaçı şöyledir:
“Mü’min kardeşine selâm vermek, yanına gelince ona yer göstermek ve hoşlandığı isimle hitâp etmek, aradaki sevgiyi pekiştirir.” [Taberânî]
“Tatlı dilli olmak, selâmlaşmak ve yemek yedirmek, Cennete götürür.” [Hâkim]
“Darlıkta infâk eden, rastladığı Müslümâna selâm veren, kendi aleyhinde de olsa adâletli davranan, îmân hasletlerini toplamış olur.” [Ebû Nuaym]
“Müslümânın Müslümân üzerindeki altı hakkından biri de selâm vermektir.” [Müslim]
“Bir yere girerken oradakilere selâm vermek borç olduğu gibi, çıkarken de selâm vermek borçtur.” [Beyhekî]
“Bir eve girince, ev halkına selâm verin. Çıkarken de selâm verin.” [Beyhekî]
“Bir kimse ayrılırken, selâm verirse, onların hayırlı işlerine ortak olur.” [İbn-i Razîn]
“İnsanların en âcizi duâ etmeyen, en cimrisi de selâm vermeyendir.” [Taberânî]
“İnsanlara güler yüzle selâm vermek sadakadır.” [Beyhekî]

SELÂMLAŞMAYI YAYMANIN ÖNEMİ
İlk önce selâm vermek ve selâmlaşmayı yaymak çok sevâptır. Birkaç hadîs-i şerîf meali şöyledir:
“Yemîn ederim ki, îmân etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de îmân etmiş olamazsınız. Birbirinizi sevebilmenin yolu, aranızda selâmlaşmayı yaymaktır.” [Tirmizî, İ. Ahmed]
“Selâmlaşmayı yaygınlaştırın, yemek yedirin, [sâlih] akrabâyı ziyâret edin, gece herkes uykuda iken namaz kılın, sonra selâmetle Cennete girin.” [Dârimî]
“Önce selâm veren kibirden uzak olur.” [Beyhekî, Hatîb]
“Bir yere giren, oradakilere selâm versin. Oradan kalkıp giderken yine selâm versin.” [Tirmizî]
“Evine girerken selâm veren, Allah’ın himâyesinin garantisi altındadır.” [Ebû Dâvûd]
“Selâm vermeden söze başlamayın. Selâm vermeden konuşana cevâp vermeyin.” [Hâkim]
“Selâm, suâlden öncedir. Selâm vermeden önce suâl sorana, cevâp vermeyin.” [İ. Neccâr]
 

SaHaBe_x

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Tem 2011
Mesajlar
15
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
18932217582354246527417.jpg
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt