Allah’ın emri olduğu için ve Onun rızâsını kazanabilmek gayesiyle örtünen bir hanım; modanın, kendini yabancı erkeklere beğendirme arzusunun, nefis ve hevâsının etkisiyle değil, Kur’an ve Sünnet’in etkisiyle örtünmelidir. Zira tesettür, o bedendeki Allah'ın hâkimiyetini kabul etmiş olmanın bir göstergesidir.
Allah’ın emri olduğu için ve Onun rızâsını kazanabilmek gayesiyle örtünen bir hanım; modanın, kendini yabancı erkeklere beğendirme arzusunun, nefis ve hevâsının etkisiyle değil, Kur’an ve Sünnet’in etkisiyle örtünmelidir. Zira tesettür, o bedendeki Allah'ın hâkimiyetini kabul etmiş olmanın bir göstergesidir.
Dolayısıyla Müslüman bir hanım, zâhiren tesettür elbisesine büründüğü gibi bâtınen de takva elbisesine bürünmelidir. Yoksa kırıtarak yürümeler, laubali konuşmalar, şuh kahkaha atmalar, erkeklerin dikkatini çekecek tarzdaki aşırı rahat tavrılar zâhiri tesettürle örtülemeyecek olan çirkin davranışlardır. Ve bu türden olan hal ve hareketler örtünmenin asıl gayesine aykırıdır.
.Nitekim âyet-i kerimede “… takva elbisesi (ne bürünmek) ise, işte bu, (süslü elbiselerden) daha hayırlıdır.†(A`râf: 26) buyurularak, örtündükten sonra, fitneye sebep olacak edeb ve haya sınırlarını aşan her türlü hareket ve davranışlardan da sakınmak gerektiğine işaret edilmiştir.
Mustafa özşimşeklerden alıntı