ALLAH'IM! Beni iyilik yaptığı zaman sevinenlerden, kötülük yaptığı zaman istiğfar edenlerden kıl.
Ya Rabbi! Sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle!
ALLAH'IM! Rüzgarın şerrinden, rüzgarın getirdiklerinin şerrinden, ve helak edici olan kuzey rüzgarının şerrinden sana sığınırım.
ALLAH'IM!Kıyamet gününde üzüntülü yapma. Karşılaşma günüde bizi zor durumda bırakma.
İsrafil’in, Mikail’in, Cebrail’in Rabbi olan Allah’ım! Cehennemden sana sığınıyorum.
ALLAH'IM! Gözümü ve kulağımı faydalandır. Onları bana varisçi kıl. Bana zulmedene karşı bana yardım et. Ondan intikamımı al.
ALLAH'IM! Şüphesiz ben dünya darlığından ahiret darlığından sana sığınırım.
ALLAH'IM! Sana teslim oldum. Sana iman ettim. Sana tevekkül ettim. Sana yönümü döndüm. Senin rızanda düşmanlık ettim. Ey Allahım! Beni sapıtmandan senden başka ilah olmayan, insanlar ve cinler öldüğü halde ölmeyen, diri olan izzetine sığınırım.
ALLAH'IM! Şüphesiz ben dünya darlığından ahiret darlığından sana sığınırım.
ALLAH'IM! Beni çok şükreden kıl. Beni çok sabreden kıl. Beni kendi gözümde küçük, insanların gözünde büyük kıl.
ALLAH'IM! İşlerimin tamamında akıbetimi güzel yap. Ahiret azabından, dünya rüsvaylığından koru. Her kimin duası devamlı böyle olursa bela isabet etmeden önce ölür.
Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-dan rivâyete göre Peygamber Efendimiz'in duâlarından biri şu duâ idi:
"Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üstümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nûr eyle (bir başka rivayette) benim damarlarımı nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, saçımı nurlandır, yüzümü nurlandır.”
Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-dan rivâyete göre: Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in çok kere duâsı:
"Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru," meâlindeki duâ idi.
"Allah'ım! Kendimi Sana teslîm ettim, yüzümü Sana çevirdim, isimi Sana ısmarladım, Sana itimât ettim, Sen'i dilerim ve Sen'den korkarım, Sen'den başka sığınacak yoktur, Senden başka kurtaracak yoktur; halâs ve himâye ancak sana âittir. Allah'ım indirdiğin Kitabı'na inandım ve gönderdiğin Peygamber'ine îmân ettim."
Peygamberimiz (sav) yatağına girdiğinde sağ tarafına yatar ve su mealde dua ederdi.
"Ey Rabbimiz!. Bizlere hidâyet buyurduktan sonra kalplerimizi -haktan- saptırma ve kendi Yüce katından bizlere bir rahmet bağışla. Şüphe yok ki çok bağış yapan ancak sensin."
Al-i imran 8
"ALLAH'ım!
Bana Seni sevmeyi,Seni sevmeyi Seni sevenleri sevmeyi ve
ve beni Sana yakınlaştıracakşeylerin sevgisini nasib eyle."
HZ.MUHAMMED (S.A.V.)
Mugîre b. Şu’be’den rivayet olunduğuna göre Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in dualarından birisi de şu idi: “Başka bir ilâh yok, ancak Allah var. O’nun şerîki yoktur. Mülk O’nundur, hamd de O’nundur. O her şeye kâdirdir. Allah’ım, Senin verdiğine engel olacak da yoktur, vermediğini verecek de yoktur. Ve servet sahibi olanlara servetleri Sana karşı bir menfaat veremez. Yani servetine güvenerek Sana âsî olanları o servetleri kurtaramaz .” (Buhârî, Ezân, 155, Deavât, 18; Müslim, Salât,193; Tirmizî, Salât, 108; Muvattâ’, Kader, 8; İbn Hanbel, Müsned,3/87)
Abdullah b. Abbas (r. anhümâ)’dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’e bazı kimseler gelip; “İnsanlar; yâni Ebû Süfyân ve arkadaşları, sizinle muharebe etmek için adam ve silâh toplamışlar, hazırlık yapmışlar. Onlara mukabele edecek derecede kudretiniz yoktur. Onlardan sakınınız.” diye korkutmak istedikler inde, bu söz mü’minlerin yakîn îmânlarını ve cesaretler ini artırmış, Nebiyy-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz de: “Allah bize kâfidir, o ne güzel vekîldir!” buyurmuştur. Mü’minler de böyle söylemişlerdir. (Buhârî.)
Enes b. Mâlik (r.a.)’den rivâyete göre Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz’in çok kere duâsı: “Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru,” idi. (Bakara Sûresi, 201)
Ebû Musâ el-Eş’ârî (r.a.)’den rivâyete göre Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz şöyle duâ ederlerdi: “Yâ Rabb, benim hatâlarımı, bilmeden yaptıklarımı, işimde aşırı gitmemi, ve Senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle. Allah’ım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatâen ve kasden yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle!” (Buhârî, Deavât, 60; Müslim, 70)
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Her kim günde yüz kere: ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, lehu’l-mülkü velehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr’ derse o kimse için on köle azâd etmiş sevabı verilir, yüz hasene yazılır, yüz günâhı silinir, o gün akşam oluncaya kadar bu ona şeytana karşı siper olur. Hiç bir kimse ecir bakımından onu geçemez, ancak bunu ondan fazla söyleyen kimse müstesnâ.” (Buhârî, Ezân, 155; Tecrîd-i Sarîh Terc. 2/910-915.)
“Ey Rabbim! Gayb ilminle ve halk üzerine kudretinle , hayatı benim için hayırlı gördükçe beni yaşat, ölümü benim için hayırlı gördüğün zaman da beni vefât ettir. Ey Rabbim! Gizlide ve açıkta Senden haşyetini istiyorum. Rızâ hâlinde de, gadab hâlinde de ihlâs sözünden ayırmamanı istiyorum, fakirlikte de zenginlikt e de i’tidâlden ayırmamanı istiyorum. Senden tükenmez bir ni’met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş’e ve huzûr) istiyorum. Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum. Senden yüzüne bakmanın lezzetini; Sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, saptırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum. Ey Rabbim! Bizi îmân zînetiyle süsle, bizi doğru yolda olan hidâyet rehberleri kıl.” (el-Camiu’s Sağir.)
Peygamber Efendimiz müminlerin annesi Hz. Âişe (r. anhâ)’ye hitâben şöyle buyurmuşlardır: Ey Ebû Bekr’in kızı! Sana diğer duâları da içinde toplayan duâları söyleyeyim mi? Şöyle duâ et: “Ey Rabbim! Senden bildiğim ve bilmediğim hayrın hem çabuk, hem geç olanını istiyorum. Ey Rabbim, Resûlünün Senden istediğini istiyorum, Resûlünün Sana sığındığı şeyden ben de Sana sığınıyorum. Allah’ım benim için kaza ettiğin şeyin âkibetini doğru yola ulaştır.” (İbn Mâce, Duâ, 4.)
Yine Efendimiz Hazretleri buyurdular : Sana bir kısım sözler öğreteyim mi ki, Allah Teâlâ kimin hayrını murâd ederse onları ona öğretir, sonra ebediyyen unutturmaz . De ki: “Ey Rabbim! Ben zayıfım, rızân yolunda benim zaafımı kuvvetlend ir. Beni nâsiyemden tutup hayra sevk et. İslâm’ı rızâmın en son noktası kıl. Ey Rabbim, ben zayıfım, beni kuvvetlend ir. Ben zelîlim beni azîz kıl. Ben Sana muhtacım, beni rızıklandır.” (Râmüzü’l-ehâdis)
“Ey Rabbim! Acizlikten , tembellikt en, korkaklıktan cimrilikte n, eli kolu dökülür derecede takatsızlıktan kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenette n Sana sığınırım. Fakirlikte n, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yaptığını insanların duyması ve medh etmeleri için yapmaktan, riyâdan, Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikt en, delilikten , cüzzamdan, abraslıktan ve kötü hastalıklardan Sana sığınırım.” (Benzeri hadisler Buhârî, Deavât, 39, vd.)
Resûlullah (s.a.v.) duâsında: “Ey Rabbim! Beni, iyilik ettiği zaman sevinen, kötülük ettiği zaman istiğfar edenlerden kıl.” (Camiu’s-Sağir.)
Peygamberi mizin ekseri duâları: “Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl.” idi. (Tirmizî, Deavât, 85.)
Abdullah b. Abbas (r. anhümâ)’dan rivâyete göre Peygamber Efendimiz’in duâlarından birisi şu duâ idi: “Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üstümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nûr eyle. (Bir başka rivayette) Benim damarlarımı nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, saçımı nurlandır, yüzümü nurlandır.” ( Buhârî, Deavât, 9; Müslim, Müsâfirîn, 181 )