''Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak bir takım kadınlar olacak, bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Bunları lanetleyin, çünkü onlar lanetlenmişlerdir. Başka bir rivayette; œonlar cennete giremez ve cennetin kokusunu bile bulamazlar ilavesi vardır.
Kaynak:Müslim, Libas, 125, Cennet, 52; Ahmed b. Hanbel, II, 223, 356, 440
œResûlullah (sav) hafif bir elbise giyip tamamen vücut hatlarını örtmeyen elbiseler giyen kadınlara ˜''Onlar adı örtülü ama gerçekten çıplaktırlar''€™ buyurmuştur.€
Kaynak:Süyûtî, Tenvîru’l-Havâlif, c. 3, s.103
Yazımızda yer verdiğimiz hadislerde bir şekilde kınanan ve Cennetin kokusundan mahrum kalacak bu örtülü çıplaklar kimlerdir?
Bunlar İslamın koyduğu ölçülere uymayan,
yani ince, dar ve uzuvları gösteren elbiseler giyen
ya da vücudunda örtmesi gereken yerleri örtmeyen kadınlardır.
Kadınların bu şekilde giyinmesi, küçük günahlardan olsaydı,
elbette Peygamberimizin mübarek ağzından bu derece ağır şekilde tehdit etmezdi.
Peygamberimizin hadisinde yer alan ''teberrüc''™ ifadesini
kimi âlimlerimiz
giyinik çıplaklık
başörtülü açıklık
örtülü çıplaklık
tesettürsüz örtü
Teşhircilik€™ gibi ifadelerle Türkçeleştirmeye çalışmışlardır.
Yine, Peygamberimiz gösteriş ve şöhret için giyinenleri şu hadisleriyle uyarmaktadır:
''Kim dünyada şöhret için elbise giyerse, Allah ona kıyâmet gününde zillet elbisesi giydirir. Sonra da onu cehennemin alevli ateşlerinde yakar.''€
Kaynak:Ebû Dâvud, Libas 5, h. No: 4029, 4030).
''Şöhret elbisesi'™nden maksat, başkalarına câzip görünmek ve fors satmak için giyilen elbisedir.
Kaynak:Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, c. 2, s. 94)
İbnül-Kesir ise ''şöhret elbisesi'nden maksat, insanların arasında göz alıcı elbiseler giyerek büyüklük taslamak, kibirli tavra bürünmektir, diye belirtir.
Başka bir hadis-i şerifte Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
''œKim (dünyada, dikkatleri üzerine çeken) şöhret elbisesi giyerse, Allah, alçaltacağı gün alçaltıncaya kadar, o kimseden yüz çevirir (rahmet nazarıyla bakmaz).''
Kaynak; Kütübi Sitte Tercüme ve Şerhi İ. Canan c. 17 s : 465)