Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

istanbul'un fethi (1 Kullanıcı)

smmmtuba

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2007
Mesajlar
1,639
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
نعىمة;527694' Alıntı:
Allah senden razı olsun kardeşim bizim gönlümüzü ferahlattığın için Allah da senin gönlünü ferahlatsın
Peygamberimiz buyurdular ki münakaşada hayır yoktur diye
ama Sahabeyi Kirama r.anhum ecmayın dil uzatıldığına çok üzüldük
Sahabem Gökteki Yıldızlar Onlar Hakkında Allahtan korkun diyor Seyyidul Evveline vel Ahirin (sav)
Allah razı olsun

Ve aleyna Aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhu, Allah sizlerden de razı olsun, ecmain inşaAllah. Es Selamun Aleyküm..
 

tevhiteri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
364
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Tevhideri

Tevhideri

sayın tevhiteri; bu yazdıklarınız tevhidle pek bağdaşmıyor...
hz.muaviye (r.a.) yi ebu cehil ve ebu leheb ile aynı kefede sayıyorsunuz ...durumunuz vahim...unuttunuzmu muaviye (r.a.) sahabenin büyüklerindendir....vahiy katibidir... hakkında konuşurken dikkat edin, yoksa tevhidiniz sakata gider...
sa.ne alaka tevhidte muavviyeye iman edinmi deniyor.reygambere hakaret eden ebu cehille.evlatlıgına damadına ehlibeytine kılıç ceken ebu süfyanve hinin oglu muavviye arasında ne fark var.ha birde yezitin babası.a.e.o
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Gerçi burada tevhiteri kardeşin suçu yok, islam alimlerinin bir çoğu muaviyeyi mürted ilan etmiş zaten, biz bu işe karışamayız, kimin müslim kimin mürted olduğunu ancak Allah bilir..
Size günümüz ve hatta avartarınız ile ilgili bir soru sorayım..
İbadetevlerin de insan katledenlerin tevhidi zarara girer mi?..
Rabbimiz bir ayetin de suçsuz bir müslümanı öldürenlerin cehennemlik olduğunu bildirir..
Hele bir de bu işler cami ve mescitler de cereyan ediyorsa, vah ki vah..
Cevabınızı bekkliyorum..

Allah Teala Hz.leri umarım seni cevabsız bırakmaz
burası İslamiyet sitesi ve Sahabeyi Kirama Müslümanlara Kurana dil uzatma yeri değildir!
 

tevhiteri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
364
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Tevhideri

Tevhideri

نعىمة;527703' Alıntı:
Allah Teala Hz.leri umarım seni cevabsız bırakmaz
burası İslamiyet sitesi ve Sahabeyi Kirama Müslümanlara Kurana dil uzatma yeri değildir!
sa.ya agzından çıkanı kulagın duymuyor yada okuduğunu anlamıyorsun.ne güzel camur atıyorsun aynı abilerin gibi.islama kurana müslümana ve amentüye kimse laf söylemiyor.sadece senin cemaatinin inandıgı gibi inanmıyorum.yine yanlış şeyler söylerseniz yine karşı cıkacagım .a.e.o
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
b. Hadisin Ravilerinin Durumu
Hadis alimleri bir hadisin Peygamberimize ait olup olmadigini tespit etmek için bir takim esaslar koymuslardir. Bunlardan biri de hadisin senedinin güvenilir olmasidir. Bilindigi gibi hadisi eserine kaydeden kitap sahibi muhaddis ile Hz. Peygamber arasindaki vasitalar zincirine o hadisin senedi denilmektedir. Sayet senedi teskil eden raviler zincirinde zaman bakimindan bir baglanti bulunursa, yani sira ile raviler arasinda bir hoca talebe iliskisi varsa ve raviler de kendilerinde aranan sartlari haiz, itimada sayan güvenilir kimseler iseler, böyle bir senedle rivayet edilen hadis, usul bakimindan “sahih” kabul edilir ve sözün Hz. Peygamber’e ait olusu kuvvet kesbeder. Durum bunun aksini ortaya koyarsa, o tip hadislere “zayif hadis” denir ki, bu taktirde metnin Peygamber’e ait olusu süpheli demektir. Dolayisiyla bu esasa göre sözkonusu fetih hadisinin ravilerini tek tek incelemek gerekmektedir.
Metnini esas aldigimiz Ahmed b. Hanbel’in Müsned’indeki hadisin, bütün kaynaklardaki senedleri hemen hemen aynidir. Hadisin senedi ise muttasil olup herhangi bir inkita/kopukluk sözkonusu degildir. Yani hadis teknik tabirle “merfû” bir hadistir. Hz. Peygamber’den itibaren eserin müellifine gelinceye kadar olusan sened zincirine baktigimizda söyle bir tabloyla karsilasmaktayiz.

Hz. Peygamber

Bisr el-Ganevî

Abdullah b. Bisr

El-Velîd b. el-Mugîre

Zeyd b. el-Hubâb

Abdullah b. Muhammed b. Ebî Seybe

Ahmed b. Hanbel

Görüldügü gibi hadis Hz. Peygamber’den Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned adli eserine aradaki bes ravi vasitasiyla intikal ettirilmistir. Simdi bu tabloda yer alan ravileri sirasiyla ele alalim:

Bisr el-Ganevî
Künyesi Ebû Abdullah’tir. Kaynaklarda ismi Bisr el-Ganevî ya da Bisr el-Has’ami seklinde geçmektedir. Ashabin hayatindan bahseden elimizdeki kaynaklarda, onun sahabî oldugunu ve Hz. Peygamberin sohbetinde bulundugunu kaydedilmektedir. Yine onun biyografisine yer veren eserlerde, fetih hadisini ilk rivayet eden kisi oldugu zikredilmektedir. Ne yazik ki, Bisr el-Ganevî’nin vefat tarihi hakkinda kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlayamadik.

Abdullah b. Bisr el-Ganevî (ö. 125/743)
Yukarida bahsedilen Bisr el-Ganevî’nin ogludur. Künyesi Ebû Umeyr olan Abdullah Kufe’de ikamet etmistir ve tabiûnun orta tabakasindandir. El-Has’amî ve el-Kâtib nisbesiyle tanindigi bildirilmektedir. Babasi Bisr’den fetih hadisini isitmistir.
Hocalari arasinda babasi Bisr’den baska Ebû Zür’a b. Amr b. Cerîr zikredilmektedir. Su’be b. Haccac (ö. 160/776 ), el-Velid b. el-Mugîre (ö. 172/788), Süfyan es-Sevrî (ö. 161/777) ve Süfyân b. Uyeyne (ö. 198/813)’nin hocalarindan biridir. Ayrica oglu Umeyr ve torunu Bisr b. Umeyr de kendisinden hadis rivayet etmislerdir.
Abdullah Cerh ve tadil alimleri tarafindan “seyh”, “sika”, “sadûk” gibi sifatlarla tanimlanmistir. Diger yandan Abdurrauf el-Münavî, Feyzü’l-Kadîr adli eserinde her ne kadar Zehebînin, Abdullah b. Bisr’i zayif kabul ettigini söylese de, tespit edebildigimiz kadariyla Zehebî Kütüb-i Sitte ravilerine tahsis ettigi el-Kâsif adli eserinde bunun tam aksine Abdulah b. Bisr’in güvenilir bir ravi oldugunu zikretmektedir.

3. el-Velid b. el-Mugîre el-Meâfirî (ö. 172/788)
Ismi el-Velid b. el-Mugîre b. Süleyman’dir. Tabinin büyüklerinden olan el-Velîd, el-Meâfirî nesebiyle anilmaktadir. Künyesi Ebü’l-Abbâs olan Velid’in Merv sehrinde ikamet ettigi ve hicri 172 tarihinde vefat ettigi haber verilmektedir.
Fetih hadisinin üçüncü tabaka ravisi olan Velid’in, hadis ögrendigi hocalari arasinda Abdullah b. Bisr’den baska, Abdullah b. Hübeyre (ö. 126/743), Misrah b. Haan (ö. 128/745), Hâris b. Yezîd (ö. 130/747), Vahib b. Abdullah (ö.137/754) sayilmaktadir.
Güvenilir/sika bir ravi olarak vasiflandirilan Velid’i, Ibn Hibbân da güvenilir ravilere yer verdigi es-Sikat adli eserinde zikretmistir.

4. Zeyd b. el-Hubâb (ö. 230/844)
Zeyd b. el-Hubâb er-Reyyân tabiinin küçüklerindendir. Nesebi al-Aklî olan Zeyd, Ebü’l-Hüseyn künyesiyle bilinmektedir. Aslen Horasanli olup, Küfe’de yasamis ve hicrî 230 tarihinde vefat etmistir.
Fetih hadisinin dördüncü tabaka ravisi olan Zeyd b. el-Hubâb hadis ugruna devrinin bütün ilim merkezlerini dolasmis ve meshur âlimlerden hadis tahsil etmistir. Bu amaçla onun Endülüs’e kadar gittigi söylenmektedir. Bu özelliginden dolayi olsa gerek “cevvâl” (çok hareketli) ve “rahhal” (çok seyahat eden) vasiflariyla taninmaktadir.
Dogru sözlü, hafizasi kuvvetli ve güvenilir bir ravi oldugu kaydedilmektedir. Hocalari arasinda Ibrahim b. Osman, Ibrahim b. Nafî, Ebû Seleme, Üsâme b. Zeyd, Eflah b. Said, Sabit b. Kays, Cerir b. Hâzim, Hammad b. Zeyd, Hâlid b. Dînâr, Su’be, ed-Dahhâk, Imam Malik gibi meshur âlimler bulunmaktadir.
Yahya b. Main, Ahmed b. Hanbel ve Ebu Hâtim er-Râzî tarafindan “sadûk” olarak nitelenen Zeyd’in, Sevrî’den yaptigi rivayetlerde hatali oldugu ileri sürülmektedir.


5. Abdullah b. Muhammed b. Ebî Seybe (ö. 235/849)
Ebû Bekir künyesiyle maruf olan Ibn Ebî Seybe Kufe’de ikamet etmis ve hicrî 235 tarihinde vefat etmistir. Fetih hadisinin besinci tabaka ravisi olan Abdullah, ayni zamanda erken dönem kaynaklarindan biri olan el-Musannef adli hadis eserinin de müellifidir.
Hocalari arasinda Ebû Bekir b. Ayyâs b. Salim, Ahmed b. Ishak b. Zeyd, Ishak b. Süleyman, el-Esved b. Âmir, Halid b. Mahled, Ravh b. Ubade, Zekeriyya b. Adiyy, Ziyad b. er-Rebî, Süfyan b. Uyeyne, Süleyman b. Harb ve Vekî b. el-Cerrâh gibi alimler bulunmaktadir. Talebesi olarak da Ahmed b. Ali b. Said zikredilmektedir.
Ibn Ebî Seybe hakkinda Ahmed b. Hanbel, “sadûk”, Ibn Ebî Hâtim er-Râzi “sika” derken, Ebû Zür’a er-Râzî de hifzinin çok kuvvetli oldugunu belirtmektedir. Kaldi ki, Ahmed b. Hanbel, Ibn Ebî Seybe’nin el-Musannef adli hadis eserinden yararlanmis ve kendisinden de fetih hadisini rivayet etmistir.
Pek çok kaynakta yer aldigini gördügümüz ve ravilerinin durumunu tespit ettigimiz hadisin bes ravisini incelemis bulunuyoruz. Senedi teskil eden bu bes raviden her biri zaman içerisinde zincirleme olarak birbiriyle görüsmüs ve biri digerinden sözkonusu hadisi ögrenmistir. Bu durum hadis teknigi bakimindan senedin muttasil (kesiksiz) olusunu ortaya koymaktadir. Ayrica her bir ravi, hadis ravilerinde aranan vasiflari tasimaktadir. Bu hadisin senedindeki ravilerin tamami güvenilir ravilerdir. Dolayisiyla sözkonusu hadisin, senedin kesintisiz olusu ve ravilerin güvenilir olmasi gibi bir hadisin senedinde aranan özellikleri tasidigi ortaya çikmaktadir.

Istanbul’un Fethiyle Ilgili Hadislerin, Istanbul’u Fethetme Girisimlerine Etkisi
Hz. Peygamber’in Istanbul’u fethiyle ilgili müjdesi sebebiyle müslümanlar Istanbul fethedilinceye kadar pek çok defa Istanbul’u fethetme girisiminde bulunmus Fatih Sultan Mehmed’in fethine kadar tam on bir kez Istanbul önlerine gelmislerdir. Bunlardan ilki, 655 tarihinde Hazreti Osman (r.a.) zamaninda gerçeklestirilmistir. Bu seferde Suriye valisi Muaviye (r.a.), Abdullah b. Sarh komutasinda Bizans’a bir donanma göndermistir...
Ikincisi ise, 668 tarihinde Muaviye, Emevî Halifesi iken, oglu Yezid kumandasinda bir orduyu Istanbul’a göndermistir. Bu orduda Hz. Peygamber’in akrabasi Medineli Ensar müslümanlarindan Halid b. Zeyd Ebû Eyyûb el-Ensâri (r.a.) de bulunmaktaydi. Ebû Eyyûb, Bizans surlarina yakin bir yerde sehid olmus ve ayni yere defnedilmistir. Sözkonusu bu seferler tarihçileri ilgilendirdigi için konumuz açisindan bu kadarla iktifa ediyoruz.
Ancak su husus gayet açiktir ki, Istanbul’un fethiyle ilgili Hz. Peygamber tarafindan verilmis olan bu müjde, müslümanlarin gönlünde vazgeçilmez bir fetih sevdasi olusturmustur. Müslümanlar Hz. Peygamber’in gösterdigi o günün iki süper gücünden birinin merkezini Islam’a açmayi hedeflerin ve sereflerin en büyügü bilmislerdir. Sonuçta belli bir disiplini, gelenegi ve teknolojisi bulunan genç Fatihin komutasindaki Osmanli ordusu bu görevi yerine getirmis ve böylece hadiste gösterilen hedefe ulasmis ve Hz. Peygamber’in övgüsüne layik olduklarini bütün insanliga göstermislerdir.

SONUÇ
Istanbul’un fethiyle ilgili hadisin yukarida zikrettigimiz bunca kaynak içerisinde yer almis olmasi hadis kritigi bakimindan oldukça önemlidir. Ayrica hadis eserleri bakimindan ilk devir hadis külliyatinda bulunmus olmasi da hadisin sihhat bakimindan degerini artirmaktadir. Muhammed b. Ismail el-Buhârî, hadis eserleri arasinda en muteber kabul edilen Sahih adli kitabina almasa da, fetih hadisine diger iki eseri olan et-Târihu’l-Kebir ve et-Târihu’s-Sagir’inde yer vermistir. Sünen’lerde ise, ayni hadis metni olmasa da Istanbul’un fethiyle ilgili baska rivayetler bulunmaktadir. Bu durum sözkonusu hadise olan güveni artirmaktadir.
Diger yandan bahse konu olan fethin gerçeklesmesi de hadisin sihhatini oldugu kadar anlamini da pekistirmektedir. Zira kelime ve kavramlarin zahirinden degil de batinindan hareket ederek farkli yoruma gidilmesini de ortadan kaldirmaktadir. Nitekim bazi rivayetlerde Istanbul’un Müslümanlar tarafindan kusatilmasi fetih olarak da algilanmis, Peygamber’in verdigi müjdenin gerçeklestigi ifade edilmistir. Halbuki pek çok kusatmaya ragmen Istanbul, Fatih Sultan Mehmet’in kusatmasinin ardindan fethedilmistir.
Bütün bunlarin yanisira fetih hadisi için Hâkim en-Neysabûrî “isnadi sahihtir” demis, Imam Zehebî (ö. 748/1347) de “sahih” oldugunu bildirmistir. Üstelik hadis diye uydurulmus sözler ile ilgili kitaplarin hiç birinde sözkonusu hadisin uydurma oldugu söylenmemistir. Ancak son dönemde yasamis Misirli Mahmud Ebû Reyye, “Bu hadisin Yezîd b. Muaviye için uydurulmus olmasi muhtemeldir; zira Kostantiniyye savasinda bulunan ordunun komutani oydu” diye bir iddia ortaya atmistir. Hadisleri sihhat durumlarina göre degerlendirmesiyle ün yapmis son dönem arastirmacilarindan Nâsiruddîn el-Albânî de hadisin ravilerinden Abdullah b. Bisr el-Ganevî hakkindaki Ibn Hibbân’in müspet görüsünün kendisini tatmin etmedigi gerekçesiyle, “Bana göre hadis sahih degildir” demekte ve zayif olduguna hükmederek bu hadisi kendi derledigi zayif hadis koleksiyonuna aldigi görülmektedir.
Ebû Reyye’nin iddiasi tamamen kuskuya dayanmaktadir ve tutarli bir iddia degildir. El-Albâni’nin tespiti ise, hadisin zayif sayilmasini gerektirecek kadar kuvvetli bir delil olarak görünmemektedir. Kaldi ki, bu iki sahis disinda hadisin sihhati konusunda tartismaya sebep olabilecek herhangi ciddi bir itiraz bulunmamaktadir. Ancak daha önce de belirttigimiz gibi bu hadis hakkindaki bir takim kuskular, özellikle sehirlerin fazileti konusunda pek çok hadis uydurulmus olmasindan kaynaklanmaktadir. Bu endiseler sebebiyle bu gibi hadislerin arastirilmasi gerektigi görüsü dogrudur. Konuyla ilgili yapilan bilimsel çalismalarin gerekçesini de bu yaklasimlar olusturmaktadir.
Buraya kadar serdedilen bilgiler isiginda Istanbul’un fethiyle ilgili ele aldigimiz meshur fetih hadisi, kitaplara kaydedilinceye kadar geçirdigi asamalar bakimindan, ravilerin durumu açisindan ve yer aldigi kaynaklar bakimindan degerlendirildiginde herhangi bir süpheye meydan vermeyecek kadar sahih/güvenilir bir hadistir.
Sonuç olarak ifade etmek gerekirse Hz. Peygamber Istanbul’un fethedilecegini sekiz asir önceden müjdelemis, onun sözüne güvenen ve bu ugurda çalisan Müslüman Türkler de Istanbul’u fethederek Peygamber tarafindan tebcil edilen/övülen komutan ve asker olma serefine ermislerdir. Bu hadisin sihhati üzerinde tartisma açmak, Istanbul’la ilgili gelecege yönelik baska emellere hizmet edebilir.

Bu kardeşimizden Allah razı olsun
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
Gerçi burada tevhiteri kardeşin suçu yok, islam alimlerinin bir çoğu muaviyeyi mürted ilan etmiş zaten, biz bu işe karışamayız, kimin müslim kimin mürted olduğunu ancak Allah bilir..
Size günümüz ve hatta avartarınız ile ilgili bir soru sorayım..
İbadetevlerin de insan katledenlerin tevhidi zarara girer mi?..
Rabbimiz bir ayetin de suçsuz bir müslümanı öldürenlerin cehennemlik olduğunu bildirir..
Hele bir de bu işler cami ve mescitler de cereyan ediyorsa, vah ki vah..
Cevabınızı bekkliyorum..

1, şu hz.muaviye (r.a.)yi mürted ilan eden islam alimleri..! kimlermiş çok merak ettim..

2, bayram ali hocayı camide şehid eden zalim'i siz suçsuz bir müslüman olarakmı sayıyorsunuz ...?

3,) o katilin müslüman olduğunu nerden anladınız..hz.muaviye(r.a.)'ye gelince kimin müslim kimin mürted olduğunu allah bilir diyorsunuz..! bayram ali hocanın katiline gelince müslüman olduğunu savunuyorsunuz ...nedir bu tezat..?

4,)emir-el mü'münun hz. ömer camide bıçaklanarak şehid edildi,,, sahabe-i kiram da, katili caminin içinde param parça ettiler... bizim cemeatimizde aynı sahabe gibi yaptı ... varmı itirazın..?

ben senin derdinin ne olduğunu çok iyi biliyorum... ve bu konunun dönüp dolaşıp geleceği yeride biliyorum...lafı uzatmadan tarikat şirktir dede... kus içindeki kinini..

bende seni merak ediyordum ne zaman gelecek diye..
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
sa.ne alaka tevhidte muavviyeye iman edinmi deniyor.reygambere hakaret eden ebu cehille.evlatlıgına damadına ehlibeytine kılıç ceken ebu süfyanve hinin oglu muavviye arasında ne fark var.ha birde yezitin babası.a.e.o

sahabenin tamamı muaviye(r.a.)nin halifeliğine biat ettiler(hz.hasan, hz.hüseyin, ibni ömer, ibni abbas, yani bütün sahabe onun hilafetini kabül ettiler...) bütün islam alimleri onu sahabe saydılar ...sen kim oluyorsunda onu kafir sayıyorsun ...
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
sağol kardeş, anlayan anladı anlayacağını..
benim geleceğim yer sadece ve sadece KUR'AN İSLAMI dır, ötesini bilmem, anlamam,
Ben şu minik yüreğimle Rabbimi zor anlıyorum, başkalarına yer ayırsam çıkamam içinden..
Size karışamam, kime ayırırsan ayır yüreğini, iraden de hürsün sonuçta..
Benden bu kadar, mesele anlaşılmıştır çünki..

"kuran islamı" deyimi küfür kapısının koludur....
dinimizde hiç bir konu için,"bu mesele kur'anda varmı diye sorgulanmaz" ..ancak "bu mesele islamda varmı diye" sorgulanır...

islam sırasıyla; kuran,sünnet,kıyası fukaha,icma ümmet,ten teşekküldür...
--yookkk, efendim islam sadece kuran dır derseniz...? o halde söyleyin bakalım namazın kılınış şeklini,,kılınış vakitlerini,, kuranın neresinde buldunuz...?
 

tevhiteri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
364
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Tevhideri

Tevhideri

sahabenin tamamı muaviye(r.a.)nin halifeliğine biat ettiler(hz.hasan, hz.hüseyin, ibni ömer, ibni abbas, yani bütün sahabe onun hilafetini kabül ettiler...) bütün islam alimleri onu sahabe saydılar ...sen kim oluyorsunda onu kafir sayıyorsun ...
sa.ben kimseye kafir demem kalbleri allah bilir.iş kişinin aynası lafa bakılmaz derler.ibni abidinin kısası enbiya kitabından okudum kendine ve ölmeden ogluna kılıç zoruyla biat ettiriyor.a.e.o
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
sa.ben kimseye kafir demem kalbleri allah bilir.iş kişinin aynası lafa bakılmaz derler.ibni abidinin kısası enbiya kitabından okudum kendine ve ölmeden ogluna kılıç zoruyla biat ettiriyor.a.e.o

ben sana sahabe biat etti diyorum sen bana masal anlatıyorsun....

ibni abidin büyük bir ehli sünnet alimidir.., muaviye (r.a.) hakkında ne yazmış tam olarak yazda bi bakalım..
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
Arayan bulur efendim,
Aramadınızsa bulamamanız doğal,
gerekli gereksiz yüzlerce bilgiden Kur'ana vakit bulursanız eğer, iyi dikkat edin, aradığınız herşey orada mevcuttur..
Yeter ki sorununuzu Kur'ana sormasını akledin..

ben bulamadım, eğer bulduysan yerini söyle bende bakayım

edebiyat yapma... sadece namaz kılmanın şekli kur'anda hangi surenin kaçıncı ayetinde onu söyle...
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Ayıp ayıp,
Kur'anın nüzülünden asırlar sonra ihdas edilen rabitaları, hatmeleri, tesbihleri buluyor ve cilt cilt yayınlıyorsunuz da,
İslamın en önemli ibadetini mi bulamıyorsunuz,
Şu ruhulfurkan tefsirini yapan bir abinizi çağırın da, göremedikleri ibadet şekil ve tarzlarını tek tek söyleyelim, bel ki bir sonraki baskısına koyarlar..

ne çabuk toparlandın tavşan suyunun suyu devamını mı yazacaksın
Az önce Sahabemizi ra inkar ettin yetmiyormuş gibi bir de şimdi
İslamın Temellerine dil uzatıyorsun
Siteyi şaşırdın galiba çünkü burası bir İslamiyet Sitesi
müslümanlar Sahabeyi severler Hadisleri inkar etmezler
Allah rizasını gözetirler
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
sa.ne alaka tevhidte muavviyeye iman edinmi deniyor.reygambere hakaret eden ebu cehille.evlatlıgına damadına ehlibeytine kılıç ceken ebu süfyanve hinin oglu muavviye arasında ne fark var.ha birde yezitin babası.a.e.o

..ayrıca ebu süfyan ve hint sahabe-i kiramdır mekkenin fethinde iman ettler ...efendimizin vefatından sonra, ikisininde islam adına büyük hizmetleri oldu..

hz. ömer zamanında katıldığı bir savaşta ebu süfyan(r.a)'ın bir gözüne ok isabet etti ve tek gözü kör oldu.. savaştan sonra hz. ömer kendisine gözünü kaybetmişsin geçmiş olsun diyince,, ebu süfyan - ötekide gidecek ya ömer ötekide gidecek dedi ,,,ya ömer ben efendimiz'e (sav); ben ki seni bu gözlerle 23 sene göremedim.. ya rasülallah, bu gözlerle nasıl rabbimin huzuruna çıkarım.. dua ette rabbim bu gözleri benden alsın dedim oda amin dedi o yüzden biliyorumki öteki gözümde kör olmadan ben ölmeyeceğim... ve aynen dediği gibide oldu başka bir savaşta diğer gözünüde kaybetti vefat ettiğinde iki gözüde âmâ idi...


siyer-i nebi ilminiz çağrı filmi ile sınırlı ise; siz vahşi(r.a.) yede beddua edersiniz...
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
Ayıp ayıp,
Kur'anın nüzülünden asırlar sonra ihdas edilen rabitaları, hatmeleri, tesbihleri buluyor ve cilt cilt yayınlıyorsunuz da,
İslamın en önemli ibadetini mi bulamıyorsunuz,
Şu ruhulfurkan tefsirini yapan bir abinizi çağırın da, göremedikleri ibadet şekil ve tarzlarını tek tek söyleyelim, bel ki bir sonraki baskısına koyarlar..


sana laf kalabalığı yapma dedim...

sadece yerini söyle bizde bakalım öğrenelim...
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Müslüman Ona bir anlık bakış
Yahut Onun bir an olsun gördüğü...
İşte sahabilik!...Ruhta bir nakış
Hep o Nurun ince ince ördüğü...


Dört köşeli ulvi şekil,sırayla,
Ebubekir, Ömer, Osman, ve Ali...
Yanmış da her biri aynı çırayla,
Her birinin yine bambaşka hali.


Dört camlı bir fener,merkezde o Nur,
Merhamet,adalet,edep ve hikmet...
En yüce insanda nasıl bulunur,
Bu dört faziletten ayrı bir kıymet?...


Dörtler yüceliği tamamlayanlar,
Camlarına göre verenler ışık...
O Nurla Sonsuzu selamlayanlar,
O Nur sütununda renk renk sarmaşık


Saf saf,kol kol bölük bölük sahabi
İlkler,müjdeliler,daha ne ve ne?...
Ateşle mühürlü hepsinin kalbi ,
Hak'ta, aşk'ta ,şevkte hepsi divane,


Ümmet caddesinde,o gün bugündür,
Sahabiye nisbet,taşlar hep moloz.
'En üstün veliden daha üstündür,
Sahabi atının burnundaki toz'.


Necip Fazıl Kısakürek
 

tevhiteri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
364
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Tevhideri

Tevhideri

..ayrıca ebu süfyan ve hint sahabe-i kiramdır mekkenin fethinde iman ettler ...efendimizin vefatından sonra, ikisininde islam adına büyük hizmetleri oldu..

hz. ömer zamanında katıldığı bir savaşta ebu süfyan(r.a)'ın bir gözüne ok isabet etti ve tek gözü kör oldu.. savaştan sonra hz. ömer kendisine gözünü kaybetmişsin geçmiş olsun diyince,, ebu süfyan - ötekide gidecek ya ömer ötekide gidecek dedi ,,,ya ömer ben efendimiz'e (sav); ben ki seni bu gözlerle 23 sene göremedim.. ya rasülallah, bu gözlerle nasıl rabbimin huzuruna çıkarım.. dua ette rabbim bu gözleri benden alsın dedim oda amin dedi o yüzden biliyorumki öteki gözümde kör olmadan ben ölmeyeceğim... ve aynen dediği gibide oldu başka bir savaşta diğer gözünüde kaybetti vefat ettiğinde iki gözüde âmâ idi...

siyer-i nebi ilminiz çağrı filmi ile sınırlı ise; siz vahşi(r.a.) yede beddua edersiniz...
sa.bakın kardeşim.asrı saadetten sonra hakimiyet için kardeş kavgaları olmuştur bu kardeş kavgasınıda ehlibeyt ve onlara inananlar kaybetmiştir.yönetimi eline alan emeviler ve daha sonra abbasiler peygamber öldükten 200 yıl sonra başlamışlar hadis toplamaya kendilerini meşrulaştırmak için .o zamanki müslümanlarda şimdikilerde aynı şekilde inandırılmış.100 lerce meshep cıkmış.neyseki sonunda 4 de inmiş.daha sonrada tarikatlar cıkmış.görüyorsunuz adam hadislere dayandırarak bana vahiy geliyor diyor.bir başkası kitaplarında hep bana gösterildi diyor.talebesine soruyorum nasıl gösterilmiş diye.aynen sinema perdesi gibi diyor.ben kimseye beddua etmem.her olayda akıl sahiplerine ibret vardır.a.e.o
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
Bak kardeşim,
Ruhulfurkanı baştan sona okumuş, oradaki hataları tespit etmiş ve bunları abilerinizle saatlerce konuşmuş, tartışmış, istediğiniz ayetleri tek tek onlara vermiş biriyim..
Eğer bunu o abilerine sorarsan, kesin sana verdiğimiz ayetleri söyleyeceklerdir..
Hatta, içlerinden bazıları bu hataları kabu etmiş ama şeyh efendinin bu değişikliğe izin vermeyeceğini söylemişti..
Anlayacağın, sizin cemaati iyi tanıyan ve her ortam da onlarla fikir alışverişinde bulunan biriyim..
Bendeniz bu siteye girmemeye söz vermiştim, çünki yargılamadan infaz gibi bir huyu var yöneticilerin..
Belki inanmayacaksınız, kendileri tamamen tarikatçı olan 4 arkadaşın özel isteğiyle şu an sitedeyim..
Biz her ne kadar direnseniz de, yazılarımızı ciddi ve tutarlı bulan arkadaşlarınız var sitede..
Daha dün, bir arkadaşınız ile CİN ÇARPMASI meselesini tartıştık msn'de, bu konu da hiçbir tatmin edici cevap bulamayan arkadaşınız, şu an da cinin, şeytanın ve bunların çarpıp çarpamayacağı ile alakalı herşeyi öğrendiler, kendi söylemleriyle, büyük bir rahata erdiler..
20 yılını Kur'an araştırmalarına vermiş birini böyle kısırdöngüye çekmeyip..
İlmi ve fikri alan da alış-verişi deneseydiniz, görecektiniz ki, çözümsüz bildiğiniz birçok şey aslın da çözümlüdür ve bunu bizzat Kur'an gerçekleştirmiştir..
Neyse, ilim de at gözlüğüne yer yoktur, ben geniş bakar, geniş düşünürüm, gerçekten bilgi alışverişin de bulunmak isteyen olursa, buradayım..
Senin ilminden ne olur... diyorsanız, bildiğiniz gibi yaşayın, nasılsa kimse kimsenin mezarına yatamaz..
Rabbim yar ve yardımcımız olsun

yine bir sürü edebiyat yapmışsın...bu kadar yazı yazacağına bana sadece; ....suresinin...ayetinde diye yazsaydınya....

ayrıca sizin benim cemaatime ne kadar yakın olduğunuz martavalını külahıma anlatın..
ismail ağa camisinin az aşağısı fener rum patrikanesidir ....onlarda bizim cemaatimize çok yakın ama malesef müslüman bile değiller...

anlaşılan daha önce siteden kovulmuş birisin şunu bilki tarih tekerrürden ibaret...yakında yine kovulacaksın bu sefer sözünü tut ve bi daha bu siteye girme olurmu...
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
45
Konum
Gebze
sa.bakın kardeşim.asrı saadetten sonra hakimiyet için kardeş kavgaları olmuştur bu kardeş kavgasınıda ehlibeyt ve onlara inananlar kaybetmiştir.yönetimi eline alan emeviler ve daha sonra abbasiler peygamber öldükten 200 yıl sonra başlamışlar hadis toplamaya kendilerini meşrulaştırmak için .o zamanki müslümanlarda şimdikilerde aynı şekilde inandırılmış.100 lerce meshep cıkmış.neyseki sonunda 4 de inmiş.daha sonrada tarikatlar cıkmış.görüyorsunuz adam hadislere dayandırarak bana vahiy geliyor diyor.bir başkası kitaplarında hep bana gösterildi diyor.talebesine soruyorum nasıl gösterilmiş diye.aynen sinema perdesi gibi diyor.ben kimseye beddua etmem.her olayda akıl sahiplerine ibret vardır.a.e.o

Asr-ı Saadet ve Dört Halife dönemlerinde herhangi bir mezhebin kurulmasına gerek görülmemiştir. Çünkü onlar dini doğrudan Hz. Muhammed (sav)’den ve ashabından öğrenmişlerdir.

Sonradan sapkın akımlar ve bid’atçı fırkalar türeyince, Peygamberimiz (sav)’in ve ashabının yolundan giden rabbani alimler, itikat ve amelde bazı ölçüler tespit etmişlerdir. Doğruyu yanlıştan ayırarak, İslam dinini arınmış bir şekilde insanlığa sunmuşlardır. Böylece Ehl-i Sünnet mezhepleri doğmuştur
 

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
sa.bakın kardeşim.asrı saadetten sonra hakimiyet için kardeş kavgaları olmuştur bu kardeş kavgasınıda ehlibeyt ve onlara inananlar kaybetmiştir.yönetimi eline alan emeviler ve daha sonra abbasiler peygamber öldükten 200 yıl sonra başlamışlar hadis toplamaya kendilerini meşrulaştırmak için .o zamanki müslümanlarda şimdikilerde aynı şekilde inandırılmış.100 lerce meshep cıkmış.neyseki sonunda 4 de inmiş.daha sonrada tarikatlar cıkmış.görüyorsunuz adam hadislere dayandırarak bana vahiy geliyor diyor.bir başkası kitaplarında hep bana gösterildi diyor.talebesine soruyorum nasıl gösterilmiş diye.aynen sinema perdesi gibi diyor.ben kimseye beddua etmem.her olayda akıl sahiplerine ibret vardır.a.e.o

Şeyh seyyid Abdülkadir Geylani bu konuda şöyle diyor
Bizim bu konuda dilimizi tutmamız gerekiyor çünkü Allahü Teala sahabeler arasındaki anlaşmazlıklara ilişkin Kuranda şöyle buyurdu: 'VA NAZA'NA MA Fİ SUDURİHİM MİN ĞİLLİN İHVANAN ALA SURURİ MUTAKABİLİN'
'BİZ ONALRIN GÖĞÜSLERİNDE KIRGINLIK NAMINA NE VARSA SİLDİK ARTİK KARDEŞLAR OLARAK SEVİNÇLİDİRLER'

(Hicr,47 ci ayet)

zayıf noktaları mı bulmaya çalışıyorsun o zaman sen nesin
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt