Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kıssa kısa dini hikayeler (1 Kullanıcı)

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
namaz.jpg
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
İki kişi bir yolculuğa çıkmışlardı. Yolda bir ağaç altında konakladılar. Tam ayrılacakları sırada ağacın altından çıkan yılan ağzında getirdiği bir altını onların önüne bıraktı ve "Bu, burada bulunan bir hazinedir, misafir olduğunuzdan bunu verdim" dedi.
Yılan ardarda üç gün birer altın getirdi. Dördüncü gün adamlardan biri "Biz böyle çok vakit kaybediyoruz, gel yılanı öldürüp hazineyi çıkarıp alalım" dedi. Arkadaşı razı olmadı. O da bir demir parçası alıp bir köşeye gizlendi. Yılan yine ağzında altınla çıkınca başına vurdu, yaraladı isede öldüremedi. Ama Yılan onu zehirleyip öldürdü, sonra deliğine geri döndü. Adam arkadaşını defnetti. Ertesi gün yılan tekrar çıktı, başında darbenin yarası vardı, ağzı da boş idi. Adam: "Ben arkadaşımı ikaz etmiştim, lakin dinlemedi. Gel seninle bir anlaşma yapalım. Ne ben sana saldırayım, ne de sen bana saldır, eski halimize devam edelim" dedi.
Yılan: "Olmaz, sen arkadaşının kabrini gördükçe gönlün benden asla hoşnut olmaz. Ben de başımda ki yaraya baktıkça senden asla hoşnut olmam" dedi...

 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
HIZIR (a.s.)' IN TAVSİYELERİ

* Yaptığın bütün işlerinde kaygın ahiret için olsun.

* Faydasız şeylerle meşgül olma.
* Emniyet halinde korkulu hallerin gelebileceğini unutma, korku halinde de kurtulacağından ümitsizliğe düşme.
* Daima yaptığüın işlerin sonunu düşün.
* Gücün yettikçe ihsanı terk etme.
* Sakın inatçı olma.
* İşin olmayan yere gitme.
* Gülünmeyecek şeye gülme.
* Hata edeni hatasından pişman olduktan sonra ayıplama.
* Daima kendi hatalarını gör.
* İlimi anlatmak için değil, amel etmek için öğren.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
"Ben namazdayken -ta ayrılıncaya kadar- nefsimin dünya işlerini hatırıma getirdiği bir namaz asla kılmadım" Sa'd b.Muaz (r.a.)
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
"Omuzlarımın arasına hançerlerin batırılması, namazda iken dünya işlerini düşünmekten bana daha sevimlidir" Amir b.Abdi Kays (r.a.)
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
İbn-i Sirin (rh.) namaza duracağı zaman, Allahü Teala' dan korkusundan yüzünün rengi solardı...
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:

"İnsan vefat edince amel, ibadet, hayır ve hasenatının sevabı kesilir. Yalnız üç şeyin devam eder;

* Sadaka-i Cariye: yani insanların ihtiyacını gören bütün hayratı, yaptırdığı mescid, yaptırdığı köprü, mekteb, çeşme, kuyu, diktiği ağaç.
* İnsanların istifade edeceği eserleri veya ilim neşri ile meşgül olan talebesi.
* Kendini hayır ile yad edecek yahut ettirecek iyi çocuğu.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Bir kimse farz namaza yalnız başlamış iken yanında bir cemaat farza başlasa; ilk rekatın secdesine varmadıysa hemen bir tarafına selam verip namazdan çıkar ve imama uyarş.
Eğer ilk rekatın secdesini yaptıysa dört rekatlik bir farz ise iki rekatı kılıp teşehhüdden sonra selam verip imama uyar.
Üçüncü rekatın secdesini yaptıysa namazını tamamlar.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Zâlimlerin asıl acı âkıbetleri ise âhirettedir. Âyet-i kerimede zulmedenlerin cehennemde bırakılacağı haber verilerek şöyle buyrulur:

“Sonra biz, Allah’tan sakınanları kurtarırız; zâlimleri de diz üstü çökmüş olarak orada bırakırız.”

Öyleyse derhâl zulümden tevbe edip haksızlık yaptığımız insanlara haklarını iâde etmeli ve helâllik dilemeliyiz. Bundan başka kurtuluş imkânı yoktur. Rasûlullah (sav) ümmetini, adâletin tam olarak tecellî edeceği gün gelmeden evvel uyarmış ve şöyle buyurmuştur:

“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden önce o kimseyle helalleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm mikdarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şayet iyilikleri yoksa, kendisine zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.”
İşte bu tam bir iflâstır. Bu durumdaki bir insan için ebedî karanlıklar başlamış demektir.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Hz. Osman, bir salkım üzüm veya bir salkım hurma alarak Hz. Peygamber’e hediye etmişti. O esnâda bir dilenci gelip bu üzümü Allah Rasûlü’nden istedi. Efendimiz (sav) de verdi. Hz. Osman dilenciye yetişip salkımı ondan satın aldı ve tekrar Hz. Peygamber’e hediye etti. Aynı dilenci gelip o salkımı yine istedi ve Allah Rasûlü (sav) de verdi. Hz. Osman da gidip dilenciden o salkımı tekrar satın aldı ve getirip Hz. Peygamber’e bir daha hediye etti. Dilenci yine gelip isteyince Fahr-i Kâinât Efendimiz latife yaparak:

“–Sen dilenci misin, yoksa tüccar mısın?” buyurdu.
Bundan sonra bir kaç gün vahy gelmedi. Hz. Peygamber bir yalnızlık hissetti, o esnada müşrikler de Peygamber Efendimiz’in Rabbı tarafından terkedildiğini söylediler. Bu hâdiseler üzerine Duhâ sûresi nazil oldu.

“Kuşluk vaktine ve sükûna erdiğinde geceye yemin ederim ki Rabbin Sen’i bırakmadı ve Sana darılmadı.
Gerçekten Sen’in için âhiret dünyadan daha hayırlıdır. Pek yakında Rabbin Sana verecek, Sen de hoşnut olacaksın.
O, Sen’i yetim bulup barındırmadı mı? Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi? Sen’i fakir bulup zengin etmedi mi?
Öyleyse sakın yetime kötü muâmele edip üzme!
El açıp isteyeni de sakın azarlama!
Fakat Rabbinin nimetlerinden minnet ve şükranla bahset!”
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Kul hakkı yemenin, âhiretteki acıklı âkıbetini haber veren Allah Rasûlü (sav) şöyle buyurmuştur:

“Bir kısım insanlar, Allâh’ın mülkünden haksız bir sûrette mal elde etmeye girişirler. Hâlbuki bu, kıyâmet günü onlara bir ateştir, başka bir şey değil.”

“Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, nâmusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel, o kimseyle helâlleşsin. Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktârınca sevaplarından alınır, (hak sâhibine verilir.) Şayet iyilikleri yoksa, zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir.”
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Ahlâkî kıymetlerin başında gelen hayâ ve edeb nîmetlerinden mahrûmiyet, dîn ve îmandaki zâfiyet ve noksanlıktan kaynaklanır. Efendimiz (as); “Hayâ îmandandır.”buyurarak bu ahlâkî kıymetin, îmanla mühim bir alâkasının bulunduğunu beyân etmiştir. Buna göre hayâsızlık gibi ahlâksızlıkların toplumda yayılmasını isteyenler, o toplumun îmânına karşı en büyük cinâyeti işlemiş olurlar.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Hakîkatte kadın, buğza müstehak bir dikenlik değil, aşk ve muhabbete lâyık bir gülşendir. Ona dair sevgi de bizzat Allâh tarafından bahşedilmiştir. İnsanlık tarihinde kadın, böylesine ilâhî bir kıymete ancak İslâm’ın yüce iklîminde nail olmuştur. İslâm’ın dışında kadına değer verdiklerini iddia eden bütün sistemler, ona sadece vitrin malzemesi olarak kıymet vermekte, arka plânda ise kadını ancak ekonomik ve nefsânî bir meta olarak kullanıp ezmekte ve tüketmektedir.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Ölüm, bu kadar yakın ve herkes için muhakkak vâkî olacak bir hakîkat iken insanoğlunun, sanki bu dünyada ebedî kalacakmış gibi beyhûde meşgalelerle ömür sermayemizi tüketmeyelim!..
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Mevlânâ, evveliyetle insanoğlunun hangi makam ve mevkîde olursa olsun nasihat ve telkine muhtaç olduğunu ifade etmektedir.

Bununla beraber nasihatten gereği gibi istifade için aklı doğru olarak kullanmak icab eder. Nitekim hikâyemizdeki şahıs, kuştan dinlediği nasihatleri aklı kullanmaktaki yetersizliği sebebiyle gerektiği gibi değerlendirememekte ve yeni duymuş olduğu nasihatten bile istifade edemeyerek yanlışa sürüklenmekten kurtulamamaktadır. Bunun sebebi, aklın tek başına doğruya ulaşmak için yetersiz kalmasıdır.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, günahlar, cennet yasaklarıdır. İnsan bu hatalarını artırdıkça, cennete girme imkânı da daralmış olmaktadır. Bu yüzden hatalardan vazgeçilecek, yeni ve güzel amel-i sâlihler edinilecek mevsim, gençlik devridir. Zira gençlikte Allâh’a yaklaşmak, hem daha kolay, hem de daha bereketlidir. Fakat bu hususta da aceleci olmak ve hayırlı niyet ve amelleri tehir etmemek gerekmektedir. Çünkü ömür kısa, vakit ise hızla tükenmektedir.
 

KRMUS

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Nis 2013
Mesajlar
1,794
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
52
Allâh’ım! Gönüllerimize o “sâhibü’l-vefâ”nın güzel hâllerini ihsân ederek bizleri sâlihler zümresine dâhil eyle! Amellerimize sadâkat ve samîmiyet lutfedip cümlemizi Naîm cennetlerinin vârisleri kıl! Neslimizden ve zürriyetimizden muttakîlere sertâc olacak göz nûru ve gönül sürûru evlâdlar ihsân eyle! Cümlemizi Sana, Rasûlüne, ana-babaya, akrabâya, bütün ehl-i îmâna, vatana, millete ve diğer emânetlere karşı vefâkâr eyle! İki cihânda da rızâ-yı şerîfin iklîminde yaşat! Âmîn!..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt