Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

** Mürşidin Elinden Tevbe Etmek ** (11 Kullanıcı)

Kaside

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2011
Mesajlar
65
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Bir mümin, diğer mümin kardeşine: “Gel, bir Allah dostunun elinde tevbe et, istikamet bul.” diye tavsiyede bulunduğunda bazıları bu daveti hoş görmekte. Bazıları ise: “Ben tek başıma tevbe edemez miyim? Tevbe için başkasına ne hacet? Tevbe için tekkeye-Mekke’ye gitmenin ne gereği var? Ayrıca mürşidle tevbe dinde var mı? Allah ile kul arasına kimse giremez.” diye itiraz ve tenkitte bulunmaktalar. İlk bakışta çok makul gözüken bu itiraz ve tenkit gerçekte ne kadar haklı?...

Bir mürşidle tevbeye davet eden kimsenin davet ettiği mürşid kâmil ve kendisi de samimi ise, bu davetiyle sevap kazanır. Davetine uyan ve tevbe edip istikamet bulan kimsenin işlediği hayırlardan bir hisse de kendisi alır. İtiraz ve tenkid edenin ise ona bir zararı olmaz.

Böyle bir daveti kabul etmeyenlerin bir kısmı mazur, bir kısmı sorumlu olurlar.

Mazur olan kimse, tevbe etmeye karşı çıkmaz, tevbenin farz olduğunu bilir. Allah dostlarını sever, sevilmesi gerektiğini söyler ve onlarla beraber olmayı ister. Fakat bu zamanda gerçek mürşid kalmadı diye daveti ihtiyatla karşılar.

Bu kimsenin imandan değil, ihsandan zararı vardır. Yani kâmil mürşidle elde edeceği büyük menfaatları farkedemediği için birçok hayırdan mahrum kalır. Ancak güzel niyeti ve edebinin kendisini bir gün o cevherle buluşturması umulur.

Sorumlu olan kimse ise ya cahil, ya da bilen birisidir. Cahil kimse, dinde olan bir şeye yok demekle veya hayrı şer, şerri hayır görmekle mesul olur. Bilenin ise benlik ve kibri kalbini öldürür. Bu kimse yalnızca kendi bildiğini hak görür, başkasına hak vermez. Önüne konan ayeti kendince yorumlar, hadisi inkara gider, alimlerin sözlerini küçümser, hep ben bilirim der ve hayra yönelen kimsenin yolunu keser. Bundan dolayı mesuldür.

İstiğfar ve Tevbe aynı şey değil

Önce şunu belirtelim ki, hepimiz Yüce Allah’a istiğfar ve tevbe etmekle mükellefiz. İkisi de farzdır.

İstiğfar, Allahu Tealâ’dan affını istemek, bağışlanmayı istirham etmektir. Bu dil ile yapılır, sonuç Allah’a bırakılır. Tevbe ise değişmektir. Tevbe, ölü kalbi diriltmektir. Tevbe, bozuk hali ve kötü arkadaşı terketmektir. Tevbe, kötülüklere iyilik diye sarılmış nefsi ıslah etmektir. Tevbe, özü, sözü ve her yönüyle Allah’a dönmektir. Tevbe, nefis, şeytan ve kötü şartlarla mücadele etmektir. Tevbe, Yüce Allah’ın seveceği bir hale gelmektir. Bu ise hem dilin, hem kalbin, hem de bedenin işidir.

İstiğfar tek başına yapılabilir, fakat tek başına tevbe yapmak ve o tevbeyi korumak dünyanın en zor işidir. Bunun için Yüce Rabbimiz:

“Ey iman edenler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.” (Nûr/31) uyarısında bulunmuştur. Ayrıca Allahu Tealâ takvaya ulaşmak ve güzel edebi korumak için yardımlaşmamızı (Maide/2), kendi yolunda toplu halde, birlik ve dirlik içinde olmamızı istiyor. (Âl-i İmran/102-103) Takvaya ulaşmak ve istikameti korumak için sadık kulları ile beraber olmamızın gerektiğini belirtiyor. (Tevbe/119)

Tevbe, ancak cemaatle kolay

Mürşid deyince cemaat akla gelir. Mürşid-i kâmilin imam olduğu cemaatin niyeti ve hedefi dinin ihyası ve Allah’ın rızasıdır. ‘Gel mürşid elinde tevbe et!’ demek, ‘gel şeytana karşı cemaat kalesine gir, nefsin hücumuna karşı müminleri siper et, onların dua ve sevgisi ile kendini koruma altına al, Allah yolunda kardeşlerinle kuvvetlen, dağınıklık ve yalnızlıktan kurtul!’ demektir.

Müminlerin en temel işi, günahlardan temizlenmektir. Bu ortak bir vazifedir. Efendimiz (A.S.) bu vazifemizi şu temsille belirtiyor: “Müminler, iki el gibi devamlı birbirlerini temizlerler.” (Zebidî, İthafu’s-Sâde)

Ayrıca, hadis-i şeriflerde Allah yolunda birlik ve dirlğin insanı nasıl dirilttiği, yalnız kalanın ise nasıl felakete gittiği şöyle anlatılmıştır:

“Sizin cemaat halinde olmanız gerekir. Ayrılıp tek başına kalmaktan sakının. Şüphesiz şeytan, tek kalanla beraberdir (onu kolayca etkileyip, kalbine vesvese verir). İki kişiden ise çok uzak durur. Kim iman selâmeti ile ölüp cennetin tam ortasında olmak istiyorsa, cemaate yapışsın. Kimi iyilikler sevindiriyor, kötülükler üzüyorsa, o gerçek bir mümindir.” (Tirmizî, Ahmed, Hakim)

“Şüphesiz Allahu Tealâ, ümmetimi dalâlet (sapık fikir ve fitne) üzerinde bir araya getirmez. Allah’ın eli (rahmet ve desteği) cemaatle birliktedir. Kim cemaatten ayrılırsa ateşe gider.” (Tirmizî, Tabaranî)

“Hiç şüphesiz şeytan, cemaatten ayrılan kimseyle beraberdir. Onun içine yerleşip, istediği yola çeker.” (Beyhakî,Tabaranî)

“Şüphesiz müminlerin birbirlerine yaptıkları dualar onları destekler.” (Ahmed, Darimî)

Günah çıkarma hezeyanı ve Mürşidle tevbe

Allahu Tealâ’dan başka kimseye el açılıp ‘günahımı affet’ denmez. Peygamberler dahil, kimsenin böyle bir yetkisi ve görevi yoktur. Eğer bir kimsenin şahsına karşı bir kusur işlemişsek kendisinden özür dileriz, bizi affetmesini istirham ederiz. Bu şahısla ilgili bir hak olduğu için böyle yapılır. Bunun ötesinde hiç kimsenin Allah’a karşı yapılan kusurları affetme, temizleme görevi ve yetkisi yoktur. Ancak, günahkâr bir insanın tevbesine yardımcı olmak vardır. Bu yardım, günaha düşeni uyarmak, gıyabında hayır dua etmek, onun için Allah’a istiğfar ve gözyaşı dökmek şeklinde olur. Cenab-ı Hak, günahla nefsine zulmeden kullarına en güzel tevbe şeklini şöyle tarif etmiştir:

“Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah’tan bağışlanmayı dileseler, Rasul de onlar için istiğfar etseydi, Allah’ı ziyadesiyle affedici ve esirgeyici bulurlardı.” (Nisa/64)

Demek ki ümmet için en hayırlı tevbe, Allah’ın Habibi Hz. Peygamber’in (A.S.) huzurunda yapılan, onun da şahitlik yaptığı, ayrıca dua ve istiğfarla desteklediği tevbedir. Büyük müfessir Fahruddin Razi (Rh.A.) bu ayetin tefsirinde der ki:

“Hz. Peygamber ile birlikte yapılan tevbenin bir faydası da, tevbe yapanın istiğfarındaki gaflet ve kusurlarının Hz. Peygamber’in istiğfarı ile giderilmesi ve ilâhî huzura sahih ve sağlam bir tevbe olarak ulaşmasıdır. Çünkü kendileri için istiğfar eden Peygamber’i Allahu Tealâ seçmiş, onu vahyi ile şereflendirmiş, kendisi ile kulları arasında bir elçi yapmıştır. Bundan dolayı, onun şefaat ve vesilesiyle huzuruna gelen bir şeyi geri çevirmemektedir.” (Tefsir-i Kebir)

Bugün yeryüzünde Allahu Tealâ’nın şahidi ve halifesi sıfatını taşıyan, Rasulullah’ın (A.S.) vârisi ve ümmetinin terbiyecisi olan kâmil mürşidler de, ümmetle yaptıkları tevbe ve istiğfarda Efendimiz’in ayette anlatılan sıfatını temsil etmektedir. Kâmil mürşidler, kulların Allah Tealâ’ya yönelişlerine şahid olmakta, tevbelerinin kabulü için ayrıca yüce huzurda yalvarmaktadırlar. Kâmil mürşidler naz makamında niyaz ettikleri için, onlarla birlikte yapılan tevbeler Allah katında daha sevimli ve daha temiz bir amel olarak kabul görmektedir.

Bir Allah dostunu şahit tutarak yapılan tevbede, tevazu ve yakaran kalp vardır. Bu durumda insan, kibrini kırmış, nefsini zelil etmiş, acizliğini anlamış, hiçliğini görmüş, ihtiyacını bilmiş ve ilacına koşmuş olmaktadır. Böyle bir tevbeyi hafife almak münafıkların sıfatıdır ve o kimsenin şu ayette anlatılan kimselerden olmasından korkulur:

“Onlara: ‘Gelin, Allah’ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin.’ denildiği zaman başlarını çevirip kaçarlar ve sen onların kibir içinde uzaklaştıklarını görürsün.” (Münafikun/5)

Hz. Rasulullah’ın vârisi kâmil bir mürşidin nezaretinde Allah’a yapılan tevbeyi hıristiyanların papaz önünde günah çıkarma hezeyanına benzetenler, tevhid dinini, Kur’an’ın hedefini, Sünnet’te uygulanan bey’atların hikmetini ve tasavvufun edebini bilmiyorlar demektir. Tasavvuf büyükleri, elinden tutan kimse ile şu şekilde tevbe etmektedir:

“Ya Rabbi! Bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım.”

“Müminlerin günahları için istiğfar et!”

Takvaya ulaşmak ve marifetullahı tahsil etmek için kendisine bey’at ve intisab edenlere mürşid-i kâmilin istiğfar etmesi, Kur’an-ı Hakim’in emri ve edebi gereğidir. Cenab-ı Hak, Rasulullah (A.S.) Efendimize şöyle emir vermiştir:

“Ey Peygamber! İnanmış kadınlar bey’at için sana geldiklerinde bey’atlarını kabul et ve onlar için Allah’tan mağfiret dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Mümtehine/12)

“Rasulüm! Hem kendi kusurun, hem de erkek ve kadın müminlerin günahları için istiğfar et!” (Muhammed/19)

Hiç bir mümin, intisab ve tevbe için elini tuttuğu bir kâmil mürşide: ‘Ben şu şu günahları işledim; beni affet, günahlarımı temizle, beni cehennemden kurtar, cennete koy!’ demez, diyemez. Ancak: ‘Ben Rabbime dönmek, rızasına yönelmek istiyorum; seni bu yolda kendime delil ve imam seçiyorum. Sen de bu amelime Yüce Rabbim huzurunda şahit ol ve affım için O’na yalvar da kalbime nur, gönlüme sürur versin, günahımı affetsin. Beni taatında muvaffak etsin.’ der.

Başkası için yanmak ve ağlamak peygamber ahlâkıdır. Allah dostlarının en güzel ahlâkı budur. Onlar kendileri için yaşamazlar. Onlar yüce Allah’ın yoluna canlarını kurban etmişlerdir. O’nu tanımak, sevmek ve zikretmek isteyenlere her şeylerini verirler. Bu, kalbi ihya olmuş ariflerin mesleğidir.

Kendi perişan haline bir damla göz yaşı dökemeyen günümüz insanı, başkası için nasıl ağlasın ve niçin ağlanacağını ne bilsin? Bizim için ağlayacak bir göz bulmaya mecbur değil miyiz?

Dr. Dilaver Selvi
Semerkand Yayınları
 

Kaside

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eyl 2011
Mesajlar
65
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Tasavvufla Alakalı Tüm Sorularınızı bekliyorum....!
 

Reyhani_konyevi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2012
Mesajlar
834
Tepki puanı
6
Puanları
0
Yaş
33
Kardeş Allahu zülcelal razı olsun gerçekten sohbette vekil abilerimin anlattığıyla neredeyse aynı kendimi sohbette hissettim teşekkürler paylaşımınız için :) Bu yazıyı okuyan kardeşlerimize tavsiyem o dur ki : KONYA'da bir Allah dostu vardır (Seyda Muhammed KONYEVİ(k.s)) bir kere ziyaret etsinler yakacık köyü havalimanı yanı Allahu zülcelal razı olsun hepinizden.vesselam..
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Âl-i İmrân(*) Sûresinin 92 . Ayetinde
Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir.
Tevbe(*) Sûresi
34 . Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar ve Allah’ın yolundan alıkoyuyorlar. Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele.
51 De ki: “Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O bizim yardımcımızdır. Öyleyse mü’minler, yalnız Allah’a güvensinler.”
79. Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan mü’minlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya; işte Allah asıl onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.
81. Allah’ın Resûlüne karşı gelerek (sefere çıkmayıp) geri bırakılanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlasalardı.
82. Artık kazandıklarının karşılığı olarak, az gülsünler, çok ağlasınlar.
88. Fakat peygamber ve beraberindeki mü’minler, mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler. Bütün hayırlar işte bunlarındır. İşte bunlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir
89. Allah onlara, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır
91. Allah’a ve Resûlüne karşı sadık ve samimi oldukları takdirde, güçsüzlere, hastalara ve (seferde) harcayacakları bir şey bulamayanlara (sefere katılmadıkları için) bir günah yoktur. İyilikte bulunan kimselerin (kınanması) için de bir sebep yoktur. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
92. Kendilerini bindirip (cepheye) sevk edesin diye sana geldikleri zaman, senin, “Sizi bindirebileceğim bir şey bulamıyorum” dediğin; bu uğurda harcayacakları bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen kimselere de bir sorumluluk yoktur.
93. Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir. Bunlar, geri kalan (kadınlarla) birlikte olmaya razı oldular. Allah ta kalplerini mühürledi. Artık onlar bilmezler.
99. Bedevîlerden kimileri de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır. Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar. Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah onları rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
104. Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?
105. De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Rasûlü de, mü’minler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.”
111. Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O halde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.


Furkân Sûresi
63. Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.
64. Onlar, Rabblerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir. 65. Onlar, şöyle diyenlerdir: “Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helaktir!” 66. “Şüphesiz, ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası.” 67. Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. 68. Onlar, Allah ile beraber başka bir ilaha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar.
Muhammed(*) Sûresi
35. Sakın za’f göstermeyin. Üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. Sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir. 36. Şüphesiz dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer inanır ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, O size mükafatınızı verir ve sizden mallarınızı (tamamen sarf etmenizi) istemez.
37. Eğer onları sizden isteyip de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz, O da kinlerinizi ortaya çıkarırdı.
38. İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. Ama içinizden cimrilik yapanlar var. Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer ondan yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar.
Hadîd(*) Sûresi
7. Allah’a ve Resülüne iman edin ve sizi üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İçinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar için büyük bir mükafat vardır.
10. Size ne oluyor da, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten (Mekke fethinden) önce harcayanlar ve savaşanlar, (diğerleri ile) bir değildir. Onların derecesi, sonradan harcayan ve savaşanlardan daha yüksektir. Bununla beraber Allah hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Allah bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
11. Kim Allah’a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat ödesin. Ona çok değerli bir mükafat da vardır.
18. Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Allah’a güzel bir borç verenler var ya, (verdikleri) onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara çok değerli bir mükafat da vardır.
20. Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir.
21. Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah’a ve Resûlüne inananlar için hazırlanan cennete yarışırcasına koşun. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
22. Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.
23. Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiçbir kimseyi sevmez.
24. Onlar cimrilik edip insanlara da cimriliği emreden kimselerdir. Kim yüz çevirirse bilsin ki şüphesiz Allah ganîdir, zengindir, övülmeye lâyıktır.
ayetlerin hiç birinde ,hadislerde,sahabe ve tabiin hayatında mürşidin elinden tutup günaha tevbe etme görülmemektedir. Bu bidattır.her bidat sapıklıktır.
Tevbenin arkasından mürşidi razı et allah senden razı olur diyeceksiniz? Ölü yıkayıcısına teslim olan olü gibi mürşide teslim ol diyeceksiniz.
Ehli kitap din adamlarını nasıl rab edinmişti? Dinde kural koydukları için.Şimdi siz ne yapıyorsunuz. "Nasılda döndürülüyorsuz". Lütfen başka şeyleri bırakıp "Allahın ipine sarılın". " Allah kuluna yetmezmi""müminler yalnız Allaha güvensinler" "Allahın kitabı resulün sünneti Allahın rızasını kazanmak için bize yetmiyor mu?" Nerede sizin yaptığınız hatme,rabıta,teveccüh,kainata tasarruf, hangisi sünnette var.Sahabe alnından nur çıkıp günah kirlerini temizleyen peygambere hiç rabıta yapmışmı? sakın rabıta düşünmedir demeyin.sahabe peygamberi alnından nur çıkıyor, bu nur kalbimi temizliyor diye düşünmüş mü? Bana feyiz.nisbet gelsin diye gıyabında bu işlemi yapmış mı? Akşamla yatsı arasında ,iki rekat evvabinden sonra. Bunları bu dine kim soktu? Sahih hiçbir hadiste,ayetlerde bu uygulamadan bahsetmiyor. Taklit ettiğimiz mezhep imamlarının hiç birinin eserlerinde bu uygulamalar yok. Siz hangi imamın görüşleriyle amel ediyorsunuz?
 

malikester

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Nis 2012
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Kardeslerım tovbe bırını vasıta kılarak yapabılırsınız. Bunlar sıradan ınsanlar olmamalıdır tabıkı
neden vasıta kılarız rabbıme daha yakın olan kulları kılarız.
Mesela pegamber efendımızı vasıta kılarak yarabbım peygamber efendımızı aracı kılarak vasıta kılarak sana el acıyorum onun yuzu suyu hurmetıne benım tovbemı kabul eğle yarabbı sana sıgınırım...
Ve en guzel aracılarda peygamber efendımız ve ehlıbeyıtıdır bu konuda ehlı sunnı kıtaplarından delıller ve hadısler verebılırım
 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
Araci meselesinde kisiyi Rablestirmediginiz surece Ehli Sunnete gore duada araci kilmak vardir. Sia nin bazi gruplari (kizilbaslar gibi) Hz.Ali r.a. oldugundan da asiri bir sekilde tasvir ederler. Bu caiz degildir bu kisiyi kufre goturur. (Vehhabilerinde kulaklari cinlasin buraya hemen cevap yazarlar)
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kardeslerım tovbe bırını vasıta kılarak yapabılırsınız. Bunlar sıradan ınsanlar olmamalıdır tabıkı
neden vasıta kılarız rabbıme daha yakın olan kulları kılarız.
Mesela pegamber efendımızı vasıta kılarak yarabbım peygamber efendımızı aracı kılarak vasıta kılarak sana el acıyorum onun yuzu suyu hurmetıne benım tovbemı kabul eğle yarabbı sana sıgınırım...
Ve en guzel aracılarda peygamber efendımız ve ehlıbeyıtıdır bu konuda ehlı sunnı kıtaplarından delıller ve hadısler verebılırım

söylediğiniz şekliyle şirk yoktur.. imamı azam bu şekilde duaaya mekruh der...hanefilere duyrulyr...
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Araci meselesinde kisiyi Rablestirmediginiz surece Ehli Sunnete gore duada araci kilmak vardir. Sia nin bazi gruplari (kizilbaslar gibi) Hz.Ali r.a. oldugundan da asiri bir sekilde tasvir ederler. Bu caiz degildir bu kisiyi kufre goturur. (Vehhabilerinde kulaklari cinlasin buraya hemen cevap yazarlar)

size göre vahhabiler islam dışı mı?
 

sahiner

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2007
Mesajlar
410
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kardeslerım tovbe bırını vasıta kılarak yapabılırsınız. Bunlar sıradan ınsanlar olmamalıdır tabıkı
neden vasıta kılarız rabbıme daha yakın olan kulları kılarız.
Mesela pegamber efendımızı vasıta kılarak yarabbım peygamber efendımızı aracı kılarak vasıta kılarak sana el acıyorum onun yuzu suyu hurmetıne benım tovbemı kabul eğle yarabbı sana sıgınırım...
Ve en guzel aracılarda peygamber efendımız ve ehlıbeyıtıdır bu konuda ehlı sunnı kıtaplarından delıller ve hadısler verebılırım

Tevbenin arkasından mürşidi razı et allah senden razı olur diyeceksiniz? Ölü yıkayıcısına teslim olan olü gibi mürşide teslim ol diyeceksiniz.
Ehli kitap din adamlarını nasıl rab edinmişti? Dinde kural koydukları için.Şimdi siz ne yapıyorsunuz. "Nasılda döndürülüyorsuz". Lütfen başka şeyleri bırakıp "Allahın ipine sarılın". " Allah kuluna yetmezmi""müminler yalnız Allaha güvensinler" "Allahın kitabı resulün sünneti Allahın rızasını kazanmak için bize yetmiyor mu?" Nerede sizin yaptığınız hatme,rabıta,teveccüh,kainata tasarruf, hangisi sünnette var.Sahabe alnından nur çıkıp günah kirlerini temizleyen peygambere hiç rabıta yapmışmı? sakın rabıta düşünmedir demeyin.sahabe peygamberi alnından nur çıkıyor, bu nur kalbimi temizliyor diye düşünmüş mü? Bana feyiz.nisbet gelsin diye gıyabında bu işlemi yapmış mı? Akşamla yatsı arasında ,iki rekat evvabinden sonra. Bunları bu dine kim soktu? Sahih hiçbir hadiste,ayetlerde bu uygulamadan bahsetmiyor. Taklit ettiğimiz mezhep imamlarının hiç birinin eserlerinde bu uygulamalar yok. Siz hangi imamın görüşleriyle amel ediyorsunuz?
 

-SEVBAN-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2010
Mesajlar
208
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Tevbenin arkasından mürşidi razı et allah senden razı olur diyeceksiniz? Ölü yıkayıcısına teslim olan olü gibi mürşide teslim ol diyeceksiniz.
Ehli kitap din adamlarını nasıl rab edinmişti? Dinde kural koydukları için.Şimdi siz ne yapıyorsunuz. "Nasılda döndürülüyorsuz". Lütfen başka şeyleri bırakıp "Allahın ipine sarılın". " Allah kuluna yetmezmi""müminler yalnız Allaha güvensinler" "Allahın kitabı resulün sünneti Allahın rızasını kazanmak için bize yetmiyor mu?" Nerede sizin yaptığınız hatme,rabıta,teveccüh,kainata tasarruf, hangisi sünnette var.Sahabe alnından nur çıkıp günah kirlerini temizleyen peygambere hiç rabıta yapmışmı? sakın rabıta düşünmedir demeyin.sahabe peygamberi alnından nur çıkıyor, bu nur kalbimi temizliyor diye düşünmüş mü? Bana feyiz.nisbet gelsin diye gıyabında bu işlemi yapmış mı? Akşamla yatsı arasında ,iki rekat evvabinden sonra. Bunları bu dine kim soktu? Sahih hiçbir hadiste,ayetlerde bu uygulamadan bahsetmiyor. Taklit ettiğimiz mezhep imamlarının hiç birinin eserlerinde bu uygulamalar yok. Siz hangi imamın görüşleriyle amel ediyorsunuz?

siz namaz kılıyormusunuz ?
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........

siz namaz kılıyormusunuz ?
ya abi boş verin canınızı sıkıp cevap vermeye değmez
öyle insanlarla karşıklı oturup konuşmak lazım
kuranı bilen insan ilk önce islamda en önemli şeyin güzel ahlak oldunu bilir
malum kişiye diyorumki peygamber efendimiz buyurmuşki alim ölümü islama açılan bir gediktir alimler benim varisimdir ama anlayana...


Bunun üzerine Cenabı Hak, Hz. Musa ile Hz. Harun’a tebliğ görevi verir ve emreder:
“Firavun’a gidin. O iyice azdı. Ona yumuşak söz söyleyin, olur ki sizi dinler yahut Allah’tan korkar” diye uyarıda bulunur.
 

-SEVBAN-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2010
Mesajlar
208
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
ya abi boş verin canınızı sıkıp cevap vermeye değmez
öyle insanlarla karşıklı oturup konuşmak lazım
kuranı bilen insan ilk önce islamda en önemli şeyin güzel ahlak oldunu bilir
malum kişiye diyorumki peygamber efendimiz buyurmuşki alim ölümü islama açılan bir gediktir alimler benim varisimdir ama anlayana...


Bunun üzerine Cenabı Hak, Hz. Musa ile Hz. Harun’a tebliğ görevi verir ve emreder:
“Firavun’a gidin. O iyice azdı. Ona yumuşak söz söyleyin, olur ki sizi dinler yahut Allah’tan korkar” diye uyarıda bulunur.

Allah razı olsun kardeşim haklısın lakin bir çok yerde bu tip kişiler bulunmakta işleri sadece Tasavvuf münkirliği yapmak , Tasavvuf bu dine güzellik katan bir yoldur.Bunu bu şekilde aktaranlara karşı susmak kabullemek gibi oluyor.Maneviyatı anlayamayan ruhunu değilde bedenini hazırlayan bazı zavallılar bunu kabullenemiyor.

Evet Ahlak olmadan ibadet neye yarar ama bunu kim anlayacak , Ahlakı kendine bende edinmiş Tasavvuf demek çok kıskanılıyorki zahirden bir türlü kurtulamayanlar kendilerini Kuran fedaisi gibi görüp asıl özünü reddetmekteler....

Allah hidayet etsin ...amin

vesselam veddua

 

El-Endulusi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
376
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
13
size göre vahhabiler islam dışı mı?

Sahiner gozumuz yollarda kaldi. Vehhabilerin ehli sunnetin kesin disinda olduklari asikardir. Fakat bunlarin arasinda da bolunme vardir. Kimisi hakikaten kuran disinda bir yasam kabul etmezler. Fakat bunlarda hadisleri dikkate almazlar. Hadisler emin ve sahih degildir derler. Simdi hakikaten sahih hadisleri (Zayif ve uydurulanlar disinda) inkar etmek Peygamber Efendimizi s.a.v inkardir bu insani kafir yapar. Bazilari Allahin arsi kusatmasi ayetinde Allah c.c. (Hasa) arsa oturdu manasi verir buda insani kafir yapar.

tasavvufa hepsi karsi cikarlar. Bunlar ehli sunnet disidir. (Tasavvufu Ehli SUnnet kabul eder ve onlar hak uzeredir derler). Fakat, bunlardan cogu muslumanlara kafir damgasi yapstirir ve Kiblesi sabit olan agzinda Kelime Tevhid olan bir muslumana kafir diyenin kendisi kafir olur. Velhasil bunlardan coguda kafirlik cukuruna dusmustur. Tovbeleri gerek ve tekrar Kelime-i Sehadet soyleyip muslumanlari kafirlikle suclamalarindan vazgecmeleri gerekir.

Bazilarida tasavvufu elestirir, yaptiklari sadece bidattir der ama kafirlikle suclamazlar bunlar muslumanlardir ama ehli sunnet disidir (Tabi kuran ornekde verdigim ayetlerde oldugu gibi ayeti oldugu gibi mana verip Allah i sekle ve mekana sokanlar disinda)

Peygamberimizin s.a.v sefaatini inkar eden bir grupda vardir. Onlar hicbir sekilde sefaati kabul etmezler. Peygamber s.a.v oldu gorevi bitti derler. Sefaate yonelik hadisler tevatur derecesindedir yani iman edilmesi gerekir inkari insani kafirlige goturur..Tabi ben bunlari soyluyorum ama onlar icin ahlak ve edep yonunde tek kelime etmedim. Zira bunlarda ahlak ve edep yoktur. Diger bir hususda bunlar ayetleri kendi heva ve hevesleri icin kullanirlar. Ayetleri birbirleri ile carpistirirlar. (Ben sadece ana hatlariyla anlatiyorum detaya girince bircok hatalarini bulursun.)

Gordugun gibi daha cok sey soylenir bu grup hakkinda gelelim sadede bu vehhabiler haricilerin (tabi gunumzde selefiler diyorlar kendilerine yada hanefi yada maliki mezhebin arkasina gizleniyorlar. Tabi konu Tasavvuf ve Vahdet-i Vucud olunca yuzleri ortaya cikiyor.) devamidir ve bunlar Hz.Ali r.a. sehid etmistir buda Ehli Sunnet disi olduklarinin baska bir senedidir. Bir muslumanin yapmasi gereken bu tur sapik firkalardan uzak durup EHli Sunnet Vel Cemaate donmesi ve onu birakmamasidir.
 

ؤشىثق

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Ağu 2010
Mesajlar
148
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
hristiyanların günah çıkarmasına benzetmeye mi çalışıyorlar dinimizi anlamadım.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Allah razı olsun kardeşim haklısın lakin bir çok yerde bu tip kişiler bulunmakta işleri sadece Tasavvuf münkirliği yapmak , Tasavvuf bu dine güzellik katan bir yoldur.Bunu bu şekilde aktaranlara karşı susmak kabullemek gibi oluyor.Maneviyatı anlayamayan ruhunu değilde bedenini hazırlayan bazı zavallılar bunu kabullenemiyor.

Evet Ahlak olmadan ibadet neye yarar ama bunu kim anlayacak , Ahlakı kendine bende edinmiş Tasavvuf demek çok kıskanılıyorki zahirden bir türlü kurtulamayanlar kendilerini Kuran fedaisi gibi görüp asıl özünü reddetmekteler....

Allah hidayet etsin ...amin

vesselam veddua

söyledikleriniz çok doğru zaten bende bu yüzden ilkte cevep verdim ama nafile...
süizan yapmak istemiyorum ama söylenenlerin çoğunu okumuyodur bile düşünüyorum

ben o zatların hayatını okuduğumdan göz yaşları içinde kendi imanımdan ibadetimden utanıyorum kaldıkı onlara laf söylemek bunun vebali ağır olur Allah ümmeti muhammedi s.a.v doğru yoldan ayırmasın ecmain...
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Sahih midir bilemiyorum; ama oldukça ibretli bir hikayedir Hazreti Ali'nin bir dehrî (materyalist) ile diyaloğu. Dehrî Hz. Ali'ye; "Bu dünyada boş yere yorulup duruyorsunuz. Ya cennet cehennem yoksa?" der. Hazreti Ali'nin cevabı şu şekilde olur: "Sizin dediğiniz doğruysa ben bir şey kaybedecek değilim. Ama benim dediğim doğruysa ve cennet var ise siz ne kaybedeceğinizin farkında mısınız?"
lütfen yanlış yere çekmeyin ve nedenmek istedini anlayın...
 

-SEVBAN-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2010
Mesajlar
208
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
söyledikleriniz çok doğru zaten bende bu yüzden ilkte cevep verdim ama nafile...
süizan yapmak istemiyorum ama söylenenlerin çoğunu okumuyodur bile düşünüyorum

ben o zatların hayatını okuduğumdan göz yaşları içinde kendi imanımdan ibadetimden utanıyorum kaldıkı onlara laf söylemek bunun vebali ağır olur Allah ümmeti muhammedi s.a.v doğru yoldan ayırmasın ecmain...

Kardeşim aslında olayın sırrı burda işte Ehli Sünnet itikatında ben müslümanım diyen kimseye kafir, müşrik gibi yakıştırmalar yapmak küfürdür.bugün islam olduğunu söyleyen Kuranı savunduğunu dile getiren kişiler kalkıp İbni Arabi, Mevlana, İmamı Rabbani ksa gibi büyük şahsiyetleri kafir ilan ediyor haşa ...

Ehli Sünnet itikatından uzaklaştırılmak isteyen ümmet buna çok dikkat etmeli çeşitli şekillerde bu çalışmalar özellikle vahhabilik zihniyeti tarafından yayılmakta bunun için Ehli Sünnet müdaafasını yapmak şarttır...

vesselam veddua velmahabbe

 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Kardeşim aslında olayın sırrı burda işte Ehli Sünnet itikatında ben müslümanım diyen kimseye kafir, müşrik gibi yakıştırmalar yapmak küfürdür.bugün islam olduğunu söyleyen Kuranı savunduğunu dile getiren kişiler kalkıp İbni Arabi, Mevlana, İmamı Rabbani ksa gibi büyük şahsiyetleri kafir ilan ediyor haşa ...

Ehli Sünnet itikatından uzaklaştırılmak isteyen ümmet buna çok dikkat etmeli çeşitli şekillerde bu çalışmalar özellikle vahhabilik zihniyeti tarafından yayılmakta bunun için Ehli Sünnet müdaafasını yapmak şarttır...

vesselam veddua velmahabbe


"Kim Allah'ı, Peygamber'i ve müminleri dost edinirse bilsin ki, galip gelecek olanlar, yalnız Allah'ın tarafını tutanların grubudur." (Maide Suresi, 56)
“(Resulum!) Onları hidayete / hak yola getirmek senin görevin değil, lâkin Allah dilediğini hidayete / doğru yola getirir.”(Bakara, 2/272),“Bu müminler hâlâ öğrenmediler mi ki Allah dileseydi bütün insanları hidâyet eder, doğru yola koyardı.”(Rad, 13/31);
“Hiç kötü işleri kendisine güzel görünen kimse, iyilik edip dürüst işler işleyen kimse gibi olur mu? Allah dilediğini dalalete / sapıklığa, dilediğini hidayete / doğru yola iletir. O halde o insanlardan ötürü üzülüp kendini mahvetme! Çünkü Allah onların bütün yaptıklarını bilir.”(Fatır, 35/8)
 

-SEVBAN-

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ocak 2010
Mesajlar
208
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Sahih midir bilemiyorum; ama oldukça ibretli bir hikayedir Hazreti Ali'nin bir dehrî (materyalist) ile diyaloğu. Dehrî Hz. Ali'ye; "Bu dünyada boş yere yorulup duruyorsunuz. Ya cennet cehennem yoksa?" der. Hazreti Ali'nin cevabı şu şekilde olur: "Sizin dediğiniz doğruysa ben bir şey kaybedecek değilim. Ama benim dediğim doğruysa ve cennet var ise siz ne kaybedeceğinizin farkında mısınız?"
lütfen yanlış yere çekmeyin ve nedenmek istedini anlayın...

Bir gün Hz. Ali’(r.a) namaz kılmış giderken müşriklerden(puta tapan kafirlerden) biriyle karşılaşır. Müşrik Hz. Ali(r.a.)’ ye şöyle der;

*−Ya ali! Sizin şu halinize bakıyorum da düşünüyorum. Ahiret var, insan bu dünyada yaptıklarından orada hesap verecek diye, namaz kılıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz; cennet var, cehennem var diyorsunuz…

Ben bunların hiç birine inanmıyorum. Hem aramızda ne fark var?sende yaşıyorsun bende yaşıyorum. Sizin bu çabanız nedir? Hergün vaktinde namaz kılacağım, oruç tutacağım diye bu kadar çaba niye?

Hz. Ali (r.a.) efendimiz, bütün bunları vakar ve sükunetle dinledikten sonra şu irşadi cevabı verir:

─Ey koca kafir! Farzet ki, öldükten sonra dirilmek yok.(var ya..) bizim imanımız ve inancımız var. (ikinci hayat, ahiret hayatı vardır).farzı muhal senin dediğin gibi dirilmek yoksa; o zaman ben, bu yaptıklarımdan ne kaybederim?namaz kılıyorum. Allah’ımın, dinimin emrini yerine getiriyorum.Oruç tutuyorum. Bu benim killik vazifemdir. Bundan dünyada hiçbir zarar görmüyorum. Ahirette bir zararım olur mu dersin?...der. Kafir biraz düşündükten sonra:

─Hayır olmaz ya Ali der. Hz. Ali Efendimiz:

─Oruç tutuyorum. Bunda senin gözünde bir zarar görüyor musun? Kafir: ‘hayır görmüyorum’ der. Hz. ali (r.a.): zekat veriyorum. Hem dinimin emrini yerine getiriyorum. Hemde fakir, muhtaç insanlara yardım etmiş oluyorum. Bunda benim bir kaybım olur mu? Ne dersin?.. ey koca kafir der. Kafir:

─Hayır olmaz. Der. Hz. Ali(r.a.):

─Ya ahiret varsa! Burada yaptıklarından hesap varsa, imandan, namazdan, oruçtan, zekattan, hakdan, hukuktan, insan yaptığı işlediği her amelinden(işinden) hesaba çekilirse, ya bütün bunlar varsa! Ki var. Ey koca kafir o zaman halin nice olur!..der.

Ömrünü puta tapmakla geçiren yaşlı müşrik, yaşlı kafir uzun uzun ve derin derin düşünmeğe başlar… ve Hz. Ali efendimizin önüne diz çökerek:

─Ya Ali! Der. Evet varsa, sizin dediğiniz gibiyse!..

Öldükten sonra tekrar dirilir, Allah huzuruna çıkarsam o vakit benim halim nice olur?... der ve derhal iman eder.

Böylece aklını alt üst eden şüphecilik ve imansızlık kanlığından dinsizlik zindanından kurtulur. Ve hidayete erer.

Hz. Ali efendimizin derin inamı, vakarlı hareketi, Derin iman ve güvenle boyanmış “ya varsa” sözü bir hidayet ışığı olarak adamın kalbinde parlayıp hidayete ermesine vesile olur.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bir gün Hz. Ali’(r.a) namaz kılmış giderken müşriklerden(puta tapan kafirlerden) biriyle karşılaşır. Müşrik Hz. Ali(r.a.)’ ye şöyle der;

*−Ya ali! Sizin şu halinize bakıyorum da düşünüyorum. Ahiret var, insan bu dünyada yaptıklarından orada hesap verecek diye, namaz kılıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz; cennet var, cehennem var diyorsunuz…

Ben bunların hiç birine inanmıyorum. Hem aramızda ne fark var?sende yaşıyorsun bende yaşıyorum. Sizin bu çabanız nedir? Hergün vaktinde namaz kılacağım, oruç tutacağım diye bu kadar çaba niye?

Hz. Ali (r.a.) efendimiz, bütün bunları vakar ve sükunetle dinledikten sonra şu irşadi cevabı verir:

─Ey koca kafir! Farzet ki, öldükten sonra dirilmek yok.(var ya..) bizim imanımız ve inancımız var. (ikinci hayat, ahiret hayatı vardır).farzı muhal senin dediğin gibi dirilmek yoksa; o zaman ben, bu yaptıklarımdan ne kaybederim?namaz kılıyorum. Allah’ımın, dinimin emrini yerine getiriyorum.Oruç tutuyorum. Bu benim killik vazifemdir. Bundan dünyada hiçbir zarar görmüyorum. Ahirette bir zararım olur mu dersin?...der. Kafir biraz düşündükten sonra:

─Hayır olmaz ya Ali der. Hz. Ali Efendimiz:

─Oruç tutuyorum. Bunda senin gözünde bir zarar görüyor musun? Kafir: ‘hayır görmüyorum’ der. Hz. ali (r.a.): zekat veriyorum. Hem dinimin emrini yerine getiriyorum. Hemde fakir, muhtaç insanlara yardım etmiş oluyorum. Bunda benim bir kaybım olur mu? Ne dersin?.. ey koca kafir der. Kafir:

─Hayır olmaz. Der. Hz. Ali(r.a.):

─Ya ahiret varsa! Burada yaptıklarından hesap varsa, imandan, namazdan, oruçtan, zekattan, hakdan, hukuktan, insan yaptığı işlediği her amelinden(işinden) hesaba çekilirse, ya bütün bunlar varsa! Ki var. Ey koca kafir o zaman halin nice olur!..der.

Ömrünü puta tapmakla geçiren yaşlı müşrik, yaşlı kafir uzun uzun ve derin derin düşünmeğe başlar… ve Hz. Ali efendimizin önüne diz çökerek:

─Ya Ali! Der. Evet varsa, sizin dediğiniz gibiyse!..

Öldükten sonra tekrar dirilir, Allah huzuruna çıkarsam o vakit benim halim nice olur?... der ve derhal iman eder.

Böylece aklını alt üst eden şüphecilik ve imansızlık kanlığından dinsizlik zindanından kurtulur. Ve hidayete erer.

Hz. Ali efendimizin derin inamı, vakarlı hareketi, Derin iman ve güvenle boyanmış “ya varsa” sözü bir hidayet ışığı olarak adamın kalbinde parlayıp hidayete ermesine vesile olur.
teşekkürler bir türlü tam olarak aklıma gelmiyordu allah razı olsun

fazla söze ne hacet
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt