Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ. (2 Kullanıcı)

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

nuresma yazdı:
afra yazdı:
s.a arkadaşlar sevvalmina abla soru sırasını bana verdi sorum kuranda peygamber efendimizin bir müdahalesi olmadıgı hakkında ayeti söyleyiniz kolay gelsin
NECM SURESİ 1-3. AYETLER
BATTIĞI ZAMAN YILDIZA ANDOLSUN Kİ ARKADAŞINIZ( MUHAMMED ) SAPMADI VE BATILA İNANMADI; O ARZUSUNA GÖRE DE KONUŞMAZ.
DOĞRU MUDUR ACABA???
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

nuresma yazdı:
nuresma yazdı:
afra yazdı:
s.a arkadaşlar sevvalmina abla soru sırasını bana verdi sorum kuranda peygamber efendimizin bir müdahalesi olmadıgı hakkında ayeti söyleyiniz kolay gelsin
NECM SURESİ 1-3. AYETLER
BATTIĞI ZAMAN YILDIZA ANDOLSUN Kİ ARKADAŞINIZ( MUHAMMED ) SAPMADI VE BATILA İNANMADI; O ARZUSUNA GÖRE DE KONUŞMAZ.
DOĞRU MUDUR ACABA???

S.A. ABLAM
AFRA KARDEŞİMİZ YOK HERHALDE
SEN SORUNU SOR, GELDİĞİNDE KONTROL EDER.
K.S..O
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

a.s abicim
sorum: hadid suresi 11. ayet:
kim Allah'a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükafatı da vardır.
ayetinin tefsiri nedir?ödünç vermekten maksat nedir?
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

nuresma yazdı:
a.s abicim
sorum: hadid suresi 11. ayet:
kim Allah'a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükafatı da vardır.
ayetinin tefsiri nedir?ödünç vermekten maksat nedir?

a.s. ablam,
verdiğiniz ayetin tefsirini bütün müslümanlar tarafından kabul görmüş büyük müfessir şehid seyyid kutup hocanın fizilal-il kuran adlı tefsirinden cevaplayacağım.
katılımın için teşekkür ederim.

İlk ayette etkileyici ve duygulandırıcı bir seslenişle karşılaşıyoruz. Yüce Allah muhtaç ve yoksul kullarına şöyle soruyor:

"Çıkar amacı gütmeksizin, gönüllü olarak Allah'a borç verecek olan var mı?"

Bir müslümanın bütün fakirliğine ve zavallılığına rağmen yüce Allah'a borç verdiğini düşünmesi onu yerinden hoplatmaya, O'nun yolunda mal harcamaya atılmasını sağlamaya yeter. İnsanlar normal olarak aralarındaki bir zengine, varlıklıya borç vermek için yarışa girerler. -Oysa hepsi yüce Allah'a göre yoksuldur-çünkü verecekleri borcu geri alacakları garantidir. Üstelik zengin, varlıklı bir adama borç verebilmenin gururunu tadacaklar böylece. Peki bir de "hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve doğal olarak övülmüş olan" yüce Allah'a borç verince acaba duyacakları gururun boyutu nice olur acaba?

Yüce Allah, müminlere bu duyguyu aşılamakla yetinmiyor. Bunun yanısıra kendisine verilecek olan gönüllü, çıkar beklentisinden uzak "güzel" borcu kat kat fazlası ile geri vereceğini ve buna ek olarak bu borcu vereni cömertçe ödüllendireceğini vadediyor.

"Allah ona verdiğini kat kat fazlası ile geri verir. Ayrıca ona onurlandırıcı bir ödül vardır."

Sonra bu onurlandırıcı ödüllerin sahiplerine dağıtılacakları "gün"ün son derece görkemli bir sahnesinde müminlere bu onurlandırıcı ödülün ışık saçan bir tablosu sunuluyor.

Bu sahne gerek ana çizgileri ile gerek ayrıntıları ile kıyamet sahneleri arasında yeni ve orjinal bir sahnedir. Sahnenin önce dekoru ve figürleri hareketli çizgilerle belirleniyor, arkasından diyaloglarla bu dekorlara ve figürlere canlılık kazandırılıyor. Biz, şimdi Kur'an'ın bu ayetini okuyarak o görkemli sahneyi izliyoruz. İşte şimdi mümin erkek ve kadınlar gözlerimizin önünden geçiyorlar.

Fakat o ne? Onların önleri ve sağ yanları sıra okşayışı ve herşeyi delip geçebilen bir ışığın yayıldığını görüyoruz. Bu onlardan gelen ve önleri sıra yayılan kendi nurlarıdır. İşte şu insan karaltıları parlıyorlar, ışıklanıyorlar ve nur saçıyorlar. Bu nur yayılıyor ve onun sayesinde sahipleri önlerini ve sağ yanlarını net bir biçimde görebiliyorlar. Bu nur, yüce Allah'ın kendilerini karanlıklardan çıkaran nurudur. Bu nur onların ruhlarından kaynaklanan ve balçık kökenli bedenlerinin karaltısını bastıran nurdur. Kim bilir, belki de bu nur yüce Allah'ın evrenin ve evrendeki canlı-cansız tüm varlıkların yaratılış özünü oluşturan ışıktır da kendisini öz varlıklarından gerçekleştirmiş olan şu bahtiyarların vücudlarında öz niteliği ile ortaya çıkmıştır. (Günümüzde bilim adamlarının söylediklerine göre evrenin özü ışıktır. Işık ta atomlardan oluşmuştur. Atomda aslında radyasyondan, ışık zerreciklerinden başka birşey değildir. Bu teori doğru olma ihtimali en güçlü teori olabilir. Çünkü Kur'an'ın verdiği bilgiler ile aynı doğrultudadır.)
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

aliye_aliye yazdı:
:Dmtekik bey, soruma cevap yok mu ?

sorunuzu alalım efendim. yoksa aldıkta kayıpmı ettik.
siz yinede bir daha sorun

Haa bu arada a-sabahtan beri bekliyorum, bu sayfayı kim açacak diye. size kısmet oldu.
k.s.e.o.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

s.a benim sorum, Kur'an'da Allah (c.c), ''namazı dosdoğru kılın'' buyurmakta..ve namaz, bir müslümanın taviz vermemesi ve doğru bir şekilde yerine getirmesi gereken bir ibadet.. dolayısıyla, mezheplerarası farklılıklar da namazı farklılaştırıyor, yani namazı her mezhep (sünnisinden şiisine, hanbelisinden şafiisine kadar) kendi içtihatlarıyla, farklı hareketlerle kılıyor.. peki bunlardan hangisi gerçek şeklidir? ben bir araştırma yaptım şiilerle ilgili, onlar ehl-i beyt'in ibadet şeklini nesilden nesile aktardılar, ve imam cafer, Hz. Hüseyin, kısacası peygamberimiz ve yakınları namazı nasıl kılıyorsa, onlar da bunu nesilden nesile orjinal haliyle aktarmışlar..birinci kaynaktan olması dolayısıyla bana şiilerin kıldığı namaz daha gerçek geliyor ve onların kıldığı gibi kılıyorum... namaz konusunda yapmamız gerekenler nelerdir? Kur'an'da bunun hakkında yer alan hükümler nelerdir? aydınlatırsanız sevinirim kardeşim selam ve dua ile
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

aliye_aliye yazdı:
s.a benim sorum, Kur'an'da Allah (c.c), ''namazı dosdoğru kılın'' buyurmakta..ve namaz, bir müslümanın taviz vermemesi ve doğru bir şekilde yerine getirmesi gereken bir ibadet.. dolayısıyla, mezheplerarası farklılıklar da namazı farklılaştırıyor, yani namazı her mezhep (sünnisinden şiisine, hanbelisinden şafiisine kadar) kendi içtihatlarıyla, farklı hareketlerle kılıyor.. peki bunlardan hangisi gerçek şeklidir? ben bir araştırma yaptım şiilerle ilgili, onlar ehl-i beyt'in ibadet şeklini nesilden nesile aktardılar, ve imam cafer, Hz. Hüseyin, kısacası peygamberimiz ve yakınları namazı nasıl kılıyorsa, onlar da bunu nesilden nesile orjinal haliyle aktarmışlar..birinci kaynaktan olması dolayısıyla bana şiilerin kıldığı namaz daha gerçek geliyor ve onların kıldığı gibi kılıyorum... namaz konusunda yapmamız gerekenler nelerdir? Kur'an'da bunun hakkında yer alan hükümler nelerdir? aydınlatırsanız sevinirim kardeşim selam ve dua ile

a.s. kardeşim, hayırlı cumalar
sorunuzu ancak şimdi alabildim. Ama öğle sonuna kadar şehir dışına çıkıcam. geldiğimde inşallah dilimin döndüğünce anlatmaya çalışırım.
Ama şunu bilin ki, Mezhebler arasındaki farklılık, ameli noktadadır. yani şekil v.s. gibi tabi her mezheb imamı neyi niçin yaptığına dair hadis ve ayetlerden delil getirmişir ve ona göre iştihat etmiştir. Bizde araşttırıp kafamıza en uygun olana tabi olacağız.
k.s.e.o.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

mtekik yazdı:
aliye_aliye yazdı:
s.a benim sorum, Kur'an'da Allah (c.c), ''namazı dosdoğru kılın'' buyurmakta..ve namaz, bir müslümanın taviz vermemesi ve doğru bir şekilde yerine getirmesi gereken bir ibadet.. dolayısıyla, mezheplerarası farklılıklar da namazı farklılaştırıyor, yani namazı her mezhep (sünnisinden şiisine, hanbelisinden şafiisine kadar) kendi içtihatlarıyla, farklı hareketlerle kılıyor.. peki bunlardan hangisi gerçek şeklidir? ben bir araştırma yaptım şiilerle ilgili, onlar ehl-i beyt'in ibadet şeklini nesilden nesile aktardılar, ve imam cafer, Hz. Hüseyin, kısacası peygamberimiz ve yakınları namazı nasıl kılıyorsa, onlar da bunu nesilden nesile orjinal haliyle aktarmışlar..birinci kaynaktan olması dolayısıyla bana şiilerin kıldığı namaz daha gerçek geliyor ve onların kıldığı gibi kılıyorum... namaz konusunda yapmamız gerekenler nelerdir? Kur'an'da bunun hakkında yer alan hükümler nelerdir? aydınlatırsanız sevinirim kardeşim selam ve dua ile

a.s. kardeşim, hayırlı cumalar
sorunuzu ancak şimdi alabildim. Ama öğle sonuna kadar şehir dışına çıkıcam. geldiğimde inşallah dilimin döndüğünce anlatmaya çalışırım.
Ama şunu bilin ki, Mezhebler arasındaki farklılık, ameli noktadadır. yani şekil v.s. gibi tabi her mezheb imamı neyi niçin yaptığına dair hadis ve ayetlerden delil getirmişir ve ona göre iştihat etmiştir. Bizde araşttırıp kafamıza en uygun olana tabi olacağız.
k.s.e.o.



size de hayırlı cumalar olsun inş. Allah razı olsun. estağfurullah, maksadım bu konuda beni bilgilendirmeniz.. bu konuda paylaşacaklarınız varsa emin olun yazdıklarınızı büyük bir merak ve şükranla okurum inş. namaz konusunda biraz titiz düşünüyorum. o ibadeti doğru bir şekilde yerine getirmek benim için çok önemli, her müslüman için de önemli olmalı. ama yazınızdaki bir nokta dikkatimi çekti. ''biz de araştırıp kafamıza uygun olana tabi olacağız'' demeniz, aslında yöntemi de söylüyor.. çünkü ben de araştırdım ve her yönüyle kabul edebildiğim tek yol bu oldu., ehl-i beyt'in ibadetlerini yerine getirmesindeki yanılmazlığa olan güvenimden kaynaklanıyor olsa gerek. yine de sormak istedim, belki bu konuda benim gibi öğrenmek isteyen kardeşlerimiz de vardır, onlar da faydalansınlar düşüncesiyle de sordum.. amacına ulaşır inşallah.. cevabınızı bekleyeceğim.selam ve dua ile
 

afra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Kas 2006
Mesajlar
50
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

nuresma yazdı:
afra yazdı:
s.a arkadaşlar sevvalmina abla soru sırasını bana verdi sorum kuranda peygamber efendimizin bir müdahalesi olmadıgı hakkında ayeti söyleyiniz kolay gelsin
NECM SURESİ 1-3. AYETLER
BATTIĞI ZAMAN YILDIZA ANDOLSUN Kİ ARKADAŞINIZ( MUHAMMED ) SAPMADI VE BATILA İNANMADI; O ARZUSUNA GÖRE DE KONUŞMAZ.
DOĞRU MUDUR ACABA???
ALLAH RAZI OLSUN CEVABIN DOGRUDUR? AMA BENİM İSTEDİGİM AYET DEGİL BU İSTEDİGİM AYET ANKEBUT 48(SEN BUNDAN ÖNCE NE BİR YAZI OKUR NE DE ONU ELİNLE YAZARDIN ÖYLE OLSAYDI BATILA UYANLAR KUŞKU DUYARDI) DİGER AYETLER KASAS-56 HAKKA-44 ARAF-6
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

s.a. arkadaşlar,
nuresma abla soru için sizi bekliyoruz.
k.s.e.o
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

S.A. ARKADAŞLAR,
BU GÜNE YİNE BİR SORU İLE BAŞLAYALIM İNŞALLAH,

"Her toplumun belirlenmiş bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an erteleyebilirler ve nede bir an öne alabilirler. "

AYETİ KERİMENİN SURESİ VE TEFSİRİ LÜTFEN.

NOT: aliye_aliye kardeşim sizin sorunuz için biraz çalışmam lazım. ama işlerim biraz yoğun. inşallah o soruyu unutmadım. en kısa zamanda cevaplayacağım.

K.S.E.O.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

S.A. ARKADAŞLAR,
BEN CEVAPLAYAYIM BARİ SİZDE SORU SORUN.

ARAF 34- "Her toplumun belirlenmiş bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an erteleyebilirler ve nede bir an öne alabilirler. "

Kuşkusuz bu, inanç sisteminin temel gerçeklerinden biridir. Ayetlerin akışı bununla, hayatın sürmesine aldanmamaları konusunda uyarmak amacıyla, Allah'ı anmayan, O'na şükretmeyen gafil gönüllerin teline dokunuyor.

Burada sözkonusu edilen `ecel', ya her insanın ölümüyle, hayatının sona ermesiyle dolan "ecel"dir ya da her milletin yeryüzündeki güçleri ve hakimiyetleri anlamındaki `ecel'idir. İster bu olsun ister şu olsun, farketmez. Bir an bile öne alınması ya da geciktirilmesi mümkün değildir bunun.

Bu gezintiyi tamamlamadan önce, gerek -En'am suresinde (3) sözkonusu edilen kurbanlar, adaklar ve bunlara ilişkin olarak belirlenen haramlar ve helaller konusunda gerekse bu surede sözkonusu edilen giyecek ve yiyecek konusunda cahiliye mensuplarının tutumlarını karşılarken Kur'an'ın ifade yöntemindeki şaşırtıcı benzerliği belirtmeden geçemeyeceğiz.

Kur'an'ın ifade yöntemi, kurbanlar, adaklar, hayvanlar ve meyveler konusunda öncelikle cahiliyenin fiilen uyguladığı gelenekler ve uyguladıkları bu geleneklerin Allah'ın hükmü olduğunu -Allah'a iftira atarak- ileri sürmeleriyle söze başlamıştı. Sonra, kendilerinin haram kıldıkları şeyin Allah tarafından haram kılındığına ve helâl kıldıkları şeyin Allah tarafından helâl kılındığına ilişkin olarak dayandıkları bir kanıtın olup olmadığını sormuştu.

"...Yoksa Allah'ın size bu direktifi verdiğinin somut tanıkları mısınız? Körü körüne insanları yoldan çıkarmak amacı ile Allah' a iftira eden, Allah adına yalan uyduran kimseden daha zalim kim olabilir? (En'am: 144)

Daha sonra, ilâhlığın özelliklerinden olan hakimiyeti ellerine geçirmekte somutlaşan bu şirklerini Allah'ın kaderine ve kendilerine yönelik buyruğuna dayandırmaya çalışmak suretiyle bu karşılaşmadan kaçışlarını gözler önüne sermişti:

"Müşrikler diyecekler ki; "Eğer Allah dileseydi ne biz ve atalarımız O'na ortak koşar ve ne de bir şeyi yasaklardık." Onlardan öncekilerle bu şekilde peygamberlerini yalanladılar da azabımızın acısını tattılar. Onlara de ki; "Önümüze koyacağınız bir bildiğiniz var mı? Siz sadece sanının, yakıştırmaların peşinden gidiyorsunuz, sırf tahminlere dayanıyorsunuz.

-"De ki; "Yetkin delil Allah'ın tekelindedir. Eğer o dileseydi, hepinizi doğru yola iletirdi.

-De ki; "Allah'ın bu yasakları koyduğuna şahitlik edecek tanıklarınızı getiriniz bakalım. Eğer onlar bu yolda şahitlik ederlerse, sakın şahitliklerini onaylama. Ayetlerimizi yalanlayanların, ahirete inanmayanların ve Rabblerine eş koşanların keyfi arzularına uyma. (En'am 148-150)

Müşriklerin Allah'a mal ederek ileri sürdükleri bu batıl hükümler yalanlandıktan sonra Peygamberimizin onlara; geliniz, bu konuda doğru, tek, güvenilir ve ondan başkasına başvurmanın doğru olmadığı kaynağa dayanarak yüce Allah'ın size haram ettiklerinin ve emrettiklerinin gerçek mahiyetini açıklayayım demişti.

"De ki; Geliniz, Rabbinizin neleri yasakladığını size söyleyeyim: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayınız. Ana-babaya karşı iyi davranınız. Yoksulluk kaygısı ile evlatlarınızı öldürmeyiniz. Sizin de onların da rızkını biz veririz. Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayınız. Haklı bir gerekçe yokken Allah'ın dokunulmaz saydığı cana kıymayınız. İşte Allah ola ki düşünürsünüz diye size bu direktifleri veriyor (En'am 151)

Burada da aynı sıra ve adımlar takip edilmiştir. Çıplaklık kötülüğü ve giyecek ve yiyecekler konusunda yasaklar (haramlar) ve serbestler (helaller) belirleme bakımından egemenlik iddiasında bulunmakla içine düştükleri şirk durumu anlatılmıştı. Bu kötülük ve şirkten sakınmaları gerektiği vurgulanmıştı. Bunun yanında şeytanın yaptıkları ve komplosu sonucu anne ve babalarının cennette tek başına gelen çıplaklık trajedisi dile getirilmiş ve yüce Allah'ın ayıp yerlerini örten giysilerle süslenmelerini sağlayan giysileri göndermekle onlara yönelik nimeti hatırlatılmıştı. Ardından bu konuda belirledikleri yasaklar (haramlar) ve serbestler (helallerin) için bunlar Allah'ın hükmüdür! O'nun emridir demeleri tuhaf karşılanarak reddedilmişti:

"De ki; Allah'ın kullarının yararına sunduğu güzellikleri ve temiz yiyecekleri kim haram etti? De ki, "Bunlar, dünya hayatında müminler içindir, kıyamet günü ise sadece onlarındır. Biz ayetlerimizi bilenlere böyle ayrıntılı biçimde açıklıyoruz.

Burada kesin bilgiden söz edilmektedir, müşriklerin dinlerini, düşünce yapılarım, ibadetlerini ve yasalarını dayandırdıkları sanılardan ve yalanlardan değil. İşledikleri kötülüklere ilişkin ileri sürdükleri asılsız kuruntular boşa çıkarılınca Kur'an'ın ifade yöntemi yüce Allah'ın gerçekten onlara haram kıldığı şeyleri açıklamaya koyulmuştu:

-"De ki Allah sadece açık-gizli bütün kötülükleri, günahı, haksız saldırıyı, Allah'ın hakkında hiçbir delil indirtmediği şeyleri O'na ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediklerinizi söylemeyi haram kıldı."

Nitekim daha önce de giyecek ve yiyecekler konusunda yüce Allah'ın emrettiği gerçekleri açıklamış onların Allah'a dayandırarak ileri sürdükleri hükümlerin geçersizliğini açıklamıştı:

"Ey insanoğulları her mescide girişinizde güzel elbiseler giyiniz, yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez."

Her iki karşılaşmada da sorun bütünüyle iman ve şirk sorununa bağlanmıştı. Çünkü bu özü itibarıyla hakimiyet sorunudur, insanların hayatı üzerindeki hakimiyet yetkisinin kime ait olacağı sorunudur. İnsanların kulluklarının kime yönelik olacağı sorunudur.

Sorun aynı sorundur. Ve bu sorun. karşılanırken aynı yönteme başvurulmakta, aynı adımlar takip edilmektedir. Ve kuşkusuz ulu .Allah doğru söylüyor!

"...Eğer Kur'an Allah'dan başkası tarafından gelmiş olsaydı, içinde mutlaka birçok çelişkiler bulurlardı." (Nisa: 82)

En'am suresi ile A'raf suresinin tabiatlarını incelediğimizde, inanç sorununun irdelendiği bu iki farklı alanda Kur'an'ın ifade birliği ve önemi daha bir belirginleşmektedir. Çünkü alanları farklılığı, temel sorunlarda cahiliyeye karşı başvurulan metodun birliğine engel oluşturmaz. Ve kuşkusuz bu Kur'an-ı indiren ulu Allah eksikliklerden uzaktır, yücedir.

AYETLERİ DOĞRULAYANLAR VE YALANLAYANLAR

Şu anda... ilk yaradılış hikâyesi ile bedenin giysilerle, ruhun da Allah korkusuyla örtülmesi konusunda Arap cahiliyesinin bunun da ötesinde tüm cahiliye toplumlarının karşılanması, aynı zamanda bu sorunun tümden büyük inanç sorununa bağlanması üzerine yapılan değerlendirme amaçlı bu uzun duraklamanın ardından...

Evet, şimdi de insanoğluna yönelik yeni bir çağrı başlıyor. Geçen duraklamada giysi sorununun bağlandığı büyük sorunla ilgili bir çağrı... dini kurallar ve yasalar konusunda, hayata ilişkin durumlarda ve sistemlerde başvurulacak ve uyulacak merci sorunu... İnsanların başvuracakları yönü belirlemek içindir bu. Bu yön Rabblerinden getirdikleri mesajı duyuran Peygamberlerin -salât ve selâm üzerine olsun- yönüdür. Bu gezintide ayetlerin akışının değindiği yolculuğun sonunda gerçekleşecek hesaplaşma ve yapılanların karşılık görmesi olayı peygamberlerin çağrısına uyma ya da uymama temeline göre olacaktır:
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

Her toplumun belirlenmiş bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an erteleyebilirler ve nede bir an öne alabilirler. "

araf suresi 34.ayeti kerime Mekke'de nazil olmuştur. 206 ayettir. 46. ve 48. ayetlerde A'râf'ta yani cennet ve cehennem ehli arasındaki yüksek bir yerde bulunan insanlardan söz edildiği için sûreye bu ad verilmiştir.


-Şimdi sakın biz bu haramları yapageldik, bir felaketini görmedik, nice topluluklar da yapıyor bir şey olmuyor, demeyiniz. Çünkü her ümmet, az veya çok her topluluk, küçük veya büyük her toplum ve devlet için bir ecel; Allah katında tayin edilmiş ve kararlaştırılmış olan bir vakit ve mühlet vardır ki, azab veya helakleri ona bakar. Allah'a karşı peygamberlerini yalanlayanların, yalancıların, dinsizlerin, müşriklerin, isyancıların, günahkârların, edepsizlerin hepsi dünyanın her tarafında ve her zamanında birden bire cezalandırılıvermezler. Çeşitli ümmetlerden her birine ve hatta her ümmetten her ferde mahsus bir ecel, bir müddet sonu vardır. Birini şu kadar müddet içinde mahveden bir kötülük, diğerini mahvetmek için daha az veya daha çok bir müddete dayanmış olur. Şu halde ecelleri geldi, mühletleri bitti mi, bir saat geri kalamazlar, ileri de gidemezler. Yani o eceli ne bir an ileri çekebilirler, ne de geri. Ne uzatabilirler, ne kısaltabilirler. Biçilen vakti gelince ânı ânında derhal yakalanır, belalarını bulurlar. Bu müddeti ise ancak Allah bilir. Şu halde bir müddet devam eden bu müsaadeye aldanıp da sonsuza değin böyle gidecek sanmamalı, fırsat elde iken hemen tevbekâr olup bir an önce isyandan korunmaya ve Allah'ın emirlerine yapışmak sûretiyle geleceği temine çalışmalıdır. İbnü Abbas ve tefsircilerin çoğunluğunun tercihine göre bu âyetteki ecel, söz gelişine göre mutlak ömür mânâsına olmayıp, "azab ve helak eceli" demek olduğundan "her ümmetin bir eceli vardır" kanunu, fertleri dinlerine bağlı olan bir ümmetin, dünyanın sonuna kadar yaşayabilmesine engel değildir. Bundan günah ve ahlâksızlık içinde koşan kâfir ve âsi ümmetlerin bir müddet nâil oldukları görünüşteki refah ve safaya bakıp da arkalarına düşmemek ve onları bâkî kalacak sanıp da ahlâk ve hareketlerini ve medeniyet tavırlarını benimsenecek bir örnek saymamak gerektiğini anlamalıdır.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

sevvalmina yazdı:
Her toplumun belirlenmiş bir eceli vardır. Ecelleri geldiğinde onu ne bir an erteleyebilirler ve nede bir an öne alabilirler. "

araf suresi 34.ayeti kerime Mekke'de nazil olmuştur. 206 ayettir. 46. ve 48. ayetlerde A'râf'ta yani cennet ve cehennem ehli arasındaki yüksek bir yerde bulunan insanlardan söz edildiği için sûreye bu ad verilmiştir.


-Şimdi sakın biz bu haramları yapageldik, bir felaketini görmedik, nice topluluklar da yapıyor bir şey olmuyor, demeyiniz. Çünkü her ümmet, az veya çok her topluluk, küçük veya büyük her toplum ve devlet için bir ecel; Allah katında tayin edilmiş ve kararlaştırılmış olan bir vakit ve mühlet vardır ki, azab veya helakleri ona bakar. Allah'a karşı peygamberlerini yalanlayanların, yalancıların, dinsizlerin, müşriklerin, isyancıların, günahkârların, edepsizlerin hepsi dünyanın her tarafında ve her zamanında birden bire cezalandırılıvermezler. Çeşitli ümmetlerden her birine ve hatta her ümmetten her ferde mahsus bir ecel, bir müddet sonu vardır. Birini şu kadar müddet içinde mahveden bir kötülük, diğerini mahvetmek için daha az veya daha çok bir müddete dayanmış olur. Şu halde ecelleri geldi, mühletleri bitti mi, bir saat geri kalamazlar, ileri de gidemezler. Yani o eceli ne bir an ileri çekebilirler, ne de geri. Ne uzatabilirler, ne kısaltabilirler. Biçilen vakti gelince ânı ânında derhal yakalanır, belalarını bulurlar. Bu müddeti ise ancak Allah bilir. Şu halde bir müddet devam eden bu müsaadeye aldanıp da sonsuza değin böyle gidecek sanmamalı, fırsat elde iken hemen tevbekâr olup bir an önce isyandan korunmaya ve Allah'ın emirlerine yapışmak sûretiyle geleceği temine çalışmalıdır. İbnü Abbas ve tefsircilerin çoğunluğunun tercihine göre bu âyetteki ecel, söz gelişine göre mutlak ömür mânâsına olmayıp, "azab ve helak eceli" demek olduğundan "her ümmetin bir eceli vardır" kanunu, fertleri dinlerine bağlı olan bir ümmetin, dünyanın sonuna kadar yaşayabilmesine engel değildir. Bundan günah ve ahlâksızlık içinde koşan kâfir ve âsi ümmetlerin bir müddet nâil oldukları görünüşteki refah ve safaya bakıp da arkalarına düşmemek ve onları bâkî kalacak sanıp da ahlâk ve hareketlerini ve medeniyet tavırlarını benimsenecek bir örnek saymamak gerektiğini anlamalıdır.

S.A. ABLAM,
HOŞGELDİNİZ,
CEVABINIZ DOĞRU OLDUĞUNA GÖRE SORUNUZU ALALIM İNŞALLAH.
K.S.E.O
 

sevvalmina

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eyl 2006
Mesajlar
1,747
Tepki puanı
1
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

abi kimse bişey yazmamış aynı bıraktığım gibi üzüldüm ben rahatsızlığımdan dolayı çok fazla giremiyorum.
 

mtekik

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Ağu 2006
Mesajlar
2,702
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
islamiportal.net
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

sevvalmina yazdı:
abi kimse bişey yazmamış aynı bıraktığım gibi üzüldüm ben rahatsızlığımdan dolayı çok fazla giremiyorum.

ZATEN 3-5 KİŞİYİZ ABLAM,
BENİM İŞLERİM ÇOK YOĞUN BU ARALAR, SIKICA TAKİP ETMEYE DURUMUM MÜSAİT DEĞİL, ARA SIRA GİRİP KISA YORUMLAR YAZABİLDİM,
SENİN DURUN BELLİ ZATEN TEKRAR GEÇMİŞ OLSUN
TUĞBA ABLAMINDA HERHALDE İŞİ ÇIKTI Kİ, SİTEYE HİÇ GİRMEMİŞ
FERİT ABİM DE HAKEZA AYNI
GERİYE KİM KALDIKİ

TÜM SORLUKLARA RAĞMEN KATILIMIN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
NEYSE YENİ BİR SAYFA AÇARAK BAŞLAYALIM İNŞALLAH.
HADİ SOR BAKALIM SORUNU
K.S.E.O
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

mtekik yazdı:
sevvalmina yazdı:
abi kimse bişey yazmamış aynı bıraktığım gibi üzüldüm ben rahatsızlığımdan dolayı çok fazla giremiyorum.

ZATEN 3-5 KİŞİYİZ ABLAM,
BENİM İŞLERİM ÇOK YOĞUN BU ARALAR, SIKICA TAKİP ETMEYE DURUMUM MÜSAİT DEĞİL, ARA SIRA GİRİP KISA YORUMLAR YAZABİLDİM,
SENİN DURUN BELLİ ZATEN TEKRAR GEÇMİŞ OLSUN
TUĞBA ABLAMINDA HERHALDE İŞİ ÇIKTI Kİ, SİTEYE HİÇ GİRMEMİŞ
FERİT ABİM DE HAKEZA AYNI
GERİYE KİM KALDIKİ

TÜM SORLUKLARA RAĞMEN KATILIMIN İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.
NEYSE YENİ BİR SAYFA AÇARAK BAŞLAYALIM İNŞALLAH.
HADİ SOR BAKALIM SORUNU
K.S.E.O

Abi kusura bakmayım iki gündür o kadar yoğunumki girmedim siteye hiç giremedim.Sorunuz yok galiba.Ben bir soru araştırayım bu arada soran olmazsa ben sorarım inşallah
 

tugba_m

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Eki 2006
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

Allah-u Teala Kur'an-ı Kerimde tevbesi kabul edilmeyenlerden hangi ayetlerde bahsetmiştir?Ayetlerin meallerinide yazalım
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
RE: "KUR'AN-I KERİM'İ NE KADAR TANIYORUZ.

tugba_m yazdı:
Allah-u Teala Kur'an-ı Kerimde tevbesi kabul edilmeyenlerden hangi ayetlerde bahsetmiştir?Ayetlerin meallerinide yazalım
nisa suresi 16-18 içinizden fuhuş yapan her iki tarafa ceza verin.eğer tevbe eder, uslanırlarsa artık onlara ceza verip eziyet etmekten vazgeçin. çünkü Allah tevbeleri çok kabul eden ve çok esirgeyendir.
Allah'ın kabul edeceği tevbe ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edeenlerin tevbesidir.işte Allah bunlarin tevbesini kabul eder.Allah herşeyi bilendir. hikmet sahibidir.
yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca ben şimdi tevbe ettim diyenler ile kafir olarak ölenler için kabul edilecek tevbe yoktur.onlar için acı bir azap hazırlamışızdır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt