Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Korku Dağları İsyan'a Dönüştü Ortadoğu'da (5 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
images

Korku Dağları İsyan'a Dönüştü Ortadoğu'da

Tunus hemen peşinden Mısır'daki hareketlenme kendi kendinden ibaret bir ayaklanma olmamakla beraber çevresine sirayet edici "domino etkisi" dedikleri bir nüvede taşımaktadır. Arap halkları korkularını nihayet yenmeyi başardılar. Baskılar, korkular, emirler bir anda berhava oldu bu milletin gözünde! "İsteği olmayan bir millet, hayat gayesini kaybetmiş bir kalabalık demek" görüntüsünden nihayet kurtuluyorlar ve bu isyan yerini bulsun veyahut bulmasın bu topraklarda bir daha hiç birşey eskisi gibi olmayacağını söyleyelim... Mısır! da ki, bu ayaklanma şimdilik bütün bir dünya görüşü ve cemiyet nizamı belirtmekten uzak olsa da "Gerçek Büyük Doğu" nizamı içerisinde merkezden muhite oda yerini bulacaktır. Nasıl bozulma bizde başladıysa toparlanma da yine bizden başlayacak. Mısır'da ki bu isyan'ın adı konulmasa da, Batı oyunlarıyla sonradan demokratik bir mahiyet kazansa da, bizim gözümüzde Kahire'de ki Cuma Namazı’nda kalabalıkların izhar ettiği manası "DENENMEMİŞ TEK NİZAM " ın yaklaşmış olduğudur.
Batı destekli otokratik Arap rejimleri, halklarının haysiyetini, insanlık onurunu hiçe sayıp, kendi topraklarında işgal kuvveti gibi davranarak üstüne açlık, yoksulluk, yolsuzluk da eklenince Mısır'da gerçekleşen isyan-ayaklanma veya devrim adına ne derseniz artık, bunun olması hiçte şaşırtıcı değil, bunun daha önce gerçekleşmiş olmaması asıl bizi şaşırtan noktadır.
Korku öfkeye, öfke isyana dönüştü Ortadoğu'da ve Mısır nüfusuyla ve yaşadıklarıyla bu öfke isyan selinin başını çekti! Tunus'ta yaşananlara sesiz kalan Batı medyası ve insanı Mısır'da olaylar başlar-başlamaz devreye girdi ve olur-olmaz beyanatlarla bende güç olarak buradayım demekte! İlk açıklamaların da Mübarek'e "demokratik reformların" yapılmasını söyleseler de, bu saatten sonra bunların olmayacağını bile bile bu iyi yollu ve demokratik itidal çağrıları tekrar etmekteler! Mısır Genelkurmayının hadislerin olduğu bir zaman da ABD'de olması apayrı bir soru işareti olarak dönüyor kafalarda! Laik ve Liberal Baradey'in hadiselerin tam ortasında boy göstermesi v ede kahramana dönüşmesi hadisenin izaha muhtaç bir başka boyutudur.
Bu coğrafyanın bir gerçekliği vardır oda iktidarın egemenler arsında el değiştirip durması! Hatırlarsanız otuz yıl önce Mübarek'te seçimle gelip diktatörleşenlerden... İktidar egemenler arasında el değiştirir, iktidarı ele geçiren muhalifler, karşı olduklarına dönüşür, tıpkı bizde olduğu gibi!
Bugün bütün Müslüman devletlere örnek gösterilen ülke Türkiye ve demokrasi'si... Ilımlı islam projesinin AKP ile makbul görmesi işleyişindeki kusursuz itaat ve sadakat AB-D gözünde işleyişi ve uygulanabilirliğiyle ihraç edilecek bir modele dönüşmüştür... Ortadoğu'da henüz sınırlar değişmedi lakin uyduruk rejimler debelenip-sallanmakta ve sinyaller vermekte! Ilımlı İslam projesinin sahte kahramanlar eliyle Ortadoğu'ya ihraç edilmesi şartlar itibariyle hiçte zor görünmüyor. Nitekim Tunus'ta çete liderinin kaçması ve çete'nin hala yerinde durması hasebiyle olaylar dinmedi lakin Londra'da yaşayan Batılılarca itibar gören bir cemaat lideri olan Raşid Gannuşi ülkesine döndü hem de kalabalıklarca karşılanarak, Gannuşi'nin hükümette yer alma teklifine sıcak baktığı söylenmekte! Mısır'da Baradey'in, İhvan'la Mübarek'i devirmekte işbirliği içinde olduğunu görüyoruz, sonrasını hep beraber göreceğiz... Kısa bir not olarak aktarayım, Tunus Başkanı Bin Ali'nin kaçmadan önce söylediği son şey "Mübarek bir uçakta sen kendine hazırla" demesiydi! Uşak psikolojisiyle hareket eden Arap liderleri bir tarafa, son ana kadar savaşan ve esir düşen şehid Saddam Hüseyin’in kıymeti daha iyi görmüş olduk!

Tarih bir çözülme devresinde ve bu süreçte her şey değişiyor bundan nasibini Ortadoğu'da almakta ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve herkes ne hesaplıyorsa buna göre yaparsa iyi olur! Umalım ki Mısır'da herkeste bir heyecan dalgası yaratan bu halk ayaklanması amacına ulaşsın, gizli eller ve planlar devreye girmeden! Mısır'da ki halk Mübarek'i "yıkma" nın derdinde ve genel kanaat olarak "yeni"ye dair hiçbir fikirleri yok ve bu fikirlerinin olmayışından istifade ederek Batı'da Mısır'ı demokratik ülkelerin onurlu bir üyesi yapmak istiyor!
Dâhilde biz, hariçte Araplar olmak üzere belirtelim ki, sıkıntımız aynı Millet olmak özelliğinin kaybettirilmesi neticesinde yaşamaya mahkûm edilmek! El atılmayan hiçbir kıymet kalmadı, hem altının hem üstünün yağmalandığı bir coğrafyadayız.
“Mazâ ma mazâ” yani “geçmiş geçmiştir-geçmiş unutulmalıdır” telkinini hem içerden hem de dışarıdan dayatanlar bilmelidir ki, “Milli hafıza” denilen bir kuvve var ki, zannedildiğinden daha dayanıklıdır. Tıpkı bugün Mısır’da olduğu gibi öncesinde Nasır sonrasında Mübarek olmak üzere Milletinin dininden nefret eden uşak ruhlu liderlere kin kusuyorlar… Bunun aksi davrananların uğrayacağı akıbet bu olacak… Kimse tarihinden ve tarihi tecrübesinden kurtulamaz!
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Devrimci Dalga,Herkese Mübarek Olsun!

images


Dünya, sıradan insanların sakince bir araya gelip kendi başlarına kendi kaderlerini tayin etmek için cesurca ve neşeyle ayağa kalkmalarından sonra bir daha eski dünya olmayacak. Asla.

Ömer Madra

Dünyanın gidişatını izlemek için daima büyük bir gayret içinde olduğumuz halde, itiraf etmek gerekir ki, Ahmet İnsel, Ocak ayı başlarında Açık Gazete içindeki kendi “Ufuk Turu” köşesinde bu konuyu gündeme getirmeseydi, başdöndürücü bir hızla değişen dünyanın gerçeklerine “ayılmamız” için en az birkaç gün daha geçmesi gerekebilecekti. Arap dünyasında yükselen müthiş isyan dalgasından, daha doğrusu, onun fitilini ateşleyen Tunus’taki başarılı halk ayaklanmasından söz ediyoruz. Tunus gençliği, uzak bir kasabada üniversite mezunu ama işsiz “işportacı” delikanlının polis devletinin hakaretine uğradıktan sonra incinen haysiyetini korumak için kendini yakması üzerine, onun tutuşan bedeninden oluşturduğu özgürlük meş’alesiyle ABD ve Batı destekli zalim ve yoz diktatörlüğün hırsızlık rejimini hayret verici bir süratle alaşağı etti – ABD’yi ve Tunus’un eski “efendi”si Fransa başta olmak üzere tüm eski, yeni kolonyalist Avrupa ülkelerinin yönetimlerini büyük bir şaşkınlığa, hatta hafif bozguna uğratarak...

“Bozkır Yangını”

Açık Radyo’da o tarihten itibaren, bu sefer ipin ucunu hiç kaçırmadan meşalenin ışığını izlemeyi sürdürdük. Aynı ateş, 1968 Devrimi kuşağının çok iyi hatırladığı bir deyimle bir “bozkır yangını” gibi, büyük bir hızla yayıldı, birçok Arap ülkesini yaladı ve geldi Mısır’a dayandı. Şu satırların yazıldığı sırada Mısır toplumunun bütün kesimlerinden genç, yaşlı, dinci, dinsiz, başörtülü, “yarı-çıplak”, milliyetçi, enternasyonalist, çoluk, çocuk 2 milyon insan başkent Kahire’nin büyük meydanında, o meydanın adına layık bir duruşla, 30 yıllık çürümüş, vahşi, haydut diktatörlüğe meydan okuyor, yalnızca özgürlük ve umut talep ediyordu – hemen şimdi! Bunun adına devrim diyorduk biz de.

Karşısında duvar gibi dikilen robocop ordusuna tek başına molotof kokteyli fırlatan genç kızın, sıyrılan pantolonundan görünen çiçekli donu, insanın aklına Eugène Delacroix’nın 1830 devrimini resmettiği “Özgürlük Halka Öncülük Ediyor” başlıklı tablodaki çıplak göğüslü özgürlük allegorisi genç kızı getiriyordu. Gözlerimizin önünde serpilip gelişen Mısır Devrimi’nde kadınlar ve gençler başı çekmekteydi. Devrim şimdi ve burada idi yani.

Şair ve müzisyen Gil Scott-Heron, öfke-umut karışımı stili ile terennüm ettiği o benzersiz resitatif şarkısında devrimin televizyondan seyredilemeyeceğini homurdanmıştı, ama yanılıyordu, ve o da eminiz yanılmaktan mutlu olacaktı.



“Cesur genç insanlar, hayatlarını riske atarak, tepeden tırnağa çürümüş otoriter rejimlere baş kaldırdıklarında ve hele başkanı devirmeyi başardıklarında, alkışı hak ederler,” diyor önde gelen düşünürlerden Wallerstein. Ve şöyle devam ediyor: “Bundan sonra ne olursa olsun, insanlık için iyi bir an’dı… Otoriter bir rejime isyan etmek kolay bir iş değildir. Rejimin elinin altında silahları ve parası vardır, normalde yönetim, ona sokaklarda meydan okuma çabalarını kolayca ezer geçer.” (The Second Arab Revolt: Winners and Losers”, (Immanuel Wallerstein, 298, "The Second Arab Revolt: Winners and Losers") Olağanüstü cesaretleriyle bu olağanüstü devrimci moment’i yaşayan, aynı anda bize de yaşatan gençlerin gözlerindeki sevinç ve coşkuyu da haklı öfkelerinin yanında farketmemek mümkün değildi – eğer görmek için bakıyorduysak tabii.

Topluluk Duygusu – Bir Araya Gelmek

Ve, azıcık dikkatle bakarsak kolaylıkla görebileceğimiz çok önemli bir ikinci nokta daha vardı: Açık Radyo’da yıllardır hayranlıkla takip ettiğimiz bir topluluk radyosu (ve televizyonu) olan Democracy Now’un editörlerinden Mısırlı gazeteci ve aktivist Şerif Abdül Kuddus, ülkesine döner dönmez ayağının tozuyla Özgürlük (Tahrir) Meydanı’ndan yaptığı canlı yayında zamanın ruhunu şöyle tarif ediyordu:



“Gerçekten akıl almaz bir topluluk duygusu var şimdi ortalıkta: İnsanların biraraya toplanma duygusu. Ben Mısır’ı ömrümde böyle görmedim. İnsanlar Özgürlük Meydanı’nda çöplerini topluyor, yemek dağıtıyor, birbirine yardımcı oluyor. İnsanlar Özgürlük Meydanı’nın ortalık yerinde çadırlarını kuruyor, oracıkta uyuyor. Son derece duygusal bir sahne. Hiçbir zaman olamaz dediğiniz türden bir sahne. Büyük ölçüde lidersiz bir hareket. Yani tek bir grup, örgüt filan yok. Toplumun tüm kesimlerinden insanların bir araya geldiği bir halk ayaklanması. Muhalefet grupları da hareketin içine girdiler şimdi. Müslüman Kardeşler (İhvan) ve diğer muhalefet grupları. Ama insanlar onların kendilerini seçtirmelerini kabul etmiyor. Çok çarpıcı bulduğum bir sahne şuydu: İhvan grubundan birçok kişi ‘Allahüekber” diye bağırmaya başladı. Birden, çok daha yüksek bir slogan yükseldi hançerelerden ve onu bastırdı: ‘Müslüman, Hristiyan, hepimiz Mısırlıyız.’ Mısır’da bugün olup biteni gerçekten simgeleyen birşey varsa, işte buydu!”

“Vaziyet Mükemmel”

Bundan sonra ne olacak? Soru daima budur elbette. Çağın önde gelen bir diğer düşünürü Slavoj Zizek de, Guardian’daki “Arap Devrimci Ruhundan Neden Korkacakmışız?” başlıklı yazısında bu soruyu ortaya koyarken, şöyle de bir cevap getiriyor: “Mubarek, orduyu isyancıların üzerine gönderdikten sonra seçim kolaylaştı: Ya kozmetik bir değişiklik olacak artık ve böylece bir şeyin değişmesiyle herşey aynı kalacak, ya da gerçek bir kopuş yaşanacak… İşte hakikat ânı: Batılıların Mubarek için getirdikleri argüman, yani ‘ya o ya da kaos’ argümanı, onun aleyhine bir argüman aslında. Batılı liberallerin ikiyüzlülüğü nefes kesici: Kamuoyu önünde açıkça demokrasiyi desteklediler. Şimdi, halk zalim diktatörlere karşı din adına değil de laik özgürlükler ve adalet adına isyan edince de, birden derin kaygılara kapılıverdiler. Özgürlüğe bir şans doğduğu anda neden sevinç ve coşkuya kapılmayıp kaygıya garkolunduğunu anlayabiliyor musunuz kuzum?”

Zizek, kendi sorusuna, yine 68 devrimi kuşağından olanların gayet iyi hatırlayacağı bir alıntıyla kendi cevap veriyor: “Mao Zedung’un eski düsturu bugün belki her zamankinden daha geçerli: ‘Gökteki cennetin altında büyük kaos var – vaziyet mükemmel yani.’”

Tunus’taki ayaklanmayı Açık Gazete’de konuşmaya başladığımız anda, “Darısı, başta Mubarek, diğer tüm diktatörlüklerin başına İnşallah,” demiştik. İyi ki böyle bir dilekte bulunmuşuz. Yüreğimiz temiz olmalı ki, dileklerimiz yavaş yavaş gerçekleşiyor gibi. Bu süreçte iki önemli tabunun yıkılmış olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi, Batılı yönetimlerin, liberallerin ve kerameti kendinden menkul kimi “devrimci”lerin bu müthiş riyakârlıklarının yanısıra, demokrasiyi ve halkların gücünü ne kadar aşağıladıkları ve aşağılamanın ötesinde- bunlardan ne kadar korktukları, Tunus-Mısır devrim hattında olağanüstü berraklıkta bir kristal küre gibi açığa çıktı. Tabii, aynı korku Suudi Arabistan, Yemen, Libya, Ürdün, Suriye… bu zulüm sıradağlarını da bekliyor şimdi.


“Ânında Görüntü”

İşin ironik tarafı, bu sinsi korkuların birden gözlerimizin önünde belirmesi, Arap dünyasında insanların yüzlerce yıllık “korku imparatorlukları”nı çürük bir perde gibi yırtıp atmalarıyla aynı âna denk geldi. Tamer Şaban adlı blogçunun hazırladığı o kısacık ama son derece ustaca kotarılmış vurucu videoda sakallı gencin haykırışı, bazı halklarda artık korkunun bir daha geri gelmeyeceğini bütün kesinliğiyle zihinlerimize çakmaktaydı: “Müslüman, Hristiyan veya Tanrıtanımaz!... Ne olursak olalım, lanet olası hak ve özgürlüklerimizi vereceksiniz ve bizi bir daha asla susturamayacaksınız!” (YouTube - Egyptian Revolution THEME SONG MUSIC VIDEO)

Yerlebir olan –veya böyle olacağını pek yakında göreceğimiz- ikinci “tabu” ise, kuşaklar boyu zihinlerimize özenle yerleştirilmiş olan “Arap-çorap” ırkçılığı. Bizi sırtımızdan hançerlemiş, her millet hak ettiği yönetimle yönetilir “öz”deyişine uygun şekilde diktatörlerine layık yaşayan pısırık, pis Arap” anlayışı, yine görmek isteyenler için, ebediyen gömülmüştü. Kahire, İskenderiye, Süveyş ve diğer Mısır şehirlerinin meydanlarında, yollarında, köprülerinde ve sokaklarında korkunç diktatörlüğe barışçı bir şekilde başkaldıran milyonlarca insanın gözlerindeki haklı gazap ve kararlı coşkunun yanısıra, inkârı mümkün olmayan bir gururu görmemek için hakikaten “bakar-kör” olmak gerekirdi. Devrim yapmakta olduğunun bilincinden yansıyan bir gururu. Wallerstein, “İkinci Arap Başkaldırısı” diye adlandırdığı bu benzersiz olayın zaman içinde en büyük kazananının “elbette Arap halkları” olacağını söylerken, herhalde bunu kastediyor olmalıydı.

Yıldızın Parladığı Anlar…

Yeryüzünde devrim yıldızının parladığı ender anlardan birkaçına, eşi benzeri hiç görülmemiş anlara, eskimiş bir deyimle “ânında görüntü” ile tanık olmanın olağanüstü ayrıcalığını yaşıyoruz. Tabii, bu “ânında görüntü”, ElCezire ve Democracy Now gibi ender mecralarla, Facebook, Twitter gibi paylaşım medyasını büyük bir sorumluluk ve cesaretle kullanan vatandaş gazetecilerinin yılmadan bize sundukları gerçek hayat yayınları için söylenmiş bir laf. Yoksa, Mısır Devlet Televizyonu ya da Türkiye’de ve Batılı ülkelerin pek çoğunda yerleşik düzen medyasının sunduğu “paralel evren”lerden söz etmiyoruz. Hiçbir şeyin olmadığı haber bültenleri, hiçbir şeyin olmadığı birinci sayfaları ve manşetleriyle bu “mecra”ları izlemekle yetinenler, maalesef, kendilerini inanılmaz bir fırsattan ebediyyen yoksun bırakmış oluyorlar. Eh, ne yapalım, acı kader!

İnsanlık tarihinde böyle birşey olmadı. Böylesine bir “demokratik devrim” ayaklanmasına milyarlarca insanın an be an tanık olması, rüyada görülse inanılacak şey değildi; ama oluyor. Oldu. Tarih gözlerimizin önünde yazılıyor. Yazıldı. Tabii ki, bu devrimin ne sonucu olacağını bilmiyoruz. Şu satırların yazıldığı anda, ne olacağını bilmek elbette imkânsız. Yüzlerce, hatta binlerce masum insanın kanla katledilmesi bile mümkün.

Ama bildiğimiz birşey var: Dünya, sıradan insanların sakince bir araya gelip kendi başlarına kendi kaderlerini tayin etmek için cesurca ve neşeyle ayağa kalkmalarından sonra bir daha eski dünya olmayacak. Asla.

Açık Radyo
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Ey Amerika !



Yıkılacaksın,!....Yokolacaksın,.....!


Tıpkı taaaaa okyanus ötesinden gelip işgal ettiğin ,yokettiğin ve çocuk,kadın,genç ve yaşlılardan oluşan bir ailenin evini bombalarınla başına yıktığın gibi......



Sende tadacaksın o acıyı elbet ! O tattırdığın acıyı......Iraklı ve Afganlı ve dahi tüm ezilmiş halkların tattıkları o dehşetengiz acıyı....
39515.jpg



Hemde beklemediğin bir zamanda ,ansızın kapını çalacak olan bir isyanla ,benim coğrafyamdan ,benim aslımdan türemiş gözü kara bir isyan ile .....

Bana ait olan topraklarda eline cetvel alarak çizdiğin o haritanın "Bop" adını verdiğin İslam Ülkelerini terbiye edip köleleştirme hamlesinin son demlerindesin ve girdiğin bu dem evet son demdir ........



Dem bu demdir Katil amerika !



Son demlerini yaşayan aslında senin adına Demokrasi,Özgürlük dediğin ve senin elinle dünyaya yayılan ahlaksız değerlerindir....

Kardeş medeniyetin Batı ile ortaklaşa estirdiğiniz haçlı terörü ve Siyonistlerle yaptığınız anlaşma protokollerinin ışığında İslam topraklarını paylaşma ve kendi egemenliğinizi sağlama girişimlerinizin farkında olan Büyük Doğu Coğrafyasının fedakar, Gerçek Vatansever unsurları ,sana yaranmış işbirlikçileriniz gibi değil bunu biliyorsun .....

QphWuMtM.jpg




Onlar kuşandıkları Fikirleri ve Tarihlerinden aldıkları güç ile direniyorlar senin ordularına... Senin uçaklara doldurup cesetlerini ailelerine teslim ettiğin askerlerin her daim onları hatırlatıyor olmalı sana ...

Iraklı Direnen Vatansever Kardeşim,Afganlı mücahidler,Somalideki kurtuluş savaşçıları seni hüsrana uğrattı hemde, ELİNDEKİ TÜM ÜSTÜNLÜĞE RAĞMEN ...


Sen ne bilirsin Kurtulma Mücadelesini.....



Kurtuluş Savaşı yeni değil bu topraklarda devam ediyor 1 asrı gecen süredir...Ve Kurtulana kadar sürecek ...Tek nefer kalıncaya, Vatan Kurtuluncaya ,Emperyalizmin bayrakları yakılıncaya dek......SÜRECEK BU İSYAN...


İngilizlerin dölleri ile kurduğun ve Amerika Kıtasını işgal ederek oraların asıl sahipleri olan yerlileri katlettiğin gibi bu coğrafyayı da mı eline geçireceğini zannettin kolaycana ?



İzin vermezler, vermeyecekler emin ol !
Bak somalide,ırak'ta,Afganistan ve bütün İşgal beldelerinde Kurtuluş Savaşları yayılmakta ..İnsiyatif Benim mensubu olduğum Büyük Doğu halklarının elinde ......Uhud,Hendek,Mekkenin Fethini gerçekleştiren Asil ve Soylu ve Kutlu bir yolun ve İstanbulu fetheden şanlı ecdadın torunlarıdır onlar....
Yeniden Kurtuluş Savaşı Verenler işte onlar...
Kurtuluşa ayarlı tüm yürekleri benim Halkımın... Anadolunun ,ve bağlı olduğu Büyük Doğu Medeniyetinin tam bağımsızlığı uğruna kurtulma mücadelesi YİNE YENİDEN BAŞLADI coğrafyamda...
untitled.bmp


Bu toprakların asil evlatları kadını,cocuğu ve yaşlısı ile savaşır senin gibi kahbece değil....Eline kazma- kürek alır ,tenceresini alır,tarlasındaki işini bırakıp orakları ile seni defetmek için savaşa koşar senin gibi kahbece değil... Kurtuluş için kahramanca ölmek için.....

İşe onlar Geliyorlar...
Korkusuzca ve tüm inançları ile ölüme yürüyenler ...Seni ve O yalancıktan kurduğun işbirlikçi düzenlerini tarumar ederek geliyorlar ....


"Gözleri kara, alınları fikir çizgili, kalbleri ceylân, iradeleri çelik, imanları volkan, irfanları tarla, idrakleri bıçak, edâları şiir, diyalektikleri ipekten örgü, geliyorlar!.. "


GİDEN SENSİN GELEN BİZİZ AMERİKA !!

Geliyoruz...
Mecburuz buna...
Mahkumuz...
KULA KULLUĞA KARŞI İSYAN...
KİM ALLAH VE RESUL DİYORSA BİZ ONDANIZ ODA BİZDEN...
SEN ORADAN KIRACAKSIN ZİNCİRİ...
BİZ BURADAN...
BİR GÜN MUTLAKA KAVUŞACAK ELLERİMİZ...
HER ŞEY AYDINLIĞA ÇIKMAK İÇİN..
HER ŞEY MUTLAK BİR OLAN ALLAHCC İÇİN..

tohum çatladı çürümeden
kıvılcım tutuştu sönmeden
-bakış aşka döndü-
inanç eyleme döndü
anadolu kıtasından

-basladı ölümsüzlük sınavımız-
geç kalmıslığımız olmayacak
ne yaldızlı tasmalar; kul sistemleri

-ne doğrusu doğru ne iyisi iyi
ne güzel güzeli
köstebek tünelleri-olmayacak
geleceğe mirasımız...
onlar yükselecekler
eylem birikimimizden
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Geliyoruz...
Mecburuz buna...

Mahkumuz...
KULA KULLUĞA KARŞI İSYAN...
KİM ALLAH VE RESUL DİYORSA BİZ ONDANIZ ODA BİZDEN...
SEN ORADAN KIRACAKSIN ZİNCİRİ...
BİZ BURADAN...
BİR GÜN MUTLAKA KAVUŞACAK ELLERİMİZ...
HER ŞEY AYDINLIĞA ÇIKMAK İÇİN..
HER ŞEY MUTLAK BİR OLAN ALLAHCC İÇİN..
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
tohum çatladı çürümeden
kıvılcım tutuştu sönmeden

-bakış aşka döndü-
inanç eyleme döndü
anadolu kıtasından

-basladı ölümsüzlük sınavımız-
geç kalmıslığımız olmayacak
ne yaldızlı tasmalar; kul sistemleri

-ne doğrusu doğru ne iyisi iyi
ne güzel güzeli
köstebek tünelleri-olmayacak
geleceğe mirasımız...
onlar yükselecekler
eylem birikimimizden
 

İPARHAN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
279
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
8624.jpg


Kaddafi'nin oğlu: Şeriat gelecek ülke bölünecek!

Libya diktatörü Kaddafi suskunluğunu korurken oğlu Seyfulislam Kaddafi açıklama yaptı. Tedirkin ve korku içinde olduğu gözlenen Kaddafi zihnini toparlayamadığı için kesik kesik konuştu ve ilginç iddilarda bulundu.

LİBYA'YA ŞERİAT GELİR

Gösterileri bazı Arap ülkelerinin organize ve finanse ettiğini iddia eden oğul Kaddafi, batıya "bizi desteklemezseniz ülkeye şeriat gelir" diyerek korkutmaya çalıştı.

Seyfulislam Kaddafi paralı asker getirmediklerini, hiç kimseye saldırmadıklarını ve hiç kimsenin ölmediğini iddia ederken canlı yayınlanan açıklama sırasında El Cezire televizyonu Seyfulislam Kaddafi'nin açıklamalarını yalanlayan görüntüleri ekrana getirdi.

24 SAATTE DEMOKRASİ İLAN EDERİZ

Çaresizlik içinde ve ağlamaklı gözüken Seyfulislam Kaddafi "gösteriler durursa 24 saat içinde özgürlük ve demokrasi vaat ediyorum" dedi.


YABANCI ŞİRKETLERİN VARLIKLARINA EL KONULDU

Göstericilerin Libya'yı 10'a böleceğini iddia eden oğul Kaddafi, "Burası Tunus ve Mısır değil. Biz halkımızı sömürmedik ve petrol gelirini halkımızla paylaştık. Ülkemizde batılı şirketler vardı hepsinin mallarına el konuldu. Bundna sonra kimse Libya'da yatırım yapmaz" dedi.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
"Gözleri kara, alınları fikir çizgili, kalbleri ceylân, iradeleri çelik, imanları volkan, irfanları tarla, idrakleri bıçak, edâları şiir, diyalektikleri ipekten örgü, geliyorlar!.. "


GİDEN SENSİN GELEN BİZİZ AMERİKA !!
 

İPARHAN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
279
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Firvunların tahtları bir bir yıkılmakta...

Hangi zalimin zulmü ilelebed sürmüş!hangi mazlumun intikamını Allah yerde bırakmıştır...

Ya Muntakim Allah!bizi intikamına memur et!
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Gelen Şeriat...
Gelen kurtuluş muştusu...
Gelen adalet...
Gelen insanlık...
Gelen mazlumların intikamı...
İNANÇ CİHADA DÖNDÜ...
BAŞLADI ÖLÜMSÜZLÜK SAVAŞIMIZ...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
İzin vermezler, vermeyecekler emin ol !
Bak somalide,ırak'ta,Afganistan ve bütün İşgal beldelerinde Kurtuluş Savaşları yayılmakta ..İnsiyatif Benim mensubu olduğum Büyük Doğu halklarının elinde ......Uhud,Hendek,Mekkenin Fethini gerçekleştiren Asil ve Soylu ve Kutlu bir yolun ve İstanbulu fetheden şanlı ecdadın torunlarıdır onlar....
Yeniden Kurtuluş Savaşı Verenler işte onlar...
Kurtuluşa ayarlı tüm yürekleri benim Halkımın... Anadolunun ,ve bağlı olduğu Büyük Doğu Medeniyetinin tam bağımsızlığı uğruna kurtulma mücadelesi YİNE YENİDEN BAŞLADI coğrafyamda...
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Osmanlı'dan sonra böyle oldu

images


Karadeniz, Akdeniz, Ege ve Kızıldeniz'in hakimi, İpek ve Baharat yollarının bekçisi, şu an dünya üzerinde bağımsız olarak bulunan devletlerin neredeyse yarısının adı; OSMANLI.

Uzun yıllar boyunca dünyanın süper gücü olarak doğudan batıya, kuzeyden güneye adaletle hükmeden Osmanlı, tarih sayfasındaki şerefli yerini aldıktan sonra dünyaya kan ve gözyaşı hakim oldu.

Şuan Osmanlı'nın mirası üzerinde kurulu bulunan onlarca devlet tam bir yangın yeri. İrili ufaklı bu devletler üzerinde kirli emelleri olan emperyalist güçler, istedikleri adamları başa getirerek istedikleri gibi at koşturdu.

Osmanlı, Asya'dan Afrika'ya ve Avrupa'ya onlarca devleti asırlar boyu adaletle yönetti.

OSMANLI'NIN HAKİM OLDUĞU ÜLKELER

1. Türkiye :
2. Bulgaristan (545 yıl)
3. Yunanistan (400 yıl)
4. Sırbistan (539 yıl)
5. Karadağ (539 yıl)
6. Bosna-Hersek (539 yıl)
7. Hırvatistan (539 yıl)
8. Makedonya (539 yıl)
9. Slovenya (250 yıl)
10. Romanya (490 yıl)
11. Slovakya (20 yıl) Osmanli adı :Uyvar
12. Macaristan (160 yıl)
13. Moldova (490 yıl)
14. Ukrayna (308 yıl)
15. Azerbaycan (25 yıl)
16. Gürcistan (400 yıl)
17. Ermenistan (20 yıl)
18. Güney Kıbrıs (293 yıl)
19. Kuzey Kıbrıs (293 yıl)
20. Rusya'nın güney toprakları (291 yıl)
21. Polonya (25 yıl)-himaye- Osmanlı adı: Lehistan
22. İtalya 'nın güneydoğu kıyıları (20 yıl)
23.Arnavutluk (435 yıl)
24. Belarus (25 yıl) -himaye-
25. Litvanya (25 yıl) -himaye-
26. Letonya (25 yıl) -himaye-
27. Kosova (539 yıl)
28. Voyvodina (166 yıl) Osmanlı adı: Banat

ASYA

29. Irak (402 yıl)
30. Suriye (402 yıl)
31. İsrail (402 yıl)
32. Filistin (402 yıl)
33. Urdun (402 yıl)
34. Arabistan (399 yıl)
35. Yemen (401 yıl)
36. Umman (400 yıl)
37. Birlesek Arap Emirlikleri (400 yıl)
38. Katar (400 yıl)
39. Bahreyn (400 yıl)
40. Kuveyt (381 yıl)
41. Iranın batı toprakları (30 yıl)
42. Lübnan (402 yıl)

AFRİKA

43. Mısır (397 yıl )
44. Libya (394 yıl) Osmanlı adı Trablusgarp
45. Tunus (308 yıl )
46. Cezayir (313 yıl)
47. Sudan (397 yıl ) Osmanlı adı: Nubye
48. Eritre (350 yıl ) Osmanlı adı: Habes
49. Cibuti (350 yıl)
50. Somali (350 yıl ) Osmanlı adı: Zeyla
51. Kenya sahilleri (350 yıl )
52. Tanzanya sahilleri (250 yıl)
53. Çad'ın kuzey bölgeleri (313 yıl ) Osmanlı adı: Reşade
54. Nijer'in bir kısmı (300 yıl) Osmanlı adı: Kavar
55. Mozambik'in kuzey toprakları (150 yıl)
56. Fas (50 yıl ) -himaye-
57. Bati Sahra (50 yıl) -himaye-
58. Moritanya (50 yıl) -himaye-
59. Mali (300 yıl ) Osmanlı adı: Gat kazası
60. Senegal (300 yıl)
61. Gambiya (300 yıl )
62. Gine Bissau (300 yıl)
63. Gine (300 yıl )
64. Etiyopya'nın bir kısmı (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş

Osmanlı Kara hudutları sınırları içinde resmen bulunmamakla birlikte fiilen Hilafete bağlı yerler:

64. Hindistan Müslümanları -Pakistan-
65. Doğu Hindistan Müslümanları -Bangladeş-
66. Singapur
67. Malezya
68. Endonezya
69. Türkistan Hanlıkları
70. Nijerya
71. Kamerun
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
LİBYA HALKI EMPERYALİZME HAYIR DİYOR...
İslam Dünyası Sahip Çıksın
images



Kuzey Afrika'da Tunus'la başlayıp Mısır, Yemen, Bahreyn ve Libya ile devam eden isyanlar, İslam dünyasında suskunluk, Batı'da ise "işgal" iştahı ile seyrediliyor.


İslam dünyası sessiz kaldıkça, ABD yeni bir "özgürleştirme" operasyonu için düğmeye basacak. Diktatör Kaddafi'yi de, emperyalistleri de istemeyen Libyalı muhalifler, Müslümanlardan destek bekliyor!
Ortadoğu uzmanı gazeteci yazar İslam Özkan: Kaddafi kesin gidecek ama...
"Libya'da Kaddafi gidici, burası kesin. Ancak esas önemli olan husus, Kaddafi sonrası dönemde ne olacağı. Libya, Mısır gibi barışçıl bir yönetim devrine imkan verecek kurumlara sahip değil. Kaddafi'nin çarpık İslam sosyalizmi uygulaması bunu engelliyor. Libya'daki devrim süreci Mısır ve Tunus'taki gibi her ne kadar önce barışçıl gösteriler şeklinde başlasa da ülkenin şartları, devrimci güçleri süreç içerisinde şiddete ve silahlı mücadeleye dönüşmek zorunda bırakacak."
El Kuds El Arabi gazetesi yazarı Abdülbari Atwan: Libya'da "Irak" denemesi olmamalı"Hiç kimse Libya'da bir başka General Bremer, Irak ve Afganistan'daki iki felaket Amerikan deneyiminin tekrarlanmasını istemiyor. Şu ana kadar ABD'nin desteklediği ülkenin dümenini yönetmeyi üstelenecek Libya'nın Karzai'si de ortaya çıkmadı.. yolsuzlukla mücadele, İsrail'in aşağılayıcı işgallerine nokta konulması, tehlikelerini azaltmanın sihirli reçetesidir."Libya Ulusal Konseyi Başkan Yardımcısı Abdülhafız Goga: Türkiye'den destek istiyoruz Goga, "Kaddafi yanlısı paralı askerlerin Libya halkını kınaması için Türkiye'den destek bekliyoruz" çağrısında bulundu. Bingazi'de muhaliflerin kurduğu Ulusal Konsey'in Başkan Yardımcısı Abdülhafız  Goga, Türkiye'nin Libya'daki halk devrimini tanımasını ve desteklemesini isterken Bingazi'nin yerel liderlerinden Şeyh Nebil Sate de "Kaddafi'yi lider olarak görmek istemiyoruz. Türkiye yanımızda olduğunu ifade etsin. Sesimizi duyurmaya yardımcı olsun" şeklinde konuştu.Katarlı gazeteci Yaser Saad: Batı, Kaddafi'nin suç ortağı "Batı dünyası, Libya halkını ezen Kaddafi'nin suç ortağıdır. Batı'nın ikiyüzlülüğü ve çifte standardı, siyasi kabullerden kaynaklandı. Iraklıları ve Afganları kırıp geçiren ABD ve müttefikleri, Kaddafi'nin soykırımına karşı gayet soğukkanlı ve sakin tepkiler veriyor. Kaddafi kendisini Batı'nın bu projesine 'gönüllü piyon' olarak sunuyormuş gibi. Kaddafi modeli, Batılı çıkarlar açısından en ideal ve yararlı model olarak görülmekte."Mağrip'te başlayan isyanlar, Tunus ve Mısır'da devrimle sonuçlanırken, Yemen, Ürdün, Bahreyn ve Libya gibi ülkelerde diktatörlüklerin sert yöntemlere başvurması üzerine şimdilik kaotik bir durum arz ediyor. Özellikle 42 yıldır iktidarda olan Libya lideri Muammer Kaddafi, ailesine ve yakın çevresine peşkeş çektiği ülkenin İslamcı muhaliflerin eline geçmemesi için kendi halkına karşı katliamlara başladı. Libya'da son bir ayda binlerce insan şehit olurken, sınır kapılarında da insanlık dramı yaşanıyor.Kaddafi, Kral İdris'in ve Ömer Muhtar'ın taraftarlarının ve aşiretlerinin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde iktidarı tamamen devrimci güçlere kaptırdı. Ancak şimdi bombalarla, kendi insanlarını katlederek gücünü tekrar tahkim etmeye çalışıyor. Avrupa ve Amerika ise bir yandan NATO'yu harekete geçirirken bir yandan da Kaddafi'yi kınayan açıklamalar yaparak halka karşı demokratik tutum takınma davetinde bulunuyor. Ne kadar çok kan dökülürse "müdahale" şartları o kadar olgunlaşacak diye bekliyorlar. 40 yıldır birçok Arap ülkesinde kendi kuklalarını hiçbir "demokratik" ön şart istemeden iktidarda tutan ABD'nin sanki aklı başına yeni geliyormuş gibi davranması, petrolle ve Batı'nın tipik ikiyüzlülüğü ile açıklanabilir."Şimdilik" memnunlarİslam dünyası, iç çekişmeler ve siyasi nedenlerle Kaddafi'nin katliamlarına sessiz kalırken, Libya'nın dünyanın 12., Afrika'nınsa en büyük 3. petrol ihracatçısı olması, Batılı ülkelerin de bu ülkeye karşı pusuya yatmasının en büyük sebebi.Libya, dünyadaki günlük petrol üretiminin yüzde 2'sini, OPEC'in toplam üretiminin ise yüzde 4,5'unu üretiyor. Artan petrol fiyatları ABD ve petrol ihraç eden ülkeleri memnun ederken, ABD, kendi petrolünün ve kontrolündeki Körfez ülkelerinin petrollerinin fiyatının artışından şimdilik memnun. Rusya da Körfez ülkeleri de, Libya'daki üretimin yarıya düşmüş olmasından ve petrol fiyatlarının yükselişinden şimdilik sevinç duyuyor. Çünkü petrolün varil fiyatındaki 1 dolarlık artış, petrol ihraç eden ülkelerin gelirlerine 5 milyar dolarlık bir artış olarak yansıyor. Ancak "şimdilik" denmesinin sebebi, petrol fiyatlarındaki artışın devam etmesi halinde petrole bağlı yan ürünlerin fiyatının da sürekli artış göstererek enflasyona neden olacak olması. Uzmanlar, yüksek enflasyonun da faizleri artırması ile şimdilik petrol fiyatlarının artışına sevinen bu ülkelerin ekonomik büyümelerinde hızlı düşüşlere sebebiyet vereceğine işaret ediyor.Uzmanlar, bu durumun gelişmekte olan ülkelerin borçlanma maliyetlerini artıracağı tehlikesine de dikkat çekerek biran önce Libya konusunda özellikle İslam dünyasının net bir tepki ortaya koymasının elzem olduğunu belirtiyor.
Devrimciler mecburen silahlanacak Ortadoğu uzmanı gazeteci yazar İslam Özkan, Arap ülkelerinde başlayan devrim sürecinin Libya'da da Kaddafi'nin kesin gidişiyle sonlanacağına inanıyor. Ancak sonrası hakkında şüpheleri var. "Libya'da Kaddafi gidici, burası kesin. Ancak esas önemli olan husus, Kaddafi sonrası dönemde ne olacağı?" diye soran Özkan, bu soruya ne Libyalı devrimcilerin ne Kaddafi yanlılarının ne de uluslararası camianın tutarlı bir yanıt veremediğini ifade ediyor.
Kimsenin Kaddafi sonrası dönemde ne olabileceğini birkaç neden dolayı kestiremediğini kaydeden İslam Özkan şöyle konuşuyor: "Libya, Mısır gibi Hüsnü Mübarek'in gidişine benzer şekilde barışçıl bir yönetim devrine imkan verecek kurumlara sahip değil. Kaddafi'nin çarpık ve hiç bir tutarlı çizgiye oturmayan İslam sosyalizmi uygulaması olan Halk Cemahiriyesi sistemi ve sözde Halk Komiteleri eliyle ülkeyi yönetme hevesi, bunu engelliyor. Bu durum ülkede siyasal kurumların oluşmasına izin vermemiş. Dikkat edilirse devrimlerinin meydana geliş biçimini ülkenin şartları belirliyor ancak ülkenin kendi iç dinamikleri, devrimleri engelleyici bir yapı olarak gösterilemez. İç dinamikler dediğimiz şey ancak devrimin keyfiyetini, süresini belirler fakat oluşmasını engelleyemez. Bu nedenle Arap liderlerinin kendi ülkesinin şartlarının farklı olduğunu, ülkedeki iç dinamiklerin kendilerini etkilemeyeceğini söylemesi hiç de inandırıcı değil."Bütün yapılar uydurmaLibya'da halkla yönetim arasındaki ilişkileri, geri besleme sürecini sağlayacak sivil toplum kurumları ya da siyasi partiler bulunmadığı için halkın kendini şiddet yoluyla ifade edebildiğini belirten Özkan, bu nedenle Libya'daki devrim sürecinin Mısır ve Tunus'taki gibi barışçıl gösteriler şeklinde başlasa da ülkenin şartları, devrimci güçleri süreç içerisinde şiddete ve silahlı mücadeleye mecbur bırakacağının altını çiziyor. Libya'da bağımsız bir yargı ve güçler arasındaki kuvvetler ayrılığının olmayışının ve denetim misyonunu gerçekleştirecek bir yapının bulunmamasının da krizi içinden çıkılmaz hale getirdiğini vurgulayan Özkan, Libya'daki bütün kurumların da aslında Kaddafi'nin diktatörlüğünü daha da sağlamlaştırmak için ihdas edilmiş uydurma yapılar olduğunu sözlerine ekliyor.Birkaç ay önce Nato, Libya'ya tonla silah sattı Dünya Bülteni'nden Fevzi Öztürk'ün analizinde ise olaya farklı bir açıdan bakılıyor. Öztürk yazısında, "Yaşanan halk hareketlerinin yılların dikta rejimlerini salladığı, hatta yok ettiği Ortadoğu adeta bir silah deposu. Bugünün kötü çocukları olan kukla yöneticiler daha düne kadar başta ABD olmak üzere Batının vazgeçilmez silah alıcılarıydı" diyor. Daha birkaç ay öncesine kadar Libya'ya 10 milyarlarca dolarlık silah satan NATO ülkelerinin, ABD'nin öncülüğündeki lobi ile bugün işgale zemin hazırlamak için, Kaddafi'yi yok edilmesi gereken psikopat bir diktatör olarak ilan etiklerini kaydeden Öztürk, "Hâlbuki Kaddafi bu büyük devletlerin birçoğunun başkentlerine zamanında çadır kurmuştu" şeklinde tespitte bulunuyor.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Suriye Göstericiler parti binalarına girdi.

images


Suriye'nin güney ve batısında göstericilerin, iktidardaki Baas Partisi'nin bürolarına saldırdığı, olaylarda iki kişinin öldüğü bildirildi.

Suriye'nin güney ve batısında göstericilerin, iktidardaki Baas Partisi'nin bürolarına saldırdığı, olaylarda iki kişinin öldüğü bildirildi.

AP'nin haberine göre, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın danışmanı Buseyna Şaban, gazetecilere yaptığı açıklamada, göstericilerin, Dera kentinin 10 kilometre kuzeyindeki Tafas kasabasında bir karakola ve Baas Partisinin bürolarına saldırdığını söyledi.

Liman kenti Lazkiye'de de yönetimi protesto eden onlarca kişinin, yine Baas Partisinin ofislerine saldırdığı ve iki kişinin öldüğü bildirildi.

Bir kent sakini, akşam saatlerinde silah sesleri duyduğunu belirtti, ancak bu seslerin nereden geldiğini bilmediğini söyledi. "Silahlı bir grubun" kentteki bazı binaların çatılarını işgal ettiğini de belirten kent sakini, grubun vatandaşlara rastgele ateş ettiğini anlattı.

Suriyeli bir yetkili de, binaların çatısından açılan ateşte yoldan geçen iki kişinin öldüğünü, iki kişinin de yaralandığını söyledi. Yetkili, ordunun göstericilere ateş açtığı yolundaki haberlerin ise doğru olmadığını ifade etti.

Reuters haber ajansı ise, insan hakları savunucusu Emmar Kurabi'ye dayanarak verdiği haberde, Baas Partisinin Lazkiye'deki ofislerini kundaklamaya çalışan iki protestocunun güvenlik güçlerince öldürüldüğünü duyurdu.

REUTERS MUHABİRİNİN AKREDİTASYONU İPTAL

Bu arada, Suriye'nin, ülkedeki olaylara ilişkin "meslek kurallarına aykırı ve yanlış" haberler yaptığını iddia ettiği bir Reuters muhabirinin akreditasyonunu iptal ettiği bildirildi.

Reuters'da yer alan haberde, Enformasyon Bakanlığında görev yapan üst düzey bir yetkilinin, 2006'dan bu yana Şam'da bulunan muhabire, ülkeyi hemen terk etmesi gerektiğini söylediği kaydedildi.

Bakanlık yetkilileri ise henüz olaya açıklık getirmedi.

AA
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
İhvan-ı Müslimin Taleplerini Açıkladı
26291.jpg


İhvan'dan Mısır'da yaşanan olaylara ilişkin çok sert açıklama geldi.

İhvan-ı Müslimin Hareketi'nden yapılan resmi açıklamada, "acımasızca gerçekleştirilen saldırılar sonucu Tahrir Meydanı kana bulandı. Bu vahşeti gerçekleştirenlerin tüm dini değerlerden yoksun olduğu, çoğunlukla gençleri öldüren bu zorbaların ifade özgürlüğü ve en doğal hak olan özgürlük talebini anlamaktan yoksun oldukları belirtilirken, yaptıklarının hesabını bedel ödeyerek verecekler..." ifadeleri kullanıldı.

İhvan-ı Müslimin Hareketi, cunta yönetiminin sona ermesini isteyen göstericilere saldıran rejim güçlerine yayınladığı bildiri ile bir hafta sonra yapılması düşünülen parlamento seçimlerinin ertelenmesi yönünde atılacak hiçbir adımı kabul etmeyeceklerini ifade etti.
İhvan-ı Müslimin Hareketi Taleplerini Açıkladı
Cinayetleri gerçekleştirenler veya göstericilere saldırmak için komut verenler için derhal soruşturma açılmalıdır.
Derhal tüm yetkiler ve iktidar sivillere teslim edilmelidir. En geç 2012'ye kadar seçimler gerçekleştirilmelidir.
Özgürlük
eylemleri, barışçıl protestolar için oturma eylemi yapan göstericilerin haklarına sygı duyulmalıdır.
Mısır'ı kurtarmak için acilen tüm grupların bir araya gelerek toplantı gerçekleştirilmeli.
Son olarak kim bir mümini kasten öldürürse, ebedi cehennem ve Allah'ın Gazabı, Laneti içerisinde acı çekecektir.

HABER EDİTÖR

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt