göz haramdan sakındığında, fercde harama bulaşmayacaktır.
Rabbimizin, öncelikle `gözünü haramdan sakınma` yı emredişinde, şu çağda ve şu toplumda bilfiil gözlenen bir boyut daha vardır.
Son bir asır içinde, gazete ve dergi sayfaları, sinema filmleri, TV programları ile insanların giyimleri ve yaşayışları arasında, şöyle bir bağlantı karşımıza çıkar: Bütün sefahet,rezalet ve müstehcenlikler, ilk olarak dar bir kesimde kendini ifade imkânı bulmuştur. Bu kesim ya `sosyete` dir, ya `sanatçı` lar zümresidir yahut her ikisidir. Bu dar zümre içinde dahi, herkes aynı açık saçıklığı aynı anda irtikap etmez. Bir baloya o güne kadar kimsenin giymediği bir açık kıyafetlegelen bir sosyete kadını, belki ilk anda yadırganır; ama bir eşik aşılmış olur.İçinde böylesi bir meyil olanlar, `yapılabilir` olduğunu görür ve yapma cesaretini `daha doğrusu cür` etini` bulurlar. Dar kesimde sergilenen bir aşırılık, gazete ve sayfalarıyla umuma arzedilir. Diğer yandan, film karelerinede benzer dozajda bir aşırılık taşınır. Bu `kitle iletişim araçları` yla sözkonusu aşırılığı seyreden toplum, göre göre, zaman içinde bunu `kanıksar.` İlk anda ahlâksızlık olarak görüp tepki verdiği şey, göre göre `normal` leşir. Normalleşince, kendisi de öyle yapar. Bu esnada, sözünü ettiğimiz dar kesimde daha ileri bir aşırılık sergilenmekte; o, bu kez ona tepki vermektedir. Ama üç-beş yıl sonra, göre göre onu da `normal` görür hale gelip uygulayacaktır.
Nitekim, `gözünü haramdan sakınmayan,` kural koyuculuk makamına `çağ` ı, `toplum` u ve `kendi` ni de oturtan insanların üç-beş yıl sonra nasıl giyinip nasıl dolaşacağını bugünün filmlerinden, sosyete sayfalarından, sanatçı kostümlerinden, TV sunucularının kıyafetinden.. çıkarmak mümkündür. Bakan kanıksar, kanıksayan normal görür,normal gören uygular!
Yüzyıl önce tiyatro İslâm topraklarına girdiğinde, artistler yalnızca boynu açıkta bırakan bir türbanla sahneye çıkmışlardır. Göre göre bu tarza alışılmış; boynun açıkta kalması tesettür emrine aykırı olduğu halde, `gözü haramdan koruma` emri çiğnendiği için, bu noktadaki hassasiyet aşınmıştır. Ardından türban da atılarak saçlar tamamen açılmıştır. Aynı şekilde, kolu bileğine kadar örten elbiselerin yerini yarım kollu elbiseler almış; bir adım sonra kolsuz elbiseler gelmiştir. Mini eteğe giden yolun başında, topuğun yalnızca bir karış üstüne çıkılan modeller vardır. Onu diz boyu modeller, onu da dizin beş parmak üstüne gelen modeller izlemiştir. Kısalma adım adım devam etmektedir.
Kısacası, hususî bir hayasızlığın umumîleşmesi görme yoluyla gerçekleşir. Göz göre göre,` kural-dışı` olan `kural` haline gelir; anormal olan `normal` leşir. Gerek mü` min erkeklere, gerek mü` mine kadınlara yönelik `gözlerin haramdan korunması` emri, işte bu umumî yozlaşmayı ta başından kesmektedir.
Gözlerin haramdan korunması, Allah böyle emrettiği içindir. Böyle emreden Allah ise, Hakîm ve Kerîm bir Rabbdir. Her emri gibi, bu emrinde de bir hikmet, rahmet, kerem ve terbiye vardır.
Aklı olan varlıklar haya eder çıplaklıktan.
Çocuklar haya eder
ne bilsin o edeb i hayayı.
Çünkü fıtratında var!