Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sahabelerle ilgili hadisler (1 Kullanıcı)

kararveremedim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2021
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
1
1) Hz. Ebu Saîd el-Hudrî(çok Hadis rivayet eden 7 Sahâbî arasındadır) şöyle dedi: Resulullah şöyle buyurdu:

İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecektir ki, bir topluluk gazaya çıkacaklar ve (onlara): "Aranızda Resulullah ile sohbet etmiş kimse var mı" diyecekler. Onlar bu soruyu soranlara "evet" diyecekler ve onlara fetih nasip olacak. Bundan sonra yine insanlar üzerinden bir zaman geçecektir ki, insanlardan bir grup gazaya çıkacaklar. "Aranızda Resulullah'ın Ashabı ile arkadaşlık etmiş olanlar var mı" denilecek. "Evet" diyecekler ve onlara fetih nasip olacak. Sonra yine insanlar üzerinden bir zaman geçecektir ki, insanlardan bir kısmı gazaya çıkacak. "Aranızda Resulullah'ın Ashabı ile arkadaşlık yapanlara arkadaşlık yapan kimse var mı" denilecek, "evet" diyecekler ve onlara fetih nasip olacak.

2) Hz. İmran bin Husayn(Sahâbî) şöyle dedi: Resulullah şöyle buyurdu:

Ümmetimin hayırlıları benim çağdaşlarımdır. Sonra onlardan sonra gelecekler, sonra onlardan sonra gelecekler.

İmran şöyle dedi: Kendi çağdaşlarından sonra iki mi yoksa üç defa mı böyle zikrettiğini bilemiyorum. Daha sonra da sizin ardınızdan şahitlik etmeleri istenmediği halde şahitlik edecek, emanete hainlik edecek, kendilerine güvenilmeyecek, adaklarda bulunup adaklarını yerine getirmeyen kimseler gelecektir, aralarında şişmanlık da baş gösterecektir.

3) Hz. Abdullah'tan(burda bahsedilen Hz. Abdullah, herhalde Hz. Abdullah bin Mes'ud'dur diye tahmin ediyorum, Hz. Abdullah bin Mes'ud ise İlk Müslümanlardandır ve Aşere-i Mübeşşere'den biridir) rivayete göre Resulullah şöyle buyurdu:

İnsanların en hayırlıları benim çağdaşlarımdır. Sonra onlardan sonra gelenler, sonra onlardan sonra gelenler. Bundan sonra herhangi birileri yeminden önce şahitlik edecek, şahitliğinden önce yemin edecek kimseler gelecektir.

İbrahim şöyle dedi: Bizler daha küçükken şahitlik ve verilen sözler dolayısıyla bizi dövüyorlardı.

4) Hz. Bera bin Azib (Hadis rivayetiyle ünlü Sahâbî) şöyle dedi: Ebu Bekir (babam) Azib'den 13 dirheme bir eğer aldı. Ebu Bekir, Azib'e: "Bera'ya söyle de bu eğeri (takımını) benim için taşısın" dedi. Azib ise: "Hayır, sen bize Mekke'den çıkıp da müşrikler arkanızdan sizi takip ettikleri vakit Resulullah ile birlikte neler yaptığınızı anlatmadıkça kabul etmem" dedi. Ebu Bekir dedi ki: "Mekke'den yola çıktık. Gece boyunca ve ertesi gün öğle vaktine kadar yolumuza devam ettik. Etrafa sığınacağım bir gölge görebilir miyim diye bir göz attım. Bir kaya görüverdim, yanına gittim. Onun gölgelendirdiği bölüme baktım ve orayı hazırlayıp düzenledim. Daha sonra Resulullah'a bir yer açtım. Ona: "Ey ALLAH'ın Resulü, yat" dedim. Resulullah yattı. Sonra etrafıma bakmaya gittim. Acaba takip eden birisini görür müyüm diye. Önündeki koyunları kayaya doğru süren bir çoban görüverdim. O da bizim kayadan yararlandığımız gibi yararlanmak istiyordu. Ona: "Delikanlı, sen kimin için çalışıyorsun" diye sordum. O da Kureyş'ten adını verdiği bir kişi için çalıştığını söyledi. O dediği kişiyi tanıdım. "Koyunlarında süt var mı" diye sordum. "Evet" dedi. "Peki bizim için süt sağabilir misin" diye sordum. Yine: "Evet" dedi. Ona süt sağmasını söyleyince, koyunlarından birisini yakaladı. Daha sonra ona memesindeki tozları silkelemesini söyledim. Sonra da ellerini silkelemesini söyledim. -O da şöyle yaptı diyerek, ellerinin birini diğerine vurdu.- Benim için bir miktar süt sağdı. Ben Resulullah için ağzında bir bez parçası olan deriden bir su kabı yapmıştım. Ondan sütün üzerine biraz su döktüm, hattâ süt kabının aşağısı serinledi. Onu alıp Resulullah'a götürdüm. Uyanmış olduğunu gördüm. "İç ey ALLAH'ın Resulü" dedim. Ben hoşnut olana kadar içti. Sonra da: "Ey ALLAH'ın Resulü, yola koyulma zamanı gelmedi mi" diye sordum. "Evet" diye buyurdu. Bunun üzerine yola koyulduk. Onlar (Mekkeliler) de bizi takip ediyorlardı. Atı üzerinde (bizi takip eden) Süraka bin Malik bin Cu'şum dışında onlardan kimse bize yetişemedi. "Ey ALLAH'ın Resulü, işte bizi takip eden birisi bize yetişti" dedim.

O: "Üzülme, şüphesiz ALLAH bizimle beraberdir" dedi."

5) Hz. Ebu Bekir şöyle dedi: "Ben Resulullah ile birlikte mağaradayken Ona: "Eğer onlardan birisi ayağının ucuna baksa şüphesiz bizi görecektir" dedim. O da şöyle buyurdu:

Ey Eba Bekr, üçüncüleri ALLAH olan iki kişi hakkındaki kanaatin nedir?"

6) Hz. Ebu Said el-Hudri şöyle dedi: Resulullah, Müslüman cemaate irad ettiği bir hutbesinde buyurdu ki:

Şüphesiz ALLAH bir kulu(nu) dünya ile nezdindekilerden birisini seçmek hususunda muhayyer bıraktı. O kul da ALLAH'ın nezdindekileri seçti.

(Ebu Said) şöyle dedi: Bunun üzerine Ebu Bekir ağladı. Biz de Resulullah'ın seçimde serbest bırakılan bir kula dair haber vermesi dolayısıyla onun niçin ağladığına hayret ettik. Meğer seçmekte serbest bırakılan kişi Resulullah'mış ve Ebu Bekir aramızda en bilgili olanımızmış.

Resulullah şöyle buyurdu:

Şüphesiz sohbetinde (arkadaşlığında) ve malında kendisine karşı en çok minnettar olduğum kişi Ebu Bekir'dir. Eğer Rabbimin dışında bir halil edinecek olsaydım şüphesiz Ebu Bekir'i edinirdim. Fakat İslam'ın kardeşliği ve sevgisi (zaten var olan bir şeydir). Mescidde Ebu Bekir'in kapısı dışında kapatılmadık hiçbir kapı kalmasın.

7) Hz. İbn Ömer (Hz. Ömer'in oğlu olan Sahâbî) şöyle dedi: Biz insanlar (Ashab) arasında Resulullah zamanında kimin hayırlı olduğunun sıralamasını yapar, önce Ebu Bekir'in sonra Ömer bin el-Hattab'ın, sonra Osman bin Affan'ın hayırlı olduğunu söylerdik.

8) Hz. İbn Abbas'tan (Hz. Muhammed'in Amcasının Oğlu olan Sahâbî) rivayete göre Resulullah şöyle buyurmuştur:

Eğer bir halil edinecek olsaydım, elbette Ebu Bekir'i edinirdim. Fakat (O) benim kardeşim ve benim Ashabımdan birisidir.

9) Hz. Ebu Eyyub'un (Türkiye'de "Eyüp Sultan" unvanıyla anılan Sahâbî) rivayetiyle Resulullah buyurdu ki:

Eğer bir halil edinecek olsaydım, elbette Onu halil edinirdim. Fakat İslam kardeşliği daha faziletlidir.

10) Abdullah bin Ebi Muleyke dedi ki: Kufe halkı İbnu'z-Zubeyr'e dede(nin mirası) hakkında mektup yazdılar (ve sordular). O da şöyle dedi: Resulullah'ın buyurduğuna gelince: "Eğer ben bu ümmetten bir halil edinecek olsaydım, elbette onu edinirdim dediği zat, onu (yani dedeyi) baba gibi değerlendirmiştir." Kastettiği kişi Hz. Ebu Bekir'dir.

11) Muhammed bin Cubeyr bin Mut'im, dedi ki: "Bir kadın Resulullah'a geldi. Ona daha sonra yanına dönmesini emretti. Kadın -sanki ölümü kastedercesine-: "Ne dersin, gelir de seni bulamazsam (ne yapayım)" dedi. Resulullah: Beni bulamazsan Ebu Bekir'e git diye buyurdu.

12) Ammar'dan (burdaki Ammar herhalde Ammâr bin Yâsir'dir ki, Kendisi ilk Müslümanlardan olan ünlü bir Sahâbî olup Anne ve Babası İslam'ın ilk Şehidleridir) dedi ki: Resulullah'ı beraberinde sadece beş köle, iki kadın ve Ebu Bekir'den başka kimse yokken gördüm.

13) Hz. Ebu'd-Derda (Kur'an Muallimliği Yapan Sahâbî) dedi ki: Resulullah'ın yanında oturuyordum, aniden Ebu Bekir'in -elbisesinin eteğini diz kapağı görününceye kadar toplamış olarak- geldiğini gördüm. Resulullah şöyle buyurdu:

Sizin bu arkadaşınız tartışmış bulunuyor.

Ebu Bekir selam vererek: "Ey ALLAH'ın Resulü" dedi. "Benimle Hattab'ın Oğlu arasında bir anlaşmazlık oldu. Ben de acelecilik edip ona bir şeyler söyledikten sonra pişman oldum. Beni affetmesini istediğim halde kabul etmedi. Ben de senin yanına geldim." ALLAH Resulü: -Üç Defa-

ALLAH sana mağfiret etsin ey Ebu Bekir diye buyurdu.

Daha sonra Ömer pişman oldu, Ebu Bekir'in evine gitti ve: "Ebu Bekir burada mıdır" diye sordu. "Hayır" dediler. Resulullah'ın yanına gitti. Resulullah'ın (kızgınlığından) yüzünün rengi değişmeye başladı. Hatta Ebu Bekir korktu, bunun üzerine dizleri üzerine çökerek: "Ey ALLAH'ın Resulü" dedi. "ALLAH'a yemin ederim ben daha çok haksızlık yaptım." Bu sözlerini iki defa tekrarlayınca Resulullah şöyle buyurdu:

ALLAH Beni Size (Nebi Olarak) Gönderdi. Sizler, yalan söylüyorsun dediniz. Ebu Bekir ise doğru söylüyor dedi, canıyla, malıyla Beni koruyup gözetti. Benim Arkadaşımı Bana bırakmayacak mısınız (onu rahatsız edecek şeyler yapmaktan vazgeçmeyecek misiniz), Sözünü iki defa tekrarladı ve bundan sonra onu rahatsız edecek bir şey yapılmadı.

14) Hz. Amr bin el-As'tan (Mısır fâtihi olan ünlü Sahâbî) rivayete göre Resulullah kendisini Zatu's-Selasil'e askeri birliğin kumandanı olarak tayin etmişti. "Onun yanına vardım, en sevdiğin insan kimdir diye sordum, O:

Aişe'dir diye buyurdu. Erkeklerden (kimdir) dedim. "Babasıdır" diye buyurdu. "Sonra kimdir" diye sordum. Sonra Ömel bin el-Hattab'dır diye buyurdu ve başka kimseleri saydı."
 

kararveremedim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2021
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
1
15) Hz. Ebu Hureyre (çok Hadis rivayet etmesiyle tanınan Sahâbî) dedi ki: Resulullah'ı şöyle buyururken dinledim:

Bir çoban koyunlarının yanıbaşında bulunuyor iken bir kurt üzerine saldırarak koyunlar arasından bir koyun aldı. Çoban onun arkasına takıldı. Kurt ona dönerek: "Benden başka çobanının bulunmayacağı bir gün olan kıyamet gününde onu kim kurtaracak?" Yine bir adam ineğin üzerine yük yüklemiş sürerken inek ona dönüp onunla konuştu ve dedi ki: "Ben bunun için yaratılmadım, ben yeri sürmek için yaratıldım." İnsanlar: Subhanallah dediler (ve hayretlerini ifade ettiler). Resulullah:

Şüphesiz buna Ben, Ebu Bekir ve Ömer bin el-Hattab iman ediyoruz diye buyurdu.

16) Hz. Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah'ı şöyle buyururken dinledim:

Ben uyurken rüyada Kendimi üzerinde kovası bulunan bir kuyunun başında gördüm. O kuyudan ALLAH'ın dilediği kadar su çektim. Daha sonra Ebu Kuhafe'nin Oğlu (Ebu Bekir) kovayı benden aldı, o da onunla bir ya da iki kova çekti. Çekişinde bir parça zayıflık da bulunuyordu. ALLAH Onun zayıflığını gidersin. Daha sonra bu büyükçe bir kovaya dönüştü. Onu İbnu'l-Hattab aldı. İnsanlar arasında Ömer'in çekişi gibi çeken başka kimseyi görmedim. Nihayet insanlar etrafında yerleştiler.

17) Hz. Abdullah bin Ömer (İbn Ömer diye de anılır, Hz. Ömer'in Oğlu olan Sahâbî) dedi ki: Resulullah şöyle buyurdu:

Kim kibirlenerek elbisesini çekecek olursa kıyamet gününde ALLAH ona bakmayacaktır. Ebu Bekir dedi ki: "Gereken dikkati göstermeyecek olursam elbisemin iki ucundan birisi gevşeyebiliyor." Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu:

Sen bu işi büyüklenmek için yapmazsın.

Musa dedi ki: Ben Salim'e: Abdullah: "Kim izarını çekerse" diye mi zikretti, diye sordum. O: Ben onun ancak "elbisesini" derken işitmişimdir dedi.

18) Hz. Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah'ı şöyle buyururken dinledim:

Her kim ALLAH Yolunda herhangi bir şeyden iki avuç infak ederse cennetin kapılarından: "Ey ALLAH'ın kulu bu (daha) hayırlıdır" diye davet edilir. Namaz ehlinden olan kimse Namaz kapısından davet olunur. Cihad ehlinden olan kimse Cihad kapısından çağrılır. Sadaka ehlinden olan kimse Sadaka kapısından davet edilir. Oruç ehlinden olan kimse oruç kapısından ve reyyan kapısından çağrılır. Ebu Bekir şöyle dedi: "Bu kapılardan (herhangi birisinden) davet edilen için herhangi bir sıkıntı olmaz." Devamla şöyle dedi: "Ey ALLAH'ın Resulü, acaba bir kimse bütün kapılardan davet olunur mu?" Şöyle buyurdu: Evet, umarım -ey Ebu Bekir sen de onlardan olursun.

19) Resulullah'ın Zevcesi Hz. Aişe'den rivayete göre "Resulullah vefat ettiğinde Ebu Bekir, es-Sunh denilen yerdeydi." -(Ravilerden) İsmail şöyle demiştir: "el-Aliye'yi kastediyor." "Ömer ayağa kalkıp: "ALLAH'a yemin ederim, Resulullah vefat etmedi" demeye koyuldu." Aişe dedi ki: "Ve Ömer, ALLAH'a yemin ederim (o an için) içimde başka bir kanaat doğmamıştı, dedi." (Ömer sözlerine şöyle devam etmişti): "Andolsun ALLAH Onu gönderecek ve O birtakım kimselerin ellerini ve ayaklarını kesecektir." Derken Ebu Bekir geldi. Resulullah'ın (yüzünün) üzerini açtı, Onu öptü ve: "Anam babam Sana feda olsun." dedi. "Hayattayken de hoştun, vefat etmiş halinle de hoşsun. Nefsim Elinde Olana yemin ederim ki, ALLAH ölümü sana iki defa tattırmayacaktır." Daha sonra dışarı çıktı ve şöyle dedi: "Ey yemin eden kişi yavaş ol." Ebu Bekir konuşmaya başlayınca Ömer oturdu."

20) "Sonra Ebu Bekir ALLAH'a hamd-u sena edip dedi ki:

"Dikkat edin, kim Muhammed ile ibadet ediyor idiyse şüphesiz Muhammed vefat etmiş bulunmaktadır. Kim de ALLAH'a ibadet ediyorsa muhakkak ALLAH haydır, ölmez. Yüce ALLAH şöyle buyurmaktadır:

Elbette sen öleceksin, onlar da ölecek. (Zümer/30) Muhammed yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geri dönecek misiniz? Kim geri dönerse bilsin ki Allah’a asla bir zarar vermiş olmayacaktır. Allah şükredenleri ödüllendirecektir. (Al-i İmran/144)"

Oradakilerin hepsi içlerini çeke çeke ağlamaya başladılar. Ensar Ben-i Saide Sakifesinde Said bin Ubade'nin etrafında toplanıp: "Bizden bir emir, sizden bir emir (olsun)" dediler. Yanlarına Ebu Bekir, Ömer bin el-Hattab ve Ebu Ubeyde bin el-Cerrah gitti. Ömer konuşmak istediyse de Ebu Bekir onu susturdu.

Ömer (sonraları) şöyle derdi: "ALLAH'a yemin ederim konuşmak isteyişimin tek sebebi uygun görüp beğendiğim bir konuşma tasarlamış olmamdı. Ebu Bekir'in bunu ifade edemeyeceğinden korkmuştum. Daha sonra Ebu Bekir konuşunca insanların en belağatlisi olarak konuştu. Sözleri arasında şunları da söyledi:

"Bizler emirleriz, sizler de vezirlersiniz."

Hubab bin el-Munzir: "Hayır, ALLAH'a yemin ederim böyle yapmayınız. Bizden bir emir, sizden bir emir (olsun)" dedi.

Ebu Bekir şöyle dedi: "Hayır bizler emirleriz, sizler vezirlersiniz. Çünkü onlar hane olarak Arapların en üstünleri, soy sop olarak da Arapların hususiyetlerini kendilerinde en çok toplayanlardır. Bu sebeple de ya Ömer'e, ya da Ebu Ubeyde'ye bey'at ediniz."

Bunun üzerine Ömer: "Hayır, sana bey'at ederiz, sen bizim efendimiz, bizim en hayırlımız, Resulullah'ın da aramızda en sevdiği kişisin." Ömer elini yakalayarak Ona bey'at etti. Arkasından diğer insanlar da Ona bey'at etti. Oradakilerden birisi: "Said bin Ubade'yi öldürdünüz" deyince, Ömer: "Onu öldüren ALLAH'tır" dedi.

21) Hz. Aişe dedi ki: Resulullah'ın gözleri yukarı doğru baktı, sonra da -üç defa-:

Fi'r-Refiki'l a'la(En Yüce Dost)la beraber dedi. (Ravilerden el-Kasım bin Muhammed bin Ebi Bekr es-Sıddik) hadisin geri kalan kısmını nakletti. (Aişe) dedi ki:

"O gün ikisinin söyledikleri her bir sözü ALLAH mutlaka faydalı kıldı. Ömer aralarında münafıklar da varken insanları korkuttu ve bununla ALLAH onları geri çevirdi."

Not: Bu arada el-Kasım bin Muhammed bin Ebi Bekr es-Sıddik Medineli ünlü yedi tabiin fakihinden biridir. Tabiin Hz. Muhammed'i görmemiş ama sahabeleri görmüş kişi demektir.

22) "Sonra andolsun Ebu Bekir insanlara hidayeti göstermiş, onlara üzerlerindeki hakkın ne olduğunu öğretmişti. Böylece onlar onunla birlikte çıktıklarında:

Muhammed yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti ... Allah şükredenleri ödüllendirecektir. (Al-i İmran/144) Ayetini okuyarak çıktılar."

23) Muhammed bin el-Hanefiyye(Hz. Ali'nin Oğlu) dedi ki: "Ben Babama sordum. Resulullah'dan sonra insanların hayırlısı kimdir? O: Ebu Bekir'dir dedi. Sonra kimdir diye sordum, sonra Ömer'dir dedi. Daha sonra Osman'dır diyeceğinden korktuğum için: Sonra sen misin deyince: Ben ancak Müslümanlardan bir adamım, dedi."

24) Hz. Aişe dedi ki: Seferlerinden birisinde Resulullah ile birlikte çıktık. Nihayet biz Beyda'da ya da ordugahta iken bir gerdanlığım koptu. Bunun üzerine Resulullah onu aramak üzere kaldı, onunla birlikte bulunanlar da kaldı. Bir suyun yanı başında da değillerdi. Beraberlerinde su da yoktu. Orduda bulunanlar Ebu Bekir'e gelerek: "Aişe'nin yaptığını görmez misin" dediler. "Resulullah'ı da onunla beraber diğer insanları da alıkoydu. Üstelik su kenarında da değiller, beraberlerinde su da yok." Ebu Bekir geldi. Resulullah da başını uyluğumun üzerine koymuş uyumuştu. "Resulullah'ı da diğer insanları da alıkoydun" dedi. "Üstelik suyun başında olmadıkları gibi beraberlerinde su da yok." Aişe dedi ki: "(Babam) bana sitem etti ve ALLAH'ın söylemesini dilediği şeyleri söyleyip durdu. Eliyle böğrümden dürtmeye koyuldu. Hareket etmekten beni alıkoyan tek sebep de Resulullah'ın başını uyluğumun üzerine koymuş olması idi. Resulullah insanlar susuz olarak sabahlayıncaya kadar uykusuna devam etti. Yüce ALLAH da Teyemmüm Ayetini: "...teyemmüm ediniz." diye buyurarak indirdi. Useyd bin el-Hudayr şöyle dedi: "Ey Ebu Bekir hanedanı, bu sizin ilk bereketiniz değildir."

Aişe dedi ki: "Yolculukta üzerine bindiğim çökmüş deveyi kaldırınca gerdanlığı onun altında bulduk."

25) Hz. Ebu Said el-Hudri dedi ki: Resulullah şöyle buyurdu:

Ashabıma sövmeyiniz. Sizden herhangi bir kimse Uhud dağı kadar altın infak edecek olsa dahi onlardan herhangi birisinin bir müd veya onun yarısı kadar (infak)ına ulaşmaz.
 

kararveremedim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2021
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
1
26) Hz. Ebu Musa el-Eş'arî'den(Fakih Sahâbî) rivayete göre o evinde abdest aldıktan sonra dışarı çıktı. (Kendi kendime) dedim ki: "Andolsun Resulullah'ın yanından ayrılmayacağım. Bir gün boyunca onunla beraber olacağım" dedi. Mescide geldi, Resulullah'ı sordu. "Dışarı çıktı" dediler. Şu tarafa doğru gittiğini söylediler. Ben de onun arkasından gittim. Onu sorup durdurdum. Nihayet Eris kuyusun(un bulunduğu bahçeye girdi). Ben de kapının yanında oturdum. -Kapısı hurma dallarındandı.- Nihayet Resulullah ihtiyacını gördü, sonra abdest aldı. Yanıbaşında durdum. Onun Eris kuyusunun başında oturduğunu gördüm. Kuyunun ağzının ortasına oturdu ve baldırlarını açarak kuyuya sarkıttı. Ona selam verip geri çekildim, kapının yanında oturdum. Andolsun bugün Resulullah'ın kapıcısı olacağım dedim. Ebu Bekir geldi, kapıyı itti. Bu kim, dedim. Ebu Bekir dedi. Biraz bekle, dedim. Sonra gittim. "Ey ALLAH'ın Resulü Ebu Bekir izin istiyor" dedim. O:

Ona izin ver ve Onu cennetle müjdele diye buyurdu.

Ben de yanına geldim ve Ebu Bekir'e: "Gir, hem Resulullah seni cennetle müjdeliyor" dedim. Ebu Bekir girdi, Resulullah'ın sağ tarafına kuyunun ağzına oturdu ve o da Resulullah'ın yaptığı gibi ayaklarını kuyuya sarkıttı ve baldırlarını açtı. Daha sonra geri döndüm ve oturdum. (Evden çıkmadan) kardeşimi abdest alsın ve bana yetiştin diye bırakmıştım. (Kendi kendime) dedim ki: Eğer ALLAH falan hakkında -kardeşini kastediyor- hayır murad etmişse onun buraya gelmesini sağlar. Bir de baktım, birisi kapıyı oynatmakta. O kim dedim, Ömer bin el-Hattab dedi. Ben biraz bekle dedim. Sonra Resulullah'ın yanına gittim. Ona selam verdim. Ömer geldi, izin istiyor, dedim.

Ona izin ver ve onu cennetle müjdele diye buyurdu.

Ben de gelip "içeri gir" dedim. "Resulullah Seni cennetle müjdeledi." O da içeri girdi. Resulullah ile birlikte kuyunun ağzı başında sol tarafına oturdu ve o da ayaklarını kuyuya sattı. Sonra geri döndüm yine oturdum. (Kendi kendime): ALLAH falan hakkında hayır murad ettiyse onun buraya gelmesini sağlar dedim. Birisi gelip kapıyı oynattı. "O kim" dedim. Osman bin Affan dedi. "Biraz bekle" dedim. Resulullah'ın yanına gelerek Ona haber verince şöyle buyurdu:

Ona izin ver ve Ona isabet edecek bir bela üzerine Onu cennetle müjdele.

Ben de yanına geldim ve Ona: "İçeri gir" dedim. "Ayrıca Resulullah Sana isabet edecek bir bela üzerine Seni cennetle müjdeliyor." O da içeri girdi. Kuyunun ağzının dolmuş olduğunu görünce onun karşısında diğer tarafta oturdu.

Şerik bin Abdullah(Hadis Hâfızı) dedi ki, Said bin el-Müseyyeb(Medineli ünlü yedi tabiin fakihinden biri, Tabiin Hz. Muhammed'i görmeyip de Sahabeleri görmüş kişi demektir) dedi ki: "Ben bunu onların kabirleri diye tevil ettim." (?)

Bu Hadisi Tirmizi de tahric etmiştir.

Tirmizi dedi ki: Bu hadis hasen sahihtir. Değişik bir şekilde Ebu Osman en-Nehdî(Muhaddis ve mücahid Tâbiî) tarafından da rivayet edilmiştir. Bu konuda Câbir(herhalde Hz. Câbir bin Abdullah kastediliyor, en çok Hadis rivayet eden Sahâbîlerden biri) ve İbn Ömer'den(Hz. Ömer'in Oğlu Olan Sahâbî) de Hadis rivâyet edilmiştir.

27) Hz. Enes bin Malik'ten(Hz. Muhammed'e hizmetiyle tanınan Sahâbî) rivayete göre Resulullah, Ebu Bekir, Ömer ve Osman ile birlikte Uhud'a çıktılar. Onlar üzerindeyken Uhud sarsıldı.

Sağlam dur Uhud! Çünkü senin üzerinde bir Nebi, bir Sıddik ve iki Şehit vardır diye buyurdu.

28) Hz. Abdullah bin Ömer(Hz. Ömer'in oğlu olan, İbn Ömer diye de anılan Sâhâbî) dedi ki: Resulullah şöyle buyurdu:

Bir kuyunun başında su çekiyor iken yanıma Ebu Bekir ve Ömer geldi. Ebu Bekir benden kovayı aldı. Su çekmesinde bir parça zayıflık olmakla birlikte bir ya da iki kova çekti. ALLAH ona mağfiret buyursun. Daha sonra Hattab'ın Oğlu kovayı Ebu Bekir'in elinden aldı. Elinde büyük bir kovayla döndü. Ben insanlar arasında onun çekişi gibi çeken bir başkasını daha görmedim. O kadar su çekti ki nihayet insanlar etrafında yerleşti.

Vehb dedi ki: (İnsanlar etrafına yerleşti anlamı verilmiş olan) el-atan kelimesi, develerin çöktükleri yer anlamına gelir. Nihayet develer suya kandı ve çöktü, demek istiyor. (?)

29) Hz. İbn Abbas(Hz. Muhammed'in Amcasının Oğlu Olan Sahâbî) dedi ki: Ben bir topluluk arasında ayakta duruyorken Ömer bin el-Hattab'a -teneşiri üzerine yerleştirilmişken- dua ettiler. Bir de ne göreyim, arkamdan bir adam dirseğini omzumun üzerine koymuş şöyle diyordu: "ALLAH sana rahmet eylesin. Gerçekten ben ALLAH'ın seni iki arkadaşın ile birlikte kılacağını ümit ediyorum. Çünkü Resulullah'ı: Ben, Ebu Bekir ve Ömer ile şöyleydik, Ben, Ebu Bekir ve Ömer şunu yaptık, Ben, Ebu Bekir ve Ömer gittik dediğini çokça işitirdim. Gerçekten ben ALLAH'ın seni onlarla birlikte bir araya getireceğini ümit ederim." Dönüp baktığımda onun Ali bin Ebi Talib olduğunu gördüm.

30) Urve bin ez-Zubeyr(Medineli ünlü yedi fakihten biri) dedi ki: Ben Abdullah bin Amr'a(Mısır fâtihi olan ünlü Sahâbî Hz. Amr bin As'ın Oğlu olan Sahâbî) müşriklerin Resulullah'a yaptıkları ağır muamelenin ne olduğunu sordum. Şöyle dedi:

Resulullah namaz kılarken Ukbe bin Ebi Muayt'ın yanına geldiğini gördüm. Ridasını onun boynuna doladı ve boğazını o ridası ile alabildiğine sıktı. Ebu Bekir geldi ve onu ALLAH Resulünün üzerinden itip uzaklaştırarak:

"Adamı, ‘Rabbim Allah’tır’ dediği için öldürecek misiniz? Oysa o size Rabbinizden âyetler getirmiştir." (Mü'min/28) dedi.

31) Hz. Cabir bin Abdullah(en çok Hadis rivayet eden Sahâbîlerden biri) dedi ki: Resulullah şöyle buyurdu:

(Rüyamda) cennete girdiğimi gördüm. Karşımda Ebu Talha'nın hanımı Rümeysa'yı görüyordum. Diğer taraftan bir hareket duydum. Bu kimdir dedim. Bu Bilal'dir dedi. Avlusunda bir cariyenin durduğu bir köşk gördüm. Bu köşk kimindir dedim. Ömer'indir dedi. Köşkün içerisine girip, içine bakmak istedim, fakat (ey Ömer) senin kıskançlığını hatırladım. Ömer şöyle dedi: "Anam babam Sana feda olsun ey ALLAH'ın Resulü, Senden mi kıskanacağım?"

32) Hz. Ebu Hureyre(çok Hadis rivayet etmesiyle tanınan Sahâbî) dedi ki: Bizler Resulullah'ın yanında bulunuyorken O şöyle buyuruverdi:

Ben uyurken kendimi cennette gördüm. Bir köşkün yanında abdest alan bir kadın gördüm. Bu köşk kimindir dedim. Ömer'indir dediler. Ben de onun kıskançlığını hatırlayınca geri dönüp gittim. Ömer ağladı ve: "Ey ALLAH'ın Resulü, Senden mi kıskanacağım" dedi.
 

kararveremedim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2021
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
1
33) Hamza'nın, onun babasından rivayetine göre Resulullah şöyle buyurdu:

Ben uyurken -sütü kastederek- içtim. Nihayet süte kanmışlığımın tırnağımda -veya tırnaklarımda- aktığını hissettim. Sonra Ömer'e verdim. "Ey ALLAH'ın Resulü, ne diye yorumladın" diye sordular. O da: İlim diye cevap verdi.

34) Hz. Abdullah bin Ömer'den(Hz. Ömer'in Oğlu Olan Sâhâbî) rivayete göre Resulullah şöyle buyurdu:

Rüyada kendimi bir kuyu başında, genç bir dişi devenin kovası ile su çektiğimi gördüm. Ebu Bekir geldi, nispeten zayıf bir şekilde bir ya da iki kova çekti. ALLAH Onu mağfiret etsin. Daha sonra Ömer bin el-Hattab geldi. O kova büyükçe bir kovaya dönüştü. Onun çekişi gibi çeken bir dahi görmedim. Nihayet insanlar suya kandı ve etrafa konakladılar.

İbn Cubeyr dedi ki: el-Abkarı (dahi anlamı verilen kelime) oldukça güzel yaygı anlamına gelir. Yahya der ki: Zerabi: (Enli ve güzel olan yaygı) ince saçakları bulunan güzel yaygılar anlamına gelir. "Saçılmış" pek çok anlamındadır.

35) Muhammed bin Said bin Ebi Vakkas dedi ki: Ömer bin el-Hattab Resulullah'ın yanına girmek için izin istedi. Yanında da onunla konuşan ve ondan kendilerine daha çok vermesini isteyen, seslerini onun sesinden yükselten Kureyşli kadınlar da bulunuyordu. Ömer bin el-Hattab girmek için izin isteyince hemen kalkıp perdenin arkasına çekildiler. Resulullah da girmesi için ona izin verdi. Ömer geldiğinde Resulullah gülüyordu. "Ey ALLAH'ın Resulü ALLAH dişlerini gösterircesine Seni gülümsetsin, (gülümsemenizin sebebi nedir?)" dedi. Resulullah şöyle buyurdu: Az önce yanımda bulunan kadınlara şaştım. Senin sesini işitir işitmez çabucak kalkıp perdenin (hicabın) arkasına çekildiler. Ömer şöyle dedi: "Onların Senden çekinmeleri daha uygundur, ey ALLAH'ın Resulü." Daha sonra Ömer (kadınlara hitaben) şöyle dedi: "Ey kendi öz nefislerine düşman olan kadınlar, Resulullah'tan çekinmez de benden mi çekinirsiniz?" Kadınlar: "Evet" diye cevap verdiler. "Çünkü Sen Resulullah'tan farklı olarak sert ve haşinsin." Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu: Başka bir konuya geçelim ey Hattab'ın Oğlu, nefsim Elinde Olana yemin ederim ki, şeytan bir yolda giderken Seninle karşılaşacak olursa mutlaka o Senin gittiğin yoldan bir başka yola geçer.

36) Hz. Abdullah şöyle demiştir: "Ömer Müslüman olduğundan itibaren hep güçlü olduk."

37) Hz. İbn Abbas(Hz. Muhammed'in Amcasının Oğlu Olan Sahâbî) dedi ki: Ömer teneşiri üzerine konuldu. İnsanlar dört bir yandan onun etrafını sardılar. Daha (yerinden) kaldırılmadan Ona dua etmeye, salat etmeye (namazını kılmaya) koyuldular. -Ben de aralarında bulunmaktaydım. Bir de baktım ki arkamdan bir adam omzumu yakalamış. Ali bin Ebi Talib olduğunu gördüm. Ömer'e rahmetler okuyarak şöyle dedi: "Ameline benzer bir amelle ALLAH'ın Huzuruna çıkmayı Senden daha çok sevdiğim bir kimseyi geri bırakmadın. ALLAH'a yemin ederim, ALLAH'ın Seni iki arkadaşınla birlikte kılacağını hep zannetmişimdir. Çünkü Resulullah'ı: Ben, Ebu Bekir ve Ömer gittim, Ben, Ebu Bekir ve Ömer girdim, Ben, Ebu Bekir ve Ömer çıktım derken çok işitmişimdir."

38) Hz. Enes bin Malik(Hz. Muhammed'e hizmetiyle tanınan Sahâbî) dedi ki: Resulullah, beraberinde Ebu Bekir, Ömer ve Osman olduğu halde Uhud'a çıktı. Onlar Uhud'un üzerinde iken sarsıldı. Ayağıyla onu vurarak: Sağlam dur Uhud! Senin üzerinde bir Nebi, ya bir Sıddık ya da iki Şehidden başka kimse yoktur diye buyurdu.

39) Zeyd bin Eslem(Tâbiîn Alimi, Tâbiîn Hz. Muhammed'i görmeyip ama Sahabeleri görmüş kişi demektir) babasından(babası Hz. Ömer'in âzatlısı Eslem'dir) şöyle dediğini rivayet etmektedir: İbn Ömer(Hz. Ömer'in Oğlu Olan Sâhâbî) bana Onun -yani Ömer'in- bazı durumları hakkında soru sordu. Ben de Ona anlattım. (İbn Ömer) bunun üzerine şöyle dedi: "Resulullah'tan sonra, Onun ruhunun kabzedilmesinden sonra Ömer bin el-Hattab'dan daha gayretle çalışan ve daha cömert bir kimseyi -ömrümün sona erdiği zamana kadar- görmedim."

40) Hz. Enes dedi ki: Bir adam Resulullah'a kıyamete dair soru sordu. "Kıyamet ne zaman kopacaktır" dedi. Resulullah şöyle buyurdu: Onun için ne hazırladın. Adam "hiçbir şey" dedi. "Ancak ben ALLAH'ı ve Resulünü seviyorum." Resulullah şöyle buyurdu: Sen sevdiğin kimselerle berabersin.

Enes dedi ki: "Resulullah'ın: Sen sevdiğin kimselerle berabersin sözüne sevindiğimiz kadar hiçbir şeyden dolayı sevinmedik." Enes dedi ki: "İşte ben de Resulullah'ı, Ebu Bekir'i ve Ömer'i seviyorum. Onlara olan sevgim sebebiyle -onların amelleri gibi amelde bulunamamış olsam dahi onlarla birlikte olmayı ümit ediyorum."

41) Hz. Ebu Hureyre(çok Hadis rivayet etmesiyle tanınan Sahâbî) dedi ki: Resulullah şöyle buyurdu:

Sizden önceki ümmetler arasında muhaddes insanlar vardı. Eğer benim ümmetim arasında (böyle) birisi olacaksa şüphesiz ki O Ömer'dir.

Hz. Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah şöyle buyurdu:

Andolsun sizden öncekiler arasında -yani İsrailoğulları arasında- Nebi olmadıkları halde kendileri ile konuşulan adamlar vardı. Eğer Benim ümmetim arasında onlardan birisi varsa O da Ömer'dir.

42) Hz. Ebu Hureyre dedi ki: "Resulullah şöyle buyurdu:

Vaktiyle bir çoban koyunlarıyla beraberken kurt saldırıp, sürüden bir koyun kaptı. Çoban koyunun arkasından gitti ve nihayet onu kurtardı. Kurt ona dönüp: "Peki, arslan saldırdığı (veya kıyamet) gününde onun yardımına kim gelecektir? O gün benden başka ona çobanlık edecek kimse de olmayacak" dedi. İnsanlar: "Subhanallah" dediler. Resulullah da: Şüphesiz ki Ben de buna iman ediyorum, Ebu Bekir de, Ömer de diye buyurdu. O sırada Ebu Bekir de, Ömer de yoktu."

43) Hz. Ebu Said el-Hudri(çok Hadis rivayet eden yedi Sahâbîden biri) dedi ki: Resulullah'ı şöyle buyururken dinledim:

Ben uyurken (rüyamda) insanların, üzerlerinde gömlekler olduğu halde bana arzedildiklerini gördüm. Bunların kimisi memelerine ulaşıyordu, kimisi bundan daha aşağı idi. Bana Ömer de üzerine sürüklediği bir gömleği bulunduğu halde arzedildi. "Ey ALLAH'ın Resulü ne diye te'vil ettin (yorumladın)" diye sordular. O da: Din! diye cevap verdi.

44) Misver bin Mahreme(Sahâbî) dedi ki: Ömer hançerlenince acı çekmeye başladı. İbn Abbas -onun acılarını hafifletmeye çalışmak ister gibi- Ona şöyle dedi: "Ey Mü'minlerin Emiri, varsın böyle olsun. Andolsun Sen Resulullah'a arkadaşlık ettin. Hem de Onunla güzel arkadaşlık yaptın. Sonra O Senden razı olduğu halde Ondan ayrıldın. Daha sonra Ebu Bekir ile arkadaşlık ettiğin halde ondan ayrıldın. Arkasından onların (diğer) arkadaşlarıyla arkadaşlık ettin, onlarla da arkadaşlığın güzel oldu. Şayet kendilerinden ayrılacak olursan şüphesiz onlar Senden razı oldukları halde onlardan ayrılmış olacaksın." (Ömer) şöyle dedi: "Resulullah'ın arkadaşlığı ve Onun hoşnutluğu ile ilgili olarak söylediklerin, hiç şüphesiz Yüce ALLAH'tan Bana bir Lütuftur. Ebu Bekir'in sözünü ettiğin arkadaşlığı ve hoşnutluğu da hiç şüphesiz o da ALLAH'ın Bana İhsan Ettiği bir Lütfudur. Gördüğün şu acı ve ızdırabıma gelince, o Senin için ve Senin arkadaşların içindir. ALLAH'a yemin ederim, eğer yeryüzünü dolduracak kadar altınım olsa şüphesiz ALLAH'ın azabından kurtulmak için -daha Onu görmeden önce- fidye olarak verirdim."

45) Ebu Musa(herhalde Hz. Ebu Musa el-Eş'arî, Hz. Ebu Musa el-Eş'arî Fakih Sahâbîdir) dedi ki: Medine'deki bahçelerden birisinde Resulullah ile birlikte idim. Bir adam gelerek kapının açılmasını istedi. Resulullah, Ona kapıyı aç ve onu cennetle müjdele diye buyurdu. Ben de ona kapıyı açtım. Gelenin Ebu Bekir olduğunu gördüm. Ona Resulullah'ın dediği Müjdeyi verdim. Bunun üzerine ALLAH'a Hamdetti. Daha sonra bir başka adam geldi. Kapının açılmasını istedi. Resulullah: Ona kapıyı aç ve onu cennetle müjdele diye buyurdu. Ona kapıyı açtım, Ömer olduğunu gördüm. Ben de Ona Resulullah'ın Söylediğini haber verdim. Bunun üzerine O da ALLAH'a Hamdetti. Daha sonra bir adam daha kapının açılmasını istedi. Bana: Ona kapıyı aç ve kendisine isabet edecek bir bela ile birlikte onu cennetle müjdele diye buyurdu. Gelenin Osman olduğunu gördüm. Ona da Resulullah'ın Dediğini bildirdim. O da ALLAH'a Hamdetti. Sonra da: "ALLAH'tan Yardım talep ederiz" diye ekledi.

46) Abdullah bin Hişam dedi ki: "Resulullah ile birlikte idik. O sırada Ömer bin el-Hattab'ın elinden tutmuştu ... "
 

kararveremedim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2021
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
1
47) Hz. Ebu Musa'dan(herhalde Hz. Ebu Musa el-Eş'arî, Hz. Ebu Musa el-Eş'arî Fakih Sahâbîdir) rivayete göre "Resulullah bir bahçeye girdi ve Bana bahçenin kapısında bekçilik yapmamı emretti. Bir adam geldi (içeri girmek üzere) izin istedi. ALLAH Resulü: Ona izin ver ve onu cennetle müjdele diye buyurdu. Gelen Ebu Bekir idi. Daha sonra bir başkası gelip izin istedi. Ona izin ver ve onu cennetle müjdele diye buyurdu. Gelen Ömer'di. Daha sonra bir diğeri gelip izin istedi. Bir süre sustuktan sonra şöyle buyurdu: Ona izin ver ve kendisine isabet edecek bir bela ile birlikte onu cennetle müjdele. Gelen Osman bin Affan idi.

Yine Hz. Ebu Musa'dan buna yakın rivayet gelmiştir ki, o rivayette (ravilerinden) Asım şunu eklemiştir: "Resulullah içinde su bulunan bir yerde diz kapaklarının -yahut diz kapağının- üzerlerini açmış olduğu halde oturuyordu. Osman girince de onu örttü."

48) (Ubeydullah bin Adiy bin el-Hiyar'ın ona -yani Urve'ye- haber verdiğine göre) Misver bin Mahreme(Sahâbî) ile Abdurrahman bin Esved bin Abdi Yeğus, (Ubeydullah'a) dediler ki: "Senin (Osman'ın anne bir) kardeşi Velid(herhalde Velid bin Ukbe, Velid bin Ukbe Sahâbîdir) hakkında Osman ile konuşmana engel olan nedir? Çünkü insanlar onun hakkında çokça konuşmaya başladılar." Bunun üzerine ben de Osman'a gittim. Onun namaza çıkmasını bekledim. "Sana bir ihtiyacım var ve bu aynı zamanda Senin için bir nasihattir" dedim. O: "Ey adam senden ..." -Ma'mer dedi ki: Zannederim senden ALLAH'a sığınırım,- dedi. Ben de geri dönüp ikisinin yanına gittim. Bu sırada Osman'ın elçisi geldi. Bunun üzerine Onun yanına gidince, nasihatin nedir diye sordu. Şöyle dedim: "Şüphesiz şanı Yüce ALLAH -Muhammed'i hak ile göndermiştir. Ona Kitabı indirmiştir. Sen de ALLAH'ın ve Resulünün Davetini kabul edenlerden oldun, iki defa hicret ettin. Resulullah'ın Ashabından oldun. Onun Hidayet Usulünü gördün. İnsanlar ise Velid hakkında çokça konuşmaya başlamışlardır." Şöyle dedi: "Sen Resulullah'a yetiştin mi?" Ben: "Hayır" dedim. "Fakat bana örtüleri arkasında bulunan bakire kıza ulaştığı kadar onun ilminden bir şeyler ulaştı" dedim. Şöyle dedi: "Şüphesiz ALLAH Muhammed'i hak ile göndermiştir. Ben de ALLAH'ın ve Resulünün Davetini kabul edenlerden oldum. Onunla Gönderilenlere iman ettim. Dediğin gibi iki defa hicret ettim, Resulullah'ın Sohbetinde bulundum, Ona beyat ettim. ALLAH'a yemin olsun ki Ona isyan etmedim. ALLAH Onun ruhunu kabzedinceye kadar onu aldatmadım. Daha sonra Ebu Bekir'e karşı durumum da böyleydi. Sonra Ömer'e karşı durumum da bu oldu. Bundan sonra Ben halifeliğe getirildim. Onların sahip oldukları hak kadar Benim hakkım yok mu?" Ben: "Elbette vardır" dedim. Şöyle dedi: "O halde sizden Bana gelen bu konuşmalar ne oluyor? Velid ile ilgili söylediklerine gelince, inşallah bu hususta hakka uygun ne ise onu yapacağız." Sonra Ali'yi çağırdı, celde vurmasını söyledi, o da ona seksen celde vurdu.

49) Osman(bu Osman bildiğim kadarıyla Halife olan Hz. Osman değildir, fakat rivayette bahsedilecek Osman Halife olan Hz. Osman'dır) dedi ki: Mısır halkından bir adam geldi ve Beyt'i haccetti. Oturmakta olan topluluk gördü. "Bunlar kimlerdir" diye sordu. "Bunlar Kureyş'tir" dediler. "Aralarındaki bu yaşlı adam kimdir" diye sordu. "Abdullah bin Ömer'dir"(bu arada Abdullah bin Ömer, Hz. Ömer'in Oğludur, Sâhâbîdir ayrıca İbn Ömer diye de anılır bu kısmı ben ekledim) dediler. Adam: "Ey İbn Ömer" dedi. "Ben Sana bir hususa dair soru soracağım, Sen de bana onun hakkında (bildiklerini) anlat. Osman'ın Uhud günü kaçtığını biliyor musun?"(bu kısmı da ben bekliyorum burda bahsedilen Osman Halife olan Hz. Osman'dır) İbn Ömer: "Evet" dedi. "Peki, Bedir'de bulunmadığını ve Bedir'e tanık olmadığını da biliyor musun?" "Evet" dedi. Adam: "Peki, Onun Rıdvan bey'atinde de bulunmadığını, orada hazır olmadığını da biliyor musun" diye sordu. İbn Ömer "Evet" dedi. Adam: "Allahu ekber" dedi. İbn Ömer şöyle dedi: "Gel de sana açıklayayım: Onun Uhud günü kaçışını ele alalım. Şehadet ederim ki ALLAH Onu affetmiş ve Ona mağfiret etmiştir. Bedir'de bulunmayışına gelince, Resulullah'ın Kızı Onun nikahı altında idi ve hastalanmıştı. Resulullah Ona: Senin için de Bedir'de fiilen bulunan kimsenin ecri ve (ganimetten payı vardır diye buyurdu. Rıdvan bey'atinde bulunmayışına gelince, şayet Mekke vadisinde Osman'dan daha aziz birisi bulunsaydı onun yerine onu gönderirdi. Resulullah, Osman'ı gönderdi. Rıdvdan bey'ati ise Osman'ın Mekke'ye gidişinden sonra olmuştu. Resulullah sağ elini göstererek: Bu Osman'ın elidir diye buyurdu ve onu diğer eline vurarak, bu (bey'at) da Osman içindir diye buyurdu." İbn Ömer adama: "Şimdi bunları beraberinde al ve git" dedi.

50) İbn Ömer(Hz. Ömer'in Oğlu Olan Sâhâbî) dedi ki: Resulullah zamanında kimseyi Ebu Bekir'e denk saymazdık. Ondan sonra Ömer, ondan sonra Osman gelir diyorduk. Sonra da Resulullah'ın Ashabını aralarında fazilet farkı gözetmeksizin bırakırdık.

51) Katade'den rivayete göre Hz. Enes(herhalde Hz. Enes bin Malik, Hz. Enes bin Malik Hz. Muhammed'e hizmetiyle tanınan Sahâbîdir) onlara anlatarak dedi ki: Resulullah beraberinde Ebu Bekir, Ömer ve Osman olduğu halde Uhud'a çıktı. Bu sırada dağ sarsıldı. Sakin ol Uhud diye buyurdu. -Zannederim ayağı ile de dağa vurdu.- Senin üzerinde bulunanlar bir Nebi, bir Sıddik ve iki Şehitten başkası değildir.
 

kararveremedim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2021
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
1
52) Amr bin Meymun(Muhaddis Tâbiî, Tâbiî demek Hz. Muhammed'i görmemiş ama Sahabeleri görmüş kişi demektir) dedi ki: Ömer'i şehid edilmeden birkaç gün önce Medine'de gördüm. Huzeyfe bin el-Yeman(Hz. Muhammed'in sırdaşı olan Sahâbî) ile Osman bin Huneyf(Sahâbî) ile birlikte ayakta durmuş şöyle diyordu: "Ne yaptınız, araziye kaldıramayacağı kadar yük yüklemiş olmaktan korkuyor musunuz yoksa?" Onlar: "Biz ona kaldırabileceği kadar yük yükledik. Ona yüklediğimizde fazla büyük bir şey yok" dediler. Onlara şöyle dedi: "İyi düşünün, sizler o araziye gücünün yetmeyeceği şeyi yüklemiş olmayasınız." Onlar yine: "Hayır" dediler .. Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: "Eğer ALLAH Bana esenlik verecek olursa Iraklıların dul kadınlarını Benden sonra birisine ebediyen muhtaç bırakmayacağım."

(Amr) dedi ki: Üzerinden tam dört gün geçti ki, isabet aldı. (Devamla) dedi ki: Ona suikast yapıldığı sabah ben ayaktayken benimle Onun arasında sadece Abdullah bin Abbas(İbn Abbas diye de meşhur olan, Hz. Muhammed'in Amcasının Oğlu Olan Sahâbî) vardı. -O iki saf arasından geçti mi, saflarınızı düzgün tutunuz, derdi. Nihayet onların safları arasında bir boşluk görmeyince öne geçer ve tekbir alırdı. Bazen Yusuf ya da Nahl Suresini yahut da ona yakın bir Sureyi birinci rekatta okurdu, ki (geç kalan) cemaat toplanabilsin (namaza yetişebilsin).- Ancak tekbir alır almaz onun: "O köpek beni öldürdü -yahut beni yedi" dediğini işittim. Ona hançeri sapladığı zaman bunu söylemişti. İranlı köle iki tarafı kesen bir bıçakla kaçıp gitti. Sağında ve solunda kimin yanından geçtiyse mutlaka hançeri ona saplıyordu ve nihayet hançerini 13 kişiye sapladı. Bunların yedisi öldü. Müslümanlardan bir adam onun bu halini görünce üzerine başlığı bulunan bir cübbesini (bornoz) bıraktı. Kafir yakalanacağını anlayınca intihar etti. Ömer, Abdurrahman bin Avf'ın(Hz. Muhammed'e ilk iman eden ve cennetle müjdelenen 10 Sahâbîden biri) elinden tutarak onu öne geçirdi. Ömer'in arkasında duranlar da onları gördüler. Mescidin kenarındakiler ise Ömer'in sesini işitmemenin dışında hiçbir şeyin farkına varmamışlardı. Bu arada: "Subhanallah" deyip duruyorlardı. Abdurrahman onlara kısa bir namaz kıldırdı. Namazı bitirdiklerinde (Ömer): "Ey İbn Abbas(zaten az önce anlattığım Abdullah bin Abbas'tır İbn Abbas) bir bak Beni kim öldürdü" dedi. Bir süre dolaştıktan sonra geri geldi ve: "Muğire'nin(burda bahsedilen Muğire, Sahâbî ve Emevî devlet adamı olan Hz. Muğire bin Şu'be'dir, Hz. Ömer'i şehid eden İranlı köle Hz. Muğire'nin kölesiydi) kölesi" dedi. O: "O eli iş tutan, sanatkar kölesi mi" diye sordu. İbn Abbas: "Evet" deyince, Ömer: "ALLAH Kahretsin onu, Ben onun hakkında iyilik emretmiş idim. Ölümümü Müslümanlığı iddia eden bir adam eliyle kılmayan ALLAH'a Hamdolsun. Sen ve Baban(İbn Abbas'ın Babası Hz. Muhammed'in Amcası ve Sahabe olan Hz. Abbas'tır) Medine'de bu gavurların çoğalmasını çok seviyordunuz." -Abbas da aralarında köleleri en çok olan bir kişi idi.- Bunun üzerine İbn Abbas: "Arzu edersen yaparım -yani (onları) öldürürüz-" dedi. Ömer: "Doğru söylemiyorsun. Onlar sizin dilinizi konuşmaya başladıktan, sizin kıblenize yönelerek namaz kıldıktan, sizin gibi haccettikten sonra mı (bu işi yapmaya kalkacaksınız)?" Daha sonra Ömer evine götürüldü. Biz de Onunla birlikte gittik. İnsanlar bugünden önce adeta hiçbir musibetle karşılaşmamış gibi idiler. Kimisi: Bir zararı olmaz diyordu, kimisi öleceğinden korkuyorum diyordu. Ona bir nebiz getirildi, onu içti. Fakat karnından çıktı. Sonra Ona süt getirildi, onu da içti, yine yarasından dışarı çıktı. Artık şehid olacağını anladılar. Yanına girdik. İnsanlar da yanına girip Ondan övgüyle söz etmeye koyuldular. Genç bir adam gelerek şöyle dedi: "Müjdeler olsun ey Mü'minlerin Emiri, ALLAH'ın Sana Müjdesi var. Çünkü Sen Resulullah'ın Sohbetinde bulundun ve bildiğin şekilde erken bir zamanda Müslüman oldun. Sonra halifeliğe getirildin ve adaletli oldun, sonra da Şehid oldun." Ömer şöyle dedi: "Bunun ne lehime, ne aleyhime çıkmayarak başa baş çıkmasını çok arzu ederim." Geri dönüp gittiğinde elbisesi yere değiyordu. Ömer: "Bu delikanlıyı Bana geri çağırınız." dedi. "Kardeşimin oğlu" dedi. "Elbiseni yukarı kaldır. Çünkü böylesi elbisenin ömrünü uzatır, Rabbine karşı da senin daha Takvalı olmana sebep olur. Ey Abdullah bin Ömer üzerimdeki borçlara bir bak!" Borçlarını hesap ettiler, 86.000 ya da ona yakın olduğunu gördüler. Şöyle dedi: "Şayet Ömer'in ailesinin malı bu borcu karşılarsa sen de bu borcumu onların malından karşıla. Aksi takdirde Adiy bin Ka'b oğullarından iste, onların malları buna yetmezse Kureyş'ten iste, fakat Kureyş'ten sonra başka kimseden bir şey isteme ve Benim adıma bu borcu öde. Mü'minlerin Annesi Aişe'ye git ve: Ömer'in Sana selamı var, de -fakat Mü'minlerin Emiri deme, çünkü artık Ben bugün Mü'minlerin bir emiri değilim- ve şunları ekle: Ömer bin el-Hattab, iki kardeşinin yanında defnedilmek için izin istiyor." İbn Ömer (gitti) selam verdi ve içeri girmek için izin istedi. Sonra Aişe'nin yanına girdi. Oturmuş ağladığını gördü. Ona şöyle dedi: "Ömer bin el-Hattab'ın Sana selamı var. İki arkadaşı ile birlikte defnedilmek için izin istiyor." Aişe şöyle dedi: "Ben orayı Kendim için arzu ediyordum. Fakat bugün burasının Ömer'e ayrılmasını kabul ederek Onu Kendime tercih edeceğim." İbn Ömer geri dönünce, "işte Abdullah bin Ömer de geldi" dediler. "Beni kaldırınız" dedi. Bir adam ona destek vererek kaldırdı. "Ne haber getirdin" diye sordu. İbn Ömer: "Sevdiğin haber, ey Mü'minlerin Emiri" dedi, "izin verdi". Ömer: "ALLAH'a Hamdolsun. Benim için bundan önemli bir şey yoktu. Nihayet Benim işim bittikten sonra Beni taşıyın. Sonra selam ver ve Ömer bin el-Hattab izin istiyor de. Eğer Bana izin verirse Beni içeriye sokunuz. Eğer Beni geri çevirecek olursa siz de Beni Müslümanların kabristanına geri götürünüz" dedi. Mü'minlerin Annesi Hafsa ile başka kadınlar onunla birlikte geldiler. Biz onu görünce ayağa kalktık. Yanına girdi ve bir süre onun için ağladı. Erkekler izin istedi, Hafsa da onlar dolayısıyla içerideki bir yere girdi. İçerden onun ağlamasını duyduk. Yanındakiler: "Ey Mü'minlerin Emiri vasiyet et, Halife tayin et" dediler. Ömer şöyle dedi: "Ben bu işe Resulullah'ın Kendilerinden razı olarak vefat etmiş olduğu Şu Kimselerden daha bir hak sahibi olanı bulamıyorum" deyip Ali(Hz. Ali), Osman(Hz. Osman), Zubeyr(Hz. Zübeyr bin Avvâm, ilk iman eden 10 Sahabidendir, ayrıca cennetle müjdelenen 10 Sahâbîdendir), Talha(herhalde Hz. Talha bin Ubeydullah, Hz. Talha bin Ubeydullah ilk iman eden 10 Sahabidendir ayrıca cennetle müjdelenmiş 10 Sahâbîdendir), Sa'd(Hz. Sa'd bin Ebu Vakkas, ilk iman eden 10 Sahabiden ayrıca Cennetle müjdelenmiş 10 Sahâbîdendir, Kumandandır) ve Abdurrahman'ın(zaten üstte bahsetmiştim Hz. Abdurrahman bin Avf) adını verdi ve şunları ekledi: "Abdullah bin Ömer de yanınızda hazır bulunacak, fakat bu işte Onun hiçbir dahli olmayacaktır."-Ömer bu sözlerini ona bir çeşit taziyede bulunmak (teselli etmek) için söylemişti.- "Eğer emirlik Sa'd'a isabet ederse o bu işe ehildir. Aksi takdirde kim emir olarak görevlendirilirse Ondan yardım istesin. Ben onu acizliğinden dolayı da, hainliğinden dolayı da azletmiş değilim." Şunları da ekle: "Benden sonraki halifeye ilk Muhacirlerin haklarını bilip vermesini, onların saygıdeğer hallerini korumasını tavsiye ederim. Muhacirler'den önce Medine'yi yurt edinen ve imana bağlanan Ensar hakkında da ona hayır tavsiyede bulunurum. Onların iyilik yapanlarının iyiliklerini kabul etsin, kötülük yapanlarının kötülüklerini affetsin. Diğer ülkelerdeki insanlar hakkında da ona hayır tavsiye ederim. Çünkü onlar İslam'ın destekleyicisidir. Malın (ve, servetin) toplayıcıları, düşmanların kalbine öfke salanlardır. Onlardan ancak ihtiyaçlarından arta kalanı ve razı oldukları şeyi alsın. Ona bedevi Araplara da hayırla davranmasını tavsiye ederim. Çünkü onlar Arapların aslı, İslam'ın temel unsurlarıdır. Onların mallarından orta yollu olanlarını alsın ve bu aldığını aralarındaki fakirlere geri versin. Ayrıca ona ALLAH'ın zimmeti ile Resulünün zimmetini de tavsiye ederim. Onlara karşı akitlerini eksiksiz yerine getirsin ve onları korumak için savaşsın. Güç yetirdiklerinden fazlası onlara yükletilmesin." Ömer ruhunu teslim ettikten sonra Onu dışarı çıkarttık ve yürümeye koyulduk. Abdullah bin Ömer selam vererek şöyle dedi: "Ömer bin el-Hattab izin istiyor." Aişe şöyle dedi: "Onu içeri alınız." Ömer içeri alındı ve orada iki arkadaşı ile birlikte konuldu. Defn işi bitirilince bu kişiler bir araya gelip toplandı. Abdurrahman (bin Avf) şöyle dedi: "Sizler işlerinizi aranızdan üç kişiye havale edin. (Herkes kendi hakkından başkası lehine feragat etsin.)" Zubeyr şöyle dedi: "Ben kendi işimi (hakkımı) Ali'ye verdim." Talha şöyle dedi: "Ben de işimi (hakkımı) Osman'a verdim." Sa'd şöyle dedi: "Ben de işimi (hakkımı) Abdurrahman bin Avf'a devrettim." Abdurrahman (Ali ile Osman'a): "İkinizden bu işten kim vazgeçerse o işi (Halifeyi seçme işini) Ona bırakalım. ALLAH da, Müslümanlar da kendisine göre en faziletlilerini seçeceği hususunda ona şahitlik ederler" dedi. Her ikisi de susunca Abdurrahman: "Peki bu işi Bana havale edebilir misiniz" dedi. "ALLAH'a yemin ederim, aranızdan en faziletli olanı seçmek hususunda elimden geleni yapacağım." İkisi de: "Evet" dedi. Onlardan birisinin elini tutarak şunları söyledi: "Senin Resulullah ile akrabalığın vardır. Bildiğin üzere de İslam'da belli bir geçmişin vardır. ALLAH'a yemin ederim ki, eğer seni Emir tayin edersem şüphesiz adaletle davranacaksın ve eğer Osman'ı Emir tayin edersem şüphesiz Onu dinleyip Ona itaat edeceksin." Sonra diğeriyle baş başa kalarak aynı şeyi ona da söyledi. Bu ahdi aldıktan sonra: "Ey Osman elini kaldır" dedi, ona bey'at etti, Ali de ona bey'at etti. Sonra o evde bulunan diğerleri de ona bey'at ettiler.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt