- Katılım
- 4 May 2007
- Mesajlar
- 39,990
- Tepki puanı
- 6,002
- Puanları
- 163
- Yaş
- 51
duanin kabul olmasi icin ne yapmaliyiz
DUA
1- Giriş: Duanın Tanımı
Dua kelimesi “çağırmak seslenmek istemek; yardım talep etmek” manasındaki davet ve davâ kelimeleri gibi mastar olup “küçükten büyüğe aşağıdan yukarıya vâki olan talep ve niyaz” anlamında isim olarak da kullanılır.
İslam literatüründe ise Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesini sevgi ve tazim duyguları içinde lütuf ve yardımını dilemesini ifade eder. Arapça’da kullanıldığı edatlara bir kimse için hayır duada veya bedduada bulunmak manalarını da taşır.
Kulun bütün benliğiyle yüce yaratana tazimle yönelerek O’ndan istek ve dilekte bulunmasıdır. Kısaca insanın Allah’a halini arz etmesi ve O’na niyazda bulunarak irtibat gerçekleştirdiği bir ibadet halidir.
Dua böyle bir irtibat neticesinde insanın bir taraftan kendi ihtiyaç ve eksiklerinin telafisini diğer taraftan daha mükemmele ulaşmasını hedefleyen bir diyalog vasıtasıdır. Sınırlı sonlu ve aciz olan varlığın sınırsız sonsuz kudret sahibi varlıkla kurduğu bir köprüdür.
Kur’an’da 20 yerde geçen dua kelimesiyle birlikte dava ve davet kelimeleri de aynı anlamda kullanılmıştır; ayrıca pek çok ayette dua kökünden fiiller yer almıştır. Bu ayetlerde dua ve türevleri Allah’a yakarma istek ve ihtiyaçlarını arz ederek O’nun lütfünü dileme çağırma seslenme davet etme ibadet etme yardıma çağırma bir durumu arz etme Allah’ın birliğini tanıma isnat ve iddia etme anlamlarında kullanılmıştır.
2- Dua’nın Yeri ve Zamanı
Dua her yerde ve her zaman yapılabilir. Ancak tarih boyunca çeşitli dinlerde dua için özel mekânlar ve zamanlar tespit edilerek duanın etkili olacağı düşünülmüştür.
Dua ve ibadetlerin kabul edilmesinde etkili olacağı düşünülen mekânlar ve zamanlar neredeyse bütün dinlerde mevcuttur.
Duanın özellikle ferdi olanı her zaman her yerde yapılabilir. Fakat duanın içeriğini ruhunu muteber hale getiren özel zaman ve mekânların seçilmesine de itina gösterilmesi istenilen bir durumdur.
3- Dua Etme Vaziyetleri
Duanın muhtevası ve dua edenin iç dünyasını yansıtan dış şekillerin duanın bir parçası sayılır. Ayakta durma diz çökme eğilme secde etme başını eğme elleri göğe doğru kaldırma vb.
Müslüman’ın dua ettiğinin en belirgin şekli iki diz üzerinde eller göğe doğru açılmak suretiyle yapılanıdır. Fakat:
“Göklerin ve yerin yaratılışında gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklı selim sahipleri için ayetler vardır. Onlar Allah’ı ayakta otururken ve yan yatarken zikreder göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde derin derin düşünürler ve şöyle derler: Rabbimiz!.. Sen bunları boşuna yaratmadın; sen münezzehsin. Bizi cehennem azabından koru!” (Ali-imran 3/190191) ayetinden her durum ve halde dua edilebileceğini çıkarabiliriz.
4- Duanın Adabı
Dua ile ilgili kaleme alınmış birçok eserde ibadetlerde olduğu gibi dua için de şeklî içeriği ve ahlakî bir takım edepler sıralanmıştır.
Dış görünüş bakımından insanın saygı ve sığınma tavrını belli bir disiplin altına almış ve Allah’ın huzurunda bulunduğu bilincini yitirmemiş olması gerekir.
Namazda olduğu gibi her türlü duada edebin esası; kibir gösteriş kabalık ve gaflet gibi ahlakî kusurlardan uzak durmadır. Hamt şükür ve yardım istekleri belirtilmelidir.
Dua gönülden ve gizlice yapılmalı aksi hareketler ve sözler haddi aşmaktır.
Kul dua ederken Allah’a karşı korku ve saygı içinde bulunmalı isteğini ve ümidini yitirmemelidir. Duasının kabul edileceğine inanmalıdır. Duayı duyarlı bir kalp ve sade bir dille yapmalı kabulü için acele etmemeli taleplerinde ısrarcı olmalıdır.
5- Dua Yalnız Allah’a Yapılır
Kur’an’da duanın yalnızca Allah’a yöneltilmesi önemle belirtilmiştir. Allah’tan başkasına ibadet ve dua edilmesi kesinlikle yasaklanmıştır.
Kur’an’ın bir tasvirine göre Allah’tan başkasına dua edenler ağzına su gelsin diye suya doğru ellerini uzaktan açan fakat elleri boş kalan kimselere benzerler. (Rad 13/14)
Allah’ın dışında dua edilenler de Allahı’ın kulları ve yaratıklarıdır. (Araf 7/194-195) Bu sebeple Allah’tan başkasına dua etmek “açık bir sapıklıktır” (Hac 22/12-13) ve “kafirlerin yaptığı dua boşuna yapılmış bir duadır” (Mümin 40/50)
6- Duanın Muhtevası
Duanın anlatım ve şekil biçimine göre çeşitleri vardır. Yaygın olan dua şekli yalvarıp yakarmadır. Bu duada kötülükten kurtulma veya bir iyiliğe kavuşma dilenmektedir.
Her duanın başında veya tek başına söylendiğinde de dua olan şükür ve hamt etmedir. Allah’ın üstün vasıflarını haber cümlesi şeklinde söylemek suretiyle yapılan dualar bu tür dualardır.
Dua etmenin başlıca üç şekli şöyle sıralanmıştır:
1- Allah’ın birliğini dile getirerek övgüyle anma.
2- Allah’tan af merhamet gibi manevi isteklerde bulunma.
3- Allah’tan dünyevi nimetler isteme.
Bunların hepsi bir duanın içeriği de olabilir.
“Yarabbi Allah’ım” gibi çağrı ifadeleriyle başlayan ve Allah’ı övgüyle anan her söz -içinde bir dilek ve istek bulunmasa da- duadır.
Bu sebeple tehlil (lâilahe illallah) Allah’ı ta’zim tenzih tesbih (subhanekellâhumme) tahmid (elhadulilah) gibi ifadeler de duadır. Bu sözlerde açıkça olmasa da zımnen bir mukafat ve sevap temennisi vardır.
İslam alimleri genellikle duadaki dilek ve istek unsurunu ikinci derecede önemli görerek diğer dinî faaliyetler gibi duada da Allah’a saygıyı Allah’ın üstün gücü sonsuz zenginliği karşısında kulun kendi hiçliğini yoksulluğunu ve Allah’ın inayetine ihtiyaç hissetmesine ön plana çıkarmışlardır.
Dua sadece dilek ve istek bildirimi değil aczin itirafı ve Allah’ın ta’zimidir. Bu yüzden Rasûlullah “Dua ibadetin özüdür” buyurmuştur.
İslam’ın en önemli ibadeti olan namaz dua kavramıyla ifade edilmiştir. Namaz (salat) kelimesinin asıl manası duadır.
Dua’nın anlam alanı içinde ve çevresinde bulunan kavramlar vardır: Zikir tesbih hamd sena şükür tövbe istiğfar istiaze vb. Duaların içinde bu kavramlar bulunur.
İnsan içinde bulunduğu zor ve sıkıntılı durumlardan kurtulmak kötü durumlara maruz kalmamak için Allah’ı hatırlar aczini güçsüzlüğünü ve kusurlarını samimiyetle itira ederek O’ndan yardım ister (Zikir istiaze istiane).
Kötü durumdan kurtulma isteği onu işlediği günah ve kusurlar sebebiyle pişmanlık duymaya ve kalbini temizlemeye af dilemeye sevk eder (Zikir tesbih hamd sena tövbe istiğfar).
Bazen sıkıntıdan kurtulduğu nimet ve rahata kavuştuğu için memnuniyetini dile getirir (şükür hamd sena).
Dua bazen tabiattaki nizam ve estetiği derinden müşâhede eden mutlak kemal güzellik ve gerçekliği sezen kişinin içinde meydana gelen hayranlık duygularının ifadesi olur (zikir tesbih tekbir tehlil). Dar anlamıyla dua niyaz tövbe istiğfar istiâze yani istek; tesbih tehlil tenzih hamd senâ şükür gibi zikir ve ta’zimi ifade eden geniş bir anlamı içerir.
7- Duanın Önemi
İnsanda dini eğilim fıtraten mevcuttur. Sadece insanda değil bütün varlıklarda Allah’a doğru bir yöneliş vardır. Birçok ayette canlı-cansız bütün varlıkların Allah’ı tesbih ettiği belirtilmiştir. (İsra/44...)
Zariyat süresinin 56. ayetinde insanın yaratılış amacının kulluk olduğu belirtilmiştir. Furkan süresinin 77. ayetinde: “Deki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin” buyrularak insanın kıymetinin duası sebebiyle olduğu belirtilmiştir.
Dua insanın özünü ve yerini arama faaliyeti olarak insanın özünde vardır. Darlığa düşen insanda duaya başvurma yaygınlaşırken ihtiyaç ve sıkıntıları gidince dua isteği azalır. Bu yüzden bazı dua ve ibadetler insanın isteğine bırakılmamış görev olarak yüklenilmiştir. Bunun zikir ve dua manasına gelen namazla en intizamlı hale kavuşturulduğunu söyleyebiliriz.
Dua ve ibadet yaratılışı gereği insanın Allah’a doğru olan yönelişi gibi görünürse de dini metinlere göre dua ve ibadeti Allah ile kul arasında Allah’ın rahmet ve şefkatinin kulları tarafından tanınma iradesinin galip geldiği canlı bir ilişki ve haberleşme olarak görmek lazımdır. (Kuşeyri: s. 380)
Allah ile kul arasında bir vasıta yoktur ve bu sebeple dua kulluk makamlarının en önemlisidir.
Allah dua edenin duasını kabul edeceğini: “Ben yakınım; biri benden bir şey istediğinde onun duasına karşılık veririm” (Bakara 2/188) vaat etmektedir. Hadislerde de kulun Rabbine göstereceği ilgiye ve sevgiye fazlasıyla karşılık vereceği çeşitli örneklerle anlatılmıştır.
Dua ve ibadet insanda Allah şuurunu daha canlı ve devamlı hale getirmek suretiyle ahlaki bir hayat için gerekli duyarlık ve özbenlik kazandırır.
ALINTI