Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an-ı Kerimi okumak. (1 Kullanıcı)

en-sonebi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2013
Mesajlar
1,421
Tepki puanı
11
Puanları
0
Yaş
67
Kuranı Arapça okumak sanki Allah ın emrini iletmek gibi bir şey olsa gerek.O zaman dinlemekte Allahın emrini bizzat duymak demektir.
 

Kubra :)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Nis 2013
Mesajlar
47
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
KUR'ÂN-I KERİMİ öğrenmek her mü'minin en zevkli ve en tatlı bir meşguliyetidir. Bunun için bir mü'min hangi yaşta olursa olsun, Kur'ân'ı öğrenmek için büyük bir gayret içine girer. Okumasını öğrendikten sonra da bu hazzı her fırsatta tatma imkânına sahip olur. Çünkü Kur'ân'ı öğrenmek imanın bir gereğidir.

Bir mü'minin Allah'ın kitabını öğrenmek kadar merak ettiği bir konu olamaz. Bundan dolayı, hem kendisi öğrenmek, hem de çocuklarına öğretmek için belli bir vakit ayırır, emek verir.

Kur'ân'ı öğrenenlerin nasıl bir kâr elde ettiklerini Kur'ân şöyle haber veriyor:
'Allah'ın kitabını öğrenip okumaya devam edenler, namazı dos doğru kılanlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık bağışta bulunanlar kat'iyen zarar etmeyecek bir kazanç umarlar. Çünkü Allah onların mükâfatını eksiksiz verir.'

Kendisini bir 'muallim (öğretmen)' olarak tanıtan Peygamber Efendimiz (a.s.m.), Ashabına Kur'ân'ı hem bizzat öğretir, hem de öğrenmeleri için teşvikte bulunurdu.

'Sizin en hayırlınız, Kur'ân'ı öğrenen ve öğretendir' meâlindeki hadis-i şerif, bu mübarek işle meşgul olmanın büyük bir ehemmiyet taşıdığını gösterir. Bu 'en hayırlıen iyi insan' olma gayretidir ki, asırlar öncesinden beri Müslümanları bu güzel işle meşgul olmaya sevk etmiştir.

Tâbiînin büyüklerinden olan ve kırk yıldan fazla Kûfe'de insanlara Kur'ân okutan Ebû Abdurrahman Sülemî bu hadise işaret ederek, 'Beni şu bulunduğum yerde Kur'ân öğretmek için oturtan sır işte budur' diyordu.

Kur'ân öğrenmek ne kadar şerefli, ne kadar mübarek ve ne kadar hayırlı bir iş ise, Kur'ân ehli de o nisbette şerefli bir insandır. 'Kur'ân ehli, ümmetimin en şereflileridir' buyuran Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) bu gerçeği dile getirmektedir.

Sahabe-i Kiram Kur'ân öğrenmek için büyük bir yarış içine girerlerdi. 'Kur'ân'ı öğrenin, okuyun' ifadeleri, Sahabiler için en tatlı bir Peygamber tavsiyesiydi. Bilhassa işleri güçleri Kur'ân ve ilim olan Suffe Ashabı için bu meşguliyetin çok daha farklı bir mânâsı vardı.

Peygamberimiz (a.s.m.), hususi talebeleri olan Suffe Ashabının yanına sık sık uğrar, onlarla sohbet ederdi.

Bunlardan Ukbe bin Âmir, Peygamberimizin (a.s.m.) bir sohbetini şöyle nakleder:
Biz Suffede iken Resulullah (a.s.m.) dışarı çıkıp sorardı:

'Hanginiz bir günah işlemeden ve akrabalık bağını kesmeden Buhtan'a kadar veya Akik'e kadar gidip oradan iri hörgüçlü iki deve getirmesini ister?'
'Yâ Resulallah, biz onu isteriz'
dedik.

'Öyle ise sizden biri mescide gider de Celîl ve Azîz olan Allah'ın kitabından iki âyet öğrenir yahut okursa, bunlar onun için iki deveden daha hayırlıdır. Üç âyet, onun için üç deveden daha hayırlıdır. Dört âyet, onun için dört deveden daha hayırlıdır. Bu âyetlerin sayısı aynı şekilde arttıkça, o kadar deveden daha hayırlıdır.'

O devirde Araplar için en kıymetli mal hörgüçlü deveydi. Peygamberimiz (a.s.m.) de onların yanında en kıymetli olan malı misâl olarak veriyordu.

Evet, bir Müslüman için Kur'ân'dan bir âyet öğrenmek, çok sevdiği ve arzu edip de eline geçiremediği en kıymetli maldan daha hayırlıdır.

Kur'ân okumasını öğrenen kimse, ondaki derin mânâları anlamak için de merak eder. Bu meşguliyetler artarak ve nurlanarak devam edip gider.

Kur'ân'la meşgul olan bir mü'min, Kur'ân ehli sayılır. Kur'ân ehlinin ise Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bir hadiste Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bu hususu şöyle dile getirirler:

'İnsanlardan Allah ehli olanlar vardır.'

Sahabiler sordular:

'Onlar kimlerdir yâ Resulallah?'

Resulullah (a.s.m.):

'Kur'ân ehli olanlar, Allah ehli ve Onun has kullarıdır.' buyurdular.
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) her vesileyle Kur'ân eh-lini öne çıkarırdı.
Tebük seferinde Neccaroğullarının bayrağını Zeyd bin Sabit'e vermiş ve 'Zeyd, Kur'ân'ı çok iyi bilir, Kur'ân'ın önceliği vardır' buyurmuştu.

Peygamber Efendimiz (a.s.m.) imam yapacağı kimse-lerde de her şeyden önce Kur'ân'ı iyi bilme vasfını arardı. Bir hadislerinde:

'Cemaate Allah'ın kitabını en iyi okuyanlar ve okuma hususunda en kıdemliler imam olur' buyurmuştu.

Bu konuda genç-ihtiyar, hürköle ayrımı yapmazdı. Ebû Huzeyfe'nin âzatlı kölesi Sâlim imamlık yapmıştır.

Peygamberimiz (a.s.m.) yeni Müslüman olan kabilelere mürşid gönderirken, Kur'ân'ı en iyi bilenleri seçerdi.
15-Fâtır Sûresi, 29-30
16- Buharî, Fedâilü'l-Kur'ân: 21
17- Feyzü'l-Kadîr, 1:522
18- Tirmizî, Sevabü'l-Kur'ân: 2
19- Nevevî, Şerhu Sahihi'l-Müslim, 6:87
20- İbni Mâce, Mukaddime: 16
21- Tecrid-i Sarîh Tercemesi, 8:276
22- Müslim, Mesâcid:53
 

Kubra :)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Nis 2013
Mesajlar
47
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
selamun aleykum
oncelikle soru ve cevalarin hesini okuyamadim ama anladigim kadariyla kuranI kerimle ilgi soru ve cevalar gidiyor benim sizleri takip etmem mumkun degil ama elimden geldigince soru ve cevalarla en ayrintili sekilde bende yardimci olmaya calisicam..bu arada yanlis anlamayin bunlari tek harfini yazan ben degilim alinti olacak ben kuran talebesiyim benim tek yapabilecegim sey koyala yapistir olacak..ve sundan eminim ki yazilardan he birlikte cok istifade edecek rabbim izni ile..
 

en-sonebi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2013
Mesajlar
1,421
Tepki puanı
11
Puanları
0
Yaş
67
Kuran ı Arapça okumak bir mutluluktur.Mealen öğrenmek ,anlamak çok hoştur. Allah kelamını bizzat yaşamaktır.
 

Kubra :)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Nis 2013
Mesajlar
47
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
Kur`an`ı Arapça Okumanın Hikmetleri

Kur`an-ı Kerim`i indirildiği Arapça ile okumanın fayda ve hikmetleri sayılamayacak kadar çoktur. Onlardan sadece bir kaç tanesini arz ediyoruz:
1. Kur`an`ı orijinal Arabçası ile okuyan ibadet etmiş olur, bu okuma insanı Allah`a yaklaştırır, anlamaksızın dahi olsa okuyorsa sevap kazanır. Anlayarak okuyan ise ücret üstüne ücret elde eder. Yüce Allah`ın:

"Allah`ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. Çünkü Allah, onların mükafatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Çünkü O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir."1 âyet-i celilesinde de ifade edildiği gibi, Allah`ın kitabını okuyanlar methedilmiş, Kur`an`ı mücerret okumak dahi namaz kılmak gibi ibadetlerden sayılmış, hatta Kur`an tilaveti namaz kılmak gibi çok önemli bir ibadetten önce zikredilmiştir.

Hz. Peygamber (a.s.m)`da: "Kim Allah`ın kitabından bir harf okursa onun için bir hasene vardır. Bir haseneye on misli sevab verilir. Ben Elif Lam Mim bir harftir demiyorum. Elif bir harftir, Lam bir harftir, Mim bir harftir diyorum."2 hadislerinde Kur`an`ı bizzat okumanın ibadet sevabı kazandıracağına dikkat çekmişlerdir. Ki, Kur`an bu özelliği ile ayrıcalık kazanmış, başkalarına fark atmıştır.

2. Kur’an-ı Kerim’i Arapça okumak, Allah`ın bundan önceki kitaplarının başına gelen tebdil ve tahriften O’nu korumak içindir. Cenab-ı Hakkın mânâsını anlamasa dahi Kur`an`ı okuyanlara büyük mükafat va`d etmesi, Kur`an`ın koruması ve bekası için en mühim saiklerden biri olmuştur.

Onun için insanlar Kur`an okumaya aşırı düşkünlük göstermişler, hatta bir kısmı Kur`an`ın hâfızı olmuştur. Kıraatın, Kurra ve hafızların çoğalıp her tarafa yayılması, Kur`an`ın dillerde deveranını netice vermiştir. Dolayısıyla hiç kimse onu değiştirmeye cür`et edememiş, çünkü Kur`an`ın ârifleri tarafından şiddetle kınanacağını hesaba katmışlardır. Nitekim buna cüret eden İslâm düşmanları, Kur`an ârifi, âlimi, kurra ve hâfızları tarafından ağızlarının payını almışlardır.

3. Müslümanlar arasında dil birliğini sağlamak, dinî birliklerini kuvvetlendirmek, aralarında anlaşma ve yardımlaşma vesilelerini kolaylaştırmak, böylece saflarını kuvvetlendirmek, güçlerini artırmak, sözlerini yüceltmek.

Bu ilahî ve yüce bir siyasettir. Bu siyaset başarılı olmuştur.
4. Devamlı okuyanın yavaş yavaş düşünme ve anlamaya da yol bulacağını sağlamak ve onunla amel etme imkanını temin etmek. Bu gün onu gafil okuyan, yarın onu hatırlayarak, düşünerek okur, yarın düşünerek okuyan da onun rehberliğinde amel etmeye başlar. Böylece okuyucu bir dereceden daha yüksek bir dereceye intikal eder.3

Şimdi Sorabilir miyiz?
Şimdi şu soruyu sorabilir miyiz?
Kur`an`ın orijinal Arabçasını istemeyenler veya Türkçe Kur`an isteyenler bu saydığımız maddelerin aksini söyleyebilirler mi? Yani müslüman oldukları halde:
Biz Kur`an`ın Arabçasını okumanın ibadet olduğuna inanmıyoruz, ondan sevab da beklemiyoruz, diyebilirler mi?

Ve yine diyebilirler mi ki, bizim, Kur`an`ın kıyamete kadar korunması, tahrif ve tağyirden uzak kalması gibi, müslümanların birliğini korumak gibi bir derdimiz yok, diyebilirler mi?

Müslüman oldukları için bunu diyemeyeceklerdir. Diyemeyeceklerine göre Kur`an`ın Arabçasına sahip olmalıdırlar, Türkçe ibadet, Türkçe Kur`an, Türkçe kâmet gibi basit, hiç bir ilmî ve dinî değeri olmayan heva ve heveslerden vazgeçmelidirler.

"Çünkü aziz Kitab`ın, arşını terk etmesi mümkün değildir. Onun arşı Arabçadır. Kur`an`ı o arşa oturtan da Yüce Allah`tır. Padişah tahtını boşaltırsa izzet ve kuvvetten padişah için ne kalır? İşte bu Kur`an`ı Allah, sözlerin padişahı yapmış, ona i`caz tâcını giydirmiş, onun Arabçasını da bu i`caz ve i`tizaza bir ayna yapmıştır.4 "O bir Kitab-ı Azizdir. Ne önünden ne arkasından batıl ona yaklaşamaz. O, çok övülen hikmet sahibi Allah`dan indirilmiştir."5

Biz milletimizi, vatanımızı, milli değerlerimizi, Türkçemizi seviyoruz. Ama aynı zamanda biz en mukaddes varlığımız olan Dinimizi, Kur`an`ımızı ve Kur`an`ın dili olan Arabçayı da seviyoruz.

Türkçe ibadet konusunda ısrar edenler Arabçaya olan düşmanlıklarını da îlan ve itiraf etmektedirler. Arapçaya olan düşmanlıklarından nerdeyse Kur`an`a da düşmanlıklarını söyleyecekler ama hamdolsun ki, bir İslâm ülkesinde yaşamakta ve kendilerinin de müslüman olduklarını söylemektedirler.

Zaman zaman öylesine garip tutum ve tavır içine girmektedirler ki, ırkçılık sevdasından mıdır yoksa din düşmanlığından mıdır sözü: "Neden Kur`an Türkçe gelmedi de Arabça geldi, neden Peygamber Araplardan çıktı da Türklerden çıkmadı?" demeye getiriyorlar. Bu benim aklıma şu ayeti getirdi: "İsrailoğulları Hz. Musa (a.s)`ya: "Ey Musa, onların tanrıları olduğu gibi, bizim için de bir ilah yap." dediler. Musa: "Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz." dedi.6 Halbuki bu tavır ve anlayış ne kadar yanlıştır.

Biz aciz bir mahluk olarak, âlemlerin Rabbi ve Hâlıkı olan Allah`ı yargılamaya hakkımız var mı?

O Allah, dilediğini yapmakta ve istediği gibi hükmetmede serbest olmasaydı Allah olamazdı. O böyle yapmışsa mutlaka bunun bir hikmeti vardır, deyip Allah`ın hükmüne boyun eğmemiz gerekir, müslümana da yakışan budur.

İmam Şafii`nin Risalesinde şu ifadelere rastlıyoruz:
Arap olmayanların, Arap lisanına tâbi olmaları gerekir. Çünkü o bütün insanlığa elçi olarak gönderilen Allah Resulu (a.s)`nün dilidir. Onun dinini kabul edenler dilini de seve seve kabul ederler.

Her müslüman elinden geldiği kadar Arap dilini öğrenmesi lazımdır. Ta ki, Allah`dan başka ilah olmadığına, Muhammed`in O`nun kulu ve Resulu olduğuna şehadet edebilsin. Allah`ın kitabını okuyabilsin, tekbir ve tesbihlerle Allah`ı zikredebilsin.7

Yüce Allah Peygamberini Türklerden, kitabını da Türkçe gönderseydi bu sefer de başka milletler neden peygamber bizden çıkmadı, kitab bizim dilimizle gönderilmedi diyebilirlerdi ve bu soruların ardı arkası kesilmezdi.

Öyleyse bize düşen Allah ne yaparsa doğru yapar deyip O`nun son Peygamberinin dinini ve dilini benimsemek, onu anlamak ve o istikamette yaşamaktır. Hepsi bu kadar.

Bu Gün Gelinen Nokta
Kur`an, Türkçe`yi kanatlandırmış ve Kur`an`ın ana kavramlarını, fiillerini, tabirlerini ve kültürünü hayranlık uyandıracak bir marifetle Türkçe`ye taşıyan ecdadımızın kendi dillerini beynelmilel ve beynel İslam çapta bir kemal derecesine ulaştırmıştır. Dil ırkçılarının Türkçe`den kovmaya çalıştıkları şey Arapça`dan ibaret değildi; onlar Türkçe`deki Kur`anî kültür ve muhtevayı kazımaya kararlı idiler.8

Bu gün artık gelinen nokta ve hâkim olan kanaat şudur: Kur`an Arapçasız olmaz. Arapça`nın dışında bir dille ortaya konan da Kur`an sayılmaz. Çünkü Üstad Bediüzzaman`ın ifadesiyle "Lisan-ı nahvi olan Arapça`dan başka Kur`an`ın meziyetlerini ve nüktelerini hiçbir lisan muhafaza edemez."9

Kaynaklar:
1. Fatır, 35/29-30.
2. Tirmizi Hakim`de bunun bir benzerini merfu olarak rivayet etmiştir. ez-Zerkanî, s. 129.
3. Ez-Zerkânî, Muhammed Abdul`azim, Menâhilu`l-İrfan fi Ulûmi`l-Kur`an, ty., s. 129-130.
4. ez-Zerkanî, a.g.e., s. 137.
5. Fussilet, 41/42.
6. A`raf, 7/138.
7. ez-Zerkanî, a.g.e., s. 151.
8. Alkan, A. Turan, "Kur`an`ın Kanatlandırdığı Türkçe", Zaman Gazetesi, 27 Kasım 1997.
9. Bediüzzaman, Şualar, s. 213.

 

en-sonebi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2013
Mesajlar
1,421
Tepki puanı
11
Puanları
0
Yaş
67
Allahım razı olsun ki varsınız.
 

Kubra :)

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Nis 2013
Mesajlar
47
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
Allahım razı olsun ki varsınız.


Amiin cumlemizden..
estagrifullah efendim demeyin lutfen oyle mauhcup oldum..
ben burda yazmak icin sadece bir sebebim sizler dularinizin karsiligini buluyorsunuz..

unutmayaliiim... vee..
(ÜzüLmedavanın sahibi HAK'tır HAK olan davada zafer muhakkaktır.!)
 

en-sonebi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2013
Mesajlar
1,421
Tepki puanı
11
Puanları
0
Yaş
67
Düşünüyorum...;

Allah C.C. , Muhammed Mustafa A.S. ‘a öncelikle ‘’Oku’’ emrini buyurduğuna göre ,okunması ve kesinlikle okumadan vaz geçilmemesi gereken bir şey olduğu anlaşılmaktadır.
Okunması gerekeninde ,Yaratan Rabbimizin adı ile okunması gerektiği önemle buyuruluyor.

Okunması gerekende Cebrail A.S. tarafından Muhammed Mustafa A.S. ‘a iletiliyor.


Bismillâhirrahmânirrahîm

‘’Yaratan Rabbinin adıyla oku! ‘’
‘’O, insanı “alak”dan yarattı.’’
‘’Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.’’



Israrla Allah C.C. , OKU diye buyuruyor niçin ? Okunması gerekenin okunmasının mutlaka gerekli olduğu için.

Allah C.C. Esmasına da dikkat çekiyor Yaratan Rabbinin adı ile oku buyuruyor.

Okunacak olanı okurken mutlaka önce adım ile okumaya başlayın buyuruyor.

Önce Allah C.C. nun adı hatırlanacak yani söylenecek.Sonra okunması gereken okunacak.
Yani ;


KUR’AN-I KERİM ‘ i okunacak .



İlk buyurulanın Alak suresi oluşu bir raslantı değil , bir ikazdır. İsmimi an ve oku …, Rabbin seni ALAK tan yarattı ve sana okunacak olan çok önemli onu ismimi an ve öylece okumaya başla diye özellikle emretti.

KUR’AN-I KERİM ‘i ;adımı an ve okumaya başla çok önemli
diye ikaz etti.Bu ikaz sakın okumaktan vaz geçmeyini de ikaz etmektedir…

Güncellemek istedim.
 

en-sonebi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
13 Nis 2013
Mesajlar
1,421
Tepki puanı
11
Puanları
0
Yaş
67
Düşünüyorum...;

Allah C.C. , Muhammed Mustafa A.S. ‘a öncelikle ‘’Oku’’ emrini buyurduğuna göre ,okunması ve kesinlikle okumadan vaz geçilmemesi gereken bir şey olduğu anlaşılmaktadır.
Okunması gerekeninde ,Yaratan Rabbimizin adı ile okunması gerektiği önemle buyuruluyor.

Okunması gerekende Cebrail A.S. tarafından Muhammed Mustafa A.S. ‘a iletiliyor.


Bismillâhirrahmânirrahîm

‘’Yaratan Rabbinin adıyla oku! ‘’
‘’O, insanı “alak”dan yarattı.’’
‘’Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.’’



Israrla Allah C.C. , OKU diye buyuruyor niçin ? Okunması gerekenin okunmasının mutlaka gerekli olduğu için.

Allah C.C. Esmasına da dikkat çekiyor Yaratan Rabbinin adı ile oku buyuruyor.

Okunacak olanı okurken mutlaka önce adım ile okumaya başlayın buyuruyor.

Önce Allah C.C. nun adı hatırlanacak yani söylenecek.Sonra okunması gereken okunacak.
Yani ;


KUR’AN-I KERİM ‘ i okunacak .



İlk buyurulanın Alak suresi oluşu bir raslantı değil , bir ikazdır. İsmimi an ve oku …, Rabbin seni ALAK tan yarattı ve sana okunacak olan çok önemli onu ismimi an ve öylece okumaya başla diye özellikle emretti.

KUR’AN-I KERİM ‘i ;adımı an ve okumaya başla çok önemli
diye ikaz etti.Bu ikaz sakın okumaktan vaz geçmeyini de ikaz etmektedir…

Güncellenmesini istedim...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt