İki Mecnûn vardı Leylâ zamanında...
İkisi de " Ben Mecnûn'um" diyordu. Devrin padişahının kulağına ulaştı iki Mecnûn'un varlığı... Olmamalı idi böyle bir şey!!
Öyle ya şu koca âlemde tek bir Leylâ var; nasıl olur iki Mecnûn!?...
Birisi aşkında kesinlikle sahtekardı padişaha göre...Ferman çıkardı padişah " Tiz gele her iki Mecnûn olma iddiasındakiler! "
Ferman padişahın, derhal huzura getirildi iki Mecnûn'da... Padişah sordu:" Bir Leylâ var ne olaki iki Mecnûn? Birinizden biriniz yalancı, sahtekar! İşimi uzatmayın, hanginiz söyleyin bana hakiki Mecnûn!?..
"İkisi birden dediler: " Padişahım Mecnûn benim! "Padişah " imtihan ederim, yazık olur size, doğruyu söyleyin! " dedi.
İkisi birden yine " imtihanına razıyız ey ulu hükümdar" dediler.Padişan emr buyurdu " Hemen kütük ve balta gelsin! "
" Hanginiz hakiki Mecnûn şimdi anlayacağız " dedi. " Leylâ'ya olan aşkı için kim elini kestirirse onun Mecnûn olduğunu anlayacağım...
" Derhal atıldı Mecnûn'luk iddiasında bulunanlardan biri:
" Kes hünkârım! Bu el Leylâ'ma kurban olsun! "Koydu elini kütüğe, baltayı vurdu cellat ve eli kesik halde feryâd etti o :" Leylâ'm! Leyla'm!...
"Diger Mecnûnluk iddiasında olana yöneldi cellat:
" Hadi bakalım sıra sende anlayacağız şimdi sen mi Mecnûn; o mu Mecnûn!...
"Mecnûn, öyle bir bakışla baktı ki cellada, cellad korkusundan üç beş adım geriledi. " Behey adam! " dedi Mecnûn..
" Behey adam! Ben Leylâ'mın elini kestirmeeeemmm! "