Enbiya suresi ayet 90
Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Ve ona, Yahya (A.S)'ı hibe (armağan) ettik. Ve onun için, zevcesini de ıslâh ettik (çocuğu olabilecek duruma getirdik). Muhakkak ki onlar, hayırlarda yarışırlardı. Ve Bize, rağbet ederek ve korkarak dua ederlerdi. Ve onlar, Bize huşû duyanlardı.
Biz de Onun duasını kabul edip, yaşlı ve kısır olan karısının kısırlığını tedavi ederek olmazı oldurduk ve Yahya’yı Ona bahşettik diyor Rabbimiz. Rabbimiz kendisine dua dua yalvaran kulunu, elçisini mahrum bırakmıyor ve kendisine Yahya isminde sâlih bir evlât lütfediyor. Yahya diri, dirilik, canlılık demektir. Elbette böyle yüz yaşını aş-mış yaşlı bir babadan, yine onun kadar yaşlı, doğurma yaşını çoktan aşmış ve de kısır bir anadan meydana gelen, yâni tabiri caizse iki ölüden dünyaya gelen bir diriydi Yahya. Dirilik ve canlılık sembolüydü Yahya. Bir de daha gencecik yaşında, hayatının baharında Allah dâ-vâsı uğrunda babasından önce şehit olarak ebediyen dirilerin içine katılacaktı Yahya (a.s). Ölümsüzlük makamına ulaşacaktı. Rabbi ka-tında dirilerden olarak rızıklandırılacaktı Yahya. Arkasındaki müslü-manları diriltmeye, diri tutmaya sebep olacaktı Yahya. Bizi diriltecekti Yahya.
Onların, o imâmların, o elçilerin hepsi de hayırlı yollarda yarışıyorlar ve ümit ederek, ümit kesmeyerek, korkarak, haşyet içinde bize dua ediyorlar, ibadet ediyorlardı. Bize karşı gönülden teslim olarak kulluk ediyorlardı. Böyle oldukları için de biz onların dualarına icabet ediyorduk. Öyleyse bizler de hayırlara koşalım, hayır peşinde olalım. Hep hayır yollarında yarışalım, hep Rabbimizin rızasını celp edecek, O’nun gazabından sakındıracak ameller peşinde, tavırlar pe-şinde, kulluklar peşinde olalım da Rabbimiz bizim dualarımıza da ica-bet buyursun. Rabbimize karşı hep bir saygı içinde, hep bir haşyet içinde olalım da dualarımız geri çevrilmesin inşallah.
Evet bundan sonra Allah’ın lânetine ve gazabına uğramış iki toplumun sapma noktalarına işaret ederek bir imâmın, bir elçinin daha annesiyle birlikte gündeme alındığını görüyoruz. Meryem anamız ve tertemiz bir kız olarak onun dünyaya getirdiği, bir Allah yasası, bir Allah kelimesi olarak doğurduğu Hz. Îsâ (a.s) dan söz edilecek. Ve Hz. Îsâ (a.s) nın da tıpkı öteki elçiler gibi, öteki imâmlar gibi bir beşer olduğu, asla bir İlâh, bir tanrı, ya da tanrının yetkilerine sahip olmadığı, tanrının oğlu olmadığı vurgulanacak.
Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Ve ona, Yahya (A.S)'ı hibe (armağan) ettik. Ve onun için, zevcesini de ıslâh ettik (çocuğu olabilecek duruma getirdik). Muhakkak ki onlar, hayırlarda yarışırlardı. Ve Bize, rağbet ederek ve korkarak dua ederlerdi. Ve onlar, Bize huşû duyanlardı.
Biz de Onun duasını kabul edip, yaşlı ve kısır olan karısının kısırlığını tedavi ederek olmazı oldurduk ve Yahya’yı Ona bahşettik diyor Rabbimiz. Rabbimiz kendisine dua dua yalvaran kulunu, elçisini mahrum bırakmıyor ve kendisine Yahya isminde sâlih bir evlât lütfediyor. Yahya diri, dirilik, canlılık demektir. Elbette böyle yüz yaşını aş-mış yaşlı bir babadan, yine onun kadar yaşlı, doğurma yaşını çoktan aşmış ve de kısır bir anadan meydana gelen, yâni tabiri caizse iki ölüden dünyaya gelen bir diriydi Yahya. Dirilik ve canlılık sembolüydü Yahya. Bir de daha gencecik yaşında, hayatının baharında Allah dâ-vâsı uğrunda babasından önce şehit olarak ebediyen dirilerin içine katılacaktı Yahya (a.s). Ölümsüzlük makamına ulaşacaktı. Rabbi ka-tında dirilerden olarak rızıklandırılacaktı Yahya. Arkasındaki müslü-manları diriltmeye, diri tutmaya sebep olacaktı Yahya. Bizi diriltecekti Yahya.
Onların, o imâmların, o elçilerin hepsi de hayırlı yollarda yarışıyorlar ve ümit ederek, ümit kesmeyerek, korkarak, haşyet içinde bize dua ediyorlar, ibadet ediyorlardı. Bize karşı gönülden teslim olarak kulluk ediyorlardı. Böyle oldukları için de biz onların dualarına icabet ediyorduk. Öyleyse bizler de hayırlara koşalım, hayır peşinde olalım. Hep hayır yollarında yarışalım, hep Rabbimizin rızasını celp edecek, O’nun gazabından sakındıracak ameller peşinde, tavırlar pe-şinde, kulluklar peşinde olalım da Rabbimiz bizim dualarımıza da ica-bet buyursun. Rabbimize karşı hep bir saygı içinde, hep bir haşyet içinde olalım da dualarımız geri çevrilmesin inşallah.
Evet bundan sonra Allah’ın lânetine ve gazabına uğramış iki toplumun sapma noktalarına işaret ederek bir imâmın, bir elçinin daha annesiyle birlikte gündeme alındığını görüyoruz. Meryem anamız ve tertemiz bir kız olarak onun dünyaya getirdiği, bir Allah yasası, bir Allah kelimesi olarak doğurduğu Hz. Îsâ (a.s) dan söz edilecek. Ve Hz. Îsâ (a.s) nın da tıpkı öteki elçiler gibi, öteki imâmlar gibi bir beşer olduğu, asla bir İlâh, bir tanrı, ya da tanrının yetkilerine sahip olmadığı, tanrının oğlu olmadığı vurgulanacak.