Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Peygamberimizin Duâlarından Örnekler (5 Kullanıcı)

suskuun025

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2009
Mesajlar
310
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Ellerine saglık hatırlattıgın için tesekkurler
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
46
Rasûlullah'ın Dilinden Bazı Dualar

Rasûlullah'ın Dilinden Bazı Dualar


Sünen kitaplarında ve Sahih-i İbn Hibbân'da geçen, Abdullah b. Büreyde'nin babasından yaptığı rivayete göre; Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir adamı:

"Allahım, senin asıl Yaratıcı olup senden başka ibadete layık ilâh bulunmadığına, tek, samed (=hiçbir şeye muhtaç olmayan, herkesin ona muhtaç olduğu zat) olduğuna; doğurmadığına, doğurulmadığına, hiçbir denk ve benzerinin bulunmadığına şahitliğimin hürmetine senden istiyorum ki..." diye dua ederken işitti, ve:

"Vallahi Allah'a, onunla istenildiğinde verdiği, dua edildiğinde kabul ettiği ismiyle dua etti." buyurdu. Bir rivayete göre "Vallahi sen Allah'a ism-i âzâmı ile dua ettin!" buyurdu.

Yine Sünen kitaplarında ve Sahih-i ibn Hibbân'da geçen rivayette Enes b. Mâlik şöyle demiştir:

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), bir gün otururken yanında namaz kılan adam namazdan sonra şöyle dua etti:

"Allahım senden şunu vesile ederek istiyorum:

Hamd ancak sana mahsustur. Senden başka ibadete layık ilâh yoktur. Sen ihsankârsın, göklerin ve yerin yaratıcısın. Ey celâl ve ikram sahibi, Ey Hayy ey Kayyûm!"

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem):

"Vallahi Allah'a onunla istenildiğinde verdiği, dua edildiğinde kabul ettiği ismiyle dua etti." buyurdu.

Her iki hadisi Ahmed b. Hanbel de Müsned'de zikretmiştir.

Tirmizî'nin, Yezid kızı Esmâ'dan rivayet ettiği hadiste de Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Allah'ın en büyük ismi şu iki âyettedir:

"İlahınız tek bir ilahtır. Ondan başka ibadete layık ilâh yoktur. Rahmandır, Rahimdir" (Bakara, 163) âyeti ile Al-i İmran sûresinin ilk âyeti olan:

"Elif lâm mîm. Allah, ondan başka ibadete layık hiç bir ilâh yoktur. Hayy'dır, Kayyûmdur" âyetidir."

Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde ve Hâkim'in Sahîh'inde geçen ve Ebû Hureyre, Enes b. Mâlik ve Rabîa b. Âmir'den rivayet edilen bir hadiste Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Ya ze'l-Celâli ve'l-ikram (=Ey celâl ve ikram sahibi) nidasına tutunun!" Yani ona tutunun, sarılın ve çokça söyleyin.

Tirmizî, Camî kitabında Ebû Hureyre'den şöyle rivayet etmiştir:

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir şeyi önemseyip kederlendiğinde başını yukarı kaldırır ve ısrarla dua eder:

"Ya Hayy Ya Kayyûm" derdi

Tirmizî Enes b. Mâlik'ten de şöyle rivayet etmiştir:

Nebî (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir şeyi önemseyip üzüldüğünde:

"Yâ Hayy Ya Kayyûm ancak Senin rahmetine sığınırım!" derdi.

Hâkim'in Sahih'inde Ebû Ümame'den (r.a.) yapılan rivayette Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur.

"Allah'ın en büyük ismi Kur'an'ın şu üç sûresindedir: Bakara, Âl-i İmran ve Tâhâ. Kasım der ki:

"Araştırdım, bunların "el-Hayy" "el-Kayyûm" isimlerini içeren âyetler olduğunu gördüm."

Tirmizî'nin Câmi'inde ve Hâkim'in Sahih'inde Sa'd b. Ebî Vakkas'dan yapılan rivayette Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Zünnûn (=Yunus) peygamberin balık karnındayken ettiği dua "Lâ ilahe illâ ente sübhâneke, innî küntü minezzâlimîn" (=Senden başka ibadete layık ilâh yoktur, seni tüm noksanlıklardan tenzih ederim. Şüphesiz ben zalimlerden oldum") (Enbiyâ, 87) idi. Her kim herhangi bir hususta bununla dua ederse Allah onun duasını kabul eder!"

Tirmizî, bu sahih bir hadistir." demiştir.

Hâkim'in Müstedrek'inde geçen ve Sa'd'den gelen hadiste Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Size, birinizin başına önemli bir musibet geldiğinde, Allah'ın onu kurtaracağı duayı söyleyeyim mi? Zünnûn'un duasıdır bu!"

Aynı kitapta aynı sahâbiden yapılan rivayete göre Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) :

"Size Allah'ın en büyük ismini haber vereyim mi? O Yûnus'un (a.s.) duasıdır." buyurdu.

Bir adam "Yâ Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), o sadece Yûnus'a mı hâs idi?" diye sorunca Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

"Allah'ın şu sözünü işitmedin mi? 'Biz de ona duasını kabul edip onu kederden kurtardık. Biz mü'minleri öyle kurtarırız.' (Enbiyâ, 88) Herhangi bir müslüman, hastalandığında kırk kez bununla dua ederse; eğer o hastalığında ölürse kendisine bir şehid sevabı verilir, iyileşirse günahları affolunmuş halde iyileşmiş olur."

Buhârî ve Müslim Sahihlerinde İbn Abbas'tan (r.a.) şöyle rivayet etmişlerdir:

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) kederli iken şöyle derdi:

"Büyük ve Halîm Allah'tan başka ibadete layık ilâh yoktur. Büyük arşın rabbi Allah'tan başka ibadete layık ilâh yoktur. Yedi göğün sahibi, yerin sahibi ve arşın sahibi, kerim Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilâh yoktur."

Ahmed, Müsned'inde Hz. Ali'den (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:

Allah Rasûlü (Sallallahu aleyhi ve sellem) bana üzüldüğüm vakit şöyle söylememi öğretti:

"Halîm ve kerem sahibi Allah'tan başka ibadete layık ilâh yoktur. Büyük arşın sahibi Allah'ı tenzih ve takdis ederim. Hamd âlemlerin Rabb'ı Allah'a mahsustur."

Yine Ahmed'in Müsned'inde Abdullah b. Mesud'dan (r.a.) rivayet edilen bir hadiste Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur:

Her kimin başına bir keder ve üzüntü gelir de o:

"Allahım! ben senin kulunum, kulun ve kulunun oğluyum. Alnım senin elindedir. Bendeki hükmün ve yargın kesindir, bendeki kaza ve kaderin âdilcedir. Allahım, senden kendini, isimlendirdiğin, veya kullarından birine öğrettiğin veya Kitab'ında belirttiğin ilminde ya da katındaki gayb ilminde olmasını tercih ettiğin her türlü ismini vesile ederek:

Büyük Kur'an'ı kalbimin baharı, gönlümün nuru, hüznümün cilâsı, kederimin gidericisi kılmanı istiyorum!" derse, Allah (c.c.) mutlaka hüzün ve kederini giderip bunların yerine ona sevinç verir.

Peygambere (Sallallahu aleyhi ve sellem) "Yâ Rasûlallah! Bunu öğrenmeyelim mi? denilince, O:

"Bilakis, bunu işitenin öğrenmesi (ezberlemesi) gerekir!" buyurdu.

İbn Mesud (r.a.) der ki:

"Peygamberlerden hangisi bir derde duçar olmuşsa, Allah'tan, O'nu tesbih ederek yardım istemiştir."

İbn Ebîddünya "Kitabu'l-Mücabîn" (=Duaları kabul olunanlar) isimli kitabında şunları söylemiştir:

Hasan-ı Basrî'den şöyle rivayet edilmiştir:

Rasûlullah'ın sahabilerinden ensar arasında Ebû Muallak künyeli birisi vardı. Bu tüccardı; kendisi ve başkaları için ticaret yapardı. İbadete düşkün ve muttaki biriydi, dört bir yanda takvada örnek gösterilirdi.

Bir gün yolda silah kuşanmış bir hırsızla karşılaştı.

Hırsız ona:

"Elindekini at; seni öldüreceğim!" dedi.

O "Benden ne istiyorsun? İşte mal senin olsun" dedi.

Hırsız "Mal zaten benim. Ben kanını istiyorum" dedi.

"Mutlaka yapacaksan... Beni bırak da dört rekat namaz kılayım" dedi.

Hırsız "Dilediğin kadar namaz kıl!" dedi.

Ebû Muallak abdest alıp dört rekat namaz kıldı. Son secdesinde şöyle dua etti:

"Ey Vedûd ey Vedûd! Ey şerefli arşın Rabbi, ey dilediğini yapan! Senden, erişilmeyen izzetinle, zarar görmeyen mülkünle, arşını dolduran nurunla beni bu hırsızın şerrinden korumanı istiyorum. Ey (herkesin) yardıma koşan! Yardımıma koş!" dedi ve bunu üç kez tekrar etti.

Birden elinde atının iki kulağının arasına uzattığı bir mızrakla bir atlı gözüküverdi. Onu gören hırsız o tarafa yöneldi. Atlı ona, mızrak vurup öldürdü. Sonra Ebû Muallak'ın yanına gelerek "Kalk!" dedi.

Ebû Muallak: "Babam, anam sana feda olsun, kimsin sen? Allah bugün beni senin elinle kurtardı" dedi. O şöyle dedi:

"Ben dördüncü semâdaki meleklerden biriyim. Sen ilk duanı yaptığında gökyüzünün kapılarından bir gürültü duydum. Sonra ikinci kez dua edince gökyüzündekilerin çığlığını duydum. Sonra üçüncü defa dua edince bana:

"Başı belâlı birinin duası" denildi. Ben de Allah'tan beni, senin düşmanını öldürmeye tayin etmesini istedim."

Hasan der ki:

İşte her kim abdest alıp dört rekat namaz kılar ve bu duayı ederse, başı belâda olsun veya olmasın duası kabul olunur.


--------------------
"(Ey Allah'ım) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım isteriz." (Fatiha / 4)

"Rabbiniz buyurdu ki: "Bana dua edin, duanızı kabul edeyim. Bana kulluk etmeye tenezzül etmeyenler, aşağılık olarak cehenneme gireceklerdir." (Mü'min / 60)
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
46
Yunus aleyhisselam'ın duası:

Yunus aleyhisselam'ın duası:

YUNUS ALEYHİSSELAM'IN DUASI:
Bu sure-i şerifede ismi zikredilenlerden biriside: "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimiyn" diyen yunus aleyhisselamdır. Bu hususta ALLAHın rasulü ( S.A.V ) Yine şöyle buyuruyor : "Zinnun ( lakabı ile bilinen yunus aleyhisselam )ın balık karnında bulunduğu zaman ki duası : "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimiyn" dir."

Bir kimse aynı dua ile ALLAHü tealaya dua ve niyazda bulunursa duası red olunmaz ne maksatla yapılırsa o maksadın meydana gelmesi için bu dua kafidir.

HACET DUASI:

Sahabeden birisi bir gün ALLAH resulünü ( S.A.V ) rüyasında görüyor ve diyor ki: "Ey ALLAHın resulü benim yerine getirilmesini arzu ettiğim mühim bir isteğim vardır. Bu arzuma nail olabilmem için nasıl hareket edeyim?"

Bunun üzerine ALLAHın resulü ( S.A.V ) o kimseye:

"Ey falanca kimse bir kimsenin ALLAHü tealadan bir isteği olursa önce güzelce bir abdest almalı daha sonra da cenab-ı hakka şükür secdesine varmalıdır secdede iken şahadet parmağı ile işarette bulunarak tam 40 defa: "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimiyn" demelidir. Böyle yapan kimsenin duasını cenab-ı hakk mutlaka kabul buyurur."

Yine ALLAHın rasulü ( S.A.V. ) buyuruyor :

"Kardeşim yunusun, balığın karnında iken yaptığı duayı kim yaparsa, o kişinin duası asla red olunmaz"

 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
46
Cümlemizden güzel kardeşim razı olsun Rabbim...inş faydalı oluruz birbirimize okuduklarımızı Rabbim uygulamayı nasip etsin inş...
selam ve dua ile...​
 

Su-Eda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2009
Mesajlar
5,725
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
40
Amin..Amin...Amin..

Amin..Amin...Amin..

Esselamun Aleyküm kardeşim..
Allah c.c. razı olsun..
Allah c.c. kabuletsin..
40 tane;
"La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimiyn"
duasını bütün kardeşlerim ve benden sonraki kardeşim için okudum...
Allah c.c. gönlünüzdekini hakkınızda hayırlı,hakkınızda hayırlı olanı gönlünüze razı eylesin..
Allah c.c. hastalara şifa ,dertlilere deva,borçlulara eda,sıkıntıda olanlara gönül ferahlığı nasib etsin..
Gönlünüzdeki hayırlı duaları kabul etsin inşallah..
Amin...
 

aymes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Eyl 2009
Mesajlar
236
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
amin animn aminnnnnnnnn Allah razı olsun kardeşim
Allahım nolur ya Rabbim bana tez zamanda hayırlı sağlıklı bi evlat nasip et
yalvarıyorum sana dualarımı kabul eyle banada anne olmayı nasip et
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
46
AMİN KARDEŞLERİM ALLAH KABUL ETSİN İNŞ....Gönlünüzdeki hayırlı duaları kabul etsin inşALLAH..
Amin...
SELAM VE DUA İLE...
 

Su-Eda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2009
Mesajlar
5,725
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
40
Ve Aleyküm Selam

Ve Aleyküm Selam

amin animn aminnnnnnnnn Allah razı olsun kardeşim
Allahım nolur ya Rabbim bana tez zamanda hayırlı sağlıklı bi evlat nasip et
yalvarıyorum sana dualarımı kabul eyle banada anne olmayı nasip et


Amin...Amin...Amin...
 

Su-Eda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2009
Mesajlar
5,725
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
40
Ve Aleyküm Selam..

Ve Aleyküm Selam..

AMİN KARDEŞLERİM ALLAH KABUL ETSİN İNŞ....Gönlünüzdeki hayırlı duaları kabul etsin inşALLAH..
Amin...
SELAM VE DUA İLE...

Amin...Amin...Amin...
Cümlemizin İnşallah..
Selam Ve Duayla...​
 

Su-Eda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Tem 2009
Mesajlar
5,725
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
40
Esselamun Aleyküm

Esselamun Aleyküm

ALLAH c.c. kabuletsin..
40 tane;
"La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimiyn"
duasını bütün kardeşlerim ve benden sonraki kardeşim için okudum...
ALLAH c.c. gönlünüzdekini hakkınızda hayırlı,hakkınızda hayırlı olanı gönlünüze razı eylesin..
ALLAH c.c. hastalara şifa ,dertlilere deva,borçlulara eda,sıkıntıda olanlara gönül ferahlığı nasib etsin..
Gönlünüzdeki hayırlı duaları kabul etsin inşALLAH..
Amin...​
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
46
Peygamber Efendimizin Ögrettiği Dualar


Peygamber efendimiz, biz müslümanların nasıl duâ etmesi gerektiğini bildirmiştir. Bu duâlardan bazıları şunlardır:

Allahım, bana kendi katından hidâyet ihsân eyle, kendi fazlu kereminden bana ihsân eyle, rahmetini bana akıt ve bereketlerinden bana inzâl eyle.

Allahım! Ben âcizim, sen beni kuvvetlendir. Ben zelil bir kimseyim, sen beni izzetlendir. Ben fakirim, sen beni zenginleştir yâ erhamerrahimîn.

Allahım ben senin kulunum, kulunun ve câriyenin oğluyum. Perçemim senin elindedir. Bende hükmün geçerlidir, hakkımdaki kaza'n, adalettir.

Senin olan, senin kendine isim verdiğin veya kitabında indirdiğin yahut yaratıklarından birine bildirdiğin veya katında, gayb ilminde kendine tahsis ettiğin bir isimle senden dilerim ki Kur'ân'ı kalbimin baharı, üzüntümün cilâsı, keder ve tasamın giderilmesi için vesile kılasın.


Allahım! Ben, senin pak, güzel, mübarek ve yüce nezdinde en sevimli olan, onunla dua edildiği taktirde hemen icabet ettiğin, onunla senden istenince hemen verdiğin, onunla rahmetin talep edilince rahmetini esirgemediğin, onunla kurtuluş talep edilince kurtuluş verdiğin isminle senden istiyorum."

Allahım! Benim için takdir ettiğin herşeyin sonu hayır olmasını senden, senin merhametinden dilerim. Ey merhamet edenlerin en merhametlisi

Allahım! Cehennem azabından, kabir azabından, Mesih Deccâl'in fitnesinden, hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım."

Allahım! Cenneti ve Cennete götürecek söz ve işleri senden ister, Cehennemden ve Cehenneme sürükleyecek söz ve hareketlerden sana sığınırım. Allahım! Hâlde ve gelecekte bildiğim ve bilmediğim bütün iyilikleri senden ister, bildiğim ve bilmediğim hâlde ve gelecekte bütün kötülüklerden sana sığınırım.
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
46
Talebelerinin sayısının on binleri bulduğu rivâyet edilen Muhammed Cezûlî bir gün bir kuyu başına abdest almak için uğradı. Kuyunun yanında su çekmek için kova ve ip yoktu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Bir kız onun bu hâlini yüksekçe bir yerden gördü ve ona şöyle dedi:

-Sen kimsin ve niye şaşırdın?

Muhammed Cezûlî onun kova getireceği ümîdi ile kendisini tanıttı ve hâlini bildirdi. Kız bunun üzerine ona;

-İnsanlar seni hayır ve kerâmetle överler. Sen ise kuyudan su çıkarmaktan âciz kaldın ve şaşırdın dedi ve gelip kuyuya seslendi. Allahü teâlânın izni ile su kuyudan taşıp dışarıya akmaya başladı.

Muhammed Cezûlî abdest aldıktan sonra kıza;

-Sen bu kerâmete hangi amelin sebebi ile nâil oldun?" dedi.

Kız da;

-Resûl-i ekreme salevât-ı şerîfeyi çok getirmekle ve salevât okumaya devâm ederek kavuştum diye cevap verdi.

Muhammed Cezûlî bu duruma hayret ederek; "Acabâ hangi salevât-ı şerîfeyi okumaya devâm etsem?" diye düşünmeye başladı.

O gece bu düşünceden dolayı uyuyamadı. Bu düşünce içerisinde yatakta yatarken hanımı yatağından kalktı. En güzel elbisesini giyip örtüsünü örtüp evden dışarı çıktı. Bunu görünce hanımının bu saatte nereye gittiğini merak ederek arkasından dışarı çıktı ve onun deniz kıyısına doğru gittiğini gördü. Önünde ve ardında bir arslan ona bekçilik ediyordu. Merakı daha fazla arttı. Hanımı kıyıya varınca denize girdi ve yürümeye devâm etti sonunda küçük bir adaya ulaştı. Arslanlar denizin kıyısında yattılar. Orada abdest alıp namaz kılmaya başladı. İbâdetten sonra yine su üzerinde yürüyerek kıyıya geldi. Arslanlar da kalkarak biri önde diğeri arkada yürümeye başladılar. Muhammed Cezûlî daha önce eve gelip uyuyor göründü. Hanımı eve gelip elbiselerini değiştirip yattı. "Hanım bunu her gece mi yapıyor?" diye düşünerek üç gece onu gözetledi. Hanımının her gece böyle yaptığını gördü.Üçüncü gecenin sabahında bu durumu hanımına sordu.

Hanımı ona;

-Siz bu işe şimdi mi vâkıf oldunuz? Uzun senelerdir ben böyle yapıyorum dedi.

Bunun üzerine Muhammed Cezûlî;

-Acabâ bu kerâmete ne sebeple kavuştunuz? diye sorunca hanımı;

-Resûl-i ekreme salevât-ı şerîfe okumayı hiç bırakmadım. Nîmete bu yüzden kavuştumdedi.

Muhammed Cezûlî;

-Devâm ettiğiniz bu salevât-ı şerîfe hangisidir? diye suâl etti.

Hanımı cevap vermedi. Isrâr edince;

-Bu gece istihâre edeyim izin olursa cevap veririm dedi.

Sabahleyin hanımı;

-Açıkça söyleyeyim haber vermeye izin yoktur. Ancak salevât-ı şerîfeleri topla onların içinde varsa "Vardır" diye haber veririm." dedi.

Bunun üzerine Muhammed Cezûlî birçok kitaplarda bulunan salevât-ı şerîfeleri topladı ve bir kitap yazdı. Hanımına yazdığı bu kitabı okuduğu zaman hanımı; "İçinde birkaç yerde vardır." dedikten sonra;

"Bu kitabı okumaya devâm edenin Allahü teâlânın rahmetine kavuşacağında şüphe yoktur." dedi.

Muhammed Cezûlî bu eserine; Hayırlara deliller ve nûrların doğuşu mânâsına gelen Delâil-ül-Hayrât ve Meşârık-ul-Envâr ismini verdi.
Delâil-ül-Hayrât'ta toplanmış olan salevât-ı şerîfelerden bâzıları şunlardır:

"Allahümme salli alâ Muhammedin ve ezvâcihî ve zürriyyâtihî kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve bârik alâ Muhammedin ve ezvâcihî ve zürriyyâtihî kemâ bârekte alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd."

"Allahümme salli alâ Muhammedin kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ İbrâhîme inneke hamîdün mecîd."

"Allahümme salli alâ Muhammedin-in-nebiyy-il-ümmiyyi ve alâ âli Muhammed."

"Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd. Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd. Allahümme ve terahham alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ terahhamte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd. Allahümme ve tehannen alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ tehannente alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd. Allahümme ve sellim alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ sellemte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme inneke hamîdün mecîd."

"Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin kemâ bârekte alâ İbrâhîme inneke hamîdün mecîd."

"Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âlihi ve eshâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve zürriyyetihî ve ehl-i beytihî ve eshârihî ve ensârihî ve eşyâihî ve muhibbihî ve ümmetihî ve aleynâ maahüm ecmaîne yâ erhamerrâhimîn."

"Allahümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammedin ve alâ ehl-i beytihî."
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
46
Duanın Önemi-Çeşitli Dualar

Duanın Önemi-Çeşitli Dualar


Allahü teâlâyı çok anmalı
Sual: Allah�ı hatırlamak için hangi duaları okumak gerekir?
CEVAP
Müslüman, itikadını düzelttikten sonra, kul ve Hak borçlarını ödemeye gayret etmeli, fırsat buldukça her işte Allahü teâlâyı hatırlamaya çalışmalıdır! Bildiği dua ve tesbihleri okumak da Allahü teâlâyı hatırlamak olur. Kur�an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah�ı çok zikredenlerin [ananların] günahları affolur ve büyük mükafat verilir.) [Ahzab 35]
(Kalbler ancak Allahü teâlâyı anmakla, itminana, rahata kavuşur.) [Rad 28]

(Allahü teâlâyı anmak her şeyden büyüktür.) [Ankebut 45]
(Allah�ın nimetlerini anın ki, kurtulasınız.) [Araf 69]

(Beni anmayan, sıkıntılara maruz kalır, kıyamette de kör olarak haşrolur.) [Taha 124]
(Beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin; nankörlük etmeyin.) [Bekara 152]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, kıyamette buyurur ki: Dünyada bir gün beni hatırlayıp anan müslümanı, benden bir kerecik korkan müslümanı, Cehennemden çıkarın!) [Tirmizi]

(Gece ibadet edemeyen, malını hayra sarf edemeyen kimse, Allahü teâlâyı çok ansın!) [Bezzar]
(Size mecnun deninceye kadar Allahü teâlâyı çok anın!) [Hakim]

(Münafıklar, mürai [riyakâr] deseler de Allahü teâlâyı çok anın!) [Beyheki]
(Tenhada Allahü teâlâyı zikreden, kâfirlerle tek başına savaşan gibidir.) [Şirazi]

(Şükreden kalb, zikreden dil, uygun bir ev ve saliha bir kadına sahip olan, dünya ve ahiretin hayrına kavuşmuş demektir.) [İbni Neccâr]

Hadis-i kudside buyuruldu ki:
(Ya Musa, seninle beraber olmamı istersen, beni zikredenin yanında ol! Kim Beni nerede ve ne zaman ararsa bulur.) [İbni Şahin]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Cennetin ağaçları, nehirleri dünyadakilere hiç benzemez. Orada olan herşey, dünyadaki ibadetlerin, iyiliklerin meyveleridir.

Peygamber efendimiz, (Cennette ağaç yoktur. Tesbih, tahmid, temcid ve tehlil okuyarak, [Yani (Sübhanallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber) diyerek] oraya çok ağaç dikiniz) buyurdu. (Müj. m. 302)

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allah indinde en kıymetli söz, "Sübhanallahi ve bihamdihi"dir.) [Müslim]

(Günde yüz defa "Sübhanallahi ve bihamdihi" diyenin, günahları deniz köpüğü kadar da olsa affedilir.) [Müslim]

(Gece ibadet etmek kendine güç gelen veya malını hayra sarfetmekte cimrilik eden yahut düşmanla savaşmaktan korkan, çokça "Sübhanallahi ve bihamdihi" desin. Çünkü bu, Allah yolunda infak edeceği, bir altın dağdan daha kıymetlidir.) [Taberani]

(Dilde hafif, terazide ağır ve bağışlayıcı olan Allah indinde en kıymetli iki cümle: "Sübhanallahi ve bihamdihi, Sübhanallahilazim") [Müslim]Bazı duaların manaları
Sabah akşam 100 kere okununca bütün günahların affedileceği tesbih:
(Sübhânallahi ve bi-hamdihi, sübhânallahil azîm)
Manası:
Kemâl sıfatlarla muttasıf ve noksan sıfatlardan beri olan Allah�ı hamd ile tesbih ederim.

Namazda tesbihleri çektikten sonra duaya eller kaldırırken okunursa günahların affedileceği dua:
(Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü ve hüve alâ külli şey�in kadîr)
Manası:
Allah�tan başka ilah yoktur. İbadete layık yalnız Allah�tır, O birdir, ortağı yoktur, kâinat Onun mülküdür, hamd Ona mahsustur, O her şeye kadirdir.

Sıkıntılardan kurtulmak için okunan kelime-i temcid:
(Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhilaliyyilazîm)
Manası:
Allah�tan başka güç kuvvet sahibi yoktur. Her şeye kuvvet ve güç veren ancak zati ve sübuti sıfatların sahibi yüce Allah�tır.

Korku ve belalardan kurtulmak için sabah akşam üç kere okunan dua:
(Bismillâhillezi lâ yedurru measmihi şey ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüves-semi ul alim)
Manası:
Allah�ın yüce ismine sığınana yerde ve gökte hiç bir şey zarar veremez, O, her şeyi işitir ve bilir.

Nazardan ve her türlü zarardan korunmak için okunan dua:
(Euzü bikelimâtillahittammâti min şerri mâ haleka)
Manası:
Bütün yaratıkların şerrinden Allah�ın kusursuz kelamlarına [âyetlerine yani Kur'ana] sığınırım. [Zira âyetlerinde gizli açık her ilim, her ihsan, her tedbir vardır.]

Nazar değene okunacak dua:
(Euzü bi-kelimatillahittammati min şerri külli şeytanin ve hammatin ve min şerri külli aynin lammetin) [Bu dua her sabah ve akşam üç defa okunup kendi üzerine veya hastanın üzerine üflenirse, göz değmesinden ve şeytanların ve hayvanların zararından korur.]
Manası:
Şeytanların, haşaratın ve kem gözlerin şerrinden Allah�ın kusursuz kelamlarına [âyetlerine yani Kur'ana] sığınırım. [Zira âyetlerinde gizli açık her ilim, her ihsan, her tedbir vardır.]

Günahları affettiren en kıymetli tesbih:
(Sübhânallahi velhamdü lillahi ve lâ ilâhe illallahü vallahü ekber)
Manası:
Allah�ı hamd ve tesbih ederim. Allah�tan başka ilah yoktur ve O en büyüktür.

Sabah akşam okunması gereken istiğfar:
(Allahümme ente rabbi lailahe illa ente halakteni ve ene abdüke ve ene ala ahdike ve vadike mestetatü euzü bike min şerri ma sanatü ebuü leke bi-nimetike aleyye ve ebuü bi zenbi fağfirli zünubi feinnehü la yağfirüzzünübe illa ente. La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zâlimin) [Bunu sabah okuyan, akşama kadar, akşam okuyan, sabaha kadar ölürse, şehid olur.]
Manası:
Allah�ım, sen benim rabbimsin, senden başka mabud yoktur, ancak sen varsın, beni yoktan yaratan sensin, ve ben senin kulunum, gücüm nispetinde sana verdiğim ahdimde ve sözümde duruyorum, işlemiş olduğum kötü şeylerin şerrinden sana sığınırım, bana olan nimetlerini ve günahlarımı da sana itiraf ederim, benim günahlarımı affet çünkü senden başka bağışlayıcı yoktur. Senden başka hiç bir ilâh yoktur, seni bütün noksanlıklardan, tenzîh ederim. Gerçekten ben, nefsime haksızlık edenlerdenim.

Dinde sebat edip son nefeste iman ile ölmek için:
(Allahümme, ya mukallibel kulüb, sebbit kalbi, alâ dinik)
Manası:
Ey büyük Allah�ım, kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dininde sâbit kıl, dininden döndürme, Müslümanlıktan ayırma!

Tecdid-i iman ve nikah duası:
(Allahümme innî ürîdü en üceddidel-îmâne ven-nikaha tecdîden bikavli la ilahe illallah Muhammedün Resulullah)
Manası:
Ya Rabbi, la ilahe illallah Muhammedün Resulullah diyerek imanımı ve nikahımı tazeliyorum.

Peygamberimizin çok okuduğu dua:
(Allahümme inni eselükes-sıhhate vel-afiyete vel-emanete ve hüsnel-hulkı verrıdae bilkaderi birahmetike ya Erhamerrahimin)
Manası:
Ya Rabbi, senden, sıhhat ve afiyet ve emanete hıyanet etmemek ve güzel ahlak ve kaderden razı olmak istiyorum. Ey merhamet sahiplerinin en merhametlisi! Merhametin hakkı için, bunları bana ver!

Öfkelenince okunacak dua:
(Allahümmağfir li-zenbi ve ezhib gayza kalbi ve ecirni mineşşeytan)
Manası:
Ya Rabbi! Günahımı af eyle. Beni kalbimdeki öfkeden ve şeytanın vesvesesinden kurtar.

Sabah ve akşam okunan iman duası:
(Allahümme inni euzü bike min en üşrike bike şey-en ve ene alemü ve estağfirü-ke li-ma la-alemü inneke ente allamül-guyub)
Manası:
Allah�ım bilerek şirk koşmaktan sana sığınırım. Bilmeyerek koştumsa beni affet, sen her şeyi bilirsin.

Yemek duası:
(El-hamdü-lillahillezi eşbeana ve ervana min-gayrı-havlin minna ve la kuvveh. Allahümme at'imhüm kema at'amuna. Allahümmerzukna kalben takıyyen, mineşşirki beriyyen la kâfiren ve şakıyyen velhamdülillahi rabbilalemin)
Manası:
Bizim gücümüz kuvvetimiz olmadan, bizi nimetleri ile doyuran ve susuzluğumuzu gideren Allahü teâlâya hamd olsun. Ya Rabbi, bize bu yemeğin hazırlanmasında emeği geçen ve bize bu nimetleri ikram edenlere sen de ikram et. Ya rabbi, bizim kalbimizi şirk ve kötülüklerden koru. Bizlere, dinimizin emirlerine uyan bir kalb nasip eyle.

Şükür duası:
(Allahümme mâ esbaha bi min nimetin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, lâ şerike leke, fe lekel hamdü ve lekeşşükür)
Manası:
Ya Rabbi, bana ve diğer yarattıklarına verdiğin maddi ve manevi nimetlerin sabaha (akşama) kadar bizim yanımızda kalması yalnız Sendendir. Senin ortağın yoktur. Sana hamd ve şükrediyoruz.
[Akşam okurken (Mâ esbaha) yerine (Mâ emsa) demelidir.]

Salevat: [En kısası]
Allahümme salli alâ Muhammed ve alâ âli Muhammed:
Manası:
Allah�ım Muhammed aleyhisselama ve Onun âline salat-ü selam olsun.
Dua âyetleri​
Sual: Dua âyetlerinin mealleri ile dua etmek caiz ise, birkaç dua âyeti meali yazar mısınız?
CEVAP
Dua âyetlerinin mealleri ile de dua etmek caizdir. Ancak mealleri, tam tercüme edilemediğinden pek hoş olmuyor. Dua âyetlerinden birkaçının meali şöyledir:

Ey Rabbimiz bize dünya ve ahirette iyilik ver, bizi Cehennem azabından koru! (Bekara 201)

Ey Rabbimiz bize sabır, cesaret ve sebat ver, kâfirlere karşı bize yardım et! (Bekara 250)

Ey Rabbimiz, unutur veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma, bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme! Ey Rabbimiz, bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme, bizi affet, bizi bağışla, bize acı, sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirlere karşı bize yardım et! (Bekara 286)

Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi kaydırma! [bizi sapıtma] Bize, tarafından rahmet bağışla! Lütfu en bol olan sensin. (Al-i İmran 8)

Ey Rabbimiz, iman ettik; günahlarımızı bağışla, bizi Cehennem azabından koru. (Al-i İmran 16)

Ey Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığı bağışla; ayaklarımızı [yolunda] sabit kıl; kâfirlere karşı bizi muzaffer eyle! (Al-i İmran 147)

Ey Rabbimiz, "Rabbinize inanın" diyen davetçiyi [Peygamberi] işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al! Ey Rabbimiz, bize, Peygamberlerin vasıtasıyla vaad ettiklerini de ikram et ve kıyamette bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vaadinden caymazsın. (Al-i İmran 193-194)

Ey Rabbimiz, bize çok sabır ver, müslüman olarak canımızı al! (Araf 126)

Ey Rabbim, beni ve neslimi namazı devamlı kılanlardan eyle; duamı kabul et, kıyamette hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla! (İbrahim 40-41)

Ey Rabbim, bana hikmet ver ve beni salihler arasına kat! (Şuara 83)
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
46
Beddua etmek
Sual: Kötü anne babanın iyi olan çocuğuna yaptığı beddua kabul olur mu?
CEVAP
Kötü ana-babanın, suçsuz ve iyi olan çocuğuna yaptığı beddua kabul olmaz. Haksız olarak yapılan beddualar kabul olmaz.

İbni Mübarek hazretleri, çocuğunu şikayet edene, (Çocuğa beddua ettin mi?) dedi. O da, evet deyince, (Çocuğun ahlakını sen bozdun) buyurdu.

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Bir babanın duası, ilahi hicaba erişir ve bu hicabı da aşar.) [İbni Mace]
(Ana-babanın çocuğuna ve mazlumun zalime olan bedduaları, red olmaz.) [Tirmizi]

Sual: (Ana-baba, mazlum ve misafirin duası kabul olur) buyuruluyor. Bu insanlar haksız olarak beddua ederlerse yine mi kabul olur?
CEVAP
(Ana-baba, mazlum ve misafirin duası kabul olur) demek, (Ana-babanın çocuğuna yaptığı hayır dua, mazlumun [kâfir bile olsa] kendine zulmeden zalime yaptığı beddua, misafirin ev sahibine yaptığı hayır dua kabul olur) demektir. Yoksa misafirin, suçsuz olan ev sahibine yaptığı beddua kabul olmaz.

Mazlumun, kendine zulmetmeyen birine yaptığı beddua kabul olmaz. Ana-babanın, evladına yaptığı hayır dua kabul olur. Kötü ana-babanın, suçsuz ve iyi olan çocuğuna yaptığı beddua kabul olmaz.

Kısacası haksız olarak yapılan beddua kabul olmaz. Beddua etmeye alışmamalıdır! Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kendinize, çocuklarınıza ve mallarınıza beddua etmeyiniz! Duaların kabul olduğu bir vakte rastlar da, bedduanız kabul olur.) [Müslim]

Sual: Annem, babamdan boşandı. Babam annemi, annem de babamı kastedip (Eğer onunla görüşürsen hakkımı helal etmem, beddua ederim) dediler. Haksız olarak ettikleri beddua geçer mi?
CEVAP
Geçmez. Gizli görüşmek lazımdır.

Sual: Babam beddua etti. Sonra öldü. İşim rast gitmiyor, bunun çaresi nedir?
CEVAP
Tevbe istiğfara devam etmeli, ölü için hayırlı işler yapmalıdır!

Sual: Bir gencin evlenme teklifini kabul etmedim. Bunun üzerine bana, �Allah belanı versin� dedi. Şimdi sağlığım bozuktur. Acaba, sağlığımın bozulması, gencin bedduasından mıdır? Onunla helalleşmem mi gerekiyor?
CEVAP
Evlenme teklifini kabul etmemekle hak geçmez. Haksız olarak yapılan beddualar da geçmez. Helalleşmek gerekmez.

Peygamber efendimiz beddua etti mi?
Peygamber efendimiz, diğer bazı Peygamberler gibi kavimlerine genel bir beddua etmemiş ama muayyen günahları işleyenleri lanetlemiştir. Mesela birkaçı şöyledir:

(Lutilere Allah lanet etsin!) [Beyheki]
(Paraya tapana lanet olsun!) [Tirmizi]
(Bid�at çıkarana lanet olsun.) [Dare Kutni]
(Eshabıma sövene lanet olsun.) [Hakim]
(Doğruyu bildiği halde susana lanet olsun) [Deylemi]

Ayrıca isim söyleyerek beddua ettikleri de vardır. Bir tanesi şöyledir: Ebu Leheb�in oğlu Uteybe, Tebbet suresi gelince, Resulullah efendimize hakaret etti. Resulullah çok üzülüp, (Ya Rabbi, buna bir canavar musallat et) dedi. Ebu Leheb�in oğlu Uteybe Şam�a giderken, bir gece, bir aslan gelip uyuyan arkadaşlarını koklayıp bıraktı. Sıra Uteybe�ye gelince onu parçaladı. (Mirat-i kâinat)

Taberani�de rivayet ediliyor ki:
İki kişi, Hazret-i Hamza hakkında aşağılayıcı bir şiir okuduklarından Cehenneme gitmeleri için Resulullah beddua ediyor.

Peygamber efendimiz beddua etmezdi sanarak hadis kitaplarındaki beddua bildiren böyle bir hadis-i şerife şüphe ile bakmak din düşmanlarını sevindirmek olur. O zaman imam-ı Taberani�ye de itimat kalmaz. Zaten din düşmanlarının bütün derdi de bu. (Âlimleri ve hadisleri yıkarsak Kur�anı yıkmak daha kolay olur) diyorlar.

O iki kişi hicri 8. yılda Müslüman olmuştu. Hazret-i Hamza ise bundan 4 yıl önce şehit oldu. Yani o zaman o iki kişi Müslüman değildi. O dua, Müslümanlara yaptıkları zararlardan ve sevgili amcası Hz. Hamza�ya dil uzattıklarından dolayı yapılmıştı.

Mekke�nin fethinde, Resulullah efendimiz herkesi affetti. Yalnız on kişinin isimlerini söyleyip, (Bunları görünce hemen öldürün) buyurdu. Bu on kişiden biri olan Vahşi bin Harb, Mekke�den uzaklara kaçtı. Daha sonra pişman olup, Medine�de mescide gelip, (Ya Resulallah, bir kimse Allah�a ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup iman etse, bunun cezası nedir?) dedi. Resulullah efendimiz, (Pişman olup iman eden affolur, bizim kardeşimiz olur) buyurdu. (Ya Resulallah, iman ettim, pişman oldum. Ben Vahşi�yim) dedi. Peygamber efendimiz, Vahşi adını işitince, sevgili amcası Hz. Hamza�nın parçalanmış hâli gözü önüne geldi.

Ağlamaya başlayıp, (Git, seni gözüm görmesin) buyurdu. Vahşi, öldürüleceğini anlayıp dışarı çıkarken Cebrail aleyhisselam gelip, (Ey Habibim, bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düşman etmeye uğraşmakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben onu affediyorum. Sen, amcanı öldürdü diye Vahşi�yi niçin affetmiyorsun? O pişman oldu. Şimdi sana inandı. Ben affettim. Sen de affet) mealindeki ilahi emri bildirdi.

Herkes, öldürün emrini bekliyordu. Resulullah efendimiz, (Kardeşinizi çağırınız) buyurdu. Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Resulullah efendimiz, affolduğu müjdesini verip, (Fakat, seni görünce dayanamıyor, üzülüyorum. Bana görünme) buyurdu. Hz. Vahşi, Resulullahı üzmemek için, bir daha yanına gelmedi. Mahcup, başı önünde yaşadı. (Kurtubi, Süyuti, Taberi)

Sorgusuz sualsiz öldürülmesi gereken bir kâfir, Müslüman olunca, onun hakkındaki nefret, merhamete dönüşüyor, sahabilik şerefine kavuşuyor. Günahları sevaba çevriliyor. Bir âyet meali:
(Tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenlerin günahlarını sevaplara çeviririm. Allah çok affedici ve çok esirgeyicidir.) [Furkan 70)

Bu âyet-i kerime Hazret-i Vahşi için indi. (Hadika)
Bir dileği olanlar ne yapmalı​
Sual: Çocuğu olmayan veya evlenmek isteyen veya herhangi bir dileği olanlar ne yapmalıdır?
CEVAP
Evlenmek isteyen veya çocuğu olmayan kimse, sebeplere yapışmalı. İnsan, bir işin neticesinin iyi mi, kötü mü olacağını bilemez. Muhakkak şu işim olsun diye ısrar etmemeli, Hayırlı ise olsun demeli.

Kur�an-ı kerim ve dua, şartları gözetilerek okunursa, fayda verir. Okuyanın ve hastanın buna inanması gerekir. Kur�an-ı kerimin her harfi şifadır, dileklere devadır. Allahü teâlâ, (Kur�an-ı kerim, müminler için şifa ve rahmettir) buyuruyor.

Çocuğu olmayan veya evlenmek isteyenler veya herhangi bir dileği olanlar şunları yapmalıdır:
1- İstiğfar okumalı. (Malım çok, ama çocuğum olmuyor. Ne yapayım?) diyen kişiye, bir sahabi istiğfara devam etmesini söyledi. O da günde 700 defa istiğfar okurdu. Nihayet on çocuğu oldu. Hasan-ı Basri hazretlerine, kıtlıktan, fakirlikten, çocuğunun olmadığından şikayette bulunuldu. Hepsine de istiğfar etmesini söyledi. Sebebi sorulunca, Kur�an-ı kerimden üç âyet-i kerime okudu. Meali şöyle:
(Çok affedici olan Rabbinize istiğfar edin ki, gökten bol yağmur indirsin; size, mal ve oğullar ile yardım etsin, sizin için bahçeler, ırmaklar versin.) [Nuh 10-12]

Çocuklarını idarede sıkıntı çeken bir sahabiye Peygamber efendimiz, (Neden istiğfar etmiyorsun? Ben günde yüz defa istiğfar ederim) buyurdu. İstiğfar edileceği zaman yüz defa (Estağfirullah min külli ma kerihallah, Estağfirullah elazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh) demeli ve manasını düşünerek söylemeli.

Manası şöyledir:
(Razı olmadığın şeylerden yaptıklarımı affet ve yapmadıklarımı yapmaktan koru. Kendisinden başka ilah bulunmayan hay, kayyum ve azim olan Allah�a istiğfar eder ve günahlarıma pişman olup Ona sığınırım.) [Azim, zatı ve sıfatları kemalde, Hay, ezeli ve ebedi bir hayatla diri olan, Kayyum, zatı ile kaim olan, yarattığı her şeyi varlıkta durduran demektir.]

2- Dileğine kavuşmak için, iki rekat namaz kılıp, sevabını Silsile-i aliyye denilen âlimlerin ruhuna hediye etmeli, bunların hürmeti için diye dua etmeli. Mesela, �Ya Rabbi, hayırlı bir çocuk nasip eyle� diye dua edip, �Bu duamı silsile-i aliyye büyükleri hürmetine kabul eyle� demeli. (Mekatib-i şerife)

Sabah ve yatsı namazından sonra silsile-i aliyyenin isimlerini, sonra Fatiha okuyarak ruhlarına gönderip, onları vesile ederek yapılan dua kabul olur. Tecrübe edilmiştir.

Ali Ramiteni hazretleri buyurdu ki:
(Günah işlememiş bir dil ile dua ediniz ki, kabul olsun!) Yani, Huda dostlarının huzurunda tevazu eyleyiniz, yalvarınız da, sizin için dua etsinler. İstigase, yani bir Veliye tevessül de, bu demektir.
[İsa aleyhisselama gelip derler ki, dua ediyorsunuz, devasız hastalıklar iyi oluyor. Hangi duayı okuyorsunuz, bize de söyler misiniz? İsa aleyhisselam da onlara okuduğu duayı söyler. Adamlar bir süre sonra tekrar gelirler, efendim okuyoruz okuyoruz bir şey olmuyor, acaba bize yanlış dua mı öğrettiniz derler. İsa aleyhisselam, (Dua doğru ama ağız yanlış) buyurur, yani doğru dua öğrettim, dua aynı dua ama, ağız aynı ağız değil!]

3- Âyât-i hırz, usulüne uygun okunur ve yanında taşınırsa, murat hasıl olur.

4- Adakta bulunmalı. Mesela, (Şununla evlenirsem, sevabı Seyyidet Nefise hazretlerine olmak üzere, Allah için, üç Yasin okumak nezrim olsun) denince, bu dileğin kabul olduğu tecrübe edilmiştir.

5- Dua izinli okunmalı! M. Masum hazretleri buyuruyor ki: (Duayı, âyet-i kerimeyi sevap kazanmak için okurken kimseden izin almaya lüzum yoktur. Bunlar şifa için, bir ihtiyacın hasıl olması, bir müşkülün hallolması için okunurken, tesir etmeleri, üstadın izin vermesine bağlıdır.) Üstad vefat etmişse, kitabından öğrenip okumak da izin almak olur. İzin alan, izin verenin vekili olur. Vekilin okuması, üstad gibi tesirli olur.

6- Bir dileği olan aşağıdaki duayı okumalıdır. Kör bir zat gelip, (Ya Resulallah! Allahü teâlâya dua et, gözlerim açılsın) dedi. Peygamber efendimiz de, (Kusursuz bir abdest al! Sonra, ya Rabbi! Sana yalvarıyorum. Sevgili Peygamberin Muhammed aleyhisselamı araya koyarak, senden istiyorum. Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed aleyhisselam! Seni vesile ederek, Rabbime yalvarıyorum. Senin hatırın için kabul etmesini istiyorum. Ya Rabbi, bu yüce Peygamberi bana şefaatçı eyle! Onun hürmetine duamı kabul et) duasını okumasını söyledi. O da, abdest alıp dua etti. Hemen gözleri açıldı. [Tirmizi]
Bu duayı okuyanlar, maksatlarına kavuşmuşlardır.

Namaz kılmayanın, haram işleyenin ve kalbi gafil olanın duası kabul olmaz. Ehl-i sünnet itikadında olmayanın okuması fayda vermez. Hak teâlâ, herşeyi bir sebep ile yaratmaktadır. Bir şeye kavuşmak isteyen, o şeyin sebebine yapışmalıdır. Rabbimiz, insana sıhhat, şifa vermek için, dua etmeyi, sadaka vermeyi ve ilaç kullanmayı sebep yapmıştır.

Sebeplere yapışmadan istemek kuru bir temennidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Çalışmadan dua eden, silahsız harbe giden gibidir.) [Deylemi]
Dilek duası denen hurafe​
Sual: Dilek duası denen bir mektup, 1984 yılında Amerika�da bulunmuş. Eline geçip 7 kişiye gönderen zengin olmuş. Göndermeyenin başına felaket gelmiş. Aslı var mı?
CEVAP
Bir hıristiyan hurafesidir. Müslümanlar arasında da bu tür hurafeleri yaymak istiyorlar. Elimize geçince imha etmeli, başkalarına göndermemeli. Bunların uydurduğu hurafeler hakkında, Büyü Sihir ve Bâtıl İnançlar maddesinde bilgi var.
 

DiLaRa_I NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Eyl 2009
Mesajlar
2,576
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
46
Dua boşa gitmez
Sual: Allahü teâlâ, Mümin suresinin 60. âyetinde (Dua edin, kabul edeyim) buyuruyor. Ama benim dualarım hep boşa gidiyor. Bunun sebebi nedir?
CEVAP
Hayır dua boşa gitmez. İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Rabbiniz, elbette hayâ ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp bir şey istedikleri zaman, onların ellerini boş çevirmekten hayâ eder.) [Tirmizi, Ebu Davud]

(Allahü teâlâ buyurdu ki: Ey insanoğlu, bana ortak koşmadan kulluk edersen, amelinin karşılığını veririm. Dua istemek senden, kabul edip vermek de bendendir.) [Taberani]

Allahü teâlâ, (Duanızı kabul ederim, elinizi boş çevirmem) buyuruyor. Demek ki boşa gitmiyor. Ama bizim isteğimiz olmayınca boşa gittiğini sanıyoruz. Kitaplarda diyor ki:
Dua sebebiyle ya günahlar affolur, ya gelecek bir bela önlenir, ya mevcut bir bela kalkar, yahut ahirette büyük sevaba kavuşulur. (Şir�a)

Demek ki, dua sayesinde, günahlarımız affediliyor, gelecek bir bela önlenmiş oluyor, mevcut bir bela veya dert kalkıyor yahut dua sebebiyle sevaplara kavuşuyoruz. İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Dua eden, üç şeyden hali değildir: Ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür, yahut ahirette mükafatını bulur.) [Deylemi]

(Kul bir dua ettiği zaman, isteği yerine gelmezse ona bir hasene [sevap] yazılır.) [Dare Kutni]

Geciken dua da olur elbette. Onun da hikmetleri vardır. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Mümin dua ettiği zaman, Allahü teâlâ, Cebrail aleyhisselama, "İsteğini hemen yapma, ben onun sesini seviyorum" buyurur. Facir dua edince de, "Bunun isteğini hemen yerine getir, ben onun sesini sevmiyorum" buyurur.) [İbni Neccar]

Cenab-ı hak duanın kabulünü geciktirince de çok nimet verecek demektir. Onun için acele edip duam niye kabul olmuyor dememelidir. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Biriniz acele edip de �Benim duam kabul olmadı� demedikçe duası kabul edilir.) [Buhari]
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt