Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kısa - Kısa - Kısa - Kısa (1 Kullanıcı)

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

İmam Ebu Yusufa birisi öğrenmek istediği bazı konularda sorular sormuş.

Ebu Yusuf, soruların bazılarına:

Bilmiyorum cevabını vermesi üzerine sorduğu soruların bir kısmına cevap alamayan şahıs:

Bilmiyorsun madem devlet hazinesinden neden boşuna para alıyorsun? diye fırça atmaya kalkınca,

İmam Ebu Yusuf şöyle diyerek muhatabını susturmuş:


Ben devlet hazinesinden bildiklerim için para alıyorum.
Bilmediklerim için para almış olsaydım devlet hazinesinde para kalmazdı.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

Harun Reşid, bir gün Ebû Yusufa iki yemek ismi söyledi. Sonra da:

Bunların hangisi daha güzeldir? diye sordu. Ebu Yusuf:

Ey Müminlerin Halifesi! Sözünü ettiğiniz yemeklerin hangisinin en güzel olduğunu
ben tatmadan bilemem ki...

Bu sözün üzerine Halife, sözü edilen yemeklerden birer tabak getirtti.

Ebu Yusuf hangisinin daha güzel olduğuna karar verebilmek için bir ondan bir diğerinden tatmaya başladı.

Tabaktaki yemeklerin bitmesine az kala

Ebu Yusuf, Harun Reşide dönüp şöyle dedi:


Ey Mümimlerin Halifesi! Ben birbirleriyle böylesine yarışan hasım görmedim.

Tam birini birinci ilân edeceğim, hemen diğeri devreye girip bir başka delil takdim ediyor.
 

umeyye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Şub 2007
Mesajlar
1,936
Tepki puanı
0
Puanları
36
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

s.a kardeşim ALLAH razı olsun hepsi birbirinden güzel kıssalar MEVLA bizlerede bu kıssalardan hisse almayı mnasip eylesin A.E.O
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

Bir gün Halife Harun Reşidin hururunda devrin musikişinaslarından olan İbrahim Musuli Efendi yeni bestelediği bir güfteyi okur.

Okunan bu güfte halifenin çok hoşuna gittiği için: Çok güzel, der.

Allah sana ihsan etsin.

Bunun üzerine İbrahim Musuli Efendi, şöyle der:


Allahın bize ihsanı sizin vasıtanızladır efendim.
 

meftun61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
3,386
Tepki puanı
5
Puanları
0
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

SELAMUN ALEYKÜM KARDEŞİM ELİNE SAĞLIK.ALLAH RAZI OLSUN.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

a.s kardeşim Allah razı olsun
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyraniye:

Bende dünyayı görecek göz mü kaldı? diye şikayette bulununca, söz eri Seyrani:

Hiç üzülme dostum demiş.

Zaten dünyada da bakılacak surat kalmadı.


B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)

Fatih Sultan Mehmed, İstanbulu fethedip şehre girdiğinde, Bizansın ileri gelenleri huzuruna çağırmıştı.

Gelenler arasında Bizansın Başbakanı Notaras da bulunuyordu. Notaras huzura girer girmez, Fatihi memnun bırakıp hayatını garantiye almak düşüncesiyle Padişahın ayaklarına kapanarak şöyle dedi: Neyim varsa hepsini sana takdim ediyorum, lütfen kabul buyurunuz.

Fatih, Notarasın ne yapmak istediğini biliyordu. Verdiği hediyelerle Padişahı bir nevi teşekküre zorluydu.

Fakat Fatih, Notarasın arzu ettiği gibi davranmadı, onun ayağa kalkmasını işaret ettikten sonra: Bu şehri bana veren kimdir? diye sordu. Başbakan hç çıkararak: Elbette Allahtır, diye cevap verdi

Söz sırası tekrar Fatihe geçince şöyle dedi: O halde bana verdiğiniz şeylerden dolayıteşekkür beklemeyiniz.


Allah dururken kimseye teşekkür edemeyeceğim.
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

Fatihe:

İstanbul'u niçin fethettin? diye sormuşlar.

O ise şöyle cevaplandırmış bu soruyu:

Önce o benim gönlümü fethettiği için.


B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)B)

Padişah Fatih Mehmet, nereye sefer düzenleneceğini hiç kimseye söylemezmiş.

Bir gün Kazasker merak ederek sormuş:

Padişahım, hangi yöne sefere gideceğiz?

Padişah bu soruya devlet sırrının ve bazı sırların hiç kimseye söylenmeyeceğine dair mesajlar içeren şu cümleyle karşılık vermiş:


Eğer sakalımın tellerinden biri düşüncelerimi bilseydi, hemen koparıp yakardım.
 

M DENIZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2006
Mesajlar
1,228
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
ankara
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

SELAMUN ALEYKUM ÇOK GÜZEL KISSALARMIŞ MUSTAFA. ALLAH(C.C) RAZI OLSUN. BİZLERİ BUNLARDAN MAHRUM BIRAKMAYASIN DEVAMINI BERKLERİM HABERİN OLA BRE SOFİ.:D ALLAH(C.C)A EMANET OL. SELAMUN ALEYKÜM.
 

meftun61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
3,386
Tepki puanı
5
Puanları
0
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

Musâ peygamber, Tûr Dağı’nda Allah u Tealâ ile konuşma şerefine erdikten sonra: “Yâ Rabbi, benim Cennet’teki komşularım kimlerdir, bazılarını bildirir misin?” diye bir istekte bulunmuştu.
Allah, Musâ peygambere: “Senin Cennet’teki komşularından biri, falan yerde yaşayan bir kasaptır. Görmek istersen, dükkânı falan yerdedir. Git, bir gece kendisine misafir ol,” buyurdu.
Musâ Peygamber, bu kasabın nasıl bir iyilik işleyerek kendine Cennet’te komşu olmayı hak ettiğini düşündü. Bu merakla, onun bulunduğu bölgeye doğru yola çıktı. Nihayet kasabı bularak: “Ey Allah’ın kulu, bu gece sana misafir olmak istiyorum, kabul eder misin?” dedi.
Kasap: “Hay hay! Allah misafirlerine, kapım daim Musâ peygamber, Tûr Dağı’nda Allah u Tealâ ile konuşma şerefine erdikten sonra: “Yâ Rabbi, benim Cennet’teki komşularım kimlerdir, bazılarını bildirir misin?” diye bir istekte bulunmuştu.
Allah, Musâ peygambere: “Senin Cennet’teki komşularından biri, falan yerde yaşayan bir kasaptır. Görmek istersen, dükkânı falan yerdedir. Git, bir gece kendisine misafir ol,” buyurdu.
Musâ Peygamber, bu kasabın nasıl bir iyilik işleyerek kendine Cennet’te komşu olmayı hak ettiğini düşündü. Bu merakla, onun bulunduğu bölgeye doğru yola çıktı. Nihayet kasabı bularak: “Ey Allah’ın kulu, bu gece sana misafir olmak istiyorum, kabul eder misin?” dedi.
Kasap: “Hay hay! Tanrı misafirlerine, kapım daima açıktır, akşam olsun da eve birlikte gidelim, dedi.
Akşam olunca, kasap elindeki sepetin içini yiyeceklerle doldurdu. Birlikte evin yolunu tuttular. Eve gelince kasap:
– Bana müsaade buyurun, evvela şu salıncakta, değerli bir misafirim daha vardır. Onun hatırını sorup ihtiyaçlarını karşılayayım, sonra sizinle ilgilenirim, dedi. Odanın bir köşesinde asılı duran salıncaktan yaşlı bir kadın çıkardı. Altını temizledi, elbisesini değiştirdi. Adeta bir iskeletten ibaret kalmış ihtiyarın bütün hizmetini görüp, yemeğini yedirdikten sonra, tekrar yerine yatırdı. O sırada İhtiyar kadının anlaşılır anlaşılmaz bir şeyler söylendiği duyuldu. Kasap da bu sözlere “âmin” dedi.
Musâ peygamber sordu: “Bu kimdir ki, kendisine bu kadar özenle hizmet ediyorsun?”
Kasap: “Bu benim anamdır. Vaktiyle benim bütün zahmet ve sıkıntılarıma katlanmış vefakâr bir kadındır. Şimdi ben de kendisine evlâtlık görevimi yapmaya çalışmaktayım.”
– Peki, hizmetinin sonunda bir şeyler söyledi, sen de âmin, dedin; ne dedi ki?
– Annem, hizmetlerimden çok memnun kaldığı için, bana her gün, “Oğlum, Cennet’te Musâ Peygambere komşu olasın.” diye dua eder; ben de âmin derim. Bu olacak iş mi? Musâ Peygamber kim, ben kim? Ben onun yanına bile yaklaşabilir miyim hiç?
Bu esnada kendisini tanıtan Musâ Peygamber: “Müjdeler olsun sana,” dedi. “Ben Musâ Peygamber’im. Cennette senin bana komşu olacağını Allah haber verdiği için, komşumu görmek üzere buraya gelmiştim. Anana hizmetten sakın geri kalma,” diyerek oradan ayrıldı.
a açıktır, akşam olsun da eve birlikte gidelim, dedi.
Akşam olunca, kasap elindeki sepetin içini yiyeceklerle doldurdu. Birlikte evin yolunu tuttular. Eve gelince kasap:
– Bana müsaade buyurun, evvela şu salıncakta, değerli bir misafirim daha vardır. Onun hatırını sorup ihtiyaçlarını karşılayayım, sonra sizinle ilgilenirim, dedi. Odanın bir köşesinde asılı duran salıncaktan yaşlı bir kadın çıkardı. Altını temizledi, elbisesini değiştirdi. Adeta bir iskeletten ibaret kalmış ihtiyarın bütün hizmetini görüp, yemeğini yedirdikten sonra, tekrar yerine yatırdı. O sırada İhtiyar kadının anlaşılır anlaşılmaz bir şeyler söylendiği duyuldu. Kasap da bu sözlere “âmin” dedi.
Musâ peygamber sordu: “Bu kimdir ki, kendisine bu kadar özenle hizmet ediyorsun?”
Kasap: “Bu benim anamdır. Vaktiyle benim bütün zahmet ve sıkıntılarıma katlanmış vefakâr bir kadındır. Şimdi ben de kendisine evlâtlık görevimi yapmaya çalışmaktayım.”
– Peki, hizmetinin sonunda bir şeyler söyledi, sen de âmin, dedin; ne dedi ki?
– Annem, hizmetlerimden çok memnun kaldığı için, bana her gün, “Oğlum, Cennet’te Musâ Peygambere komşu olasın.” diye dua eder; ben de âmin derim. Bu olacak iş mi? Musâ Peygamber kim, ben kim? Ben onun yanına bile yaklaşabilir miyim hiç?
Bu esnada kendisini tanıtan Musâ Peygamber: “Müjdeler olsun sana,” dedi. “Ben Musâ Peygamber’im. Cennette senin bana komşu olacağını Allah haber verdiği için, komşumu görmek üzere buraya gelmiştim. Anana hizmetten sakın geri kalma,” diyerek oradan ayrıldı.
 

meftun61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
3,386
Tepki puanı
5
Puanları
0
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

SELAMUN ALEYKÜM MUSTAFA BENDE BUNU PAYLAŞMAK İSTEDİM BU YÜZDEN AYRI BİR FORUM AÇMAK İSTEMEDİM.SENİN FORUMUNA EKLEYİM DEDİM.HAKKINI HELAL ET.
 

M DENIZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Eyl 2006
Mesajlar
1,228
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
ankara
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

meftun61
Musâ peygamber, Tûr Dağı’nda Allah u Tealâ ile konuşma şerefine erdikten sonra: “Yâ Rabbi, benim Cennet’teki komşularım kimlerdir, bazılarını bildirir misin?” diye bir istekte bulunmuştu.
Allah, Musâ peygambere: “Senin Cennet’teki komşularından biri, falan yerde yaşayan bir kasaptır. Görmek istersen, dükkânı falan yerdedir. Git, bir gece kendisine misafir ol,” buyurdu.
Musâ Peygamber, bu kasabın nasıl bir iyilik işleyerek kendine Cennet’te komşu olmayı hak ettiğini düşündü. Bu merakla, onun bulunduğu bölgeye doğru yola çıktı. Nihayet kasabı bularak: “Ey Allah’ın kulu, bu gece sana misafir olmak istiyorum, kabul eder misin?” dedi.

Kasap: “Hay hay! Tanrı misafirlerine, kapım daima açıktır, akşam olsun da eve birlikte gidelim, dedi.
Akşam olunca, kasap elindeki sepetin içini yiyeceklerle doldurdu. Birlikte evin yolunu tuttular. Eve gelince kasap:
– Bana müsaade buyurun, evvela şu salıncakta, değerli bir misafirim daha vardır. Onun hatırını sorup ihtiyaçlarını karşılayayım, sonra sizinle ilgilenirim, dedi. Odanın bir köşesinde asılı duran salıncaktan yaşlı bir kadın çıkardı. Altını temizledi, elbisesini değiştirdi. Adeta bir iskeletten ibaret kalmış ihtiyarın bütün hizmetini görüp, yemeğini yedirdikten sonra, tekrar yerine yatırdı. O sırada İhtiyar kadının anlaşılır anlaşılmaz bir şeyler söylendiği duyuldu. Kasap da bu sözlere “âmin” dedi.
Musâ peygamber sordu: “Bu kimdir ki, kendisine bu kadar özenle hizmet ediyorsun?”
Kasap: “Bu benim anamdır. Vaktiyle benim bütün zahmet ve sıkıntılarıma katlanmış vefakâr bir kadındır. Şimdi ben de kendisine evlâtlık görevimi yapmaya çalışmaktayım.”
– Peki, hizmetinin sonunda bir şeyler söyledi, sen de âmin, dedin; ne dedi ki?
– Annem, hizmetlerimden çok memnun kaldığı için, bana her gün, “Oğlum, Cennet’te Musâ Peygambere komşu olasın.” diye dua eder; ben de âmin derim. Bu olacak iş mi? Musâ Peygamber kim, ben kim? Ben onun yanına bile yaklaşabilir miyim hiç?
Bu esnada kendisini tanıtan Musâ Peygamber: “Müjdeler olsun sana,” dedi. “Ben Musâ Peygamber’im. Cennette senin bana komşu olacağını Allah haber verdiği için, komşumu görmek üzere buraya gelmiştim. Anana hizmetten sakın geri kalma,” diyerek oradan ayrıldı.

SELAMUN ALEYKÜM ÇOK GÜZEL Bİ KISSA. EVET ANALAR ONLARIN HAKKINI NASIL ÖDERİZKİ O ŞEVKATLERİNİN SICAKLIĞINI HİSSETMEDEN NASIL YAŞARIZKİ ALLAH(C.C) ONLARIN YOKLUKLARINI GÖSTERMESİN.:(:(:(:(:(:(:( SELAMUN ALEYKÜM. ALLAH(C.C)A EMANET OL.
 

meftun61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
3,386
Tepki puanı
5
Puanları
0
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

İki kardeş vardı. Bir de yaşlı anneleri bulunuyordu. Her gece sırayla kardeşlerden biri, annesinin hizmeti ile uğraşır, diğeri de Allah’a ibadet ederdi. Bir akşam Allah’a ibadet eden kardeş, yaptığı ibadetten öyle bir tat aldı ki, kardeşine:
– Bu gece de anneme sen hizmet et, ben ibadete devam edeyim, dedi.
Kardeşi bu teklifi kabul etti. Ne var ki, ibadet eden kardeş ibadet sırasında secdede uyuyakaldı. Rüyasında bir ses ona:
– Kardeşini bağışladık, seni de onun hatırı için affettik, diyordu.
İbadetle meşgul olan genç: “Ben Allah’a ibadet ediyorum, kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat ben onun yaptığı iş sebebi ile bağışlanıyorum. Bu nasıl olur?” diye sordu.
Ses ona şu cevabı verdi: “Evet öyledir. Çünkü senin yaptığın ibadetlere Allah’ın bir ihtiyacı yok. Ama kardeşinin yaptığı hizmetlere, annenin çok ihtiyacı var...”
 

meftun61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
3,386
Tepki puanı
5
Puanları
0
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

B)B)B)
 

edaalican

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Kas 2006
Mesajlar
454
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Kayseri
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

ALLAH RAZI OLSUN ÇOK GÜZEL PAYLAŞIM.....
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

Allah razı olsun kardeşim
ekleyebilirsiniz tabiki
 

gurbetten

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Tem 2006
Mesajlar
1,474
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
46
Konum
ALMANYA/MANISA
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

mustafa_xtar yazdı:
Allah razı olsun kardeşim
ekleyebilirsiniz tabiki


ABI ESPRI ANLAYISINA SIGINIYORUM!COK ILGINC GELDIDE EKLEMEK ISTEDIM ISTEMEZSEN KALDIRIRIM SELEM VE DUA ILE


niyazi1i.jpg

tantuniabi_karika.jpg
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

güzeldi özellikle peygamberimizle ilgili olan kıssa sağolasın allah razı olsun
 

mustafa_xtar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
5,606
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Konum
Oradan
RE: Kısa - Kısa - Kısa - Kısa

Yavuz Sultan Selimin Mısır Seferi devletin ekonomisini oldukça sıkıntıya düşürmüştü.

Ordunun masraflarını devlet hazinesi tam karşılamayınca bu ihtiyacı gidermek için Galatadaki sarraflardan senet karşılığında borç almıştı.

(Bu borçlardan hepsi sefer tamamlanınca kuruşuna gelinceye kadar ödenmiştir.)

Yalnız borç alınan tüccarlardan biri devletten alacağını alamadan ölmüştü.

Bugünkü tabiriyle zamanın maliye bakanı, durumu padişaha iletip tüccarın çocuklarına bu kadar para vermenin doğru olmayacağını gerekçe göstererek bir kısım para ve malın devlet
hazinesine alınmasını yazılı halde teklif etmişti.

Yavuz Sultan Selim bu öneriye çok sinirlenmiş,

kendisine yazılı halde iletilen bu kağıdın altına şu notu yazarak iâde etmişti:


Müteveffaya rahmet; malına, mülküne, parasına bereket; evladına afiyet;
senin gibi gammaza ise lanet.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt