Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kıssa kısa dini hikayeler (1 Kullanıcı)

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
İslam dininin en büyük düşmanı cehalettir.

İlimsiz din olmaz, onun için ilim öğrenmek çok büyük ibadettir, çok büyük sevaptır.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
En akıllı kişi üniversite sınavında en iyi derece yapan kişi değil, Allah’a karşı sorumluluklarını gerçekleştiren kişidir. Hayatın sadece bu dünya ile sınırlı olmadığını, ölüm sonrası da bir hayatın olduğunu kavrayabilen kişidir.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Nemrut, hazırlattığı devasa odun yığınında Hz. İbrahim’i (a.s.) ateşe attırır; tam o sırada minnacık bir serçe belirir, ateşin üstünde gagasındaki bir damla suyu alevlerin üzerine bırakır.

Serçeye sorarlar:
“Be hey gafil, bir damlacık su koskoca ateşe ne yapar ki?”
Serçe cevap verir:
“Bir şey yapmayacağını ben de biliyorum ama hiç değilse tarafım bilinsin istedim.”
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Abdülkadir Geylani Hazretleri çölde çok susamış bir halde seyahat ederken, önce kendisini gölgeleyen bir bulut ortaya çıkmış sonra da ufuğu kaplayan bir ışık görünmüştü. Bunun ardından: “Ben senin Rabbinim! Başkasına haram şeyleri sana helal eyledim.” şeklinde bir ses duyulmuş.

Geylani Hazretleri: “Defol hey lanetli!” deyince, o şeytani ışık derhal dumana ve karanlığa bürünerek şöyle seslenmiş: “Ey Abdülkadir! Üstün ilmin ve güçlü mertebenle tuzağımdan kurtuldun. Ben bu şekilde yetmiş büyük sufiyi yoldan çıkarmışımdır” dedi.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Bizim için Kur’an-ı Kerim ve sünnetin dışında bir yol bir usul yoktur.

Ey Allah’ın kulları dünyaya düşkün olmayın. Haram ve şüpheli şeylerden çok sakının. Allah’ı her zaman ve her yerde çok zikredin.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Bedenini en leziz gıdalarla beslerken ruhunu neden manevi gıdalardan yoksun (aç) bırakırsın a gafil!
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Cennet ucuz değil, cehennemde lüzumsuz değil.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Nasihat, dünyanın en pahalı hazineleri kadar kıymetli olduğu halde, ekseriya pek ucuza satılır.

Hz. Ali r.a.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
İyiliğe karşı kötülük eden adamın evinden sefalet hiç eksik olmaz.

Hz. Süleyman (a.s)
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
145959_Hayat_Sozlerin.jpg
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Mûsâ (as): “İlâhi! Hangi kul senin için daha değerlidir?” diye sordu.

Allah Teâlâ: “Lisanı zikrimle ıslak olan.” buyurdu.

Mûsâ (as) yine: “Hangi kulun daha bilgilidir?” dedi.

Allah Teâlâ: “Benim başkalarının ilmini de bildiğimi bilendir.”

Mûsâ (as): “Hangi kulun en adâletlidir?” diye sordu.

Allah Teâlâ: “İnsanlara verdiği gibi kendi aleyhine de hüküm verebilendir.”

Mûsâ (as): “Hangi kulunun günahı en büyüktür?” dedi.

Allah Teâlâ: “Hem benden isteyip hem de beni suçlayan, benim kazâma râzı olmayandır.” diye cevap verdi.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Vakıf, târihte ilk önce herkesin birlikte ibâdet ettiği mekânlarda başlamış, sonradan birçok ictimâî sahayı içine alarak genişlemiştir:

Rivâyete göre Hz. İbrâhim (as), Cebrâîl (as)’ın Cenâb-ı Hakk’ı huşû içinde üç kere zikretmesi karşısında vecde gelir ve bütün sürülerini ona hibe eder. Onun melek olduğunu söyleyip almaması üzerine sürülerini satar ve geniş bir arâzi alarak müslümanların istifâdesine sunar. Böylece vakıf, İbrâhim (as) ile başlamış olur.

Âlemlere rahmet ve üsve-i hasene (örnek şahsiyet) olarak gönderilen Peygamber Efendimiz (sav):

“Yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin!” buyurmuş ve vakfın fiilî nümûnelerini de kendi hayatında sergilemiştir.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Hz. Mevlânâ şöyle ifâde buyurur:

“İnsanı inciten kişinin, Allâh’ı incittiğinden haberi yoktur. O bilmiyor ki bu küpün suyu, Hak ırmağının suyu ile birleşmiştir.”

“Bilgisizliğimiz, körlüğümüz yüzünden, Hakk’ın velîlerini hor görmek, onları incitmek istiyoruz.”

“İbtilâ, belâya uğrayış bir hastalıktır, belâya uğrayan kişiye acırlar, ama ahmaklık öyle bir hastalıktır ki başkalarını da yaralar ve incitir.”

“Ahmaklar, insan yapısı mescide saygı gösterirler de, gönül sahiplerinin gönüllerini kırmaya çalışırlar.”

“Bu gönül evinin içinde kimin bulunduğunu biliyorsanız, bu gönül sahibinin kapısı önünde ettiğiniz terbiyesizlik nedendir?”

“Oysa bir Allâh adamının, yani bir peygamberin veya velînin gönlü incinmeyince, Allâh hiç bir kavmi rezîl ve rüsvâ etmemiştir.”
Dolayısıyla tasavvuf, incitmemek bahsi üzerinde ziyadesiyle durur. Öyle ki, incinmemek derecesinde…
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Zeyd bin Eslem (ra) şöyle der:

“Ey îmân edenler! Kendinizi ve çoluk-çocuğunuzu yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz!..” âyet-i kerîmesi nâzil olduğunda ashâb-ı kirâm:

“–Yâ Rasûlallah! Kendimizi koruyabiliriz, ya ehlimizi nasıl koruyacağız?” diye sordular.

Rasûlullah (sav) şu cevâbı verdi:

“–Onlara Allâh’a kul olmayı, tâat ve ibâdeti emredersiniz. Allâh’a isyân etmekten ve günah işlemekten de nehyedersiniz, işte bu onları korumak demektir.”
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Bir gün Mâlik bin Dinar, Sâbit Benan’la birlikte Rabia Hatun’un yanına giderler.

Rabia Hatun, Mâlik bin Dinar’a şöyle der:
“-Söyle bana, niçin Allah’a ibâdet edersin?
Buna cevap olarak Malik bin Dinar şöyle der:


“-Cennete müştâkım.”
Buna bir cevap vermeden Rabia hemen Sâbit’e dönüp:


“-Oğlum, sen kulluk etmekte Allah’tan ne istiyorsun” deyince;
Sâbit:


“-Cehennemden korkuyorum” diye cevap verir.
Bundan sonra Rabia Hatun konuşmaya başlar:


“-Malik, sen yalnız bir şeye tamaan çalışan işçiye benziyorsun. Sâbit! Sana gelince; sopa korkusundan iş tutan amele gibisin.”
Bu sözler Mâlik ve Sâbit üzerinde derin tesir yaptı. Sebebini sordular.


“-Ya Rabia! Sen nasıl ibâdet edersin ki?” Rabia Hatun bunlara şu cevabı verdi:

“-Allah sevgisi ve ona karşı bol şevk ve aşk.”
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Rasûlullah (sav), Hz. Aişe validemizin ablası Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve:

“-Esmâ! Bulûğa erdikten sonra kadınların, (yüzüne ve eline işâret ederek) şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz!” buyurmuştur.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Ebû Zer (ra) diyor ki:

“- Yâ Rasûlallah! Bana nasihat ediniz!” dedim.
“-Sana takvâyı tavsiye ederim, zira takvâ her işin başıdır.” buyurdu.
Ben tekrar:
“-Yâ Rasûlallah! Bana biraz daha nasihat ediniz!” dedim.
Efendimiz (sav):
“-Kur’ân okumaya ve Allâh’ı zikretmeye bak, çünkü Kur’ân yeryüzünde senin için bir nûr, gökyüzünde de bir azıktır.” buyurdu.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
51
Kânûnî devrinde, Fransa’da dans denilen hayâsızlık ve rezâlet yeni yeni ortaya çıkmaya başlamıştı. Bunu duyan Kânûnî, derhal Fransa kralına şu tâlimâtı gönderdi:

“…İşittim ki, memleketinizde kadın ve erkeklerin dans adı altında birbirlerine sarılmak sûretiyle halk önünde ahlâk ve hayâya mugâyir davrandıkları süflî bir eğlence îcâd edilmiş! Bu rezâletin, sınır komşusu olmamız sebebiyle memleketime sirâyet etme ihtimâli vardır. Bu itibarla, nâme-i hümâyunum elinize ulaşır ulaşmaz derhal bu rezâlete son verile! Aksi halde bizzat gelip o rezâleti kaldırmaya elbette muktedirim.”
Meşhur târihçi Hammer, bu mektup üzerine, Fransa’da bu ahlaksızlığın tam yüz yıl yasaklandığını kaydetmektedir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt