Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"Ölçüler"le Başbaşa (1 Kullanıcı)

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Marufu emr ve münkeri nehyetmenin sınırları nelerdir, Efendim?

Zannı galible, nasihat ettiği takdirde kendisine iftira edileceğini, sövüleceğini biliyorsa, hatta dövüleceğini biliyorsa, bakılır: Eğer daha büyük bir fitneye sirayet etme varsa, susması; yoksa nasihat etmesi efdaldir. Meselâ kendisinden nasihat talep edilmeyeceğini, nasihatten dolayı dövüleceğini, hapse atılacağını bildiği takdirde, Allah Teâlâ’dan başka kimseye şikâyette bulunmayacağına inanıyorsa, bu takdirde nasihat etmesi efdaldir. Aksi takdirde sükût... Yani bu sûrette şehidliği tercih etmek şartıyla tebliğ ve nasihat caiz olur. (s.106)

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Efendim, müslüman bir kadının - kızın mutlaka koruması gereken tesettür ve iffet ölçüleri nelerdir?

Müslime bir kadının, her hususta erkekten sakınması farz olduğu gibi, kâfire kadından ve hatta fâcire müslime yani açık saçık bir kadından dahî sakınması farz; yüz ve elinin dışında göstermesi haram olur. (s.167)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Müzik dinlemekte ölçü nedir, Efendim; meselâ tasavvuf müziği de dinleyemez miyiz?

Herhâlde bizim zamanımızdaki şuur, tasavvufî müziklere müsaid değildir. (s.114) Dört mezhebin açık hükmüne göre, husûsen içinde kadın bulunsa, her cihetle teganni ve çalgı aletlerini dinlemek haramdır. (s.112)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Efendim, namazların akabinde, bilhassa Cuma namazlarından sonra cemaatin sıra ile tokalaşması câiz midir?

Namazlardan sonra, karşılaşma olmaksızın musafaha bid’at ve mekruhtur. Selâmlamada eğilmek de mekruhtur. Camilerde bayram namazından ve cumadan sonra âdet olagelen musafaha ve kucaklaşmalar bid’at ve mekruhtur. (s.188)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Avrupa’da helâl et bulmak, şoklayarak kestiklerinden ve kimin kestiği bilinmediğinden cidden büyük problem. Türkiye’de nasıl davranalım, Efendim; kasabdan, marketten et alıp gönül rahatlığı ile yiyebilir miyiz yurdumuzda?

Yurdumuzda İslâm dinini, farzlarını, vaciblerini bilmeyen ve hatta Şeriat’i reddeden birçok kasapların boğazladıkları hayvan haramdır. Maateessüf, büyük şehirlerimizde et yemek tehlikelidir. Çünkü “Âmentü”yü bilmeyenin, annesi babası müslüman olsa dahî, nikahı sahih olmadığı gibi, boğazladığı hayvanın eti de helâl olmaz. (s.77)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Faiz ile Riba farklı şeyler midir, Efendim; farklı şeyler ise, riba haram, faiz helâl midir?

Muasır bazı serseriler, faizin ribâdan ayrı olduğunu iddia ederler. Onların bu iddiaları bâtıldır. (s.248)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Faizin umumlaşmasından dolayı, “beşerî ihtiyacdır” yahud “umumî ibtilâ vardır” yahud “artık faizden sakınmak imkânsızdır, dolayısıyla faize çözüm getirmek gerekir” yahud “devletler icbar ediyor” gibi görüşlerin mâhiyeti nedir, Efendim?

İstihlâl-i ma’siyetten başka hiçbir şey değildir. İstihlâl-i ma’siyet olduğu gibi, aynı zamanda İslâm’ı ortadan kaldırmak arzusundan başka bir şeyle ifade edilemez. (s.249)

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Devamlı değer kaybeden Türk parası ile muâmelede nasıl olur, Efendim; zekat ve faiz tahakkuk eder mi?

Türk parası da, değeri düşse dahî onunla muamele edildiği ve devletin sikkesi üzerinde bulunduğu, halk da onunla alış veriş yaptığı müddetçe, onunla alım satım caizdir; onda faiz tahakkuk eder; ve zekâta tâbi’dir. (s.268)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Çek veya senedi değerinden aza kırdırmanın hükmü de faiz midir, Efendim?

Çek ve senedin kırılmasında yahud poliçeyi değerinden az satışta da faiz tahakkuk etmiş olur. Bu sûretle yapılan satış dahî bâtıldır. (s.238)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Efendim, bugün Avrupa’da ve hatta Türkiye’de, “dâr-ul harbde caizdir” diyerek, faiz alıp vermekte beis görmemek olur mu?

Cumhûr-u Ehl-i Sünnet ulemâsı, nerede olursa olsun, müslümanın faizle muamele etmesinin haramlığı hakkında hükmetmişlerdir. Şu kadar müstesna ki, İmam-ı A’zam ile İmam Muhammed’e göre, harb diyarında yaşayan bir harbî, yani o memleket tebaasından bir gayrı müslimle müslüman arasında ribâ muamelesi caizdir. Kumar dahî aynı hükümdedir. İmam Ebû Yûsuf bunları dahî caiz görmemiştir. Cumhur da, İmam Ebû Yûsuf’la beraberdir. (s.276) Cumhur: “Küffar diyarında bulunan müslüman dahî faizle iştigâl edemez.” diye hükmetmişlerdir. (s.249)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Recm cezasının ve inkarının hükmü nedir, Efendim?

İslâm hukukuna göre bir kere evlenmiş olarak, velev ki hâlen bekâr olsun, zina eden erkek ve kadın taşlanarak öldürülür. Buna recim denilmektedir. Müslim ve Buhârî’nin tahric ettikleri hadiste, Hazret-i Ömer radıyallahu anh hutbesinde şöyle buyurdu: “Şüphesiz Allah Teâlâ, Muhammed sallâhu aleyhi vesellem’i bir peygamber olarak göndermiştir. O’na O Kitab’da: “Evli erkek ve evli kadın zina ettikleri zaman Allah’dan bir azab olarak onları taşlayın. Gerçekte Allah, mülkünde yegâne hikmet ve hüküm sahibidir.” Meâlindeki ayet-i kerîme de inmişti. Ve gerçekte Rasûlullah sallalâhu aleyhi ve sellem, recmetmiştir. Ve biz de = Ebû Bekr ve tüm ashab, şâhid oldukları, gebelik olduğu veya itiraf olduğu zamanda zina eden evliyi recmettik.” (Buhârî h.n.6830, Müslim h.n.1691 =15, Sünen-i İbni Mâce h.n.2553) Ehli Sünnet velCemaat’in ulemâsı diyorlar ki: Hazret-i Ömer radıyallâhu anh bunu ashabın cemaati içerisinde söylerken, hiçbir kimse ona itirazda bulunmamıştır. Binâenaleyh recim, sadece tilâveti mensuh bu ayetle değil, fi’l-i Rasûl ve ashabın icmâıyla sabit olmuştur. Binâenaleyh, bunun dahî inkârı küfürdür. (s.494)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Sünnet’i, Ashâb’ın icmâını ve ictihâdını ve müctehidlerin ictihadlarını reddediyorlar, Efendim; “Allah’dan başka kimse hüküm koyamaz” gibi afili sözlerle?

Bazı serserilerin “Allah Teâlâ’dan başkası, şu haramdır bu helâldir diyemez.” demeleri, Ehli Sünnet velCemaat’in bütün mezheblerine muhaliftir. Müctehid, şer’î delillerden istinbât ederek, “Şu haramdır, bu helâldir.” diyebilir. Müctehid’in böyle hükmetmesi, yine şer’î delildir. Kıyasdan maksad, aklî kıyas değil, şer’î kıyasdır. (s.11)
Nass ve icmâ’ ile bilinmeyen ve müctehid tarafından hükmü açıklanan; helâl dedilerse helâl, haram dedilerse haram olur. Harama benzeyen şeylere Hanefîlerden, başta İmam Muhammed olmak üzere ulemâ, mekruh demişlerdir. Hanefînin dışında olanlar, buna haram ismini vermişlerdir.(s.26)
Haber-i ahad, Kur’an’da mücmel olan hükmün tefsiri olursa, o zannî delil olmaz, kat’î delil olur. Bazı muasır serserilerin: “Şu hüküm haber-i ahadla sabittir, zannı ifade eder; zanna tâbi’ olunmaz.” Şeklindeki sözleri çirkin bid’attir; ve böylelerinin küfründen korkulur. (s.11)
“Hadisler içerisinde zayıf, mevdû’ vardır, dolayısıyla Kur’an’dan hükmü almalıyız.” diyen fikir, müsteşriklerin, müslümanları Peygamber’e inanmaktan uzaklaştırmak için açtıkları tuzaktır. Hadisleri devreden çıkarıp Kur’an meâlleri okuyarak yorum yapanlar, İslâm şeriatinden uzaklaşmış, hevâ-i nefslerinin çirkâplarına girmiş; ve aldanmaktadırlar. (s.441)
Arabî nazm-ı şerîfi bilene göre dahî, Kur’an-ı Hakîm’in lâfızlarından ahkâm çıkarmaya kalkışmak serserilik, iman zaafiyetinden başka bir şeyle ifade edilemez. Hadisleri devreden çıkarmak yahud ashabın eserlerini devreden çıkarmak korkunç bir tehlike ve müsteşriklere ittibâ’dan başka hiçbir şeyle ifade edilemez. (s.442)
Kur’an’a sarılmakta ve onu hakem tayin etmekte, sünnet ihmâl edilmez. Çünkü Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in haram kıldığı şeylerin hükmü de Kur’an’ın hükmü gibidir. (s.443)
Peygamber’in hakemliği Kur’an’la sabittir; ve iman buna bağlanmıştır. Yani Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in sünnetini hakem olarak inanmayan kâfir, inandığı hâlde tatbik etmeyen fâsık, âsi ve zalimdir. (s.444)
Kur’an ve hadisleri anlayışımızla değil, müctehidlerin anlayışıyla anlamak farzdır. Onda görüş beyan etmek haramdır. Gücümüz yettiği nisbette, hükümleri onların sözlerinden anlamaya çalışmalıdır. İşte en büyük âfat, ayet ve hadis meâllerinde, bu işte yetkili olanlara müracaat etmeksizin yorum yapmaktır. Bu yorum isabetli olsa dahî yine hatadır, ma’siyettir, haramdır. Ayette bu olduğu gibi, hadiste de aynıdır. Namazın farziyetini ayet ve hadisten öğrenip inandığımız gibi, müctehidlerden de namaz kılmasını, rükünlerini, şartlarını, vaciblerini, mekruhlarını, müfsidlerini öğrenmeliyiz. (s.59)
Bizim Türkiye’de son zamanda, hadisleri dahî devreden çıkararak sadece ayet meallerini okuyup hüküm çıkaran bir taife türemektedir. Bunlar, hak sûretinde gelen bâtıl yayıcılarıdır. (s.438)
Ulemânın görüşüne, tefsirlere müracaat etmeksizin mücerred meâl okunması ya küfürdür, ya da büyük bir ma’siyettir. Hele hele bunun üzerinde bir de münakaşalar olursa; meselâ “Şu ayet bunu demek ister... Bu ayet bunu demek ister...” gibi çekişmeye sirayet ederse, küfür olur. (s.57)

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Garib olan şu ki, bunlar en büyük müctehidleri ve hatta Sünnet’i güya Allah adına diskalifiye etmeye çalışıyorlar, ama pek meraklılar ictihad kapısını da açmaya. Kapalı mıdır Efendim, İctihad Kapısı; Müctehid var mıdır günümüzde?

İctihad kapısı açık ise de, zamanımızda müctehid yoktur. (s.26)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Dinde zorlama yok mudur, Efendim?

Bazı insanlar tavuk meşrebli olur da, bir yumurtayı bir cevher sanar. Yaptığı kötü işlerin dahî propagandasında bulunur, güzel göstermeye çalışır. Sonra Allah Teâlâ’ya birçok va’dede bulunur. “Hangi amel hayırlı ise onu işlerim.” diye söz verir. Fakat Şeriat’in emr ve yasakları zannının haricinde olursa gevşer, geriye çekilir, söylediği sözü yerine getirmez. İşte bu hâl, Allah Teâlâ’nın azabına ve O’nun gazabına sebeb olur. (s.552)
Zamanımızda birçok cahiller, “Dinde zorlama yoktur.” demekle, günah işleyenlerin günahından muahazenin kalkmasını iddia ederler. Bu büyük cehalettir, inaddır, mazeret değildir. Zımmî kafir bile, İslâm diyarında müslüman olduğu takdirde, İslâm’ın emirlerini yerine getirmek, yasaklarından sakınmak sûretiyle İslâmî hükümlerin icrâsını iltizam etmiştir. İslâm’da, suç işleyene ceza yoktur demek istenirse, iddiasıyla kâfir olur. (s.675)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Cahilliğin mazeret olmadığını öğrenmiş olduk, Efendim; sarhoşluk mâzeret midir?

Cezanın gerektiği yerde sarhoşluk mazeret sayılmaz. Sekir hâlinde zina eden kimseye, zina cezası verilir. Ancak sekir hâlinde değil, ayık olduğu zaman verilir. (s.676)

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Birçok cahil ve sarhoş, “bu zamanda...” diye söze başlayarak, İslâm’ın emirlerini, İslâm’ın mubah gördüklerini hoş görmüyorlar Efendim, akılları sıra...

Akıl değil, Şeriat’in hoş karşıladığı her şey ma’rûftur; ister bu ma’rûf farz olsun, ister vâcib ve ister müstehab, ister mübah olsun. Şeriat’in hoş gördüğü bir sözün, mübah kıldığı bir fiilin hoş karşılanmaması ve kınanması haramdır. Meselâ iki evliliği kınamak gibi. Kabûl etmemek ise küfür olur. Allah bundan korusun. (s.505)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Din ayrı, devlet ayrı diyen kimsenin hükmü nedir, Efendim?

Din ayrı, devlet ayrı diyen kimsenin iki hükmü vardır:
a-İslâm dinini reddetmek yahud hafife almak yahud kendi zamanına kifâyetsiz görmek küfürdür. Bu inançta olan kimse, ümmetin ittifakıyla kâfirdir. Kâfire velâyet hakkı olmadığından, iş başına getirilmesi yoktur.
b-Allah Teâlâ’nın hükümlerini reddetmez, hafife almaz, zamanına göre dahî yetersiz görmez; fakat bununla beraber, Allah ve O’nun Rasûlü’nün hükmüne muhâlif hükmeder. Bu ise âsî ve fâsıkdır. Cumhura göre, bunu iş başına getirmek, ona velâyet hakkını vermek caiz değildir. Ancak Hanefîlerden bir kısım ulemâ, fâsığın velâyetini caiz görmüşlerdir.
Ulu-l-emr ise, “sizden olan” kaydıyla itaat farz olur. Binâenaleyh, “sizden olan” kaydı çok mühimdir. Zulme tevessül etmeksizin itikâden, amelen ve ahlâken müslüman olarak yaşayan amir, müslümanlardan olduğu için kendisine itaat farz olur. Bunun dışında itaat düşünülemez. Çünkü Allah’a isyan hususunda itaat yoktur. İtaat ma’rûftadır. (s.437)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
“Kör Bayrak” ne demektir, Efendim?

Kör bayrak, Allah Teâlâ’nın dînini korumak ve şeriatını hâkim kılmaktan başka herhangi bir gayeyle çekilen her bayraktır. Eğer böyle bir bayrağın bâtıl tarafı, dînin herhangi bir hükmünün inkârı belli olursa, bu küfürdür. Eğer inkârsız ma’siyet tarafı malûm olursa, bu da isyan ve haramdır. Kâdı diyor ki: İş başında olan bir hükümdarın küfrü alenî olursa yahud şeriati değiştirmesi olursa yahud bid’ati zâhir olursa, itaat sâkıt olur. Ve müslümanlara, âdil bir kimseyi tayin etmeleri vacib olur. (s.462)
Apaçık küfrü meydanda olan kâfire itaat caiz olmaz; bilakis, muktedir olanlara onunla mücadele etmek vacib olur. (s.467)
Hatta ve hatta müslüman olup, iş başına geldikten sonra irtidad edenin azli farzdır. (s.469)
Müslümanlar, Abdülhamid Han zamanına kadar, kendisine bîat edilmiş zatı mecâzî mânâda halîfe olarak kabul ederek idareciliğini, hâkimiyetini kabul etmişlerdir. Abdulhamid Han’ın azledilmesiyle bu da sarsılmış, Vahdeddîn’in ölümüyle hitam bulmuştur. Tekrar böyle bir hükümdarı tayin etmek, alelkifâye olarak ümmete vacibdir. (s.503)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Irkı için, ırkının hâkimiyeti, sözde bağımsızlığı için, Efendim; “cihad” olmaz mı?

Asabe nâmına harb etmek, kızmak ve propaganda yapmak, hakka ve dine yardım değil, bilakis hevâ ve hevese göre harekettir, haramdır. Bu cahiliyye devri âdetlerinden biridir. Binâenaleyh böyle bir harbde öldürülen de şehid değil âsi olur. Çünkü, ulemânın ittifakıyla, Allah’ın dininin yücelmesinden başka hiçbir sûrette propaganda yapmak, vuruşmak caiz değildir, haramdır. (s.462)
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Siyasete bakışımız nasıl olmalı, Efendim?

Âdilâne siyaset ve zalimâne siyaset... Eskiden beri bu iki siyaset beraber yürümüştür. Rahatlıkla diyebiliriz ki, hâlihazırda müslümanların tüm beldelerinde âdilâne siyaset hasret olmuştur. (s.449)
Menfî siyasetin başlangıcı, servet ve riyâseti ele geçirmeye hırslanmaktır; temeli hıyanettir; semeresi avcılıktır. Bunu gaye edindiği takdirde sonu mutlaka felâket ve hasretler olur. Bunun için Rasûl-u Muhterem sallallâhu aleyhi ve sellem, idareciliğe hırslı olanlara idareciliği vermemiştir. (s.449-450)

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt