Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Namaz kılın...!!!! (1 Kullanıcı)

DIDEM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2006
Mesajlar
231
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

HÜSEYİN47 KARDEŞİM BU KONUDA GEREKLİ ARAŞTIRMALARI YAPACAĞIM.DEDİĞİN GİBİ HACET NAMAZI KILIP RABBİME DE SORACAĞIM.AMA ŞİMDİ SANA BİRŞEY SORMAK İSTİYORUM.GELECEK OLAN MEHDİNİN KENDİNİ ISPATLAMASI GEREKMİYOR MU?
MADEM ÖYLE ÇIKSIN ORTAYA BİZİ İNANDIRSIN.GİZLİ GİZLİ ALLAH ÜNİVERSİTESİ KURARAK, KURANI DEĞİŞİK ŞEKİLDE YORUMLAYARAK OLMAZKİ.ONUN GÖREVİ BİZE DOĞRULARI GÖSTERMEKSE BUNU NİYE YAPMIYOR.NİYE AKLIMIZI KARIŞTIRMAKLA KALIYOR..SÖYLE MEHDİNE BİZİ İNANDIRSIN....

ALLAH'A EMANET OLUN...SELAMETLE....B)B)B)
 

huccac

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Ağu 2006
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

ESSELAMUALEYKUM:
Didem kardeş,ALLAHc.c.. senden ve senin gibilerden razı ve memmnun olsun. çok doğru yazdın eğer öyleyse alenen demeli değil mi? şimdi bu işlem şuna benzer:
karanlıkta bana göz kırpmışsın eeee..peki ben nereden göreceğim o halde değil mi?
madem bana bir şey anlatmak istiyorsun o halde apaçık söyleki bende bileyim.
haaa .. bu saatten sonra kabul edip etmemek benim tercihim olmalı ki mes'uliyeti de beni bulmalı değil mi?herkes o zaman saflarını belirlemeli .VESSELAMB)
 

Muslima

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
204
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

Esselamu Aleikum vr,vb

Didem kardesim agzina ,aklina saglik Allah razi olsun .
Dün gece bende Teheccud namazi kildim.Ama Mursid bulmak icin degil;Allah Subhane ve Tealadan bizleri dosdogru ona ulastimasi icin ve islah edip dogru yola koymasi icin.
O cok merhametli olan Allahimiz bizi yakmak istermi?Nediye o zaman bizleri ackca her konuda uyarmisken bu konuda uyarmamis olabilir?
Sonra ALLAH in Hükmü kesindir.Allah Islam dinini 1400 sene evvel tamamlamis ve bir daha peygamber gelmeyecegini söylemistir!!!
Peki bu olanlar Hasa Allahin kendi kendisini yalanlamasi demek degil mi?
HASA;HASA;HASA Allah yalanci degildir,ancak ben resulum diyenler Allahi yalanlamak isteyenlerdir!!!
Vay bunlarin haline!!!


MAIDE-55-56:Sizin veliniz ancak Allah ve O"nun Resuludur.Birde Allahin emrine bas egen namazi dosdogru kilan ,zekati veren muminlerdir.Her kim Allahi ,peygamberlerini ve muminleri dost edinirse,bilsinki galip gelecek olanlar ancak Allahin taraftarlaridir.

Ayrica kisi mezarinda iken Munker ve Nekir melekleri ona; Rabbin kim?
Peygamberin kim diye soracaklar.Mursidin kimdi diye degil !!!


AHZAB-3:Allaha tevekkül et.Vekil olarak Allah yeter





Vesselam
 

dost_37

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 May 2006
Mesajlar
463
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
RE: Namaz kılın...!!!!

kardeşim çok güzel bir paylaşım
 

DIDEM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2006
Mesajlar
231
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

ALLAH HEPİNİZDEN RAZI OLSUN KARDEŞLERİM...
SİZDEN RİCAM ;
www.hidayetcagi.com VE
www.mihr.com

ADRESLERİNE GÖZATABİLİR MİSİNİZ..SİZCE NE KADAR DOĞRU BU SİTELERDE YAZANLAR?..BENCE GENÇLERİMİZE YANLIŞ BİLGİLER VERMEYE ÇALIŞANLAR VAR.:(
CEVAPLARINIZI BEKLİYORUM.

ALLAH'A EMANET OLUN.SELAMETLE...B)B)B)
 

nevzatemre

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Tem 2006
Mesajlar
12
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

arkadaşlar yazıların tamamını okumadım ama zannedersem bi tartışma ortamı oluşmuş. Dinimiz hakkında çok fazla tartışma yapmaya gerek yok. Herşey apapaçık ortadadır. Mü'minlerin din üzerine tartışmaya girip nefsin "galebe çalma " hırsını tatmin etmeye çalışmaları çok acı. Kur'anda namaz kıl diyorsa kılacağız. oruç tut diyorsa tutacacğız. hangisi daha önemli diye bi tartışmaya girmenin anlamı yokki. sen ruhunu Allaha ölmeden teslim etmek istersin. bu vesile ile namaz kılarsın. yada namaz kılman ruhunu ölmeden Allaha teslim etmene vesile olur. selam ve dua ile...
Men etaallah, Fekad zekerallah (Allah'a itaat eden O'nu zikretmiştir.)
 

huseyin47

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
17
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

sevgili kardeşelrim galiba sizde anlama kapasitesi baya zayıf biz bun ları kendiliğimzeen çıkartmıyoruz neden alamıyorsunuz hadi bize inanmıyorsuunz allaha'a da inanmıyorsunuz hacet namazını kıl allaha soru mehdi(a.s) göster diye biz gördük ve onun emirlerini ve saHabilerin hayatında yaşananı yaşatıyoruz . yani bu kadar konuuyu dağınıtmanıza gerek yok tu? kısa sözün özü sevgili kardeşelrim eğer aranızada hacet namazını kılmasını bilen varsa kılsın ve allahu tealaya sorsun.
YANİ GERÇEKTENDE HELAL OLSUN SİZE... KARDEŞLERİM HALEN NE DEDİĞİMİ ANLAMAYANLAR VAR BAKIN TEKRAR EDİYORUM. SEVGİLİ KARDEŞLERİM
BİZLERE B.ZAMAN HAZRETLERİNİDE MÜJDELEMİŞ MEHDİ(A.S) İNECEK DİYE VE İNMİŞTE ALLAH TARAFINDAN BİZLERE GÖNDERİLDİ HAKİKATLERİ ÖĞRETİLMEK İÇİN KUR'AN KERİMİN GERÇEK ANLAMINI VERMEK İÇİN SİZİN ŞUAN Kİ OKUDUĞUNUZ MEALLERİN HEMEN HEMEN YARI YANLIŞ OLARAK ÖĞRETİLİYOR ARANIZDA ARAPPÇAYI SÖKEN VARSA BAKISIN AYETLERİ OKUSUN O ZAMAN YAZSIN ARAŞTIRMADAN OKUMADAN GELİP YAPIŞTIRIYORSUNUZ AYETLERİ İŞTE NEYMİŞ EFENDİM BUNLAR NİYE BİZDE YAZMIYOR. İŞTE SİZE SÖYLEDİM YAA SEVGİLİ KARDEŞLERİM. ALLAHU TEALA TARAFINDAN BİZLERE GÖNDERİLEN MEHDİ( A.S) ÖĞRETMEK İSTEDİKERLİNİ ÖĞRENEREK SİZLERE SÖYLÜYORUM HER KİM RUHUNU ALLAHA GERÇEK HAYATTA TESLİM ETMEYEN KURTULUŞA EREMEZ BUNU UNUTMAYIN OK.

ŞİMDİ SİZLERE NAMAZDAN DAHA BÜYÜK İŞ VAR OLDUĞUNU ANLATMAYA ÇALIŞIYORUM AMA BAKIYORUM Kİ? YAZDIKLARIMI OKUMAYAN HEMEN BİR ŞEYLER YAZIYOR.
şimdi sevgili kardeşlerim sizlere bir soalim olacak inş...
şimdi örnek diyelim bir işte çalışıyorsunuz. şimdi o işin en büyükü yani öenmli olanı var ikincisi ise farz olan var şimdi sevgili kardeşlerim ikisde farz şimdi her ikiside farz olursa hangisi daha önce geliyor tabiki büyük iş. bakın ankubet45 ci ayette ne açıklıyor namaz kılın kılmayın demiyorum insanları kötü yoldan alıp koyuyor yanlız allaha zikretmek en büyük iştir. sizce sevgili kardeşelrim en büyük iştir diyor bu farz değil mi?????

sizce farz değil mi? sevgili kardeşlerim.

ANKEBUT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salatı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salat (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.

bakın okuyun yukardaki ayette ne açıklıyor.
şimdi ruhun teslimi bizim ayetlerde yazmıyor diyor sevgili kardeşim. şimdi bu yukardaki ayetleri gönderen kardeşime sesleniyorum birazcık arapça okumasını biliyorsun o ayeti güzelce incele bak ne diyor ok



AL-İ İMRAN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeşâ’(yeşâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve sizin dîninize tâbî olandan başka kimseye inanmayın. (Habibim) de ki: “Hiç şüphesiz HİDAYET, Allah’ın (Kendisine) ulaştırmasıdır. (İnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaşmasıdır.) Size verilenin bir benzerinin başka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katında (sizlerle) tartışacakları için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç şüphesiz fazl, Allah’ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi’un Alîm’dir. (Allah herşeyi kuşatan ve herşeyi bilendir.)


bak yukardaki ayette ne diyor el huda hudallah. burda hidayetten bahsediyor hideyet demek allaha teslim demek ulaşmak demek(ruhunu ölmeden evvel ulaştırmak)
hudallah : allaha ulaşmak demek...
tamam mı sevgili kardeşim yani okumadan arapçada asıl ne anlatılmak isteneni okumadan yapıştırıyorsunuz mealleri
yazık szilere sevgili kardşelerim.
sevgili kardeşlerim ben sizin yerinizden olsam hiç zaman kaybetmeden hacet namazımı kılıp allaha sorarım mehdi(a.s) kimdir diye veya bizlere göster diye....
aşapdahi hacet namazın formulu isteyen kılıp allaha sorsun ruhun ölmeden teslimi varmı diye....


Hacet namazinin persembeyi cumaya baglayan gecelerde veya kandil gecelerinde kilinmasi asildir. Ama bütün gecelerde kilinabilir. Önce boy abdesti alinir. Sonra hacet namazina niyet edilir.
Namazda asagidaki âyetler okunur:

1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî

2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

2. Rekâtin sonunda : Ettehiyyâtü + Allahümme salli + Allahümme bârik

3. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

Namaz tamamlandiktan sonra Allah'tan hacet neyse o istenir. Allah'tan mürsid istemek için bu namaz kilindiysa mürsid istenir.

Bu namazdan sonra hiç konusmadan yatmak gerekir. Yatarken kibleyi saga alacak sekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kibleye çevrilerek yanüstü yatilir, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah'tan mürsid istenir. Eger kisinin haceti mürsid degil de baska bir hedefe ulasmaksa (zahirî veya batinî bir hedef olabilir) o hedefe ulasmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatildigi için sag kulak yastiga gelecektir. Bas biraz saga, sola oynatilarak kulakta kalbin atislarinin, basinç sebebiyle rahatça duyulacagi pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atisinda "Allah, Allah" diyerek kisi Allah'i zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.

Eger ilk namazdan sonra yatildiginda birsey görülmez ise tekrar tekrar, her persembeyi cumaya baglayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kilinabilir.

hadi hayırlı günler selametle kalın inş....
 

huseyin47

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
17
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

DİDEM kardeşim selamın aleyküm inş.... buyrun sizlere giönderdiğim adresleri inceleyin ve araştırmadan sormadan gençlerimize yanlış bilgiler verenler var diyorsun yani helal olsun kardeşim. bakın size kaç defa kanıt söyledim . allaha sorun diye ve sevgili kardeşlerim helan iftira atanlar aoluyor. allah sizi ıslah etsin inş.....
bakın www.hidayetcagi.com a orda islamdan kopan kavramlar var okuyun. sonra kim kimi hangi geçnleri kötü örnek oluyor bilin bizlere inanmıyorsanız allahın bizlere gönderdiği mürşide inanın bari onun dediklerine inanın .
didem kardeşime cavp:

HÜSEYİN47 KARDEŞİM BU KONUDA GEREKLİ ARAŞTIRMALARI YAPACAĞIM.DEDİĞİN GİBİ HACET NAMAZI KILIP RABBİME DE SORACAĞIM.AMA ŞİMDİ SANA BİRŞEY SORMAK İSTİYORUM.GELECEK OLAN MEHDİNİN KENDİNİ ISPATLAMASI GEREKMİYOR MU?
MADEM ÖYLE ÇIKSIN ORTAYA BİZİ İNANDIRSIN.GİZLİ GİZLİ ALLAH ÜNİVERSİTESİ KURARAK, KURANI DEĞİŞİK ŞEKİLDE YORUMLAYARAK OLMAZKİ.ONUN GÖREVİ BİZE DOĞRULARI GÖSTERMEKSE BUNU NİYE YAPMIYOR.NİYE AKLIMIZI KARIŞTIRMAKLA KALIYOR..SÖYLE MEHDİNE BİZİ İNANDIRSIN....

az kaldı sevgili kardeşim çok fazla kalmadı o zaman kimin kim olduğuna inanacaksınız. sizlere doğru yolu söyliyor ama sizin bilgiler ters geliyor öyle değil mi? o kadar yazı gönderdim bunlar doğru yol değil mi* söylermisiniz....aslında sevgili kardeşlerim sizlere inandırmak çok zor aynen muhammed (sav) hayuatı gibi oldu kimse inanmıyor hep işaretler bekliyordu ve halen inanmayan vARDI şimdi kısacası sevgili kardeşlerim hazırlıklı olun işaretle az kaldı herşeyi öğreneceksiniz.... ama GEÇ KALACAKSINIZ.

Allah Islam dinini 1400 sene evvel tamamlamis ve bir daha peygamber gelmeyecegini söylemistir!!!
Peki bu olanlar Hasa Allahin kendi kendisini yalanlamasi demek degil mi?

sevgili kardeşlim sen bunları nerden çıkardın şimdi sen hiç okumuyormusun hiç araştırmıyormusun bizlere mehdi(a.s) gönderilmeyecek mi? hz isa (a.s)gönderilmeyecek mi? tercal gelmeyecek mi??? hz isa şeytana karşı savaşmayacak mı bunlarda mı yalan madem diytorsun ki allahu tela diyor islam dinini tamamlamış ve bir daha peygamber göndermiyecekmiş ne alaka sevgili kardeşim ozaman hz isa(s.a9 geleceğinede inanmıyorsunuz madem senin dediğin gibi 1400 yol sonra gönderlimş bir daha gönderilmeyecek diye.??? haa söylermisin? nerden çıkardın bunu hangi meallerde hangi kitaplarda yazıyor sana zahmet göndersene bizde okuyalım yüce allahım 1400 yıldan sonra hiç bir peygamber gönderilemeycek diye peki yaa bediüzzaman hazretlerinin dedikleride yalanmış bizleri müjdeliyen haberde yalanmış
madem kardşeimiz öyle diyor b.zaman hazretlerinin dedikleride yalan yaaa kardeşim sen asıl ne dediğin farkında değilsin hadi başka sefere hangi adreste hangi kitapta yazıyor allahu teala
Islam dinini 1400 sene evvel tamamlamis ve bir daha peygamber gelmeyecegini söylemistir!!!

bu konuda gerek bilgileri gönderirmisin sevgili kardşeim? gerçektende yazık sizingibi gençlere yani helal olsun başka ne diyeyim

sizlere sesleniyorum sevgili kardeşlerim nerden çıkardınız bu yazıyı

allah Islam dinini 1400 sene evvel tamamlamis ve bir daha peygamber gelmeyecegini söylemistir!!!

sizlere şimdi b.zaman hazretlerinin sitesini gönderiyorum inş...

http://www.bediuzzamansaidnursi.net/makale_02.html

yukardaki adresi tıklayın ve okuyun kaç yılında insnaları müjdelemiş diye.....
by by :mad:
 

huseyin47

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
17
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

sevgili kardeşlerim bakın ne diyor b.zaman hazretleri..


BEDİÜZZAMAN’IN MÜJDELEDİĞİ MEHDİ

eygamberimiz (sav) hadislerinde, her yüzyıl başında Allah'ın yeryüzüne bir müceddid (dini hakikatleri devrin ihtiyaçlarına göre izah etmek üzere gönderilen büyük alim) göndereceğini müjdelemektedir:

Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz sene başında şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan sokulan hurafelerden) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) BİR ZATI gönderir. (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)

Bediüzzaman Said Nursi Hicri 13. asrın büyük müceddididir. Allah ona üstün bir ilim ve hikmetle lütufta bulunmuştur. Bediüzzaman, Risale-i Nur gibi önemli bir külliyat meydana getirerek Allah’ın izniyle yüzbinlerce insanın hidayetine, imanda derinleşmelerine, inkar sahiplerinin Allah’a iman etmelerine ve doğruyu görmelerine vesile olmuştur.

Bediüzzaman, Risale-i Nur külliyatında geleceğe dair de birçok önemli haber vermiştir. Said Nursi’nin ileriye yönelik tahminleri mucizevi şekilde gerçekleşmiş, Allah gerçekleşecek birçok olayı kendisine ilham etmiştir. Neredeyse yarım asır önce yaşamış olmasına rağmen Bediüzzaman’ın günümüze bakan ve gerçekleşeceğini ümit ettiğini bildirdiği birçok olay vardır. Eserlerinde, dünya üzerinde yaşanacak olan siyasi gelişmeler, İslam aleminin geleceği ve çeşitli ülkelerin karşı karşıya kalacakları bazı durumlarla ilgili önemli detaylar vermiştir. Örneğin 1971 yılında meydana gelen sosyal olayları yirmi yıl öncesinden haber vermiş ve söyledikleri eksiksizce gerçekleşmiştir (Şualar, sf 260). İslam dünyasının durumu ve geleceğine dair konuşma yaptığı 1951 yılındaki ünlü Şam Hutbesi’nde ise Bediüzzaman, 1981, 1991 ve 2001 yıllarında meydana gelecek olan önemli olaylara işaret etmiş ve bu büyük olaylar da aynı Bediüzzaman’ın söylediği şekilde vuku bulmuştur (Hutbe-i Şamiye, sf. 27).

Bediüzzaman’ın ileriye yönelik olarak verdiği haberlerden bir diğeri ise, kendi zamanından neredeyse 80 sene sonra vuku bulan “komünizmin yıkılması” olayıdır. Said Nursi yıllar önce kimsenin hayal bile edemeyeceği bu olayı bir Rus askerine açıklamıştır (Bilinmeyen Taraflarıyla Bediüzzaman Sait Nursi, s.144, Nesil Yayınevi). Bediüzzaman ayrıca ileride bir Avrupa Birliği’nin oluşacağını da yine önceden haber vermiştir. (Emirdağ Lahikası, sf. 499) (Münazarat, sf. 107)

Bediüzzaman aynı şekilde öleceği tarihi, ölümünden bir süre sonra kendi mezarının yıkılacağını ve ayrıca bu olayın da hangi tarihte gerçekleşeceğini de 1921 yılında, Lemaat adlı eserinde yazdığı bir şiir ile ölmeden önce haber vermiştir. (Mektubat, sf. 89) Said Nursi, bu şiirinde işaret ettiği gibi, Hicri 1379 yılında vefat etmiştir. Yine şiirinde belirttiği gibi ölümünden bir süre sonra, Hicri 1380 yılında mezarı yıkılmış ve mübarek bedeni başka bir yere nakledilmiştir.

Buradaki örneklerde olduğu gibi, Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerinde vermiş olduğu diğer tüm bilgiler ve geleceğe yönelik işaretler de yine hep doğru çıkmıştır. Kuşkusuz ki tüm bunlar Allah’ın rahmetiyle gerçekleşen mucizevi olaylardır. Dolayısıyla Allah’ın üstün bir ilimle desteklediği böyle mübarek, feraset ve ilim sahibi bir şahsın gelecekle ilgili olarak vermiş olduğu diğer bilgilerin de dikkatle incelenmesi ve araştırılması gerekir. Özellikle de ilerleyen satırlarda anlatılacak olan, tüm Müslümanlara bir rahmet olarak ahir zamanda geleceği müjdelenen Hz. Mehdi’ye yönelik bilgilerin ve işaretlerin büyük bir şevk ve heyecanla takip edilmesi son derece önemlidir.

Bediüzzaman Hz. Mehdi’nin Gelişini Nasıl Müjdelemiştir?

Bediüzzaman, Risalelerin birçok yerinde, yukarıda yer alan olaylar ve tarihler gibi, gelecekte gerçekleşecek önemli olaylardan bahsetmiştir. Bunlar arasında ahir zaman alametleri ve Mehdi konusu ise çok geniş bir yer tutmaktadır. Bediüzzaman “hakiki beklenen ve bir asır sonra gelecek olan zat” (Kastamonu Lahikası, 57) şeklinde ifade ettiği Hz. Mehdi’nin gelişinin, Allah’ın bir vaadi olduğunu ve mutlaka gerçekleşeceğini şöyle bildirmiştir:

Ahir zamanın en büyük fesadı zamanında(fitnelerin olduğu, karışık bir zaman), elbette en büyük BİR MÜCTEHİD (ihtiyaç hasıl olduğunda ayet ve hadislerden hüküm çıkaran büyük İslam alimi ve önderi), hem en büyük BİR MÜCEDDİD (dini açıklayan büyük alim), hem HAKİM, hem MEHDİ (hidayete vesile olan), hem MÜRŞİD (doğru yolu gösteren), hem KUTB-U AZAM (en büyük yol gösterici) olarak BİR ZAT-I NURANİYİ (Nurani bir şahsı) gönderecek ve O ZAT da, ehl-i beyt-i Nebeviden (Peygamberimiz (sav)’in soyundan) olacaktır... Kadir-i Zülcelal HZ. MEHDİ İLE DE, ALEM-İ İSLAM’IN ZULÜMATINI (İslam aleminin üzerindeki karanlıkları) DAĞITABİLİR. Ve vaad etmiştir, vaadini elbette yapacaktır. (Mektubat, sf. 411-412)

Bediüzzaman, hem kendisinden sonraki asırda gelecek olan müceddid olması, hem de 1400 senedir tüm Müslümanların şevk ve heyecanla beklediği kutlu bir şahıs olması nedeniyle, eserlerinde Hz. Mehdi'den çok açık ve detaylı olarak bahsetmiştir. Risale-i Nur’da ahir zaman alametlerinden, Hz. İsa’nın yeryüzüne ikinci kez gelişinden, Hz. Mehdi’nin cemaatinden, görevlerinden ve Hz. İsa ile birlikte hareket edeceğinden söz edilmektedir. Bunun yanı sıra Hz. Mehdi’nin geliş vakti, geleceği ortamın şartları, göreve başlayacağı yer, onu diğer müceddidlerden ayıran görevleri ve bu görevinde ona yardım edecek şahıslar hakkında da önemli bilgiler verilmektedir.

Bediüzzaman kendisinin Hz. Mehdi’ye zemin hazırlayan bir öncü olduğunu bildirmiştir

Bediüzzaman, Hz. Mehdi ve yardımcılarını “baharda gelecek kudsi çiçekler” kendisini ise, “bu mübarek şahsın neferi (askeri)” olarak nitelendirmiş, yapmakta olduğu hizmetleriyle Hz. Mehdi’ye zemin hazırladığını belirtmiştir:

O ileride gelecek ACİB ŞAHSIN (şaşılan ve hayret uyandıran) bir hizmetkarı ve ONA yer hazır edecek bir dümdarı (önceden gelen takipçisi) ve O BÜYÜK KUMANDANIN pişdâr bir neferi (öncü bir askeri) olduğumu zannediyorum. (Barla Lahikası, 162)

Çok zaman evvel bir ehl-i velâyetten işittim ki; O ZAT, eski velilerin gaybi işaretlerinden istihrac etmiş (bir anlam çıkartmış) ve kanaati gelmiş ki: “Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bid’atlar zulümatını (dine sonradan girmiş olan hurafelerin oluşturduğu karanlığı) dağıtacak.” Ben, böyle bir nurun zuhuruna (ortaya çıkışını) çok intizar ettim (gözledim) ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsi çiçeklere zemin hazır etmek lâzım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle O NURANİ ZATLARA zemin izhar ediyoruz (hazırlıyoruz). (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 189, Mektubat, 34)

Said Nursi, Kastamonu Lahikası’nda Hz. Mehdi ve cemaatini “ahirzamanın sahipleri” olarak nitelendirirken, Hz. Mehdi’nin Allah’ın izniyle kesin olarak geleceğini de açıkça ifade etmiştir. Hz. Mehdi ve öğrencilerinin etki alanlarının gittikçe genişleyeceğini ve onların bu ihlaslı çabalarıyla güzel sonuçlar alacaklarını haber vermiştir:

Ta ahir zamanda, hayatın geniş dairesinde asıl sahipleri, yani MEHDİ ve ŞAKİRTLERİ (talebeleri), Cenab-ı Hakk’ın izniyle gelir, o daireyi genişletir ve o tohumlar sünbüllenir. Bizler de kabrimizde seyredip Allah’a şükrederiz. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 138-Kastamonu Lahikası, sf. 72)

1) Bediüzzaman bu sözünde Hz. Mehdi’nin geleceğinden hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık bir şekilde bahsetmektedir.
2) Yine bu sözünden Bediüzzaman’ın Hz. Mehdi’den bir şahsı manevi olarak değil, ZATIYLA ve TALEBELERİYLE birlikte gelecek bir şahıs olarak bahsettiği de açıkça anlaşılmaktadır.

Bediüzzaman, Hz. Mehdi’nin diğer müceddidlerden farkını nasıl açıklamıştır?

Bediüzzaman, Kuran ahlakını dünya üzerinde hakim kılmak amacıyla önceki asırlarda da bazı Müslüman şahısların geldiğini, ancak bunların hiçbirinin, ahirzamanda Hz. Mehdi’nin yapacağı üç önemli görevi yerine getirmediklerini ifade etmiştir (Emirdağ Lahikası, sf. 260).

Said Nursi ayrıca Hz. Mehdi’den önce gelmiş olan bu şahısların, Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde belirttiği özelliklere uymadıklarını da belirtmiştir:

Ayrıca hem iki Deccal’in sıfatları ve halleri ayrı ayrı olduğu halde, mutlak gelen rivayetlerde iltibas oluyor (karıştırılıyor), biri öteki zannedilir. Hem “BÜYÜK MEHDİ”nin halleri SABIK MEHDİLERE (önceki Mehdilere) işaret eden rivayetlere mutabık (uygun) çıkmıyor, hadis-i müteşabih (birçok anlama gelebilecek hadis) hükmüne geçer. (Şualar, sf. 582)

BÜYÜK MEHDİ ve SABIK MEHDİLER

1) Bediüzzaman bu sözünde iki ayrı tür Mehdi olduğunu açıklamıştır. Bunlardan birincisinin SABIK MEHDİLER diğerinin ise ahir zamanda gelecek olan BÜYÜK MEHDİ olduğunu belirtmiştir.

2) Sabık Mehdilerin özellikleri hadislerde rivayet edilen “Büyük Mehdi”nin özelliklerine benzememektedir.

3) Said Nursi, Hz. Mehdi dışında hiçbir müceddidin Hz. Mehdi’nin yerine getireceği üç büyük görevi birarada yerine getiremeyeceğini belirtmiştir:


Çok defa mektuplarımda işaret ettiğim gibi, MEHDİ AL-İ RESUL’ÜN TEMSİL ETTİĞİ KUDSİ CEMAATİNİN ŞAHS-I MANEVİSİNİN üç vazifesi var. Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer (insanlar) bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler (Peygamberimizin soyundan gelenler) cemaati yapacağını rahmet-i İlahiyyeden (Allah’ın rahmetinden) bekliyoruz. Ve ONUN ÜÇ BÜYÜK VAZİFESİ OLACAK. (Emirdağ Lahikası, sf. 259)

A)... MEHDİ AL-İ RESUL’ün temsil ettiği KUDSİ CEMAATİNİN...

1) Bediüzzaman bu sözünde Hz. Mehdi’den ve onun kudsi cemaatinden bahsetmiştir. Buradan bu ikisinin ayrı kavramlar olduğu anlaşılmaktadır;

- Kudsi cemaati temsil eden kimdir? Mehdi Al-i Resül’dür.
- Hz. Mehdi neyi temsil etmektedir? Kudsi cemaatini.

2) HZ. MEHDİ’NİN BAŞINDA BULUNDUĞU ve ONUN TEMSİL ETTİĞİ bir cemaati olacaktır. Bu kudsi cemaat, Hz. Mehdi’nin şahsı manevisini oluşturacaktır.

B)... MEHDİ AL-İ RESUL’ün ... ÜÇ VAZİFESİ var.

- Bediüzzaman burada ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi’nin bir veya iki görevi değil tam olarak ÜÇ GÖREVİ olduğundan ve onun temsil ettiği cemaatiyle birlikte bu üç görevi birden yerine getireceğinden bahsetmiştir.

- Bu üç görevin, onu diğer sabık Mehdilerden ayıran ve onun BÜYÜK MEHDİ olmasının en önemli alametlerinden olduğunu bildirmiştir.
- Bediüzzaman sözlerinde Siyaset Mehdisi, Saltanat Mehdisi ya da Diyanet Mehdisi diye bir ayrım yapmamış, BÜYÜK MEHDİ ifadesiyle bahsettiği Hz. Mehdi’nin bu üç özelliğe birden sahip olacağını belirtmiştir.

C)... o vazifeleri ONUN cemiyeti ve seyyidler (Peygamberimizin soyundan gelenler) cemaatinin yapacağını rahmet-i İlahiyyeden (Allah’ın rahmetinden) bekliyoruz...”

- Üstad, “O vazifeleri ONUN cemiyetinin yapacağını Allah’tan umuyoruz” sözleriyle bu görevleri Hz. Mehdi’nin başında bulunduğu ve onun temsil ettiği kudsi cemaatin gerçekleştireceğini açıklamıştır.

D)... Ve ONUN üç büyük vazifesi olacak...

- Bu üç büyük vazifeyi gerçekleştirecek olanın HZ.MEHDİ olduğunu Bediüzzaman sözlerinin sonunda bir kez daha belirtmiştir.

... BÜYÜK MEHDİ’NİN ÇOK VAZİFELERİ VAR. Ve SİYASET ALEMİNDE, DİYANET ALEMİNDE, SALTANAT ALEMİNDE, MÜCADELE ALEMİNDE ÇOK DAİRELERDE İCRAATLARI OLDUĞU GİBİ, her bir asır me'yusiyet (ümitsizlik) vaktinde, kuvve-i maneviyesini (manevi kuvvetini) te'yid edecek (sağlamlaştıracak) bir nevi Mehdi'ye veyahud Mehdi'nin onların imdadına o vakitte gelmek ihtimaline muhtaç olduğundan; rahmet-i İlahiyye ile (Allah’ın rahmetiyle) her devirde belki her asırda bir nevi Mehdi al-i beyt-ten (Peygamberimiz (sav)in soyundan) çıkmış, ceddinin şeriatını (Kur’an-ı Kerim'in tarif ettiği ve bildirdiği yolu) muhafaza (koruma) ve sünnetini ihya etmiş (yeniden canlandırmış)... (Şualar, sf. 590)

Bediüzzaman bu sözünde de yine ahir zamanda gelecek olan Büyük Mehdi’nin yerine getireceği görevler olduğundan bahsetmiştir. Hz. Mehdi’nin sadece SİYASET MEHDİSİ, sadece DİYANET MEHDİSİ ya da sadece SALTANAT MEHDİSİ değil, bu özelliklerin her üçüne birden sahip olacak olan BÜYÜK MEHDİ olacağını bu sözüyle bir kez daha belirtmiştir.

Bediüzzaman Hz. Mehdi’nin görevini yerine getireceği ortam hakkında da bilgi vermiştir

...Böyle bir cemaat-ı azîme (Peygamber Efendimizin soyundan gelen büyük seyyitler cemaati) içindeki mukaddes kuvveti tehyic edecek (coşacak) ve uyandıracak hâdisat-ı azîme (büyük olaylar) vücuda geliyor. Elbette o kuvvet-i azîmedeki (büyük kuvvetteki) BİR HAMİYET-İ ALİYE (büyük koruma hırsı) FEVERAN EDECEK ve HAZRET-İ MEHDİ BAŞINA GEÇİP, TARİK-I HAK (hak yoluna) ve HAKİKATE (gerçeğe) SEVK EDECEK... (Mektubat, sf. 473)

... BİR HAMİYET-İ ALİYE (büyük koruma hırsı) FEVERAN EDECEK ve HAZRET-İ MEHDİ BAŞINA GEÇİP, TARİK-İ HAK (hak yoluna) ve HAKİTATE (gerçeğe) SEVKEDECEK....

Bediüzzaman bu sözünde “hamiyeti İslamiye feveran edecek” ifadesiyle, ileride Müslümanları coşturacak, onların İslam’ı koruma hırslarını artıracak büyük olayların meydana geleceğini bildirmiştir. Bu ortam günümüzde yani ahir zamanda meydana gelmektedir. Dünyanın birçok yerinde İslam’a ve Müslümanlara karşı oluşturulan zorlu ortamlar, Müslümanlar arasında İslamı koruma hırsını oluşturmakta ve bu da Müslümanları çözüm yolları aramaya sevk etmektedir. Bediüzzaman Said Nursi, İslam’ı koruma gayretinin artması sonucu, Hz. Mehdi’nin başa geçmesi ile birlikte, bu kutlu şahısın insanları hak yola ve gerçeğe yönelteceğini bildirmiştir.

Bediüzzaman, Hz. Mehdi’yi diğer müceddidlerden ayıran üç önemli vazifesini şöyle açıklamıştır:

Hz. Mehdi’nin birinci görevi: Materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerle fikri mücadele

Tabiyyun, Maddiyun (darwinist, ateist, materyalist) felsefesinden tevellüd eden (doğan) bir cereyan-ı nemrudane, (inkarcı akım) gittikçe Ahir zamanda felsefe-i maddiye (materyalist felsefe) vasıtasıyla intişar ederek (yayılarak) kuvvet bulup, uluhiyeti (Allah’ın varlığını) inkar edecek bir dereceye gelir. (Emirdağ Lahikası, sf. 259)

Bediüzzaman, ateist felsefelerin ahirzamanda tehlike oluşturacağını bildirmiş, özellikle Darwinist, materyalist felsefelerin, ateizmle güç bulacaklarını ve Allah'ın varlığını inkar edecek tehlikeli bir çizgiye geleceklerini ifade etmiştir. Bu nedenle Hz. Mehdi’nin birinci vazifesinin, maddecilik fikri yani Allah’ı inkar üzerine kurulmuş materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerle mücadele etmek ve bu felsefelerin insanlar üzerindeki etkisini tam anlamıyla kaldırmak olacağını belirtmiştir:

Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutiyle(tesiriyle) ve maddiyun ve tabiiyyun taunu (materyalizm, darwinizm ve ateizm salgını), beşer içine intiçar etmesiyle (insanların içine yayılmasıyla), her şeyden evvel FELSEFEYİ VE MADDİYUN FİKRİNİ TAM SUSTURACAK BİR TARZDA İMANI KURTARMAKTIR. Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek (iman edenleri sapkınlıktan korumak)... (Emirdağ Lahikası, sf. 259)

Bediüzzaman, Hz. Mehdi’nin üç büyük görevinden en önemli ve değerli olanının söz konusu bu görev olduğunu; “Ümmetin beklediği, AHİR ZAMANDA GELECEK ZATIN üç vazifesinden en mühimi ve en büyüğü ve en kıymetdarı (kıymetlisi) olan iman-ı tahkikiyi neşr (delillere dayalı imanı yaymak) ve ehl-i imanı delaletten kurtarmak (iman edenleri sapkınlıktan korumak).” (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf. 9) ifadeleriyle vurgulamıştır.

Mehdi’nin ikinci görevi: İslam birliğini sağlamak

Üstad, Mehdi’nin ikinci vazifesini İslam birliğini sağlamak olarak açıklamıştır. Hz. Mehdi, halihazırda çeşitli gruplar halinde dağınık olarak bulunan Müslümanları birleştirecek, İslam ahlak ve faziletini, Peygamberimiz (sav)'in gerçek sünnetlerini canlandıracaktır.

İkinci Vazifesi: Hilafet-i Muhammediye ünvanı ile (peygamberiminiz yerine halife olarak) SEAİR-İ İSLAMİYEYİ (İslam’ın esaslarını) İHYA ETMEKTİR (yeniden canlandırmaktır). ALEM-İ İSLAM’IN VAHDETİNİ (İslam aleminin birliğini) nokta-i istinad edip (dayanak noktası yapıp) beşeriyeti maddi ve manevi tehlikelerden ve gadab-i İlahiden (Allah’ın gazabından) kurtarmaktır. Bu vazifenin, nokta-i istinadı (dayanak noktası) ve hadimleri (hizmetkarları), MİLYONLARLA EFRADI (fertleri) BULUNAN ORDULAR LAZIMDIR. (Emirdağ Lahikası, sf. 259)

Hz. Mehdi'nin ikinci vazifesi ise, Hilafet-i Muhammediyye ünvanı ile SEAİR-İ İSLAMİYEYİ (İslam’ın esaslarını) İHYA ETMEKTİR (yeniden canlandırmaktır). (Emirdağ Lahikası, sf. 259)

1) ... hilafet-i Muhammediye ünvanı ile...

-Bediüzzaman Said Nursi, Hz. Mehdi’nin İslam dünyasının lideri olacağını söylemiştir. Ayrıca bu makamı da ‘unvan’ olarak tarif ederek, tüm Müslümanların Hz. Mehdi’yi o makama layık kişi olarak tanıyacağına da işaret etmiştir.

2) ... alem-i İslam’ın vahdetini (İslam aleminin birliğini)...

- Bediüzzaman, kendi devrinde de bir birliktelik içinde olmayan İslam ülkelerinin birleşerek İslam birliğini oluşturacaklarını söylemiştir. Hz. Mehdi’nin bu birlikteliği bir dayanak noktası yapacağını ve bu şekilde Müslümanları bazı tehlikelerden koruyacağını ifade etmiştir.

3) ... milyonlarla efradı (fertleri) bulunan ordular...

- Bediüzzaman, Hz. Mehdi’nin bu görevini yaparken, yardımcıları da olacağını bildirmiştir.

Mehdi’nin üçüncü görevi: Kuran ahlakını ve Peygamberimiz (sav)’in sünnetini yeniden canlandırmak

Hz. Mehdi üçüncü görevini iman sahiplerinin, Peygamberimiz (sav)’in soyundan gelen fedakar seyyidlerin ve diğer tüm Müslümanların yardımı ve desteğiyle gerçekleştirecektir. Peygamberimiz (sav)’den sonraki dönemlerde özellikle materyalist dünya görüşünün etkisiyle gözardı edilen Kuran ahlakı ve Peygamber Efendimiz (sav)’in sünnetlerinin yeniden canlandırılmasına ve uygulanmasına vesile olacaktır.

Üçüncü Vazifesi: İnkilabat-ı zamaniye ile (zamanın değişmesiyle) çok ahkam-ı Kur'aniyenin (Kuran hükümlerinin) zedelenmesiyle... O ZAT, bütün ehl-i imanın manevi yardımlarıyla ve ittihad-ı İslam'ın muavenetiyle (İslam birliğinin yardımlaşmasıyla) Müslümanların dayanışmasıyla ve bütün ulema (alimler) ve evliyanin ve bilhassa Al-i Beytin neslinden (Peygamberimizin soyundan) her asırda kuvvetli ve kesretli (çok sayıda) bulunan milyonlar fedakar seyyidlerin (Peygamberimizin soyundan gelenlerin) iltihaklarıyla (katılmasıyla) O VAZİFE-İ UZMAYI (büyük görevi) YAPMAYA ÇALIŞIR. (Emirdağ Lahikası, sf. 260)

Üstad, Hz. Mehdi'nin üçüncü vazifesinin, zaman?n değişip, küfrün hakim olmas?yla değiştirilen, birçok Kuran hükmünün, bütün Müslümanlar?n ve Peygamberimiz (sav)’in soyundan gelen seyitler cemaatinin yard?m?yla yeniden canland?rmak ve uygulamak olduğu bildiriliyor.

Bediüzzaman bir başka sözünde ise Hz. Mehdi’nin üçüncü vazifesinin İslam toplumunu birleştirmek ve Hıristiyan alemiyle ittifak yapmak olduğunu belirtmiştir. Hz. Mehdi’nin çok geniş bir alanda yapacağı bu görevler tüm dünyada herkes tarafından bilinecektir:

O ZATIN üçüncü vazifesi, Hilafet-i Islamiyeyi Ittihad-i Islama bina ederek (İslam halifeliğini İslam birliğinin üzerine kurarak), ISEVİ RUHANİLERİYLE (Hıristiyan alimleriyle) İTTİFAK EDİP (birlik olup) DİN-İ İSLAMA (İslam dinine) HİZMET ETMEKTİR. Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlar fedakarlarla tatbik edilebilir (yerine getirilebilir). Birinci vazife, o iki vazifeden üç-dört derece daha ziyade kıymetdardır, fakat o ikinci, üçüncü vazifeler pek parlak ve çok geniş bir dairede ve şa'şaalı bir tarzda olduğundan umumun ve avamın nazarında (halkın gözünde) daha ehemmiyetli (önemli) görünüyorlar. (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, sf. 9)

Bediüzzaman Said Nursi Hz. Mehdi’nin bu vazifeleri yerine getireceği tarihleri de müjdelemiştir

Bediüzzaman, Hicri 1327'de Şam'daki Emevi Camii'nde on bin kişilik bir cemaate verdiği Şam hutbesinde, 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmış, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi'nin mücadele ve galibiyet zamanına dikkat çekmiştir:

Evet şimdi olmasa da 30-40 SENE SONRA fen ve hakiki marifet (hüner, sanat , ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin mehasini (iyi ve faydalı yönlerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip (o üç kuvvetle donatıp), cihazatını verip (gerekli ihtiyacını karşılayıp) o dokuz manileri mağlup edip (o dokuz engelleri yenip) dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını (gerçekleri araştırma eğilimi) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin (sınıfının) cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek. (Hutbe-i Şamiye, sf. 25)

Bediüzzaman’ın Şam Hutbesi, Hz. Mehdi’nin görev zamanı ile ilgili net tarihler vermiş olması açısından son derece önemlidir:

1981- 1991 yılları – Hz. Mehdi'nin faaliyetlerine başlaması

1) ... Evet şimdi olmasa da 30-40 SENE SONRA…

Bediüzzaman’ın vermiş olduğu bu tarih ile, bu hutbenin okunduğu tarihten 30-40 yıl sonrası, yani Hicri 1401-1411 yılları kastedilmiştir. Miladi olarak ise bu tarihler 1981-1991 tarihlerine denk gelmektedir.

2001 – Hz. Mehdi'nin materyalist felsefe karşısındaki galibiyeti

2) ... İnşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek...

Said Nursi, yukarıdaki sözünün bu son kısmında Hz. Mehdi’nin bu görevini yarım asır yani 50 yıl içinde tamamlayacağını bildirmiştir. Yani materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerin insanlar üzerindeki etkisinin 10 yıl gibi kısa bir süre içinde yok olacağına işaret etmiştir. Bu tarih ise Hicri 1421 yani 2001 yılına denk gelmektedir.

2004 – Hz. Mehdi önderliğinde insanların Kuran ahlakına yaklaşmaları

Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı’nda, Hz. Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili olarak verdiği tarihlerden bir diğeri ise 2004 yılına ilişkindir. Bediüzzaman Kuran’ın “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” (Tevbe Suresi, 32) ayetindeki "...Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor." cümlesi hakkında, geleceğe yönelik şöyle bir bilgi vermektedir:

“Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin şakirtleri (talebeleri) olabilir.” (Şualar, sf. 605)

Bediüzzaman bu ayetin ebced değerinin Hicri 1424 yani miladi 2004 yılına denk geldiğini ve bu tarihin, Hz. Mehdi önderliğinde Kuran ahlakının dünya hakimiyeti devrelerinden birine işaret ettiğini bildirmektedir.

2008 – Hz. Mehdi önderliğinde Kuran ahlakının galibiyeti

Bediüzzaman, Kuran ahlakının galibiyeti ve hakimiyeti konusunda geleceğe yönelik olarak verdiği haberlerden bir diğerinde ise şöyle bildirmektedir:

Şu ayetin gizli imasına “Kim Allah'ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.” (Maide Suresi, 56) ayeti teyid ediyor. Çünkü “... hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.” ayetindeki şeddeli nun (Arapça şeddeli nun harfi) bir sayılsa tam evvelki ayete tevafuk ile (denk gelmesiyle) Hizb-ul Kur’an’ın (Kuran taraftarlarının) faaliyetine vasıta olan bir hadiminin (hizmet eden kimsenin) Kur’an okumaya başladığı 1302 tarihine iki fark ile tevafuk etmekle beraber şeddeli nun iki nun sayılsa binüçyüzelli (1350) eder ki; bu tarihte Kuran’dan muktebes (alınan bilgilerle hazırlanan) olan Risale-i Nur etrafında toplanan, bütün kuvvetleriyle Kuran hizmetlerine çalışan Hizb-ul Kur’an’ın faaliyeti ve delalet (sapkınlık) ve zındıkaya (dinsizliğe) manen galebe ettikleri (galip geldikleri) bir zamana tevafuku (denk gelmesi) ise istikbalde (gelecekte) tam galebelerine (tam galibiyetlerine dair) bir ima-i gaybidir (gizli bir işarettir). (8. Lem’a, Keramet-i Gasviye)

Bediüzzaman Said Nursi bu sözünde, ayetin “...hiç şüphe yok galip gelecek olanlar Allah’ın taraftarlarıdır” cümlesinin ebced değerinin, Hicri 1350 tarihini verdiğini ve bu tarihte Kuran ahlakının bir galibiyeti olacağına işaret ettiğini bildirmiştir. Ancak ayetin ayrıca, bunun gibi gelecekte de yine Kuran ahlakının üstün geleceği bir başka dönem olacağına dair gizli bir işaret içerdiğini de hatırlatmıştır. Nitekim ayetin bu cümlesinin Arapça yazılımında yer alan baştaki “fe” harfi de hesaba katılarak ebcedine bakıldığında, bu sefer de ebced değeri 80 çıkmaktadır. 1350 üzerine 80 ilave edildiğinde de Hicri 1430 etmektedir ki, bu tarih de miladi olarak 2008 yılını vermektedir. Allah’ın izniyle bu tarih Bediüzzaman’ın sözlerinde belirttiği, ayetin Kuran ahlakının gelecekteki, Darwinist, materyalist ve ateist felsefe gibi dinsiz akımlar karşısındaki tam galibiyetine işaret etmektedir (En doğrusunu Allah bilir). (Harun Yahya, Hz. İsa’nın Geliş Alametleri)


SONUÇ

Buraya kadar anlatılanlar Bediüzzaman Said Nursi’nin, Hz. Mehdi’nin ahir zamanda geleceğine yönelik izahlarından yalnızca çok az bir kısmını içermektedir. Ancak sadece burada yer verilen birkaç sözü bile, bu konunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek kadar açık, kesin ve net bir şekilde anlatıldığının anlaşılması için yeterlidir. Bediüzzaman, Müslümanlara Mehdi’nin çıkış vakti, faaliyet yeri, çalışmalarının konusu ve cemaati gibi konularda çok detaylı bilgiler vermiştir. Bediüzzaman Said Nursi, eserlerinde ele aldığı her konuda son derece isabetli, ferasetli, basiretli ve hikmetli yorumlarda bulunmuştur. Geleceğe yönelik olarak pek çok konuda verdiği bilgiler ve müjdeler de Allah’ın izni ile birebir olarak gerçekleşmiştir. Kuşkusuz ki Bediüzzaman’ın, Peygamberimiz (sav)’in pek çok hadisinde de açık ve kesin ifadelerle anlatılan Hz. Mehdi’nin gelişi konusundaki müjdeleri de aynı şekilde büyük önem taşımaktadır. 13. yüzyılın müceddidi olarak kabul edilen böyle mubarek bir şahsın, tüm dünya Müslümanlarını yakından ilgilendiren böyle önemli bir konudaki açıklamalarını gözardı etmek, anlamazlıktan gelmek ya da yanlış yorumlarla geçiştirmek son derece yanlış olur. Bediüzzaman çok kesin delillerle geleceğini belirttiği halde, Hz. Mehdi’nin yalnızca bir şahsı maneviden ibaret olduğunu söyleyerek bu önemli gerçeği örtmeye çalışmak da aynı şekilde büyük bir yanılgı olacaktır. Bediüzzaman’ın geçmişte verdiği diğer tüm bilgiler doğru çıkmıştır; Allah’ın izniyle ahir zamana yönelik olarak verdiği tarihler ve bilgilerde de yanılmadığına dair tüm işaretler giderek ortaya çıkmaktadır.

Hiç kuşkusuz ki İslam dinini aslına döndürecek, insanların imanına vesile olacak, Müslümanlar arasında büyük bir birlik sağlayacak böylesine kutlu bir zatla aynı dönemde yaşıyor olmak Müslümanlar için çok büyük bir müjdedir. Her Müslüman bu konudaki hassasiyetini göstermelidir. Böylesine ehemmiyetli bir konunun açıklığa kavuşması için gayret sarf etmeli, Bediüzzaman’ın verdiği tüm ayrıntıları bu anlayış içinde düşünmeli ve araştırmalıdır. Birtakım yanlış düşüncelerle, tüm İslam aleminin beklediği böylesine müjdeli bir olaya karşı ilgisiz ve kayıtsız kalmanın, ileride bu kişiler için büyük bir mahcubiyet nedeni olabileceği de unutulmamalıdır.

“Kim Allah'ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse,
hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın
taraftarlarıdır.”

(Maide Suresi, 56)
 

huseyin47

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
17
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

BİR DİĞERİ İSE ALİMLERİN GÖRÜŞLERİNİ SİZLERE AKTARIYORUM MÜMKÜNSE MÜSLİMA KARDEŞİM OKUSUN BAKSIN 1400 YILDAN SONRA HİÇ BİR PEYGAMBER GÖNDERİLMEYECEK DİYE.....


Hazreti Mehdi, Ahir zamanda gönderileceği Peygamber Efendimiz tarafından müjdelenmiş olan, Müslümanları zulüm ve sıkıntı ortamından kurtaracak, yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek kutlu bir şahıstır. Peygamberimiz'den aktarılan sahih rivayetlere göre Hz. Mehdi, çeşitli hurafelerle, batıl inanç ve uygulamalarla aslından uzaklaştırılmış olan dini özüne döndürecek, Hz. İsa ile buluşacak, Allah'ın izniyle yegane hak din olan İslam'ı yeryüzüne yerleşik kılacaktır.

"Mehdi", kelime olarak, "hidayete ermiş, hidayet bulmuş kişi" anlamına gelir ( İslam Ansiklopedisi, "Mehdi", c. 5, s. 149 ). Dini literatürde ve halk arasında ise peygamberimizin Ahir zamanda geleceğini müjdelediği mübarek zatın ismi olarak geçmektedir. Bir İslami kaynakta kelimenin tanımı şöyle yapılmaktadır:

"Mehdi": Allah'ın hakikaten hak yoluna götürdüğü kimsedir. Bu sözcük, isimler arasında o kadar çok kullanılmıştır ki bilinen isimlerden olmuştur. Peygamber'in ahir zamanda geleceğini müjdelediği kimse bu isimle adlandırılmıştır. ( İbn'ül-Esir el-Cezeri, "en-Nihaye fi Garib'il-Hadisi ve'l-Eser", c. 4, s. 244 )

Bir başka kaynakta da Mehdi hakkında şöyle bir açıklama yer almaktadır:

"Mehdi Allah'ın hak yola erdirdiği kimsedir. Mehdi Peygamber'in (SAV) ahir zamanda geleceğini müjdelediği, kendi ailesinden olan kimsenin adıdır. Yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak; zulüm ve haksızlıkla dolmuş iken. O Konstantiniyye'de (El-Müncid Fi'l-A'lam) Mesih ile birlikte olacak. Arab'a ve Arap olmayan herkese hükmedecek, Deccal'i öldürecek... Onun zuhur edeceğini dost ve düşman inkar etmiştir. Onun kıyamına dair rivayetler tevatüre ulaşmıştır. Allah'ım! O'nun zuhurunu çabuklaştır..." ( Fahrettin et-Türeyhi, Mecma'ül-Bahreyn ve Matla'ün-Nayyireyn, c. 1, s. 475-476 )

Mehdiyet konusu her dönemde İslam tarihinde önemli bir yer tutmuştur. Peygamber Efendimiz'in çok sayıdaki hadisinde, ismiyle, vasıflarıyla, yardımcılarıyla, devrinin özellikleriyle ve yapacağı icraatlarla ayrıntılı olarak tarif edilen Hazreti Mehdi'nin geleceğine çeşitli Kuran ayetlerinde de işari manada müjde vardır.

Pek çok İslam alimi, tarihçi ve araştırmacı Mehdi hakkında eserler kaleme almış ya da eserlerinde Mehdiyet konusuna önemli bir yer ayırmıştır. Bu eserler incelendiğinde, Mehdiyet konusunun tartışmaya yer bırakmayacak derecede kesinlik gösterdiği her akıl ve vicdan sahibi müslüman tarafından rahatlıkla anlaşılabilir. Tüm ehl-i sünnet alimleri Hazreti Mehdi'nin ahir zamanda geleceği konusunda ittifak halindedirler. Çıkış yeri, zamanı, kimliği ve benzeri detaylar konusunda çeşitli farklı yorumlar bulunsa da Peygamberimiz'in müjdelediği bu şahsın geleceği ve İslam ahlakını yeryüzüne hakim edeceği hakkında muteber İslam alimleri arasında hiçbir görüş ayrılığı yoktur.

Hadis imamları Hazreti Mehdi hakkındaki hadislerin "mütevatir" olduğunu bildirmişlerdir. Bunun anlamı şudur: Mehdiyet hakkında aktarılan hadisler, bu konuda yalan söylemek kastıyla aralarında anlaşmaları teknik olarak mümkün olmayan kişilerden, pek çok farklı kanal vasıtasıyla hadis alimlerine ulaşmıştır. Ayrıca dinimizde çok önemli bir kaynak olarak kabul edilen "Kütüb-ü Sitte"de de Hazreti Mehdi hakkında birçok "sahih" hadis bulunmaktadır. Kütüb-ü Sitte dışındaki diğer hadis kaynaklarında da Mehdiyetle ilgili pek çok sahih rivayet nakledilmektedir. Alimlerimizin, sahih ve mütevatir hadisleri reddetmenin Peygamber'in sözünü reddetmek anlamına geleceği yönündeki ifadeleri de dikkate alındığında Mehdiyet inancının dinimizdeki yeri ve önemi daha iyi anlaşılır.

Mehdi, yüzyıllar boyunca İslam ümmeti tarafından beklenmektedir. Ancak gerek geçmiş alimlerin izah ve yorumlarından, gerekse günümüzde ve yakın geçmişte yaşayan İslam alim ve mütefekkirlerinin açıklamalarından ve tariflerinden Hazreti Mehdi'nin çıkışının içinde bulunduğumuz döneme denk geldiği anlaşılmaktadır. Nitekim rivayetlerde Mehdi'nin çıkış alameti olarak bildirilen olayların pek çoğunun aynen ve kısa aralıklarla ardarda gerçekleşmesi bu büyük şahsın vazifeye başlamasının yakın olduğunun, belki de başlamış olduğunun açık bir göstergesidir.

Bu sitede, tarih boyunca çeşitli dönemlerde yaşamış İslam alimlerinin Mehdiyet hakkındaki görüşlerini, eserlerinde bu konuda aktardıkları rivayetlerden de seçmeler yaparak ele alacağız. Bunların yanısıra, Mehdiyet konusunun İslami literatürde ne derece önemli bir yere sahip olduğunu vurgulamak açısından bu konuda yazılmış ya da bu konudaki itirazlara cevap olarak hazırlanmış eserlerin en meşhurlarının listesini vereceğiz. Mehdiyet konusunda İslami literatürde pek çok rivayet ve açıklama bulunmaktadır. Biz bu kitap kapsamında bunlardan yalnızca bir bölümüne, örnek olması amacıyla yer verdik. Amaç Peygamberimiz'in mütevatir ve sahih hadislerinde açıkça haber verilen ve pek çok İslam aliminin eserlerinde teferruatlı olarak ele aldıkları Mehdiyet konusunun şüphe götürmez bir gerçek olduğunu, İslam tarihi boyunca bu konunun işlendiği İslami kaynaklardan çeşitli örnekleri ortaya koyarak gözler önüne sermektir.

Ayrıca -Parlayan Yıldız Mehdi- bölümünde Süleymaniye Kütüphanesi'nde üç değerli el yazması kitapta bulunan Mehdi ve Ahir Zamanla ilgili ortak hadisleri kullanarak bir çalışma yaptık.

Sitemizde, Sayın Nurettin Sayar'ın Mehdilik hakkında bir çalışması, araştırmacı-yazar Musa Yusuf'un Mehdilik ve Altınçağ isimli eserinden yapılan bir iktibas ve Irak savaşının Mehdi'nin çıkış alameti olabileceğine dair bir çalışma da yer almaktadır.

Hazreti Mehdi Hakkındaki Rivayetler "Mütevatir"dir

"Mütevatir" ne demektir?

Mehdi hakkında rivayet edilen hadislerin mütevatir olduğu hemen hemen bütün İslam alimleri tarafından kabul edilen bir gerçektir. Ancak, öncelikle "mütevatir hadis"in ne anlama geldiğini açıklamak gerekir. "Giriş" bölümünde de kısaca tarif ettiğimiz gibi, hadis bilimcilerine göre bir haber birçok kişi tarafından rivayet edilmişse ve bu ravilerin bir araya gelip haber uydurmaları, durumları itibarıyle teknik olarak mümkün değilse buna "mütevatir" haber denilir. Mütevatir habere de "tevatür" adı verilir.

Bir kaynakta tevatür terimi şöyle tanımlanmaktadır:

"Tevatür", kelime anlamı olarak "kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber" demektir. (Büyük Lugat-Tür-Dav, 3003)

Diğer çeşitli kaynaklarda da mütevatir kelimesinin anlamı şöyle açıklanmaktadır:

�Yalan üzerine birleşmeleri aklen mümkün görülmeyen toplulukların birbirinden ve ilk topluluğun direk Resulullah (SAV)'dan rivayet ettiği hadisi şeriftir. Yakin (hiç şüphe edilmeyecek) bir ifade eder. Artık bu hadis hakkında "Acaba bu hadis Resulullah (SAV) tarafından söylenmiş midir?" diye bir şüpheye imkan yoktur.� (Ömer Nasuhi Bilmen, "Muvazzah İlm-i Kelam", s. 53)


"MÜTEVATİR HABER" : Duyularla hissedilen bir şey hakkında yalan üzere ittifak etmeleri aklen mümkün olmayan bir kalabalığın verdikleri bir haber olup bizzat (yakini) ilim ifade eder. Böyle bir haber kat'i olarak sahih olup akideye taalluk eden meselelerde onunla amel vaciptir. (Mahmud Ebu Reyye, " Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması ", s. 300)
"MÜTEVATİR HADİS" : Yalan üzerinde birleşmeleri adeten mümkün olmayan raviler topluluğunun ("cemm-i ğafir"), her nesilde, kendileri gibi bir topluluktan alıp naklettiği, işitme veya görmeye ("mahsûsat") dayanan hadistir. Kesin bilgi ifade eder, amel vaciptir, reddi küfrü gerektirir, tetkik ve tenkid dışıdır.
Lafzen Mütevatir : Bütün rivayetlerinde lafızları aynı olan hadistir ki "yok denecek kadar" azdır. "Men kezebe aleyye..." misalidir. Kayıt konmadan "mütevatir hadis" denince "lafzen mütevatir" anlaşılır.
Manen Mütevatir : Aralarında ortak bir nokta bulunan değişik lafızlı hükümlerin, tevatür şartlarını taşıyan râvîlerce rivayet edilmesiyle ortaya çıkan "ortak manaya" denir. Mesela, 100 kadar değişik lafızlı hadisten çıkan bir mütevatir mana Resûlullah Aleyhissalatü ves`selâm`ın "ellerini kaldırarak dua ettiğidir." (İsmail Lütfi Çakan, "Hadis Usulü", İFAV, İstanbul 1993, s. 105-150)

Mehdiyet Hadislerinin Mütevatir Olduğuna
Dair Alimlerin İzahları

Bu konuyla ilgili çeşitli alimlerin görüşlerini aşağıda veriyoruz:


MUHAMMED B. RESUL BERZENCİ

Mehdi'nin varlığı ve ahir zamanda zuhur edeceği, Peygamber (S) ailesinden ve Fatıma (A) oğullarından oluşu, tevatür ölçüsüne ulaşan hadislerle açıklanmıştır ve bu hadisleri inkar etmenin hiçbir anlamı yoktur... Tevatür ölçüsünü aşan, doğru ve açık hadislerde, Mehdi'nin Fatıma soyundan olup, dünya sona ermeden zuhur edeceği, zulüm ve haksızlıkla dolmuş olan dünyaya, adalet ve hakkaniyet getireceği, onun zamanında İsa Mesih'in gökten ineceği ve onun önderliğinde namaz kılacağı kanıtlanmış bulunmaktadır. (Muhammed b. Resul Berzenci, "el-İşaetü li Eşrat'is-Saeti", s. 305)


ALAEDDİN ALİ B. HİŞAM MUTTAKİ HİNDİ

Allah'ın rahmeti sana olsun bil ki vaadedilen Mehdi'nin var oluşunda hiç kuşku yoktur . Üçyüz hadis ve eserle hatta daha fazlası ile bu kanıtlanmıştır. (Casim Mühelhil, "el-Burhan", c. 1, s. 339)


ABDULMUHSİN BİN HAMD EL-ABBAD

Her Müslüman'ın, Peygamber�in verdiği gaybi haberlere özellikle de Mehdi ve Deccal'ın zuhur edeceğine dair bildirdiği ön haberlere inanması, tasdik etmesi vaciptir. Bu itibarla Mehdilik hakkındaki haberlerin çokluğu senetlerinin doğru oluşuna rağmen, onları tutarsız saymak mümkün değildir. Ancak bilgisizler, hak ile kavgalı olanlar veya onların senetlerini incelemekten aciz olanlar bu haberleri inkar ederler. Oysa o hadisleri doğrulamak Peygamber hazretlerine inanmanın bir parçasıdır. Çünkü onun sözlerini kabul etmek, ona inanmanın bir gereğidir. Ve Allah Kuran'da (Bakara Suresi, 2-4) müminleri övdüğü gaibe inanışın ta kendisidir. (Dr. Abdulmuhsin bin Hamd el-Abbad, "Mecellet'ül-Camiat-ül-İslamiyye", yıl 1, sayı 3, s. 624-627)


MUHAMMED NASREDDİN ALBANİ

Sözün özü şu ki, Mehdi'ye inanmak, peygamberden aktarılan tevatür hadislere dayalı köklü bir inançtır ve ona inanmak vaciptir. Çünkü Allah'ın buyruğunda (Bakara 2-4) takvalıların özelliklerinden olarak anlatılan gaibe inanmak inanışın bir parçasıdır. Cahillerden başkası bunu inkar etmez. Bu inanç kitap ve sünnette doğru kabul edilen inanışlar üzerine ölmeyi, Allah'tan diliyorum. (Muhammed Nasreddin Albani, "Mecellet'üt-Temeddün'il-İslami", sayı 22, s. 646)


ŞEMSEDDİN MUHAMMED BİN AHMED SEFAREYNİ

Kıyamet gününün en büyük alametlerinden birisi de hakkında tevatür derecesini aşacak derecede hadis bulunan bir kişinin zuhur edeceğidir. İmamların sonuncusudur. Hz. peygamberden sonra peygamber olmayacağı gibi ondan sonra da imam olmayacaktır. Bu imam Fatıma oğullarındandır.

Birçok hadis hafızları, Mehdi'nin Peygamber soyundan olduğunu kabul etmişlerdir, böyle mütevatır bir konuya sırt çevirmek yakışık almaz. Hak ehllinin inancına göre, Mehdi, İsa Mesih'ten ayrıdır. Mehdi, Mesih'ten önce zuhur edecektir. Bu konu Sünni bilginleri arasında onların inancından sayılacak kadar yaygınlık kazanmıştır. (Şemseddin Muhammed bin Ahmed Sefareyni, "Levaih'ül-Envar'ül-Behiyye", c. 2, s. 74, 76, 86)


EBU ABDULLAH MUHAMMED B. CAFER İDRİSİ KETANİ

. ..Mehdi hakkındaki hadisler o kadar çoktur ki, tevatür ölçüsüne ulaşmaktadır ve bunları reddetmek uygun olmaz.. . Eğer uzun olacağından endişe duymasam, bu konuda bildiğim hadislerin hepsini buraya kaydederim. (Ebu Abdullah Muhammed b. Cafer İdrisi Ketani, "Nezm'ül Mütenasir min ahadis'il-Mütevatır", s. 145 ve 146)


ŞEHABEDDİN AHMED B. MUHAMMED GUMARİ

...Mehdi'nin zuhur edeceğine inanmak vaciptir , ona inanmak Peygamber'in buyruğunu doğrulamak için gereklidir. Nitekim bu konu Ehl-i Sünnet inanç kitaplarında kaydedilmiş ve kanıtlanmıştır. (Şehabeddin Ahmed b. Muhammed Gumari, "İbraz'ül-Vehm'ül Meknun", s. 3 ve 4)


HASANEYN MUHAMMED MAHLUF EL-MISRİ

Müslümanlara sahih hadislere güvenerek Mehdi'nin ahir zamanda zuhur edeceğine tam olarak inanmalarını öğütlüyoruz. Çünkü bunun aksi sözleri söyleyenlerin ne diyanet bilgileri vardır ne de gerçekte bu hadislere inanırlar. (Hasaneyn Muhammed Mahluf el-Mısri, "Seyyid'ül Beşer Yetaheddesü An'il-Mehdiyyi-Müntazar", kitabın önsözü)


EB'UL-HASAN MUHAMMED B. HÜSEYİN ABURİ

Mehdi'nin zuhur edeceğine dair birçok raviden mütevatir hadisler nakledilmiştir. Bu hadisler Mehdi'nin Peygamber ehli beytinden olduğunu, yedi yıl hüküm sürüp dünyayı adaletle dolduracağını, Mesih'in de ortaya çıkıp Deccal'i öldürmesinde ona yardım edeceğini ve Mehdi namaz kıldırırken İsa'nın onun arkasında namaz kılacağını vurguluyor" (Şemseddin Muhammed Kurtibi, "Tezkire", s. 710)


EBU MUHAMMED HASAN B. ALİ EL-BERBEHARİ HANBELİ

...Ve Meryemoğlu İsa'nın gökten ineceğine, Deccal'i öldüreceğine ve Muhammed oğullarından Kaim'in arkasında namaz kılacağına inanmak... (Casim Mühelhil, "El-Burhan", c 1, s. 426)


SAİD HAVVA

Araştırmacılar ahir zamanda ehli beytten bir halifenin olacağı anlaşmazlık göstermemişlerdir. İttifakla kabul edilen bu lider herkes tarafından Mehdi diye bilinenden başkası değildir. Buna göre biz de geleceği bildirilen o özelliklerdeki halifeye inanıyor ve o zuhur ettiği zaman onun taraftarlarından olmaya niyetliyiz. Allah'tan bu niyetimizle bize yardımcı olmasını diliyoruz." (Prof. Said Havva, "El-Akaid'ül-İslamiyye", c. 2, s. 1021-1026)


MUHAMMED B. ALİ ŞEVKANİ

. ..Bunlar hiç kuşku yok ki mütevatir hadislerdir, peygamberin buyruğu hükmündedir. Çünkü bu konuda içtihat yapılamaz ve kişisel hükümler geçerli değildir... Buna göre Deccal ve Mesih hakkındaki rivayetler mütevatır olduğu gibi Mehdi hakkındakiler de mütevatirdir. (Muhib b. Salih el'Bureyni, "Ikd'üd'Dürer Fi Ahbaril'Muntazar", s. 14 ve 15)


ŞEYH HASAN ADVİ HAMZAVİ

Mehdi hakkındaki hadisler manevi tevatür ölçüsünü geçmiş, inkar edilmelerinin bir anlamı yoktur. ("Meşarik'ül-Envar", f. 2, s. 115)


M. SIDDIK B. HASAN KUNUCİ

Fatımaoğullarından olan Mehdi hakkındaki hadisler tevatür ölçüsünden çoktur. "Sünen", "Müsned" ve "Mu'cem" kitaplarında mevcuttur. (Kunuci, "el-İzaetü...", s. 94)


İBN TEYMİYE

Resulullah'dan, ahirzamanda çocuklarından ismi ismine, künyesi künyesine denk, yeryüzünü adaletle dolduracak birisinin çıkacağını haber veren Mehdi hadislerinin hepsi sahihdir . (İbn Teymiye, "Minhacü's-Sünne", c. IV, s. 291)


ZAHİDU'L-KEVSERİ

Mehdi, Deccal ve Mesih ile ilgili hadislerin tevatür derecesine ulaştığına dair rivayetlerde, hadis ilimleri hakkında bilgi sahibi bulunan kimselerce şüphe götüren bir nokta değildir . Gerçi bazı kelamcıların kıyamet alametlerine itikadın yani iman etmenin vacip olduğunu itiraf etmelerine rağmen bunlar bu konuya dair bazı hadisler hakkında şüphe uyandırmaktadırlar. Fakat bu onların hadis ilminde derinlemesine bir bilgiye sahip olmadıklarının neticesidir, başkası değil. (Muhammed Zahidul'l Kevseri, "Nazratun abire fi Mezaimi Men Yünkirü Nüzule İsa Kable'l Ahire", s. 49)


MUHAMMED B. HASAN EL-ESNEVİ

Muhammed b. Hasan El-Esnevi (Menakibiş-Şafii) eserinde der ki; Mehdi hususunda, Resulullah (SAV)'den nakl edilen haberler tevatür halini almıştır... O'nun, ehli beytinden olacağı haber verilmiştir... (Muhammed B. Resul Al - Hüseyni El Berzenci, "Kıyamet Alametleri", Pamuk Yanıları, Trc. Naim Erdoğan)

Ehl-i Sünnet İtikadına Göre
Mütevatir Hadislere İnanmanın Gerekliliği

Mütevatir hadislere inanmanın gerekliliğini, mütevatir haberlerin dindeki önemini pek çok İslam alimi yazdıkları eserlerde vurgulamışlardır. Aşağıda çeşitli İslam alimlerinin bu konudaki görüşlerinden örnekleri veriyoruz:


ŞEHABETTİN İBN-İ HACER ASKELANİ

"Tevatür isnad ilminin konularından değildir. Çünkü isnad ilmi bir hadisin doğru olup olmadığını ravilerin kişiliğini ve vasıflarını iceleyerek ortaya koyar. Halbuki mütevatir bir haberin ricali (ravileri) incelemeye alınmaz, mütevatir hadise hiçbir sorgu yapılmadan amel etmek vaciptir." (Dr. Subhi Salih, "Ulum'il-Hadis", s. 151 ve 152)


MUHAMMED CEMALEDDİN EL-KASİMİ EL-DIMIŞKİ

"Bil ki doğrulukları ilmen isbat edilmiş bir zümre insanın rivayet ettiği hadis "Mütevatir"dir. Yani, bu kişilerin, tüm rivayet sınıflarında yalancılıkta elbirliği etmeleri ihtimali bulunmaz... Ravileri hakkında hiçbir münakaşaya girilmeden bu hadislere uyulması vaciptir." (Muhammed Cemaleddin el-Kasimi el-Dımışki, "Kavaid'üt-Tahdis, min Fununi Mustah'il-Hadis", s. 151)


NUREDDİN ATER

"Sahih veya Hasen hadislerin ravilerinde aranan adalet doğruluk gibi şartlar "mütevatir" hadis ravilerinde aranmaz. Çünkü bu hadisleri rivayet edenlerin sayısı o kadar çoktur ki, aklen bir araya gelip hadis uydurmaları mümkün olmaz. Bu nedenle hadis bilimcileri mütevatir hadisleri inceleme konusu yapmazlar. Onlara göre sadece bir hadisin doğruluğu veya geçerliliği inceleme konusu olur. Oysa mütevatir hadisin böyle bir şeye ihtiyacı yoktur... Bu ravilerinin yakin elde edilecek kadar çok oluşundandır. Bu da doğal ve zaruri bir olaydır. (Nureddin Ater, "Menhac'ün-Nakd fi Ulum'il-Hadis", s. 405)


EBU ABDULLAH MUHAMMED B. CAFER İDRİSİ KETANİ

"Tüm ravileri, başında, ortasında ve sonunda normalde yalancılıkta elbirliği etmeleri mümkün olmayacak kadar çok olan haber "mütevatir"dir... Hadis bilimcileri mütevatir rivayet ravilerinin adil olmasını hatta Müslüman olmalarını bile şart koşmuyorlar... Baliğ, adil ve Müslüman sayılmaları, aynı şekilde yaşıyor olmaları gerekmiyor. Kafir, fasık, buluğa ermemiş olmaları caizdir. Herhangi bir özel sıfat taşımaları da şart koşulmamıştır." (Ebu Abdullah Muhammed b. Cafer İdrisi Ketani, "Nezm'ül-Mütenasir min ahadis'il-Mütevatır", s. 5-6-9)


EBU'S-SADAT MUHAMMED B. MUHAMMED EBU ŞOHBE

"Mütevatir haberlerde ravinini adil ve hatta Müslüman olması şart değildir. Çünkü mütevatirin kabul edilirlik gerekçesi anlatanların çok oluşudur. Nitekim bir şehir halkı bir olayın gerçekleştiğini haber verirlerse, sözleriyle kesin bilgi elde edilir." (Dr. Ebu's-Sadat Muhammed b. Muhammed Ebu Şohbe, "el-Vesit fi Ulumi ve Mustalah'il-Hadis", s. 190)


EN-NEVEVİ

"Haber iki kısımdır: Mütevatir ve Ahad... Mütevatir haber, yalan üzere ittifak etmeleri mümkün olmayan bir kalabalığın yine kendisi gibi bir kalabalıktan naklettiği haber olup iki taraf (birinci tabaka ve ikinci tabaka) ve ortadakiler (bu ikisinin arasındakiler) eşittir. Bu kalabalık zanni olmayıp duyularla idrak edilen birşeyi haber verirler ve bu haber vermeyle yakini ilim hasıl olur. Muhakkiklerin genelinin da muvafık olduğu üzere tercih edilen görüş, tevatürün belli bir sayıyla sınırlandırılamayacağıdır." (El-Cezairi, "Tevcihu'n-Nazar", s. 33)


Mütevatir Rivayetleri Reddetmenin
İnkar Olduğuna Hükmeden Ehl-i Sünnet Alimleri

Buraya kadar bazı örneklerini aktardığımız ehl-i sünnet alimlerinin izahlarından, ahir zamanda Peygamber Efendimiz'in soyundan Mehdi adında mübarek bir zatın çıkacağına dair rivayetlerin mütevatir olduklarını gördük. Asılsız ve yalan olması akıl ve mantık açısından mümkün olmayan bu rivayetlere inanmanın gerekliliğini inceledik.

Durum böyleyken bazı İslam alimleri de, kesinlik arzetmelerinden dolayı, mütevatir hadisleri inkar etmenin doğrudan Hazreti Peygamber'i inkar etmek anlamına geleceğini belirterek, bunun da küfür olduğu şeklinde çok daha keskin bir hükme varmışlardır. Bu alimlerden bazılarının izahları şöyledir:


CELALEDDİN SUYUTİ

Biliniz ki: Her kim ister sözüyle, ister davranışı ile -fıkıhta belirtildiği üzere- (mütevatir hadisleri) inkar edip hüccet bilmezse kafir olur, İslam dairesinden çıkar; Yahudilerle, Hristiyanlarla ve Allah'ın dilediği grupla haşredileceklerdir. (Abdulgani Abdulhak, "Hücciyet'üs Sünnet", s. 270, Miftah'ül Cennet'ten naklen)


EBU'L-FAZL ABDULLAH B. MUHAMMED EL-İDRİSİ

"...Çünkü, alimlerin aldığı karar gereğince her kim, Peygamber'den nakledilen hadisleri mütevatir olduğu kanıtlandıktan sonra, reddine dair kabul edilebilir bir gerekçe göstermeden inkar ederse kafir olur. (Ebu'l-Fazl Abdullah b. Muhammed el-İdrisi, "El-Mehdi-ül Muntazar", s. 94, 95)


MUHAMMED EL-MEKKİ

Güvenilir ravilerin aktardıkları hadislerde Peygamber Mehdi'nin ahir zamanda zuhur edeceğini müjdelemiş, onun sıfatlarını ve zuhurunun belirtilerini açıklamıştır... Resulullah her kim vaadedilen Mehdi'yi inkar eder yalan sayarsa kafir olur denmiştir. (Alaaddin Ali b. Hişam Muttaki Hindi, "El-Burhan fi Alamati Mehdiyyi Ahirzaman", c. 2, s. 865-876)

Aşağıdaki iki hadis de bu alimlerin vardıkları hükmü doğrular niteliktedir:



"Mehdi'nin çıkışını inkar eden,
Muhammed'e indirileni inkar etmiştir..."

"...Mehdi'yi inkar eden şüphesiz kâfirdir."



Bu hadisleri nakleden Ehl-i Sünnet kaynakları sırasıyla şunlardır:

1- "Fevaid-ul Ahbar" , Ebu Bekir Ahmed b. Muhammed İskafi (ölm: H. 260)

2- "Cem'ul Ahadis-il Varide fi-l Mehdi" , Hafız Ebu Bekir b. Hayseme, (ölm: H. 279)

3- "Maani-l Ahbar" , Ebu-l Bekir Muhammed b. İbrahim Kelabazi Buhari (ölm: 380)

4- "Ravd-ul Enf ve Şerh-us Sire" , Ebu Kasım Abdurrahman Süheyli (ölm: 581), c. 2, s. 431. (Malik b. Enes Muhammed b. Münkedir'den, o da Cabir'den rivayet etmiştir)

5- "İkd-ud Durer fi Ahbar-il Mehdi-il Muntazar" , Yusuf b. Yahya Makdisi eş-Şafii (ölm: 685), s. 157. "Fevaid-ul Ahbar" , İskafi ve "Şerhu-s Sire" , Ebu-l Kasım Süheyli'den naklen.

6- "Feraid-us Simtayn" , Şeyh İbrahim b. Muhammed Hamvini (ölm: 730), c. 2, s. 337, No. 585, "Maani-l Ahbar" Ebu Bekir Muhammed b. İbrahim'den naklen.

7- "Lisan-ul Mizan" , İbn-i Hacer Askalani (ölm: 852), c. 4, s. 147, Mısır Baskısı; s. 130, Haydarabad Baskısı, "Maan-il Ahbar" dan naklen.

8- "el-Orfu-l Verdi Fi Ahbari-l Mehdi" , Celaleddin Suyuti (ölm: 911), s. 161, "Fevaid-ul Ahbar" dan naklen.

9- "el-Kavl-ul Muhtasar fi Alamât-il Mehdi-il Muntazar" , İbn-i Hacer eş-Şafii el-Mekki (ölm: 974) s. 56, Şam, Zahiriye Kütüphanesindeki el yazmasından alınan kopya, Kum'daki Ayetullah Mar'aşi kütüphanesinde mevcuttur, (Fevaid-ul Ahbar ve Şerh-us Sire'dan naklen...)

10- "el-Fetave-l Hadise" , İbn-i Hacer-i Mekki s. 37.

11- "el-Burhan Fi Alâmât-i Mehdi-i Ahir-iz Zaman" , Muttaki Hindi (ölm: 975).

12- "Levaih-ul Envar-il ilahiye..." , Şeyh Muhammed b. Ahmet Sefarini el-Hanbeli (ölm: 1188), c. 2, Hz. Mehdi konulu "el-Faidet-ul Hamise" adlı bölümü; Hafiz İskafi'den naklen. (Adı geçen kaynakta ravi Cabir b. Abdullah'ın güvenirliği konusunda övgüyle söz edilmiştir.)

13- "Yenâbi-ul Mevedde" , Süleyman b. İbrahim Kunduzi (ölm: 1294), 78. Babın başları, Cabir b. Abdullah Ensari'den naklen.

14- "el-İzae Li Ma Kâne ve Mâ Yekunu Beyne Yedey-is Sa'eh" , Seyyid Muhammed Sıddık Kanuci Buhari (ölm: 1307) s. 137, "Cem-ul Ahadis-il Varide Fi-l Mehdi" İbn-i Hayseme ve "Fevaid-ul Ahbar" İskafi'den naklen.

15- "El-Mehdiyyu'l Muntazar" , Ebulfazl Abdullah b. Muhammed Sıddık (ölm: 1308), s. 94 "Fevaid-ul Ahbar" 'dan naklen.



Mehdiyet Hakkında Verilen Bazı Fetva Örnekleri

Bir önceki bölümde görüldüğü gibi, Mehdilik konusuyla ilgili hadisler tevatür derecesinde olup, hiçbir şüpheye yer bırakmadan bu konuya inanmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu konuyla ilgili dünyada fetva makamı olarak kabul edilen, büyük İslam alimleri tarafından oluşturulan, "Rabitat'ül-Alem'il-İslami" dairesinin, Şeyh Muhammed Muntasır el-Ketani başkanlığındaki İslami Fıkıh Kurulu tarafından verilmiş ve Şeyh Muhammed el-Kazzaz'ın imzasını taşıyan 23 Şevval 1396 (17. 10. 1976) tarihli fetvası şu şekildedir:

"...Çok sayıda sahabe peygamberden Mehdi hakkında hadis rivayet etmişlerdir. Örneğin Osman b. Affan, Ali b. Ebu Talib, Ümmü Seleme gibi yirmisini ben biliyorum ve onlardan başka daha birçok rivayet nakletmiştir. Ayrıca Peygamber sözü hükmünde olan sahabenin buyruğuda vardır. Bu konuda içtihat edilemez ve aksi görüş belirtilemez. Bu konudaki nebevi hadisler Süneni Ebu Davud, Tirmizi, İbn-i Mace ve İbni Asakir'in Tarih'i Dımışki ve diğer kitaplarda kayda geçmiştir.

Mehdi konusunda özel kitaplar da yazılmıştır: "Ahbar'ül-Mehdi" , "Ebu Nuaym Kitabı" , "el-Vehm'ül-Meknun" ve diğerleri gibi... Önceki ve bugünkü büyükler Mehdi hakkındaki hadislerin tevatür olduğuna tekit etmişlerdir: es-Sehavi "Feth'ül-Mugıys'da; İbni Teymiyye "Fetava"da ve Eb'ul-Abbas Mağrıbi "el-Vehm'ül-Meknun"da belirttikleri gibi...

Hafızlar ve muhaddisler, Mehdi hakkındaki hadislerin tevatür olduğuna yakin etmişlerdir. Sonuç olarak Mehdi'nin zuhur edeceğine inanmak vaciptir. Ehl-i sünnet ve cemaat inançlarından sayılmaktadır. Sünnetten habersiz olan ve bidat koyuculardan başka hiçbir Müslüman bu inancı inkar etmez. " (Muhammed Mehdi el-Horasan, "el-Beyan fi Ahbar-ı Sahibüzzaman Mukaddimesi", s. 76-79)

Aynı şekilde, dünya çapında İslami konularda söz sahibi olan "İlim ve Fetva Konuları Daimi Kurultayı"nın, Şeyh Abdülaziz b. Baz, Şeyh Abdürrezzak Afişi, Şeyh Abdullah b. Suud ve Şeyh Abdullah b. Gadyan'ın da aralarında bulunduğu alimler tarafından verilen 2844 sayılı Mehdilik hakkındaki fetva şöyledir:

"Mehdi'nin zuhur edeceğini kanıtlayan rivayetler çoktur, hadis öncüleri birçok senetle bunları rivayet etmişlerdir. Ebu'l-Hasan el-Aburi, Allame Sefareyni ve Allame Şevkani gibi otoriteler bu hadislerin manevi tevatür olduğunu söylemişlerdir. Yüce Peygamber'in buyruklarında belirtilerini açıkladığı kişiden başkasını Mehdi olarak kabul etmek caiz değildir."



__________________
BAKARA-4: Vellezîne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablik(kablike) ve bil âhireti hum yûkınûn(yûkınûne).
Onlar (takva sahipleridir) ki; sana indirilene ve senden önce indirilenlere (bütün semavî kitaplara) îmân ederler ve onlar ahirete (ruhlarını Allah’a ulaştıracaklarına) yakîn hasıl ederler (yakîn seviyesinde inanırlar).

EVET SEVGİLİ KARDEŞLERİM BEN BUNLARI AKTARABİLDİM ŞİMDİ MÜSLİMA KARDEŞİM SENDE NERDEN OKUDUYSAN ARTIK O YAZIYI BİZLERE GÖNDER İNŞALLAH

BEKLİYORUM....B)
 

Muslima

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
204
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

Bismillah.gif

Salam.gif


Huseyin47 kardesim cok uzun yazmis zahmet etmissin.Hasa ben Mehdi (a.s) gelecegini tabiki biliyorum ya ben yanlis anlattim yada siz beni yanlis anladiniz.!
Mehdi (a.s) kastederek söylemedim,Muhammed(s.a.v) den sonra Peygamber gelmeyecek diye.Ben yeni bir Peygamber gönderilmeyecegini kastettim.Mehdi (a.s) olayi ayri ,o islami duzeltmeye gelecek onu biliyorum.InsaAllah Allah Subhane ve Teala o gunleri görmeyi ve onun saflarinda olmayi nasib etsin!!!
Ayrica nefsimize ve seytana uyup Musliman kardesler olarak birbirimizi vurmaya calismayalim,Sabir ile bu konu uzerinde tartisalim.Maksat HAKKA gitmek dogruya ulasmak.

Size sorum; o kadar üsteliyorsunuz Teheccüd namazi kilma konusunda ve Allahtan Mehdi(a.s) sormamiz konusunda neden?
Benim anladigim kadari ile sanirim siz Mehdi(a.s) gördünüz ifadelerinizden öyle anladim.Göreceksiniz diye idda etmissiniz,bu demektirki siz gördünüz!!!
Israrlarinizdaki sebebi bilmek istiyorum.Ayrica eger Mehdi(a.s) (huseyin47)isminizin altindaki resimde bulunan zat ise niye acikca söylemiyorsun.Cok musliman kardeslerine yardim etmek istiyorsan neden acikca yardim etmeyip konuya (ölmedenAllaha ruhumuzu teslim etmemiz gerektigni) söylemekle basladiniz???
Niyetiniz gercekten Musliman kardeslerinize yardim etmekse neden bunu bastan direkt yapmadiniz?
Benim resimdeki Zat a karsi kisisel bir problemim yok(ismini bilmedigim icin Zat diyorum yanlis anlasilmasin) sadece birkac kez tv de islam sohbetlerini dinlemistim.Cok ta hosuma gitmisti taki insanlar sonradan kendisi icin Resulum Peygamberim dedigini söyleyinceye kadar!Allahu Alem
Eger böyle bir inanci varsa hocanizin sizinle tartismaya gerek yok!
Tabii birazda medya abartiyor olabilir Allahu Alem!!
Sorum;Bagli bulundugunuz Zat MEHDI(a.s) midir?
Eger öyle ise neden kolay yoldan ben Mehdi(a.s) demedi?
Konulari fazla uzatmak istemiyorum cevaplarsaniz Allah Razi Olsun!!
Ayrica unutmadan bizdeki bulunan kuran mealleri icin yanlis oldugunu iifade etmissiniz ,bu demek oluyor sizin elinizdeki daha dogru meal.Peki dunya üzerindeki bu kadar cevirilmis Kuranlar yanlis mi ve sizin elinizdeki mi dogru sadece?
 

nesrinbulut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

UZATMAYIP NET YAZABLİRMİSİNİZ.

ARKADAŞLAR OKADAR ŞEY YAZMIŞSINIZKİ BENİM KAFAM İYİCE KARIŞTI NAMAZDAN BAŞLAYIP MEHDİYE GELDİ KONU İNANIN OKUYANA KADAR GÖZLERİMLE BÜYÜK SAVAŞ VERDİM AMA GENEDE NET BİŞEY OLUŞMADI KAFAMDA BUKADAR ÇOK ŞEY YAZMADAN KAFAMIZI BULANDIRMADAN DAHA NET YAZSANIZ OLMAZMIYDI ŞİMDİ KAFAMDA BİR SÜRÜ SORU OLUŞTU NAMAZ KILMAK FARZ İSE KILINACAK ZATEN. NAMAZ KILMADAN KİM ALLAH'A YAKLAŞABİLİR ONUNLA BİR ARAYA GELİP HUZURUNA ÇIKTIMIZ YER SECCADEMİZİN ÜSTÜ DEĞİLMİDİR NEDEN BU KADAR KARIŞTIRDINIZ KONUYU HELE MEHDİ KONUSUNU HİÇ ANLAMADIM EN SONUNDA İNSANLARI DÜZENE KOYMAK İÇİN BİRİNİN GELECEĞİNİ BİLİYORDUM AMA BU TABİKİ PEYGAMBER OLAMAZ
HEM NAMAZ KILAN BİRİ ZATEN ALLAHA RUHUNU TESLİM ETMİYORMU ONUN HUZURUNDA ONUN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE BULUNMUYORMU NAMAZ KILIP ALLAHTAN UZAK OLMAK NASIL OLUR.

SİZDEN RİCAM YAZILARI ÇOK UZUN YAZMAYIP NET ANLATMANIZDIR.


ALLAHA EMANET OLUN
 

DIDEM

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Tem 2006
Mesajlar
231
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

NESRİN KARDEŞİM ASLINDA KONU NAMAZ KILMAKTAN AÇILDI.BİR ARKADAŞIMZIN NAMAZDAN DAHA ÖNEMLİ FARZLAR OLDUĞUNU SÖYLEMESİYLE BURALARA KADAR GELDİ.VE YİNE O ARKADAŞIMIZA GÖRE MEHDİ GELMİŞTİR.ISRARLA AYNI ŞEY ÜZERİNDE DURDUĞU İÇİN BİZ DE BUNUN DOĞRULUĞUNU ANLAMAYA ÇALIŞIYORUZ.İSPAT, DELİL VE O KİŞİYİ TANIMAK İSTİYORUZ HEPSİ BU??

ALLAH'A EMANET OLUN....SELAMETLE...B)B)B)
 

huseyin47

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
17
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

öncelikle sevgili kardşeim bir kusurumuz olmuşsa sizden özür diliyorum ve affınıza sığındım evet hepiniz haklısınız konumuz namazken bende namazdan daha önemli olduğunu açıklamak isterken kanıt istediniz bende mehdi (a.s) buyurduklarını sizlere anlatmka istemesimdi.
inş konumuz burda bitmiştir herkes derin bir nefes alabilir ;)
 

nesrinbulut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Tem 2006
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

O ZATIN BEN MEHDİYİM DEDİĞİNİ BENDE DUYMUŞTUM AMA SÖYLEDİĞİZ GİBİ BUNA NASIL İNANACAĞIZ YANİ NERDEYSE HERGÜN BİRİ ÇIKIP BEN MEHDİYİM DİYOR YADA BENZER ŞEYLER SÖYLÜYOR VE GERÇEKTEN BİRİ BANA GELİP BİŞEYLER ANLATIP SONRA ARTIK BEN MEHDİYİ GÖRMEDİM DUYMADIM DİYEMEYECEKSİN ÇÜNKÜ BEN SANA GELDİM ONUN ADINA DEMİŞTİ AMA BUNA NASIL ENİM OLURUZKİ

YA KONUŞTUKÇA KARIŞIYOR KONU BUNU EN AÇIK VE NET NERDEN BULABİRİM BEN ARAPÇA BİLMİYORUM TEVSİR VAYE MEALİDE OKUYUNCA AYNI BÖYLE KARIŞIYOR KAFAM
BANA GERÇEKTEN ALLAH RIZASI İÇİN SAĞLAM BİR KAYNAK VEREBİLİRMİSİNİZ

ALLAHA EMANET OLUN
 

huseyin47

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2006
Mesajlar
17
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

mrb sevgili nesrin kardeşim evet eğer ona inanmak istiyorsan onu gerçektende görmek istiyorsan öncelikle hacet namazını kılıp mürşidini görme talebinde bulunursun istesende hidayetcagi.com a girip ordan herşeyi tam deyatlı bir şekilde kardeşlerimiz tarafından öğrenebilirsin inşallah tekrar ediyorum sevgili kardeşlim fazla uzatmamıza gerek yok mehdi(a.s) yeryüzüne inmiş ve insnalara tebliğ yapıyor. dünyanın her tarafına yayılmış ve bir çok tarikattanda ona tabi olanlar olmuş... hepsi bu kadar sevgili kardeşim
kendinize iyi bak vel asr....
bunların yanı sıra bakın b.zaman hazretleri insanları nasıl müjdelemiş onun sitesinede bakabilirsin inş...
http://www.bediuzzamansaidnursi.net/makale_02.html

bu adreste onun yazdıkları var okuyabilirsin inş....

aşağdaki yazılar sadece onun sitesinden alıntıdır devamını okuyabilirsin inşş


Bediüzzaman Said Nursi Hz. Mehdi’nin bu vazifeleri yerine getireceği tarihleri de müjdelemiştir

Bediüzzaman, Hicri 1327'de Şam'daki Emevi Camii'nde on bin kişilik bir cemaate verdiği Şam hutbesinde, 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmış, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi'nin mücadele ve galibiyet zamanına dikkat çekmiştir:

Evet şimdi olmasa da 30-40 SENE SONRA fen ve hakiki marifet (hüner, sanat , ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi) ve medeniyetin mehasini (iyi ve faydalı yönlerini) o üç kuvveti tam teçhiz edip (o üç kuvvetle donatıp), cihazatını verip (gerekli ihtiyacını karşılayıp) o dokuz manileri mağlup edip (o dokuz engelleri yenip) dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını (gerçekleri araştırma eğilimi) ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi (insan sevgisini) o dokuz düşman taifesinin (sınıfının) cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek. (Hutbe-i Şamiye, sf. 25)

Bediüzzaman’ın Şam Hutbesi, Hz. Mehdi’nin görev zamanı ile ilgili net tarihler vermiş olması açısından son derece önemlidir:

1981- 1991 yılları – Hz. Mehdi'nin faaliyetlerine başlaması

1) ... Evet şimdi olmasa da 30-40 SENE SONRA…

Bediüzzaman’ın vermiş olduğu bu tarih ile, bu hutbenin okunduğu tarihten 30-40 yıl sonrası, yani Hicri 1401-1411 yılları kastedilmiştir. Miladi olarak ise bu tarihler 1981-1991 tarihlerine denk gelmektedir.

2001 – Hz. Mehdi'nin materyalist felsefe karşısındaki galibiyeti

2) ... İnşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek...

Said Nursi, yukarıdaki sözünün bu son kısmında Hz. Mehdi’nin bu görevini yarım asır yani 50 yıl içinde tamamlayacağını bildirmiştir. Yani materyalist, Darwinist ve ateist felsefelerin insanlar üzerindeki etkisinin 10 yıl gibi kısa bir süre içinde yok olacağına işaret etmiştir. Bu tarih ise Hicri 1421 yani 2001 yılına denk gelmektedir.

2004 – Hz. Mehdi önderliğinde insanların Kuran ahlakına yaklaşmaları

Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı’nda, Hz. Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili olarak verdiği tarihlerden bir diğeri ise 2004 yılına ilişkindir. Bediüzzaman Kuran’ın “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” (Tevbe Suresi, 32) ayetindeki "...Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor." cümlesi hakkında, geleceğe yönelik şöyle bir bilgi vermektedir:

“Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin şakirtleri (talebeleri) olabilir.” (Şualar, sf. 605)

Bediüzzaman bu ayetin ebced değerinin Hicri 1424 yani miladi 2004 yılına denk geldiğini ve bu tarihin, Hz. Mehdi önderliğinde Kuran ahlakının dünya hakimiyeti devrelerinden birine işaret ettiğini bildirmektedir.

2008 – Hz. Mehdi önderliğinde Kuran ahlakının galibiyeti

Bediüzzaman, Kuran ahlakının galibiyeti ve hakimiyeti konusunda geleceğe yönelik olarak verdiği haberlerden bir diğerinde ise şöyle bildirmektedir:

Şu ayetin gizli imasına “Kim Allah'ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.” (Maide Suresi, 56) ayeti teyid ediyor. Çünkü “... hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır.” ayetindeki şeddeli nun (Arapça şeddeli nun harfi) bir sayılsa tam evvelki ayete tevafuk ile (denk gelmesiyle) Hizb-ul Kur’an’ın (Kuran taraftarlarının) faaliyetine vasıta olan bir hadiminin (hizmet eden kimsenin) Kur’an okumaya başladığı 1302 tarihine iki fark ile tevafuk etmekle beraber şeddeli nun iki nun sayılsa binüçyüzelli (1350) eder ki; bu tarihte Kuran’dan muktebes (alınan bilgilerle hazırlanan) olan Risale-i Nur etrafında toplanan, bütün kuvvetleriyle Kuran hizmetlerine çalışan Hizb-ul Kur’an’ın faaliyeti ve delalet (sapkınlık) ve zındıkaya (dinsizliğe) manen galebe ettikleri (galip geldikleri) bir zamana tevafuku (denk gelmesi) ise istikbalde (gelecekte) tam galebelerine (tam galibiyetlerine dair) bir ima-i gaybidir (gizli bir işarettir). (8. Lem’a, Keramet-i Gasviye)

Bediüzzaman Said Nursi bu sözünde, ayetin “...hiç şüphe yok galip gelecek olanlar Allah’ın taraftarlarıdır” cümlesinin ebced değerinin, Hicri 1350 tarihini verdiğini ve bu tarihte Kuran ahlakının bir galibiyeti olacağına işaret ettiğini bildirmiştir. Ancak ayetin ayrıca, bunun gibi gelecekte de yine Kuran ahlakının üstün geleceği bir başka dönem olacağına dair gizli bir işaret içerdiğini de hatırlatmıştır. Nitekim ayetin bu cümlesinin Arapça yazılımında yer alan baştaki “fe” harfi de hesaba katılarak ebcedine bakıldığında, bu sefer de ebced değeri 80 çıkmaktadır. 1350 üzerine 80 ilave edildiğinde de Hicri 1430 etmektedir ki, bu tarih de miladi olarak 2008 yılını vermektedir. Allah’ın izniyle bu tarih Bediüzzaman’ın sözlerinde belirttiği, ayetin Kuran ahlakının gelecekteki, Darwinist, materyalist ve ateist felsefe gibi dinsiz akımlar karşısındaki tam galibiyetine işaret etmektedir (En doğrusunu Allah bilir). (Harun Yahya, Hz. İsa’nın Geliş Alametleri)
 

NUHALI06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Tem 2006
Mesajlar
74
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

SEVGİLİ KARDEŞİM HÜSEYİN İSKENDER ALİ MİHR ŞEREFSİZİNİN SAFSATALARINA YALAN BEYANLARINA KENDİNİ ÇOK KAPTIRMIŞSIN LÜTFEN KARDEŞİM YOL YAKINKEN BU ADAMI TANI VE DİNİ GÜVENİLİR KAYNAKLARDAN ÖĞREN. O ADAM REZİL KENDİNİ MEHDİ (A.S) SANAN ZAVALLININ TEKİ SANA KANIT ŞU SİTELERE GİR ;http://www.iskenderalimihr.com/
http://www.blogcu.com/dalalet
http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=268&PN=1&TPN=1
http://www.aktifhaber.com/read_news.php?nID=66482

ALLAH KAFİRLERİ ISLAH EYLESİN ISLAHA MEYİLLİ DEĞİLLERSE KAHREYLESİN :mad::mad::mad::mad:
SEVGİLİ KARDEŞİM ŞUNU SÖYLEYİM BEN HACET NAMAZINI İNKAR ETMİYORUM AMA BU NAMAZ KILINDIKTAN SONRA HER ZAMAN HAK HAKİKATİ GÖREMEZSİN RÜYANA GİRENLER ŞERİRLER DE OLABİLİR NASIKİ İSKENDERİN KENDİNE VAHİYLE GELDİĞİNİ İDDAA ETTİĞİ SAÇMA SAPAN KİTABINI ŞERİRLERİN İLHAMIYLA VEYA KENDİ AKLINA GELEN SAÇMALIKLARLA YAZDIĞI GİBİ :mad::mad::mad::mad::mad:
B)B)B)B)B)B) KARDEŞİM BEN GÖREVİMİ YAPTIM GERİSİ SENİN VİCDANINA KALDI B)B)B)B)B)B)B)B)B
ALLAHA İÇTEN YÖNEL VE SANA HAK VE HAKİKATİ GÖSTERMESİ İÇİN YALVAR VE ŞERİRLERİN ŞERRİNDENDE ALLAH(CC) SIGIN
 

Tayfun_Dokgoz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 May 2006
Mesajlar
853
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

( BIR INSAN IN EVININ YANINDAN IRMAK AKSA VE GUN O IRMAKDA YAKANSA HIC BIR KIR KALIR MI ? KALMAZ .YARASULALLAH : İŞTE NAMAZDA BOYLEDIR NAMAZI NI DOSDOĞRU KILAN KISIDE HIC GUNAHSIZDIR. ) ALLAH RAZI OLSUN PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER
 

berru

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Ağu 2006
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Namaz kılın...!!!!

ALLAH cümlemize bu aşkı wersn...sönmesin hiç yanan bu ateş...we kabul edilenlerden eylesen...AMİN
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt