hudayfe yazdı:
andelib yazdı:
adamı fıtık ediyo valla .cemaat ve tarikat a mal etmemek lazım.söylendiği gibi onlar isim kullanıyorlar.yoksa nurculuk tarikat kız tavlamak veya maddi menfaatlar sağlamakamacı yoktur.
mesela bu konuyla alakalı nurcuların üstadı bediüzzaman said nursi hakkında bir hatırayı aklımda kaldığı kadar nakledeyim.:
bediüzzaman birtarikat şeyhini ziyarete gider.şeyhin evi kadınların su alıp gittiği çeşmeye yakınmış.ve kadınlar geçerken üstad yüzünü peçeyle kapatırmış.bu durum şeyhin dikkatini çekmiş.sormuş:
neden böyle yapıyorsun.
bediüzzaman:
ben onlara bakmam .olurki onlar bana bakacak olurlarsa yüzümün nurunu alır. diyor ve şeyh bu denli dikkatli bir gence hayran kalıyor.
(tabi bu o şeyhin küçüklüğünü falan göstermez.bu bediüzzamanın dikkatini belirtiyor. oda dikkat ediyor ama bu denli değil)
ehli tarik kardeşlerimiz yanlış anlamasın yani.
birtane daha yazayım bari
bir nedenden dolayı nedenini tam hatırlayamıyorum
bediüzzamanı denemek için iki arkadaşı anlaşırlar.
istanbul boğazında ermeni kızlaarının eğlence yaptığı bir zamanda gezintiye çııkmak maksadıyla bediüzzamanı alıp yavaş yavaş o tarafa götürürler. yarı çıplak ermeni kızlarrının bulunduğu kıyıda tam 1.buçuk saat nöbetleşe bediüzzamanı takip etmişler.yani birisi kürek çekerrken diğeri çaktırmadan onu takip ediyor.ve en sonunda bu durumu beediüzzamana söylüyorlar:
biz seni denemek için buraya ermeni kızlarına bakıcakmı bakmıyacakmı diye getirdik.oysa sen bu kadar zamanda başını bile o tarafa çevirmedin.
bediüzzaman:
kardeşim benim aklıma gelmiyor böyle şeyler.(yani bakmak aklına gelmiyor)
hayret değilmi kardeşim.hemde böyle bir zatın kurduğu cematın adının kullanılması.tabi
diğer tarikatlerinde kullanılması.hakikaten acı veriyor.hepinizdenallah razı olsun s.a.
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvelâ: Size hem acip, hem elîm, hem lâtif bir macera-yı hayatımı, düşmanlarımın hem şenî, hem bin ihtimalden bir tek ihtimalle hiçbir şeytan hiçbir kimseyi kandıramadığı bir iftiralarını ve Nura karşı istimal edilecek hiçbir silâhları kalmadığını beyan etmeye bir münasebet geldi. Şöyle ki:
Tarih-i hayatımı bilenlere malûmdur. Elli beş sene evvel ben, yirmi yaşlarında iken, Bitlis'te merhum vali Ömer Paşa hanesinde iki sene onun ısrarıyla ve ilme ziyade hürmetiyle kaldım. Onun altı adet kızları vardı; üçü küçük, üçü büyük. Ben, üç büyükleri, iki sene beraber bir hanede kaldığımız halde, birbirinden tefrik edip tanımıyordum. O derece dikkat etmiyordum ki bileyim. Hattâ bir âlim misafirim yanıma geldi, iki günde onları birbirinden fark etti, tanıdı. Herkes ve ben de bu hale hayret ederdik. Bana sordular: "Neden bakmıyorsun?"
Derdim: "İlmin izzetini muhafaza etmek, beni baktırmıyor."
Hem kırk sene evvel İstanbul'da Kâğıthane şenliğinin yevm-i mahsusunda, Köprüden tâ Kâğıthane'ye kadar Haliç'in iki tarafında binler açık saçık Rum ve Ermeni ve İstanbullu karı ve kızlar dizildikleri sırada, ben ve merhum mebus Molla Seyyid Tâha ve mebus Hacı İlyas ile beraber kayığa bindik, o kadınların yanlarından geçiyorduk. Benim hiç haberim yoktu. Halbuki Molla Tâha ve Hacı İlyas, beni tecrübeye karar verdikleri ve nöbetle beni tarassut ettiklerini bir saat seyahat sonunda itiraf edip dediler:
"Senin bu haline hayret ettik, hiç bakmadın."
Dedim: "Lüzumsuz, geçici, günahlı zevklerin âkıbeti elemler, teessüfler olmasından, istemiyorum."
EMİRDAĞ LAHİKASI
Selamun aleykum kardeşim,
Küçük bir düzeltme yapmak istedim.Allah razı olsun. Bu çok önemli bi mevzu. Böyle mevzularda genelleme yapmak, hatta daha da kötüsü A,B,X gibi isimler vermek çok tehlikeli ve ahirette büyük mesuliyetlere sebeb olabilir...Allah hepimizden razı olsun.